Şimdi Ara

Bugünlerde Hissedilir Büyüklükte Deprem Olabilir? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
27
Cevap
1
Favori
1.509
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi


    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Rodello

    kaderde varsa ölmek ........................

    noktalı yeri tamamlayın

    Kaçamazsın. Ecel ne bir an geri gider ne de ileri.

    Ecel ve ömrü çok yanlış biliyorsunuz. Ecel demek sana belirlenen yaşam yılı demek. Sen bu yılı doldurduğunda ölürsün. Şöyle düşünün; karayolunun tam ortasında bir bariyer var fakat yeri belli değil. Bu barikat eceldir. Ömür ise karayoludur. Barikattan bağımsız olarak insan ömrünü uzatabilir ya da kısaltabilir. Sigara, alkol vs gibi alışkanlıklar, moral, psikoloji hep ömrünüze etki eder. Ecel ise sabittir. Öylece karayolunda bekler. Siz ya karayolunu kısa tutabilirsiniz ya da uzun tutup boş yere engelden de uzun bir yol yapabilirsiniz. Her şeyi bırakıp da tevekkül etmemek lazım. Ecelden önce ölmek de mümkün.
    Edit: Araştırdım da ben yanlış biliyormuşum. Kendi kuruntularıma kapılıp yanlış bilgi vermişim, kusura bakmayın.

    Allahu Teala bizim yapacağımız fiilleri bildiği için (yani dinimizde ömrü uzattığı bilinen sadaka gibi, veya ölüme sebep olan sigara alkol, intihar gibi şeyleri) bildiği için ezelden ömrümüzü takdir etmiş ve belirlemiştir. Yoksa, zaten ecelimiz belli diye gidip köprüden atamayız kendimizi. Yapacağımız herşeyden mesulüz, ancak zaten bunları yapacağımızı ezelden beri bilen bir yaratıcımız var.

    Peki sadaka verdirtmediği insanın suçu nedir? Kısa ömürlü insanların, doğmadan ölen bebeklerin ve acı içinde can veren insanların ne günahı vardı? Tanrı madem önceden biliyordu da niye bu kadar adaletsizce bir paylaşım yaptı? Ölümümüzü de Tanrı biliyor dediniz. Herkese farklı stilde ölüm tasarlamak Tanrıya ne kazandırıyor? Psikopatça değil mi? Kimisi derisini yüzerek, kimisi bıçaklanarak, kimisi işkenceyle, kimisi de adi bir hastalık yüzünden can veriyor. Tanrı bu kadar merhametsiz miydi?
    Nergal'ın kanseri atlattıktan sonra dediği gibi "Oh, bu sen miydin Tanrı'm?"

    Konu başka bir noktaya geldi. Sadece şunu söyleyeyim, çektiğimiz sıkıntıların, çilelerin tamamının ahirette karşılığı, elimizdeki nimetlerin de hesabı olacaktır. İşkence eden veya ettiren Allah değildir, ancak bazı şeyler olmak zorunda. Her kötülük edene Allah direkt olarak müdahale etseydi burası imtihan dünyası olmazdı.

    Hocam demek istediğim şu; burası imtihan dünyasıysa zenginler bu imtihana pek uymuyor sanırım. Bu dünya adaletsizlerin dünyası. Zenginler kazanır, fakirler ezilir. İnsanın iç güzelliğinden çok dışına bakılır. Elbette acı çekmemiz lazım. İnsan olduğumuzu böyle anlarız. Ben Tanrının varlığına sual etmiyorum fakat bu kurulan dünya çok dengesiz. Kim adalet var diyorsa yanlış diyordur. Kötüler her zaman bu dünyada kazanıyor, iyiler acı çekiyor. Ahiret dediğiniz hayattan da bu dünya yüzünden korkuyorum.
    Değinmem gereken diğer husus da ölüm şekli. Az önce Tanrı nasıl öleceğimizi biliyor dediniz, şimdi bunu yaptıran Allah değil dediniz. Herkesin ölüm şekli farklıdır. Ben de diyorum ki Tanrı herkesin nasıl öleceğini programladıysa bu çok sadistçe değil mi? Kalp krizi, kan kanseri, araba çarpması, kafanın parçalanarak dağılması... daha birçok felaket. Bunların hepsini tek tek tasarlayan bir Tanrı çok sadist olmaz mı? Saygı çerçevesinde cevaplarsanız sevinirim. Ben de yeni şeyler öğrenmiş oldum.


    Zenginlerin bir çoğu zaten İslam'a göre yaşamıyor. Eğer yaşasalardı zekatlarını verirlerdi. Sadece ülkemiz bazında bakalım olaya. Düşünsene bütün zenginler mallarının 1/40'ını fakirlere verselerdi Türkiye'de fakir kalır mıydı? Kasasında 40 milyon TL parası olan bunun 1 milyon TL'sini zekat olarak verse mesela? Fakiri bırak, o fakirler bile zekat verebilecek konuma gelirlerdi. Bu sebepten bu adaletsizlik haşa Allah'ın değil, kulların hatası. Zenginler mallarının hesabını (nasıl kazandığı, zekatını verip vermediğinin hesabını) verecek, ayrıca zekat vermediyse de onun cezasını çekecek. Fakirler de yine kazanmaya gayret edecek ve çektiği sıkıntıları da ahirette sevap ve mükafat olarak alacak. Bu dünya maksimum 60-70 yıllık ancak ahiret sonsuz. Bu yüzden dünyadan çok ahireti tercih etmeye gayret göstermeliyiz, tabii şeytan ve nefis dünyayı güzel gösterip günaha teşvik ediyor bizi. Bu yüzden de imtihan zorlaşıyor.

    Ölüm şeklimize gelince, insanın bir şekilde ölmesi lazımdır. Yani her şey için bir sebep lazım. Kimisinin çok acılı olur kimisinin daha hafif olur. Bu olmak zorunda. Kimisi de ölmeyi bile başaramaz, yıllarca yatağa bağlı kalır. Bu tarz durumlarda ölmeyi bile ister belki insan. Ancak Cenabı Hakk kimseye kaldıramayacağı yük yüklemez. Bu da Allah'ın prensiplerindendir.

    Bizim yapmamız gereken elimizden geldiğince ahirete çalışmak, zorluklara sabredip nimetlere şükretmek ve dinimizin gereğini yerine getirmektir.

    Yalnız sadece ahirete bağlanıp da dünyayı da es geçmemek lazım. Dünya'nın da çeşitli güzel yanları ve keşfedilmesi gereken yönleri var. Tamamıyla dine bağlı yaşarsak belli bir süre sonra kafayı yiyecek konuma geliriz. Hepsinden azar azar, abartmadan. Şu dediklerinizin yarısını bile yapsa Müslümanlar, dünya daha güzel hale gelecek. Malesef araştırmak yok, sorgulamak yok. Fikirlerinize katıldığımı belirtmek isterim. Zira benim de fikirlerime biraz şekil kattınız. Cevaplarınız için teşekkür ederim.




  • Kadir Sütçü,Veysi Kurt,Timuçin Özat,Halil Mercanlı,Mehmet Araç OF ;

    Ahmet Yakut, Oksal Erev, Fuat Agalday ON

  • hadi inş
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodiac Killer


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kediyeyolgösterenadam

    Ev sağlam, temellerde büyük bir kayanın üzerine yapıldığı için rahatım elhamdulillah. Uzun suredir büyük bir deprem bekleniyordu.



    Öyle deme hiç.. Kafedeyken, bakkaldayken vs. yakalanabilirsin depreme

    O da var tabii. Kimseye zarar gelmez umarım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi


    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Rodello

    kaderde varsa ölmek ........................

    noktalı yeri tamamlayın

    Kaçamazsın. Ecel ne bir an geri gider ne de ileri.

    Ecel ve ömrü çok yanlış biliyorsunuz. Ecel demek sana belirlenen yaşam yılı demek. Sen bu yılı doldurduğunda ölürsün. Şöyle düşünün; karayolunun tam ortasında bir bariyer var fakat yeri belli değil. Bu barikat eceldir. Ömür ise karayoludur. Barikattan bağımsız olarak insan ömrünü uzatabilir ya da kısaltabilir. Sigara, alkol vs gibi alışkanlıklar, moral, psikoloji hep ömrünüze etki eder. Ecel ise sabittir. Öylece karayolunda bekler. Siz ya karayolunu kısa tutabilirsiniz ya da uzun tutup boş yere engelden de uzun bir yol yapabilirsiniz. Her şeyi bırakıp da tevekkül etmemek lazım. Ecelden önce ölmek de mümkün.
    Edit: Araştırdım da ben yanlış biliyormuşum. Kendi kuruntularıma kapılıp yanlış bilgi vermişim, kusura bakmayın.

    Allahu Teala bizim yapacağımız fiilleri bildiği için (yani dinimizde ömrü uzattığı bilinen sadaka gibi, veya ölüme sebep olan sigara alkol, intihar gibi şeyleri) bildiği için ezelden ömrümüzü takdir etmiş ve belirlemiştir. Yoksa, zaten ecelimiz belli diye gidip köprüden atamayız kendimizi. Yapacağımız herşeyden mesulüz, ancak zaten bunları yapacağımızı ezelden beri bilen bir yaratıcımız var.

    Peki sadaka verdirtmediği insanın suçu nedir? Kısa ömürlü insanların, doğmadan ölen bebeklerin ve acı içinde can veren insanların ne günahı vardı? Tanrı madem önceden biliyordu da niye bu kadar adaletsizce bir paylaşım yaptı? Ölümümüzü de Tanrı biliyor dediniz. Herkese farklı stilde ölüm tasarlamak Tanrıya ne kazandırıyor? Psikopatça değil mi? Kimisi derisini yüzerek, kimisi bıçaklanarak, kimisi işkenceyle, kimisi de adi bir hastalık yüzünden can veriyor. Tanrı bu kadar merhametsiz miydi?
    Nergal'ın kanseri atlattıktan sonra dediği gibi "Oh, bu sen miydin Tanrı'm?"

    Konu başka bir noktaya geldi. Sadece şunu söyleyeyim, çektiğimiz sıkıntıların, çilelerin tamamının ahirette karşılığı, elimizdeki nimetlerin de hesabı olacaktır. İşkence eden veya ettiren Allah değildir, ancak bazı şeyler olmak zorunda. Her kötülük edene Allah direkt olarak müdahale etseydi burası imtihan dünyası olmazdı.

    Hocam demek istediğim şu; burası imtihan dünyasıysa zenginler bu imtihana pek uymuyor sanırım. Bu dünya adaletsizlerin dünyası. Zenginler kazanır, fakirler ezilir. İnsanın iç güzelliğinden çok dışına bakılır. Elbette acı çekmemiz lazım. İnsan olduğumuzu böyle anlarız. Ben Tanrının varlığına sual etmiyorum fakat bu kurulan dünya çok dengesiz. Kim adalet var diyorsa yanlış diyordur. Kötüler her zaman bu dünyada kazanıyor, iyiler acı çekiyor. Ahiret dediğiniz hayattan da bu dünya yüzünden korkuyorum.
    Değinmem gereken diğer husus da ölüm şekli. Az önce Tanrı nasıl öleceğimizi biliyor dediniz, şimdi bunu yaptıran Allah değil dediniz. Herkesin ölüm şekli farklıdır. Ben de diyorum ki Tanrı herkesin nasıl öleceğini programladıysa bu çok sadistçe değil mi? Kalp krizi, kan kanseri, araba çarpması, kafanın parçalanarak dağılması... daha birçok felaket. Bunların hepsini tek tek tasarlayan bir Tanrı çok sadist olmaz mı? Saygı çerçevesinde cevaplarsanız sevinirim. Ben de yeni şeyler öğrenmiş oldum.


    Zenginlerin bir çoğu zaten İslam'a göre yaşamıyor. Eğer yaşasalardı zekatlarını verirlerdi. Sadece ülkemiz bazında bakalım olaya. Düşünsene bütün zenginler mallarının 1/40'ını fakirlere verselerdi Türkiye'de fakir kalır mıydı? Kasasında 40 milyon TL parası olan bunun 1 milyon TL'sini zekat olarak verse mesela? Fakiri bırak, o fakirler bile zekat verebilecek konuma gelirlerdi. Bu sebepten bu adaletsizlik haşa Allah'ın değil, kulların hatası. Zenginler mallarının hesabını (nasıl kazandığı, zekatını verip vermediğinin hesabını) verecek, ayrıca zekat vermediyse de onun cezasını çekecek. Fakirler de yine kazanmaya gayret edecek ve çektiği sıkıntıları da ahirette sevap ve mükafat olarak alacak. Bu dünya maksimum 60-70 yıllık ancak ahiret sonsuz. Bu yüzden dünyadan çok ahireti tercih etmeye gayret göstermeliyiz, tabii şeytan ve nefis dünyayı güzel gösterip günaha teşvik ediyor bizi. Bu yüzden de imtihan zorlaşıyor.

    Ölüm şeklimize gelince, insanın bir şekilde ölmesi lazımdır. Yani her şey için bir sebep lazım. Kimisinin çok acılı olur kimisinin daha hafif olur. Bu olmak zorunda. Kimisi de ölmeyi bile başaramaz, yıllarca yatağa bağlı kalır. Bu tarz durumlarda ölmeyi bile ister belki insan. Ancak Cenabı Hakk kimseye kaldıramayacağı yük yüklemez. Bu da Allah'ın prensiplerindendir.

    Bizim yapmamız gereken elimizden geldiğince ahirete çalışmak, zorluklara sabredip nimetlere şükretmek ve dinimizin gereğini yerine getirmektir.

    Yalnız sadece ahirete bağlanıp da dünyayı da es geçmemek lazım. Dünya'nın da çeşitli güzel yanları ve keşfedilmesi gereken yönleri var. Tamamıyla dine bağlı yaşarsak belli bir süre sonra kafayı yiyecek konuma geliriz. Hepsinden azar azar, abartmadan. Şu dediklerinizin yarısını bile yapsa Müslümanlar, dünya daha güzel hale gelecek. Malesef araştırmak yok, sorgulamak yok. Fikirlerinize katıldığımı belirtmek isterim. Zira benim de fikirlerime biraz şekil kattınız. Cevaplarınız için teşekkür ederim.

    Haklısınız hocam. Dünyadan kendimizi soyutlamayı bırak dediğiniz gibi emirlerin yarısını yapabilsek kurtuluruz zaten. Rica ederim, biraz bilgim vardır bu tarz hususlarda, sorunuz olursa pm atabilirsiniz buralar tehlikeli.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal

    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi


    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Suzumiya Haruhi

    quote:

    Orijinalden alıntı: fatihhilal


    quote:

    Orijinalden alıntı: Rodello

    kaderde varsa ölmek ........................

    noktalı yeri tamamlayın

    Kaçamazsın. Ecel ne bir an geri gider ne de ileri.

    Ecel ve ömrü çok yanlış biliyorsunuz. Ecel demek sana belirlenen yaşam yılı demek. Sen bu yılı doldurduğunda ölürsün. Şöyle düşünün; karayolunun tam ortasında bir bariyer var fakat yeri belli değil. Bu barikat eceldir. Ömür ise karayoludur. Barikattan bağımsız olarak insan ömrünü uzatabilir ya da kısaltabilir. Sigara, alkol vs gibi alışkanlıklar, moral, psikoloji hep ömrünüze etki eder. Ecel ise sabittir. Öylece karayolunda bekler. Siz ya karayolunu kısa tutabilirsiniz ya da uzun tutup boş yere engelden de uzun bir yol yapabilirsiniz. Her şeyi bırakıp da tevekkül etmemek lazım. Ecelden önce ölmek de mümkün.
    Edit: Araştırdım da ben yanlış biliyormuşum. Kendi kuruntularıma kapılıp yanlış bilgi vermişim, kusura bakmayın.

    Allahu Teala bizim yapacağımız fiilleri bildiği için (yani dinimizde ömrü uzattığı bilinen sadaka gibi, veya ölüme sebep olan sigara alkol, intihar gibi şeyleri) bildiği için ezelden ömrümüzü takdir etmiş ve belirlemiştir. Yoksa, zaten ecelimiz belli diye gidip köprüden atamayız kendimizi. Yapacağımız herşeyden mesulüz, ancak zaten bunları yapacağımızı ezelden beri bilen bir yaratıcımız var.

    Peki sadaka verdirtmediği insanın suçu nedir? Kısa ömürlü insanların, doğmadan ölen bebeklerin ve acı içinde can veren insanların ne günahı vardı? Tanrı madem önceden biliyordu da niye bu kadar adaletsizce bir paylaşım yaptı? Ölümümüzü de Tanrı biliyor dediniz. Herkese farklı stilde ölüm tasarlamak Tanrıya ne kazandırıyor? Psikopatça değil mi? Kimisi derisini yüzerek, kimisi bıçaklanarak, kimisi işkenceyle, kimisi de adi bir hastalık yüzünden can veriyor. Tanrı bu kadar merhametsiz miydi?
    Nergal'ın kanseri atlattıktan sonra dediği gibi "Oh, bu sen miydin Tanrı'm?"

    Konu başka bir noktaya geldi. Sadece şunu söyleyeyim, çektiğimiz sıkıntıların, çilelerin tamamının ahirette karşılığı, elimizdeki nimetlerin de hesabı olacaktır. İşkence eden veya ettiren Allah değildir, ancak bazı şeyler olmak zorunda. Her kötülük edene Allah direkt olarak müdahale etseydi burası imtihan dünyası olmazdı.

    Hocam demek istediğim şu; burası imtihan dünyasıysa zenginler bu imtihana pek uymuyor sanırım. Bu dünya adaletsizlerin dünyası. Zenginler kazanır, fakirler ezilir. İnsanın iç güzelliğinden çok dışına bakılır. Elbette acı çekmemiz lazım. İnsan olduğumuzu böyle anlarız. Ben Tanrının varlığına sual etmiyorum fakat bu kurulan dünya çok dengesiz. Kim adalet var diyorsa yanlış diyordur. Kötüler her zaman bu dünyada kazanıyor, iyiler acı çekiyor. Ahiret dediğiniz hayattan da bu dünya yüzünden korkuyorum.
    Değinmem gereken diğer husus da ölüm şekli. Az önce Tanrı nasıl öleceğimizi biliyor dediniz, şimdi bunu yaptıran Allah değil dediniz. Herkesin ölüm şekli farklıdır. Ben de diyorum ki Tanrı herkesin nasıl öleceğini programladıysa bu çok sadistçe değil mi? Kalp krizi, kan kanseri, araba çarpması, kafanın parçalanarak dağılması... daha birçok felaket. Bunların hepsini tek tek tasarlayan bir Tanrı çok sadist olmaz mı? Saygı çerçevesinde cevaplarsanız sevinirim. Ben de yeni şeyler öğrenmiş oldum.


    Zenginlerin bir çoğu zaten İslam'a göre yaşamıyor. Eğer yaşasalardı zekatlarını verirlerdi. Sadece ülkemiz bazında bakalım olaya. Düşünsene bütün zenginler mallarının 1/40'ını fakirlere verselerdi Türkiye'de fakir kalır mıydı? Kasasında 40 milyon TL parası olan bunun 1 milyon TL'sini zekat olarak verse mesela? Fakiri bırak, o fakirler bile zekat verebilecek konuma gelirlerdi. Bu sebepten bu adaletsizlik haşa Allah'ın değil, kulların hatası. Zenginler mallarının hesabını (nasıl kazandığı, zekatını verip vermediğinin hesabını) verecek, ayrıca zekat vermediyse de onun cezasını çekecek. Fakirler de yine kazanmaya gayret edecek ve çektiği sıkıntıları da ahirette sevap ve mükafat olarak alacak. Bu dünya maksimum 60-70 yıllık ancak ahiret sonsuz. Bu yüzden dünyadan çok ahireti tercih etmeye gayret göstermeliyiz, tabii şeytan ve nefis dünyayı güzel gösterip günaha teşvik ediyor bizi. Bu yüzden de imtihan zorlaşıyor.

    Ölüm şeklimize gelince, insanın bir şekilde ölmesi lazımdır. Yani her şey için bir sebep lazım. Kimisinin çok acılı olur kimisinin daha hafif olur. Bu olmak zorunda. Kimisi de ölmeyi bile başaramaz, yıllarca yatağa bağlı kalır. Bu tarz durumlarda ölmeyi bile ister belki insan. Ancak Cenabı Hakk kimseye kaldıramayacağı yük yüklemez. Bu da Allah'ın prensiplerindendir.

    Bizim yapmamız gereken elimizden geldiğince ahirete çalışmak, zorluklara sabredip nimetlere şükretmek ve dinimizin gereğini yerine getirmektir.

    Yalnız sadece ahirete bağlanıp da dünyayı da es geçmemek lazım. Dünya'nın da çeşitli güzel yanları ve keşfedilmesi gereken yönleri var. Tamamıyla dine bağlı yaşarsak belli bir süre sonra kafayı yiyecek konuma geliriz. Hepsinden azar azar, abartmadan. Şu dediklerinizin yarısını bile yapsa Müslümanlar, dünya daha güzel hale gelecek. Malesef araştırmak yok, sorgulamak yok. Fikirlerinize katıldığımı belirtmek isterim. Zira benim de fikirlerime biraz şekil kattınız. Cevaplarınız için teşekkür ederim.

    Haklısınız hocam. Dünyadan kendimizi soyutlamayı bırak dediğiniz gibi emirlerin yarısını yapabilsek kurtuluruz zaten. Rica ederim, biraz bilgim vardır bu tarz hususlarda, sorunuz olursa pm atabilirsiniz buralar tehlikeli.

    Tamamdır.




  • Evet. Sonuç: Oksal Erev 5.6 Romanya depremini kisitli sayidaki cihazla tahmin etti.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.