BioShock Infinite (2013) [ANA KONU] (50. sayfa)

quote:

Orijinalden alıntı: psycho90

quote: Orijinalden alıntı: Lion_Army quote: Orijinalden alıntı: psycho90 quote: Orijinalden alıntı: Lion_Army Arkadaş o son bölüm neydi öyle yaa...Türkçe yama ile oynamama rağmen kafam ambele oldu hikaye çok güzel ama zar zor anladım...hatta anlamadım desem yeri son bölümü 3. tekrarda geçtim ancak bi sorum var...beni aydınlatırsanız bu konuda iyi olur o yaşadıklarımız öldürdüklerimiz comstock chin lee mi ne ise silahçı işte filan bunlar hep ölmedimi yani biz geçmişe döndük ama değiştiremedikmi olanları...elizabetin annesi ne oldu bizi boğduular ne oldu anna booker'ın neyi oluyo kızımı,yada anna elizabetmi yoksa...çok karıştı kafam...sanki bi dahaki oyunda olursa eğer ki olacak gibi anna elizabet ve elizabetin annesinin ruhunu bi daha göreceğiz gibime geliyo... Evet Anna Elizabeth'in kendisi Şuradan her şeyi rahatça anlayabilirsin : Hocam iyi güzel paylaşmışında rica etsem sen bi özet geçsen spoiler olarak yada bsc deki özel bölümü izlesem 1 saat 30 dk. Filan diyolar ordan anlayabilirmiyim...

Bu yeterli olur hocam :

oyunun sonlarına doğru öğreniyoruz ki, oyunun senaryosunda olan her şeyin sebebi, daha doğrusu çıkış kaynağı "battle of wounded knee" imiş. genelde adı "wounded knee massacre" yani wounded knee katliamı/soykırımı olarak geçen olaydan oyunda battle diye bahsediliyor, belki de oyunun geçtiği yıllarda katliam denmiyordu olaya.

oyunun tüm senaryosu bu katliam üzerinden şekilleniyor, çünkü protagonist'imiz booker dewitt bu soykırımda bulunan bir amerikan askeri. katliamdan sonra kendisine günahlarından arınıp yeni biriymiş gibi doğması için bir rahip tarafından vaftiz edilmesi teklif ediliyor, ki olay da burada dallanıyor: booker dewitt karakteri bir gerçeklikte vaftiz olmayı kabul etmiyor (ağır spoiler'lar geliyor), kumar batağı ve alkole saplanıyor ve hatta kumar borcunu kapatmak için daha beşikteyken kızını tanımadığı insanlara veriyor, bir versiyonu ise bu vaftizi kabul ediyor, vaftiz olduktan sonra çok dindar ve çalışkan biri oluyor, adını eski rahipler/papazlardan alarak değiştiriyor (vaftizle beraber isim değiştirme olan bir şeymiş), ismini zachary hale comstock yapıyor, rosalind luttece adlı parlak bir biliminsanını finanse ediyor, rosalind tear teknolojisini bulunca da tear'lardan birinde gökyüzünde bir şehir kurabileceğini görüyor ve bunu gerçekleştiriyor. ama tear'ların yan etkileri var, tear'ları kullanan insan çabuk yaşlanıyor ve kısır kalabiliyor. nitekim zachary comstock zamanla absolute power corrupts absolutely gerçeğiyle gökyüzüne kurduğu şehrin gerçek amerika olduğunu, yeryüzündeki amerika'nın tırt bir silüet olduğunu falan düşünmeye başlıyor, columbia'da ırkçılık yapıyor ve her şeyden önemlisi, kendini peygamber ilan ediyor. insanlar kendisine tapmaya başlıyorlar. gelgelelim tear'lara bolca maruz kamış zachary abimizin tek isteği yerine geçecek bir veliaht, ama tear'ların yan etkisinden dolayı lady comstock'tan (veya başkasından) bir türlü çocuğu olmuyor.

zachary abimiz arıyor tarıyor düşünüyor, nasıl benim kanımdan bir çocuk sahibi olabilirim, ve rosalind lutece ablamızın tear'ları yardımıyla kendisinin alternatif bir gerçekliğini, booker dewitt'i buluyor. ve booker'dan kızını satın alıyor.

comstock bu gerçeği bilen karısını (lady comstock) ve rosalind lutece'i fink diye bir abiye öldürttürüyor, ama rosalind ve kendisinin alternatif gerçeklikteki erkek versiyonu robert lutece paralel evrenler arasında sıkışıp kalıyor ve ölü olmalarına rağmen her yerde ortaya çıkabiliyorlar.

lutece kardeşler (aslında lutece tek bir kişi) tear'lardan geleceğe bakıyorlar ve görüyorlar ki, comstock'un dewitt'ten çaldığı, ismini anna'dan elizabeth'e değiştirdiği elizabeth, gelecekte beyni yıkanmış bir vaziyette, columbia'yı yeryüzüne doğru indirmiş, new york'u yok etmeye çalışıyor. bu noktada lutece kardeşler karar veriyor: elizabeth'i bu hale gelmesine izin vermememiz lazım.

bu sebeple kızını verdiği için sürekli vicdan azabı çeken, daha da dibe batmış olan booker dewitt'i columbia'ya yolluyorlar ve booker burada oyun boyunca zachary hale comstock piçiyle, yani kendi kendisiyle savaşıyor. ama bir sorun var, booker bu denemesinde başarısız oluyor ve ölüyor, hem de farklı gerçekliklerde defalarca kez. bu döngüyü kırmak için değişmesi gereken bir değişken var, ki bu da elizabeth'in yaşlı, new york'u işgal eden versiyonunun bir anlık vicdan azabı sonucu kendi gençliğine booker'ı kurtarabilecek bir tüyo vermesi sayesinde oluyor (üzerinde kafes resmi olan, songbird'ün nasıl kontrol edileceği konusunda ipucu veren kart).

burada küçük bir parantez açalım, anna (elizabeth) iki gerçeklik arasında lutece kardeşler ve comstock tarafından taşınırken booker abimiz "durun la fikrimi değiştirdim" diye araya girdiği için olay aceleye geliyor, tear erken kapanıyor ve elizabeth'in küçük parmağı kapanana tear ile kopuyor, booker'ın gerçekliğinde kalıyor. bu olay ise elizabeth'in kafasına göre tear açabilen biri olmasını sağlıyor. daha sonra comstock elizabeth'in enerjisini emmek için bir mekanizma kuruyor (siphon). bu mekanizma oyunun sonlarına doğru yıkılıyor. yani elizabeth'in kafasına göre tear açabilmesinin, hatta oyunun sonunda tüm gerçeklikleri görebilmesinin sebebi bu. hatta elizabeth oyunda söylüyor: "çocukken istediğim yere direkman tear açabiliyordum, artık o kadar güçlü değilim, bir şeyler değişti" diye, o değişim işte kızın hapis tutulduğu heykel kulenin dibindeki siphon'dan kaynaklanıyor.

ayrıca elizabeth'in kulede hapis tutulmasının sebepleri ise: lady comstock'un kendi çocuğu olmadığını bildiği için kızı kendisinden uzak bir yerde istemesi ve kızın kafasına göre tear açmasını engellemek.

her neyse, dediğim gibi, döngü kırılıyor ama bunu tam olarak sona erdirmenin yolu comstock'u tüm gerçeliklerde yok etmek, bunun da tek yolu booker'ın kendisine vaftiz olacak mısın sorusu sorulmadan önce ölmesi. nitekim oyunun sonunda da elizabeth soruyor: "emin misin?". booker onaylayınca da elizabeth'in birçok gerçeklikteki versiyonu daha yol ayrımına gelmemiş, papaza cevap vermemiş olan babalarını boğuyorlar, sonra da kendileri de bu şekilde varolamayacakları için tek tek kayboluyorlar.

quote:

Orijinalden alıntı: Tenno Heika Banzai

Yok böyle soundtrack .Oyun her yönüyle başyapıt .Ben bu müzik için temple da baya bi dolaşmıştım

quote:

Orijinalden alıntı: N'DexteR

quote: Orijinalden alıntı: Tenno Heika Banzai Yok böyle soundtrack .Oyun her yönüyle başyapıt .Ben bu müzik için temple da baya bi dolaşmıştım

Booker dewitt benim knk.

quote:

Orijinalden alıntı: Tenno Heika Banzai

quote: Orijinalden alıntı: N'DexteR quote: Orijinalden alıntı: Tenno Heika Banzai Yok böyle soundtrack .Oyun her yönüyle başyapıt .Ben bu müzik için temple da baya bi dolaşmıştım Booker dewitt benim knk.

Yengeye selam söyle knk mavi çok yakışıyo kendisine hayranıyım

quote:

Orijinalden alıntı: AdiqeCaLe

Bu aralar bu oyunun özlemini çekiyorum Youtube'da oyunla ilgili videoları izlerken denk geldin. Lutece kardeşler seslendirenler İngiliz değillermiş

quote:

Orijinalden alıntı: Circassian IV

eğer başıma bir şey gelmeyecekse doğası renkleri güzel ama oyundaki tüm amacımız silahla birilerini vurmak gibi geliyordu sizce yanlış mı oynamışım nereye bakmam gerekiyor

quote:

Orijinalden alıntı: Charles Bartowski

quote: Orijinalden alıntı: Circassian IV eğer başıma bir şey gelmeyecekse doğası renkleri güzel ama oyundaki tüm amacımız silahla birilerini vurmak gibi geliyordu sizce yanlış mı oynamışım nereye bakmam gerekiyor

Diyaloglar hariç amaç milleti vurmak zaten shooter oyunların özü budur