Şimdi Ara

DH Metal Toplulugu (15. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
32.612
Cevap
65
Favori
935.517
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1314151617
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • ben slipknot'ı metal grubu olarak görmeyenlerdenim



    Hammerfall - Glory To The Brave
  • quote:

    Orjinalden alıntı: EnergY-VorteX

    Alakaya maydonoz gibi olcak ama bizim imza konusu güme gittiArkadaşlar bana slipknot tarzında bi kaç grup yazabilirmisinz?


    Üzgünüm slipknot gibisi yok
  • İmzamın en alt satırında topluluk için bir imza oluşturdum sizce nasıl?
  • ama slipknottan iyi birçok grup var




    Nightwish - Nemo
  • DH Metal Topluluğu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sanal Bellek -- 30 Kasım 2006; 19:11:57 >
  • Öbür konudan alıntı oldu ama yazı epey bilgilendirici olduğu için almakta sakınca görmedim.

    Heavy metal

    heavy metal ortaya çıkışından, günümüze kadar her dönemde, bircok ki$i ve kuruluş tarafından yanlış bilinmiş, yanlış bilgilendirilmiş ve yanlış anlaşılmış bir müzik türü olmu$tur. ne yazık ki bunun sebebi, dinleyenlerin büyük bir kısmının ve medyanın konuyu yanlış ele alıp genele yanlış iletmesidir. heavy metal'e saldırma ihtiyacı hisseden bazı insanlara karşı, bilincsiz ve duygusal bir savunma yerine, gecmi$te de ele alınmış bu konuyu, hem bir cevap niteliginde, hem de heavy metal'in gecmi$ini merak edenlere bir kaynak niteliginde bu yazıyı derlemeye karar verdim. bu hafta ba$layacak olan diziyi sonuna kadar takip etmenizide ısrarla tavsiye ederim. heavy metal ne zaman ba$ladı? buna "her şey black sabbath'la ba$ladı" diye kısa bir cevap verebiliriz. ama bunun öncesinde ilk kıvılcım nerden geldi kimin tarafından geldi bir göz atmak gerekiyor. evet, ilk kıvılcım "the kinks"in ,"you really got me" ve "who"nun "my generation"ıydı. ilk heavy metal yıldızı ise 1965 yılında "the spiders" grubuyla çıkan 34 yıllık efsane alice cooper'dı. yine de heavy metal gercek çıkışını 1967'ye kadar gercekle$tiremedi ve alice cooper 'ın 1971'deki "love it to death" albümüne kadar popüler zihniyetin dışında kaldı. 1966'larda rock dünyası hala "yaz a$kı"(çicek çocukları)'ının gölgesindeydi. ama beklenen devrim "steppenwolf"un "heavy metal thunder" parcasında söyledigi gibi dünyayı sallamaya ba$ladı. cream, jimi hendrix experience, led zeppelin, vanilla fudge, iron butterfly, grand funk railroad, free, uriah heep, mountain, humple pie, bloodbock, black widow, cactus ve black sabbath, 1966 ve 1970 yılları arasında birer birer ortaya çıktılar. köklerini rock'n'roll, ve blues'dan alan bu sert müzik "yaz a$kı" rehavetinden sıkılan genclik üzerinde giderek etkisini arttırmaya ba$ladı. cream ve jimi hendrix experience, heavy metal'e ticari profili getiren ilk gruplardandır. efsanevi eric clapton ilk üç ki$iden olu$an grubunu kurarak ,"sunshine of your love" ve "white room" parcalarıyla piyasaya giriş yaptı. dört albüm ve iki yıldan sonra "cream", "rush" ve "van halen"la birlikte ağırlıklarını rock dünyasında hissettirmeye ba$ladı. efsanevi jimi hendrix kendisine özgü gitar sound'uyla süsledigi iki albümü "are you experienced?" ve "electric layland", janis joplin ve doors'u ilah gibi gören binlerce dinleyiciyi balyoz gibi dagıttı. bu arada yeni gruplar foghat, bad company, budgie, ufo ve status quo sound'larını sertle$tirirken, 1973 yılında heavy metal'in kralları led zeppelin, deep purple ve black sabbath, diger grupları gölgede bıraktı. teknik güçleri, şarkılardaki üstün kompozisyonları daha önce görülmemiş hırs ve tutkuları ayrıca o zamanların en sert müzigini yapmaları, bunun dogal sebebiydi. i$te bu sıralarda heavy metal'in satanik imajı da harikulade sahne show'larıyla ön plana çıktı. satanik imaj, iki ingiliz grubunun öncülüğünde ortaya çıktı; black sabbath ve led zeppelin. jimmy page, gercekten güçlü bir satanik ki$ilige sahipken, black sabbath'ın lirikleri, şarkıların temaları dogrudan satanizm öğelerini icermekteydi. ama siyah pelerini, taşıdıgı mum ve şamdanıyla ozzy osbourne hayranlarına korku saçıyor ve yol gösteriyordu. sahne show'larında ise led zeppelin'in iki saatlik "rock till your drop" ve alice cooper'ın boa yılanı taşıyan kadın show'u daha sonra bir çok grup tarafından taklit edilmi$ti. heavy metal'in bu ilk yılları, bir çoklarınca öncü olmasından dolayı, en iyi zamanları olarak tanımlanır ve şüphesiz heavy metal tarihinin en icten zamanları olarak bilinir ve kabul edilir. i$te led zeppelin belki de en popüler grupların başında gelmektedir; klasik parcaları "black dog" ve arap müzigi havasında, arap teması üzerine kurulu "kashmir"in yanı sıra reggea ve folk müziginden oldukca dahiyane sentezleriyle müzik dünyasına adını altın harflerle yazdırmıştır. efsanevi parcaları "stairway to heaven" bugün hala bircoklarının raflarında ön sıralardadır. ancak heavy metal'in gercek ruhu 1970'lerde black sabbath'ın sahne almasıyla ortaya çıkar. tony iommi'nin karanlık ve lanetlenmiş müzikal liderliginde ozzy osbourne, bill ward ve geezer butler'ın klasik parcaları "n.i.b.", "paranoid","children of the grave", tema olarak ba$ta metallica ve corrosion of conformity olmak üzere bir çok grupta görülmektedir. bu arada vokalist rod evans ve basist nick simper aralarına bir ba$ka ilah olan ritchie blackmore, jon lord ve ian gillan'ı alarak uzun yıllarca bir çok dinleyiciyi fethedecek progressive rock adını verdikleri, rock'ın temel ta$larından deep purple'ı kurdular. 1970'lerin ortalarında altı yeni grup sahne ışıklarının altında yürüdüler; judas piıest, thin lizzy, queen, aerosmith, kiss ve blue öyster cult. judas priest'in iki gitaristle çalışması yaygınlaşırken, aerosmith'in blues, sex ve uyu$turucuyu metalin icine sokması dikkat çekti. thin lizzy'nin stil ve estetigi, queen'in deneysel cesareti ve inanılmaz melodileri ve kiss'in, alice cooper'ın ba$lattığı devrimsel, sanatsal sahne show'ları heavy metal'in icine girdi. blue öyster cult ise 1980'lerde kaybolmadan önce 1960'larla 1970'lerin bir uyum icerisinde kayna$masını saglamıştır. i$te heavy metal'in dalları yerlerini saglamla$tırırken, bazı gruplar da, ileride oldukca popüler olacak sert progresive rock'ın temellerini atıyordu. pink floyd, genesis heavy metal camiasında yer bulurken jethro tull, king crimson, yes gibi gruplar da nispeten yumu$ak tarzlarıyla "aqualung","heart of the sunrise" ve "21st century schizoid man" gibi klasik parcaları ortaya çıkarttılar. ama yine de hiç biri karmaşık yapılı şarkıları, çift sesli melodileri, yüksek teknik ve virtiözik stilleriyle progresive metal'i rush kadar iyi sunamadılar. ilk albümleri "fly by night" albümünde müzik ve şarkı sözlerindeki eski hırslarını progresive tarzda bırakmışlardı. bu degi$im daha çok "a farewell to kings" ve "hemispheres" albümlerinde çok net anlaşılmaktadır. diger bir çok progresive gruplar emerson lake and palmer, focus, asia ve marillion heavy metal'le flört etmesine ragmen zaman icerisinde kayboldular. 1970'lerin sonlarında talihsiz bir şekilde durgunla$ma oldu. kiss ticari kaygılardan eski etkileyiciligini kaybederken aerosmith, thin lizzy ve black sabbath, uyu$turucu yüzünden kendi mezarlarını kazıyorlardı. deep purple ki$isel sebeplerden sönerken, led zeppelin davulcuları john bonham'ın ölmesiyle dağıldılar. bu dağılma diger grup elemanlarının aldığı kararla oldu. led zeppelin, john'suz olmaz diyerek bir daha toplanmamak üzere dağıldılar. fakat sadece judas priest ve queen insanları pe$inden sürüklemeyi hala ba$arıyorlardı. sadece eski gruplar ölmüyordu, yeni çıkan gruplar da o eski şanlı günleri bıçaklıyorlardı. sadece birkaç grup heavy metal ate$ini sürdürmeye çalışıyordu. bon scott'un cehennemi çığlıkları, gitarist angus young'ın sitiliyle ac/dc ve rush bu grupların başında gelmekteydi. amboy dukes'ün eski elemanı ted nugent , cat scratch fever ve double live gonzo gibi yan projeler, yetmi$lerin sonlarındaki nadir heavy gruplarıydı. ronnie james dio'nun ki$isel nedenlerden dolayı ayrılışıyla, blackmore's rainbow da 1980'lerin başında yıkılan en son heavy metal deviydi. ondan sonra metalin, kardeş müzigi punk, rock dünyasını zamansız bir ölümden kurtarmak icin sahneye çıktı. ancak kendi enstrümanlarını çalabilen , fa$izme, kendi hükümetlerini ve temelde günlük hayatı protesto edebilen bir kaç grup, kaba sahne soytarılıklarıyla, üç akorluk parcalarıyla ve öfkeleriyle dikkatleri üzerlerine çektiler. punk fırtınasının ilk temsilcileri iggy and the stooges, mc5 ve new york dolls sayılabilir. 1960'lar ve 1970'li yılların, ba$larında, sex pistols, ramones, the clash, the dead boys, u.k. subs, the misfits, crass, the exploited, the gloomy, amebix banshees ve the plasmatics gibi nispeten az tanınmış gruplar punk fırtınasını dünyada estirdiler. punk'ların , punk-heavy metal olayına en büyük katkısı, toplumdaki yanlış olaylara protestolarıydı ( children of the grave ve war pigs şarkılarında black sabbath'ın i$ledigi konuların yansımasıydı belki de). punk'ın en önemli üç grubu iggy and the stooges, ramones ve sex pistols'du. bunlardan ilki iggy pop'un grubuydu. şaşırtıcı sahne show'ları, çok enerjik on-onbeş dakikalık parcaları ve vah$i hareketleriyle dikkati çektiler. ikincisi ramones'di. ramones zamanına göre son derece korkusuz, şarkılarıyla, yakın dönemdeki , red hot chili peppers gibi grupların kurulmasına öncülük etti. ve son olarak belki de tüm zamanların punk-rock grubu sex pistols; grubun ba$langıcı oldukca ilgincti, malcom mcclaren'in rock'n'roll'dan önceki her şeye karşı olan projesiyle ba$ladı her şey. daha sonra bu proje kapsamında iyi bir punk-rock grubu kurmayı ba$ardılar. temel konuları politik protestolar ve alaycı yaklaşımlardı (god save the queen, politik protestolara, sub-mission ise alaycı konulara örnek gösterilebilir). ne yazık ki grup amerika turnesi esnasında kendi kendini yok etti. basist sid vicious, kız arkadaşı nancy spunge'yi öldürdü ve pe$i sıra aşırı uyu$turucu aldıktan sonra da intihar etti. bu olay vicious'u punk'ın en rezil şehidi yaptı ve böylece punk-rock'ın sonu gelmeye ba$ladı. fakat punk-rock'ın bir kısmı 1990'lara kadar underground olarak devam etti. gencligin gözünde punk ölürken, ba$ka bir agresif grup güçlü bir etkiyle ortaya çıktı; motörhead. motorhead, bugünlerde thrash/speed/power metal diye bildigimiz ve ileride death metal'e kaynak olacak, her şeyin ba$lanğıcı olacaktı. grubun ilk albümü "on parole" (1976)'da serbest kalmamış gücün ufak bir belirtisiydi sadece. daha sonra 1970'lerin sonunda ve 1980'lerin başında çıkan "overkill", "bomber", "ace of spades" ve "no sleep 'tıl hammersmith" gibi albümler, "pedal-to-the-metal" parcalar iceriyordu (pedal-to-the-metal: ağırlıklı olarak gitar pedallarının kullanıldığı parcalar). motorhead, sadece metal izleyicilerinin ilgisini çekmekle kalmadı, aynı zamanda çok sayıda ate$li punk hayranının ilgisini çekti. böylece de metal'le punk arasında sonunda hardcore'un olu$umuna neden olacak bir birlikteligin ba$langıcına i$aret etti. punk, rock'n'roll'un temellerini sarsarken, heavy metal, judas priest, queen, scorpions, accept gibi gruplarla geri geldi. bu akım daha sonraları n.w.o.b.h.m. (new wave of british heavy metal) olarak adlandırıldı. heavy metal'deki bu önemli ingiliz istilası kendini diamond head, def leppard, iron maiden, saxon, samson, tygers of pan tang, venom, raven ve sweet savage gibi gruplarla ilan etti. bunların arasından iron maiden ve def leppard çok kalıcı oldular, judas priest deri giysileri, metal aksesuarlarıyla, yıllar boyu popüler kaldı. eski deneyimiyli gruplardan scorpions "virgin killer", "lovedrive", "blackout" gibi albümleriyle hem balladlarda, hem de sert parcalarda kendini kanıtladı . accept, kendisine has katı müzigini. "breaker", "restless and wild" gibi albümlerle gösterdi. ve queen, thrash ve melodik vokal harmonileriyle "stone cold crazy" ve ünlü rock-opera karışımı "bohemian rhapsody"yle sınırlarını a$tı. bu arada iron maiden, heavy metal'in mistik imajını geri getirdi, o zamana göre en sert rifflerini iceren "killers", "piece of mind" ve "powerslave" gibi albümleri yaptılar. iron maiden, hard rock sahnesini yöneten, en sert grup olarak yıllar boyu kaldı, ta ki metallica gelene kadar. iron maiden , uyumlu ve görkemli gitar rifleri ve gök gürültüsü gibi bas'lar kullanırken (bu kombinasyon klasik heavy metal olarak adlandırılır). venom "welcome to hell" ve "black metal" gibi klasikle$en albümleriyle gercek anlamda thrash metal'i ba$lattı. böylece aynı zamanda death metal'in de ilk sinyallerinide verdi. venom, zamanının en ate$li grubu oldu. motorhead, judas priest, stained class ve riot gibi gruplarla birlikte venom da yeni gelenlere ilham kaynagı oldu. metallica, slayer ve mantas (sonradan death ismini aldı) gibi gruplar bu ilhamla kendilerine özgü hızlı ve agresif müziklerini olu$turdular. ingiltere'den kaynaklanan bu akımlara amerika, 1980'lerin pop/glam metal patlamasıyla cevap verdi. van halen, 1978'de kuruldu ve 1980'lerde dünya çapında bir grup oldu. eddie van halen'in gitar sihirbazlığıyla david lee roth'un vah$i show'larıyla bütün dünyayı etkiledi. prototip bir grup olarak kurulan journey 1972'deki kurulu$undan itibaren milyonlarca sattı ve kendilerine özgü klavye kaynaklı metal'i gündeme getirdi. daha sonra, angel, foreigner ve mountrose gibi gruplar amerika'dan çıkıp bütün dünyaya mal oldular. fakat amerika'nın asıl çıkışı 1980'lerin başında mötley crüe ve ratt'la oldu. bu iki los angeles'li grubun sweet ve t-rex gibi kıdemli gruplardan etkilenimle olu$turdukları parcalarıyla büyük ün sagladılar. her iki grup da aynı zamanda alice cooper, david bowie, new york dolls, kiss ve gary glitter gibi grupların glam imajından etkilendiler. bu iki grup glam metal grupları arasında, deri giysileriyle, sahne makyajlarıyla, baş bantlarıyla ve kullandıkları metal aksesuarlarıyla en uç noktaya vardılar. mötley crüe, 1980'lerin belki de en önemli glam/pop-metal grubu oldu. ve 1983'te "shot at the devil" albümüyle los angeles'taki metal patlamasını ba$lattı ve aynı zamanda heavy metal'i ticari hale getirdi. aynı zamanda ratt ve ondan eski twisted sister ve quiet riot "round and round", "we're not gonna take it", "cum on feel the noize" gibi dünyaca ünlü çalışmalar çıkardılar. bon jovi, her albümde milyonlarca satarak ve hit üzerine hit balladlar çıkararak, def leppard'dan sonra en ba$arılı ikinci metal grubu oldu. "slippery when wet" ve "new jersey" albümleri def leppard'ın "pyromania" ve "hysteria"sından sonra tüm dünyada kasırga gibi estiler. bu iki grup metalin, sertligiyle popun yaygınlığını ve eri$ebilirligini mükemmel bir bicimde dengelediler, o günlerin mtv'den etkilenen gencligine mükemmel bir karışım sundular. bu arada mötley crüe ve ratt kendilerine özğü müziklerini her albümde yenileyerek glam/pop metal'in karanlık yüzünde uzun süreli bir ba$arı sagladılar. bu gruplar çok daha fazlasını vererek kix, faster pussycat ve l.a guns gibi grupların ba$arısını gölgelediler. bu gruplar güçlü materyallerine ragmen hakkettikleri yere gelemezken kiss "heavens on fire" gibi parcalarla glam/pop metal dünyasının kurallarına uymayı ba$ardı. daha sonra glam/pop metal patlaması daha sert, ya da daha klasik grupları da thunder, gun, jackyl gibi grupları yuttu, cult ve jackyl ayakta kalmayı ba$ardılar. sonunda glam/pop metal çok fazla kolay bulunur oldu ve gösteri$siz hale geldi ki yeniden canlandırılması gerekti. whitesnake gibi genel olarak ba$arılı hard rock-glam metal grupları bile tüm tecrübelerine ragmen zor durumda kaldılar. sadece , en güçlü ve en iyi gruplar kalabilecekti, bon jovi, def leppard ve mötley crüe gibi. glam/pop metal dünyası, yeni bir tür gruba ihtiyaç duyuyordu. digerleri kadar cilalı ve ulaşılabilir olmayan, ucuz ve pis sokaklardan gelen, bir gruba ihtiyaç duyuyordu. guns 'n roses, glam/pop metal dünyasının tam istedigi standartlardaydı. "appetite for destruction" slash'in blues vari gitarıyla axl rose'un vokaliyle, kurulmuş kaba ve agresif bir albümdü. guns 'n roses "welcome to the jungle", "night train", "my michelle", "swett child o'mine" gibi parcalarla birden bire ilgi çekti. guns 'n roses, glam/pop metal'i ticari olarak tüketilmekten kurtardı ve mötley crüe'yla birlikte uzun süre glam/pop metal dünyasına hükmetti. bu arada bon jovi ve def leppard uzun süren aralar verdiler. guns 'n roses'ın geli$i yeni kolay bulunur grupların gelmesini engellemedi. poison ve warrant bunlardan en iyi iki gruptur. komple yeni bir$ey ortaya koymadıkları halde şarkıları orijinal ve hatırda kalıcıydı. white lion da ba$ka bir önemli glam/pop metal çıkışı oldu. grubun bazı parcaları basmakalıp olmasına ragmen bircok parcaları çok etkileyiciydi, özellikle; "lights and thunder", "cry for freedom", "if my mind is evil" ve "leave me alone". bu arada daha blues vari çizgide , cinderella ve tesla daha açık sözlü rock albümleri yaptılar. ve etraftaki glam imajından uzak durmaya çalıştılar. daha deneyimli dokken da george lynch'in sert ve teknik müzisyenligiyle güçlü bir glam/pop metal çıkışı oldu. europe melodik baş yapıtı "the final countdown"la liste başı olurken, stryper, winger, greatwhite, mr.big, bad english, damn yankees, slaughter, glam/pop metal'in önemli unsurlarıydı. tercihan hatırlanan ba$arılı gruplardan biri olarak skid row da vardı. fakat ilk albümlerinin ba$arısına ragmen skid row kadrosu, daha sert temellere giderek ba$arılarını riske soktular. glam/pop metal'in dünyayı sarstığı sıralarda, motorhead ve venom gibi grupların fanları metal'in gittikce yumu$adığını gördükce panik olmaya ba$ladılar. ancak thrash, speed ve power metal'in ani çıkışıyla biraz olsun rahatladılar . bu konuda da metallica başı çekmekteydi. metallica farklı rifleri biraraya getirirken, yırtıcı vokaller ön plana çıkıyor ve davulda twin-pedal da devreye giriyordu. kısa süre sonra mercyful fate ve exodus da metallica'yı takip ettiler ve sert metal dinleyicilerini bir araya getirdiler. aynı dönemde üç yeni grup daha bu akıma destek verdi; slayer, anthrax ve megadeth. metallica'nın eski gitaristi dave mustaine, tarafından kurulan megadeth, daha sonra techno-thrash olarak da adlandırılan, karışık rifler ve tempo degi$iklikleri iceren bir türü yapmaya ba$ladılar. bu arada anthrax da daha sert ve rithm'lerle ilgileniyor ve rap unsurlarını da deneysel olarak kullanıyordu. aynı dönemde slayer ise dönemin en sert sayılabilecek rifflerini grup üyelerinin satanik imajlarıyla birle$tiriyordu. daha sonraları suicidal tendencies'in de "light camera revolution" isimli parcalarında da oldugu gibi yakın çalışmaları olmu$tu. ve grup punk, alternative ve rap müziklerinide vokalist mike muir'in "ekstrovert" tavırlarıyla bu akıma dahil ediliyordu. yine aynı dönemde testament grubunun "practice what you preach" adlı albümüyleriyle 1980'li yılların ortalarında ticari ba$arıyı yakaladıklarını gözlüyoruz. bu dönem eger underground çabalar olmasa ve grup demoları dünya çapında ba$arı saglamasa, çok kısa sürecekti. i$te bu dönemde exciter, overkill, nuclear assault, dark angel, destroyer gibi gruplar thrash undergroundu sayesinde tanındı ve büyük sayıda bir dinleyici kitlesine underground aracılıgı ile ula$tı. yine de thrash metal hak ettigi tepkiyi alamadı. nihayet metallica'nın "master of puppets"ı ile speed metal adını iyice duyurmaya ve bu da beraberinde slayer, anthrax ve megadeth gibi grupların iyice tanınmasına ön ayak oldu ki bu geli$melerle power metal'in de önemli bir yeri olu$maya ba$ladı. glam/pop metal'e cevap heavy metal'in brutal bir formatıyla gelmi$ti. aynı dönemde metal church, coroner, flotsam and jetsam, wratchild amerika, sacred reich ve anvil albümleri ve orijinalliklerine ragmen hak ettikleri ba$arıyı saglayamadılar. voivod'sa daha progresive bir speed metal'e dogru yönelince gözden düşmeye ba$ladı. takip eden dönemde angel dust daha istikrarlı bir sound yarattı. speed metal daha sonraları en uç örneklerden biri olarak gösterilecek olan yeni bir türü de beraberinde getirdi; death metal. hellhammer, death, possessed ve bathory'nin parcaları bu türün ilk örnekleri olarak karşımıza çıktı. gitarlar mümkün olabildigi kadar sertle$irken, tempo degi$iklikleri kaplumbaga hızında, tren hızına kadar degi$iyordu. bu yüzden twin-pedal davulcular icin bir mutlak haline gelirken, vokalistler de pek akıllıca olmasa da çığlıktan, böğürmeye kadar degi$kenlik gösteren bir tarz sergilemeye ba$ladılar. venom'un "welcome to hell"i death metal'in yükselitinin habercisi gibiydi ve bu yükseliti celtic frost, sodom ve kreator gibi gruplar sürdürdü. ama bazı metal gruplarının metalcore'a olan ilgisi death metal'i gözden düşürmeye ba$ladı. bu düşüşü telafi etmek icin sepultura, obituary ve morbid angel yeni çalışmalara imza attılar ve bu sayede death metal önemli ve kuvvetli metal dallarından biri olmaya ba$ladı. bu sayede de eski gruplar silinmeye ba$larken, yeni gruplar da ortaya çıkmaya ba$ladı; carcass, dismember, benediction, malevolent creation, hypocrisy, fudge tunnel, entombed, edge of sanity ve pan-thy-monium ve daha progresive olan; pestilence, atheist, believer ve cynic. yine de bir süre sonra death metal tekrara ba$ladı ve morbid angel ve deicide gibi gruplar dışında bir çogu tekrara giderken death metal'in mezarını daha da derinle$tirdiler. 1980'li yılların ikinci yarısında death metal'in en degi$ik ve radikal uzantısı ortaya çıktı; grindcore. grindcore kısa sürede farklı ve orijinal bir hal alarak farklı bir tür haline geldi. en önemli gruplardan biri olarak grindcore'u kullanan napalm death oldu. scorn, harmony corrupted ve utopia banished'in çalışmaları buna örnektir. çogu zaman heavy metal'in öncülerinden biri olarak adlandırılan bu türün, müzigi ala$ağı eden tutumu ve bu anlamdaki radikalligi grindcore'un müzik olup olmadığının tartışmasına bile yol actı. connibal corpse ve scorn gibi gruplar bu türü iyice benimserken, carcass, godflesh, treponem pal ve pitchshifter gibi gruplarsa daha az radikal tutum sergiliyerek bu türden uzakla$maya ba$ladılar. bu sırada, diger tarafta death metal'in yeni bir uzantısı olan ve daha melodik gibi görünen, biraz gürültülü ama gelecek vaad eden black metal üretilmeye ba$landı. daha fazla deneysellige açık olan ve daha melodik gözüken bu tür kısa sürede grupların ilgisini çekti ve söz konusu grupların yogun metal tarzlarından daha melodik olan black metal'e kaydıklarını görüyoruz. samael, satyricon, cradle of filth ve moonspell bunun en güzel örneklerindendir ki bu gruplar müziklerine bir çok yeni unsurlar kattılar (klasik, flamenco, folklorik avrupa müzigi, synthisizers, bayan vokalleri , böğürmeyen vokaller ve çığlık vokaller). 1990'ların ba$larında , tiamat, therion, sentenced ve cemetary daha önce sergiledikleri death metal sound'undan uzaklatarak daha progresive, doom ve klasik metal türleri iceren yeni bir tarz sergilediler. bu da diger grupların bu türe ilgisiyle farklı, zor ve karmaşık bir death metal icerigi olu$turdu. at the gates, dark tranquillity ve in flames gibi isveç'li gruplar bu dönemde death metal'e buluşçu ve teknik anlamda ki yaklaşımları ile büyük katkıda bulundular. onları takip eden emperor ve senfonik katkılarıyla, arcturus ve dimmu borgir gibi gruplar da black metal'in death metal'i anımsatmada ne kadar önemli oldugunu gösteren çalışmalar yaptılar. death metal'in, thrash metal'den çıktığı ve mümkün oldugu kadar hızlı çalmanın gruplar arasında moda oldugu bu dönemde bazı müzisyenlerin daha yavaş müzik arayışlarına girdigi ve bir zaman yokolmaya yüz tutan doom metal'i denedigi görüldü. witchfinder general, trouble ve saint vitus, black sabbath'tan bu yana metal'e slow yaklaşımda bulunan ve heavy riflerle blues etkisini birle$tiren belki de en iyi gruplar arasında yer alıyordu. twin gitar imajıyla ortaya çıkan trouble'sa hak ettigi ilgiyi saglayamadı. witchfynde, angel witch, candlemass, obssessed ve dream death de bu gruplar arasında yer alırken, eski death, thrash ve punk gruplarının üyelerinden kurulu olan iki grup doom metal'i tekrar gündeme getirdi; paradise lost ve cathedral. paradise lost "gothic" albümünde orkestral klavyeler ve gitar rif'lerini kullanırken, cathedral, daha modern bir black sabbath sound'unu deneyerek böğürmeden, çığlıga kadar etkili vokalleri kullandı. bu iki grubun etkisi ve ba$arısı ile, bircok yeni grup bu türü denemek icin piyasaya çıktı ve doom metal farklı deneyi$lerin etkisi altında kaldı; orkestral denemeler, operatik vokaller, death metal'in yogunlugu ve söyleme tarzı, bayan vokalistler ve onların ruhani ve duygusal yanları gibi. daha death gibi gözüken, sorrow, crematory ve winter, sabbathvari count raven, sleep, internal void ve iron man daha ortodoks gözükeni, solitude aeternus ve memento mori, büyüyen my dying bride ve anathema, metal dünyasında her gecen gün daha büyük çıkışlar yapmaya ba$ladılar. buna ragmen doom metal, metal dinleyicisinin ilgisini azaltması yüzünden yavaş yavaş etkisini kaybetmeye ba$ladı. samhain ve danzig'den sorumlu, glenn danzig ortaya çıktı. "november coming fire"ın çıkışından sonra, danzig, samhain'i dağıttı ve melodikten power'a kadar uzanan etkilerle dolu debut albümü "`danzig"i yarattı. bu degerli müzikal stil black sabbath' ın ilk zamanlarındaki kadar açık satanik imaj, dört albümden sonra sona erdi ; bu sona eriş sadece 90'ların endüstriyel metal egilimlerine ayak uydurmamak icindi. daha önce bahsettigimiz grupların bir çogu loudness, king diamond ve mercyful fate gibi daha geleneksel progresive kaygılarla ama hırıltıları ve geniş oktavlı ses geni$ligini kullanmaya devam ederek speed metal'den biraz uzakla$tı, ancak japonların muhte$em grubu loudness 80'lerden bu yana "thunder in the east" ve "soldier of fortune" gibi güçlü albümleriyle ödünsüz ilerlediler. gwar, haunted garage ve green jelly gibi geri kalanlarsa müzikten daha ziyade sahne show'ları, kostümler ve video klip gibi görsel malzemelerin üzerine daha çok egilerek daha yaygın "rock shock" tarzını olu$turdular. tabii ki sivil ve resmi bir çok sansür kurulunu da harekete gecirdiler. heavy metal kendini yenilerken bir çok müzisyen heavy'nin karakteristik vokallerini ikincil plana itti, hatta tamamen enstrümental ürünler ortaya çıkarmaya ba$ladılar. yngwıe malmsteen, joe satriani ve onun öğrencisi steve vai bunlardan bir kaçıdır. gitaristlerin gitaristi olarak bilinen satriani "surfing with the alien"ve "the extremist" gibi üstün yapıtlar ortaya koyarken, frank zappa ve whitesnake gruplarında da kariyerinin önemli adımları atmıştı. bu arada yngwie malmsteen ise klasik müzik ve heavy'nin inanılmaz sentezini ortaya koydu. ancak egoist ve benmerkezcil tavırlarıyla ki$ilik olarak insanları kendisinden soguttu. basçı stu hamm, scorpions'un davulcusu herman rarebell, gitarist eric johnson, ritchie kotzen ve steve morse gibi pek çok yetenekli müzisyenler de kendi solo albümleriyle adlarını duyurdular. i$te bu enstrümental çe$itlilik ve teknik geli$imlerle heavy metal'i yeniden ate$lediler ama yine de ticari ve medyatik olamadılar. thrash ve glam/pop metal'in en canlı zamanlarında, 80'lerdeki rush yaklaşımı ve 70'lerin sonundaki progresive tatla yeni bir sound yakalayan queensryche ve fates warning ne yazık ki o zamanların popularitesini tam olarak yakalayamadılar. queensryche daha ticari kaygılarla çıkarttıkları single "eye of a stranger" ve "operation mindcrime" grubun gercek yapısını dinleyici bazında saglamla$tırdı. daha sonra çıkarttıkları "empire" albümü bir milyonun üzerinde satarken "sılent lucidity" ile grup maksimum verime ula$tı. fates warning de ticari kaygılardan bir an önce sıyrılıp "awaken the guardian" ve "perfect symmetry" albümlerini güçlü bir sound'la ortaya çıkardı. bu arada progresive tarzında crimson glory ve heavy metal rif'leriyle vokal melodilerinin mükemmel sentezini yapan king's x (daha sonra galactic cowboys olarak çok daha sert bir şekilde yollarına devam ettiler) daha teknik, daha kompleks ama daha virtiözik bir anlayışla çıkardıkları ürünler yeni çıkan bir çok grubun gercek heavy metal sound'una dönmesine ya da bu sound'da yeni gruplar kurmalarına öncü olmu$lardı. queensryche, fates warning ve rush kompleks müziklerini entellektüel, felsefik ve bilim kurgu lirikleriyle beslerken bir çok genç müzisyende heavy metal ve punk rock'ın evliliginden olu$an hardcore'u olutturdular. hardcore basit rifler ve politik liriklerle bir yandan punk'ı çagrıştırırken, düzenleme ve sound olarak gercek heavy metal kokuyordu. washington dc ve new york'ta bu anlayış gercekten çok yaygınla$tı. bu grupların icinde "bad brains" hiç ku$kusuz jazz'dan reggea'ye, metal'den punk'a uzanan geniş yelpazesiyle bir hardcore baş yapıtı olan "against i and rock for light" albümünü piyasaya sürdü. bu arada los angeles'te black flag "i've heard it all before don't wanna hear it again!" albümüyle dünyayı ate$e veriyordu. henry rollins ve greg ginn's ortaklığı da "damaged" gibi güçlü bir albümün dogu$una tanıklık ediyordu. dead kennedys politik yaklaşımla jello biafra lider tavrı ve minor threat'ın ba$kaldıran ve asi tarzı hardcore'un yapı ta$larını olu$turdu. circle jerks, doa, hüsker dü, murphy's law, reagan youth, antidote, agnostic front, war zone, gorilla biscuits, the cro-mags, youth of today, sick of it all, laughing hyenas ve life of agony gibi bir çok grup yükselen deger olan glam/pop metal'e karşı yakılan ate$e karşı benzin eklemeye devam ettiler. black flag ve bad brains'in oldukca radikal tarzı ve imajıyla bir çok grup hardcore'u, heavy metal sınırları icerisinde kabul ettiler. ancak bo$alma çabuk oldu,"burada anlamsız hiç bir şey göremezsiniz" mantığı sönüşün ba$laması oldu. d.r.i.'nin (dirty rotten imbeciles), "crossover" ve "definition while", corrosion of conformity'nin "eye for an eye" ve "animosity" albümleri heavy metal dinleyicilerinin dikkatini çekiyordu. billy milano, anthrax, nuclear assault'ın elemanları ve s.o.d. (stormtroopers of death) metalcore tarzının en büyük gruplarıydı. hardcore her nasılsa fugazi, jesus lizard, madball ve biohazard gibi gruplarla hala ya$atılmaya çalışılıyor. 80'lerin son yarısında heavy metal'in bir kolu daha ticarile$meye ba$lamıştı." endüstriyel metal, elektronik enstrümanlar, synthesizers ve drum machine"lerle insanların begenisini daha ziyade popüler zihniyetin begenisini kazandı. aslında 80'lerin başında swars ve killing joke gibi iki grup bu müzigi yaratırlarken, bunları düşünmüyorlardı herhalde. daha sonraları skinny puppy, controlled bleeding ve kmfdm (kein mehrheit für die mitleid), cop shoot cop, godflesh gibi bir çok grup piyasaya çıktı. al jourgensen's, ministry'nin "twitch and the mind is a terrible thing to taste"le birlikte, endüstriyel metal'in son perdesi inmiş oldu. seksenlerin sonu hızla yaklaşıyor ve metal yine yogun bir müzik türü haline geliyordu. yine glam/pop ve thrash metal gruplarının sound'ları kulaklara hep aynı geliyor ve eskilerden de sadece bir kaç tanesi devam ediyordu. def leppard ve bon jovi'nin yoklugunda müzik dünyasını metallica'yla beraber mötley crüe ve guns 'n roses yönetiyordu. gruplar gecmi$te yapılanları tekrarladıkca, thrash dünyası hızla geriliyordu. megadeth ve metallica'da yava$ladılar ve yaklaşımlarına göre farklı derecelerde yumu$adılar. death ve doom metal yeniden canlanmıştı, ama speed ve glam'in kurtarıcıya ihtiyacı vardı. pantera sayesinde güçlü bir yükseliş ya$andı. pantera, thrash metal'i tamamen degi$tirdi. hız artık temel degildi, vokalist phil anselmo'nun "power groove" dedigi şeydi temel olan. rif'ler death metal'in homurtulu veya aşırı derecede alcak tonlu ve distortion'lu gitarlarına gerek olmadan, alışılmadık bicimde ağırla$mışlardı. rithmler daha çok ağır bir çizgiye dayanıyordu ve vokaller tiz çığlıklarve hırlamalar karışı**** dönüştü. bütün bunlar speed metal'i doksanlı yıllar icin tazelemi$ti. fakat glam/pop metal'i bir kötü kader daha bekliyordu o da; alternatif müzigin ellerinde ölüm. alternatif müzigin kökleri neil young'ın "crazy house"una dayanır. öyle ki ventures ve velvet underground gibi gruplardan daha önce, esas yenilikciler living colour, jane's addiction ve faith no more'dur. ilki heavy metal, jazz, blues, rap, funk, hardcore ve bir miktar siyah kültürünün eksantirik karışımıydı, ikincisi çogunlukla yetmi$lerden etkilenmiş ve perry farrel'in yüksek perdeli haykırışlarıyla kendi belirgin sound'unu olu$turmu$tu. faith no more'a gelince, üyeleri ustaca albümler yapmak icin kendilerine elveri$li gelen her müzik türünü kullanmış ve ikinci solistleri mike patton'un vah$i çığlıklarıyla kayna$tırmışlardı. daha sonra scatterbrain, mr.bungle ve mindfunk tarafından bir stil kabul edilip geli$tirildi. bu gruplar gercekle$mek üzere olan "alternatif rock" patlamasından önce gayet ba$arılıydı ve harekete gecmekte olan diger grupları gizlemi$ti. bu gruplar arasında hardcore'dan etkilenmiş sonic youth, hiperaktif fishbone, irlandalı therapy, ve seattle'lımelvins,tadvemudhoney vardı. tabi kimother love bone` da vardı ama göze çarpan müzigine ragmen, bu grup hiç bir zaman fazla üne kavu$madı. derken nirvana "smells like teen spirit" isimli parcasıyla trend müzik dünyasını sarstı. kolay bulunur basit melodilerle punk öfkesinin karışımı, yeni bir şeyler dinlemeye hevesli hayran kitlesini çabucak topladı. kurt cobain'in üzüntülü lirikleri milyonlarca generation x gencini etkilemi$ti. bu gencler eski glam metal yıldızlarının artık yapacak bir şeyleri kalmadığını; gösteriş ve seksin artık gerceklik olmadığını düşünüyorlardı. 1994'te cobain'in ölümüne kadar nirvana üyeleri mtv'nin sevgilisiydiler ve los angeles'taki heavy metal sahnesine alınarak, güya seattle sahnesinin desteklenmesine yardımcı oldular. grunge dalgası ticari alanda o kadar kuvvetliydi ki alternatif rock grupları bütün dünyada yükselmeye ba$lamışlardı. çok az grup orjinal stillerine sadık kalmışlardı. the black crowers ve the four horsemen gibi gruplar, altmışların blues'lu rock'ını canlandırdılar. pride and glory'nin güneyden etkilenmiş rock stili vardı ve love/hate, the almighty ve son derece politik warrior soul daha açık bir heavy metal stiline devam ettiler. nirvana uyanışından sonra, bir çok grup çabucak üne kavu$tu. soundgarden denenmiş ve dogru formülü kullandı, alice in chains karanlık, düşündürücü bir müzikal manzara sergiledi ve pearl jam belki de alternatif olayının en önemli ikinci grubu olarak eddie vadder'in ustaca çıkan ilk albümü "ten" deki kalpten gelen kelimeleri ve hafif hırlamalarıyla birlikte karmaşık gitar aranjmanları ve melodileri sunmu$tu. mtv'nin bu tür gruplara video sırasında ağırlık vermesi ve liste ba$larına yerle$tirmesiyle alternatif olayı hızla büyüdü. daha sonra kendi gücüne eri$en stone temple pilots, punk'tan alternatife gecen soul asylum, my sister' machine, alkışlara bogulan saigonkick, vızıltıyı andıran kyuss, blind melon, big chief, candlebox, dinosaur jr., moist ve sponge gibi gruplar degi$ik derecelerde ortaya çıktılar. bu arada progresive metal ticari çevrelerde ba$ka bir zirveye ulaşıyordu. dream theater'ın çıkardığı, oldukca kompleks bir progresive parcaların toplamı olan "images and words" astronomik satışlara ula$tı ve progresive metal'i daha önce denenmiş ve gelebilmiş seviyelere çıkardı. olaganüstü müzisyenlerden olu$an grup müzikal çizgisini ve ilgi alanını geni$letmek icin "awake" ve "a change of seasons" albümlerini çıkaracak ve adını progresive metal'in en önde gelen grupları arasına yazdıracaktı. bu sıralarda dream treater'ın ba$arısının uyanışıyla, bir çok yeni grup, heavy metal'in en teknik egilimli dalını denemeye ba$ladılar. watchtower, shadow gallery, damn the machine, angra, altura, enchant, cairo, klasik müzigin metalle tanıştığı spastik ink. müzigin sınırlarını zorlayan parlak temsilcileri arasındalardır. bunlarla birlikte diger gruplar daha acayip bakış açıları yarattılar; anacrusis'in yarattığı progresive thrash metal ve mordred'in sonra ki albümlerindeki funky speed metal gibi. yaptıkları progresive death metal ve fusion jazz kombinasyonuyla atheist ve cynic de e$lik etmi$lerdir. seattle etrafında aldatmaca sürekli büyürken, nine inch nails'in beyni olan trent reznor, öfke dolu liriklerle endüstriyel metal'de devrim yaparak ilgileri üzerine çekti. woodstock festivalindeki unutulmaz performansının yanında "head like a hole", "broken" ve "closer" gibi parcalarla yükselen reznor yıllarca kalacak bir üne sahip oldu. alternatif devrinin ortasında, primus ve ugly kid joe, önemli derecede parladılar. önceleri possessed'in elemanı olmuş larry lalonde'nin bulundugu primus belki de alternatif rock listesinin en acayip/zıpır grubuydu. les claypool'un genizden çıkan iniltileri ve çogunlukla çılgın ve çekici "bas" kaçışları, tim alexander'ın manik rihmleriyle birletince, bazen rush'ın "parallel universe" versiyonu olarak adlandırılır. müzikal üstünlük fertlere inildiginde çok pürüzsüzdü ve grubun parcaları degi$ik ve güzeldi. bu arada ugly kid joe saglam müzik gücüne ragmen sadece popülaritesinin sonradan bomba gibi patlamasına yarayan iki kısa süreli çıkış yaptı. "as ugly as they wanna be" ve "america's least wanted" albümleri ile grup üyeleri dünyaya enerjik funk metal gezintileri sagladılar. ugly kid joe'nun çalışmaları sırasında ve daha önceleri de nispeten pek tanınmayan king of the hill, 24-7 spyz, infections grooves (suicidal tendencies ile çıkmıştır) ve white trash olayının underground belkemigini olu$turuyorlardı. bu arada red hot chili peppers'in funky metal' popüler hale getirmekte hayati bir yeri vardır. özellikle de her radyoda çalınan "under the bridge" adlı hit parcalarından sonra, hala funk metal'in en güçlü temsilcisi olmak gibi hayati bir stratejiye sahiptir. bununla beraber 1990'ların ortasına dogru alternatif'te bir şeyler oluyordu. nirvana gitaristleri ve vokalistleri kurt cobain'in ölümüyle dağılmıştı, pearl jam, ticketmaster'la olan yasal anla$mazlık nedeniyle turlarından çekiliyordu. alice in chains vokalistleri layne staley'in ilaç bağımlılığı artınca icine kapanmaya ba$ladı ve aynı seksenlerdeki gibi , gruplar denenmiş ve ba$arılı olmuş yönlerini tekrar etmeye ba$ladılar. sadece birkaç grup yeni şeyler yapmaya devam ediyordu. o dönemde bir çok grup mtv yüzünden alternatif olarak adlandırıldı. bir çok yeni punk grubu, eski punk gruplarıyla karşıla$tırılınca müzikal şiddetten yoksun olmaları kendi sonlarını getirdi. doksanların bu yarısında ba$ka bir heavy metal dirili$i daha görüldü. bu diriliş heavy metal / punk sahnelerinin dönemlerin tarihsel teorisine rahatlıkla uydugu gercegini yeniden ortaya çıkardı. dirili$in iki etkeni vardı; sertle$me yanlısı metalin bir çok yeni grup tarafından yapılması ve kiss, sex pistols, black sabbath, ratt, jimmy page and robert plant, mötley crüe, quiet riot, warrant, poison, slaughter ve bircok ba$ka grubun yeniden birle$meleri ve geri dönüş turları ve albümleri yapmaları. en yeni grupların belki de geniş medya raytinglerine eri$ebilecek en ağır ve etkileyici gruplar oldukları gercegini hesaba katarsak, heavy metal'in bu yeni yükseli$i oldukca şaşırtıcıydı. yeni müzikal egilimlerden biri rap-core da denilen rap-metal'di. anthrax, bad brains ve aerosmith gibi eski gruplar tarafından çoktan denenmiş bir kombinasyondu ; ve sürekli olarak çalan gruplardan hard corps gibi daha silik olanlarıydı (ama daha sonra hard corps sert bir dönüş yapmıştı ). doksanlar süresince popüler ve politik olarak aktif olan rage against the machine ile beraber ba$kaldıran ice-t-led, body count az çok öncü oldular, hareketlerin yumu$ak yönü ise 311 üzerindeydi. deftones, korn ve powerman5000 ise madolyonun karanlık yüzünü ortaya çıkardılar. medyanın da gösterdigi gibi bunun, yerle$miş grupların tutulan sound'larını taklit eden yeni gruplar oldugu su Biiipürmezdi. diger bir yeni egilim daha da şaşırtıcıydı ve bir çok ki$inin, bir deli, bir soytarı, bir tehdit, bir basitlik, bir dahilik, kötülüğün en büyük örnegi, medyanın kullanmanın ası olduklarını düşünceye pek istekli olan genclerin zihnini me$gul edebilecegini öğrenmiş alaycı bir adam, kimse bu katagorilere marilyn manson kadar yakışamazdı. tabi yetmi$lerdeki kiss, seksenlerdeki wasp, king diamond ve venom dışında. biraz endrüstriyel kenardan yüklenerek basit rifler ve bol bol çığlıklarla marilyn manson bir gecede dünyayı sarstı, "antichrist superstar", albümü ile hem muhafazakar, hem de liberal çevreleri kendine düşman etti. yine de time dergisi'nin akıllıca ve anlamlı bir şekilde ifade ettigi gibi "manson tamamen kiss'le aynı şeyi yapmak istiyordu; müzik endüstrisinin yükselen geliri icin düzenlenmiş, akıllıca planlanmış bir ürün". buna ragmen grupların etrafını sürekli büyüyen bir hayran kitlesi sarıyordu ve bircok yeni grup çoktan grubun stilini sökmüştü; damar kesmek ve beyaz makyaj. buğünlerin en son iki egilimi power groove'a ve endüstriyel dallara, doksanların son yarısında bir çok grup pantera'nın ekonomik ve kritik ba$arılı yaklaşımını sürdürürken (özellikle machine head), trent renzor'da , cobain'e duyulan me$hur ilgiyi topluyor gibi görünüyordu. fear factory, hard core, atari teenage riot ve straping young lad gibi digerleri endüstriyel, gothic ve atmosferik yaklaşımından ayrılıp danzig'inkine yöneldi. gercekte metal dünyası bu günlerde o kadar aktifti ki sepultura, fear factory, pantera ve yeni elemanlarıyla black sabbath'ın da oldugu heavy metal festivali ozzy osbourne'nin ba$lattığı ozzfest çok ba$arılıydı. looapalooza festivali de perry farrell tarafından ba$latılmıştı, yanlız bu festival alternatif müzigin promosyonu gibiydi. tarihin tekerrürleri benzeri evrimleri açıklamasına ragmen kimse dogru oldugundan emin olamaz. rolling band ve tool'un saglam ve istikrarlı albümleri bir çok kitleye hitap ederken white zombie de karamsar ve korkunç öğeleri heavy metal'le birle$tirdi. amorphis ve the gathering bazen atmosferde güzel albümler çıkardılar. mötley crüe'nun son zamanlardaki müzikal yaklaşımı glam rock'ı andırsada yeni çıkan gruplar yeni rock anlayışları veya modern egilimler pe$indeydiler. bu arada korn ve 311 çorak toprakları i$gale devam ediyordu. marilyn manson tüm dünyayı şok ederken alternatif rock, soundgarden'ın yakın zamanda ki biti$iyle beraber ölmeye devam ediyordu. tüm bunlarla beraber, black metal'in trend olması beraberinde karmaşık melodiler ve satanist imajı geri getirdi. kısa süren bir yükseli$in pe$inden birbirini taklit eden grupların ve garip denecek şekilde sentezlemelerin sonucunda underground'a yöneldi. bu dönemde ülkelerde garip bir bicimde ırkçılığa yönelme ve milliyetcilik imajları ortaya çıktı. underground'a olan bu yöneliti, bir zamanlar; running wild, helloween, gibi gruplarla belirginle$en power metal gündeme geldi. tüm dünyada ve avrupada sessizce yeni grupların ortaya çıkmasıyla büyük bir ilgi gördü. bir çok eski grubunda sound'larında power metal unsurları kullandıkları göze çarpmaktadır. iced earth, trash metal soundunda klavye ve çığlık vokal kullanarak power metal unsurlarını thrash metal'le uyum icerisinde birle$tirmeyi ba$armıştır. son zamanlarda gündemde olan grupların başında; stratovarius, iron savior, nocturnal rites, gamma ray, edguy, blind guardian, primal fear, angel dust gelmektedir. zaman akıp giderken her an her yerde çıkan albümlerle heavy metal yeni bir yapıya bürünüyor. bununla beraber esas plan yapı undergroud da devam ediyor, önemli olan şey bir ya$am şekli haline gelen bu müzigin oldugunca sade, güçlü ve zengin bir formda devam etmesi.... derken doksanların başında yok olan thrash metal, 2000'li yıllara bizimle gireceksiniz dercesine büyük bir dönüş yaptı. neredeyse unutulmaya yüz tutmuş bir çok eski grup tekrar ve orijinal kadrolarıyla metal sahnesine geri döndü. metal church, destruction, annihilator, tygers of pantang, dark angel bunların başında gelen gruplardı. "reunion" yaparak yeni albümlerle ama 80'lerdeki sound'larını koruyarak ve büyük bir özlem ve cesaretle sahneye çıkıyorlardı. yeni bir deneysellik ise thrash metal icerisinde progresive yapıların kullanılmasıydı. zaten twin pedal'e sahip olan thrash metal rahatlıkla, yeni akım black metal'i andırırken, kısır yapısını a$abilmek icin agresif vokallerin yanında, çığlıklar ve büyük bir cesaret ve ba$arıyla klavye kullanımı power metal'den ödünç alınıyordu. genel olarak grupları inceledigimizde, sert olan yumu$ama, yumu$ak olan sert olmaya yöneliş gibi sürekli bir gezinti icerisindeler. aslında bunun böyle olmasını isteyenler plak firmaları muhakkak, yeni pazarlar, yeni müşteriler olu$turabilmek icin sürekli bir degi$ime itiyorlar grupları. bunun yanı sıra bazı gruplar var ki tüm degi$imleri reddeder. i$te onlar da underground ruhuna sahip yapıları geregi sound'larından taviz vermezler. degi$im ve deneysellik nedir? ne kadar gereklidir? bir müzisyenin degi$imi kötüdür ama deneyselligi iyidir. deneysellik kendi formasyonu dahilinde yapıldığı sürece müzigin ve müzisyenin aslını bozmaz. degi$im ise firmaların istedigi ve yeni pazarlar olu$turma sorununu gidermektir. ama şu da bilinmelidir, yıllardır thrash metal yapan bir grubun, degi$imi, deneysellikle adlandırdığı yeni müzigini kim begenir... eski thrash grubu , yeni bilmem ne grubu oldugunda hangi kitleye hitap edecek. bunlar düşünülmeli ve metal üretimi devam etmeli..

    rock ve heavy metal'in dünü bugünü

    1800'lerin sonunda afrika'dan kopartılarak, ba$ka kıtalara köle olarak getirilen topluluklar, bundan sonraki ya$amlarının devamında bir de kökenleri etnik öğelere dayanan müzik türü olu$turdu. blues adı verilen bu müzik geniş bir zenci kitlesi tarafından üretilip yorumlanmaya ba$ladı. temelde metal müziginin alt yapısı gibi davul, bass gitar ve gitardan olu$an tapıya sahipken, sound daha elastik, daha anlaşılır ve temizdi. sözlerde ise genelde bir tanrıya yakarış ve kabulleniş söz konusuydu. zaman icerisinde zencilerin hakim oldugu bu müzige beyazlar da yöneldi. ama hicbir zaman bir zenci blues sanatçısı kadar ba$arılı olamadılar.

    beyaz insanların blues'la bulu$ması ve onların esarette olmayan ya$amsal rahatlığı müzigi farklı formlara sürüklemeye ba$ladı. daha çok beyaz insanın yaptığı ve daha ne$eli, hareketli bir sounda sahip olan rock'n roll ile blues'un e$le$mesiyle karşımıza hala çok ki$i tarafından kabul gören rhythm and blues'u çıkardı. tüm bu dönemlere baktığımızda blues'dan rock'n roll'a rock'n roll'dan rhythm and blues'a albümleri hala çok ki$i tarafından alıcı bulan john mayall, b.b. king, chuck berry, bill haley, jerry lee lewis, bo diddey, muddy waters gibi efsane sanatçılar karşımıza çıkmakta.

    bu dönemin pe$inden ortaya çıkan bir müzikal olu$um vardı ki pop'un yumu$ak ve ticari yapısından uzak, blues'un yakarışlarından farklı bir sounddu. hard rock denilen bu müzikal yapı 60'lı yıllarda büyük bir kabul gördü. cream, mc5 gibi çok ünlü gruplar ortaya çıktı.

    bu dönemde sıra dışı ve tepkici genclik, muhafazakar kiliseler ve kilise üyeleri tarafından dışlandı. kilise tarafından metal müzik aforoz edildi. bu aforoz ve lanetleme daha sonra metal'in şeytan müzigi olarak sıfatlanmasına neden olacaktı. standart bir tapı isteyenler bu gencligin sıra dışı olmasını istemiyor ve onları toplumdan soyutluyordu. i$te metal ve rock'un şeytani oldugunun vurgulanması da böylece ortaya çıktı.

    dönemlere şöyle bir göz atalim:

    tarih/metal müzik/ideoloji

    1.dönem: 1960-1983

    savaş sonrası dönemde "süpergüç" kullanılan vietnam'daki hataları ve diger devlet çöküşlerini görüyoruz. tüm dünyada uluslar aniden "vatanda$lar" olarak yardımla$ma sorunu ile karşıla$tılar; çevrelerindeki canlıları reddetmeye ba$ladılar. 60'lar ve 70'lerin başı biterken barış ve umut kıpırtıları bile derhal taklit icinde çamurlandı ve öldü. onun yoklugunda ideolojik yapısı olmayan bir teknoloji ile futurizm geldi. ve ne kadar asi olduguna bakmaksızın her şeyi kendi ticari sistemine uyduran bir hal aldı ve bu uydurulmu$lugu sistem haline getirdi. bu futurizm 80'lere gelindiginde yabancıla$manın bir dert olmadığı ama sistemin bir şartı oldugunu ortaya serdi.

    aynı dönemde metal müzik:

    metal, black sabbath ile ba$ladı. bu blues toplulugu modern ya$amın deh$etini vurgulamak icin heavy rock'a yöneldi. aynı dönemde çıkan led zeppelin, blues-rock bir yapıya sahipken her iki grup proto-metal'in mimarları sayıldı.

    bu 60'lı yıllarda ortaya çıkan hard rock soundunun daha sert ve daha kompleks yapılara bürünmüş haliydi.

    bu dönemde ideoloji:

    60'ların çocukları; dünyanın algılarını şekillendirdigini gördüler ve lsd, ideoloji ve göreneksel makinaların yaygın hatalarının katliamında parcalandılar. sonucta onların yabancıla$ması, yeni degerler yaratılmasından çok eski degerlerin takibinin bir kritigi formunu aldı. onların hareketli toplumla karşıla$tıkca ve ya$lanan yapışıklıklar çözüldükce 60'ların reformcu yapısı zamanın futuristligi icinde hoş bir ilericilik aldanması haline geldi. bunlar da o günlerdeki her şey gibi ya iflas etti yada daha en ba$ta düşünce bazında çürüdü. bir çöpçünün le$e gelmesi gibi 1980'ler ticari ihtirasın parlak kıyımı icinde yuvarlandı ve bu da bir inkar dalgasına ve yeni korkulara yol actı: ilaclar, teknolojik savaş, hastalıklar. ticari sosyal doktrin homurtulu nevrozun altında ümitsiz korkulu bir dönem ortaya çıktı. tüm sosyal çabaların ba$tan yanlışlığının fark edilmesi şiddetli ahlak seferlerini yarattı.

    2.dönem: 1983-1988

    o döneme tarihsel açıdan bakıldığında, soguk savaş zirveye ula$mış ve yatışmıştı. ancak bu temelleri yeniden oynattı ve güç el degi$tirdi. dünyanın yeni nesilleri sonucsuz yıllara ve belirsiz politik ikonlara alıştı.

    toplumdan geri çekildiler fakat bu protesto, degerlerinin uygulanışına olmaktan ziyade deger olmayışınaydı. insan davranışının ve medeniyetinin gizli yönleri toplumun ilgili üyelerince tartışıldı. ancak dışarıda uyku devam ediyordu ve çürüyen dünyada "inkar" önem kazandıkca durum kötüle$iyordu.

    metal müzik:

    bu dönemnin birkaç yıl gerisinde olu$an bir ingiliz istilası ba$ladı. black sabbath, jethro tull, budgie, judas priest, motorhead, def leppard ve ufo gibi gruplarla ba$layan dönem iron maiden, saxon, venom, angel witch, samson, tygers of pantang, raven gibi bir çok grupla devam etti. bu dönem dünyada bircok insanı etkisi altına aldı ve bu döneme "new wave of british heavy metal" denildi. bu tarzda çift gitar uyumu, anlaşılır melodik yapı, düz ama agresif vokal yorumları, gizemli dünyadan politik ele$tirilere kadar uzanan konularla birle$tirildi. öyle bir dönemdi ki, spider ve samson'un heavy rock'undan warface'in death-black metaline kadar bir köprü kuruyordu.

    pe$inden speed metalin geleneksel ton yapısı nihilistik, kromatik bir hal aldı. böylece o dönemde yine ortalıkta olan punk rock'tan dogan bir sentezle death metal'e uzanıldı. slayer'in çıkışıyla modern metal olu$tu ve hemen ardından bircok grup (kromatik, progresive, acemie ve hızlı, ambrent riflerle) death metal'i ki$iselle$tirdi. bu dönemde punk'ın hızını ödünç alan bir tür de ortaya çıktı ve bu tütün adı da thrash metal'di ve gercekten kırbaclarcasınaydı. müzikal yapıda twin-pedal bir zorunluluk haline geldi ama dürt nala giden bir at gibi kullanılmalıydı. çogunlukla da kullanılan davulun üst kısmıydı (altolar). iyi bir gitaristin görevi de müzigi kısa lead gitar partisyonlarıyla ve dogru zamanda sololarla renklendirmekti. thrash metal'in kötü özelligi ise kısır bir yapıya sahip olmasıydı. bundan dolayı çok grup müziklerine klasik yapının (davul-gitar ve bass gitar) yanısıra degi$ik "power metal" unsurlarını da kattılar. bunlar, vokaldeki çığlık yorumları, klavyeler gibi şeylerdi. diger bir müzikal yöneliş ise tüm bu eklemeleri reddedenlerdi ki onlarda da degi$im vokal yorumunda ağırlıklı oldu. anlaşılır ama agresif thrash vokalinden, zor anlaşılan brutal bir vokal yorumuna yönelindi. bircok müzik dinleyicisi bunu kabullendi ve death metal ortaya çıktı.

    thrash ve death metal'de konular genellikle geli$en modern toplumun teknolojik zararları, yani nükleer tehlike, politik ya$amdaki olumsuzluklardı. bu nükleer zararların ele$tirilmesiyle karşımıza onu temsil eden iskelet, kurukafa, eriyen suratlar gibi sürrealist figürleri de çıkardı. bunlar zaman icerisinde t-shirt'leri süsledi. burada vurgulanmak istenen nükleer tehlike ile yok olmak istenmemesiydi. o yüzden iskelet figürleri bir ba$kaldırıyı temsil etti.

    tabii bunlar zamanla albüm kapakları olarak karşımıza çıktı bu müzige alışamayan toplumlarda anlaşılamamaktan dolayı tepki aldı. mesela "megadeath" parcalarında politika, nazi katliyamlarına olan tepki ve nükleer tehlikeyi ele aldı. zaten grubun isminin anlamı da, bir nükleer patlamadan sonra ortaya çıkan ölü sayısı veya dünyayı yok eden nükleer patlamada ki$i başına düşen nükleer etkiyi simgeliyordu.

    bu dönemde ideoloji:

    80'lerde iş, gelecek, emeklilik planları ve yabancı sava$ların krallığında uygunluk arayan bir tüketici toplumu hakimdi. yeni teknoloji, ya$amı kolayla$tırdıkca banel hale geldi ve dahası pek çok insanı makinala$tırdı. sonuç olarak muhalefet doktrinlerde rasyonalistti ve büyük bir makinayı programlamışcasına katıca hesaplanmıştı. tüm ideolojilerde şiddet ve saldırganlık hakimdi. dünyada ili$kiler gerginle$ti ve yakla$an ölümünü olu$turmak üzere noktadan koptu. toplumun resmi ideolojisi "ideolojisizlik" oldu. zıt fikirlerin farkı, bu deger bo$lugunu kapatmak icin kucakla$tı.

    3.dönem: 1988'den günümüze

    soguk savaş sonrası sebatsızlık ve sosyal sıkıntılar nihilistik ve hatta tek kullanımlık bir toplum yarattı. çocuklar hayatlarını degersiz saydılar ve anlamsız emek milyonların vaktini alırken, tapınma intiharları gercekle$ti. müzik yarı gönüllülükle uygunsuz ideallere tam kölelik arasında sürüklenip durdu. toplumun ya$andıkca 80'lerin cahil ticari şehvetini kaybetti ve kendi estetikten yoksunlugundan habersiz 70'lerin optimizmini geri canlandırmaya kalkıştı. duygusal nihilizm ön plana çıktı ve öfkeli ruhlar ya$amak icin bir sebep ya da ölümün anlamını bulmaya çalıştı.

    metal müzik:

    death metal; 1988-1992 arasında duygusal ve temel bir müzik üretti. sonra ticari basitlige ve dogmatige ya da underground yapıya dogru olmak üzere ini$e gecti. 1993 müzik ve lirik/filozik alanlarda degi$ikliklerle geldi. black metal, duygulu, acılı, gergin ve yıkıma iten psikotik dürüstlüğüyle ortaya çıktı. metalin romantik çizgisi pek çok yıkıcı i$le yinelendi. 1995'te şaşırtıcı derecede hızlı bir şekilde black metal ragbet gördü. undergruond'a ini$e gecen bircokları eski tekniklerini düzeltip artistik açıdan da uzmanlaşınca death metal sahneye geri döndü.

    black metal; heavy metal ve thrash metal melodilerinin üzerine mistik, karabüyü gibi konuları söz alarak yerle$tirip ortaya çıktı. zaman icerisinde, gitarda teller biraz daha gerginle$ti. vokal çığlığa yöneldi. nefret ve öfke dolu sözler iceriyordu ve bunu çığlıkla anlatıyordu. bazı black metal grupları davul yapısında aslen farklı bir tarz olan new wave'den esinlenip yogun klavye destegi ile yeni black metal'i olu$turdu.

    ideoloji:

    death metal bir ritmik senkronlar, nihilistik tonsuzluk, deh$etli lirik yapıları ve ölümsüzlük konusunda vah$i bir ısrar... gibi şeylerle vardı ve en iyileri morbid angel, deicide ve possessed gibi gruplarla anlatılabilir.

    death metal'in betimleyici, yıkıcı saldırıyı haklı çıkaran silahı mantığıydı. bu bir thrash-speed grubu olan slayer'in hayattaki her şeyin karanlık oldugunu söylemesini hatırlatır.

    karanlık, günah, yıkma istegi, bunlar kendi dünyalarını yansıtmayı sagladı. müzikleri ba$tan çıkmış sert ve kromatikti. dünyanın kötü gidi$ine karşı, şiddete dayanan bir mantık saglamak icin katı ritimler ve iç senkronite kullanılıyordu. çarpık vokaller ise bireylerin nevrotik kulaklarına her zaman aklı başında, lüzumlu mesajlar veren ticari toplumun antidotuydu (panzehiriydi). death metal çogu kez delice ruh ahli karanlıklara sürükleyen ritimlerle çarpılmış ve dışlanmış gamlardan olu$ur. kirli, yıkıcı, bozucu, bula$tırıcı, istila eden ve dialektik çatışmalarla dolu yapısı dünyaya vah$i uyumu yansıtır.

    yeni dünya düzeninde death metal daha nihilistti ve ya$amak icin speed metal, grindcore ve diger türlerden izler taşıyordu. black metal'dekinden daha az olan organik yapısal bile$imleriyle death metal, metal agacının önemli bir dalıydı. yeni black metal; sadece hellhammer/celtic frost, sodom, bathory ve eski devirlerin diger karanlık ve ilk gruplarının modernizasyonuydu. death metal'e analık yapan diger gruplar (bathory, sodom...) 1991'e kadar artistik ustalığa ula$amayan yeni black metalcileri ürün olarak verdiler ve onları kayıp nesil akımlarının ortasında bıraktılar. ideolojileri daha filozofikti (ve bazen politikti). insanlardan kacan, yıkıcı, yabancıla$mış düşünceleri yaratıcı, oldukca şiddetli ve kompleks ama güzel bir müzik olu$turuyordu. müzikte ve fikirlerdeki paradoks üzerindeki ısrar black metal'i olu$turdu. ama cahil kafaların, black metal'in sahtesini yapmanın ve bunu satmanın ne kadar kolay oldugunu anlamasıyla derhal harcandı. dolayısıyla devamlı geli$en günümüz black metal'i mümkün oldugunca çok dinleyiciyi yabancıla$tırmak icin anlaşılması güç ve yıkıcıdır. metalin tüm lirik cazibesinde bulunan karamsarlık black metal'de kendini bireysel gerceklik kavramlarında gizler ve bu yolla yıkıcılık ama daha çok yaratıcılık olarak yansır. black metal nihilizmden karmaşıklığa olan evrimdir.

    metal dinlemeyen çogu ki$i metalin satanist bir şey oldugunu düşünür. bu insanlar hiç ara$tırmadan bir tek duydukları dedikodulara yani: "bu grubun bunu yaptığı ya da şu grubun şunu yaptığı" gibi şeylere inanırlar. metal çirkin gerceklerin dışa vurumudur. günümüzde bircok ki$i satanizm düşüncesini bir sıradışılık olarak kabul etmiş varlığını hissettirmek icin fantastik konu$malar ve düşüncelere yönelmi$tir. halbuki bu düşüncelerin müzikle degil ki$inin varlık sorunuyla ilgisi vardır.

    kullanılmak istenen imaj, metal müzige zaten karşı çıkan toplumlarda yeni bir karşı çıkış ve dışlama ortaya çıkarmıştır. ki$ilerin farklı olma ve varlığını hissetme duygularını bu yöndeki eylem ve imajlara yapması sadece ve sadece metal ve rock müzige zarar verir. bilinmesi gerekir ki müzigin bu tip şeylerle alakası yoktur. sorun ki$inin psikolojik ya$amındadır.

    mesela gectigimiz günlerde ya$biip bir olayda üç ki$inin i$ledigi cinayet, rock müzik dinleyicisine yansıtılmıştır. hicbir şeyden haberi olmayan sadece okuluna/i$ini gidip gelen ve boş zamanlarında rock dinleyen ve müzik üreten insanlar, birden "satanist" suclamasıyla karşı karşıya kalmıştır. çok genç ya$taki bu topluluk ki sayısı bilinmez. belli bir zan altında bırakılıp toplum dışına itilmeye çalışılmıştır. oysa ki, çoksesli ve zengin bir müzik olan rock/metal'i dinleyen ve genelde kültürel olarak geli$miş veya geli$mekte olan o insanların "satanizm" ile ilgisi olmamıştır. satanizm degi$ik ve çarpık bir şeydir. bunu kılığı kıyafeti, şekli şemali rock müzik dinleyen veya siyah giyinip saç uzatan gibi bir tanımlaması olamaz. bu tür suclama veya karalamalar, o tip insanların şüpheci ve paranoya bir ya$ama sürüklenmesine neden olur. bu da toplumsal ve bireysel geli$im icin zararlıdır. satanizm ile rock/metal müzigin birebir tanımlanması yanlıştır. heleki toplumumuzda bu müzigi dinleyenlerin genç ve kültürlü bir kesimi olduguna dikkat edilirse bu tamamen yanlıştır.

    ki$ileri zan altında bırakıp, ailesiyle, arkada$larıyla ve çevresiyle olan baglarını koparmamak gerekir. eger bir ki$inin sorunu var ise ona ilk yardımcı olacak ki$iler ailesidir. anlamak, dinlemek gibi şeylerle ba$layan egitim iyi sonuclar verecektir. çocuklardan çogu şu an beni kimse anlamıyor, dinlemiyor diye çığlık atmakta. bir süre sonra kimse beni anlamadı diye ice dönük, bastırılmış, sorunlu bir ki$ilige yönelecektir. biraz daha sınırları yıkalım, çocugun bir sorunu varsa dinleyelim. bu reddetme sadece toplumdan ve çevremizden kendimizi kurtarmak gibi görünür ama aslen cehalet ve basitliktir.

    rock müzik dünyada akademik bir hal almıştır. artık bilimselle$en bu müzigi satanizm ile karıştırmayalım. bir müzik türüdür bu. eski bir türkünün dedigi gibi "telli sazdır bunun adı şeytan bunun neresinde?"
  • quote:

    Orjinalden alıntı: XXSlipknoTXX


    quote:

    Orjinalden alıntı: EnergY-VorteX

    Alakaya maydonoz gibi olcak ama bizim imza konusu güme gittiArkadaşlar bana slipknot tarzında bi kaç grup yazabilirmisinz?


    Üzgünüm slipknot gibisi yok

    doru sölüyon ama her meyve veren ağaç gibi onlarıda taşlayan war.Metal grubu deilmi slipknot?Yoksa slipknot'u beenmiyurmusün?Bi sakıncasımı wör?
    Anadolu Rock
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Sanctus Diavolos

    ben slipknot'ı metal grubu olarak görmeyenlerdenim



    Hammerfall - Glory To The Brave

    metal değiller zaten, hardcore tarzı yapıyorlar ama bence güzel de yapıyorlar
  • Ben beğenmedim beğenmeyeceim de Slipknot'u.

    Ya bişe diicem o imzadan şu () işaretlerini çıkarsak olmaz mı sanki gösteriş yapıomu gibi görünüo.. yerine bi resim felan koysak.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: EnergY-VorteX

    quote:

    Orjinalden alıntı: XXSlipknoTXX


    quote:

    Orjinalden alıntı: EnergY-VorteX

    Alakaya maydonoz gibi olcak ama bizim imza konusu güme gittiArkadaşlar bana slipknot tarzında bi kaç grup yazabilirmisinz?


    Üzgünüm slipknot gibisi yok

    doru sölüyon ama her meyve veren ağaç gibi onlarıda taşlayan war.Metal grubu deilmi slipknot?Yoksa slipknot'u beenmiyurmusün?Bi sakıncasımı wör?
    Anadolu Rock



    ne sakıncası olucak
    slipknot ve slipknot benzeri grupları gördükçe gerçek metal gruplarının değerini biraz daha anlıyoruz
    madem slipknot metal,metalin hangi tarzı?

    bu arada çok renkli bir grup,elemanlardan biri arkada tenekeye vuruyor beyzbol sopasıyla aynı şunun gibi: veya şunun gibi:
    teneke smile ı yoktu,idare edin
    joey jordison derim,gerisi hikaye



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sanctus Diavolos -- 1 Aralık 2006; 1:33:54 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Sanal Bellek

    İmzamın en alt satırında topluluk için bir imza oluşturdum sizce nasıl?

    '''' biraz fazla bir tanesi yeter oraya.ayrıca yanına dh slow.. felan hiç gitmemiş


  • Bmp'den jpg ye çevirince biraz soldu ama iyi gibi.

    Bir de elinde Dh metal topluluğu'na yakışır bi yazıtıpi olan var mı? Standart yazıtipleri birbirine benziyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sanal Bellek -- 1 Aralık 2006; 11:32:01 >
  • Green Carnation

    Son albümlerini dinleme fırsatı bulduğum (The Acoustic Verses) grup şu aralar ilaç gibi geldi gerçekten.. Adına uygun bir şekilde tamamen akustik parçalardan oluşan albüm çok başarılı .. Işıkları kısın ya da mümkünse bir mum yakın ve şarkıların keyfini çıkarın
    Tamamen rahatlatıcı, sakin, duygu yüklü bir atmosferi var albümün.. Ve diğer albümlerini dinlemek için sabırsızlanıyorum..

    Kısaca;
    Aslında ilginçtir ki, Green Carnation bir death grubu olarak kurulmuş (1990 Norveç).. 1992 yılında gitarist Terje'nin 'Emperor' a geçmesiyle grup sadece bir demo hazırladıktan sonra dağılmış.
    Fakat Emperor, Satyricon, Einherjer ve Carpathian Forest gruplarında çaldıktan sonra Terje 1998 yılında grubu tekrar kuruyor, ve ilk albümlerini 2000 yılında piyasaya çıkarıyorlar (Journey To The End Of The Night).
    Bu arada bahsetmeden geçmek olmaz heralde, bu albümde aralarında Vibeke Stene'ninde (Tristania) bulunduğu altı misafir sanatçı var.
    Bir sonraki albümleri ise (ki benim bir yerlerden bulup dinleyebilmek için sabırsızlandığım albümleri) 'Light Of Day, Day Of Darkness' 60 dakikalık tek bir parçadan oluşan yapısıyla, bir çocuk korosu ve bir opera korosunun varlığıyla herkesi şaşkına çeviriyor. Ticari olarak büyük bir başarı yakalayan albüm Metal Hammer tarafından ayın albümü seçiliyor...
    Ve daha sonra üçüncü stüdyo kayıtları 'A Blessing In Disquise' geldi. Ve bu albümde tam altı kez çeşitli dergiler tarafından ayın albümü seçildi..
    2005 yılında 'The Quiet Offspring' albümünü ve 2006 yılında benim hayranlıkla dinlediğim 'Acoustic Verses' albümlerini piyasaya çıkardılar.
    (Grubun resmi sitesinden alıntılar vardır)

    Kısacası şu sıralar rahatlatıcı bir sound arıyorsanız, gothic, doom tarzlarına ilginiz (sanırım eski albümleri için geçerli, çünkü şu an tarzları Gothic/Neo-Progressive Rock olarak anılıyor) varsa Green Carnation' ı kesinlikle tavsiye ederim...

    Tchort (Terje Vik Schei) - Guitar
    Bjørn H. - Guitar, Slide, Ebow
    Richart Olsen - Vocals
    Anders Kobro - Drums

    http://www.greencarnation.no/
  • quote:

    Orjinalden alıntı: charcharodon carcharias

    Green Carnation

    Son albümlerini dinleme fırsatı bulduğum (The Acoustic Verses) grup şu aralar ilaç gibi geldi gerçekten.. Adına uygun bir şekilde tamamen akustik parçalardan oluşan albüm çok başarılı .. Işıkları kısın ya da mümkünse bir mum yakın ve şarkıların keyfini çıkarın
    Tamamen rahatlatıcı, sakin, duygu yüklü bir atmosferi var albümün.. Ve diğer albümlerini dinlemek için sabırsızlanıyorum..

    Kısaca;
    Aslında ilginçtir ki, Green Carnation bir death grubu olarak kurulmuş (1990 Norveç).. 1992 yılında gitarist Terje'nin 'Emperor' a geçmesiyle grup sadece bir demo hazırladıktan sonra dağılmış.
    Fakat Emperor, Satyricon, Einherjer ve Carpathian Forest gruplarında çaldıktan sonra Terje 1998 yılında grubu tekrar kuruyor, ve ilk albümlerini 2000 yılında piyasaya çıkarıyorlar (Journey To The End Of The Night).
    Bu arada bahsetmeden geçmek olmaz heralde, bu albümde aralarında Vibeke Stene'ninde (Tristania) bulunduğu altı misafir sanatçı var.
    Bir sonraki albümleri ise (ki benim bir yerlerden bulup dinleyebilmek için sabırsızlandığım albümleri) 'Light Of Day, Day Of Darkness' 60 dakikalık tek bir parçadan oluşan yapısıyla, bir çocuk korosu ve bir opera korosunun varlığıyla herkesi şaşkına çeviriyor. Ticari olarak büyük bir başarı yakalayan albüm Metal Hammer tarafından ayın albümü seçiliyor...
    Ve daha sonra üçüncü stüdyo kayıtları 'A Blessing In Disquise' geldi. Ve bu albümde tam altı kez çeşitli dergiler tarafından ayın albümü seçildi..
    2005 yılında 'The Quiet Offspring' albümünü ve 2006 yılında benim hayranlıkla dinlediğim 'Acoustic Verses' albümlerini piyasaya çıkardılar.
    (Grubun resmi sitesinden alıntılar vardır)

    Kısacası şu sıralar rahatlatıcı bir sound arıyorsanız, gothic, doom tarzlarına ilginiz (sanırım eski albümleri için geçerli, çünkü şu an tarzları Gothic/Neo-Progressive Rock olarak anılıyor) varsa Green Carnation' ı kesinlikle tavsiye ederim...

    Tchort (Terje Vik Schei) - Guitar
    Bjørn H. - Guitar, Slide, Ebow
    Richart Olsen - Vocals
    Anders Kobro - Drums

    http://www.greencarnation.no/





    güzel bir gruba benziyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Sanal Bellek



    Bmp'den jpg ye çevirince biraz soldu ama iyi gibi.

    Bir de elinde Dh metal topluluğu'na yakışır bi yazıtıpi olan var mı? Standart yazıtipleri birbirine benziyor

    eyvallah güzelmiş
    isteyen arkadaşlar koysunlar

    [center][link=http://forum.donanimhaber.com/m_10403297/mpage_5/tm.htm][image]http://img86.imageshack.us/img86/2830/dhmtwj3.jpg[/image][/link][/center]



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi VogAumTaR -- 1 Aralık 2006; 16:07:01 >
  • İstanbul(taksim) da Birçok grubun cd sini bulabileceğimiz Arşiv denilebilecek kadar zengin Bir yer varmı (yeni geldimde istanbula)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Santuary

    İstanbul(taksim) da Birçok grubun cd sini bulabileceğimiz Arşiv denilebilecek kadar zengin Bir yer varmı (yeni geldimde istanbula)

    Cdcide ünlü grupları bulabilirsiniz(o da genelde kadıköy'de) limewire ve ares programları işinizi görecektir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Sanal Bellek


    quote:

    Orjinalden alıntı: Santuary

    İstanbul(taksim) da Birçok grubun cd sini bulabileceğimiz Arşiv denilebilecek kadar zengin Bir yer varmı (yeni geldimde istanbula)

    Cdcide ünlü grupları bulabilirsiniz(o da genelde kadıköy'de) limewire ve ares programları işinizi görecektir.


    Hmm sağol ama bana arşiv genişliğinde bir cd ci lazm (p2p programlarını sevmiorum Albüm albüm lazm oluyor) Ayrıca p2p programlarında da çou şarkılar paylaşılmıyor
  • Çılgınca headbang yaptıracak bi kaç parça lazım.Bendekileri dinliye dinliye eskidi.Yeni gruplar keşfediim.Mesla siz dinlerken kendinizi bang yapar halde bulduunuz parçalar neler?
  • Yeni liste:
    1. Iron Maiden-Fear of the dark(konser)
    2. Manowar-Heart of Steel (Almanca versiyonu da güzel)
    3. Rammstein-Seeman
    4. Therion-The Invincible
    5. Therion-O Fortuna
  • 
Sayfa: önceki 1314151617
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.