Şimdi Ara

Dünya gerçekten simülasyon mu?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
19
Cevap
0
Favori
780
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Acaba insanoğlu, internet ile, dijitalleşme ile kendinden önceki değil de kendinden sonraki uygarlıkların nasıl bir şey (olacağını değil) “olduğunu” mu anlamaya çalışıyor?

    Liseden kadim bir dostum Nesnelerin Hizmeti yazısından sonra bana bir makale gönderdi. 2003 yılında Philosophical Quarterly adlı akademik bir dergide yayınlanan makalenin ilginç bir başlığı var. “Bir Bilgisayar Simülasyonunda mı Yaşıyorsunuz?”

    Nick Bostrom imzalı bu makaleye göre şu olasılıktan birisi söz konusudur: (1) İnsan ırkı, üst-insan denilecek bir düzeye gelmeden yok olacak veya (2) Herhangi bir üst-insan ırkının kendinden önceki atalarının yaşamının simülasyonunu yapma imkanı olmayacak veya (3) Şu an bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz.

    Simülasyon, malum, bir şeyi taklit etmek ya da modellemek demek. Örneğin otomobilin belli bir hızla duvara çarptığında ne hale geleceğini görmek için otomobili o hızda duvara çarpmaya artık gerek yok. Tüm bilgiler bir bilgisayara girilebilir ve bu çarpma olayının simülasyonu bilgisayarda yapılabilir.

    Aklıma asasin creed geldi
    Gerçekten simülasyon mu evren
    Admin giriş-çıkış kodlarını bilip sistemi düzeliyor yapay zeka sistemi ayakta tutmayı başarıyor..

    Tabii bunlar boş diyenler gelecekte gerçekle ayırt edilmeyecek simülasyon çıkacaktır...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • İmamı rabbani k.s 470. mektup
  • Sonuçta atom denilen piksellerden oluşuyor bütün evren

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Aklına Assaain Creed geldi ama Matrix gelmedi öyle mi?

    Açıkçası hiçbir iz yok simülasyonda yaşadığımıza dair. Eğer evet dersem tıpkı din gibi bir inanç olur. Hayır dersem yine kanıtı yoktur fakat uçan spagetti canavarının olmadığına dair de kanıt olmadığına göre her nesnel olmayan şeye ya varsa denilemez.

    Fakat isterdim bir simülasyonda olmak.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bir bilim adamı "Ben Ay'a bakmadığımda, Ay yoktur" diye makale yazmıştı. Einstein, bir toplantıda yanına yanaşıp, "Sen gerçekten bunun gerçek olduğuna inanıyor musun?" diye sormadan edememişti. Bütün bu saçmalıklar, kuantum fiziğinin başının altından çıkıyodu. Kuantum fiziğinin, anormal sonuçlarından sadece bir tanesiydi bu. Ancak o zamanlar için, kuantum fiziğinin, bilim dışı bir saçmalık olduğu konusunda, neredeyse tüm bilim adamları hemfikirdi. 82 yılına kadar da kuantum fiziğinin doğruluğunu ispatlayacak bir teknoloji olmadığı için, kimse doüruluğuna inanmıyordu. Ancak 82 yılının Aspect deneyi, kuantum fiziğinin gerçek olduğunu ortaya koydu.

    Kuantum fiziğine göre madde, gözlemlenene kadar maddesel özellik göstermez. Momentum, konum gibi maddesel özellikleri yoktur. Ancak gözlemlendiğinde kendisine bir konum ve momentum seçer. Tüm uzaya yayılmış bir olasılık iken, gözlemlendiğinde, belli bir konumda madde olarak ortaya çıkar.

    Tıpkı bilgisayar oyunlarında olduğu gibi. Gta5 gibi bir oyun çok büyük bir haritaya sahiptir. 20 km ötede, sokakta yürüyen insanlar, kırmızı ışıkta durup, yeşil ışıkta geçen arabalar vardır. Ancak bu kadar devasa bir açık dünya oyunundaki tüm nesneler aynı anda çizilemez. Dünyada bunu kaldırabilecek bir ekran kartı yoktur. Bu yüzden oyunumuzun ayarlarında, draw distance, ya da türkçe karşılığı olarak çizim uzaklığı ayarı vardır. Eğer güçlü bir ekran kartı alacak paramız yoksa, bu ayarı kısarak, akıcı bir oyun oynayabiliriz. Biz sadece 500 metre ilerisini görebiliyoken, belki 50 km çapta, bir sürü oyun nesnesi hareketine devam eder. Ancak biz bir nesneye 500 metre yaklaşana kadar o nesne sadece, hafızada yer kaplayan bir veridir. Görüntüsü yoktur. Ancak ekran kartı, biz yeterli mesafeye geldiğimizde, bu nesneyi çizmeye başlar ve görebileceğimiz bir nesneye dönüştürür. Tekrar görüş mesafemizden çıktığında, artık bu nesne görünür birşey değildir ve sadece hafızada veridir.

    İşte evrenimiz de, maddeye aynen böyle davranır. Kuantum fiziği der ki, maddeyi madde yapan, gözlemdir. Cüzdanımızı işyerimizde unutmuş olabiliriz. İşyerimiz kapalı, kapılar kilitli, tüm ışıklar kapalı olabilir. Cüzdanımız güvende olabilir. Ancak onu düşündüğümüzde, karanlığın içinde, kimsenin görmediği bi yerde hayal ettiğimizde, acaba gerçekten orda mıdır?

    Bir tüpün içindeki atomlarla deney yaparken, akşam olduğunu ve tüpü labaratuvarda bırakıp, ışıkları kapatıp, kapıyı kilitlediğimizi düşündüğümüzde, o küçüçük atomlar acaba ne yapmaktadır. Olduğu yerde durmakta mıdır? Ertesi gün gelip de, o tüpteki atomlara tekrar baktığımızda, aynen yerlerinde durduğunu görürüz. Peki biz bakmadığımızda ne yapıyorlar? Son zamanlarda yapılan bir deney, tüpün içindeki atomlara bakmadığımızda, baktığımıza göre daha hareketli olduklarını ortaya koydu. Yani bu yaramaz atomlar, sınıftaki öğretmenin, tahtaya bişeyler yazmak için arkasını döndüğü anda, fıkır fıkır kaynatan ilkokul öğrencileri gibi davranıyor. Öğretmen gürültüyü duyup birden arkasını döndüğünde, birden hareketsiz kalıyorlar.

    Sonuçta görüyoruz ki, kuantum fiziğinin öngörüleri, birer birer, bilimsel olarak ispatlanıyor. Neticede ortaya çıkan gerçek şudur ki, evrenin işleyişinin bir de arka planı var. Bir background process işliyor. Maddenin arka planında işleyen bir olasılıklı yapı var ve bu olasılığın hangisi olacağına karar veren bir mekanizma var. Çift yarığa gönderdiğimiz bir elektron, dalga girişimi deseninin, arka planda meydana getirdiği, pek çok sayıdaki saçaklardan birine gider. Hangi saçağa gideceğini asla bilemeyiz. Arka plandaki bu olasılıklardan birine kim karar vermektedir? Einstein'ın meşhur "Tanrı zar atmaz" çıkışının arkasında yatan bu gerçektir. Einstein, maddenin arkaplanında olasılık olamaz demek istemiştir. Ancak ilerleyen bilimsel teknolojiler, "Tanrı'nın ne yapıp yapmayacağını söylemeyi kes" diyerek Einstein'a kafa tutan Bohr'u haklı çıkarmıştır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kingman29 -- 20 Ekim 2016; 1:02:51 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • westworld :)
  • Kingman'ın yorumu şahane olmuş.
    Simülasyon demek, bizden daha gelişmiş ve eski bir ırkın var olabileceğini kabul etmektir. Ya da semavi Tanrılar hipotezi eskisinden çok daha güçlü şekilde tartışılır. Benim hiç birisiyle bir alıp veremediğim yok ancak, bu durumda asıl irdelememiz gereken şey şu olur;
    ''Peki bu simulasyonu kuran üst akıl hangi kurallara göre var oldu? Onu taklit edebilir miyiz? Bağımsızlığımızı kazanıp, Tanrılar evrenine (simulasyondan) çıkabilir miyiz? '' Çok eğlenceli bir konu.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • bir taşı cama ne kadar hızlı atarsanız atın camı kırar!mı?
    bu soru eldeki verilerin atıl olduğu bir dünyada simüle edilirse cam her daim kırılır sonucu çıkar. ancak bu taş ışık hızında atılırsa bu durum bir istisna oluşturur ve simüle edilecek gerçeklik mahiyet değiştirir.

    şimdi biz bir taşı ne kadar hızlı atarsak atalım demeyiz ve taşı gerçek manada ışık hızı ile mi atmamız gerekiyor konusunu tartışırız ve eldeki veri ilahsal boyuta kayar.

    şimdi insan olarak bu taşı ışık hızıyla atabilir miyiz? hayır ancak insanın yaptığı bir hızlandırıcıya ne kadar insan denebilirse o kadar ilahi varyasyon kazanmış bir alet-insan karışımını kabulle bunu insan denen varyasyon yaptı diyebiliriz.

    insanın bireysel olarak ilahi boyuta geçme yetisi olamazken yaptığı nesnenin o kişiyi toplamda ne kadar insan ettiği konusu da ayrıca bir tartışma konusudur.

    insan acaba şu haliyle tanımladığımız insan mıdır sorusu önem kazanmaya başlar.

    temel olarak bireysel babda insanın gelişmişlik düzeyinin her daim artan basamakları bakımından tekamülünü tamamlamamış insan portresi insana ait ilim belki ilaha kavrama yöneltir ancak bu onu ilahi kavramın tahtına ne kadar oturtur.

    şu an itibari ile zatını bir takım mekanik bileşkelerden müteşekkil görebileceğimiz bir varyasyonun zaten ilah değil insan olduğu anlaşılırken ilmimizin bizi götürdüğü yerdeki sandalye üzerinde oturan ilahi varyasyon ne kadar anlam şekil ve meal kazanmış olacaktır.

    bu görünen varlık ne kadar ilahtır ve ne kadar bize benzer ve insan yine hayal kırıklığı yaşarken aslında yok olan kavram ilah olan değil benmişim der.

    bence bu tekrarın ezber bozan unutkanlığına yani insanın makus kaderine bir yol tutmak olabilir.

    saygılarımla....




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Bir bilim adamı "Ben Ay'a bakmadığımda, Ay yoktur" diye makale yazmıştı. Einstein, bir toplantıda yanına yanaşıp, "Sen gerçekten bunun gerçek olduğuna inanıyor musun?" diye sormadan edememişti. Bütün bu saçmalıklar, kuantum fiziğinin başının altından çıkıyodu. Kuantum fiziğinin, anormal sonuçlarından sadece bir tanesiydi bu. Ancak o zamanlar için, kuantum fiziğinin, bilim dışı bir saçmalık olduğu konusunda, neredeyse tüm bilim adamları hemfikirdi. 82 yılına kadar da kuantum fiziğinin doğruluğunu ispatlayacak bir teknoloji olmadığı için, kimse doüruluğuna inanmıyordu. Ancak 82 yılının Aspect deneyi, kuantum fiziğinin gerçek olduğunu ortaya koydu.

    Kuantum fiziğine göre madde, gözlemlenene kadar maddesel özellik göstermez. Momentum, konum gibi maddesel özellikleri yoktur. Ancak gözlemlendiğinde kendisine bir konum ve momentum seçer. Tüm uzaya yayılmış bir olasılık iken, gözlemlendiğinde, belli bir konumda madde olarak ortaya çıkar.

    Tıpkı bilgisayar oyunlarında olduğu gibi. Gta5 gibi bir oyun çok büyük bir haritaya sahiptir. 20 km ötede, sokakta yürüyen insanlar, kırmızı ışıkta durup, yeşil ışıkta geçen arabalar vardır. Ancak bu kadar devasa bir açık dünya oyunundaki tüm nesneler aynı anda çizilemez. Dünyada bunu kaldırabilecek bir ekran kartı yoktur. Bu yüzden oyunumuzun ayarlarında, draw distance, ya da türkçe karşılığı olarak çizim uzaklığı ayarı vardır. Eğer güçlü bir ekran kartı alacak paramız yoksa, bu ayarı kısarak, akıcı bir oyun oynayabiliriz. Biz sadece 500 metre ilerisini görebiliyoken, belki 50 km çapta, bir sürü oyun nesnesi hareketine devam eder. Ancak biz bir nesneye 500 metre yaklaşana kadar o nesne sadece, hafızada yer kaplayan bir veridir. Görüntüsü yoktur. Ancak ekran kartı, biz yeterli mesafeye geldiğimizde, bu nesneyi çizmeye başlar ve görebileceğimiz bir nesneye dönüştürür. Tekrar görüş mesafemizden çıktığında, artık bu nesne görünür birşey değildir ve sadece hafızada veridir.

    İşte evrenimiz de, maddeye aynen böyle davranır. Kuantum fiziği der ki, maddeyi madde yapan, gözlemdir. Cüzdanımızı işyerimizde unutmuş olabiliriz. İşyerimiz kapalı, kapılar kilitli, tüm ışıklar kapalı olabilir. Cüzdanımız güvende olabilir. Ancak onu düşündüğümüzde, karanlığın içinde, kimsenin görmediği bi yerde hayal ettiğimizde, acaba gerçekten orda mıdır?

    Bir tüpün içindeki atomlarla deney yaparken, akşam olduğunu ve tüpü labaratuvarda bırakıp, ışıkları kapatıp, kapıyı kilitlediğimizi düşündüğümüzde, o küçüçük atomlar acaba ne yapmaktadır. Olduğu yerde durmakta mıdır? Ertesi gün gelip de, o tüpteki atomlara tekrar baktığımızda, aynen yerlerinde durduğunu görürüz. Peki biz bakmadığımızda ne yapıyorlar? Son zamanlarda yapılan bir deney, tüpün içindeki atomlara bakmadığımızda, baktığımıza göre daha hareketli olduklarını ortaya koydu. Yani bu yaramaz atomlar, sınıftaki öğretmenin, tahtaya bişeyler yazmak için arkasını döndüğü anda, fıkır fıkır kaynatan ilkokul öğrencileri gibi davranıyor. Öğretmen gürültüyü duyup birden arkasını döndüğünde, birden hareketsiz kalıyorlar.

    Sonuçta görüyoruz ki, kuantum fiziğinin öngörüleri, birer birer, bilimsel olarak ispatlanıyor. Neticede ortaya çıkan gerçek şudur ki, evrenin işleyişinin bir de arka planı var. Bir background process işliyor. Maddenin arka planında işleyen bir olasılıklı yapı var ve bu olasılığın hangisi olacağına karar veren bir mekanizma var. Çift yarığa gönderdiğimiz bir elektron, dalga girişimi deseninin, arka planda meydana getirdiği, pek çok sayıdaki saçaklardan birine gider. Hangi saçağa gideceğini asla bilemeyiz. Arka plandaki bu olasılıklardan birine kim karar vermektedir? Einstein'ın meşhur "Tanrı zar atmaz" çıkışının arkasında yatan bu gerçektir. Einstein, maddenin arkaplanında olasılık olamaz demek istemiştir. Ancak ilerleyen bilimsel teknolojiler, "Tanrı'nın ne yapıp yapmayacağını söylemeyi kes" diyerek Einstein'a kafa tutan Bohr'u haklı çıkarmıştır.
    muhtesem anlatmissiniz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Bir bilim adamı "Ben Ay'a bakmadığımda, Ay yoktur" diye makale yazmıştı. Einstein, bir toplantıda yanına yanaşıp, "Sen gerçekten bunun gerçek olduğuna inanıyor musun?" diye sormadan edememişti. Bütün bu saçmalıklar, kuantum fiziğinin başının altından çıkıyodu. Kuantum fiziğinin, anormal sonuçlarından sadece bir tanesiydi bu. Ancak o zamanlar için, kuantum fiziğinin, bilim dışı bir saçmalık olduğu konusunda, neredeyse tüm bilim adamları hemfikirdi. 82 yılına kadar da kuantum fiziğinin doğruluğunu ispatlayacak bir teknoloji olmadığı için, kimse doüruluğuna inanmıyordu. Ancak 82 yılının Aspect deneyi, kuantum fiziğinin gerçek olduğunu ortaya koydu.

    Kuantum fiziğine göre madde, gözlemlenene kadar maddesel özellik göstermez. Momentum, konum gibi maddesel özellikleri yoktur. Ancak gözlemlendiğinde kendisine bir konum ve momentum seçer. Tüm uzaya yayılmış bir olasılık iken, gözlemlendiğinde, belli bir konumda madde olarak ortaya çıkar.

    Tıpkı bilgisayar oyunlarında olduğu gibi. Gta5 gibi bir oyun çok büyük bir haritaya sahiptir. 20 km ötede, sokakta yürüyen insanlar, kırmızı ışıkta durup, yeşil ışıkta geçen arabalar vardır. Ancak bu kadar devasa bir açık dünya oyunundaki tüm nesneler aynı anda çizilemez. Dünyada bunu kaldırabilecek bir ekran kartı yoktur. Bu yüzden oyunumuzun ayarlarında, draw distance, ya da türkçe karşılığı olarak çizim uzaklığı ayarı vardır. Eğer güçlü bir ekran kartı alacak paramız yoksa, bu ayarı kısarak, akıcı bir oyun oynayabiliriz. Biz sadece 500 metre ilerisini görebiliyoken, belki 50 km çapta, bir sürü oyun nesnesi hareketine devam eder. Ancak biz bir nesneye 500 metre yaklaşana kadar o nesne sadece, hafızada yer kaplayan bir veridir. Görüntüsü yoktur. Ancak ekran kartı, biz yeterli mesafeye geldiğimizde, bu nesneyi çizmeye başlar ve görebileceğimiz bir nesneye dönüştürür. Tekrar görüş mesafemizden çıktığında, artık bu nesne görünür birşey değildir ve sadece hafızada veridir.

    İşte evrenimiz de, maddeye aynen böyle davranır. Kuantum fiziği der ki, maddeyi madde yapan, gözlemdir. Cüzdanımızı işyerimizde unutmuş olabiliriz. İşyerimiz kapalı, kapılar kilitli, tüm ışıklar kapalı olabilir. Cüzdanımız güvende olabilir. Ancak onu düşündüğümüzde, karanlığın içinde, kimsenin görmediği bi yerde hayal ettiğimizde, acaba gerçekten orda mıdır?

    Bir tüpün içindeki atomlarla deney yaparken, akşam olduğunu ve tüpü labaratuvarda bırakıp, ışıkları kapatıp, kapıyı kilitlediğimizi düşündüğümüzde, o küçüçük atomlar acaba ne yapmaktadır. Olduğu yerde durmakta mıdır? Ertesi gün gelip de, o tüpteki atomlara tekrar baktığımızda, aynen yerlerinde durduğunu görürüz. Peki biz bakmadığımızda ne yapıyorlar? Son zamanlarda yapılan bir deney, tüpün içindeki atomlara bakmadığımızda, baktığımıza göre daha hareketli olduklarını ortaya koydu. Yani bu yaramaz atomlar, sınıftaki öğretmenin, tahtaya bişeyler yazmak için arkasını döndüğü anda, fıkır fıkır kaynatan ilkokul öğrencileri gibi davranıyor. Öğretmen gürültüyü duyup birden arkasını döndüğünde, birden hareketsiz kalıyorlar.

    Sonuçta görüyoruz ki, kuantum fiziğinin öngörüleri, birer birer, bilimsel olarak ispatlanıyor. Neticede ortaya çıkan gerçek şudur ki, evrenin işleyişinin bir de arka planı var. Bir background process işliyor. Maddenin arka planında işleyen bir olasılıklı yapı var ve bu olasılığın hangisi olacağına karar veren bir mekanizma var. Çift yarığa gönderdiğimiz bir elektron, dalga girişimi deseninin, arka planda meydana getirdiği, pek çok sayıdaki saçaklardan birine gider. Hangi saçağa gideceğini asla bilemeyiz. Arka plandaki bu olasılıklardan birine kim karar vermektedir? Einstein'ın meşhur "Tanrı zar atmaz" çıkışının arkasında yatan bu gerçektir. Einstein, maddenin arkaplanında olasılık olamaz demek istemiştir. Ancak ilerleyen bilimsel teknolojiler, "Tanrı'nın ne yapıp yapmayacağını söylemeyi kes" diyerek Einstein'a kafa tutan Bohr'u haklı çıkarmıştır.

    "Son zamanlarda yapılan bir deney, tüpün içindeki atomlara bakmadığımızda, baktığımıza göre daha hareketli olduklarını ortaya koydu."



    Hocam peki böyle bir similasyonu yazabilicek zekaya sahip bir varlık o atomlara gözümüz yerine başka nesnelerle bakabileceğimizi düşünememiş mi ? Ben şahsen o verdiğiniz atomların hızı örneğine katılmıyorum başka nedenlerden dolayı bu durum oluşmus olabilir. Belkide hiç olmamıştır ve yalan bilgidir.

    Gözümüzle derken oda içerisinde test ederken ve bizim dışarı çıkıp test makinelerini çalıştırmaya devam etmemiz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Asus gl702 -- 9 Ekim 2018; 21:05:15 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Gerçekle ayırt edilemeyen şeye simülasyon denmez
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sabah Yıldızı

    İmamı rabbani k.s 470. mektup
    Açıklarsan sırrına vakıf olabiliriz, çünkü büyük patlamadaki gibi tek bir noktadan noktai zevvaleden bahsediyor. Similasyonla bir bağlantı kuramadım
  • Simulasyon olsaydı bir simulasyon olduğunun farkına varamazdık .

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • her dönem olayları kendi algısına göre değerlendirir. geçmiş dönemlerin oyun eğlence dediği dünya bugün simülasyon olmuş. zira modern denilen zamanın insanı herşeyini pc ye bağlamış durumda

    evet dünya oyun eğlence mekanı
    evet simülasyonda yaşıyoruz

    ama simülasyon olması sonuçlarının olmayacağı anlamına gelmiyor. oyun dahi olsa kuralı var. oyun kuralına göre oynanır. bu zamana kadar insanın öğrenmiş olması gereken kurallar her nedense çabuk unutuluyor. sonuçlar mı artık oyunun bitmesini bekleyip göreceğiz.
  • mhmt042 M kullanıcısına yanıt
    Oyun ≠ Eğlence ≠ Simülasyon




    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Dünya Tanrı'nın simülasyonudur.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: The Mandalorian

    Dünya Tanrı'nın simülasyonudur.
    Tanrı'nın simülasyona mı ihtiyacı var? O kadar aciz bir varlık mı?

    Tanrı dünyalıların hayal gücü olmasın...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bethesta -- 11 Ekim 2018; 17:25:9 >
  • düz dünya diyenlere küfret gel burada simulasyondamıyız diye başlık aç yorum yaz.

    Forumun tımarhanesi felsefe bölümü.

    İsmi felsefe olup mainstream medyanın ve tarihdeki dayatma kişilerin fikirlerinin çığırtkanlığının yapıldığı tımarhane.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EmuMaster

    düz dünya diyenlere küfret gel burada simulasyondamıyız diye başlık aç yorum yaz.

    Forumun tımarhanesi felsefe bölümü.

    İsmi felsefe olup mainstream medyanın ve tarihdeki dayatma kişilerin fikirlerinin çığırtkanlığının yapıldığı tımarhane.
    Dünyanın şeklinden mühim konular var

    Tahmin edemeyeceğimiz hususlarda bile korkunç manipülasyonlara maruz kalabiliyoruz ve işin kötü yanı bunun bilincinde olmadan ölme ihtimalimiz yüksek
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.