Şimdi Ara

DNA, gıda ve günümüz (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
63
Cevap
1
Favori
3.773
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • balomer kullanıcısına yanıt
    BANA BİLİMSEL KANITLI

    PUBMED ÇALIŞMALARINDAN GÖSTER VEYA WHO ÇALIŞMALARINDAN.

    ORANDAN BURANDAN TEYZEMİN OĞLU ŞÖYLE YAMULDU KOMŞUMUN OĞLU SARILIK OLDU ŞU OLDU DEME.

    Varsa elinde bilimsel çalışma göster cahil.

    Sizin aşısız döneminizde cocukların yarısı daha 2 yaşına gelmeden ölüyordu.
  • tamam knk sen aşı yaptır ne var ne yok yaptır çevrende ki herkese filan
    20 30 sene sonra otistik,şizofren akrabaların çocuklarınla mutlu mesut yaşarsın bunu da aşıya bağlamazsın ne alaka dersin
    who çok etik tarafsız bir örgüt sanki tabi ki aşıyı ilaçı savunacak çünkü sen onların gözünde kobaysın yaşamaman gerek sorgulamaman gerek verdiklerini tüketip koydukları verilere inanmak
  • Ayrıca Cahil arkadaşım

    Senin bu iddanı vakti zamanında Dr. Harris Coulter ortaya atmış ama bunu ortaya atmasında ki en büyük etkenlerden birisi ekolojik dengeyi korumak amaçlı ama bununda tamamen idda olarak kalmış ve bilimsel bir çalışma yayınlanmamış.

    2. Bu insanlar cocukların hastalıkları geçirmesinin doğal bir gelişim süreci gibi düşünüyorlardı ama dediğim gibi bu hastalıklar yüzünden yüzlerce cocuk sakat kalmıştır yine bunlar bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.

    Ayrıca konuyla ilgili Karalınta bir vuruş kitabı var illa bunu savunucaksan inanmayı tercih ediyorsan kitap okuma alışkanlığın varsa ilgili kitabı oku en azından bir şeyi savunuyorken daha mantıklı ve altı doldurulur şekilde savunursun.
  • balomer kullanıcısına yanıt
    mükerrer



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi runeterra -- 19 Aralık 2018; 12:6:20 >
  • balomer kullanıcısına yanıt
    Senin bu söylediklerini insanlar 90'larda 80'lerde söylüyordu.

    Gerçi seni görünce pekte haksız olduklarını düşünmüyor değilim ama yinede istisnalar kaideyi bozmuyor işte.

    Ayrıca Senin gibi boş bilgisiz cahil insanların kulaktan doğma bilgilerini inanacağıma yüzlerce prof. dr. standartları belirlediği sağlık örgütlerine inanırım çok daha iyi.


    Kimse aşı oldu diye otistik olmaz.

    Şizofreni bir hipokampüs hastalığıdır aşı ile alakası yok. Ayrıca günümüzde hala Şizofrenin tam olarak nedenini saptayamamışken senin bunu aşıya bağlaman müthiş :))

    Bu nasıl bir cahilliktir ya sana iyi günler sana inanan varsa seninle aynı yolda yürüsün zaten.

    Dünyada aşıya nedense sadece müslümanlar karşı :) özellikle Akitçiler :D
  • tabi ki milyarlarca doların döndüğü bir sektör bu pastayı yemeyi bırakır mı? siz sanıyorsunuz ki bizim sağlımızı düşünüyorlar vay anasını

    araştırıp okumalarım beni buralara getirdi şimdi aşıya karşı bi prof olsa kabul mu edeceksiniz o zaman?
    bugün doğan çocuklar öncekilere göre neden daha fazla otistik sorunlu oluyor
    tabi ki aşıya bağlamazlar bağlasalar sektör sıkıntıya girer müşteriler kıllanır
    akiti ve güruhunu zerre sevmem
  • burada da fransalı akitçiler var
    www.cumhuriyet.com.tr
    Aşılar tartışılmalıdır!
    http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/958447/Asilar_tartisilmalidir_.html








  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Sevgili Kraven,
    Bahsettiğim konu aşağıdaki kaynaklarda geçmektedir.

    - Saray katibi Gelibolulu Mustafa Ali tarafından yazılmış olan Görgü ve Toplum Kuralları Üzerinde Ziyafet Sofrası (Mevaidü'n-nefais fi kavaidi'l mecais) adlı kitabın 8. bölümünde (59. sayfadan itibaren başlamaktadır), Osmanlı'da eşcinselliğin varlığı, hangi milletlerin oğlanlarının tercih edilmesi gerektiği ve milletlere göre oğlanların özellikleri anlatılmaktadır.
    İkinci olarak ise, 44. bölümde içoğlanlardan ve efendilerine olan hizmetlerinden bahseder. Burada, haremlerden ve haremlerdeki içoğlanlar hakkında da kısa bir yorum vardır.
    Aynı kitabın 45. bölümünde yine hangi milletlerin oğlanlarının hangi özellikleri olduğu (Habeşlilerin yatak sermede ve o yatağa serilmedeki yetenekleri gibi) anlatılmaktadır.
    56. bölümde, padişah ve diğer ileri gelenlerin meclislerinde çalışan civanların tüysüz ve narin olmalarının bazı misafilere çekici geldiği ve bu oğlanları süzerek azdıkları, ancak bu yaptıklarının meclise hakaret olduğu için sonlarının kötü olduğu anlatılmaktadır.
    61. bölümde, kadıaskerlerden birinin nefsini köreltmek için bir oğlanla basan ve kadıaskeri tehdit edip 150 akçe alan ama geçmişinde oğlanlık olan bir kadıdan bahseder.

    - Osmanlı Devleti'nin resmi tarihçisi Cevdet Paşa'nın Maruza't adlı eserinin (Orjinal şeklinde 9. ve Halaçoğlu'nun Türkçelerştirdiği şeklinde 25. sayfasında) "Zen-dostlar çoğaluğ, mahbublar azaldı. Kavm-i Lut sanki yere battı. İstanbul'da öteden berü delikanlılar ma'ruf u mu'tad olan aşku alaka, hal'i tabi'isi üzre kızlara müntakil oldu. Sultan Ahmed'i Salis zamanından berü mu'tad olan Kağıdhane seyri ziyade rağbet buldu. Gerek orada, gerek Bayezid meydanında arabalara işaretlerle muaşaka usulü hayli meydan aldı. Kubera içinde gulamparelikle meşhur Kamil ve Ali Paşalar ile anlara mensub olanlar kalmadı. Halbuki Ali Paşa da ecanibin i'tirazatından ihtiraz ile gulampareliğini ifhaya çalışırdu.
    Sultan Abdulmecid Han hazretleri hakikaten melek-haslet bir padişah-ı ali-cah olduğu halde, o da nev'i beşerden değil mi? Bu rüzgar anı da çarptı. Alemin bu inkılabatı arasında, o dahi kadınlardan ba'zılarına mahabbet ü rağbet buyurdu. Nasın haram olan bu mu'amelatına o dahi helalinden olarak müşareket buyurdu. Buna hiçkimse bir şey demiyordu. Fakat nisvan ile kesret-i musahabetinden naşi vücud-ı humayunlarına günden güne za'f gelmesi badi-i endişe idi. Zira halk kendisini pek ziyade sevdiklerinden anın bu haline müte'essif idiler.

    - Hoca Saddeddin Efendi'nin Tacü't-Tevarih adlı eserinde, Yıldırım Bayezid'in oğlancılığı ile ilgili bilgiler yer aldığı iddiaları var. Bu kitabı buldum ama henüz okumadım.
    - Tarih dergisinin 2014 yılı 4. sayısında da bu konuda çeşitli bilgiler var fakat doğrudan bir kaynak belirtmedikleri için, bunları şimdilik "Rivayet" olarak ele alıyorum.
    - Yıldırım Bayezid'in Sırp asıllı eşinin Osmanlı sarayına oğlancılığı soktuğu söyleniyor ve heryerde aynı cümle "Bazı kaynaklara göre" şeklinde başlayarak yazıldığından, bunu da yok sayıyorum.
    - Murat Bardakçı'nın "Osmanlı'da Seks" adlı kitabını, konuyu merak etmediğim için okumadım ama o kitaptan yapılan bazı alıntılarda, İstanbul'da eşcinselliğin yaygın olduğu belirtilmiş.

    Bu bilgiler taraflı ya da yanlış olabilir. Ancak bu bilgileri yalanlayacak adam gibi kaynakları buradaki "Yahudiler müslümanların ateist olmasını istediği için DNA ile oynuyorlar" diyecek durumdakilerden alamayacağım için, eğer varsa senden alabilirim.

    Alıntıları Göster
    Sevgili webbie, İstanbul’da olması gayet doğal, paşa sarayında dahi olabilir. Malum rivayetler dışında Osmanlı Saray’ında olduğunu hiç ne duydum ne gördüm açıkçası.



    Şu an bakma şansım yok ama muhtemelen bu bilgiler o dediğim zırvalıklar abidesinden gelmekte. Öyle ise hakikaten güvenmeni önermem. Derdim oğlancılık olması değil, ima ettiğim şeyin saçmalığı.



    Mustafa Ali’yi biz meşhur tarihçi ve meşhur başka birkaç şey olarak daha bildiriz de meşhur saray katibi olarak değil. Çünkü adamın en büyük derdi sarayla. Çünkü dili bir türlü durmayan aksi, geçimsiz, mevki hırsı yüzünden başına gelmedik kalmayan bir adam. O yüzden de bir türlü istediği pozisyonu alamıyor ve kısa bir dönemi hariç sarayla hep sorunlu ve hep başka yerlerde göreve gidiyor. Halep ve Şam’da divan katipliği yapıyor. Saray katipliği denince akla başka bir şey gelir. Sarayın divan katipliği, sır katibi vs gibi. Ha vaktim olmadığı için çok detaylı yazamıyorum belki atladığım veya gözden kaçırdığım şeyler vardır; istersen ve aynı zamanda dileyen İslam Ansiklopedisi Mustafa Ali maddesine bakabilir.



    Bahsedilen kitapların hepsi bende mevcut. Ayrıntı için istersen müsait olunca bakarım, yalnız burada ben Saray içinde, özellikle de padişahlarda böylesi vardır gibi bir şey göremedim. Bayezid için de içkiye alıştıran o karısıydı der bazı kaynaklar. Çünkü eleştirmek isterler, bazı şeyleri çok içmesine bağlamak isterler. Gerçi deve-i sabık bolca eleştirilir onda sorun yok ama bunu gerekçe görürler. Oğlancılık diyenine ben yine rastlamadım yalnız. Dediğim gibi istersen müsait olunca o kitapları bir tararım. Fakat ben sarayda yapıldığına dair görmedim. Ha mesela Fatih’in böyle şeylere meraklı olduğunu yazan bazı yeni süper zeka tarihçilerimiz var. Sebebi de ya dil bilmemeleri ya kaynak literatür cahilleri olmaları. Babinger’in meşhur kitabı zamanında felaket bir çeviriyle çıktı ve orada buna yol açacak bir ifade mevcut. Literatürde sahte Francis olarak bilenen kitaba atıf yaparak eğer Bizanslı tarihçilerin kroniklere inanılacak olursa, Fatih, birinin 14 yaşındaki oğlunu çok beğenip yanına istemiş o da gelmemiş, bunun üzerine onu öldürtmüş. Bunun çevirisi ilk baskıda Bizans tarihçilerine göre, Fatih şöyle şöyle yapmış şeklinde çıktı. Bazı tarihçiyim diyenler de bu çeviriyi kullanıp haaa Fatih oğlancıymış sarayda oğlancılık işte kanıt diye yazdılar. Eh...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 19 Aralık 2018; 16:1:48 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Sevgili webbie, İstanbul’da olması gayet doğal, paşa sarayında dahi olabilir. Malum rivayetler dışında Osmanlı Saray’ında olduğunu hiç ne duydum ne gördüm açıkçası.



    Şu an bakma şansım yok ama muhtemelen bu bilgiler o dediğim zırvalıklar abidesinden gelmekte. Öyle ise hakikaten güvenmeni önermem. Derdim oğlancılık olması değil, ima ettiğim şeyin saçmalığı.



    Mustafa Ali’yi biz meşhur tarihçi ve meşhur başka birkaç şey olarak daha bildiriz de meşhur saray katibi olarak değil. Çünkü adamın en büyük derdi sarayla. Çünkü dili bir türlü durmayan aksi, geçimsiz, mevki hırsı yüzünden başına gelmedik kalmayan bir adam. O yüzden de bir türlü istediği pozisyonu alamıyor ve kısa bir dönemi hariç sarayla hep sorunlu ve hep başka yerlerde göreve gidiyor. Halep ve Şam’da divan katipliği yapıyor. Saray katipliği denince akla başka bir şey gelir. Sarayın divan katipliği, sır katibi vs gibi. Ha vaktim olmadığı için çok detaylı yazamıyorum belki atladığım veya gözden kaçırdığım şeyler vardır; istersen ve aynı zamanda dileyen İslam Ansiklopedisi Mustafa Ali maddesine bakabilir.



    Bahsedilen kitapların hepsi bende mevcut. Ayrıntı için istersen müsait olunca bakarım, yalnız burada ben Saray içinde, özellikle de padişahlarda böylesi vardır gibi bir şey göremedim. Bayezid için de içkiye alıştıran o karısıydı der bazı kaynaklar. Çünkü eleştirmek isterler, bazı şeyleri çok içmesine bağlamak isterler. Gerçi deve-i sabık bolca eleştirilir onda sorun yok ama bunu gerekçe görürler. Oğlancılık diyenine ben yine rastlamadım yalnız. Dediğim gibi istersen müsait olunca o kitapları bir tararım. Fakat ben sarayda yapıldığına dair görmedim. Ha mesela Fatih’in böyle şeylere meraklı olduğunu yazan bazı yeni süper zeka tarihçilerimiz var. Sebebi de ya dil bilmemeleri ya kaynak literatür cahilleri olmaları. Babinger’in meşhur kitabı zamanında felaket bir çeviriyle çıktı ve orada buna yol açacak bir ifade mevcut. Literatürde sahte Francis olarak bilenen kitaba atıf yaparak eğer Bizanslı tarihçilerin kroniklere inanılacak olursa, Fatih, birinin 14 yaşındaki oğlunu çok beğenip yanına istemiş o da gelmemiş, bunun üzerine onu öldürtmüş. Bunun çevirisi ilk baskıda Bizans tarihçilerine göre, Fatih şöyle şöyle yapmış şeklinde çıktı. Bazı tarihçiyim diyenler de bu çeviriyi kullanıp haaa Fatih oğlancıymış sarayda oğlancılık işte kanıt diye yazdılar. Eh...

    Alıntıları Göster
    Sana zahmet, özellikle Hoca Saddeddin Efendi'nin yazmış olduğu kaynağa bakar mısın?
    Bir de, Cevdet Paşa'nın Sultan Abdulmecid hakkında söyledikleri hakkında ne düşünüyorsun?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: balomer

    diğer ülkeleri örnek verdim
    yahudi olmak için israilli olman yetmiyor ırkının yahudi olması gerekiyor.
    falan filan konumuz nerelere geldi
    İnsan hiçbir şeyden zerre anlamayıp bu kadar ağır saçmalama cesaretini nereden alıyor hakikaten anlayabilmek mümkün değil. Yahudilik ırktan gelir diyor, sonra da elin çekik gözlü Japon'una yahudi, siyonist diyor. Genetik olarak ırk diye bir şey var mı, siyasi-politik açıdan ırk nedir, sosyal bilimlerin tanımladığı ırk nedir, hatta ırk nedir, kabile-soy nedir zerre haberin yok.

    Ayrıca yahudiler asil kanı bozmamak için kardeşleriyle evleniyor falan da değiller. Biliyorum hiçbir zerresinden haberin dahi yok, okuyup öğrenmenin ne olduğunu da bilmiyorsun ama bir dene. Yahudiler kırsal kesimde değil, şehirde yaşayan insanlardır. Çünkü kırsalda büyük gruplar içinde asimile olma ihtimalleri çok büyüktür ve onlara karşı yapılacak bir harekatta kendilerini koruyabilme şansları da olamaz. Haliyle adamlar hem kimliklerini koruyabilmek, hem güvenlik açısından kırsala göre daha karışık yapısından dolayı şehirde yaşarlar. Fakat şehirde yaşamaları demek aç kalmaları anlamına gelir. Çünkü ne tarımla uğraşabilecek bir yerleri vardır ne de devlet içinde memuriyete getirilirler. O nedenle ticaret, zanaat, hekimlik gibi işlerde boy gösterirler. Hem şehirli toplum oldukları hem bu işlerle uğraştıkları için de zengin bir topluluk olmuşlardır. Ayrıca daima sürülme, müsadere ihtimali ile yaşadıklarından varlıklarını gayri menkul değil, menkul olarak tutmuşlardır. Dolayısıyla bankerlikten anlarlar. İşte bu durumlardan ve daha da önemlisi mal varlıkları miras ile parçalanmasın, bölünmesin diye teyze, amca, çocuklarıyla evlilikleri yaygındır. Bu durum dünyanın birçok ülkesinde ve toplumunda da mevcuttur. Bugün hala Anadolu'da böyle evlilikleri bolca görürsün. Eskiden çok daha fazla yaygın olmasının sebebi de yine bu yüzdendi. Adamın elinde ufacık bir toprak var zaten. Bu miras ile bölünüp paylaşılmasın, varlık uçup gitmesin diye aile içinden biriyle evleniyor. Anadolu'nun bilmemneresinde yaşayan zavallı köylü de mi asil kanını korumaya çalışıyordu? Ulan hadi hiçbir halt bilmiyorsun, öğrenmemişsin ve Arap atasözündeki çivi bile çakılmaz kafasındasın onu anladık. Öğrenmedin, kafayı çalıştırıp gayet basit olan şu mantığı bile kuramadın mı? Hiç mi fosforlu bir şey yemiyorsun ben anlamadım ki.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Sana zahmet, özellikle Hoca Saddeddin Efendi'nin yazmış olduğu kaynağa bakar mısın?
    Bir de, Cevdet Paşa'nın Sultan Abdulmecid hakkında söyledikleri hakkında ne düşünüyorsun?

    Alıntıları Göster
    Bakarım tabii de ben bir şey göremedim açıkçası. Cevdet Paşa zaten gayet açıkça ve hatta iğneleye iğneleye yazan bir adamdır. Sultan Mecid'in kadınlar ile biraz fazla ilgilendiğinden dem vurmuş. Yani kastedilen şeyin tam tersi. Nisvan dediği kadınlar. Kadınlar ile biraz fazla sohbet muhabbete dalmıştı. Sevilen biri olduğu için bu duruma halk da bir şey demezdi diyor. Cevdet Paşa zaten o kısımda eşcinsellikten değil, erkek ve kadınların rahat rahat ilişki kurmasından bahsediyor. Çünkü Osmanlı'da -tabii ki döneme göre bir şey bu- bir adet vardır; kadınları evde tutmak için savaş verir ve kadınlar da her fırsatta evden bir şekilde çıkıp, erkeklerle buluşurlar. Hatta bir ara sırf bunun için kayıkçılara kadınları almayın diye emir gider. Tabii uyanık kayıkçılardan bazıları ek para karşılığı almaya devam eder. Mesela bir kısmı yaşlı kadınları dahi almaz olmuştur. Bunun üzerine ulan ben size genç kadınları almayın dedim, seyahat etmek isteyen veya seyirliğe çıkmak isteyen yaşlı veya dul kadınlardan ne istersiniz diye güzel bir fırça emri daha gider. Dönemine göre düşünmek lazım. Ahlak bekçiliğinin hem gayet normal olduğu hem de böyle bazı toplumsal şeylerin dönemin şartları gereği normalden sert karşılandığı dönemler var.

    Bu arada şimdi fark ettim. İlk mesajda deve-i sabık yazmışım. E çüş yani. Herhalde anlamışsındır ama, asıl demek istediğim devr-i sabık idi. Mobilden yazarken olur öyle hatalar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 19 Aralık 2018; 15:58:41 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Bakarım tabii de ben bir şey göremedim açıkçası. Cevdet Paşa zaten gayet açıkça ve hatta iğneleye iğneleye yazan bir adamdır. Sultan Mecid'in kadınlar ile biraz fazla ilgilendiğinden dem vurmuş. Yani kastedilen şeyin tam tersi. Nisvan dediği kadınlar. Kadınlar ile biraz fazla sohbet muhabbete dalmıştı. Sevilen biri olduğu için bu duruma halk da bir şey demezdi diyor. Cevdet Paşa zaten o kısımda eşcinsellikten değil, erkek ve kadınların rahat rahat ilişki kurmasından bahsediyor. Çünkü Osmanlı'da -tabii ki döneme göre bir şey bu- bir adet vardır; kadınları evde tutmak için savaş verir ve kadınlar da her fırsatta evden bir şekilde çıkıp, erkeklerle buluşurlar. Hatta bir ara sırf bunun için kayıkçılara kadınları almayın diye emir gider. Tabii uyanık kayıkçılardan bazıları ek para karşılığı almaya devam eder. Mesela bir kısmı yaşlı kadınları dahi almaz olmuştur. Bunun üzerine ulan ben size genç kadınları almayın dedim, seyahat etmek isteyen veya seyirliğe çıkmak isteyen yaşlı veya dul kadınlardan ne istersiniz diye güzel bir fırça emri daha gider. Dönemine göre düşünmek lazım. Ahlak bekçiliğinin hem gayet normal olduğu hem de böyle bazı toplumsal şeylerin dönemin şartları gereği normalden sert karşılandığı dönemler var.

    Bu arada şimdi fark ettim. İlk mesajda deve-i sabık yazmışım. E çüş yani. Herhalde anlamışsındır ama, asıl demek istediğim devr-i sabık idi. Mobilden yazarken olur öyle hatalar.

    Alıntıları Göster
    Ben Abdulmecid'le ilgili kısmı farklı amladım aslında. Yani cümleye "İstanbul'da devrim gibi bir durum oluştu ve artık oğlanlardan çok kadınlara talep var. Abdulmecid de buna uydu." şeklinde anladım.
    Sanırım sorun buradan kaynaklanıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Ben Abdulmecid'le ilgili kısmı farklı amladım aslında. Yani cümleye "İstanbul'da devrim gibi bir durum oluştu ve artık oğlanlardan çok kadınlara talep var. Abdulmecid de buna uydu." şeklinde anladım.
    Sanırım sorun buradan kaynaklanıyor.

    Alıntıları Göster
    Tabii ki öyle bir şey yok. İşte zırvalık dediğim kitabın etkileri bunlar biraz da. Tabii ki Osmanlı'da eşcinsellik vardı, oğlancılar vardı, hatta şimdiden daha çok bilinen bir şeydi ama o dediğin gibi bir durum söz konusu bile değil. Öyle bir durum olmadığı gibi Cevdet Paşa da öyle yazacak bir adam değil zaten. Yani zaten yok da, olsa dahi öyle bir şey zaten yazılmaz. Bunu zaten Abdülhamid için yazıyor bir anlamda. Düşünsene. İnsan hiç devletlü sultanım, babanız eşcinseldi de sonradan kadınlara meyletti diye bir şey yazıp sultanın önüne koyabilir mi.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Tabii ki öyle bir şey yok. İşte zırvalık dediğim kitabın etkileri bunlar biraz da. Tabii ki Osmanlı'da eşcinsellik vardı, oğlancılar vardı, hatta şimdiden daha çok bilinen bir şeydi ama o dediğin gibi bir durum söz konusu bile değil. Öyle bir durum olmadığı gibi Cevdet Paşa da öyle yazacak bir adam değil zaten. Yani zaten yok da, olsa dahi öyle bir şey zaten yazılmaz. Bunu zaten Abdülhamid için yazıyor bir anlamda. Düşünsene. İnsan hiç devletlü sultanım, babanız eşcinseldi de sonradan kadınlara meyletti diye bir şey yazıp sultanın önüne koyabilir mi.

    Alıntıları Göster
    Orrayt men, durum anlaşılmıştır.

    Sen yeşil çaya devam ediyor musun?




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Orrayt men, durum anlaşılmıştır.

    Sen yeşil çaya devam ediyor musun?

    Alıntıları Göster
    Öff bir şeye yetişeceğim diye aceleyle yazdığım için dikkat etmeden yazdım, tekrar okuyunca kendimden tiksindim. Ne çok zaten demişim.

    Yok yahu nasıl edeyim. Düz çay bile içemiyorum. Daha doğrusu çayla aram zaten pek yoktur da bu aralar öyle şeylere hiç giremiyorum. Varımı yoğumu kitaba verip aç kalmakla meşgulüm. Geçenlerde kitapçıda tutamadım kendimi yine. Hiç hesap etmeden son paramı da kitaba verdiğim için eve yürüyerek döndüm, 1.5 saat. Hani olmaz ama, tamamıyla kitap alınmış kredi kartımı falan olur da ödeyemez ve hacze düşersem eve gelecek memura acıyorum. Kanun gereği bilgisayar, televizyon, telefon falan alamayacak. Zavallım kitapları yüklenip gidecek ona üzülüyorum. Bu işin şakası tabii de, işin doğrusu artık oyun bile almıyorum bırak yeşil çay, Çin-Hint çayı falan almayı. Bu sene fırsat bulamadım yoğunluktan ama yazın bir uğrarım artık yanına.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Öff bir şeye yetişeceğim diye aceleyle yazdığım için dikkat etmeden yazdım, tekrar okuyunca kendimden tiksindim. Ne çok zaten demişim.

    Yok yahu nasıl edeyim. Düz çay bile içemiyorum. Daha doğrusu çayla aram zaten pek yoktur da bu aralar öyle şeylere hiç giremiyorum. Varımı yoğumu kitaba verip aç kalmakla meşgulüm. Geçenlerde kitapçıda tutamadım kendimi yine. Hiç hesap etmeden son paramı da kitaba verdiğim için eve yürüyerek döndüm, 1.5 saat. Hani olmaz ama, tamamıyla kitap alınmış kredi kartımı falan olur da ödeyemez ve hacze düşersem eve gelecek memura acıyorum. Kanun gereği bilgisayar, televizyon, telefon falan alamayacak. Zavallım kitapları yüklenip gidecek ona üzülüyorum. Bu işin şakası tabii de, işin doğrusu artık oyun bile almıyorum bırak yeşil çay, Çin-Hint çayı falan almayı. Bu sene fırsat bulamadım yoğunluktan ama yazın bir uğrarım artık yanına.

    Alıntıları Göster
    Beklerim mutlaka.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Beklerim mutlaka.

    Alıntıları Göster
    Eyvallah sağolasın. Müsait olunca haberleşiriz mutlaka. Canımı da çektirdin şimdi durduk yere.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Eyvallah sağolasın. Müsait olunca haberleşiriz mutlaka. Canımı da çektirdin şimdi durduk yere.

    Alıntıları Göster
    Elimde açılmamış Japon çayı var. Gelirsen, bahane olur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: webbie

    Elimde açılmamış Japon çayı var. Gelirsen, bahane olur.

    Alıntıları Göster
    Sen ona hiç yazık etme, ben gelene kadar küflenir. Aslında o tarafta zaten bir işim olduğu için gelmem gerekiyor ama sana da uğramak niyetindeyim. Fakat o kadar yoğunum ki yaza anca fırsat bulurum muhtemelen. Önümde 4 aylık iş var, gece yarılarına kadar çalışır duruma geldim. Resmen akademisyen falan değilim, bir süre daha olamayacağım daha ona yol var ama beni akademiye sokmak için kafamın etini yeyip ısrar edenlere selam ediyorum. Normal çalışırken çok daha rahattım ben yav.

    Eğer bir tren faciası daha olmaz da sağ salim varabilirsem beni istasyondan alırsın artık geldiğimde.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    Sen ona hiç yazık etme, ben gelene kadar küflenir. Aslında o tarafta zaten bir işim olduğu için gelmem gerekiyor ama sana da uğramak niyetindeyim. Fakat o kadar yoğunum ki yaza anca fırsat bulurum muhtemelen. Önümde 4 aylık iş var, gece yarılarına kadar çalışır duruma geldim. Resmen akademisyen falan değilim, bir süre daha olamayacağım daha ona yol var ama beni akademiye sokmak için kafamın etini yeyip ısrar edenlere selam ediyorum. Normal çalışırken çok daha rahattım ben yav.

    Eğer bir tren faciası daha olmaz da sağ salim varabilirsem beni istasyondan alırsın artık geldiğimde.

    Alıntıları Göster
    "Geliyorum" demen yeter. Beklerim...




  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.