Robert De Niro abimiz başrolde. Psikolojik gerilim & gizem filmi Gizem kısmı ağırlıklı. De Niro abimiz sap gibi ayakta dikilse bile izleme isteği uyandırıyor. Çok beklentiye girilmemeli.İmdb puanı adil olmuş |
En Son İzlediğiniz Film ve Yorumlarınız (5111. sayfa)
-
-
İki filme de 10/10 veririm, mükemmel seçimler. -
ımdbThe Devil's Advocate (1997) ⭐ 7.5 | Drama, Fantasy, Mysteryhttps://www.imdb.com/title/tt0118971/?ref_=ls_i_82
gece gece tekrar aklıma düştü izledim.
Keanu Reeves'in Al Pacino ile beraber oynayabilmek için kendi alacağı paranın bir kısmını kesmesi bile büyük olay.
İMDb puanını hakediyor bence 8 lerde olmalıydı.
-
Erken Hollywood'daki aşırılık ve yozlaşmayı epey abartarak anlatan bir tarihsel komedi. Ama komedi tarafı bence sağlam değil. İzlerken sıkıldım. Eğlendirme (entertainment) bazında pek beğenmedim. Gene de mekanlar, kostümler, dekorlar, ambiyans fena değil. Filmde belirli bir emek mevcut. Oyuncu portföyü de çok iyi. Oyunculardan yana bir sorunum yok. 5/10.
-
Öncelikle filmin konusuna, ne içerdiğine lütfen bakın. Sonrasında uyarmadan izlediğiniz için küfür yemek istemem. Başından sonuna kadar faşizm ve nazizm ideolojisi kontüründe yorumlanması gereken, bu çemberin dışına çıkıldığında topyekün anlamsızlaşması muhtemel filmlerden biridir. Yapım kaynağını sadizmin kurucu babası Marquis de Sade'nin, Les 120 journées de Sodome ou l'école du libertinage adlı eserinden alır. Eserde 36 kurban tamamen izole olan bir kaleye kapatılarak 120 gün boyunca seks partilerine iştirak eder ve nihai cinsel tatminlerin sonunda işkencelere maruz bırakılırlar. Filmin isminin Salo olarak ele alınmasının da nedeni Mussolini faşist İtalyası'nın diğer isminin Salò Cumhuriyeti olmasıdır. Kitabın ve filmin isimlerinin Sodome ismine yönelik olması ise çok muhtemeldir ki Sodom ve Gomora adlı şehirlere yöneliktir. Günahkarlıklarıyla nam salmış Lut kavimleri, tanrı tarafından yok edilmiştir. Filmi de tamamen bu perspektifler içerisinde ele almak, bilerek seyirciyi iğrendirmeye çalıştığını göze alarak izlemek ve en önemlisi bunu yaparken faşizm altında ezilen insanları ve onları ezerek tatmin elde eden rejimleri göz ardı etmeden yorumlamak gerekir.
Film dört bölümde ele alınır:
Antinferno - Cehenneme Giriş
Girone Della Manie - Saplantı Çemberi
Girone Della Merda - Dışkı Çemberi
Girone Della Sangue - Kan Çemberi
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.İlerleyen her bölümde şiddet ve aşağılama daha da artar ve süreç kendini tamamlar. Filmin en başında lord, ekselans, başkan adı verilen kişilerin kitapçığa onay verdikleri ve özellikle ''aşırılıklar iyidir'' sözüne dikkat etmek gerek. Film başlı başına aşırılıklar silsilesi. Kızları ve erkekleri seçerken bir kızın dişinin eksik oluşundan dolayı reddedilmesi de direkt göze çarpar. Zira nazizmin ''üstün ırk'' içerisinde gözettiği tüm ayrışmaların reddi niteliğindedir. /// Cehenneme Giriş: Cehennem tasviri Dante'nin, İlahi Komedyasına atıf olabilir. Başkan adı verilen kişi sıraya dizilen kişilere mekanda ne tür müstehcenlikler döneceğini, her türlü sapkınlığın kendi tatminleri için yapılacağını, özgürlük diye bir şeyin mümkün olmadığını ve Tanrıya sığınan kişilerin mimlenecekler listesine yazılacağını söyler. 9 kadın 9 erkek 18 kişi faşist gardiyanlar tarafından içeri hapsedilerek filme giriş yapılır. İçeriye kapatılan kişiler anarşist ailelerin çocuklarıdır ve anarşistlerin kendileridir. Birey kavramının yok oluşunun henüz ilk adımıdır burası. /// Saplantı Çemberi: Burada hikaye anlatıcı kadın kendi çocukluğundan başlayan seks tecrübelerini anlatırken odadaki aristokratların uyarılmasını sağlayarak harekete geçirir. Henüz bu bölümde dikkat edilmesi gereken nokta bu adamların özellikle erkek ilgisinin olmasıdır. Faşizm ve Nazizm gibi ideolojilerde homofobi dikkat çekicidir. Eşcinsel olan çoğu subay, üst düzey yetkili bunu sertlikle, işkenceyle ve iğdiş etme düsturuyla örtmeye çalışır. Kendilerinin yansıması olan zayıflıklara genellikle katlanamayarak onları tahakküm altında bırakırlar. Filmde yemek yendiği sırada bir kadını anal yoldan tecavüz eden askere, başkan tarafından girişimde bulunulur. Anüs görüntüsü, bunu gösterme ve bundan haz alma gibi durumlar burada ilk ortaya çıkan hareketlerdir. Bir kadın ve bir erkek sembolik olarak evlendirilir fakat cinsel ilişkiye girmelerine izin verilmez. Zira kadın bedeni üzerinde hak iddia etme sadece baştakilere ait bir seçkidir. Kadın bedenini aşağılama ve bu bedenin sadece erkeğin zevki için kullanılması gerekliliği ayyuka çıkar. Bu örüntüde kadının buna itiraz etme hakkı yoktur zira bu birleşim patriarkaya göre kadının da işine gelecek bir yoldur. Birleşme mahremiyetinde yalnız olması gereken kişilerin iktidar kontrolünde olduğu ve aile kurumunun da dolaylı yoldan iktidar tarafından kontrol altında tutulduğu görülebilir. Bu bölümde ayrıca kadın ve erkeklerin tasmalar takılarak bu otorite tarafından köpek gibi muamale edildiği dikkat çeker. İnsanlık rolünden aşağıda hayvan rolü verilmesi de aslında faşistlerin de insanları nasıl gördükleri açığa çıkar. Birey hissi tamamen ortadan kalkmış, kimlikleri tamamen yok edilmiştir. Zira devlet maddi yoksunluk da bıraksa insanlar baş kaldırabilirler. Fakat burada özellikle cinsel kimlikleri kırılarak, cinsellik kullanılarak aşağılanan insanlar görülür. Bu yöntemle uygulanan yoksunluk da baş kaldırma çok daha zordur. /// Dışkı Çemberi: Bu kısmı lafı eğip bükmeden gaita hazzı olarak yorumlayabiliriz. Koprofili denen bu olgu aslında büyük bir geriye dönüklükle Freud'un anal dönem diye adlandırdığı çocukluğa dair iz de denebilir. Anal dönemde çocuk dışkısını saklayarak ya da tutarak haz elde ederken bunu bir hediye olarak görür. Bu kısımda da dışkı anarşistler tarafından zorla yedirilen unsur olarak kabul edilirken faşistler bunu ağızlarına yüzlerine bile bulaştıracak şekilde zevkle yerler. Onların tam da buna layık b*k yiyiciler oldukları da aslında göze sokulmaktadır. Faşizm insanlara gümüş kaşıklarla b*k yedirir. Bu dışkı ritüeli öylesine tanımlayıcıdır ki sembolik düğünde servis edilir. Düğünde ise erkeğe gelinlik giydirilerek yine kimlik kaybı yaşatılır, kadın rolüyle aşağılanma vardır. Dışkı yerken merhamet dilenerek tanrısına sığınan kızın ismi ise cezalandırılacaklar listesine eklenir. Hitler'in ses kaydını dinleyen faşistlerin de büyük haz yaşadıkları, içinde bulundukları ideolojinin devamlılığı adına dikkat çekicidir. /// Kan Çemberi: İşkenceci aristokratlara kadın kıyafetleri giydirilir. En önemli aksiyon ise düzenin sarsılmasıdır. Yastığının altında fotoğraf saklayan kadın öldürülmemek için diğer odada birlikte olan iki kadını ifşa edeceğini dile getirir. Onlar yakalandıklarında da öldürülmeme karşılığında bir erkeğin, uşak kadınlardan biriyle birlikte olduğunu ve onlara götüreceğini söylerler. Tam bu sırada yakalanan erkek yumruğunu havaya kaldırır ve elinde silah tutan 'iktidarı' korkutur. Bu sahnelerin verilmesindeki amaç şudur ki; boyunduruk altındaki insanlar birbirlerini ele vermek yerine otoriteye isyan etmelidir. Havaya kaldırılmış bir yumruk bile eli silah tutan faşistleri korkuturken insanlar birbirlerini ele vererek iktidarın varlığına destek çıkarlar. Daha sonraları ise işkenceler başlar. İnsan id'i şiddet ve cinselliği beraber yoğurur. Sadizm içerisinde bilinç dışı haz alma durumu da elinde dürbünü olan ve odaya çekilerek türlü işkencelerden haz duyan insanları merceğe alarak gösterilir. Türlü işkencelerle insanlar katledilirler ve faşizm kendi döngüsünü tamamlar. Filmde ise mavi kurdelesiyle ölümü bekleyen kadının çığlığı bir kez daha kulaklardadır: ''Tanrım beni neden terkettin?''. Bu çığlık da tıpkı İsa'nın çarmıha gerilmeden önce Tanrı'nın sessizliğinde yaşadığı acıyı bir kez daha seyirciye hissettirir. Film bana göre çok üst düzey sanat ürünü olmasa da anlatmaya çalıştığı her şeyi tek kalemde anlatmayı başararak kendi hakiki amacını bir şekilde seyirciye geçirmeyi biliyor. Elbette iğrenenleri ya da yerden yere vuranları da anlayışla karşılıyorum. 7/10
-
Bir grup gencin gıcık oldukları çıkıntı tipli bir arkadaşlarını öldürmesini anlatan gençlik filmi
Biraz fazla +18 sahneler var. Son yarım saatte aksiyon var
İmdb puanı abartı olmuş en fazla imdb 6 eder
-
Madeleine de proust terimini bilirsiniz. İzlediğiniz film, yediğiniz kurabiye, dinlediğiniz müzik... Kısacası sizi çocukluğunuza ve eskiye götüren her şeye dair bir kalıptır. Home Alone filmi 90'lı yıllarda çocukluğunu yaşayanlar için ayrı tada sahip. Filmi ne zaman izlesem çocukluğumda sobanın üzerinde kızaran ekmeği, boğazlı süveterle kar seyretmeyi, içtiğim ballı sütü hatırlarım. Hayatınızın hangi döneminde izlerseniz izleyin, Kevin'in hazırladığı düzenekler size heyecan verir, çocuk gibi mutlu olursunuz. Bazı filmlerin başarısı işte tam da budur. 7.5/10
-
Genelde bu tarz filmleri pek izlemem çoğu vakit kaybı oluyor..
-
Ah be Hocam şimdi öyle bir Film paylaştın ki bu öyle can sıkıcı bir film ki burda anlatmaya kalksam Roman gibi yazmam
lazım...Hertürden binlerce film izledim fakat bu Sodom'un 120 Günü kadar beni oldukça Rahatsız eden bir filme rastlamadım.
BU Ciddi anlamda Müthiş rahatsız edici filmi zar zor biterebildim ve öyle bir sarsıldım ki Aylarca kendime gelemedim ben ne
izledim böyle diye. Zaten bu filmi çeken Yönetmen öldürüldü. Çok büyük Sansasyon yaratmıştı bu film.
İzlemeyi düşünen arkadaşları bende uyarmak istiyorum Çelik gibi bir piskolojiniz yoksa Lütfen izlemeyin...
-
Bu seriyi çocukluğumdan bu yana defalarca kez izledim. Bana da böyle çocukluğumda çok izlediğim nostaljik yapımlar eski evimi ve arka odadaki siyah tüplü küçük televizyonu hatırlatır. Bir daha varolmayacak, gelmeyecek, sanki uzaktan tanıklık ettiğin ama uzaktan bir şekilde - pekala - parçası olduğun bir dünyadır o yani uzak geçmiş. =)
-
Hocam peki bu filmin anlatmaya çalıştığı şeyler alenen ortada mı yoksa oldukça gizli ve seyircinin bunları kazıp çıkarması mı gerekiyor? Aslında ben ikisini de sevmem. Ne öyle tamamen seyirciye bırakılan çıkarımları ve anlam yüklemelerini severim ne de mesaj kaygısı güdüp kör göze parmak sokan filmleri. Bir mesaj verecekse bu ikisi olmayıp ikisinin arasında seyreden filmleri severim. Bu bahsettiğiniz filmi de foruma katıldığım yıllardan beri biliyorum. Sinema bölümünde mevzusu tartışması az dönmemiştir. Hatta ana konusu da vardı. Ama genellikle insanlar bu filmin sadece rahatsız ediciliği ve anlamsızlığına vurgu yapıyordu. Bu durum bana bu filmin bahsettiğim ilk kategoride yani seyircinin anlam yükleyip anlamlar çıkardığı bir filmmiş gibi gelmesine sebep oluyor. Yıllardır ötelediğim bir film eğer safkan bir marjinallik ve iğrençlik barındırıyorsa bunu izleyerek vakit kaybetmemin bir anlamı yok. A Serbain Film mesela. Sadece iğrençlik üzerine kurulu bomboş bir filmdi mesela.
-
ımdbMidsommar (2019) ⭐ 7.1 | Drama, Horror, Mysteryhttps://www.imdb.com/title/tt8772262/?ref_=ext_shr
Bu filmi puanından ötürü ve muhtemelen bir yerlerden duyup listeme almıştım. Yokluk işte. Film epey enteresandı, bir grup gencin İsveç'teki izole, geleneklerine ve göreneklerine bağlı bir topluluğun yaşadığı -kasaba bile denmez- bir yere ziyarete gitmesiyle gelişen olayları anlatıyor. Hem tezleri için hem gezme hem macera vs işte. Zaten bunu sağlayan da İsveçli bir arkadaşları. Olaylar burada kopuyor, fazlasını anlatmak spoiler olur. Film aslında fragmanından ve kapağından da göreceğiniz gibi İsveç'in yaz mevsiminde geçiyor, ve günler hep Güneşli. Böyle bir ortamda da korku filmi mi olur? Olmuyor zaten, filmin korku filmi olmakla da ilgisi yok. Ama film için huzursuz edici, rahatsız edici, hafif veya orta seviyede gerilimli diyebiliriz. Manzaralar, kareler, atmosfer güzel. Ama film senaryo olarak çok zayıf, oyunculuklar ve karakterler olarak da çok zayıf. Pek çok şeyde mantık yok. Karakterlerde tepki yok. Lan oğlum onca tuhaf şey yaşıyorsun insan hiç mi harekete geçmez.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Lan onca tuhaf tiplerden sonra ritüel ayağına 2 kişi uçurumda atlayıp intihar etti. Karının kafası gözü yarıldı. Herif atladı, ölemedi diye kafasına 3 kişi birer kez balyozla vurup ezerek öldürdü. Tamam komünün bunun için mantıklı bir açıklaması vardı. Kültür, inanç, kişilerin kendi iradesi, döngü, yaşlıların zaten bundan sonra yatalak kalıp hastalanarak acı bir şekilde öleceğinden ötürü ölümü bir tık öne alıp daha hızlı ve acısız hale getirmesi. Evet bu kısım mantıklı ama yine de ölmemiş birinin vahşice bu şekilde öldürülüp bunun bir şova dönüştürülmesi o gencoların hepsini etkilemeliydi. Daha sonrasında aralarında birileri sırayla kayboluyor bir bir, tuhaf bir şekilde. Kimse de aga bu nedir demiyor. Dani diyor bir tek o da yeterli tepki sunmuyor. Chris zaten tam odun ya da diğer siyahi eleman. Lan oğlum arkadaşlarınız tek tek yok oluyor, kardeşin yok oldu mal mısın ne işin var orada, kaçın kurtarın kendinizi. Bir de her verilen şeyi yiyip içiyorlar ne olduğunu bilmeseler bile. Kızın kasık kılının çıktığı içeceği bile içti herif ya la. Sonra gitti ritüel eşliğinde o çirkin kızla cinsel ilişkiye girdi. Muhtemelen o içecekte fazlası vardı, idrarı vs. Aşk sembollerinde bu vardı çünkü, filmin başında. Siyah olan eleman da tam aptal, lan yemişim tezinizi kaçın kurtarın kendinizi. Bu Amerikalı elemanla bu siyahi eleman bir de onca tuhaflığı ve saçmalığı bırakıp birbiriyle didişip trip atıyorlar. Güler misin ağlar mısın Rahatsız edici görüntülerle dolu -kanlı sahneler, 18+ çıplaklık ve cinsel ilişki- gündüz vakti o yeşillik ve mis gibi orman havasının verdiği huzura rağmen sizi o topluluktakilerin tuhaf davranışları, adetleri, acaba şimdi ne kadar kötü bir şey yaşanacak diye beklentilere sokarak huzursuz etmeyi başaran itici, mantıksız, odunsu, saçmasapan karakterle dolu bir garip film. Aynı yönetmenin Hederidaty filmini izlemiştim. Bence o daha başarılıydı. Bu filme puanım 6/10.
ımdbHell or High Water (2016) ⭐ 7.6 | Crime, Drama, Thrillerhttps://www.imdb.com/title/tt2582782/?ref_=ext_shrUzun zamandır filmin adını bildiğim halde hep şimdi bu ağır filmdir çekilmez diyerek ertelediğim ve filmsiz kalınca buradaki öneri üzerine hemen listeme aldığım bir yapım. Birkaç gün evvel izledik ve beğendik. Modern Western denmiş bence Western tanımına pek uymuyor: suç, polisiye, dram, gerilim ve az biraz da aksiyon diyebiliriz. Evet aksiyonu kısıtlı ama son zamanlarda izlediğimiz sözde pek çok aksiyon filminden daha fazla aksiyon içeriyor. Günümüzde insanlar iki silah sıkma sahnesi koyan filmlere de aksiyon demeye başladı. Neyse film baştan sona sizi ekranda tutmayı başaracak kadar orta seviye bir ritme sahip. Chris Pine zaten filmi yüklenmiş. Ben Foster her zamanki gibi kötü, gri ve/veya serseri bir karakter. Bu roller ona yakışıyor. Jeff Bridges yine klasik rollerinden birini oynamış. Filmdeki ırkçılığa, finansal yapıya, kapitalizme yapılan göndermeler güzeldi. Tabii ki filmi bunun için izlemiyorsunuz ama böyle şeyler de filmlerin lezzetini arttıran tuz-biber oluyor. 8/10 izleyin izletin.
Bir ara birisinin bu konu içinde önerdiğini görüp listeme almıştım. Ağır ilerleyen bir film ama neyse ki kısa süresi onu izlemeye yardımcı oluyor. Köyde koyun otlatan Veysi ile kardeşi Bekir arasındaki miras kavgasını konu alıyor. Bu iki kardeşi canlandıran oyuncular oyunculuğun hakkını vermiş. Köy yaşamı, kar, kış, dağ taş görmek isteyen buyursun baksın onun dışında film pek fazla şey sunmuyor. 6/10.
ımdbAmerican Animals (2018) ⭐ 7.0 | Biography, Crime, Dramahttps://www.imdb.com/title/tt6212478/?ref_=ext_shrGerçek ama aptalca bir hikayeden alıntı bir film. Bir grup üniversiteli gencin durduk yere adeta rahatın batması sonucu okulun kütüphanesindeki özel bölmede korunan, tarihi eser ve koleksiyon niteliği taşıyan, değerli kitapları çalma girişimlerini konu ediniyor film. Evet hiçbir suç tecrübeleri yok, hiçbiri bu işlerden anlamıyor. Kitapları çalsalar bile kimlerle nasıl iletişim kurup bu kitapları nasıl okutacaklarını bilmiyorlar ama nereden geldiği bilinmeyen bu hırsızlık motivasyonuna birden kendilerini kaptırıveriyorlar. Aslında suç tümünün değil aralarındaki Warren denen kekonun suçu, hep onun ısrarları, dikteleri sebebiyle bunlar bu işe bulaşıyor. Biz Hollwood filmlerinde hırsızların ve suçluların çok başarılı bir şekilde her şeyin üstesinden geldiği, olayların adeta önceden tasarlanmış gibi suçluların bu hırsızlıklarını başarılı bir şekilde gerçekleştirmelerinin kader olduğu yapımlara alışmış olduğumuz için bu filmdeki başarısızlıklar, amatörlükler hepimize tuhaf gelecektir, sürükleyici gelmeyecektir. Aslında gerçekçi olan bu ama tabii izlenebilir bir tarafı yok, seyirciyi ekrana kitlemiyor. Filmin bu arada olayları anlatım şekli de bir tuhaf. Gerçek suçlularla röportaj yaparak bir belgesel havasında anlatılmış olaylar. Bir olay filmde anlatılıyor sonra araya röportajla ilgili gerçek kişinin olayı anlattığını görüyoruz. Hatta arada olayların yanlış hatırlama durumları, film karakteriyle gerçeğinin kısa bir tartışması eğlenceli olsa da filmin bu şekilde röportaj parçalarıyla sürekli bölünmesi, zaten emekleyen akıcılığını iyice yok ediyor.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Gerçekçilik dedik sonuç olarak başarısız hırsızlık girişimleri eminim ki başarılı olanlardan daha fazladır özellikle de suçlular amatörse... Haliyle bu film de başarısız bir hırsızlık girişimini anlatıyor. Başarısızlık varsa hapis de vardır veya ölüm de. Burada 4 aptal genç yakalanıp 10 yıl federal hapishanede yatmış. Çıktıklarında hayatlarına suç işlemeden devam edip yollarını çizmişler. Hiçbir anlamı, hiçbir sebebi yokken işlenen bir suç ve boşa giden 10 yıl. Bize de bu aptallığı izleterek vaktimizi heba ettirdiler. 5/10.
ımdbGladiator II (2024) ⭐ 6.8 | Action, Adventure, Dramahttps://www.imdb.com/title/tt9218128/?ref_=ext_shrFilmin ana konusunda kritiğimi yapmıştım, tekrara gerek yok. https://forum.donanimhaber.com/mesaj/yonlen/160342921
7/10.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kartal Göz -- 27 Aralık 2024; 15:23:34 >
-
@vector x-31 Erken yaşlarımda izleseydim çok etkilenirdim de 30'lu yaşlarda izleyince beni o kadar sarsmadı.
@Nat Alianovna Nostalji kadar insana farklı hisler zerk eden şey çok az bulunur.
@Kartal Göz Film bariz şekilde nelere gönderme yaptığını gerek repliklerden gerekse mizansenlerden ortaya koyuyor. Dediğim gibi bunlara kafa yormadan izlenirse ''b*k yediler, tecavüz ettiler'' ötesine geçmez. Hele ki Avrupa sineması anlatmak değil göstermek derdindedir. Anlamı seyircinin kendisi çıkarır. Karar sizin.
-
Van Damme reyizin kötü adam rolünde yer aldığı bir suç/aksiyon filmi. Oğlu da filmde oynuyor. Aktif süresi 76 dakika, yani sizi sıkmaz, güzel tat bırakıyor. Çerezlik grubundan izlenir, puanım 5.5/10.
Spoiler,
mesajı görmek için tıklayın.Kayla denen kız ters köşe yaptırdı, gebermeyi hak etti filmde. Filmin sonunda zenci Orlando Jones ile korucu Tom Scott beyler sırlarını paylaşıp aralarındaki husumeti biraz daha netleştirse iyi olurdu, hemen kestirip attılar ve filmi bitirdiler.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 27 Aralık 2024; 21:50:46 >
-
John Carpenter ve Jamie Lee Curtis
70'ler tarzı doğaüstü korku filmi. The Thing (1982)'nin yanında gölgede kalmış. Ama yine de izlenir
-
Scarlett Johansson'un uzaylı kılığında İskoçya'da erkekleri avladığı bilimkurgu filmi
Scarlett vücudunu cömertçe sergiliyor. Meraklılarına
-
Nerdeyse 1.5 sene olacak, belki de oldu ama adeta Kutsal Emanet midir nedir, hiçbir yerde bulamadığım Das Lehrerzimmer (Öğretmenler Odası) filmini halen bulamadım. Tüm malum platformlardan fişini çekmişler. Da Vinci'nin gizli şifreleri veya Coca Cola'nın özel formülü falan mı anlatılıyor acaba? Birisi Drive vb. gibi bir yere yüklese iyi olurmuş arşivlemek adına.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi programmer_onur -- 27 Aralık 2024; 22:59:34 > -
Ya şunun adını hep unutuyorum. Not alayım artık.
-
Your Christmas or Mine? (2022) - 6/10
Yılın sevdiğim dönemi olan "noel temalı film izleme dönemi" siftahını yaptım. Can sıkıntısında akıp gitti. Hafif İngiliz mizahı, daha hafif bir romantizm ile ortalama bir romantik komedi.
-
@programmer_onur konuda yazınca ve malum ortamlarda bulunca izlemeye karar verdim
bizim klasik Türk mantığına göre bir incir çekirdeğini doldurmayacak olayları senaryolaştırıp film çekmişler. filmin yönetmeni Almancı Bir Türk
ayrıca 1 buçuk saati doldurmak için doğal olarak olayları biraz renklendirip dram kısmını büyütmüşler
Almanya'da bir ortaokulda yaşanan hırsızlık olayını anlatan bir film. filmin tamamı ortaokulda çekilmiş. dış mekan çekimleri yok. oyuncu grubu kalabalık sayılır fakat başroldeki kadın Öğretmenin performansı güzel kadını takdir ettim
kıytırık bir ortaokulda öğrenciler okul dergisi çıkarıyor ve ergenliğe yeni girmiş daha cinsel olgunluğa erişmemiş 12-13 yaşındaki bebeler öğretmenle öğrenci gibi değil gazeteci edasıyla konuşuyor.
80'li ve 90'lı yıllarda ortaokul lise okumuş biri olarak bizim zamanımızda Öğretmenler kraldı uzun yıllardır ülkemizdeki ortaöğretim sistemine uzağım
eğer filmde anlatılanlar doğruysa Almanya'da öğrenciler kralmış. bunu da final sahnesinde görmüş olduk
o final sahnesi eskiden bizim zamanımızda olsaydı en iyi ihtimalle öğrenciye ultra mobbing en kötü ihtimalle birkaç tokat ve aileyi okula çağırılırdı veya öğrenciye tasdikname verilirdi
öğrenci dediğim kocaman lise öğrencisi değil ergen ortaokul öğrencisi
imdb'ye heralde Almanya'daki ergen öğrenciler bot basmış. en iyi ihtimalle en fazla imdb 6 puan eder.
izleyin veya izlemeyin demiyorum. tek avantajı TR dublaj. en azından Almanca diyalogları duymak zorunda kalmadım
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Alpha Centauri -- 28 Aralık 2024; 13:40:32 >
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X