Şimdi Ara

BİLİMİ VE BİLİMSEL BİLGİYİ ELEŞTİRELİM :)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
467
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Merhaba Arkadaşlar

    Bilim ve bilimsel bilgi hakkındaki eleştirilerimizi bu topicte toplayalım.

    Öncelikle bir eleştiri olumlu yönde de olabilir olumsuz yönde de olabilir. Bunu unutmayalım. Yani bilimden yöntemlerinden, ilkelerinden çok memnunda olabilirsiniz, yeterli olmadığını yada yanlış olduğunuda düşünebilirsiniz.

    İkinci olarak eleştirileriniz yine mantık doğrultusunda olsun. Bilimsel bakış açısından gelen eleştiriler çok daha önemlidir. Yani bilimin içinde olan insanların bilimi eleştirmesi çok daha değerlidir diye düşünüyorum. Yoksa önüne gelen faşisti, yobazı bu konuyu çok farklı noktalara taşıyabilir. Bu konuda duyarlı davranmanızı ve gerçekten olayın derinliklerine inerek ayrıntı ve teknik bilgi vererek eleştirmenizi rica ediyorum.

    Tekrar söylüyorum burası bilimden nefret edip bu konuyu sömürmek isteyen insanların yeri değildir.

    Güzel ve ufku açan fikirler duymak umuduyla hayırlı olsun



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi k@r@mez@r -- 19 Ocak 2010; 22:59:40 >







  • İlk eleştiri benden olsun OLUMSUZ

    Bence nesnel gerçek yoktur. Bu yüzden bilimin ölçebildiği, tekrarlayabildiği her deney aynı sonuçu versede bu gözlem doğru değildir. Çünkü doğru sonuç diye birşey yoktur.
  • Haşa.
  • Bilim ve bilimsel bilginin eleştirisinden önce, hemen herşeye "bilimsel" damgası vurup, o bilgiyi eleştirilmez kılan ne idüğü belirsiz bilimcilerin eleştirilmesi gerekir.
  • bilim rasyonel değildir
    her bilim adamı çağının görüşlerinden etkilenir buna kendi görüşlerinide katarak yorumlar ve neticede gerçeği değil o kişinin bakış açısından gerçeği görürüz
  • Açıkçası bu konunun benim ilgi alanıma giren bölümünü yazayım;

    Örneğin psikoloji insan zihnini inceler. Bebeklerin ve çocukların dünyaya nasıl bir ruh haliyle geldiklerini, nelere ihtiyacı olup nelere olmadıklarını anlamaya çalışır. Fakat sorun şu ki, bilimsel gözlem yapan bu bilim insanları da, daima kendi hayatlarını yaşayışları ve kendi bebekliklerini yaşadıkları şekilde gözlem yaparlar. Dolayısıyla ortaya bir sürü abuk sabuk kuram çıkar. Bana göre bu kuramların hiç biri gerçeği yansıtmaz. Dolayısıyla sadece psikoloji açısından konuşsam bile, bu alandaki bilimsel bilgi olarak bize sunulan şeylerin hemen hemen hepsi çöpten ibarettir.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: köle

    Açıkçası bu konunun benim ilgi alanıma giren bölümünü yazayım;

    Örneğin psikoloji insan zihnini inceler. Bebeklerin ve çocukların dünyaya nasıl bir ruh haliyle geldiklerini, nelere ihtiyacı olup nelere olmadıklarını anlamaya çalışır. Fakat sorun şu ki, bilimsel gözlem yapan bu bilim insanları da, daima kendi hayatlarını yaşayışları ve kendi bebekliklerini yaşadıkları şekilde gözlem yaparlar. Dolayısıyla ortaya bir sürü abuk sabuk kuram çıkar. Bana göre bu kuramların hiç biri gerçeği yansıtmaz. Dolayısıyla sadece psikoloji açısından konuşsam bile, bu alandaki bilimsel bilgi olarak bize sunulan şeylerin hemen hemen hepsi çöpten ibarettir.



    Sizin de ifade ettiğiniz gibi; aslında bu kuramları oluşturan kişiler, kendi yaşantılarından hareketle kuramlarını oluşturdukları için insan davranışlarının doğası hakkında fikir belirtirken öznel olarak hareket etmiş oluyorlar. Ancak bu kuramcıların bazıları ortaya koydukları kuramın tüm insanlara genellenemeyeceği konusunda da uyarılarda bulunuyor. Adler aşağılık kompleksi ve üstünlük kompleksi gibi psikolojik yaşantıları tüm insanların deneyimleyeceği gibi iddialı bir saptamada bulunuyor. Hangisinin kesinlik ifade edip etmediği konusunda bazı kuramcılara ve kuramlarına eleştiri getirilebilir. Bu noktada Adler ve kuramı eleştirilebilir ama Yalom zaten ''Varoluşçu kuram tüm insanların davranış biçimini açıklayamaz ve terapi modelim tüm insanlarda başarılı sonuç vermez.'' diye bir yargıda peşinen bulunduğu için onu yargılamak, elde ettiği verilerin nesnel ve kesinlik arz etmediğini söylemek pek doğru olmaz.

    Şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir: Kuramları eleştirebiliriz, onların öznel deneyimlerin sonucu olduğunu söyleyebiliriz ama onların buluştukları ortak noktaları da görmezden gelemeyiz. İnsanların davranışlarına yön veren bir bilinçdışı, her davranışın altında yatan ruhsal süreç ve çocukluk yaşantılarının ilerleyen hayatımızı etkilemesi gibi olgular tamamıyla gerçektir. Psikolojide, kişilik kuramları gibi bireysel yorumların da işin içine girdiği durumların yanısıra tamamen deneysel süreçlerden geçerek elde edilmiş bilgiler de vardır. Bu bilgiler daha çarpıcı ve gerçekliği kabul edilebilir olgulardır. Örneğin, tüm organizmaların etkiye-tepki vermesi, insanlarda ve tüm hayvanlarda klasik koşullama yapılabileceği gibi olguların gerçekliği tartışılmaz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Relusion -- 1 Şubat 2010; 23:25:47 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Relusion

    quote:

    Orijinalden alıntı: köle

    Açıkçası bu konunun benim ilgi alanıma giren bölümünü yazayım;

    Örneğin psikoloji insan zihnini inceler. Bebeklerin ve çocukların dünyaya nasıl bir ruh haliyle geldiklerini, nelere ihtiyacı olup nelere olmadıklarını anlamaya çalışır. Fakat sorun şu ki, bilimsel gözlem yapan bu bilim insanları da, daima kendi hayatlarını yaşayışları ve kendi bebekliklerini yaşadıkları şekilde gözlem yaparlar. Dolayısıyla ortaya bir sürü abuk sabuk kuram çıkar. Bana göre bu kuramların hiç biri gerçeği yansıtmaz. Dolayısıyla sadece psikoloji açısından konuşsam bile, bu alandaki bilimsel bilgi olarak bize sunulan şeylerin hemen hemen hepsi çöpten ibarettir.



    Sizin de ifade ettiğiniz gibi; aslında bu kuramları oluşturan kişiler, kendi yaşantılarından hareketle kuramlarını oluşturdukları için insan davranışlarının doğası hakkında fikir belirtirken öznel olarak hareket etmiş oluyorlar. Ancak bu kuramcıların bazıları ortaya koydukları kuramın tüm insanlara genellenemeyeceği konusunda da uyarılarda bulunuyor. Adler aşağılık kompleksi ve üstünlük kompleksi gibi psikolojik yaşantıları tüm insanların deneyimleyeceği gibi iddialı bir saptamada bulunuyor. Hangisinin kesinlik ifade edip etmediği konusunda bazı kuramcılara ve kuramlarına eleştiri getirilebilir. Bu noktada Adler ve kuramı eleştirilebilir ama Yalom zaten ''Varoluşçu kuram tüm insanların davranış biçimini açıklayamaz ve terapi modelim tüm insanlarda başarılı sonuç vermez.'' diye bir yargıda peşinen bulunduğu için onu yargılamak, elde ettiği verilerin nesnel ve kesinlik arz etmediğini söylemek pek doğru olmaz.

    Şu gerçeği de göz ardı etmemek gerekir: Kuramları eleştirebiliriz, onların öznel deneyimlerin sonucu olduğunu söyleyebiliriz ama onların buluştukları ortak noktaları da görmezden gelemeyiz. İnsanların davranışlarına yön veren bir bilinçdışı, her davranışın altında yatan ruhsal süreç ve çocukluk yaşantılarının ilerleyen hayatımızı etkilemesi gibi olgular tamamıyla gerçektir. Psikolojide, kişilik kuramları gibi bireysel yorumların da işin içine girdiği durumların yanısıra tamamen deneysel süreçlerden geçerek elde edilmiş bilgiler de vardır. Bu bilgiler daha çarpıcı ve gerçekliği kabul edilebilir olgulardır. Örneğin, tüm organizmaların etkiye-tepki vermesi, insanlarda ve tüm hayvanlarda klasik koşullama yapılabileceği gibi olguların gerçekliği tartışılmaz.


    Dediklerinize katılıyorum. Değişmez gerçeklerin yanı sıra bir de hiç bir zaman cevapları bulunamayan aşk-tanrı-cinsellik gibi günlük hayat problemleri var. Kötü dönemlerden geçtiğinizde size terapi yapmaya çalışırlar. Ama terapi denen şeyi sorgulamazlar. Kötü hissediyorsan- terapi göreceksin. Bu böyledir. Ben tam olarak bu noktaya karşıyım, çünkü terapinin genelde mantığı terapistin hayatının saklı/gizli tutulmasıdır. Eğer saklanmayacaksa terapi denen şeye de gerek kalmadığı görülür. Belki sadece 1-2 sohbet ya da cümledir insanın ihtiyacı olan, bir tomar para verip üstüne hiç bir yarar sağlayamamak değil.

    Benim genel tepkim psikologların hayatın sırrını elinde tuttuklarına olan inançlarıdır. Bu yüzden insanlar da buna inanıyorlar. Dertlerini para vererek bastırıyorlar, ya da verilen ilaçları içip güzel güzel uyuyorlar.

    Bilim bize faydalı olacaksa, benim yukarda anlattıklarımı da halka bir bir anlatmalıdır.




  • quote:

    Benim genel tepkim psikologların hayatın sırrını elinde tuttuklarına olan inançlarıdır. Bu yüzden insanlar da buna inanıyorlar. Dertlerini para vererek bastırıyorlar, ya da verilen ilaçları içip güzel güzel uyuyorlar.


    Bilimin halka anlatılması konusunda size kesinlikle katılıyorum.

    Ama terapi ve ilaçların yararlılığı konusunda size katılmam mümkün değil. Çünkü bu konuda oldukça açık ve somut istatistiksel veriler mevcut. Klinik psikiloji ve psikiyatri elde etmiş olduğu verileri pratiğe dökerek insan sağlığı için uğraşan iki bilim dalıdır. Psikoterapi bir tedavi şeklidir ve kesinlikle bir arkadaşınıza veya duygusal bir bağınız olan bir yakınınıza düşüncelerinizi, duygularınızı, yaşantılarınızı anlatmakla bir profesyonele anlatmak arasında dağlar kadar fark vardır.

    Erken boşalma probleminiz varsa bunun nedenini en yakın dostunuz bilemeyebilir. Sizinle sohbet eder, sizi anlamaya çalışır ama tedavi konusunda size yardım etmesi mümkün değildir. Bir kadınla cinsel ilişkiye girme konusunda ciddi direnç gösteriyorsanız arkadaşınız size bu süreçte destek olabilir. Onunla her şeyi paylaşabilirsiniz ama sizi hiçbir şekilde tedavi edemez. Erken boşalma sorununuzun veya cinsel ilişkiye girme probleminizin psikolojik bir kökeni olabilir. Sorunu olan bireyin geçmişte yaşadığı muhtemel bir tramvayı ifade ediş biçimini gözlemleyen, diğer olaylarla bağlantısını kurabilecek, gerektiği yerde gereken soruları soracak, empatik yaklaşımı gösterecek ama aynı zamanda mesafeli yaklaşımı gösterecek, gerektiğinde ona ödevler verebilecek kişi ancak ve ancak bu konuda uzman kişi olabilir. Eğer gerekli araştırmayı yaparsanız psikoterapinin iyileşme sürecine olan katkısı ve başarısı hakkında bilgilere ulaşırsınız. Farmakoterapi de başarılı olmaktadır. İlaçların insan fizyolojisinde olumlu değişimler yarattığı, hastalığın semptomlarını ortadan kaldırdığı bilinmektedir. Düşünsenize bir şizofreni hastası veya bipolar bozukluğu olan bir hasta ilaçlarını almadan nasıl bir yaşam sürebilir?

    Her iki tedavi biçimi ve bilim dalı mükemmel olduğu, tüm sorunları ortadan kaldırma, tüm hastaları iyileştirme, herkesi anlama gibi bir iddia içerisinde değildir. Şu anda bilimsel bir birikim vardır ve bu bilgiler bundan istifade etmek isteyen insanlara ancak bu kadar yardımcı olabilmektedir. Mesleğini ve sahip olduğu bilgileri suistimal eden insanlar her zaman olmuştur ve olmaya devam edecektir.




  • @ relusion

    Terapinin ve ilaçların da bir faydası olmadığını söylüyorum. Çünkü onların profosyonel olduklarına inanmıyorum. Benim herhangi bir arkadaşımdan daha profosyonel değildirler. En azından yüzde 90 oranında böyledir.

    Kadın konusu ve cinsel ilişki konusu na bu şekilde yaklaşılamaz. Çünkü bu basit bir grip problemi değildir. Cinsel ilişki kişiye özeldir, bunun bir çözümü yoktur, varsa da bu kişilerden gelmeyeceğine eminim.

    Neden eminim, çünkü terapi deneyimi yaşadım. Neler olup bittiğini çok iyi biliyorum. İlaçların da insanların mutluluk seviyesini artırdığını bilimsel olarak kabul edebilirsiniz, ama gerçek mutluluğun mutsuzluğun içinde bir yerlerde olduğunu kimse size söylemez. Ben bunları da terapide ya da okuduğum tüm kitaplardan değil, sadece kendi hayatımdan çıkarttım. Şu an bir terapist değil, sadece 2 cümle konuşabileceğim sıradan bir arkadaş arıyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: seymes
    Bilim ve bilimsel bilginin eleştirisinden önce, hemen herşeye "bilimsel" damgası vurup, o bilgiyi eleştirilmez kılan ne idüğü belirsiz bilimcilerin eleştirilmesi gerekir.

    Böyle bişey yok o senin düşüncen. Aksine eleştirmen için teşvik edilirsin tabi eleştirdiğin şeyi yeterince bilmiyorsan dalga geçilme ihtimalin olabilir.

    quote:

    Orijinalden alıntı: bahtiyar0011
    bilim rasyonel değildir
    her bilim adamı çağının görüşlerinden etkilenir buna kendi görüşlerinide katarak yorumlar ve neticede gerçeği değil o kişinin bakış açısından gerçeği görürüz

    Bilimsel metod diye bişeyden haberin var mı? Bence sen hipotezde kalmışsın.




  • cc hızlı bir giriş yapmışsın

    fizikçiyim yani bilimsel metoddan fazlasıyla haberim var
    bu dediklerimi bilimin doğası ve felsefsi adına okuduğum kitaplardan öğrendim
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.