Şimdi Ara

bir imla sorum var

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
12
Cevap
0
Favori
4.856
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • şimdi us akıl demek bildiğim kadarıyla uslu kelimesi şu anda yaramzlık yapmayan suya sabuna dokunmayan kimseye zararı olmayan gibi şeyler için kullanılıyor aslında uslu demek akıllı demek değil midir ?
    akıllı uslu yanlış kullanılmış olmuyor mu
    uslu kelimesini türemiş mi kabul edeceğiz basit mi



  • Sayısalcı olduğumdan dil bilgisi alanında uzman değilim ama mantıksal bir çıkarımla, ''uslu'' kelimesi türemiş bir kelimedir.

    Çünkü; Uslu, sözlükte ''edepli, müeddep, yaramaz karşıtı'' diye geçtiği gibi '' Olgun, ağırlığı ve değeri olan (kimse)'' diyede geçer.

    Ve şöyle bir ilişki kurduğumuzda; Yaramaz olmayan, aynı zamanda olgun ve-veya akıllıdır. diyebiliriz.

    Buradaki anlam ilişkisinden ''uslu'' sözcüğünün kökü ''us''tur.
  • Genel anlamlarında aynı şeyi ifade etseler de deyim olarak kullanıldıklarında ikisinden birisi (hangisi olduğunu kestirmek güç) yan anlamında kullanılıyor gibi sanki.. @El-Cezeri'nin dediği gibi yaramazlık yapmayan , olgun olan anlamına gelir..

    Buna bir örnek de "full dolu" deyimidir. Full kelimesi dilimizde olmasa da "dolu" anlamına geldiğini biliriz. Full dolu diyerek doluluğunu pekiştirmiş oluruz. Full , "ağzına kadar" anlamı vermektedir. Dilimizde buna benzer bir çok deyim var şu anda aklıma gelmeyen.

    Bana yanlış gelen ve bunlara benzeyen bir deyim var: "Arz talep meselesi"

    Her ikisi de aynı anlamda olan bu kelimelerin aslında birisi tam tersi anlamı ifade ediyor.. Talep ve talebe verilen karşılık anlamına geliyor. İnsanlar tabi ki anlıyor ne denmek istediğini ama bana hep yanlış gelmiştir..

    Edit:Ekleme



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi FrontLiner -- 10 Haziran 2008; 19:55:06 >
  • Uslu türemiş kelimedir. Bir nedenden dolayı kök anlamı ile bağlantısı olabilse de bu bir ayrıntıdır. Türemiş kelimelerde bire bir kök anlamını düşünmemek gerekir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kaotika -- 10 Haziran 2008; 21:53:01 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Uslu bileşik kelimedir. Bir nedenden dolayı kök anlamı ile bağlantısı olabilse de bu bir ayrıntıdır. Türemiş kelimelerde bire bir kök anlamını düşünmemek gerekir.


    lu ne demektir o zaman
  • quote:

    Orjinalden alıntı: enflasyon


    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Uslu bileşik kelimedir. Bir nedenden dolayı kök anlamı ile bağlantısı olabilse de bu bir ayrıntıdır. Türemiş kelimelerde bire bir kök anlamını düşünmemek gerekir.


    lu ne demektir o zaman


    "lu" yapım ekidir.
  • ...

    O değilde ben ''Doğa'' kelimesinin kökünü hep merak etmişimdir.
    Daha doğrusu bu kelimenin kökü varmıdır?

    Bir çok edebiyetçıya sordum, tartıştım bu konuda aralarında tam bir nifak söz konusu.
    Bazı etimoloji kaynaklarındanda bakıldığında bu konuda tam bir açıklama yoktur veya karşıt açıklamar vardır.

    Söz gelimi ''Doğu'' kelimesinin kökü, güneşin doğduğu yönü kasıt, doğmaktan gelir.

    Ya ''Doğa'' kelimesinin kökü...?

    Doğa ile doğmak arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?

    Yada bu kelime kendi başına bir köktür...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi El-Cezeri -- 10 Haziran 2008; 22:26:54 >
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • "Uslu" kelimesi türemiş bir kelimedir.
    "Us" isim kökünden isimden isin yapım eki "-li" eki ile türetilmiştir.
    "lu" şekliyle kullanılmasının sebebi düzlük yuvarlaklık uyumudur.

    "Akıllı uslu" ikileme grubudur.
    Eş anlamlı kelimelerin tekrarlanması ile yapılmış bir ikilemedir.
    "Güçlü kuvvetli" buna farklı bir örnektir.

    Başka bir sorunuz varsa yardımcı olmak isterim.
  • Ömer hocam, benim sorumu adamdan saymıyormusunuz?
    Ayıp oluyor ama
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika


    quote:

    Orjinalden alıntı: enflasyon


    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Uslu bileşik kelimedir. Bir nedenden dolayı kök anlamı ile bağlantısı olabilse de bu bir ayrıntıdır. Türemiş kelimelerde bire bir kök anlamını düşünmemek gerekir.


    lu ne demektir o zaman


    "lu" yapım ekidir.


    yanlışlıkla birleşik kelime yazmışsın o nedenle dedim acaba lu da başlı başına bir kelime mi diye
  • ikilemeler türkçede diğer dillerden çok daha işlevsel kullanılan bir söz grubudur türkçenin anlatım gücünü en az deyimler ve atasözleri kadar ortaya koyar. eş anlamlı sözcüklerle kurulan olduğu gibi anlamsız sözcüklerle kurulanlar da vardır. anlatım bozukluğu olarak değerlendirilmez. eş anlamlılara ömer güçlü kuvvetli örneğini verdi buna ses seda bet beniz ekleyebiliriz.
  • Konuyu görünce Dücane Cündioğlu'nun Usluluk / Akıllı Olmak kavramlarıyla ilgili bir yazısını hatırladım. Bölümde bir arkadaşımız paylaşmıştı. Konu vesilesiyle yeniden paylaşalım:






    Usluluk

    Kısa veya uzun, tüm yaşamı boyunca insan az öğrenir ama çok etkilenir.

    Az öğrenir, çünkü insan ya nadiren bir akla sahip olur veya aklına nadiren sahip olur. Aradaki fark, kabul edilmeli ki fark-ı azîmdir.

    Bu yoksunluk nedeniyle insan koca bir ömür boyunca kendini bilmenin, hiç değilse kendisi için bilmenin değerini farketmez. Bu yüzden de anlamayı, bilmeyi istemez. Akıl, can sıkıcıdır. Eldeki kadarını kullanmak bile içinden gelmez kişinin. Pek haksız da değildir aslında, ne yapsın, doğası böyledir. Bilmek kendisine acı verir; tam değil, hep eksik bileceği için acı verir.

    İnsan çok etkilenir, çünkü çokluk duygularıyla kavrar olup biteni; aklıyla değil.

    İnsan ağlar, güler, kızar, acır, sever, nefret eder... ama nadiren düşünür. Akıllı olmanın maliyeti yüksektir, pahalıdır; üstelik sevimsizdir de. En iyisi aklı, aklı olanları, aklını kullananları kullanmaktır. (Danışmanlar nerede ve niçin işe yararlar?)

    Kişinin dünyayı duygularıyla kavrayışı, gerçekte bir 'eylem' değildir, belki bir eylemin sonucudur ve fakat her hâlukârda bir başkasının eyleminin...

    Buna mukabil bilmek bir eylemdir; eski tabirle 'fiil'. Dolayısıyla da aktif bir harekettir; bilenden başlayıp bilinene doğru yönelen bir hareket.

    Duygulanmaksa bir eylem/bir fiil (action) değil, aksine bir infial (passion). Kişi etkide bulunan değil, bir etkiye maruz kalan. Etkilenen. Özne değil, nesne. Fail değil, meful.

    Yeteneklerin eşit dağıtıldığına ilişkin sözlerin hepsi de birer palavradan ibarettir.

    Niçin?

    Çünkü yetenek, bu dünyada dağıtımı en eşitsiz gerçekleşen şeydir. Doğada eşitlik bulunmayınca doğal olanda nasıl eşitlik bulunsun? Bulunmaz. Bulunamaz.

    Akıl yoksunluğuna şaşmamak gerek bu yüzden. İnsanlar arasında akıl nadir değil enderdir.

    İmam Gazâlî "bir asırda ancak birkaç akıllı gelir yeryüzüne!" diyor. Hakikaten ne de doğru söylüyor.

    Arthur Schopenhauer ise, bu nadir ve nadir olduğu ölçüde kıymetli cevhere sahip olduğunu düşünen azınlığı şöyle uyarıyor:

    — Bir toplumda sevilmenin yolunun akıl ve zekâ göstermekten geçtiğini zanneden bir kimse ne kadar acemidir! Akıl ve zekâ daha çok, önceden kestirilemeyecek kadar ezici bir çoğunlukta nefret ve öfke uyandırır, bu öfke, bunu duyumsayanın, bunun nedeninden yakınmaya hakkı olmadığı, hatta kendisinden bile gizlediği ölçüde daha acımasızdır...

    Birisi, konuştuğu bir kimsede büyük zihinsel üstünlük ayrımsar ve duyumsarsa, sessizce, ve açıkça bilincinde olmadan, karşısındakinin aynı ölçüde kendisinin aşağılık ve sınırlı olduğunu ayrımsadığı sonucuna varır. Bu örtük tasım, onun en keskin nefretini, öfkesini ve hiddetini uyandırır.

    Bu yüzden Gracian haklı olarak şöyle söylüyor: "Sevilmenin biricik yolu, en saf hayvanın postuna bürünmektir."

    Oysa aklı ve zekâyı belli etmek, tüm ötekileri yeteneksizlikle ve budalalıkla suçlamanın yalnızca dolaylı bir yoludur. Üstelik sıradan bir doğa kendi karşıtını gördüğünde isyan eder ve bu isyanın gizli kışkırtıcısı kıskançlıktır. Çünkü hergün görülebileceği gibi insanlar kibirlerini doyurmayı her şeyin önüne koyarlar, bu da ancak kendi benliklerinin başkalarınınkilerle karşılaştırılmasıyla olanaklıdır. ("Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar", s. 187-188, İstanbul, 1998)

    'Akıl', malum olduğu üzere Arapça bir kelime, Türkçesi 'us'. Pek tabii ki 'akıllı'nın mukabili de 'uslu'.

    Anlamıysa biraz farklı. Çünkü Türkçe'de "uslu olmak", uysal olmak, söz dinlemek, itaatkâr davranmak vb. anlamlara gelir ki doğrudur. Çünkü uslu olmak demek, sorun çıkarmamak demektir. O hâlde aklı, sorun çıkarmak için değil, sorunları çözmek için kullanmalı.

    VE hepsinden önemlisi, bugünün gençleri neden bu kadar uslular, şöyle oturup bir düşünmeli!




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.