Şimdi Ara

Dünya Petrol Krizi - Peak Oil (155. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
3.089
Cevap
40
Favori
189.497
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 151152153154155
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • vezir kullanıcısına yanıt

    Bahsettiğiniz dönemde, 1. Dünya Savaşı sonrasında Almanya hızla ve yüksek miktarda borçlanarak sanal bir sefahat dönemine girmişti. 1930 ekonomik buhranı ile yeni kredi bulamayınca Alman halkı o kadar büyük bir çöküşün içine girdi ki halk ceplerinde kaşıkla geziyor, sokakta, çöpte yiyecek bulursa hemen oracıkta kaşıkla yiyordu. Sonrası malum Nazi Almanyası doğdu.


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • plf P kullanıcısına yanıt
    evet tabii ki herşeyin bir nedeni vardır .
    Almanya www1 kaybedince ödemesi gereken borçları da 1920 sonrası para basarak çözebileceğini düşünmüş olmalı ,öncesini çok araştıramadım ama böyle bir enflasyonu yaşamamış olması das Kapital yazarının ekonomi baş kitabını da değerlendirememiş olması düşünülemez .Bilgi ve bilimsel görgü açısındna bölgesinin en aklı başında olan devleti maalesef 1920 sonrası 3 yılda trilyon mark basmak zorunda kalmıştır .Karşılığı olan madenleri ve iş gücünü kaybedince şimdi belki anlayamadığımız şekilde basit bir çözümün içinde gerçekle yüzleşmek zorunda kalmışlardır .Yahudi bankerler ve imalat sanayisinin bu kara gününde halka destek olamaması ve o döneme göre lüks içinde yaşaması ,toplum nazarında nazi hayranlığını yaratmış ve toplumun içşme nifak ederek ileride olacakni büyük olayların fitilini ateşlemiştir .Yoksa durduk yerde halk neden bu derece sert ayrışsın ve katliamlara gözlerini kapatsın

    .şimdi neden geçmişe dönüp bu konuları açıyorum ,önümüzde tarihin tekrarı söz konusu

    yine tüm dünyada büyük bir ekonomik kaos sinyalleri var

    yine toplum içerisinde zengin fakir arası uçurumlar oluşmuş ve idarecilerin konuyu zamanında anlayarak müdehale etmeleri gereken fırsatları kaçırmaları durumları var .Yazmaya gerek yok anlatmak için !

    Sadece kendi ülkemiz açısımdna söylemiyorum tüm gelişmekte olan ülkelerde derin resesyonlar var .Hatta gelişmekte olan ülkeler de covid sonrası kendi ülke içlerindeki kaosu anlamaya ve çözmeye çalışıyorlar .Ama anlayamadan tepetaklak olacaklar çünkü 1971 den beri başta amerika tarafından karşılıksız basılan doların ve buan endekslenen bir dünyanın ciddi kaygıları var .

    resesyon demek bizim için sıkça yaşadığımız bir ara dönem olmasına rağmen , avrupa ,ABD ve yakında belki Çin'in yaşayacağı ve yönetemeyeceği sokak olaylarının başlamasına ve toplumun ayrışmasına neden olacak .

    Geçmişte böyle oldu yine olacak diyorum .Ama tam tarihini bilebilmek zor olan yanıdır .

    Ekonomi üstadları grafiklere ve korku endekslerine bakarak çok yakında belki 6 ay veya 1 ile 2 yıl içinde ABD ve gelişmiş ülkelerin yaşayacağı Borsa çöküşü ile zincirleme büyük balonun patlayacağını düşünmektedirler .

    Borsa çöküşü demek yine türev borsaların ve karşışıklarının da sadece boş bir kağıttan ibaret olduğunu gösterecektir. Okuduklarım doğru ise türev piyasalarındaki gizli para borsaların tüm değerinin , on misli den fazla olduğunu iletiyorlar .Benim yorumum her zaman düşük söyleneceğini öngörerek en az 25 misli hayali paranın batacağı anlamına gelir .

    yani ABD borsaları yüzde 50 düşer ise türevde bunun on mislinden fazla.para batar demektir. Tüm dünyada borsalar kapatılır ve çöküş başlar ,sonrasını tahöin etmek güç değil önümüzde 1929 buranı var anlamak için ama şimdilerde borsalarsa bunun misliyle.para var ve herşey saliseninde saniye değil ,tüm dünyadan yapay zeka algoritmaları ile izleniyor .

    Geriye bizlere yaşanacak bubdurum sonrasında ne yapacağımız, hayatlarımızı ve ailemizi nasıl koruyacağımız, 19 yy şartlarına nasıl adapte olacağımızın anlaşılması ve kabullenmemiz kalacak .

    zihnimizi olabileceklere dair hazırlayarak ,panik ile hareket etmememiz lazımdır .

    Yoksa şiddetli deprem sonrası yaşanan sendromların benzerini yaşamamız olasıdır .

    sabah haberlerde okumuştum. Fransada ciddi yakıt krizi patlak vermiş ,nedenleri rafineri grevi ile alakalı ,ilgili haber aşağıda
    www.aa.com.tr
    Fransa'da akaryakıt istasyonunu 'işgal eden' gençler, benzini belirledikleri fiyattan sattı
    https://www.aa.com.tr/tr/dunya/fransada-akaryakit-istasyonunu-isgal-eden-gencler-benzini-belirledikleri-fiyattan-satti/2708459



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 11 Ekim 2022; 22:55:3 >
    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • 1979 sonrasını analiz eden güzel bir türkçe video iletiyorum .Anlatılanların heosi doğrudur bu dönemi ben yaşadığım için iyi biliyorum .Ancak 1978 1979 yıllarındaki girdiğimiz kuyrukların nedeninin 1974 kıbrıs harekatı olduğunu ancak 1980 lerde üniversite hocalarımız bahsettiğinde taşlar yerine oturmuştu.

    izleyelim ,genç arkadaşımızı dersini güzel çalışmış, bravo diyorum

    https://www.youtube.com/watch?v=N_B7lHvlkME&feature=youtu.be

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Yine bir güzel bir yazı iletiyorum ,bana göre günümüzün zamanını güzel analiz etmiş .Bildiğiniz gibi içinde yaşanılan zamanı yaşarken analiz etmek oldukça güç bir durumdur ,Eski hayatların devamı dışında düşünülebilecek bir şey yoktur ancak herşeyin de birgün bir sonu vardır .

    Yazarımızın yazısı aşağıdadır .
    ≈==========================

    Kapitalizme ayrılan sürenin sonuna geldik
    .




    Bugünlere dair bir belgesel yapıldığında geçen senenin 24 Ağustosu’ndan bir görüntüye muhakkak yer verilecek. O gün Macron kameralara şöyle demişti: “Bolluk çağının sonundayız. Peş peşe krizler kaderimiz olacak.” Aynı krizin tarifi geçen hafta Davos’ta da yapıldı: Çoklukriz… Bu krizler, halıyı kapitalizmin ayaklarının altından çekmek üzere.

    25 Ocak Çarşamba 2023 Saat: 00:02

    1.

    Dünya liderlerinin ve büyük zenginlerin favori zirvesi Davos, pandemi sonrası ilk defa geleneksel formatına dönmüş olsa da tantanadan uzaktı. Ses getirmedi.

    Jetlerine atlayıp İsviçre Alpleri’ne gelen nice güç sahibi, yine jetlerine atlayıp sessiz sedasız evine döndü.

    Neden?

    “Favori zirve” dedim ama Davos, artık liderleri heyecanlandırmıyor. G7’den sadece Almanya Şansölyesi Olaf Scholz oradaydı. Ne Amerikan Başkanı Biden ne bu zirveyi pek seven Fransız Macron ne de Japon veya Kanadalı mevkidaşları geldi.

    Bir yoruma göre, dünya liderleri Davos’ta görünmek istemiyor. Çünkü ortam fena halde toksik. Ortam, bir lideri seçmenlerinin gözünde yerin dibine geçirmeye son derece uygun. Jetler, arabalar, kokteyller, resepsiyonlar, karlı manzaralar, şatafat… Dibine kadar refah.

    Davos Zirvesi 2023

    İyi de geçen senelerde yok muydu bu manzara? Davos’un alametifarikası zaten bu refah ve bu manzara… Kapitalist dünyanın liderleri ve onların kimi davetlileri (son yıllarda da Çin), Avrupa’nın tepesine tırmanıp, sıradan insanlardan mümkün olduğunca uzakta, dünyanın ama esas olarak kapitalizmin hal ve gidişini konuşurlar. Bunu yaparken de çoğu kez etrafa iyimser peri tozları saçarlar. Yeni teknolojilerin ve yepyeni fikirlerin ışığında omuz omuzalık değilse de bir aradalık mesajları verirler.

    Dünya zaten güzeldir, yoksulluğa çare bulunabilir, savaşlar sona erebilir. Yeter ki biraz daha sağduyu… Yeter ki biraz daha sabır…

    Yeter ki sistem içinde kalınsın.

    Davos

    2.

    Mesele zaten bu.

    İçinde kalınması gereken sistem, yani anlı şanlı kapitalizm, artık çözülüyor. Patlakları dikiş tutmuyor.

    Kapitalizm, onu kuranların ve sürdürenlerin murat ettiği gibi işlemiyor. Zaten herkes için aynı şekilde işlemiyordu ya, şimdi kimse için işlemiyor.

    “Bize ayrılan sürenin sonuna geldik” diyor kapitalizm. Yaşlandığını, hantallaştığını ve artık devam edemeyeceğini onu en çok savunanlara bile gösteriyor. Zaten savunucuların da gedik kapatmaya çalışmaktan sistemi savunmaya vakitleri kalmıyor.

    Sistem tıkandı. Kelimenin her anlamıyla tıkandığı gibi görsel olarak da tıkandı.

    Süveyş Kanalı'nda sıkışıp kalan Evergreen Gemisi

    İleride bir gün, belki yakın belki uzak bir gün, birileri küresel kapitalizmin son dönemi üzerine bir belgesel yaptığında, anlatılarına yanlış manevra yüzünden Süveyş Kanalı’nda kısılıp kalan ve tüm dünyanın lojistik trafiğini bir başına tıkayan gemi Evergreen’le başlayabilirler.

    Tek bir gemi, kapitalizmi ayakta tutan tüm bir nakliye sistemini baltaladı. Önemli olan bunu yapmış olması değildi. Yapabilmesiydi.

    İşte bu kadar kırılgan bir sistemden bahsediyoruz.

    Süveyş Kanalı'nda sıkışıp kalan Evergreen Gemisi

    3.

    Evergreen’le başlayan belgesel muhakkak Covid-19 pandemisiyle devam edecektir. Sonra Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü savaşla…

    Küreselleşmenin çatırdamasıyla… Bize bir süredir kısacık gelen mesafelerin, korumacılıkla, savaşlarla ve arzın ciddi bir şekilde azalmasıyla, eski boyutlarına birdenbire geri dönmesiyle…

    Şöyle düşünün: Dünyanın en büyük elektronik şirketi gözbebeği oyun konsolunun yıllardır beklenen yeni sürümünü çıkartıyor. Ama talebi karşılayamıyor. Çünkü onu üretecek malzemeye ulaşamıyor.

    Elektrikli araba devriminden bahsediyoruz ama bu arabaları mümkün kılacak chip’lere erişim yok. Üretim bantları durmadıysa da müthiş yavaş dönüyor.

    Ukrayna limanlarında tahıl yüklü gemiler bekledikçe, dünyada açlık artıyor.

    Eczanelerin raflarında, ilaç şirketlerinin depolarında, hastanelerde, doktorlarda antibiyotik yok. Pandemi, savaş ve yükselen enerji fiyatları, temel olarak Çin ve Hindistan’da başlayan tedarik zincirini kırdı. Avrupa’da ve Türkiye’de ciddi bir antibiyotik krizi var.

    Zincir bir süredir boş dönüyor zaten. Limanlarda, otobanlarda, istasyonlarda ve özellikle Batı’da boş dönüyor. Hamalından tır şoförüne, eleman ya bulunamıyor ya zor bulunuyor. Zincir kırık.

    O tedarik zinciri ki kapitalizmi mümkün kılandır. Hayat damarıdır… Onsuz bu işler yürür mü?

    4.

    Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron

    Belgeselin bir yerinde muhakkak Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron’un 24 Ağustos 2022’den görüntüsü olmalı… Ancak bilmesi gerekenlerin bildiği bir sırrı nihayet faş edercesine, gecikmiş bir samimiyetle “Bolluk çağı bitti” dediği anın görüntüsü.

    “Yaşadığımız zamanlar bir dizi kriz tarafından şekilleniyor. Öyle görünüyor ki peşpeşe ortaya çıkacak krizler bizim kaderimiz olacak. Bolluk çağının sonunu yaşıyoruz. Maliye açısından büyük bir sorun teşkil edecek sınırsız nakit akışının sonundayız. Ya da hep elimizin altında olacakmış gibi duran teknoloji ve ürün bolluğunun sonundayız. Bolluk çağının sonundayız.”

    Bunu söyleyen adam Fransa’nın başında. Maliyeden geliyor. Kapitalist.

    Daha ne desin? Daha kim tarif etsin yaşadığımız çağı?

    5.

    Belki bir kuruluş, belki de sistemin kendisi bu tarifi yapabilir. Tarif kudreti açısından Macron’un da üstünde biri varsa, bu belki Davos’tur ya da onu düzenleyen Dünya Ekonomik Forumu’dur (WEF).

    O da kendi tarifini yaptı zaten.

    Bu senenin o sönük Davos’una bir sözcük damga vurdu: Polycrisis. Çoklukriz. Tartışmaların birçoğu bu sözcük etrafında döndü.

    Y

    Davos Zirvesi 2023

    Yirmi yılı aşkındır yürürlükte olan ama geçen sene ekonomi tarihçisi Adam Tooze’un popüler kıldığı bu sözcük aynı anda gelen ve iç içe geçen krizleri tarif ediyor. Sağlık krizi, enflasyon, demokratik çözülme, savaş ve nihayet bir heyula gibi korkunç şekilde büyüyen, bekleyen, beklerken büyüyen, ara ara üzerimize çöreklenen iklim krizi….

    Tüm bunlar, Macron’un işaret ettiği üzere o bolluk çağının sonunu getirecek krizler. Bolluk çağından beslenen sistemin sonunu da…

    Dünya Ekonomik Forumu, bu sözcüğü temel alan, “Çoklukrizin eşiğindeyiz; ne kadar kaygılamalı?” başlıklı son derece kaygılı bir analiz de yayımladı ve şunları söyledi:

    “Dünya çoklukrize yol açabilecek, bağlantılı risklerle yüz yüze.

    Geçim krizi an itibariyle, en yakın ve ciddi küresel risk.

    İklim kaynaklı riskler, geleceğin dünyasına yönelik en büyük tehdit.

    Çoklukriz, savaş dahil katastrofik sonuçlara yol açabilir.”

    6.

    Eh, Macron’u da geçtik; Dünya Ekonomik Forumu daha ne desin? Davos bize ne desin?

    Böyle gitmeyeceği belli. Bugüne dek hiçbir güç için “böyle” gitmedi.

    Zamanının en büyük gücü Roma İmparatorluğu’nun doğup büyüyüp öldüğünü biliyoruz.

    Üç kıtaya yayılmış Osmanlı İmparatorluğu’nun doğup büyüyüp öldüğünü biliyoruz.

    Moğol İmparatorluğu’nun, Çing Hanedanı’nın, Abbasiler’in, Japon İmparatorluğu’nun, üzerinde güneş batmayan Britanya İmparatorluğu’nun, Sovyetler Birliği’nin yerinde yeller estiğini biliyoruz.

    Bugünün imparatorlukları da tarihe karışacak. Ama daha önemlisi, bugünün imparatorluklarını kuran, ona can veren sistemler de tarihe karışacak. Batı’sıyla Doğu’suyla bugünün dünyasını yöneten devletler ve sistemler bir gün ortadan kalkacak. Bolluk çağı bitiyor. Ondan beslenen kapitalizm de bitecek.

    Yerine ne gelecek?



    Yenal Bilgici Kimdir?

    Yenal Bilgici, gazeteci. 1979 İskenderun doğumlu. Siyaset bilimi eğitimi aldı. 2000 yılında gazeteciliğe başladı. Nokta, Aktüel, Newsweek, GQ Türkiye, Habertürk ve Hürriyet’te çalıştı; yazılı ve görsel birçok başka mecrada yazdı çizdi anlattı. Siyaset, kültür, tarih üzerine röportajlar yaptı, yapmaya devam ediyor. 2022 Ocak’ında Türkiye’de son dönemde yaşananları hakikat-sonrası çerçevesinde ele aldığı “Memlekette Tuhaf Zamanlar - Hakikat Sonrasıyla Geçen İki Binli Yıllarımız” isimli eseri Doğan Kitap’tan yayımlandı. 2019’da tarihçi İlber Ortaylı ile “Bir Ömür Nasıl Yaşanır” isimli, büyük ilgi gören bir nehir röportaj kitabı yayımladı, bu kitabı 2022 Şubat’ında yine Ortaylı ile söyleştiği “İnsan Geleceğini Nasıl Kurar” takip etti. Özellikle Avrupa gündemini takip etmeyi, toplum ve teknolojinin kesişiminden türeyen yeni dünya üzerine düşünmeyi, edebiyatı ve bir de bloglarında ‘Eski Usul’ ve 'Tuhaf Zamanlar’ yazmayı seviyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 29 Ocak 2023; 11:54:2 >
    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • Finans piyasasında önemli gelişmeler olmakta
    Bu konuda oksijen dergisinde yayınlanan bir yazısını iletiyorum.Kapalı kapılar ardında dönen ilginç olayların detaylarını da öğrenmiş olacaksınız


    Wall Street Journal yazdı: Sadece Credit Suisse'in değil, İsviçre'nin kurtarılması gerekiyordu

    Credit Suisse, hükümetin araya girmesiyle yapılan bir anlaşma ile UBS'e satılarak iflastan kurtarıldı. Ancak aslında İsviçre'nin kendisinin kurtarılması gerekiyordu. Kriz, dünyanın zenginliğini korumak üzerine inşa edilmiş bir ekonomik modele ve ulusal kimliğe sahip İsviçre'nin kendisini tehdit etti



    İsviçre'nin en büyük bankasının başkanı geçen hafta acil bir telefon aldı. Telefonun diğer ucunda, teklif gibi görünen ama aslında bir ültimatom ileten üç üst düzey İsviçreli yetkili vardı. UBS'nin batmakta olan rakibi Credit Suisse'i kurtarması gerekiyordu. Herhangi bir ülke için bu finansal bir acil durum olurdu. İsviçre içinse riskler varoluşsal boyuta ulaşmıştı. Yüzyıllar boyunca geliştirdiği ekonomik modeli ve ulusal kimliği, dünyanın zenginliğini korumak üzerine inşa edilmişti. Mesele sadece bir banka değildi. İsviçre'nin kendisinin kurtarılması gerekiyordu.



    Wall Street Journal yazdı: Credit Suisse'i satın alan UBS için sırada ne var?

    Geçen hafta Perşembe günü, büyüyen bankacılık krizinin üzerinden henüz 24 saat geçmişti ve Credit Suisse mevduat kaybına uğruyordu. 167 yıllık ulusal kurumun iflasına sayılı günler kalmıştı. Hafta sonuna kadar ayakta kalabilmesi için merkez bankası 50 milyar doların üzerindeki kredi limitini dört katına çıkarmak üzereydi. ABD ve İngiltere'deki yetkililer İsviçreli meslektaşlarını arayarak Credit Suisse'in küresel piyasaları çökertmesine izin vermemelerini istediler.

    Yetkililer seçenek sundu

    Maliye Bakanı Karin Keller-Sutter, Merkez Bankası Başkanı Thomas Jordan ve mali düzenleyici Marlene Amstad, UBS Başkanı Colm Kelleher'i arayarak aslında tek bir seçenek olan iki seçenek sundular: Credit Suisse'i, geniş ve karmaşık bilançosunu tam olarak anlama şansı olmadan satın almak ya da UBS'in kendi yöneticilerinin İsviçre'nin küresel bir bankacılık merkezi olarak güvenilirliğini sarsabileceğinden endişe ettiği uzun süreli bir çözülme içinde kapanmasına izin vermek.

    Acil durum yasaları kullanıldı

    WhatsApp üzerinden İsviçreli diplomatlar birbirlerine endişeyle mevduatlarını Credit Suisse'ten çekip çekmemeleri gerektiğini sordular. Bir dizi çılgınca telefon görüşmesi ve Bern'de hükümet tarafından organize edilen toplantıların ardından UBS, Credit Suisse'i 3,2 milyar dolar karşılığında almayı kabul etti. Anlaşmayı imzalamak için, 2008 krizinden sonra bir daha asla kamu parasını bir bankayı kurtarmak için kullanmayacağına yemin eden hükümet, tam da bunu yapmak için aceleyle acil durum yasalarını kullandı.

    "İsviçre kimliğinin bir parçası"

    Ülkenin üçüncü büyük partisi olan FDP.Liberaller'in başkanı Thierry Burkart, "Credit Suisse sadece bir İsviçre şirketi değildir. İsviçre kimliğinin bir parçası. Küresel bir İsviçre bankasının iflası her yerde anında etki yaratırdı. İsviçre için uzun ve ağır bir itibar kaybı olurdu" dedi.



    Credit Suisse AT1 tahvil sahipleri, kayıpları için olası yasal yolları değerlendiriyor

    İsviçre'nin en büyük ikinci kredi kuruluşunun hızlı çöküşü mali piyasaları sarstı ve ABD'nin Batı kıyısında Silikon Vadisi Bankası'nın iflasıyla patlak veren bankacılık krizine küresel bir boyut kazandırdı. İsviçrelilerin hasarı tam olarak kontrol altına alıp alamadıkları henüz netlik kazanmış değil. Dünya çapında iki bankaya sahip olmak, İsviçre'nin dünya piyasalarındaki konumunu korumak için bir güvence olarak görülüyordu. Zoraki evlilik, İsviçre'yi bir bankayla baş başa bıraktı ve İsviçrelilerin ülkenin ekonomik ve siyasi modeline olan inancını sarstı.

    "Ya bu bankada bir şeyler ters giderse?"

    Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün rüşvet bölümünün eski başkanı olan ve şu anda Basel Yönetişim Enstitüsü'nde görev yapan Mark Pieth, "İsviçre bankacılığı tek bir büyük banka anlamına geliyorsa ya bu bankada bir şeyler ters giderse? O zaman tüm ülke ve ülkenin finansal istikrarı tehlikeye girer. Bu hiç de İsviçre'ye yakışmayan bir durum" diye konuştu.



    İsviçre'nin kapılar ardındaki Credit Suisse kurtarma operasyonu küresel finansı sarstı

    Merkez bankası ve maliye bakanlığının yanı sıra İsviçre'nin en üst düzey mali düzenleyicisi olan Finma, daha önce kamuoyuna yaptıkları açıklamaların ötesinde yorum yapmadı. Görüşmelerde yer alan bankacılar ve İsviçreli yetkililerin yanı sıra İsviçreli ve diğer Batılı diplomatlar kurtarmaya ilişkin ayrıntılar verdi.

    Bilançosu İsviçre ekonomisinin iki katı

    Alp ülkesi kendisini Avrupa'da özel bir yer olarak görüyor: bankaları uzak yatırımcılara ve dünyanın zenginlerine gizli bir güvenli liman sunan tarafsız bir komisyoncu ve ölçülü bir şekilde yönetilen bir demokrasi. İsviçre'nin bankacılık sistemi gayrisafi yurtiçi hasılasının beş katı büyüklüğünde ve çoğu ekonomiden daha büyük. UBS, Credit Suisse ile birlikte İsviçre ekonomisinin iki katı büyüklüğünde bir bilançoya sahip.

    Gizliliği sürdürmekte zorlanıyor

    Yıllardır İsviçre'nin istisnailiği yıpratılmaya çalışılıyor. ABD, 2008'den sonra İsviçre bankalarının Amerikalı müşterileri hakkındaki bilgileri İç Gelir Servisi'ne aktarmasını zorunlu kılan yasaları yürürlüğe koyarak bankacılık gizliliğine büyük bir darbe vurdu. En büyük güçleri denize kıyısı olmayan Alp ülkesini çevreleyen Avrupa Birliği ile ilişkiler, İsviçre'nin kendisini ticaret bloğuna daha sıkı bağlamak için yıllar süren görüşmelerden çekilmesinin ardından gerildi.



    Credit Suisse kurtarılmasına rağmen banka hisseleri düşüyor

    Rusya'nın Ukrayna ile savaşı karşısında 200 yıllık tarafsızlık politikasını savunmakta zorlanıyor. Büyük komşuları ve Biden yönetiminin baskısıyla Avrupa Birliği'nin Vladimir Putin ve en yakın müttefiklerine yönelik yaptırımlarına katılmasının ardından Moskova geçen yıl İsviçre'yi Dost Olmayan Ülkeler Listesi'ne aldı.

    Tarafsızlığını kaybediyor

    Aynı şekilde Almanya, İspanya ve Danimarka'nın Ukrayna'ya İsviçre askeri teçhizatı ihraç etmesine izin vermemesi, İsviçre'nin tarafsızlığa olan bağlılığının Avrupa'daki itibarına zarar verip vermediği tartışmalarını da beraberinde getirdi. Bir zamanlar büyük güçlerin çatışmaları sona erdirmek için müzakere ettikleri vazgeçilmez bir buluşma noktası olan ülke, Ukrayna'ya dair anlaşmalarda Türkiye tarafından arabulucu olarak kenara itildi. Rusya ile onlarca yıllık ekonomik ve diplomatik bağlar Moskova'da soğuk karşılanırken Batı'da yükümlülük haline geldi. İsviçre'nin eski Cumhurbaşkanı Micheline Calmy-Rey, "Şu anda İsviçre'nin stratejik bir ortak olarak tanınması için bir ikilemle, büyük bir zorlukla karşı karşıyayız. Şu an için öyle değil ve biz şoktayız" dedi.



    New York Times yazdı: Credit Suisse'in satışı bankacılık sistemini nasıl etkiler?

    ABD Büyükelçisi geçen hafta İsviçre'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en ciddi krizle karşı karşıya olduğunu söyledi. Credit Suisse'in iflasıyla sarsılan yabancı yatırımcılar, yatırım yapma isteklerini yeniden gözden geçiriyor. Die Weltwoche dergisinin editörü ve sağcı İsviçre Halk Partisi'nin üyesi Roger Köppel, "Burada her şey önlenebilirdi. Geçen hafta bize her şeyin yolunda olduğu söylendi. Gerçek ortaya çıktı ve İsviçre'yi çok sert vuruyor" diye konuştu.

    Credit Suisse'in kurucusu Alfred Escher, modern İsviçre'nin endüstriyel vaftiz babasıydı. İş adamı ve politikacı, İsviçre'nin demiryolu hatlarını finanse etmek için kredi kuruluşunu kullandı ve dağlarla çevrili ülkeyi Avrupa'nın geri kalanına bağlamak için Alpler'den tünel açtı. Credit Suisse, milyarderler, egemen servet fonları ve ailelerden oluşan A listesinin yanı sıra şüpheli müşteriler için de para saklamıştı. Banka, 2014 yılında ABD Adalet Bakanlığı ile yaptığı anlaşmada 2,6 milyar dolar ödemiş ve bankacılarının Amerikalıların vergilendirilmemiş servetlerini saklamalarına yardımcı olmak için elden nakit teslim ettiklerini ve belgeleri yok ettiklerini kabul etmişti.

    Skandallara rağmen zenginleri kalesiydi

    Londra'daki bir bankacı Mozambik'te kredi vermek için rüşvet aldı. Bir diğeri müşterilerin imzalarını taklit ederek onlara yüz milyonlarca dolar kaybettirdi. Daha yakın bir tarihte, 2021 yılında, Credit Suisse, aile ofisi Archegos Capital Management çöktüğünde 5 milyar dolardan fazla para kaybetti ve UBS'e satılmasının başlangıcı bu olay olarak görülebilir. Skandallara rağmen İsviçre bankaları ve hatta Credit Suisse, zenginlerin kalesi olma imajını korudu.



    UBS CEO'su çalışanlarını uyardı: Credit Suisse hala rakibimiz

    Credit Suisse'in son yönetim ekibinde, Yönetim Kurulu Başkanı Axel Lehmann ve CEO Ulrich Körner de dahil olmak üzere, UBS'den katılan birçok kişi yer aldı. Bu kişilerin düşüncelerini bilen kişiler, Credit Suisse'i sağlığına kavuşturmayı bir tür ulusal hizmet olarak gördüklerini söyledi.

    İsviçre'nin sorunlu çocuğu

    Geçen yılın sonlarında daha derin bir yeniden yapılandırma için 4 milyar dolar sermaye topladıktan sonra bile Credit Suisse defter değerinin sadece yüzde 20'sinden işlem gördü. Müşteriler geçen sonbaharda bankanın sağlığıyla ilgili yayılan haberler arasında bankadan 120 milyar dolar çekti. Credit Suisse'den çok da uzak olmayan Zürih'in merkezinde, UBS yöneticileri yardıma çağrılma ihtimaline karşı hazırlandılar. UBS yöneticileri ve yönetim danışmanları yıllarca senaryoları ve UBS'in hükümetten ne talep edeceğini önlem olarak planladılar.



    İsviçre Cumhurbaşkanı Berset: UBS'in satın alma kararı bankacılık sektörü için hayati öneme sahip

    UBS'in hükümete borcu vardı. Daha önce de İsviçre'nin sorunlu çocuğu olmuştu. Swiss Bank Corp. ve Union Bank of Switzerland arasında 1990'ların sonunda gerçekleşen bir birleşmenin sonucu ortaya çıkan UBS, 2000'li yılların bankacılık patlamasında hızla büyüdü ve Stamford, Conn'da bir futbol sahasından daha büyük bir ticaret alanı açtı. Zehirli menkul kıymetlerden kaynaklanan zararlar için 2008 mali krizinde İsviçre hükümetinin kurtarmasına ihtiyaç duydu. Rehavete kapılan şirket, ticaretten çekildi ve servet yönetimine odaklandı.



    UBS Credit Suisse'i 3 milyar doların üzerinde bir fiyatla almayı kabul etti

    Credit Suisse Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su İsviçreli yetkililerden gelen çağrıdan korkmuştu. Bankanın en büyük yatırımcısı Saudi National Bank'ın başkanının Riyad'daki bir finans konferansında yaptığı konuşmada Credit Suisse'e daha fazla yatırım yapmayacağını söylemesinin ardından bankanın hisseleri serbest düşüşe geçmişti. Piyasanın duyduğu şey Credit Suisse'in en büyük hissedarının onu desteklemeyeceğiydi. Lehmann, aynı Riyad konferansında aceleyle Zürih'e geri döndü. Credit Suisse, İsviçre Ulusal Bankası ve Finma'ya bir destek mesajıyla piyasaları sakinleştirmeleri çağrısında bulundu.

    Çarşamba gecesi Credit Suisse, merkez bankasından 50 milyar dolardan fazla likidite limiti aldı ve düzenleyiciler İsviçre sermaye ve likidite gereksinimlerini karşıladığını söyledi. Credit Suisse müşterileri Perşembe günü mevduatlarını çekmeye devam etti. Maliye Bakanı Keller-Sutter, yetkililerin bankaya 150 milyar dolardan fazla ek likidite sağlamak için harekete geçtiğini söyledi. Hükümet, Credit Suisse'i kalıcı bir çözümün bulunabileceği hafta sonuna kadar canlı tutmayı umarak bu hamleyi açıklamadı.



    ABD Hazine Bakanı Yellen: Tüm banka mevduatlarını sigortalamayı düşünmüyoruz

    Daha önce UBS'i kurtarmak zorunda kaldığı için zor durumda kalan İsviçreli yetkililerin, stres altına girmeleri halinde büyük bankalarla başa çıkmak için bir planı vardı. Vergi mükelleflerinin parasına dokunmamak için ülkenin mali düzenleyicisi, hissedarlara ve tahvil sahiplerine gerektiğinde hızlı bir şekilde zarar empoze edecekti. Merkez Bankası Başkanı Jordan Pazar günü yaptığı açıklamada, yetkililerin dünya genelindeki banka yatırımcıları arasında paniğe yol açacağından korktukları için Credit Suisse için bu çözümden vazgeçildiğini söyledi.

    UBS Yönetim Kurulu Başkanı Colm Kelleher, Perşembe günü Finma, İsviçre Ulusal Bankası ve Maliye Bakanını temsil eden üçlü bir gruptan oluşan İsviçreli yetkililerden telefon aldı. Mesaj açıktı: UBS, Credit Suisse'i devralacak ya da Credit Suisse iflas edecek, bu da UBS ve diğer bankaların batmasına yol açacaktı.

    Cuma günü yapılan acil toplantı

    İrlanda doğumlu Kelleher, Morgan Stanley'deki uzun kariyerinin ardından Nisan ayında UBS'e başkan olarak katıldı ve 2008 finansal krizinde finans müdürü olarak görev yaptı. Ekibi, UBS'in eski başkanı Axel Weber yönetiminde geliştirilen birleşik bir UBS-Credit Suisse'in nasıl görünebileceğine dair bir planın yardımıyla harekete geçti. UBS ve Credit Suisse başkanları ve CEO'ları Cuma günü UBS'de maliye bakanı ile hızlı bir toplantı yaptı ve kendilerine Pazar gününe kadar bir anlaşma imzalayacakları söylendi.



    Banka iflasları sonrası Warren Buffett Biden ile temasa geçti

    Credit Suisse'in Suudi Ulusal Bankası da dahil olmak üzere Körfez'deki büyük hissedarları, tüm yatırımlarını kaybetmek üzere olduklarından endişelendiler. Aralarında merkez bankası başkanı ve hükümet bakanlarının da bulunduğu İsviçreli yetkilileri arayarak ve mektuplar yazarak haklarının çiğnenme riski altında olduğunu ve daha iyi bir anlaşma yapabileceklerini savundular. Cumartesi akşamı Kelleher yemeğe ara vererek Lehmann'ı aradı ve 1 milyar dolarlık bir teklif sundu. Bu teklif, Saudi National Bank'ın Kasım ayında bankanın onda biri için yaptığı ve Lehmann'ın aracılık ettiği yatırımdan daha azdı.


    Credit Suisse tarafında yöneticiler, hissedarları aracılığıyla bir anlaşma yapıp yapamayacakları konusunda endişeliydi. Hisselerin dörtte biri üç Körfez yatırımcısının elindeydi. Hükümetin bir çözümü vardı. Hissedar oylaması olmadan anlaşmanın geçmesine izin veren bir yasa çıkardı. Konu hakkında bilgi sahibi olan kişilere göre, bir hükümet yetkilisi yeni yasayı Credit Suisse yöneticilerine yazılı olarak vermeden okudu.


    Tek seçenek UBS9

    Pazar sabahı, Körfez'deki hissedarlar Katar Yatırım Otoritesi ve Olayan Grup ile Suudi Ulusal Bankası'nın ortaklarından Suudi Kamu Yatırım Fonu, Credit Suisse yönetim kuruluna son bir teklifte bulundu. Yaklaşık 5 milyar dolar enjekte edecekler, istikrarlı İsviçre bankasını ellerinde tutacaklar ve diğer kısımları zaman içinde satacaklardı. Lehmann İsviçre Maliye Bakanını aradı. Kendisine tek seçeneğin UBS olduğu söylendi ve hat kapandı.



    Yeni Demirbank’lar görür müyüz?

    Yakın kaynaklar, İsviçreli yetkililerin Credit Suisse'i kurtarmak için sadece İsviçre seçeneğini değerlendireceğini söyledi. Bu kişiler, ABD'li varlık yönetimi devi BlackRock şirketinden gelen gayrı resmi bir yaklaşımı geri çevirdiklerini söylediler. Credit Suisse'in yönetim kurulu düşük fiyat konusunda ayak diredi. Açıklamaya saatler kala İsviçreli yetkililer UBS'e daha fazla çaba göstermesini söyledi.


    "İsviçre'nin yararına oldu"


    Pazar günü öğleden sonra UBS teklifini yükseltmeyi ve 3 milyar doların biraz üzerinde ödeme yapmayı kabul etti. Ancak bu bile Credit Suisse'in Cuma günkü piyasa değerinin yarısından az. Daha da önemlisi, İsviçreli yetkililer en riskli Credit Suisse tahvillerinin 17 milyar dolarını silecek. Genellikle Avrupa bankaları tarafından ihraç edilen bu tahvillerin piyasası Pazartesi günü ciddi bir darbe aldı. UBS ayrıca merkez bankasından 200 milyar doların üzerinde bir likidite hattı ve bazı potansiyel kayıplara karşı 9 milyar doların üzerinde bir hükümet garantisi alacak.


    Anlaşmanın yapılabilmesi için hükümet, finansal istikrarın tehlikede olduğu gerekçesiyle antitröst yasalarından feragat etti. Maliye Bakanı Keller-Sutter, "Başka bir çözüm gerçekten de bir mali krizi tetikleyebilirdi" dedi. Pazar günü anlaşmanın duyurulduğu bir basın toplantısında Kelleher, UBS'in Credit Suisse'i satın almasının İsviçre'nin yararına olduğunu söyledi.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • Oksijen dergisi, iyiymiş. Oksijen = nemi alınmış, sıkıştırılmış havadan başka birşey değil.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Oksijen gazetesinden yine önümüzdeki günleri etkilemesi kuvvetle muhtemel bir konu olan petrolün dolar yerine diğer para birimleri ile ödenmesi hakkında bir yazı iletiyorum .

    Bu konu çok önemlidir ABD yi güçlü yapan petrolün dolar ile alınıp satılmasıdır .Bu değişirse yıllardır ötelenen amerikan hiper enflasyonun artık piyasaya yansıyabileceği ve 1929 krizinin misliyle dünya piyasasını etkilemesi muhtemeldir .


    gazete oksijen
    BAE'nin gazı Çin yuanıyla fiyatlandırması dolar üzerindeki baskıyı artırıyor
    https://gazeteoksijen.com/dunya/baenin-gazi-cin-yuaniyla-fiyatlandirmasi-dolar-uzerindeki-baskiyi-artiriyor-175071

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • @vezir Hocam konuyla direkt olmasa da dolaylı ilişkisi nedeniyle bu videodaki iddiaların teknik, teorik veya uygulanabilirlik konusunda görüşünüzü alabilir miyiz? Hükümet İHA-SİHA'lar gibi bu sektörü de teşvikleriyle finanse etmeli midir?


    BigSmallyoutube
    Çağ değiştiren buluş #bigsmall #havadansuüretimi #havadanelektriküretimi #repg Havadan su üreten ve Atık ısıyı enerjiye dönüştüren şirket, enerji üretim sistemlerin satışı ve yurt dışı pazarlara açılma faaliyetlerinin yanı sıra RePG AQUA’nın seri üretime geçişi için çıkılacak yatırım turu ile 2024 yılında hızla seri üretime geçiş faaliyetlerini yürütmeye hazırlanıyor. Ar-Ge ve büyüme faaliyetlerini hızla sürdüren ve tescillenmiş 12 patente sahip RePG Enerji, İTÜ ARI Teknokent’in kuluçka merkezi İTÜ Çekirdek bünyesinde faaliyet gösteriyor. Bigsmall YouTube Kanalı bu hafta çağ değiştiren buluş olarak da bilinen Repg Enerji'nin makinelerini yerinde inceledi. 00:00 Cihazlar ve kısaca çalışma şekilleri 01:27 Kaç yılda hayata geçti, dünyada örneği var mı? 04:00 Neden yeni bir çağ başlıyor? 06:16 evlerde elektrik ve su üretimi 10:00 Türkiye'nin bağımsızlığına katkı sağlayacak mı? 13:30 cihazlar kendini kaç yılda amorti ediyor? 15:07 Kurucunun hikayesi 19:02 Cihazların detaylı incelenmesi Hüseyin Karayağız kimdir? Yenilenebilir Enerji Girişimleri Lider yatırımcı olarak akif iş hayatına devam ediyor. RePG, Laska, Salt Enerji ve BATRON Enerji lider yatırımcıdır. 2016 yılından itibaren aktif olarak REPG Enerji İş, Satış ve Pazar Geliştirmeden sorumlu Yönetim Kurulu üyesi/Başkanı görevini yürütmektedir. Hasan Ayatürk kimdir? Makine Mühendisi olan Ayatürk, RePG Enerji firmasının kurucusu ve genel müdürü görevini yapmaktadır. #girişimcilik #repgenergy #repg #enerji #su #gizliısı #atıkısı #yenilenebilirenerji #icat #patent #YeşilTeknolojiler #İklimDeğişikliği #DerinTeknoloji #DerinTeknolojiGirişimi #YenilenebilirEnerji #EnerjiÇiftçisi #SıfırAtıkIsı #üretentüketici #YeşilDönüşüm #GelecekNesilTarımsalUygulamalar #SuÇiftçisi #BorusuzSuTransferi #KablosuzEnerjiTransferi #EnerjiVerimliliği #DüşükAtıkIsıGeriKazanımı #Yıkıcıİnovasyon #TemizSu #Temizenerji #Gizliısı #GüneşIsısı #GüneşTermal #Jeotermal #AtmosferikSuÜretimi #AWG #RePGSanayi #RePGAqua #Enerjininİnterneti #AkıllıveKüçükşebeke #MikroAkıllıEnerjiŞebekesi #MikroAkıllıSuŞebekesi #AkıllıveSürdürülebilirŞehirler #AkıllıTarımsalUygulamalar #Havadankullanımsuyu #Havadansanayisuyu #Havadantarımsuyu #barajlar #yenilikçi #bigsmall #entrepreneurship #success #repgenergy #repg #energy #water #latentheat #wasteheat #renewableenergy #invention #patent #GreenTechnologies #ClimateChange #Deeptech #DeepTechStartup #RenewableEnergy #EnergyFarmer #ZeroWasteHeat #Prosumer #GreenTransformation #AirtoWaterGeneration #NextGenerationAgriculturalApplications #WaterFarmer #PipelessWaterTransfer #WirelessEnergyTransfer #EnergyEfficiency #LowWasteHeatRecovery #DisruptiveInnovation #CleanWater #Cleanenergy #LatentHeat #SolarHeat #SunThermal#Geothermal #AirWaterGeneration #AtmosphericWaterGeneration #awg #RePGIndustry #RePGAqua #InternetofEnergy #Smartandsmallgrid #MicroSmartEnergyGrid #MicroSmartWaterGrid #SmartandSustainableCities #SmartAgriculturalApplications #Airtopotablewater #Airtoindustrialwater #Airtoagriculturalwater
    https://www.youtube.com/watch?v=aQHCY4Klo80



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Erzurum lu -- 30 Ocak 2024; 20:23:49 >
  • Bu anlatılan konu 2 ayrı başlıktan oluşuyor.

    İlki havadaki nem yani suyu havadan çekerek su olmayan yerlere kullanım suyu üretmek .

    Teknik olarak konu çok basittir ,buzdolabından soğuk bir cam şişeyi çıkarıp yazın masaya koyduğunuzda üstü nemlenir su damlacıkları oluşur .Yani havadaki nem basit bir şekilde havadan çekilir .

    Süreklilik için havadaki nem oranının yüksek olduğu zamanda makinanın çalıştırılması wwsu üretme verimini etkileyecektir .Afrika'daki çöllerde bile eğer enerji var ise sistem su üretebilecektir .Zaten yapılıyor.

    Bütün klimalar yazın ortamı soğukken yan ürün olarak binanın dışına dağıtılmış su atmaktadır ,bunu toplayıp ütüleme kullananlar var ,kireç olmaması yüzünden .

    Diğer konu ise atık ısı yani " latent heat " dediğimiz konudur .ortamda 50 der3cemin üzerinde bir sıcak su kaynağımız var ise bundan yararlanarak enerji üretilebilir regenaratif heating gibi sistemler atık ısıyı geri çevirerek tekrar kullanırlar ama buradaki fark kullanılarak elektrik üretilebilir sanırım İngiliz bilim adamı bulmuştu bu sistemi 100 yıldan önce .

    Teknik olarak bir elektirk motoru kullanarak klima ile nasıl ısı üretebilirsek bunda da sistemi tersine çevirerek ısı farkından elektrik üretebilirseniz.Ama devri daim makinası yapamazsınız entropi konusu yüzünden .

    Konuyu okuyanlar için basitçe anlatayım .
    1 kw lık motoru 12 saat çalıştırarak kapalı bir ortamı split klima ile farzedelim ki 12 saatte 20 derece ısıttınız diyelim .

    Bu makina ile en mükemmel izolasyon malzemeleri en iyi ısı sistemleri dönüşümü yapsanız bile tersine 1 kw motoru belki 3 saat bilemediniz 5 saat çalıştıracak elektirk üretebilirsiniz entropi yüzünden asla 12 saatlik yani 12kwh lık elektirk üretemezsiniz.
    Aradaki fark kayıptır benim örneğinde 12 -5= 7 kwh lik çevirim farkı olur .

    Bu tür sistemler aşırı ısının bol olduğu ve Arabistan çölleri gibi yerlerde sıcak su kaynağı bol ise çalışarak elektriği üretir. NEM in çok olduğu ve ısı farkının az olduğu yerlerde verimsiz olur .

    Hava çok sıcak olacak ,buz gibi bir akarsu olacak bu 2 sınırsız ısı kaynağı termal farkında üretilen elektirk olabilir ve verimli olabilir

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >




  • 
Sayfa: önceki 151152153154155
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.