Şimdi Ara

Cihat Yaycı ; Şaka mı bu? BOSPHORUS ‘muş… Yazıklar olsun!!! (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
22
Cevap
0
Favori
706
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Konuya Yunan medyasının geçen yaz yaptığı bir haberden ve makaleden başlamak istiyorum ki bu konunun a yada b kişisinin değil de Türk dış politikasının bir unsuru olduğu daha rahat anlaşılsın.

    slpress.gr
    Με συντεταγμένες θα αναφέρεται η Κύπρος στο ΝΑΤΟ για το χατίρι της Τουρκίας!
    https://slpress.gr/ethnika/me-syntetagmenes-tha-anaferetai-i-kypros-sto-nato-gia-to-chatiri-tis-toyrkias/

    Bu Yunan gazetesi geçen yaz bir haber yaptı, haberdeki makalenin içeriğinde Nato'nun harita ve planlarında Türk Boğazları için "bosphorus ve dardanelles" ibareleri yerine Turkish Straits ibaresinin kullanıldığı ve bu yüzden taraflar arasında anlaşmazlığa neden olduğu, bu anlaşmazlığın çözümü için ABD'nin montrödeki kavramları kullanmayı önerdiği fakat Türk tarafının bunu kabul etmediğinden bahsedilmiş. Türk tarafının ulusal çıkarları için bu tabirlerin kullanılmamasına da değinmiş ve Yunan dış politikasını bu yüzden eleştirmiş. Ayrıca makalede GKRY'nin isimlendirilmesi ile ilgili başka konular da var fakat konumuz bu olmadığı için geçiyorum. Türkiye'nin bu kavramları özellikle kullanmak istememesinin nedenini karşı taraf "Türkiye'nin ulusal çıkarları gereği" diyerek açıklıyor. Yani sizin dediğiniz gibi bir, iki kişinin duyarından ibaret değil bu konu.


    Bu konunun a veya b kişisinin değil de Türkiye'nin bir politikası olduğunu Yunan tarafının gözünden anlatmak için bu haberi gösterdim, ilk mesajımda da bahsettiğim gibi Lozan ve Montrö antlaşmaları imzaladığında iki tarafta da böyle bir hassasiyet henüz oluşmamıştı ve bugün ki sorunlar henüz bu kadar gelişmiş ve ciddiyet kazanmış değillerdi. Sizin de bahsettiğiniz gibi o zamanki Türkiye bunda bir sakınca duymadı ama bugün duyuyor sebepleri de iki ülke arasındaki sorunlar ve Yunan tarafının politikaları. Uluslararası ilişkilerde şartlar ve durumlar değişkendir, 100 sene önceki şartlar ile bugün ki şartların aynı olmasını bekleyemezsiniz. Yunan tarafı bugün bu durumu bir avantaja çevirmeye çalışıyorsa buna karşı politikalar da geliştirmek zorundasınız.


    Uluslararası ilişkiler taraflar için bir diplomatik savaş ortamından farksızdır, aklın akılla mücadelesidir. Türk ve Yunan diplomasisi de bu konuda ulusal çıkarları gereği kendi lehine mücadele etmektedir.


    "Kaldı ki, biz de Yunanistan'daki birçok yere Türkçe isimlerle veya Türkçe sesletime uyarlanmış halleriyle hitap ederiz. Bu bizim Yunan devletinin toprağında gözümüz olduğu ve onların - en azından Atina Bildirgesi'nden önce - sık sık orada burada iddia ettiği gibi kendi egemenliklerine müdahale eden, topraklarına göz koyduğumuz yeni emperyalistler olduğumuz anlamına mı gelir?" demişsiniz, aradaki farkı şöyle açıklayayım;

    Türk tarafı Yunanistan'daki birçok yer için Türkçe isimleri kullanır evet ama hiçbir zaman uluslararası bir arenada Yunanistan toprakları içerisindeki yerler için bu isim kullanılsın diye bir şart koymaz. Yunanistan'daki yer adlarının uluslararası antlaşmalar nasıl geçeceğine de karışmaz ama Yunanistan karışıyor. Aradaki fark bu.


    "Niye - bazılarının yapabileceği gibi - Lozan ve Montreux'a onlarda Bosforus ve Dardanelles şeklinde geçiyor diye burun kıvıralım? Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı da ilgili antlaşmalardan çekilmediği sürece ilgili terimleri resmen kabul ediyor sayılır." demişsiniz, bu tabirleri kullanmamak demek Lozan ya da Montrö'ye burun kıvırmak demek olmadığı gibi bu terimlerin de reddi gibi bir durum söz konusu değil. Türkiye bu terimleri reddetmiyor, kullanmak istemiyor aradaki fark bu. İstememesinin nedenini de yukarıda açıkladım.


    Atatürk döneminde bu terimlerin kullanılmasın bir beis görülmemiş olacak ki kullanılmış demişsiniz, Atatürk dönemi mevcut şartlar ve imkanlar ile olunabilecek en iyi şekilde Türkiye Cumhuriyeti devletini kurarak bugünlere gelmemize vesile olmuştur fakat bugün şartlar aynı değil. Şartları Yunan tarafı kendi lehine olacak şekilde değiştirmek için uğraşıyor, Türkiye'nin hassasiyeti de bu yüzden.


    "İsimler önemsizdir gibi iddiam asla olmadı. Ama bu örnekte Bosforus, Bosphorus demekte hiçbir sakınca yok. Foça'ya Foça demekte, Efes'e Efes demekte, Kayseri'ye Kayseri demekte, Rum icadı bir isim olan İstanbul'a İstanbul demekte bir sakınca olmaması gibi." demişsiniz, Türkiye'nin yer adlarının kökeni ile ilgili bir sorunu olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'nin, Roma ve Osmanlı imparatorluklarının devamı olduğunu ve bu durumu sentezlediğini düşünüyorum. Sadece uluslararası arenada Yunan tarafına bir avantaj oluşturmaması için bazı kavramları kullanmaktan kaçındığını düşündüğümü söylüyorum.


    Konu hakkında görüşlerinizi merak ettiğim birkaç soru var


    Yunanistan neden Türkiye toprakları içerisinde bulunan boğazlar için özellikle kendi terminolojisini diretmek istiyor ve bu durum size de ilginç gelmiyor mu?

    Bir ülkenin başka bir ülke topraklarının isimlendirmesi konusunda neden böyle bir ısrarı olabilir?

    Bu iki tabirin kendi istediği şekilde kullanılması Yunan tarafı için neden bir müzakere konusu oluyor?

    Yunanistan neden uluslararası diplomaside özellikle İstanbul strait ve Çanakkale strait kavramlarını kullanmayı istemiyor?




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Eski Açık Sarı Desene -- 26 Şubat 2024; 22:10:18 >




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.