Yaşayan varlıklar yavaş ya da hızlı ama sürekli değişim içindedirler. Tek bir hücre olarak başlayan insan yaşamı değişime uğrayarak fetüs, bebek, çocuk, ergen, genç, yetişkin, olgun kişi, yaşlı kişi olur ve ömrünü tamamlar. Bu tür biyolojik değişim her canlı için gözlenebilir.
Geçenlerde okuduğum bir yazıda, “değişim kaçınılmazdır, gelişim ise isteğe bağlıdır,” diyordu.
Toplum, kentler, teknoloji, kurumlar, bizi çevreleyen her şey süratle değişiyor. Bu değişen dünyaya bizim uyum yapabilmemiz için bizim sürekli gelişim içinde olmamız gerekiyor. Biz istesek de, istemesek de bizi kuşatan dünya değişecek. Temel soru şu: Değişen dünyaya uyum yapabilmek için gelişecek miyiz?
Bireyin değişimi yetmez; ailenin ve toplumun da gelişime ayak uydurması gerekir.
Toplumun değişimi söz konusu olunca hemen eğitim ve okul akla geliyor: Okul yaşama uyum sürecinin bir parçası olarak yer alabilecek mi? Sürekli değişen teknoloji ve bilgi tüketen bir topluma uyum yapan, bu değişimi yönlendirecek olan kişileri okul yetiştirecektir. Toplumun bireylerini geliştirmekle yükümlü olan okulun değişimi, gelişimi nasıl yönetilecektir? Okul kurumunun zaman içinde değişmesi kaçınılmazdır. Okulun değişimini belirlemek, gözlemek ve takip etmek ve anlamlandırmak betimsel bir faaliyettir; tarihçinin olayları gözlemek ve yorumlamak faaliyetine benzer. Tarihçi olayları değiştiremez, daha önce olan olayları gözler ve sistematik şekilde düzenleyerek anlamlandırır. Okulların zaman içinde nasıl değiştiğini gözlemlemek ve anlamlandırmak eğitim tarihçilerinin yapacağı bir iştir.
Okulun gelişimini ise planlamak ve uygulamak gerekir. Onun için bu tür bir çalışmada okulda yer alacak olan gelişimle ilgili 5N1K uygulamasını uygun buluyorum.
Okulun eğitim programında gelişim olarak uygulanacak olan “yeni” her ne ise, bu yeninin bir Niçin’i, bir nedeni olmalıdır. Bu soruya verilecek cevap tamamıyla politik olabilir; çünkü güç bizim elimizde ve bizim canımız böyle istiyor, gibi; ideolojik olabilir, çünkü biz milliyetçiyiz, sosyalistiz, laikiz, şeriatçıyız, vb. gibi; ya da bilimsel olabilir. Yani inan insan, teknoloji ve toplumla ilgili bilimsel çalışmalar eğitimde bazı gelişmeleri zorunlu kılmıştır. Araştırmalarla, verilerle, vaka çalışmalarıyla gelişim önerisinin niçin’i anlatılır.
Nasıl? Yani bu gelişim süreci nasıl başlatılacak ve nasıl yönetilecek? Burada da değişik yöntemler var, ama bana göre iki ana grup içinde bu yöntemleri toplayabiliriz: 1- Dışarıdan zorla dayatma ve sen-ben ilişkisi içinde yönetme, 2- Demokratik bir süreç içinde okul içinde oluşan bir sohbetin doğal sonucu olarak başlama ve biz ilişkisi içinde yönetme.
Ne zaman, Nerede, Ne kadar, sorularının da cevaplarını yine dışarıdan dayatma sen-ben ilişkisi ya da demokratik bir yaklaşım içinde biz ilişkileri içinde verebiliriz.
Kim sorusunu da aynı mantık ve yaklaşımla cevaplayabiliriz. Okulun yönetim kadrosu, öğretmenler, öğrenciler, veliler, okul çalışanları ve de okulun içinde yer aldığı kent bu gelişim projesinin aktif katkıda bulunan üyeleri olabilirler; ya da emir komuta içinde, büyük makinenin sadece bir vidası ya da dişlisi durumunda kalabilirler.
Gelişim programları değişime yol açar. Ve değişim doğal olarak dirençle karşılaşır. Direnç ortaya çıktığında dayatma ile aşılmaya çalışılır ve sonunda benim Mış Gibi Yaşamlar kitabında söz ettiğim durumlar oluşmaya başlar. Gelişimin niyeti biz bilincinde temellenmişse, gelişim sohbeti kendiliğinden oluşan direnci aşar ve bir gelişim heyecanı yaratır. Bu tür dirençler aslında başlayan değişimin sağlıklı olabilmesi için gereklidir. Gelişim değişiminde stratejiler öyle seçilmelidir ki okulla ilgilenen herkesin en geniş katılımı sağlanmalıdır.
Okulların sürekli bir gelişim süreci içinde olması sağlıklı bir toplumsal yapının göstergesidir. Doğan Cüceloğlu (08.04.2012)