Şimdi Ara

Ben bir İhsan Oktay Anar hayranıyım - 2025'te okuduğum kitaplar ve hakkındaki yorumlarım

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
39
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kendisinin büyük hayranıyım ve bir kitabı hariç tüm kitaplarını okudum, bir tanesini de şu anda tüketiyor olmanın hüznünü yaşıyorum.


    Ocak ayından bu yana okuduğum bütün kitapları buraya yazacağım, hakkındaki (spoilerlı) incelemelerimi de yazacağım:



    1. Gabriel Garcia Marquez - Yüzyıllık Yalnızlık


    Gabriel Garcia Marquez’in “büyülü gerçeklik” türüne hediye ettiği, Latin Amerika sözlü anlatı geleneğinin bir devamıymışçasına bir üslupla yazılmış olan Yüzyıllık Yalnızlık, aslında hem yerelde Güney Amerika, Kolombiya tarihine ilişkin ögeler barındırıyor, hem de bütün insanlık tarihini özetliyor.


    İlk insanı ve onun pastoral masumiyetini temsilen, cennetten kovulma hikâyesine de nazire yaparcasına “arkaik, ilkel bir masumiyet” manasına gelen ve "Jesus"ün bir tür sembolü olan “Jose Arcadio” karakteri ile başlayan hikâyemiz, onun yasak elma olan kuzeni Ursula ile aşk yaşaması, cennetten kovulması, yani yaşadıkları yeri terk ederek Macondo’yu inşa etmesiyle başlıyor. Macondo’da medeniyetin basamaklarını aşama aşama çıktığını fark ettiğimiz Buendia ailesi bir nevi insanoğlunun medeniyet yolculuğunu temsil ediyor. Nitekim Jesus-Jose benzerliği bununla da kalmıyor. İsa'nın çarmıha gerilmesi gibi ağaca bağlı şekilde ölüme terk edilen Jose Arcadio'nun sonu, bir şekilde İsa'nın sonu ile aynı...


    Ailenin günah kabul ettiği ve eğer bu günah işlenirse “domuz kuyruklu evlatlarla” cezalandırılacağına inandığı ensest ilişki de nesiller boyu hiçbir ders alınmadan tekrar tekrar devam ediyor. Hem Aureliano’ların, hem de Arcadio’ların tekrar tekrar benzer şeyleri yaşamaları da yine insanoğlunun hiçbir şeyden ders çıkarmadığı fikrine gönderme olabilir.


    Bunun yanı sıra Melquiades isimli bir çingene düzenli olarak dış dünyadan Macondo’ya bilgiler getiriyor. Kelime anlamı İbranice “-melek” kökünden gelen ve dışarıdan getirdiği vahiylerle adeta Cebrail’i temsil eden Melquiades bir gün öldüğünde, Jose Arcadio kendisini laboratuvara, simyaya ve bilime adıyor. Bu yönüyle hikâye insanoğlunun din-bilim gelişimiyle son derece uyumlu görünüyor. Buendialar onlarca savaşa, kapitalizmin kurulu bütün düzeni bozmasına ve aynı günahları soylar boyunca tekrar tekrar işlemelerine rağmen direnir. Ve aileyi nesiller boyu ayakta tutan direk, Pilar Ternera (pilar: direk manasına gelmektedir.) ölene kadar bu direniş sürer. Ancak “direk” yıkıldıktan sonra ailenin de yıkılış süreci başlar. Pilar vefat eder. Melquiades’in bıraktığı ve sürekli olarak çözülmeye çalışılan Sanskritçe notlar deşifre edilir. İnsanoğlu kendi sonunu, bizzat Cebrail’in bıraktığı “kutsal” notlardan öğrenmeye çalışır. En sonunda öğrenir de yok olacağını. Ancak bütün metin çözüldüğünde artık çok geçtir. İnsanlığın sonu çoktan gelmiştir… Gabriel Marquez’in yazdığı bu insanlığın sonunu haber veren romanın da Melquiades’in bıraktığı Sanskritçe notlardan farklı olmadığını düşünüyorum. Zira “Gabriel Marquez” ile “Cebrail Melquiades” arasındaki isim benzerliği takdire şayan : ) . Oldukça derin bir kitap. Kitapla ilgili çıkarımlarım bunlar. Geç okuduğum güzel bir romandı.


    2. Hasan Ali Toptaş - Gölgesizler


    Hasan Ali Toptaş’ın kısa öykülerini okumuş ancak kitaplarına hiç uğramamıştım. Gölgesizler bu açıdan ilk okuduğum kitabı oldu. Kitaba dair yorumlarıma gelirsek, bu kitap postmodern edebiyatın neredeyse bütün ögelerini barındırıyor. İlk bakışta Hasan Ali Toptaş’ın “düşsel” üslubunu ve metinlerarasılığı mükemmele yakın kullanışını görüyoruz. Bu üslup sayesinde bir berber dükkanının farklı zamanlardaki bir köy ve bir şehir arasındaki “bir tür geçite” dönüşüşünü neredeyse hiçbir rahatsızlık duymadan kabulleniveriyoruz. Neredeyse berber dükkanındaki ilk sahneden her şeyin düşsel bir “yokluk” içinde olacağının farkında olmamıza rağmen son satırlara kadar heyecanla takip ediyor, çeşitli vesilelerle bütün karakterlerin hem var hem yok olduğunu görüyoruz. “cellat bakışlı” berberin duvarına astığı “Güvercin” ve kitabın sonunda güvercini gebe bırakan ayıyı vuran “cellat berber”. Kitabın en başından sonuna dair mesajlar barındırdığını gösteriyor. Ayrıca birçok farklı metne göndermeler yapıyor yazar. Sık sık “ayna” sözcüğünü duyuyoruz örneğin. “Aynalı kuşlar” ve “varlığın yokluğun bir olduğu” fikrine dair çeşitli tekerrürler barındırmasının tasavvufî metinlere de hafifçe göz kırptığını varsayabileceğimiz bu köy hikâyesinin nihayetinde bütün varlığını, Sincan’daki bir apartmanda, pencere kenarındaki masasında, daktilo başında roman yazan yazarımızın bir anlık dalgınlığına borçlu olduğunu öğrenmemizle kitap da son buluyor. Zaten yalnızca var olmayanların gölgesi olamayacağından kitabın ismi de anlam kazanıyor. “Gölgesizler” beğendiğim bir roman oldu. Okumayı düşünenlere tavsiye edebilirim.



    3. Fuat Sevimay - Kapalıçarşı


    İster bir mermer olun ister İranlı Mirza, ister Frederico olun, ister sıradan bir midyeci, mekân herkesi bir arada tutan anıların biriktiği, bu anıların alınıp satılamadığı yerdir. Kapalıçarşı romanının çıkış noktası da bu. Taş ustası Hristo’dan(Matta), Baba İlyas’a(Petrus), Hurufîlerden, Yahudi Yakub’a, Cenovalı Danyal’dan Sevgili Civan’a(Yuhanna mı demeli yoksa) kadar insanlığın binbir çeşidini Babil Yaradılış Destanı misali bir son akşam yemeğinde toplayan, yine destandaki misalle Babil Kulesinin yıkılmasıyla dünyanın binbir tarafına dağıtan Fuat Sevimay bütün medeniyeti 257 sayfalık bir romana sığdırıyor. Yetmiyor, Latife Tekin’e, Tanpınar’a ve edebiyat dünyasnının türlü hikâyelerine göndermeler yaptığı bir son pasaj ile kitabının eleştirisini de bizzat kendi karakterlerine, hikâyenin etrafında döndüğü mekânda, yani Kapalıçarşı’nın Şark Kahvehanesinde toplayarak yaptırıyor. Taş ustaları ile masonluğa bir gönderme var mı bilinmez, zaman zaman “kardeşlik” konuşmalarının da geçtiği romanda yazar bizi alıştırdığından olsa gerek, her yerde bir mesaj arıyor olabiliriz. Varsın arayalım. Yazar böyle şeylere takılmayacak birine benziyor. Kitap fevkalade bir edebî dile sahip, harikülade sembolizmlerle bezeli, tarihsel masalsı kurgunun en güzel örneklerinden biri. Hayran olduğum bir kitap oldu. Şiddetle tavsiye ediyorum.



    4. Latife Tekin - Zamansız


    Latife Tekin sanatın özünün doğa olduğunu, dilin bu zamana kadar bu öz’e ulaşmakta bir araç olduğunu, ama dilin araç hüviyetini kaybettiğini, artık anlatılmak istenen öz’ü ortaya çıkarmaya engel olan bir kafese dönüştüğünü ifade ediyor. Bu kitabında dili resmen bir kenara atmış, anlattığı her şeyi bilinç akışı tekniğini kullanarak, gelincik ve yılanbalığı alegorileri üzerinden türettiği türlü imgelerle anlatmış. Kitap derdini yalnızca imgelerle anlatmaya o kadar odaklanmış ki geri kalan hiçbir şeyi umursamıyor. Kitap okuyunca anlamanızı değil hissetmenizi istiyor. Anlayamazsınız da zorlamayın kendinizi. Çünkü kitabın bir sayfasında bizzat yazarımız, yani Latife Hanım konuşuyor, bir sayfa sonra sözü gelincik alıyor, bir sayfa sonra sevgilisi ile birlikte arabadan göle uçmuş olan Beyaz Elbiseli Kadın konuşmaya devam ediyor. Belli bir zamanı yok, belli bir olay örgüsü yok. Kitapta birbiri arasında paralellik kurmamızı istediği Gelincikle Yılanbalığının öyküsü ve Beyaz Elbiseli Kadın’la Benini’nin öyküsü var. Bunlara öykü demek de yanlış, çünkü ortada bir zaman yok. Cereyan ettiğini varsayabildiğimiz iki hadisenin imgeleri var yalnızca. Yazar bir yerde zaten bizzat kendi ağzından itiraf ediyor bunu: “Bu sabah yeni bir sayfa açmıştım kendime, taptaze başka bir metin için yeni bir sayfa, metnin başlığı kendiliğinden böyle doğdu, zihnimde sırrını çözemediğim bir imge titreşiyor son üç dört gündür, düzyazı-şiir havasında bir şeyin imgesine benziyor..” Açıkçası ben dilin, kurmacayla ahenkli buluşmasından hoşlanan, dilci bir okurum. Bana en azından şu dönemde çok hitap ettiğini söyleyemesem de kitabın yapmaya çalıştığı devrimci fikri anlıyorum. (Kitabı, tekniği sebebiyle hızlı okumanız gerekiyor.)



    5. İhsan Oktay Anar - Suskunlar (Hâlâ okuyorum...)




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pazar günü mukaddimesi -- 22 Şubat 2025; 7:37:19 >







  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.