Şimdi Ara

Hacettepe Üniversitesi - Zaytung Üniversite Tanıtım Rehberi

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
1
Favori
923
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • 1- YENİ BAŞLAYANLAR İÇİN ANKARA

    Ankara siyasette başkent, bürokraside memur, şehir bölge planlamada üstgeçit, sokakta altı su dolu kaldırım taşı, mutfakta aspava, yatakta buz gibi olan bir büyükşehirdir. Belediye başkanı ise İ. Melih Gökçek’tir. Ankara’yı Gotham City’den ayırt etmemizi sağlayan en sağlam kanıt da budur. Doğru noktadan bakıldığı takdirde Atakule, Sheraton, Kocatepe ve Anıtkabir aynı görüş açısı içine dahil olabilir, zaten şehir manzarası namına bir tek bu dörtlü görülmeye değerdir. Doğru noktayı ise ancak ona bakmayı öğrenenler bilirler evlat. (normalde burada Thomas Newman bestesinin girmesi ile aydınlanma yaşamak lazım ama burası Ankara, ibreti de Ankaralı Coşkun’la alacağız, takdir edersin ki…)

    Ankara’nın hemen bütün sokakları isimlerini ya dünyanın geri kalanındaki yerlerden ya da adları tarih kitaplarından hayal meyal hatırlanan kişilerden almıştır. O sokakların hiçbiri denize çıkmaz ama Samsun/Konya/İstanbul/Eskişehir yollarından birine illa ki açılır. Asfalt kaplı sokaklardan geriye kalan alanların %98’inin üzerine beton yığılı olsa da Kuğulu’su vardır, Seğmenler’i vardır, Güven’i vardır, Botanik’i vardır, park değil vahadır.

    Ankara kurudur, yazın da kurudur, kışın da kurudur. Bu kuruluğun sebebinin Ankara’da deniz olmayışı sanılsa da asıl sebep “Behzat Ç.’de pavyonda oynayan kuru”dur. Grinin ise yüz elli tonu vardır ki, elli tonuyla bile elalemin başına neler neler geliyor, malum.

    Ankara’da her şey vardır, “K” harfi hariç…



    2- HACETTEPE’YE ULAŞIM

    Welcome to AŞTİ, Welcome to hell… AŞTİ’de indikten sonra çığırtkanların büyüsüne kapılarak kendini Kahramanmaraş otobüsünde kolonya ikram edilirken bulmazsan en zor aşamayı başarıyla geçmişsin demektir. Şimdi bu badireyi atlattığına göre sen hangi yolun yolcususun, onu söyle: Sıhhiye mi? Beytepe mi? Beşevler mi?

    Sıhhiye kampusune gitmek için Ankaray tabir edilen metro hattını kullanman gerekecek. Ankaray’a ulaşmak için “gelen yolcu” kalabalığını takip etmen yeterli. Kurtuluş durağı seni doğruca Sıhhiye Kampusu’ne ulaştıracak. Sakın “aaa Sıhhiye durağı varmış” diye atlayıp da Kızılay’dan Metro’ya aktarma yapayım deme, canını sokakta bulmadın. “Ben bilmem Ankaray” dersen AŞTİ’nin karşısından geçen Sıhhiye dolmuşlarına atlayabilirsin. Eşşek kadar “Hacettepe” yazısını göreceksin zaten. AŞTİ’den Beytepe’ye gitmek için ise AŞTİ önünden geçen Sıhhiye-Beytepe dolmuşuna binmen yeterli.

    Otobüs mü ıyyy, fakir gibi, uçakla geliyorum ben diyorsan da Esenboğa’dan Beytepe’ye ulaşabilmen için O Aşti’ye gidilecek arkadaş! Havaş’la ya da EGO tabir edilen belediye otobüsü ile AŞTİ’ye ulaşabilirsin. AŞTİ ile uzlaşasın yoksa Sıhhiye Köprüsü’ne ulaşman gerek ki, eziyet Sıhhiye Köprüsü’nün göbek adıdır dostum. Beytepe’ye giden otobüs hattı numarasının 230 olduğunu belirteyim.



    3- KAMPÜSLERDE HAYAT NASILDIR?

    Beytepe “kışın buralara kurt inerdi” tipi bir mahrumiyet bölgesidir ve adını Beytepe köyünden alır. Yine de kampus iyidir, güzeldir, devdir. Hatta Orienteering gibi saçma sapan hobilerin varsa Beytepe tam sana göre bir yer, hoş geldin. İşe içerisinde birçok amfi bulunduran, gri (gülüşmeler), mimarisi biraz şeyyy…ımmm… değişik bir bina olan Yıldız Amfi’nin yerini öğrenmekle başla çünkü Yıldız amfi, kampüsün mihenk taşı. İstersen “Kızılay’a nasıl gidebilirim? “diye sor, tarif illa ki “bak hocam, yıldız amfi’nin…” diye başlayacaktır.

    Öğrenci adamsın, yoldan gelmişsin, acıktın. Her tür bütçeye göre yer bulabilirsin: BAM, city center, nacho, beycafe… BAM, Beytepe alışveriş merkezi. Öğrenci kasabası tabir edilen bölgenin içinde, gerisi fakültelere daha yakın. Bir çılgınlık yapıp kampüs dışı bir yerlerde takılmak istersen de dolmuşlar hazır.

    Şehre inmek ya da Ankara’nın tarihi ve turistik yerlerinden olan alışveriş merkezlerine gitmek istersen Sıhhiye kampüsüne kadar giden bu dolmuşları kullanabilirsin. Paran yoksa ya da maceraperestsen otostop becerine kuvvet, göreyim seni. Bu arada Bilkent kampüsüyle sırt sırtasın. Hani bir takım resmi temaslarda bulunman gerekir, disiplinler arası çalışma yapmak icap eder, aklında bulunsun. Gerçi paran yoksa Bilkent’e gitmek çok akıllıca sayılmaz.

    Beytepe’de okuyacaksan şunu iyi belle: Şehir içinde kar kalınlığı 1 mm ise Beytepe’de bileğine geliyordur. Kar ihtimalinde dahi kuru/konserve gıda-bakliyat-su stoğunu gözden geçirmekte fayda var. Aksi halde kendini Beytepe ormanlarının vahşi doğasında (yurt odan) açlıktan oda arkadaşını dişlerken bulabilirsin. Tüm bu sıkıntılara rağmen seni gerçekten eğlenceli bir kampüs hayatı bekliyor, hazır ol (böyle deyince de beklentilerini yükselttim galiba, istemeden oldu…)

    Sıhhiye’de bir fakülteyi kazandın demek. Üzgünüm ama seni dünyanın en sıkıcı üniversite kampüsü bekliyor. Karşına her an her yerden “patoloji ne tarafta?” diye darlayacak hastalar, hasta dosyaları, röntgenler, sedimantasyon tüpleri filan çıkacaktır. Karşıdan karşıya geçerken bile dikkatli olman gerek çünkü oradan buradan fırlayabilir ambulansların birinin altında kalabilirsin. Olaya iyi tarafından bak: dört tarafın hastane.

    Yine de sosyalleşeceğin yerler oldukça fazla: Kütüphane, fakülte kantinleri, yurdun çalışma salonları… hehe… şaka şaka… dememi bekliyorsan üzgünüm ama gerçek bu… kampüsün içinde ve etrafında birçok kafe/lokanta mevcut. Birkaç yıl öncesine kadar “iç organlarını kaybetme fobisi”ni tetikleyen bir bölgeyken kentsel dönüşüm projesiyle restore edilerek Ankara’da gezilebilecek açık hava mekanlarının 3.sü (ilki Ankara Kalesi ama 2.yi ben de şu an anımsayamadım)haline gelen Hamamönü semti de kampüsün nimetlerinden biri.

    Bu kampüste çok fazla eğlence olmasa da öğrenci toplulukları genellikle Sıhhiye kampüsünde toplanır. Eğer kaynaşma meraklısı sevimli dostlarımızdansan bu toplulukların ilanlarını takip etmende fayda var. Zaten kısa süre içerisinde “pano takip etmek” gibi zorunlu bir hobi edineceksin. Asosyal ve çekingen bir kişiliksen de hiç üzülme, ders notları kısa sürede yeme-içme-barınma gibi temel ihtiyaçlarından biri haline geleceği için okuldaki 2. ayın dolmadan Facebook’tan arkadaş olacağın fotokopicilerle yıllarca sürecek seviyeli ama sıcak bir ilişkin olacak.

    “Artiz olacam ben” diyen konservatuvarlı arkadaşları da şöyle Ankara’nın göbeğindeki Beşevler’deki kampüse alalım. Meşhur olunca bizi de görürsün artık eheheh. Gerçi o binadan adımını atar atmaz, değil bizi, dünyanı unutacaksın J

    Hangi kampusun öğrencisi olursan ol, ortak paydan olacak yer: Öğrenci İşleri. Rivayet odur ki; FBI, ajan dayanıklılık testlerini Hacettepe Öğrenci İşleri memurlarını izleyerek geliştirmiş. O yüzden oraya girmeden önce tuvalet aynasında “kafası gözü patlamış Tyler Durden sırıtışı”nı çalış. Bu teknik akıl sağlığını korumanda oldukça işine yarayacaktır. Buranın insana hiç mi faydası yok? Var tabii. Hacettepe’den mezun olduğunda hiçbir şey olmasan derviş olursun.



    4- YURDA MI ÇIKAYIM, EV Mİ TUTAYIM?

    Beytepe’deysen ve durumun varsa öğrenci evleri tam sana göre. Devlet yurdu mu çıktı, yurt da gayet iyi. Sıhhiye’deysen işin daha kolay, okulun yurdunda da kalabilirsin, Cebeci’deki bir sürü özel yurtta da… “insanın ayağı halıya basmalı, halıya” diyen konfor manyaklarındansan Cebeci-Kurtuluş-Kolej-Seyran Bağları civarında şimdiden ev aramaya başla, gelecek hazirana kadar ancak bulunur. Bu civarda evleri bulunan ev sahiplerinin en önemli gelir kaynağı öğrenciler olduğu için, yatak ile yorgan arasında yeterli süre kaldığın takdirde çimlenebileceğin kadar soğuk ve karanlık olan “folluk tipi” deliklere rezidans aidatı isteyecek kadar şuursuzlaşma durumuyla da karşılaşacaksın, sakın şaşırma. Bende cukka sağlam hacı, raad ol, diyorsan da Bahçelievler-Beşevler civarında da oturabilirsin. Ankara’daki tüm ev sahiplerinin ortak özelliği ise, “memur kefil” fetişlerinin olması. Memur tanıdığın yoksa, kontrat aşamasında bile arıza çıkarıyorlar. Manyaklar.



    5- EV EŞYASI NEREDEN BULUNUR?

    Ev eşyasını Opera dediğimiz, ismiyle pek de müsemma olmayan bir muhitimizin arka tarafında bulunan İtfaiye Meydanı’ndaki spotçulardan son derece ucuza getirebilirsin.



    6- ŞEHİR İÇİNDE ULAŞIM NASILDIR?

    Ankara’nın yolları büklüm büklüm olmasından çok hayvan gibi dik yokuşlara sahiptir. Hepsi Kızılay’a çıkar. Nereden binersen bin, bir şekilde Kızılay’a ulaşırsın. Metrobüs, tramvay ve -takdir edersiniz ki- şehir hatları vapurları yok ancak çılgın bir dolmuş kültürü ve dehşet verici bir EGO terörü var. Bir de Metro ve Ankaray olmak üzere 2 metro hattı mevcut. Ve bunların hepsi tamamen bir diğeri yokmuş gibi başına buyruk bir sistemle çalışıyor. En geç gece 11’de de bir çok yere ulaşım tamamen imkansız hale geliyor. Taksilerin pahalı olduğunu belirtmeden geçmek olmaz.



    7- YOK MU ŞÖYLE OYNAK BİR ŞEYLER, NEŞEMİZİ BULALIM…

    Var canım oynak bir şeyler, Çankırı caddesi’nde Kristal var mesela. Şaka lan şaka. Pavyona gidecek kadar para ne gezecek sende…

    Sen Sakarya’da takıl, Nefes’te bira iç, 3E’de teras havası al. Açmadı mı? Tunalıhilmi caddesi var, Bestekar sokak var, Tunus caddesi var. Tunus caddesinde Sakal var misal. Elektrik direkleri var ya, hah onlara asılı afişleri de iyi takip edersen konserlerin ilk yarısını da kaçırmazsın (ikinci yarıda ya kızı yurduna bırakmak ya da kendin kampüse giden son otobüse yetişmek için çıkmak zorunda kalacaksın.)

    “Okumaya mı geldin, içmeye mi?” dediğin noktada da artık alkol-free Bahar Şenlikleri var ki, Serdar Ortaç’a çatal fırlatılan günden beri düzenlenenlerde eğlenceye en yakın şey şenliklerden önce toprağa gömülen nevalenin yerini doğru tahmin edip, yakalanmadan çıkarmaya çalışmak.







  • Up

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.