Şimdi Ara

DATRON,PRO2000,CASPER,MONSTER sorunlu diyen arkadaşlarımız...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
9
Cevap
0
Favori
2.019
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Bu forumda klasik olan bir başlangıç yapmak istedim. Ancak umarım yazımın devamını okuma inceliğinde de bulunursunuz

    "www.sikayetvar.com"a girin bir Pro2000 ya da Datron diye aratın, bir de Toshiba diye; bakalım hangisi daha fazla şikayet vericek?!

    Tamam marka kavramının belli artıları olduğunu kabul ediyorum.

    Ama ayrıca kabul etmeliyiz ki bu bilgisayar işi çok farklı. Bir otomobil firması ya da ne biliyim bir beyaz eşya markası ürününü satarken "ben önce bunu pahalıya satayım da, sonra yeni teknolojimi daha pahalıya satarım" diye yaklaşmıyor olaya. Ya da en azından bilgisayar markalarına nazaran durum daha az böyle. Çünkü bilgisayar teknolojisi, sürekli gelişiyor; dolayısıyla software firmaları da bu yeni teknolojilerden daha fazla verim alabilen, randımanlı programlar geliştiriyor. İnsanların esas olarak ihtiyacı olan "yazılım kullanımı"dır (oyunlar da yazılımdır): dolayısıyla kullanıcılar zamanla sırf yeni çıkan yazılımları performanslı bi şekilde kullanabilmek için daha iyi sistemlere ihtiyaç duymaktadır. Siz istediğiniz kadar yırtının, sizin çok beğenerek aldığınız notebook 2, bilemedin 3 sene sonra yetersiz kalacaktır. Şimdi böyle bir durum söz konusuyken bana hiç bir markayı "helal olsun, x markası olsun da 1000 dolar fazla veriyim" diye savunmayın. Çünkü, şikayet sitelerinde de görülebileceği gibi problemler tüm markalarda söz konusu.

    "Ama büyük firmalarda bu oran daha az" filan da demeyin- kendinizi kandırmayın. Çünkü bunu tam olarak hiçbirimiz bilemeyiz. Bunu görebileceğimiz sağlıklı istatiksel kaynaklar yok. Ayrıca kişisel deneyimlerden de yola çıkarak bir sentez yapmayın. Misal biz evde yıllardır arçelik kullanıyoruz ve çok memnunuz. Ama bilmem kim, bu markanın ürünlerinde çok çektiği için tersini düşünübilir. Böyle çok bariz kanıtlanabilecek tek bozuk ürün olayı ancak hatalı üretim veya tasarım olan ürünlerde söz konusudur (mesela bazen bir araba modeli tüm dünyada servislere çağrılır ve ücretsiz onarım taahüt edilir).

    Pragraf özeti: "şu marka komple dandik; bu marka süper, arada tek tük bozuk çıkıyor" diyen, afedersiniz. "bir tarafından atıyordur". Ha, belki de haklıdır- ama bu sonuca bilerek değil, uydurarak (istatistik takibi sonucu olmayan, tecrübesel ve kulakdan duyma methodlarla) varmıştır. Bu ise az okuyan, araştırma yapmayan, herşeyi ve herşeyin iyisinden kendisinin anladığını düşünen, sözümona herşeyi bilen, başkalarına hiçbir alanda (mesleki, sosyal,vs) saygısı olmayan, herkezi kendinden küçük gören bir insan profilinin yapacağı bir iştir. Ne yazık ki ülkemiz, bu insanların egemen olduğu bir yer olduğu için şu anda bulunduğu durumdadır.

    Konumuza döncek olursak; ayrıca hiçbir marka da 5 yıl yetecek bir sistemi garanti edemediğine göre, niye hala daha pro2000, Datron, Casper gibi markaları kötülüyorsunuz. Kaldı ki borçla yaşayan bir 3. dünya ülkesinde yaşayan insanlar olarak biz, 1 doların bile hesabını yapmalıyız ya. Yazık değil mi; dışarıda aç insanlar var!

    Tamam maddi durumu yeterli olan, eğer içi rahat edecekse, parasını büyük markalara versin. Ama dediğim gibi hiçbirşeyin garantisi yok. Pro2000, Datron,vb markaları en azından "Türkiye'de ve Türkiye şartlarına uygun" olarak "markalaşmaya çalıştığı için" kutlamak lağzım. Ve gündemi takip ediyorsanız bu firmaların bu konudaki samimiyetini görebilirsiniz.

    Kaldı ki dediğiniz kadar dandik olsa bile bu markalar (ki değil) 2 yıl garanti verildiği unutulmamalı. Ki, mesela pro2000'e garanti veren firma, Türkiye'nin en prestijli firmalarından olan "Arena"dır.

    Saygı duymama rağmen, kişisel görüşüm, "bilgisayar teknolojisine", "sadece marka" diye verilen ekstralara yazıktır. Unutmayalım, artık çoğumuz desktop'da toplama alma yoluna gidiyoruz. Çünkü hepimiz yakın zamanda, marka adı altında dandik ve eski teknolojilere bol keseden paralar verdiğimizin farkına vardık!

    Benim görüşlerim bunlar. Ne düşünürseniz düşünün, bazı insanlar var ki, ihtiyacı olduğu sistemleri sırf kısıtlı bütçeleri olduğu için Datron,pro200,vs markalardan temin ediyor. EN AZINDAN SADECE BU SEBEPTEN ÖTÜRÜ "AŞAĞALAMA" DOLU YORUMLARDAN KAÇININIZ! Çünkü bu ne açıdan bakarsanız bakın ayıptır. Ha, dezavantajlarını söylemek, bu ayıp değildir. Bu kişisel deneyimini paylaşmaktır. Ama kişisel deneyiminden yola çıkarak genelleme yapmak, bu yanlıştır.

    Datron, Pro2000 vs'nin sistem özelliklerini (yoğun bir araştırmadan sonra) beğendiniz. "Ucuzmuş da be" dediniz. Ama "x markası alsam daha iyi olurdu ya" diyorsunuz. "Daha şık çünkü". Hoş, ona da paranız yetiyor. Ama yediğiniz, içtiğinizden kesceksiniz. Günler süren araştırmalar, sıkıntılı bir karar verme süreci: Ben derim ki hiç durmayın, şu aşamada, Datron veya herneyse beğendiğiniz alın. Çünkü hayat kısa, ve bu kararı şu aşamada veremiyorsanız, ömrünüz yediğiniz-içtiğinizden kesmekle geçecek. Çünkü alışveriş, bir kişinin dünya görüşü ile paralellik gösterir. Biz, en azından böyle bir ülkede, hatta nerde olursa olsun gücümüz ve ihtiyacımız çerçevesinde tüketmeliyiz. Yoksa bir başkasının hakkını gaspettiğimiz açıktır ( bu da kapitalizmin istediği şeydir". Şimdi "herife bak ya, komünist" falan diyenler yanılmasın,öyle değilim. İdealist olamaya veya doğru olanı yapmaya çalışan bir kişiyim sadece. Siz beni nasıl etiketlendirirseniz etiketlendirin, lütfen dediğimde yatan doğruluk payını görmeye çalışın yeter.

    Ha, paranız bol, o zaman en pahalısını alın. Neticede hayat böyle, parası olmak- zengin olmak demek kazıklanmayı göze almak demektir. 5 yıldızlı otele gitcek olan 300 bin TLlik suya, 2 milyon verir. Ama siz borçla zar zor 5 yıldızlı otele gitmezsiniz. Ya da en azından gitmemelisiniz :) "Hakkımı aramayı da biliyorum" diyorsanız, hiç korkmadan ve gereksiz yere içinize kurt düşürmeden Datronunuzu alınız (veya her neyse) ve güle güle kullanınız.

    Netice merak etmeyin: sony vaio alsanız ve bozulsa, gene peşinde siz koşacaksınız. Türkiye burası arkadaşlar kimi kandırıyoruz- ABD değil. Kendi işini takip etme durumundasınız. O açıdan gönlünüz rahat olsun

    Datron, Pro2000, Casper, Monster gibi firmalar da umarım bu markalaşma işindeki ciddiyete devam ederler. Etmezlerse zaten, gönülleri bilir, iş yapamazlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi luv2xlr8 -- 22 Eylül 2005, 3:12:36 >







  • +1
  • nedense böyle bir laptop almış veya almak üzere olan biri gibi 6-7 paragraflık bir pasaj yazmışsın ve bu kararında haklı olduğunu düşünmek istiyorsun. Aslında seni de bişeyler rahatsız ediyor olmalı ki böyle uzun bir açıklamaya ihtiyaç duyuyorsun.

    Bahsettiğin şeylerde araştırma ve analizlere dayanmıyor gibi geldi bana..
    Büyük markaların mı şikayetimvar.com da daha çok şikayeti var yoksa ucuzların mı diye sormuşsun. O büyük markalar kaç kişiye laptop satıyor ve satmış bugüne kadar bir de senin savunduğun ucuz firmaların kaç tane laptopu var, pazar payı ne ki aynı oranda şikayet alsın.

    Ayrıca yanlış anlaşılmasın ucuz ve yerli üretim laptopları karalamıyorum. Ama sen de şunu anlamalısın ki senin tercihin nasıl Datron veya Casper almaksa bir başkasının da seçimi para biriktirip diğerini almak olabilir. Sen nasıl böyle bir savunma yazıyorsan aynı derecede de kimseye "madem öyle gidip kazıklanın o zaman" deme hakkın yoktur. Bu zaten kimseyi ilgilendirmez ve tüketim dünyasındaki her mal için geçerlidir. Eğer bu senin yaşam stilinse, her üründe üzerinde belirli sebeplerden direttiğin seçimlerin ve tarzın yoksa ki bu çikolatadan ayakkabıya elektronik eşyadan otobüs şirketine kadar her alanda geçerli, bu konuda zaten yapılacak bişey yok.

    Sadece herkes satın aldığı malları ve eylemlerini başkalarına empoze etmeye çalışmasa her şey çok daha iyi olacak. Düşüncen seni ilgilendirir ve kimsenin de seninle aynı biçimde düşünmesini sağlamaya çalışarak zaman harcamaya değmez.




  • +bin
  • Ya ben o kadar paragrafı kendimi tatmin etmek için yazmadım. Hatta benim aldığım laptop da aslında pahalı sayılabilecek bir acer. Aslına bunu söylememe gerek yoktu, ama napıyım siz insanlar hernedense hep böyle şeyler söyleyerek dediklerimin altında yatan doğru gerekçeleri arka plana atıyorsunuz.

    Evet bir acer aldım neticede. Ama dedim ya, benim bütçem buna müsaitti. Ama bütçem aynı özelliklerde bir toshibaya da müsaitti. Ama "o kadar" da kazıklanmak istemedim açıkçası. Arkadaşım bak, bir pro2000 centrino 2ghz işlemci, 128 mb nvidia 6600, 1024 mb ddr2 ram: 1700 dolar civarında. Ve bir bunu üreten firma kar ediyor, iki bunu burda x markası olarak satan adam da kar ediyor. Hatta bunu satan bayii bile kar ediyor. Simdi sen bu özellikde bir ürünü 3500 dolara satınca, ve biri bunu alınca "beni kazıklamıyorlar" demesin. Tamam bu bir tercihtir, ama bal gibi de kazıklanıyordur. Herşey o kadar da karmaşık değil. Kaldı ki toshibalar da aslında oem ürünler satmaktardır. Çünkü herşeyini kendi üretmemektedir.

    Ayrıca bahsettiğin bu markaların satışı ve pazar payı az diyorsun. Hayır arkadaşım,bu ürünlerin hepsi "sabio" adında bir firmanın ürününürdür, ve pazar payı da öyle sandığın kadar az değildir. Tamam toshiba kadar olmaya bilir ama öyle küçümsenecek kadar da değil. Türkiye'de ise datron peynirekmek gibi sattı. Dolayısıyla bu rakamları da küçümseyemessin. Tamam ben de öyle çok kesin konuşamam ama sen de basit bir genelleme yapma hatasına gene düşmüşsün. Yok efendim şu marka çok satıyor, o yüzden daha fazla şikayet var. Ama yüzde olarak oran olarak iyi. İyi de kardeşim, sen o küçük olduğunu söyldediğin yüzdedeki biri olduğunu düşün. Ve 3000-4000 dolar verdiğini düşün. Niye verdim o zaman o kadar parayı? Gösterişine mi, artistliğine mi? Benim asıl anlatmak istediğim oydu. Vereceğiniz ekstar 1000-1500 dolar size hiçbir güvence vermez- sadece o anlık kendinizi kandırırsınız.

    Ama, evet doğru, isteyen istediğini alsın. Ben zaten yazımda söylediklerimin kişisel görüşlerim olduğunu belirttim. Ama işe biraz mantıklı ve etik bir açıdan bakarsanız aslında bu tip insanlara bazı şeylerin de söylenmesi gerekebilir. Bu ülkede ayağını yorganına göre uzatmayan çok insan var. Herkes borç içinde yaşıyor. Ve de en önemlisi, isteyen herşeyin en iyisini ve en pahalısını alsın, ama dünya standartlarında her alanda çok geri kalmış bir ülkede yaşayoruz. İşte bu düşünce sebebiyle biz bir ülkenin insanları olarak bir bütün olamıyoruz; ve sonuçta sınıflar arası farklılık ve sosyal bir nefret ortaya çıkıyor. Senin bahsettiğin zihniyetteki bir ülke de elbet birgün batar. Ha çok mu uçtum, hayır uçmadım. Büyük devletlerin ülkesini seven insanları, ülkelerinin koşullarına göre yaşamışlardır. Öyle yaşamayanlar da, zaten büyük devletlerde yaşamıyorlardır. Bugün bakacak olursan, o zengin Almanya da Türkiye'den daha az BMW ve Mercedes satışı vardır. Ve bu dediğim atmasyon değil doğru. AMa herkez istediğini alsın, bu "gemisini kurtaran kaptan" ülkesinde en popüler laf. İşe rasyonel bir bakış açısıyla bakıyorsan eğer, hayır, bu laf içi boş bir laf. Hayat zaten böyle; insan kendini kandırdığı ve cahil olduğu derecede mutlu oluyor ne yazık ki...

    Ve tekrar ediyorum. Bu benim kendi görüşüm. Katıl katılma. Zaten hepimiz iyi kötü kendimizi biliyoruz. Öyle benim bir iki lafımla kimsenin şahsi fikri kolay kolay değişmez...




  • katılmıyorum.
  • Arkadaşlar bu Monster in içini bilmiyorum ama kasası DATRON un ki ile aynı. ve bendeki DATRON da saptadığım bazı sorunları aşağıya yazıyorum...

    Arkadaşlar daha önce DATRON KXA 1.6Ghz ile ilgili iki yazı yazdım. Yaşadığım sorunları Genişleterek burayada yazacağım... (Makinemi MAYIS 2005 te Mavibilgisayardan aldım.)

    1- Makinanın kasası ACER TOSHİBA gibi markaların kasından kadar iyi (sağlam) değil bence. Makineyi elime alınca sağlam bir cihaz tutuyormuş hissini alamıyorum maalesef.
    2- Bu madde çok önemli DATRON u olanlar okusun... Makinenin sol üst tarafındaki tuşlar ısınmadan veya başka bir nedenden dolayı 1-2mm havaya kalkık durumda. Bu durumu Ankaradaki UFOTEK e bizzat makinemi götürerek gösterdim. Bana şu cevabı verdiler "Kalkık olan ölgenin altından wireless kabloları geçiyormuşmuş da ondanmış." Ama ben makineyi aldığımda böyle değildi. Zaten öyle olsa idi ben salak değilim ki alayım bilgisayarı. Bu yassılma olayı ısınmadan kaynaklanıyor. Wirelessin ısınmasından kaynaklanıyor da olamaz. Çünkü wireless im her zaman kapalı. Netice olarak makinede bir ısınma sorunu var bu apaçık ortada.Bakalım servise verdikten sonra nasıl olacak.
    3- Yassılma olayı sadece klavyenin sol üst tarafında değil, açma kapama düğmesinin bulunduğu paneldede var. DATRON uolanlar Ekranın 2 menteşesinin tam ortasındaki (wireless düğmesinin tam önüne) hafifçe bastırsınlar. Göreceklerdir ki kasa ısınmadan dolayı yassılmıştır ve oynama vardır.
    4- Ekranın altındaki mikrofon çok adi. Ekranın yaklaşık 0.5 m uzaklığından konuştuğum sesleri alamıyor (mik ses ayarları full alduğu durumda bile)
    5- DVD ROM mekanik olarak çok adi. Bunu nereden uydurutorsun demeyin. Sadece diğer markalarla kıyas edin.
    6- Tuş takımı da aynı şekilde diğer markalara nisbeten çok adi ve tuşları kullandıkça yamukyumuk oluyor
    7- KART OKUYUCUStandartlara uygun değil. Çünkü hangi kart yuvası olan cihaza bakarsanız bakın (Fotg mak, notebook, ceptel MPX200 falan) kartı takarken içteki yay esner ve çıkarırken yine ittirirsiniz. DATRON böyle değil. 8-10 tane farklı markanın kart yuvasını inceledim, Hepsinde kart içeriye ittirilirken içerideki yay esnetip çıkarırken kolaylık sağlıyor. Merak edenler LG, Toshiba, DELL, HP, ACER vb markaların kart yuvalarını inceleyebilir.

    DATRON yerine ACER in 1139$ + KDV lik kampanya modeli bence daha cazip. Kemeri sıkıp Acer i almak daha karlı. Varsa tabiki başka marka ve model de olabilir. Daha ayrıntılı bilgi isteyenler mail atabilir. alibal5@yahoo.com




  • luv2xlr8 :
    yazını tamamen okudum ve tamamına katılıyorum. için rahat olsun, dediklerin doğru. sen bildiğini yap, milleti inandırmak zorunda değilsin.
    bende zamanında bu konuyla uğraşmıştım, fakat anladım ki bu sabit görüşlü insanların sayısı çok fazla. kendisi bir laptopa 1000 dolar fazla veren adam, aynı özelliklerde başka bir markayı 1000 dolar ucuz fiyata görünce egosunu tatmin etmek için direk kötüleme yoluna gidiyor. insan psikolojisi bu. ben kazık yemedim, o yedi diye kendini kandırmaya çalışan insanlar bunlar...

    bu arada fake nick atmışsın gibi görünüyor. keşke gerçek nickinle bunları söyleseydin, daha ciddi olurdu. burası bir forum, inandıklarımızı yazmaktan korkmamak lazım.
    belki de yeni üyesindir, bunu bilmiyorum eğer öyleyse kusura bakma
  • Öncelikle iki şeyi vurgulayım :

    1 - yazı aslında oldukça güzel . Özellikle ekonomi ile alakalı kısımları zevkle okudum . Üstüne teknolojinin hızlı eskimesi , büyük firmaların (ki kastım intel ve microsofttur) politikaları , üstüne büyükcelerin , üstüne onun , üstüne bunun . Son derece haklısın , dizüstü bilgisayar seçimi sırf bireysel değil , olmamalı artık

    Fakat kazıklanma mevzusu işi bozdu bence . Oraya kadar bir seçimi okuyordum ; hoşgörü kelimesinin kullanılmasını gereksiz kılacak bir analizi . Oradan sonra sanki "o asla seçilmez"i okuyuverdim . Her ne kadar çok sert olmasa da , aldığım çağrışımlar hiç değilse değişti .

    2 - (burası azcık daha özelce) Ben casper'a laf sokarım .

    Ekonomik olarak aileme bağımlıyım hala , bilgisayar veya donanım alırken ailemle ilginç dialoglar yaşamak zorunda kalıyorum , ve kendimce nedenlerden dolayı mantıklı bulduğum seçimi yapamayabiliyorum . Vaktinde bu şekilde casper marka pc almış idim , ki ilk bilgisayarımdı . Birkaç ay sonra kasasını açtım . Hala hatırladıkca küfrederim . Yahu , ikinci ide kablosunu koymamayı anlarım azcık , hadi şart değil ve azcık para eder . Fakat beş paralık vidalardan çalmanın anlamı nedir ki ? Harddiski , floppyi , cdromu ikişer vidayla bağlayıvermişler . Koca holdingle bağlantılı firma bunları mı hesap etmeli ?

    İşin aslı , bilmediğim markalarla uğraşırken aklıma hep bu geliyor .

    ******

    Söylemeliyim ki , bu güne kadar datron veya benzer marka notebook görmüş dahi değilim . Ne yaparlar , ne ederler bilmiyorum ; hatta montajı kimin yaptığını dahi net bilmiyorum . Demin bahsettiğim sebeblerin de sayesinde toshiba L10-205 aldım ; bu olmasa idi dell , hp , f-s yada acer'in kampanyalarına bakıyor idim . İşin aslı datrona bakmadım bile .

    Ha sonuçta bilgisayardır , ama iştesi var ama işte .

    Kullanılmayacak yada alınmayacak şeyler demiyorum , diyemem de . fakat sanırım iki vidayla kar etme uyanıklığını aştıklarını ispatlamaları için daha çok yol almaları lazım . Halbuki hala hiçbir çaba göremiyorum . Gerçekten iyi iş yaptıklarında , yada iyi işi hedeflediklerinde , ve bunu reklamla değil "aha bu" ile ispatladıklarında gerçekten gurur duymaya ve umutlanmaya başlarım , tercih listeme de alırım . Fakat o güne kadar , ne alırım ne de alana bişey demeyi mantıklı bulurum kendi adıma .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi heytey -- 3 Ekim 2005, 13:40:06 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.