""" Harç devlete kalıyor. Hakim sabit maaş alır. Baktığı davaya göre değişen bir ücret söz konusu değil. """ Zaten bilerek sormuştuk.... AYnı hukuk eylemine rağmen akıl almayacak harç neyin nesi ? |
dava dilekçesinde süresiz verilen kabul şartının duruşmada süreye bağlanarak değiştirilmesi (2. sayfa)
-
-
Dediğinizden hiçbir şey anlamadım. Başka bir madde mi kast ediliyor 311 yerine?
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Davalı ancak davacının talebi ne ise onu kısmen veya tamamen kabul edebilir. Herhangi bir malvarlığı vaadi dava konusu ile alakalı olmaz.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
310 yerine 311 yazılmış. Ancak zaten alıntıladığım yerde 311 yok ki ? Herhalde yanlış olmuş denmeliydi.
Alıntı
metni:Davalı ancak davacının talebi ne ise onu kısmen veya tamamen kabul edebilir. Herhangi bir malvarlığı vaadi dava konusu ile alakalı olmaz. Konu zaten varlık ? EN başta malvarlığını hibe etse sonra vazgeçemez mi ? Cevap bu soruya olmalı !
-
İrade sakatlığı halinde, bunu ispatlayarak vazgeçebilir.
İkincisi davasını ıslah edebilir. Islah yolu ile talep sonucunu daraltabilir.
Kabul beyanı ile kabul eden tarafla olan hasımlık ilişkisi ortadan kalkar. Bu nedenle kabulden sonra yapılacak ıslah sadece(varsa) davayı kabul etmemiş olan diğer davalılar hakkında hüküm ihtiva eder.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Vazgeçmek de bir karardır. Bunun için iradesinin zayıflığını kabulü şart değil.
Bahsedilen husus; eğer bir kişinin hakkı varsa önceden hibe etse de sonradan bundan vazgeçip hakkını iddia etmeye devam etmesi hukuken kabul edilebiliyor.
Tabi burada vazgeçme değil "süre" iddia etmiş. BU durumda süre itirazı geçersiz sayılırsa ilk halden devam edilebilir.
-
Davacı talep sonucunu daraltabilir, bir kısım taleplerinden vazgeçebilir. Vazgeçtiği talepleri ileride talep etme/ayrı bir dava ile ileri sürme hakkını saklı tutarak vazgeçti ise davalının rızası gerekir. Vazgeçtiği şeyleri ileride talep etme/dava etme hakkından da vazgeçti ise davalının rızası aranmaz.
Dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra talep sonucu davalı aleyhine daraltılamaz. Aynı şekilde davalı da cevap dilekçesini davacı aleyhine daraltamaz. Bunlar ancak ıslah ile yapılabilir.
Davayı değiştirme yasağının bir amacı da karşı tarafın hukuki güvenliğini sağlamaktır. Diğer amacı da sürekli talep değiştirerek davaların uzatılmasını engellemektir.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Vekalet kısmı davanın esası değil bu sebeple kanuni düzenlemede direk hedef alınan tanımlar buna ait değil. Yargılama gideri hatası sebebiyle karar bozulmuyor sadece düzeltilerek onanıyor.
Davacı davayı kabul etme şartını ortaya koymuş. BU bir eylemle gerçekleşeceği için bu eylemin yapılmaması halinde gerçekleşmediği iddia edilebilecektir. BU pek tabii bir cevapla olacak iştir ki cevap dilekçesinin bir süresi var. Karar verildikten sonra cevap verildiğinin düşünülmesi... Davayı düzenleyen hususlar her nasıl varsa, süreçteki taraf rolleri ve cevap usulü hakkında da düzenleme mevcut.
Ancak farklı bakış açısıyla bahsettiğim şu: Eğer bir hak varsa ve hibe edildiği sebebiyle vazgeçildi sayılması bekleniyorsa, bu hak hibe edilmekten vazgeçildiğinde de tekrar sahibine ait sayılacaktır. Eğer aidiyeti kesinse hibe etti diye ancak şahsın kendsinden rica edilebilir ki vazgeçtiğinde vaziyet değişmiştir.
BU hali doğru bulmuyoruz, bu denli vekalet ücretleri harçlar.... Sorun her ne ise para konu olmadan hukuk işlemeliydi. ANcak tanımlar üzerinden yazılması gerekenlerden bahsettim.
-
quote:
Davacı davayı kabul etme şartını ortaya koymuş. BU bir eylemle gerçekleşeceği için bu eylemin yapılmaması halinde gerçekleşmediği iddia edilebilecektir. BU pek tabii bir cevapla olacak iştir ki cevap dilekçesinin bir süresi var. Karar verildikten sonra cevap verildiğinin düşünülmesi... Davayı düzenleyen hususlar her nasıl varsa, süreçteki taraf rolleri ve cevap usulü hakkında da düzenleme mevcut.
Davayı kabul dilekçeyle veya duruşmada sözlü beyanla yapılır. HMK'da davayı kabulün cevap dilekçesi ile yapılacağına dair bir hüküm yoktur. Kanun koyucu davayı kabulün cevap dilekçesi ile yapılmasını istese idi, ...kabul, cevap dilekçesiyle veya... diye bir hüküm kurardı. Mahkemeye sunulan her dilekçe cevap dilekçesi değildir. Kaldı ki HMK'da davayı kabul özel olarak düzenlenmiş olduğu için (308 - 312) davaya cevaba ilişkin genel nitelikteki hükümleri (126 - 128) davayı kabul hakkında uygulanamaz.
Kaldı ki cevap dilekçesini süresinde vermedi diye daha sonradan yapılan kabulü geçersiz sayıp yargılamaya devam etmek usul ekonomisine de aykırı bir durumdur. Bu sebeple kanun koyucu kabulün hüküm kesinleşinceye kadar yapılabileceğini hükme bağlamıştır.
quote:
Ancak farklı bakış açısıyla bahsettiğim şu: Eğer bir hak varsa ve hibe edildiği sebebiyle vazgeçildi sayılması bekleniyorsa, bu hak hibe edilmekten vazgeçildiğinde de tekrar sahibine ait sayılacaktır. Eğer aidiyeti kesinse hibe etti diye ancak şahsın kendsinden rica edilebilir ki vazgeçtiğinde vaziyet değişmiştir.
Bu durumda talep sonucunu davalı aleyhine daraltmak demek olur. Bu davayı değiştirme yasağına girer. Evet dava açtıktan sonra davanı davalı lehine daraltabilirsin. Keza aynı şekilde cevap verdikten sonra cevabını davacı lehine daraltabilirsin. Ancak davayı veya cevabı daraltmak suretiyle karşı tarafın daha aleyhine bir durum yaratıyorsan bu durum artık davayı değiştirme yasağına tabidir.
Dava açtıktan sonra öyle kafana göre vazgeçiyorum diyemezsin.
Ya davanı geri alır yeni bir dava açarsın. Ya da ıslah edip davanı değiştirirsin.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ipli jeton -- 9 Ekim 2023; 9:2:28 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
-
Alıntı
metni:Davayı kabul dilekçeyle veya duruşmada sözlü beyanla yapılır. Sözlü yapılan bir beyan da yok ki ?
Alıntı
metni:HMK'da davayı kabulün cevap dilekçesi ile yapılacağına dair bir hüküm yoktur. Kanun koyucu davayı kabulün cevap dilekçesi ile yapılmasını istese idi, ...kabul, cevap dilekçesiyle veya... diye bir hüküm kurardı. Konmamış hükümden dayanak alınabilir mi ? Muallaklık ispat değildir, "yapmadığında göre" diye kesinlik iddia edilemez. Ayrıca her nasıl hüküm kesinleşinceye kadar kabul yapılabiliyorsa ve karar verildikten sonra kesinleşinceye kadar süreçte duruşma olmayıp sadece yazılı beyanda bulunabiliyorsa, beyan ancak yazılı olabilecektir. Zabıt katibine sözlü verilip de yazdırılan da nihayetinde yazıdır.
Feragat ve kabulün hüküm kesinleşinceye kadar değil kesinleştikten sonra da yapılabileceği ve bu halde itiraza giden evrakın geri alınıp tekrar karar verileceği HMK310/2-3, 311 de geçmekte ki, bahsedilenin davanın esası olan hususlar olduğu açıkça anlaşılmakta.
Konu davayı kabul ya da feragat değil. BU akıl karıştırabilir. Konu; ortaya çıkan yargılama giderlerinin yüklendiği taraf. HMK ilgili maddeleri de bu dolaylı kısmı değil davanın esasını davanın dava olma sebebi olan hususları ele almakta. Kabul de davacının taleplerine yönelik olduğu açıkça yazmakta. Talep de davanın açılış sebebidir, sonradan ortaya çıkan dolaylı unsurlar ya da tebligat giderleri olamaz.
AYrıca HMK 308/2 kabul konusunun tarafların serbestçe tasarruf edebilecekleri konulara sınırlamıştır yani vekalet ayrılmıştır.
HMK 309/4 kabulün kayıtsız şartsız olmasını istemiş. Buna göre kabulü şart ile sınırlandıran karşı tarafın bu yöndeki şartı sebebiyle etkisiz bırakılabilir.
Veeee son hüküm;
Alıntı
metni:MADDE 312- (1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir zaten konuyu açıklamıyor mu ? Boşa mı kabul ettin der gibi.
-
Anlatımlar tamamen çorba olmuş. HMK 310 kabulün hüküm kesinleşinceye kadar yapılabileceğini kesin bir şekilde belirtmiş. Hüküm kesinleştikten sonra yapılabileceğini belirtmiyor aksine zaten böyle bir şey mantıksız ve olanaksız. Hüküm kesin ise kabulün ne anlamı var?
Burada mesele davacının talep sonucu. Kabul edenler yönünden vekalet ücreti hükmedilmesini istememiş ise mahkeme buna rağmen kabul edenler yönünden vekalet ücretine hükmeder ise talep sonucunu aşmış olur. Bu olayda tartışılacak bir durum yok.
-
Hibe ile alakalı bir durum yok. Tapu iptal tescil davası bir çok nedene dayanbilir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi olur muris muvazaası olur. Bir çok neden olur.
Eğer bağışlama vaadine yönelik bir eda davası ise bağış yapılıyor olması davayı konusuz bırakır ama tapu iptal tescil davası sonuçları bu dava sebebine göre değişiklik gösterir.
Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde arsayı müteahhite sözleşme kurulduğu zaman devreder sonra inşaat yarım kaldığı için tapu iptal tescil davası açarsan, yüklenici çıkıp alsana hibe ediyorum dese ne değişecek? Sözleşmeden dönmeye veya fesih sebebine göre olumlu ve olumsuz zararın talep edilmesinden eski hale getirmeye kadar bir çok sorun var. Hibe kavramı bu sebeple herhangi bir sorunu karşılamaz.
-
Alıntı
metni:HMK 310 kabulün hüküm kesinleşinceye kadar yapılabileceğini kesin bir şekilde belirtmiş Konu davayı kabul değil, vekaletin yükletilmemesi ve soınradan vaziyetin değiştirilmesi. Ayrıca karar kesinleştikten sonra itiraz sürecinde dahi kabul-feragatın itirazı durdurup kararın değişmesine sebep olacağı bildirilmiş. Tek madde 310 değil.
Alıntı
metni:Hibe ile alakalı bir durum yok. Konunun esası sadece vekalet ödemesi. HMK ile bahsedilenler ise davanın esasına ait. Bu vekalet için açık bir hüküm verilmediği gibi bir önceki mesajımın sonundaki mevzuat alıntısı herşeyi açıklamakta.
Vekalet ücreti hakları mıdır ? Evet. Vazgeçtiklerini söylemeleri hibe gibimidir ? Evet. Daha sonuç alınmamışken vazgeçebilir mi ? Muhtemelen evet.
Bana göre kimse ücret ödemesin. Ücretsiz olsun. Ama kabuller şaşırtabilir, gerekirse efektif hazırlık yapılması düşünülmelidir.
-
Kararın kesinleşmesinin ne olduğunu biliyor musunuz? Kararın verilmesi ile kararın kesinleşmesi farklı şeyler. Karar kesinleşmiş ise kabul de feragat de anlam ifade etmez. Sanırım Hukuk birinci sınıf öğrencisi falansınız çünkü usul esas birbirine girmiş. HMK başlı başına usul kanunudur. Bu konuda esasa falan kafa yormaya gerek yok.
Ayrıca alıntı yaptığın kanun hükmü kararın değiştirilmesinden bahsetmiyor. Kanun yoluna başvurulsa dahi kabul veya feragat istinaf veya yargıtaya dosya gönderilmeden gelmişse boşuna oraya gönderme, kararı veren mahkemece ek karar ver geç diyor. Yani dosyadan el çekme, ek kararla konuyu kapat iş yükü oluşturma demiş.
Burda konu, davacının davayı kabule bağladığı sonuç. Davayı kabul edenler yönünden vekalet ücreti talebimiz yoktur demiş. Davalı da davanın bir aşamasında davayı kabul etmiş. Kabul beyanı karardan önce verilmişse vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekir.
Normal şartlarda davacının bu talebi olmasa kabul veya feragatta yargılama gideri veya vekalet ücretinin akıbeti belli zaten tartışmaya gerek yok.
-
Çelişki senin -tarafta ama suç bizim öyle mi ? Nihayetinde tartışılıyor, herkes bilmediğini öğrenebilir. Yanlışsa yanlış ortaya konur.
HMK 310/2'de karardan sonra yapılsa dahi kabul edilecek bir hususu bildirdim ama neye itiraz edilmiş muallak ? AKsi söylenmişti doğrusunu bildirdik ve bu kadar önem arz eden bir hususun teferruat değil konunun aslı olacağını talebin bizzat kendisi olacağını ifade ettik.
Alıntı
metni:Karar kesinleşmiş ise kabul de feragat de anlam ifade etmez. Yukarıda yazdıklarımı okuduktan sonra daha bunun yazılmaması lazım. Kesinleşmeyi HMK'dan aktarmış olmalıydım ama hata olabilir, önemli olan ise ne olduğu aşikar olduğu halde ayrıntılarda kaybolmaya çalışmak...
Alıntı
metni:Davayı kabul edenler yönünden vekalet ücreti talebimiz yoktur demiş. Herşeyim senindir dese ne iddia konu olurdu kim bilir.... Denilmesi ile mecbur olunması aynı değil!
Alıntı
metni:Davalı da davanın bir aşamasında davayı kabul etmiş. Hangi aşama ? HMK ilgili mevzuatında davayı kabulün sonuçlarında vekaleti davacıya yükleyen mi var? Yoksa eğer, neden buna sabit kanunmuş gibi anlatılıyor? Eğer davacının ortaya attığı bir sebebe dayandırılıyorsa elde edilmek istenen sonuç, sebebin gereği yapılmalıdır. Buna cevap verilmesi beklenir. Yok sebebin karşı taraf sayesinde ortaya çıktığını hiçe sayarak kanuna gidilecekse, o zaman kanun açıkça yazmış kimin üzerinde olduğunu ona mecbur olduğu düşünülür.
Alıntı
metni:HMK başlı başına usul kanunudur. Bu konuda esasa falan kafa yormaya gerek yok. öyle di mi ? Ne güzel hayat.... HMK'da anlatılan usulün tamamı esas olan talebi içerdiği halde esas konudan bahsedememek....
Biz kimseye yük binmesini istemeyiz. Doğru da bulmuyoruz. Ancak kanuna göre;
karşı tarafın kanuna uymayan teklifi var. Kabul ya da feragat bu hususu açıklamıyor, dava konusuna ait husus. Kanuna aykırı teklifi yapsa da kabul edileceği anlamına gelmez.
SOnuca bağlanmadığı sürede kendisinden hibe ettiği bir unsuru geri alması fevkalade düşünülebilir.
-
Benim veya bir başkasının ne dediğini, hatta kendinin dahi ne anlatmaya çalıştığını anladığını düşünmüyorum. Bu forum gerçekten çok ilginç bir yer. @karafetva
-
Herşey çok açık ama bunu iddia edebiliyorsun.... Boşveriebilirsin...
-
@ipli jeton ne oldu bu iş ?
-
Aleyhimize yargılama gideri çıkmadı. Yargılama giderleri bizim dışımızda kalan diğer davalılara yükletildi.
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
İtiraz etmediler mi ?
Kesinleşti mi ?
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X