Şimdi Ara

Çalışmak İçin Motivasyon Bulamıyorum (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
96
Cevap
6
Favori
5.105
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
19 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • cthax kullanıcısına yanıt
    Yürü kardeşim bak şurdan dümdüz git. Burda egosunu tatmin etmeye çalışan Almancıları sallayan yok.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • _mp_ kullanıcısına yanıt
    Konudaki diğer mesajlarımı görmediniz sanırım evlenmeyi düşünmüyorum kesinlikle :)
  • WonderCx W kullanıcısına yanıt
    Zaten ne geliyorsa memleketin başına senin gibi "kardeş" diyenden geliyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi cthax -- 26 Ocak 2019; 15:40:4 >
  • WonderCx W kullanıcısına yanıt
    Bir de çocuk yaptılarsa nafakaya bağlanıp ölene kadar çalışıyorlar.
  • Parayı mezaramı götüreceksin (:

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • dünya turuna çık

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Schwarmer S kullanıcısına yanıt
    Evlenip çocuk yap bak para yetiyormu. Bulduğun kız o evi bile beyenmez başka ev ister

    Bende evlenip çocuk sahibi olmasaydım mandıra filozofu gibi gider bi köye yerleşirdim. Hatta çevremdeki birçok insan bu zorunlu masrafları olduğu için patron denilen insana katlanmak zorunda kalıyor. Sistem böyle işliyor. Evlenip çocuk yapmanız lazım. Zincirsiz köle yapmışlar bizi :) Sisteme uymazsanız böle motivasyonsuz kalırsınız.

    Gezmek içinde çok vakit lazım. 1-2 hafta izinle nekadar gezebilirsinki...

    Sisteme katayım sizide. Bak miras işi var birde evlenip çocuk yapmazsanız o ev, babadan kalacak diğer şeyler filan soyundan kimse yoksa devlete kalacak onlar yiyecek o paraları onlar yemesin senin çocukların yesin




  • Evlilik başlı başına ayrı bir olay oraya girmeyeceğim ama konuya bir yönden katılıyorum. Gerçekten ihtiyacı olan asgari ücretlileri kast etmiyorum, o garibanlar belki buna mecburlar. Ben orta kesim-beyaz yaka diye tabir edilen, sektörün içinde türlü hile ve oyunlar dönen, çalıştıkça insanın karakterini bir vampir gibi emen iş dünyasındaki plaza tayfanın durumunu tasvir edeceğim. Bu kesimde çalışan insanlara bakıyorum; günde 9-10 saat haftada 6 gün bütün sene çalışıyorlar, ardından bir mükafat gibi senede 1 hafta tatil köyüne gidiyorlar. Aldıkları maaşla ihtiyaçları olmadıkları halde sürekli kıyafet değiştiriyorlar, en yeni model telefonlar alıyorlar. Sürekli bir hırs ve rekabet içindeler, alınan şeyden tatmin olmayıp, sürekli dahası ve yenisi peşindeler. Haftada 1 gün tatil için 6 gün çalışıyor, o 6 günün parasını belki de o 1 günde bir kafede saçıyorlar. Sahte gülüşlü selfielerin arkasındaki pencerede İçten içe mutsuzlar ama bu döngüleri hep devam ediyor. Oysa hayatta en değerli sermaye zaman değil midir ? (Tamam biz de boş vakitlerimizde atomu parçalamıyoruz ama en azından doğal dünyamızda kendimizle ve huzurluyuz). Esasen bizim kültürümüzün köklerinde yatan fakat astarımızın cebinde kaybettiğimiz ve bugün yabancıların "Minimalizm" adını koyduğu felsefeyi ele almak lazım. (Bence varsın 10 tane değil 3 tane pantolonum olsun, ama bırakın 6 gün değil 3 gün çalışayım mesela. Veya 3000 değil 2500 alayım, ama işim stressiz olsun gibi.)
    "Kapitalizm şöyle, bu sistem böyle, ben sistemden çıktım siz çalışın köleleler" demek de mantık çerçevesinde değil. İnsanız, kabul edelim ki temel ihtiyaçlarımız var. Belli bir yaştan sonra ailenin eline bakmak yakışı kalmaz, kendi yağımızda kavrulmak icap eder. Hem bkz; "Hiçbir kimse, kendi elinin emeğiyle kazandığından daha hayırlısını yememiştir."
    Peki, düşündüğümüz çare nedir ? A)Niçin çalışma motivasyonumuz yok ? Çünkü tüm bu sorgulamalar bir yana, ya yaptığımız işte, veya bulunduğumuz işyerinde, yahut patron-mesai arkadaşlarında vs. bir senkron sorunumuz var. Sevdiğimiz işi yapmıyoruz, ya da işyerimiz sorunlu gibi. Bunun çözümü de sevdiğin işi yapmakta geçiyor. Bir hobi icra eder edası ile, keyif alarak. B)Hiçbir işten keyif alamayacağımızı düşünüyorsak, temel ihtiyaçlarımız kadar çalışılabilir. Part time gibi. Yahut 10 sene çok sıkı çalışıp 10 sene yatışa geçmek gibi fakat tümden işsiz boş durmak da psikolojimiz için çok sağlıklı olmayacaktır. C)Mandıra Filozofu gibi olmak ama modern şehir hayatına alışan insan için bu şık pek de gerçekçi olmayacaktır. Sonuç olarak ilgi duyulan işte uygun mesai saatleriyle çalışmak tavsiye edilir.
    Yazıyı Kaleme alan:Üniv mezunu 7 aylık bir işsiz :D

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Motivasyon kaynagi bulmaniz bir seyi degistirmez. X isi icin y motivasyonu ise yarabilir ancak x1 isi icin y1 motivasyonu bulmaniz gerekiyor. Bende ariyordum ancak artik vazgectim. Cunku calismak icin mecbur degilseniz o isi yapmazsiniz. Ben bir is yapmak istiyorsam once kendimi mecbur birakirim. Sonra o isi olabildigince ufak parcalara bolerim. Her yaptigim parca benim motivasyonum olur. Benim gozlemim genelde bu yonde.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kırarım Boynuzunu İblis -- 26 Ocak 2019; 22:26:52 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Böyle düşünürsen kafayı yersin kendine bi araba al kız peşinde koş para harca o zaman daha fazla kazanmak isteyeceksin bu da seni işini daha fazla önemsemeye teşvik eder.
  • Müziği de son ses açayım istersen?

    Bu tarz yalan bahanelerle insanlar bir şekilde kandırıyor kendini demek ki. Kimi evlen mecburen kazanıp harcamak zorunda kalacaksın diyor kimi diyor sevgili bul kimi diyor araba al. Kimi diyor borca gir. Benim burdan anladığım toplumdaki herkes çalışmak için kendine saçma sapan bahaneler yaratıyor ihtiyacı olmadığı şeyler alıyor ve bunu kendine temel bir ihityaç olarak göstererek kendini kandırıyor. Ülkedeki şuanki ekonominin tamamen tüketim üstüne döndüğünü söyleyen ekonomistler boşuna söylemiyormuş gerçekten şimdi inandım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Schwarmer -- 27 Ocak 2019; 9:56:13 >
  • MusaRami kullanıcısına yanıt
    Aynen katılıyorum hocam söylediklerinize. Son çalıştığım yer de beyaz yakalıların ağırlıkta olduğu yerdi. Senede 14 gün izinleri var gidip eşleriyle veya arkadaşlarıyla 2 haftalık bir tatil köyünde yer ayırtıyorlar. Herkes aynı dönemde tatil yaptığından aşırı bir kalabalık oluyor resmen arka şezlongdakinin ayağı senin kafana deyiyor. Açık büfelerde ucuz olsun diyesaçma sapan bozulmaya yakın yiyecekleri sunuyorlar. Neyse sonrasında da bu 2 haftalık tatilin 12 aylık eşit takside bölüp sonraki yıl boyunca ödüyorlar ve bundan dert yanıyorlar hiçbiri tatilden de memnun kalmıyor. Ee neden yapıyorsun deyince başka ne yapayım nasıl dinleneyim diyor halbuki anlattıklarından dinlenemediğini anlayabiliyorsunuz.

    Hadi tatili geçtim aldıkları kıyafetleri görseniz. Ben işe başlamadan önce bu beymen vakko daki kıyafetleri kim alıyor bir gömleğe 300 lira para veren salaklar var mı gerçekten dedim de hakkaten varmış. Zaten plaza ortamı olunca herkes saçma bir şıklık yarışına giriyor ve bu yarışa maaşına imkanına bakmadan giriyor. Her gün iş yerine çeşitli alışveriş sitelerinden kıyafet ve ayakkabı kargoları geliyordu. Daha maaş gününe 10 gün kala param bitti diye ağlanıp sızlanıyorlardı. Bunu yapan adamlar benim iki katım maaş alanlardı.

    Yine mesela çoğunun iki telefonu vardı. İşyeri zaten veriyor eski telefonunu geçici olarka kullanma bare çift hattı var yok gidiyor beyefendi maaşlı çalışan ya hemen gidip 3 aylık maaşına iphone un son çıkanından da alacak ve onu ortamlarda masaya koyup havasını atacak.


    Böyle saçma bir ortamda olunca bu bazı şeyleri ciddi derecede sorgulama imkanı buluyorsunuz. Bakıyorsunuz hepsi kredi ve kredikartı borçlarından bahsediyor. Bazısı araba almış 3 senedir taksidini ödüyor. Hiçbirinin kenarda abartmıyorum 5.000 TL si yok başlarına birşey gelse sağdan soldan dilenecekler ve bu bahsettiğim adamlar 5-6 yıldır çalışıyor.

    Kapitalizme karşı değilim kesinlikle yeni icatların oluşması için de oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum fakat, bizimki gibi büyük çoğunluğu eğitimsiz olan 3. dünya ülkelerinde insanlar para harcayarak gerçekten bir üst sınıfa yükselebildiklerini düşünüyorlar bir anlık bile olsa.Arap ülkeleri de bu bizim yaptığımızı yapıyor. Boşuna ülkemiz tamamen tüketimle büyüyor demiyor ekonomistler.

    A şıkkı uyuyor düşündüğümde. Sevdiğim ve kendime ait olan bir işi yapsam mutlu olurdum diye düşünüyorum şuan açıkcası. Çünkü boş kalmak da gerçekten biryerden sonra sıkıyor. B şıkkı da mantıklı fakat ülkemizde parttime çalışma olanakları pek mümkün değil maalesef haftanin bir gününün öğleden sonrasında hastaneye gitsen bile sanki şirket batıyormuş gibi saçma bir algı yaratılıyor. 10 sene yoğun çalışıldıktan sonra ortaya çıkacak boşluk psikolojik olarak çok daha sakat oluyor dediğiniz gibi bu şekilde yüksek kademelerden emekli olup günlük hayatta intihar modunda gezen çok insan tanıdım. C şıkkı aslında en ideali ama dediğin gibi doğma büyüme istanbulda yaşayna biri olarak çok zor gibi geliyor ama öte yandan cidden düşünüyorum bazen istanbulda yaşıyorum da nesinden faydalanıyorum? Her gün o bar senin bu kulüp benim geziyor muyum? Her gün arkadaşlarımla cafelerde restoranlarda mı takılıyorum? Mandıra filozofu gibi olmasa da daha küçük bir şehire taşınma planım var malum istanbıulun deprem gerçeği de var. Daha küçük şehirlerde geçim de daha ucuz oluyor. Umarım aradığınız gibi bir iş bulabilirsiniz hocam yazınız çok faydalı oldu çok teşekkürler.




  • Çalışmayıp ne yapacaksın diyenlere gelsin, Gerçekten hayatınızı yaşadığınızı düşünüyor musunuz?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Schwarmer

    Müziği de son ses açayım istersen?

    Bu tarz yalan bahanelerle insanlar bir şekilde kandırıyor kendini demek ki. Kimi evlen mecburen kazanıp harcamak zorunda kalacaksın diyor kimi diyor sevgili bul kimi diyor araba al. Kimi diyor borca gir. Benim burdan anladığım toplumdaki herkes çalışmak için kendine saçma sapan bahaneler yaratıyor ihtiyacı olmadığı şeyler alıyor ve bunu kendine temel bir ihityaç olarak göstererek kendini kandırıyor. Ülkedeki şuanki ekonominin tamamen tüketim üstüne döndüğünü söyleyen ekonomistler boşuna söylemiyormuş gerçekten şimdi inandım.
    Tamam kardeş sen çalışma boşver. Gezmek eğlenmek sevgili yapmak vs. hepsi bomboş işler harcamaların da hepsi gereksiz evde otur boş boş dh de takıl




  • Schwarmer S kullanıcısına yanıt
    Kapitalizm konusunda aynı düşünmesek de "3. dünya ülkelerinde insanlar para harcayarak gerçekten bir üst sınıfa yükselebildiklerini düşünüyorlar." çok haklı tespit, bkz:ye kürküm ye. Kendimize karakter olarak güvenmiyor, eksiğimizi kıyafetlerle karşılamaya çalışıyoruz, bir masada entellüktel fikirleri olan adamdan ziyade iphone 8'i olan adamın sözleri beğeniliyor,muhabbet oradan dönüyor. Elbette kimsenin kazancında gözümüz yok, herkes daha çok kazansın dilediğince harcasın ayrı.
    "Herkes aynı dönemde tatil yaptığından aşırı bir kalabalık oluyor resmen arka şezlongdakinin ayağı senin kafana deyiyor." İşte sanki verilen senaryoda rollerimizi oynuyoruz, durup da kimse yahu bu niye böyle, ben bu durumu nasıl farklılaştırabilirim diye sormuyor, hep sürüye uyuyoruz.
    A maddesini uygulayabilmek için küçük yaşlardan kendini tanıyıp keşfetmek, ona göre yolunu çizmek önem arz ediyor. Fakat bizler maalesef ülkemizde karambole çiziyoruz kariyerlerimizi, sonra toplumda bir ton mutsuz mühendis, doktor, avukatlar olup çıkıyoruz. İlgi alanımıza göre değil üniversite puanımıza göre şekilleniyor meslekler. Tamam realiteyi atlamayalım ama böyle de denge şaşıyor.
    "istanbulda yaşıyorum da nesinden faydalanıyorum? Her gün o bar senin bu kulüp benim geziyor muyum" tabi insanların hayattan ve istanbul'dan beklentileri farklı. Ben de İstanbul sınırları içindeyim ama taşrada sayılırım, ben de pek doyasıya yaşadığımı söyleyemem İstanbul'u. Geçmişte kısa bir süre çalıştığım dönemde işe giderken her gün yaka değiştiriyordum, bunu bir gün durup de vapura bineyim, deniz havası alayım şeklinde yapamıyordum, buna vakit olmadığından marmaray'la devam ediyorduk. (Tabi ulaşım için güzel nimet marmaray). Durup da yavaşlamaya fırsat vermiyor yani pek bu şehirde iş yaşamı. Mandıra Filozofluğu da söylem olarak son devirde moda fakat en basitinden şu an elektriğim-internetim olmasa bunu yazamazdım, realite o kadar kolay değildir yani. Lâkin buradan bir iki boy daha küçük şehire taşınmak benim de hep aklımdan geçer, bu kadar nüfus ile İstanbul yaşarken insanı yoruyor, İstanbul'a senede 1-2 hafta kafa rahat biçimde sadece gezmeye gelmek zannımca kâfidir. İyi dileklerin için teşekkür ederim hocam.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.