2021 yılı itibariyle tüm dünyada yaklaşık 2 milyar öğrenci olduğu tahmin ediliyor. Dünya nüfusunun dörtte birine denk gelen bu kitlenin pandemiden en çok etkilenen kitle olduğunu söylemek sanırız yanlış olmaz.
Aynı zamanda da Z kuşağı olan bu kitle belki de yapıları gereği reddettikleri okul ortamından çıkarak, daha da bireysel ve özgürlükçü olan uzaktan eğitim ile tanıştılar.
Her ne kadar devletler uzaktan eğitime geçişte büyük zorluklar yaşadıysa da Z kuşağı öğrencileri için bu duruma alışmak hiçte zor olmadı. Zaten ellerinden düşürmedikleri dijital dünyada eğitim öğretim işlerini de halletmiş oldular.
Peki bundan sonra ne olacak? Pandemi bittiğinde geleneksel okul tabanlı eğitim sistemine geri mi döneceğiz?
Eğitim uzmanları ve fütüristiklerin bu konuda çeşitli öngörüleri var. Fiziksel okul yapılanmasının önce hibrit bir yapıda yüzyüze ve uzaktan eğitim birlikte bir modele dönüşmesinin, sonra da uzaktan (bireysel) eğitimin yerleşik hale gelmesi ağırlıkta.
OECD’nin raporuna göre okullar yapı olarak kalacak ancak duvarların dışına çıkarak, çevresi ile bütünleşecek bir yapıda sivil toplumun bir parçası haline gelecek. Rapora göre eğitim her zaman ve her yerde ulaşılabilir hale gelecek, resmi olan ve olmayan sistemler birbirinin içine girecek, öğrenme hiç bitmeyen bir yapıya bürünecek.
İnternetin her yerde olduğunu, yapay zekanın her geçen gün hayatımıza daha da fazla girdiğini, artırılmış gerçeklik teknolojilerini düşündüğümüzde sanırız dünya eğitim sisteminde köklü bir değişikliğe hazır.