şöyle söylemek isterim olaya eski sosyal açıdan ve yenisinden değer katıcam şimdi eski tarihte çoğu uygarlıkta erkeklerin en üst kademede olduğu bilinir, verasetler erkekten oğluna geçerdi. genellikle kadın erkek ayrımı bir tek konseylerde, yani günümüz meclisi gibi, saray hekimi gibi yerlerde bulunmamaktaydı. hatta sisteme göre bakire 1. elizabeth'in bu konuda başı çok ağrımıştır, fakat yılmamıştır ve ülkesini yönetmiştir. veya çokca kadın komutan duymuşuzdur. sultanların kralların eşleri ise bu durumdan genellikle memnun, hatta kocaları kadar tarihte değişimlere sebebiyet vermişlerdir. entrikalarda çokca rol oynamışlardır. günümüze doğru gelirsek 1900 lerde kadınlara melek yani temiz kalpli imajı verilmeye başlandığını düşünüyorum, çünkü temizlik titizlik özenli güzel oluş o yıllardan sonra şöhret-ün mevzuları yüzünden iyice şaha kalktı. ardından psikolojik açıdan zaten günümüzde bile mevcut olan "kadının olduğu yer güzeldir. kadın akıllıdır" sloganı yapıştırıldı. (bu sözün içerisinde zaten bir cinsiyetçilik mevcut.) bunu en basit çökertebileceğimiz örneği; hitler ilk seçimlere katılacağı zaman kadınlarada oy kullanma hakkı verilmişti. ve biliriz ki alman kadınları hitleri aşırı çekici buluyorlardı, ve seçilmesinde büyük fayda sağladılar. şimdi bu durumda erkeklerin adı çıkmış diyebiliriz. günümüz yani artık 2000 li yıllar bir erkek olarak hayatın bizede acımasız olduğunu söylemek istiyorum. çünkü biz birer insanız, bu sisteme sende dahilsin bende. akşam haberlerde duyduğumuz cinayet haberleri bir kadına değil bir insana yapıldı. bir erkek erkeği öldürünce bu kadar tepki vermiyorsa veya bir kadın erkeği, hangimiz daha çok cinsiyetçiyiz. bir anne, kızını büyütürken bir erkeğemi muhtaç olacaksın dediğinde o masumiyet orada kırılmakta zaten. ergenliğinde olan bir kızın bunu düşünmese bile düşündürenler büyüklerdir, ve bunun çilesini çekecek olan milenyumun ortanca çocukları, yani bizler olucaz. eşitsizliğin söz konusu olduğunu düşünmüyorum. bir kadın başbakan olmak istemiyor veya üst kademeye çıkmaktan korkuyorsa onu suçlayamazsınız. her olanak mevcut, günümüzde kaç tane kadını atletizmde görmekteyiz, kaçı kadın. hırs alabilecek veya kendisini motive edemiyorsa bu konuda kimse suçlanamaz. kadın öğretmenlerin sayısı yıllardır erkeğe oranla biraz fazladır bunun önüne geçebilirler, ellerinde eğitim ve öğretim, yani en büyük anahtar mevcut, böyle radikal düşüncelere sebep olmayabilirler, günümüz gençlerini saf düşünceyle büyütebilirlerdi. fakat onlarda bu tür tarafcıl düşüncelere ortaklardır veya hiç kıdeminin hakkını veremiyorlar, yanlış düşüncelere sevk edebileceklerini düşünüp hiç girişmiyor olabilirler bundan eminim. bize erkek olarak tarihe bakıldığı zamanda hiç ağlamamız gerektiğini, güçlü olmamız gerektiğini öğretti büyüklerimiz. intahar olaylarına bakılırsa %75 inin erkek olduğunu söylemek isterim. hayat bir tek kadınlara zor değil. ve bu cinsiyetçi tarafcılıkların hepsinin boşa kürek, hatta daha da körüklediğini şöyle kanıtlayabilirim; her akşam bir intahar haberi duyan bir insanın, teknolojiden uzak büyümüş bir insana oranla intahar etmesi ne kadar orantılı dır. tabiki de teknoloji ve sosyal ağ bile büyüyen kimsenin ihtimali %80 daha fazla olacaktır bundan eminim. bunu cinayetlere veya daha çok diğer problemlere "sürekli hatırlatarak seçimlerinizi kontrol eden şey" olarak bağdaştırabilirsiniz. 95-97 yılında doğanlar lise ve ortaokul çağlarında internet ile sosyal ağ ve düşünce paylaşımıyla daha yeni tanışmışlardı. o dönemlerde sadece birbirimizi ekliyor komik videolar izliyor, ve bilgi edinmek için wikipedia'yı sömürüyorduk. tek aracı buydu. ardından günümüze doğru sosyal ağlar çekilmez hal aldı. hangimizin facebook'u kaldı ki, ve bir çoğumuz artık twitter gibi sitelerden bile nefret ettiğimiz halde gündemi takip ediyorum bahanesiyle takılmaya devam ediyoruz. yapmayın. bırakın. iş olanaklarına gelirsek bir erkek kendi şirketine sırf bu tür cinsel gerilimlerin yaşanacağını bildiği için kadın çalışan almayabilir. bu kendi seçimi. bir kadın da erkek almayabilir şirketine, rahat olsun "kız kıza veya erkek erkeğe takılalım işimize odaklanalım flörtöz şeylerden kaçınalım aklımızdan bile geçmesin" gibi düşünebilir. bu kendi iradesi ve oradaki konumu. buna hakkı var ve bir ortama erkek veya kadın girdiğinde insanların hal hareketleri değişiklik gösterir bu gayet doğamızda olan bir şeydir. bir filmden alıntı yaparak sebebini açıklayacağım isteyen izleyebilir. (The Social Dilemma (2020) son zamanlarda artan "dünya düzdür", "5g vericileri virüsü yayıyor" gibi toplulukları duymuşsunuzdur. insanlar çok kolay manüpüle edilebiliyor ve bu toplulukları kurmak televizyon ve internet sayesinde çok kolay. covid-19'un etkilerini hiç gözümüzle gördük mü dışarıda, sadece televizyon ve polis kontrolü mevcut. zorunlu maske bile takmaktayız, hastalığın varlığından bile şüphe ettiğimiz bir şey için. ve bunu getiren şey ise halkımızın paniği. panikle hastaneye kim gittiyse zatürre kapan bir kimse orada 50 kişiye daha bulaştırırdı. ve bu yaşandı, bağışıklığı zayıf yaşlı insanlarımız zaten buna kol açmış oldu. türkiye'de doktorun zatürre dediği fakat almanya'da havalimanında covid çıkan bir akrabam var, hastanede 5 gün ağır yattıktan sonra alman doktorun; "zatürre bu, taburcu edin" dediğini belirtmek isterim. yani virüs tehşisleri tamamiyle doğru değil. yani demek istediğim 5g vericilerini virüs yayıyor diye saldıran bir toplum oldu. dünya düzdür diye savunanda. şimdi internetin televizyonun gücünü ve toplum algısını nasıl etkilediğini biliyorsunuzdur, fakat bu denli açıklayamamış olabilirsiniz. feministte böyle doğdu, ve böyle devam ediyor çünkü her akşam haberlerde bir yenisi daha olacak. bir insan bir insanı öldürecek ve eğer kadın öldüyse feministlik şevk kazanacaktır. bunun sonu gelmeyecek. günümüzde trafik kazalarını önlemek için trafik kuralları mevcut, fakat hız yapıp kendilerinin hatta birilerinin ölümüne sebep olacak birileri her zaman varolacaktır. bunun önüne geçilemez. olaya kadın değil insan olarak bakılması gereklidir. bunu savunmak daha doğru. bazı zoraki durumların farkındayım fakat bununda önüne o toplumun eğitimiyle geçilir, ve bu kontrol edebileceğiniz bir şey değil. zamanla olabilecek bir şey. zaten sayıları %0.001 civarında yani hergün binlerce insan saçma sebeplerden ölmekte. bugün zoraki olmadan evlenip eşini öldürende var, zoraki olduğu haldede öldüren. ve eğer aşiret mevzuları söz konusu ise silahı ve ölüm emirni evin kadını yani ağa'nın eşi vermekte. töre mevzuları böyle işler. özetle arada bir fark yok. kontrol edemeyeceğiniz şeyler için üzülmeyi bırakın. hayatınızı yaşayın. söyleyeceklerim bu kadar kimseyi küçük dürüşürecek bir şey yazmadığımı düşünüyorum kim öyle hissettiyse üzgünüm. fakat bir tarafın varlığı bile o kötülüğü hatırlatmaya yetiyor. kimileri iki tarafıda duymak istemiyor. ömrünün kısa olduğunu ve bu tür düşüncelerle meşgul olmamanın daha iyi olduğunu düşünmekte. |
Bildirim