Hatta arkadaşlık öyle bir ön plana çıkmalı ki... Aşk ancak ardından gelmeli!
Çünkü...
Romantik aşkın kıvılcımı söndüğünde...
Arkadaşlık ateşinin kalpleri ısıtıyor olması lazım!
KURAL 2 Önemli konuları karşınızdaki insanın işi başından aşkınken gündeme getirmeyin.
Sizin birinci önceliğiniz belki de -o sırada- karşınızdaki insanın birinci önceliği değil. Hele işi başından aşkınsa, yoğunsa, kafasına iş takılmışsa... Oysa siz, size gerekli ilgiyi göstermediği sonucunu -yanlış da olsa- çıkaracaksınız.
Bekleyin...
Doğru zamanı yakaladığınızda konu orada çözülecektir. Yanlış zamanlama yüzünden çözülemediğinde... İçinizde büyüyecektir.
Çözülmeyen sorunlar zamanın geçmesiyle beslenerek büyür.
KURAL 3 Ön fikirli olmayın, yani karşınızdakini "peşin hükümle" haksız ilan etmeyin.
Örneğin "Sen anlaşılmazsın" yerine "Ben seni anlamakta zorlanıyorum" demeyi tercih edin.
Aslında böyle yapınca, karşı tarafın savunmasını kırıyor ve onu açık olmaya zorluyorsunuz.
Karşınızdakinin lafını ağzına tıkamaktansa cevap almaya bakın!
KURAL 4 Ne istediğinizi tam olarak bilin.
Karşınızdakinden şikâyet edeceğinize, siz tam olarak ne istediğinizi söyleyin ve karşınızdakinin buna tepkisinden hareket ederek yolunuza devam edin.
Sonuçta sizin kafanızın içinde ne olduğunu bilemeyebilir. Genellikle tartışmaların başlama nedeni, birisinin sevgi arayışı, ilgi alaka istediğidir.
Ne istediğinizi tam olarak bilin ve onu isteyin.
Sevgi dilenmek için rol yapmayın!
KURAL 5 Karşınızdakinin isteklerine ve duygularına kilitlenin.
Birisi bizi suçladığında hemen olayın kendi tarafımızdan görünen boyutunu anlatmaya başlarız.
Bu hepimize normal gelir de... Aslında bir savunma mekanizması...
Ne yapabileceğinize dair sorular sorun...
Savunma dürtüsü kendine güven eksikliğinden doğar ve asıl konudan uzaklaştırır.
Bir seferde bir konuyu tartışın.
KURAL 6 Bunu "bir sefer de bir konuyu tartışın" şeklinde yazabiliriz. Çünkü genelde bir tartışma sırasında ondan evvelki on tartışmanın da hesabı ortaya çıkar. Bu durumun işleri kolaylaştırmadığını hepimiz biliyoruz.
Doğru söz ayrıca savunma istemez.
Tam olarak neyi kastettiğinizi açık edin.
KURAL 7 Mesela eşiniz bir köşeye çekilmiş sessiz sessiz duruyor...
Bu şartlarda "Bana mı sinirlendin" diye sorarsınız veya "Sen niye sinirlisin" diye mi?
Bana mı sinirlendin daha akıllıca...
Size olmayabilir ve açılır, derdini anlatır. Eğer sizeyse... Ne olduğunu konuşursunuz.
Oysa...
"Niye sinirlisin" demenizin altında "Sen sinirlisin (zaten)" düşüncesi yatıyor.
Konuşurken ince ayar önemli!
Karşınızdakini dinleyin.
KURAL 8 Bu kadar basit. Çoğu zaman karşınızdaki insanın tek istediği onu dinlemenizdir. Dinlediğinizden ve ne dediğini anladığınızdan emin olduğunda mesele kalmayacak.
"Sen" yerine "Ben" kullanın.
KURAL 9 Kural basit...
"Hep geç kalıyorsun yerine" "Beklemekten haz etmiyorum."
"Dağınıksın" yerine "Arkanı toplamaktan yoruldum."
Kendinizi nasıl hissettiğinizden sadece siz sorumlusunuz!
Talimat vermeyin, rica edin
KURAL 10 Talimatla rica arasındaki fark...
Talimat yerine gelmezse cezası vardır...
Mesela bir somurtma, bir hareket, sessizlik, sırt dönme.
Oysa ricaların cezası yoktur ve belki de bu yüzden rica ettiğinizde her şey daha kolay olur.
Gerçek rica kimseye sorumluluk yüklemez.
KURAL 11 Karşınızdakine cevap vermek yerine tepki göstermeyi seçmeyin.
Tepki, -reaksiyon- harekettir, birisine ağzınızı açmadan bir duyguyu iletirsiniz. Cevap vermek ise sözel bir eylem... Konuşmaya davet ediyor... Hoşunuza gitmeyen bir şey olduğunda tepki değil cevap verin. Böylece sorun, anlaşılmaz bir durum, bir bilmece olmaktan çıkar.
Tepki verirseniz karşılığında tepki alırsınız ve sonuçta hedeften uzaklaşırsınız.
KURAL 12 Duygularınız sizi yanıltmaz... Çatışmanın nedeni duygu değil sizin o duygu karşısında verdiğiniz tepkidir.
Duygu ile düşünceyi ayırabilmek gerekiyor... Hem kendi içimizde hem de karşımızdaki için... Sevdiği insan eve çok geç gelirse herkes sinirlenebilir, kırılır, üzülür. Ama bu hissi doğal karşılayıp konuşmak gerek... (O içeri girer girmez üzerine saldırmak yerine!)
Hissetmek insan olmanın bir parçası... Hislerinizi değil tepkilerinizi tartın.
KURAL 13 Anlayışlı olun.
İnsanlar bir fikri defalarca dile getiriyorlarsa "anlayış" arıyorlar demektir... Yani mutlaka sizin de onlarla aynı fikirde olmanız gerekmiyor... Karşı tarafı anlıyor olmanız yetecektir.
Bir çocuk düşünün, "Senden nefret ediyorum" diye ağlıyor. Siz ona kırılacağınıza çocuğun nasıl mutlu olacağını düşünürsünüz değil mi?.. İşte anlayışlı olmak bu.
Her zaman hemfikir olmak gerekmez ara sıra anlayış göstermek çok işe yarar.
KURAL 14 Eşiniz "Hayatım"dediğinde oradaki "Hayatım"ın gerçek anlamını yakalamaya çalışın...
Kavga ederken bile söylenen "Ama hayatım anlamıyorsun valla" formülünde karşınızdaki size bir mesaj vermeye çalışıyor ve aslında size "hayatım" derken o "kendi hayatını" dile getiriyor.
O hayatı görebilmeniz önemli.
Her tartışmanın altında bastırılmış bir istek vardır. Onun ne olduğunu bulun!
KURAL 15 Eşinize duygularınızın ne olduğunu, o duyguyu hisseder hissetmez, söyleyin.
Türk filmlerinde çok olur, biri "akım" der diğeri başka şey anlar. İnsan karşısındaki hakkında aslında doğru olmayan bir hisse kapıldı mı... Ayıkla pirincin taşını! Bu his geldiği anda işin aslını ortaya çıkartmak gerek, o nedenle duygu hissedilir hissedilmez verdiğiniz tepki dile getirilmeli.
Bu işin bir istisnası var... Eski kavgalar!
Mesela kendinizi evde yalnız hissettiniz diye, "Sen zaten iki ay önce eve de sabaha karşı gelmiştin" diye başlamamak lazım!
Bir anda bir insan ya ya bir durumun sizi çok kızdırması güç ama birikmiş kızgınlığı patlatabilir.
Bardağı taşıran son damla durumlarını yaşamamak için bardağın dolmasına izin vermemek gerek.
KURAL 16 Yüzde 100 dürüst olun ve bu da günde 24 saat sürsün! Veya yüzde 99.99 dürüst olun, "Bugün suratın hasta gibi duruyor" demenin alemi yok! Ama eşiniz ona karşı hep açık oynadığınızı bilirse ve ilişki dürüstse arada sağlam bir güven ilişkisi oluşuyor.
Bilmek istediğinizi sorun!
Dürüst olun ki güven olsun. Güven olsun ki arkadaşlık doğsun. Arkadaşlık olsun ki uzun bir ilişkinin tadı olsun!
Ara sıra işi şakaya vurun...
KURAL 17 Aranızda yaptığınız konuşmalar mahkeme tutanağı değil! Bazen yerinde bir espri her şeyi yumuşatır... Kadın: Bu huyun böyle devam ederse ben de çeker giderim!
Adam: Nereye gidiyorsun, ben de geleyim!
Gülümseten cevaplar işi kavgadan çıkarır, meseleye yapıcı yaklaşım sağlar.
Falcılık yapmayın.
KURAL 18 Bir insanı ne kadar yakından tanırsanız kafasından geçenleri o derece rahat okumaya başlarsınız. Ancak önemli konularda işin bu yönüne fazla güvenmemek gerek... Ya yanlış okumuşsanız?!
Konu önemliyse sorun!
Durum ayan beyan belli olsa dahi, işin aslını sormak aslında yanlış bir fikirle yola devam etmekten iyidir.
Ana yoldan sapmayın!
KURAL 19 Bazen birisine -kırılacak üzülecek diye- söylememiz gereken bir şeyi söylemeyiz. Ama söylememiz gerekebilir. Burada izlenecek yol, ilk önceliğimizi ortaya koymak! Söylemesi zor bir şeyi anlatmadan evvel bir açılım yapabiliriz... Seni çok seviyorum, senin için en iyisini istiyorum, bu konu aramızı bozsun istemiyorum...
Zor şeyi söylemeden evvel karşınızdakine olan zaafınızı ortaya koyarsanız iki tarafın da işi kolaylaşır.
Sevdiklerinizle zor konuları konuşurken duygularınızı dile getirin... Getirin ki tartışmalar sizi beraber kılan sevgiden ayırmasın.
Lafı dolandırmayın!
KURAL 20 Yani bu 20 kuralın hepsini birden uygulayın.
Ve asla unutmayın...
Sevenler arasında iletişimin üç büyük temel kuralı vardır: