EV Mİ SİZİN İÇİNİZDE, YOKSA SİZ Mİ EVİN İÇİNDESİNİZ?
Evinin bir odasında oturup, televizyon izleyen ya da yemek yiyip, ailesiyle sohbet eden bir insan, kendisi farkında olmasa da, aslında çok büyük bir mucize ile içiçedir. Bu büyük mucize, bir evin içinde oturan her kişinin gördüğü dört duvardan ibaret olan görüntünün, aslında o kişinin beyninin içinde olduğu gerçeğidir.
Peki o halde ev mi sizin içinizdedir, yoksa siz mi evin içindesiniz?
İnsanların büyük bir çoğunluğu bu büyük gerçeği bilmez; kendilerini bir evin içinde oturuyor, o evin içinde televizyon izliyor ve sohbet ediyor zanneder. Bu gerçeği anlayan kişiler ise korktukları için bu büyük mucizeyi anlamazlıktan gelirler. Oysa anlamazlıktan geldikleri bu büyük gerçek, inkar edilmesi mümkün olmayan, bilimin de ortaya koyduğu kesin bir konudur. Evi oluşturan dört duvardan, duvardaki tablodan, televizyondan, yerdeki halıdan, renkli döşemeli koltuklardan ve tavandaki avizeden göze ulaşan uyarılar göz hücreleri tarafından elektrik akımına çevrilirler. Bu akımlar daha sonra beynin görme merkezine iletilir ve insan, içinde oturduğunu sandığı ev görüntüsünü gerçekte beyninin arkasındaki küçücük bir bölgede izler.
Burada insanın aklına çok önemli bir soru daha gelmelidir: Işığın içeri giremediği simsiyah kafatasının içindeki bu renkli ve canlı görüntüleri, göze, göz merceğine, retinaya, irise ihtiyacı olmadan gören kimdir?
Sorunun cevabı, "insanın ruhu"dur.
İnsanın kendisini bir odanın içinde zannetmesinin nedeni ise beyninde izlediği görüntülerin çok net ve gerçeğiyle ayırt edilemeyecek kadar aynı olmasıdır. Bu da başlıbaşına bir mucizedir.www.maddeninardindakisir.com
hööööö..!
doğru
şimdi başlığı görünce insan yadırgıyo biraz baştan deyim, insanın aklına başka bişey geliyo
neden odanın içinde olduğumuzu zannedelim ki????????????
zaten odanın içindeyiz
Ev benim içimde değil ben evin içindeyim içimde bir şey olması ürkütüyor beni aklım başka yerlere gidiyor.. O kadarda büyük şey alınmazki..
quote:
Orjinalden alıntı: mika_hakinen
Ev benim içimde değil ben evin içindeyim içimde bir şey olması ürkütüyor beni aklım başka yerlere gidiyor.. O kadarda büyük şey alınmazki..
hayatımda duyduğum en saçma şey
quote:
Orjinalden alıntı: muhammedda
hayatımda duyduğum en saçma şey
Modern fiziğin bulguları da maddesel evrenin bir algılar bütünü olduğunu gösteriyor.
30 Ocak 1999 tarihli sayısında bu gerçeği ele alan ünlü Amerikan bilim dergisi New Scientist'in kapağında şu soru yer alıyor: "Gerçeğin Ötesinde: Evren, Bilginin Bir Dansı mı ve Madde Sadece Bir Seraptan mı İbaret?"
27 Nisan 2002 tarihli New Scientist dergisinde yayınlanan "Boş Evren" başlıklı yazıda şöyle deniyordu:
" Bir dergi tutuyorsunuz. Sertlik hissi veriyor; uzayda bağımsız bir varlığı varmış gibi gözüküyor. Çevrenizdeki nesneler de öyle -muhtemelen bir fincan kahve, bilgisayar. Hepsi oralarda bir yerde gerçek gözüküyor. Ama hepsi bir ilüzyon. Bu sert olduğu varsayılan nesneler yalnızca izdüşümler, evrenimizin sınırlarında yaşayan kaleydoskopik şekillerin değişmesinden oluşuyorlar. "
Bence konuyu biraz daha açsaydın iyi olurdu. Fotonlar vs. ışıkğın yansıması ve görüntü oluşumu gibi. Bunlarıda kısaca anlatsaydın şaşıran arkdaşlar biraz daha iyi anlarlayabilirlerdi. Böyle fazla felsefi bir yazı olmuş. Ama yinede eline sağlık. +1
ya konuyu açan kardeşim başka işin yokmu senin farklı farklı nicklerle konular açıyosun birde kendin yine bir farklı nickle cevap veriyosun nedir amacın bi açıklasan
ünlü bilim dergisi New Scientist'in yazdıklarından da rahatsız oluyosanız, diyecek birşey yok....
Bilimsel gerçeklerden ürkmemek lazım, yanlış varsada bilginiz oranın da düzeltirsiniz olur biter...
Bilimsel dergilerde yazanlarıda dile getiremek ve paylaşmak rahatsız etmemeli...
quote:
Görme olayının nasıl gerçekleştiği hatırlandığında bu konu daha açık olarak anlaşılacaktır. Göz, sadece, kendisine ulaşan ışığı, retinasındaki hücreler sayesinde elektrik sinyaline çevirmekle görevlidir. Bu elektrik sinyali ise, beyninizdeki görme merkezinize ulaşır. Daha sonra bu elektrik sinyalleri, pencerenizden gördüğünüz manzaranın görüntüsünü oluştururlar. Sonuç olarak, görüntünün oluştuğu yer beyninizdir.
yani görüyorsam vardır olmayan şeyi görmüyorum bir odanın içindeysem oda olduğu içindir ha tamam odanın algısı beynimde oluşur ama bu odanın içinde ben olmadığım anlamına gelmez
ünlü bilim dergisi New Scientist diyede ısrarla belirtmene gerek yok unutmaki hiçbir bilgi kesin diyemiyoruz sen bilime ilgilenen biri olarak zaten biliyorsun bunu
çok fazla matrix seyredenler de sıkça görülen bir rahatsızlık.. şahsen ben MAVİ hapı aldım kurtuldum, size de tavsiye ederim
quote:
Orjinalden alıntı: antique
çok fazla matrix seyredenler de sıkça görülen bir rahatsızlık.. şahsen ben MAVİ hapı aldım kurtuldum, size de tavsiye ederim
gerçeklerden kaçmaaa gel burayaaaa !!!!
diyerek konuyu uzatırmışım
Modlara söyleyelim de forumda topic açmak için ilkokulu bitirme şartı konulsun.Bu ne yaw.İnsan bu yazıyı yazmadan önce iki gözünü sıkı sıkı kapatıp evin içinde bir tur atmayı dener iki adım sonra duvara toslayınca anlardın hiç olmazsa kafatasına ışık giriyo mu girmiyo mu.
quote:
Orjinalden alıntı: antiyoba
Modlara söyleyelim de forumda topic açmak için ilkokulu bitirme şartı konulsun.Bu ne yaw.İnsan bu yazıyı yazmadan önce iki gözünü sıkı sıkı kapatıp evin içinde bir tur atmayı dener iki adım sonra duvara toslayınca anlardın hiç olmazsa kafatasına ışık giriyo mu girmiyo mu.
senin duvara toslama örneğin aşağıdaki aynı tipten örnekleri aklıma getirdi....
maddenin, materyalistlerin iddia ettikleri gibi mutlak bir varlık olmadığı, aksine Allah'ın yarattığı bir algılar bütününden ibaret olduğu bilimsel olarak ortaya kondu. Materyalistler ise, bütün felsefelerini yok eden bu açık gerçeğe karşı son derece dogmatik bir tutumla direnmektedirler ve geçersiz karşı mantıklar getirmektedirler.
Örneğin materyalist felsefenin 20. yüzyıldaki en büyük savunucularından biri olan koyu Marksist George Politzer, maddenin varlığının "büyük delili" olarak "otobüs örneği"ni vermiştir. Politzer'e göre, maddenin bir algı olduğunu savunan düşünürler de otoyolda otobüs gördükleri zaman ezilmemek için kaçmaktadırlar ve bu maddenin nesnel varlığının ispatıdır.1
Bir başka ünlü materyalist Johnson ise kendisine maddenin bir algılar bütünü olduğu anlatıldığında, taşlara tekme atarak onların fiziksel varlıklarını "kanıtlamaya" çalışmıştır.2
Benzer bir örnek, Politzer'in akıl hocası ve diyalektik materyalizmin Marx'la birlikte kurucusu olan Friedrich Engels tarafından verilmiş, Engels, "eğer yediğimiz pastalar birer algı olsaydı, açlığımızı geçirmezlerdi" diye yazmıştır.3
Marx, Engels, Lenin gibi ünlü materyalistlerin kitaplarında hep bu tür örnekler ve "maddenin varlığını tokat yiyince anlarsınız" gibi öfke dolu cümleler yer almaktadır.
Materyalistlerin tüm bu örnekleri vermelerine neden olan kavrayış bozukluğu ise, "madde bir algıdır" açıklamasını, "madde bir ışık oyunudur" şeklinde anlamalarıdır. Algı kavramının yalnızca görmeyle sınırlı olduğunu, dokunma gibi algıların ise nesnel karşılığı bulunduğunu sanmaktadırlar. Otobüsün insana çarpması üzerine de, "bakın çarpıyor, demek ki bir algı değil" demektedirler. Anlamakta zorluk çektikleri nokta, otobüs çarpması sırasında yaşanan sertlik, darbe ve acı gibi bütün algıların da yalnızca zihinde oluştuklarıdır.
1. George Politzer, Felsefenin Başlangıç İlkeleri, İstanbul: Sosyal Yayınlar, 1989, s. 53. 2. Orhan Hançerlioğlu, Düşünce Tarihi, İstanbul:Remzi Kitabevi, 6.b., 1995 Eylül, s. 261. 3. George Politzer, Felsefenin Başlangıç İlkeleri, İstanbul:Sosyal Yayınlar, 1989, s. 65.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme