şöyle bir yazı alıntıladım, çok basitçe anlatılmış.
Normal bir film düşünün... Bir sürü resim ardı ardına gösterilmekte (yanlış hatırlamıyorsam saniyede 24 kare idi) ve göz bunu hareketliymiş gibi algılamakta... Sizler yapar mıydınız bilemem: defter ya da kitapların kenarlarındaki boşluklara, her sayfaya birer tane çubuk adam çizerdik... Ama her çubuk adam, bir önceki sayfadakinin biraz daha önünde olmak üzere... Sonra o sayfaları (dört parmak arkada, baş parmak önde olacak şekilde) hızlıca kaydırınca, çubuk adam sanki yürürmüş gibi gözükürdü... İşte aynı onun gibi bir şey klasik film gösterimi... Kısaca şöyle diyebiliriz: birbiri ardına kısa zaman aralıkları ile çekilmiş resimlerin, yine kısa zaman aralıkları ile gözün önünden geçirilmesi...
Şimdiye dek anlattığım şey, klasik yöntem... Sinemalarda, VCD ve DVD vs. gibi filmlerde dönen dolaplar basitçe bu şekilde... Buradan şu sonucu çıkartabiliriz: ardı ardına gösterilen resimler yüksek kalitede ise, film de yüksek kalitededir, nettir, detaylar belirgindir...
Ancak bu kez karşımıza şöyle bir sorun çıkmakta: ardı ardına gösterilecek binlerce yüksek kalitede resim demek, çok büyük toplam boyut demektir... VCD filmlerde resim kalitesi bu yüzden düşüktür, zira CD'nin 700MB'lık kapasitesi bu konuda bir darboğaz yaratmaktadır... Teorik olarak 10CD'lik bir film de yapılabilir yüksek kalitede... Ama bu kez ortalama 10 dakikada bir CD değiştirmek gerekecek, üstelik CD adedi nedeniyle maliyet artacaktır... Bu nedenle VCD filmlerde görüntü kalitesi çok yüksek değildir, çünkü iki ya da üç CD'ye sığmalıdır mevcut görüntüler...
O halde daha büyük boyutlu depolama ortamları, daha yüksek kalitede resimler (film kareleri) barındırabilecek, dolayısıyla film daha kaliteli bir görüntüye kavuşacaktır... İşte DVD kavramı burada işin içine girmekte... Depolama kapasitesi VCD'ye göre daha fazla olduğu için, görüntü kalitesi de doğru orantılı olarak artış göstermekte... Yakın gelecekte hayatımıza girecek BlueRay standardının getirilerini varın siz düşünün bu noktada...
Buraya kadar klasik yöntemlerden bahsettim... Şu andan itibaren DivX (ya da XviD) sıkıştırma algoritmasını anlatmaya başlayabiliriz artık...
Şöyle bir sahne düşünelim:
1. Mavi gökyüzü 2. Arkada dağ, bayır vs... 3. Bir çocuk koşmakta
Sizce çocuk koşarken gökyüzündeki her piksel hareket etmekte mi? Ya da dağlar yerinden oynamakta/bayır hoplayıp zıplamakta mı? Elbette ki hayır... O an için esas hareketli olan çocuktur ve diğer piksellerde de kareden kareye değişim olsa dahi, değişen piksel adedi, değişmeyen piksel adedine göre daha fazladır... O halde, değişmeyen piksellerin, ardı ardına gelen bir sürü film karesinin tümünde bulunmasına ne gerek vardır? Sadece değişen pikseller güncellense, değişmeyen pikseller ekranda aynen sabit kalsa, göz bunu algılayabilir mi? HAYIR...
İşte DivX/XviD sıkıştırma algoritması bu noktadan hareketle ortaya çıkarılmış durumda... Algoritmanın bir filmi riplerken (sıkıştırırken) yaptığı şeyi basitçe şöyle özetleyebiliriz:
1. İlk kareyi al 2. Hemen ardındaki ikinci kareyi al 3. Değişmeyen piksellerin koordinatlarını kaydet 4. Değişen piksellerin nasıl değişim gösterdiklerini kaydet
İşte bu aşama encode (kodlama) aşaması adı verilen süreç... Dolayısıyla bir filmin Divx/XviD formatına dönüştürülmesi zaman almakta (saatler), ve tüm bu hesap kitap işleri yüzünden de güçlü bir PC sistemine ihtiyaç duymakta...
Şimdi de riplenen filmin izlenmesi aşamasına geçelim... Yani; encode edilen (kodlanan/sıkıştırılan) filmin izlenmesi için yukarıdaki algoritmayı bir nevi tersinden yürütecek decode (kodun çözümlenmesi) aşaması... Hani diyoruz ya CODEC PACK diye, işte onların görevi burada başlamakta... Kısaca yakından bakalım:
1. İlk kareyi al 2. İlk kareye göre değişen ve değişmeyen piksellerin tanımını dosyadan (film) al 3. Değişmeyen piksellerde bir değişiklik yapma, değişen pikselleri ise uygun şekilde değiştir
Şu ana kadar sabırla bu yazıyı okuduysanız eğer, zihninizden "hmm, iyi akıl etmiş elin oğlu" demektesiniz büyük olasılık... Zira ben demiştim ... Hem çok basit bir mantık, hem de uygulanması bir o kadar zor... Ama yüksek kalitede film elde etmek için çok uygun bir yöntem... Zira binlerce yüksek kalitede resim karesini depolamak yerine, sadece değişenlerin koordinatları ve değişim bilgilerini depolamak çok daha küçük boyutlarda gerçekleştirilebilmekte... İşte bu nokta DivX/XviD filmlerin boyutlarının (o kaliteye rağmen) nasıl bu kadar küçük olabildiğinin açıklandığı nokta... Aynı şekilde ses için de MP3 sıkıştırması yapılırsa, bir de oradan kazanılan megabyte'lar söz konusu... Varın gerisini siz hesap edin...
Ve son detay: encode edilen (kodlanan) verinin, tekrar decode edilmesi (kodun açılması, anlaşılır hale getirilmesi/filmin izlenmesi ) aşamasında da işlemci gücüne ihtiyaç duyulmakta... O nedenle benim gibi hala 166MMX işlemcili (YIL:2006 ) bilgisayara sahip insanlar, DivX/XviD filmleri o sistemlerde ağır çekim izleyebilmekte ... (Yalan, zira filmleri diğer bilgisayarda izliyorum )
(alıntıdır)
HD severlere kötü bir haberim var..
HD film üretimi durduruluyor artı filmler sadece Blueray olarak üretilicek.
Hatta microsoft bile geri adım atmış durumda oyun konsolunda artık o da blueray kullanıcak.yani HD tarih oluyor...
en büyük HD destekçilerinden biri olan toshiba'nın aldığı kararlar da bu doğrultuda sanırım
Bir hışımla geldi geçti yani HD olayı.
üzüldüm bu habere yalnız eee peki Avrupa Şampiyonası HD yayın olacaktı etkiliyor mu bari_?
quote:
Orjinalden alıntı: .TaneR.
şöyle bir yazı alıntıladım, çok basitçe anlatılmış.
Normal bir film düşünün... Bir sürü resim ardı ardına gösterilmekte (yanlış hatırlamıyorsam saniyede 24 kare idi) ve göz bunu hareketliymiş gibi algılamakta... Sizler yapar mıydınız bilemem: defter ya da kitapların kenarlarındaki boşluklara, her sayfaya birer tane çubuk adam çizerdik... Ama her çubuk adam, bir önceki sayfadakinin biraz daha önünde olmak üzere... Sonra o sayfaları (dört parmak arkada, baş parmak önde olacak şekilde) hızlıca kaydırınca, çubuk adam sanki yürürmüş gibi gözükürdü... İşte aynı onun gibi bir şey klasik film gösterimi... Kısaca şöyle diyebiliriz: birbiri ardına kısa zaman aralıkları ile çekilmiş resimlerin, yine kısa zaman aralıkları ile gözün önünden geçirilmesi...
Şimdiye dek anlattığım şey, klasik yöntem... Sinemalarda, VCD ve DVD vs. gibi filmlerde dönen dolaplar basitçe bu şekilde... Buradan şu sonucu çıkartabiliriz: ardı ardına gösterilen resimler yüksek kalitede ise, film de yüksek kalitededir, nettir, detaylar belirgindir...
Ancak bu kez karşımıza şöyle bir sorun çıkmakta: ardı ardına gösterilecek binlerce yüksek kalitede resim demek, çok büyük toplam boyut demektir... VCD filmlerde resim kalitesi bu yüzden düşüktür, zira CD'nin 700MB'lık kapasitesi bu konuda bir darboğaz yaratmaktadır... Teorik olarak 10CD'lik bir film de yapılabilir yüksek kalitede... Ama bu kez ortalama 10 dakikada bir CD değiştirmek gerekecek, üstelik CD adedi nedeniyle maliyet artacaktır... Bu nedenle VCD filmlerde görüntü kalitesi çok yüksek değildir, çünkü iki ya da üç CD'ye sığmalıdır mevcut görüntüler...
O halde daha büyük boyutlu depolama ortamları, daha yüksek kalitede resimler (film kareleri) barındırabilecek, dolayısıyla film daha kaliteli bir görüntüye kavuşacaktır... İşte DVD kavramı burada işin içine girmekte... Depolama kapasitesi VCD'ye göre daha fazla olduğu için, görüntü kalitesi de doğru orantılı olarak artış göstermekte... Yakın gelecekte hayatımıza girecek BlueRay standardının getirilerini varın siz düşünün bu noktada...
Buraya kadar klasik yöntemlerden bahsettim... Şu andan itibaren DivX (ya da XviD) sıkıştırma algoritmasını anlatmaya başlayabiliriz artık...
Şöyle bir sahne düşünelim:
1. Mavi gökyüzü 2. Arkada dağ, bayır vs... 3. Bir çocuk koşmakta
Sizce çocuk koşarken gökyüzündeki her piksel hareket etmekte mi? Ya da dağlar yerinden oynamakta/bayır hoplayıp zıplamakta mı? Elbette ki hayır... O an için esas hareketli olan çocuktur ve diğer piksellerde de kareden kareye değişim olsa dahi, değişen piksel adedi, değişmeyen piksel adedine göre daha fazladır... O halde, değişmeyen piksellerin, ardı ardına gelen bir sürü film karesinin tümünde bulunmasına ne gerek vardır? Sadece değişen pikseller güncellense, değişmeyen pikseller ekranda aynen sabit kalsa, göz bunu algılayabilir mi? HAYIR...
İşte DivX/XviD sıkıştırma algoritması bu noktadan hareketle ortaya çıkarılmış durumda... Algoritmanın bir filmi riplerken (sıkıştırırken) yaptığı şeyi basitçe şöyle özetleyebiliriz:
1. İlk kareyi al 2. Hemen ardındaki ikinci kareyi al 3. Değişmeyen piksellerin koordinatlarını kaydet 4. Değişen piksellerin nasıl değişim gösterdiklerini kaydet
İşte bu aşama encode (kodlama) aşaması adı verilen süreç... Dolayısıyla bir filmin Divx/XviD formatına dönüştürülmesi zaman almakta (saatler), ve tüm bu hesap kitap işleri yüzünden de güçlü bir PC sistemine ihtiyaç duymakta...
Şimdi de riplenen filmin izlenmesi aşamasına geçelim... Yani; encode edilen (kodlanan/sıkıştırılan) filmin izlenmesi için yukarıdaki algoritmayı bir nevi tersinden yürütecek decode (kodun çözümlenmesi) aşaması... Hani diyoruz ya CODEC PACK diye, işte onların görevi burada başlamakta... Kısaca yakından bakalım:
1. İlk kareyi al 2. İlk kareye göre değişen ve değişmeyen piksellerin tanımını dosyadan (film) al 3. Değişmeyen piksellerde bir değişiklik yapma, değişen pikselleri ise uygun şekilde değiştir
Şu ana kadar sabırla bu yazıyı okuduysanız eğer, zihninizden "hmm, iyi akıl etmiş elin oğlu" demektesiniz büyük olasılık... Zira ben demiştim ... Hem çok basit bir mantık, hem de uygulanması bir o kadar zor... Ama yüksek kalitede film elde etmek için çok uygun bir yöntem... Zira binlerce yüksek kalitede resim karesini depolamak yerine, sadece değişenlerin koordinatları ve değişim bilgilerini depolamak çok daha küçük boyutlarda gerçekleştirilebilmekte... İşte bu nokta DivX/XviD filmlerin boyutlarının (o kaliteye rağmen) nasıl bu kadar küçük olabildiğinin açıklandığı nokta... Aynı şekilde ses için de MP3 sıkıştırması yapılırsa, bir de oradan kazanılan megabyte'lar söz konusu... Varın gerisini siz hesap edin...
Ve son detay: encode edilen (kodlanan) verinin, tekrar decode edilmesi (kodun açılması, anlaşılır hale getirilmesi/filmin izlenmesi ) aşamasında da işlemci gücüne ihtiyaç duyulmakta... O nedenle benim gibi hala 166MMX işlemcili (YIL:2006 ) bilgisayara sahip insanlar, DivX/XviD filmleri o sistemlerde ağır çekim izleyebilmekte ... (Yalan, zira filmleri diğer bilgisayarda izliyorum )
(alıntıdır)
anlayacağımız şekil yazmış anladım
güzel konu olmuş.
quote:
Orjinalden alıntı: sewenangl
üzüldüm bu habere yalnız eee peki Avrupa Şampiyonası HD yayın olacaktı etkiliyor mu bari_?
Anlamışsındır.
Yaw Bu Adamlar Bluray Rip Nasıl Yapıyorlarki.Bende Zor Ölüm 4 Var Blueray 38 Gb Giyelim Nasıl Ripleyecez
Yaw Bu Adamlar Bluray Rip Nasıl Yapıyorlarki.Bende Zor Ölüm 4 Var Blueray 38 Gb Giyelim Nasıl Ripleyecez
ripleyen porgramlar var.sen yapmıyon prog. yapıoama bluray film konusunda bilgim yok şuan için DVD formatlarından menunum.ripleyeceksen araştır mutlaka bişeyler bulursun.bu arada bir film için 38 GBı çok buluyorum yani bilgisayara at desen atılmaz arşiv yapacaksan kesnlikle rip yapmaya ihtiyacın var.
@DVDrip espri güzeldi @.Taner. açıklaman güzeldi şu "Divx" ve "Xvid" encode muhabbeti bayağı mantıklı ve ilgi çekici olmuş en azından sen öyle anlatmışsın sağol.
quote:
Orjinalden alıntı: Frost_Nova
quote:
Orjinalden alıntı: emrebulgur
Yaw Bu Adamlar Bluray Rip Nasıl Yapıyorlarki.Bende Zor Ölüm 4 Var Blueray 38 Gb Giyelim Nasıl Ripleyecez
@.Taner. açıklaman güzeldi şu "Divx" ve "Xvid" encode muhabbeti bayağı mantıklı ve ilgi çekici olmuş en azından sen öyle anlatmışsın sağol.
adam neredeyse bir aydır sınırsız uzaklaştırıldı sen adama sesleniyorsun garip
Bu faydali bilgiler icin tesekkürler
şaka gibi......
WEB-DL yi biliyoruz da, peki şu anda yeni türeyen HC WEB-DL formatı nedir ?
kayamtkyK
kullanıcısına yanıt
HC format değil. Gömülü altyazı var diye konulan bir ibare.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme