Şimdi Ara

Hayatımı açıyorum. (Okumadımcılar gelmesin)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
11
Cevap
1
Favori
572
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Burada anlatacağım her şey tamamı ile gerçeklerden oluşmaktadır. Hayatımın gerçekleri.


    Arkadaşlar 1997 doğumluyum ve hala lise 3. sınıftayım. Sebebi anasınıfına geç yazılmam, 9. sınıfta 1 kere devamsızlıktan kalıp 1 sene de sağ bacağımı iki yerden kırdığımdan dolayı okul kaydımı dondurmuş olmam. Bu şekilde olunca 3 sene 9. sınıf okudum 1 sene de en baştan kaybettim. Hesaplarsak; yaşıtlarım üniversite 2. sınıfta okurken ben hala lise 3te sürünüyorum.

    Kalma olayım çok kıl bir matematik hocamız vardı onun sayesindr oldu. Okula her gün saatinde gider(ilk 2 sene okuduğum okul zaten çift öğretim, öğlenciydim.) dersime girer notumu tutardım. Matematik dışında kaldığım dersim yoktu. Çünkü kadınla bir kaç kez karşı karşıya geldik. Kendimi üniversitede sanıyormuşum falan. Halbuki öyle bir şey yok. Yaşıtlarım lise 2. sınıftı o zaman. Bense en başında kaybettiğim seneden dolayı lise 1dim. O zamanlar geometri matematikten tamamen ayrı bir ders olarak veriliyordu. Geometriden geçip matematikten kalıyordum. Dönem sonu ortalamam 76 geldi(geçme notu 45). 45in altında notum olduğu için(matematik 43) teşekkür yada takdir belgesi alamadım. Dersi dinleyemiyordum. Kadın üstümdeki lakostu, pantolonumun renginin 1 ton koyu oluşunu, soru soran arkadaşıma cevap vermek için arkamı döndüğümü hatta ve hatta hapşurduğum zaman arkadaşlarım çok yaşa dediklerinde sırf dersi sabote etmek için hapşurduğumu bahane ederek ağzına gelen hakaretlerin küçük düşürücü kelimelerin hepsini sayıyor sonra da dersten atıyordu. Atmasına ve çıt çıkarmadan çıkmama rağmen arkamdan da sayıp döküyordu binbir türlü hakareti. Özür dilemeyi defalarca kez denememe rağmen kâr etmiyordu. Bu şekilde dersten çıkarılan yada bile bile girmeyen kişilerle arkadaşlık etmeye başladım. Serseri tipler yani. Bir gün kadının dediği bir laf zoruma gitti onlarla beraber tuvalette hayatımda içtiğim ilk sigarayı içtim. Sonra ardı arkası kesilmedi bu sigaranın. Matematik dersimiz haftada 6 ders saati ve 4 güne ayırmışlar 2-2-1-1 diye. Yani haftanın 4 günü yarımşar günden her hafta 2 gün yok yazılıyordum. Devamsızlık hakkımız 20 gündü. 2. döneme geldiğimizde 11 gün devamsızlığım vardı. Ve MEB şikayet hattı yeni açılmıştı. Bir kere kovdu, canıma tak etti. 'Bir daha kovarsa şikayet edeceğim' dedim kendi kendime. Ertesi gün bir kere daha kovdu ve çıktığım gibi telefona sarıldım. İftira ile dersten alıkoymak, öğrenciyi dersten kasti olarak uzaklaştırmakla suçladım. Zaten yaptığı şeyler. İsmimi sordular söyledim, onun ismini sordular söyledim ve saat akşam 6ya doğru(okul akşam 7de bitiyordu) idareden çağırıldım. Gittim 'niye bize gelmedin de direk bakanlığı aradın' falan diyor müdür. 5 dakika geçti kadın da geldi. Müdür bildiğimiz 'bir daha yaparsan kızarım, hııımm seni yaramaz velet' dercesine parmak salladı alaycı bi surat ifadesiyle kadına. O önden çıktı bana bağırdı çağırdı 'onun amiri benim, ben dururken nasıl direkt olarak bakanlığı ararsın, bir daha yaparsan atarım seni bu okuldan' diye bağırdı çağırdı. Hakaretleri atlıyorum. Çıktım ben de. Kadın kapıda beni bekliyordu. 'Noldu, bakanlığı aradın da ne işine yaradı, bütün azarı sen yedin işte bak' dedi sonra devam etti 'bundan sonra seni bir daha hiç dersimde görmeyeceğim, attırırım seni okuldan' diye tehditler savurdu. Sınıfım beni sever sayardı lakin onları da notlarla ve ailelerine doğru veya yalan bir sürü şey anlatmakla tehdit etmiş. Bu yüzde şahitlerim de yoktu. Onlara bir şey olmamalıydı, ben yanıyordum onlar yanmamalıydı o an. Bu şekilde devamsızlıktan kaldım.

    İkinci sene ise her şey güzeldi. Okul basketbol takım kaptanlığına seçilmiştim ve matematik öğretmenim değişmişti. Kalır notum yoktu. İlk dönem teşekkür ve onur belgeleri aldım sınıfta 2 kişi teşekkür almıştı ve ortalama farkı ile diğerini geçmiştim. 2. dönem şansım tersine döndü ve antrenmanda turnike için sıçrayıp topu bıraktığım an kaptan olmamı çekemeyen iki tane çam yarması tarafından blok yedim. Sağ bacağımı önce potaya vurdum sonra da yere düştüm. Kafamı da çarpmıştım. Ortalık karardı birden. Gözümü açtığımda o olayın üstünden 27 saat geçmişti. Devlet hastanesi rezilliği işte, artık kaç dakikada ambulans gelip hastaneye yetiştirdi, ameliyat için kaç saat bekledim bilmiyorum. Tam 27 saat. Gözümü açar açmaz başımda bir doktor belirdi. 'Ameliyatın başarılı geçti, alçın 3 ay kalacak. Bu 3 ay içinde ayağa kalkıp gezmek, dışarı çıkmak ve okula gitmek yok' dedi. İki yerden kırık ve potaya çarptığım yer parçalı kırıktı. Dondurduk okulu yine kalmayım hayatım rezil olmasın diye. 3 ay boyunca evden dışarıya çıkmadım. Ev genelde boş olduğu için kimseyle konuşamadım. Sadece yattım. Kilo aldım 90 kilo oldum 70 kilodan. Koşmak, spor yapmak gibi fiziksel aktiviteler bir yana, yerimden dahi kalkmıyordum. Bakkalı arıyordum çırağını yolluyordu eve sigara ve bir kaç bira yada bir küçük rakı ile. Sürekli içki ve sigara içtim, iyice içime kapandım.

    Konuşmayı, yürümeyi, koşmayı neredeyse unutmuştum. Düşüncelerim ve hayallerimle yaşıyordum. Bu sürenin sonunda ayağa kalktım. Kalktım ama bastonla yürüyordum. Koltuk değneği falan değil yanlış anlaşılmasın, bildiğimiz dedemin babasından yadigâr baston. Aksaktım anlayacağınız. Bastonun ucu çelikti. Gizli bir bölmesi de vardı. İşime geliyordu aslında. Bizimkiler sigara içtiğimi bilmiyorlardı ve ben de bastonun içindeki bölmeye zulalıyordum 5-6 tane. Onlar gelene kadar zaten paketin kalanı bitiyordu ve hatta bazen çok sıkılırsam bastonun içine koyduklarım dahil 2 paket bile bitebiliyordu. Yine kimseyle konuşmuyordum. Aldığım ve alışık olmadığım kilonun etkisiyle elimde bastonla bile zor yürüyordum. Bizimkiler eve gelene kadar geziyordum. Nisan ayıydı, yağmurlar yağıyordu şimşekler falan... Hiç umursamadan kapşonlu sweatimin üstüne deri ceketimi giyip bir elimde baston, diğer elimde sigara geziyordum dışarıda tüm gün. Bir süre sonra bacağım aksamayı yarım yamalak kestiğinde koşmaya ve spor yapmaya başlamıştım eski formuma geri dönebilmek için.

    Okullar açılana kadar 73 kilo oldum tekrar. 9. sınıftan tekrar başlayacaktım 2000 doğumlu, yani kendimden 3 yaş küçük kişilerle. Okul benden 1 yaş küçük kardeşimin de başladığı okuldu. O 10. sınıftı, bense 9. Koyuyordu. Yine çok kimseyle konuşmuyordum. Yakın arkadaş grubum hepsi erkekten oluşan 8-9 kişilik bir gruptu. Ne yalan söyleyeyim, çoğunun yaptıkları bana tersti. Sonra aramız bozuldu zaten görüşmeyi bıraktık oranın çoğuyla. Ayrıldık yani. Sınıf içinde 5 kişiydik 30 kişilik sınıfta, sınıf dışında 4. Bizim sınıftan 2 kız, karşı sınıftan bir çocuk ve ben çok samimi arkadaş olmuştuk. Çıkışlarda falan oturup sohbet ediyorduk, cafeye gidip çay, sigara içiyorduk. 10. sınıf oldum bu şekilde.

    10. sınıfta zaten tam düzelemeyen psikolojim tamamen bozulmuştu. Birbirimizden karşılıklı olarak nefret ettiğimiz bir grupla aynı sınıfa düşmüştük ve neredeyse tanıdığım hiç kimse yoktu. 12. sınıflardan ve 11. sınıflardan 2 arkadaşla takılıyorduk 3 kişi. Tüm okul bizden nefret ederdi hepsine düzgün gelen şeyleri biz yapmadığımız için, bir gruptan birinin sevdiği kızla bilmeden konuşmuş, konuşuyor yada arkadaş olduğumuz için. Derken 9. sınıflardan bir kız tanıdım. 9. sınıf ama 2000 doğumluydu. İlk bakışta kanım tuhaf şekilde ısınmıştı ona. Başka birini sevdim, bayağı bir konuştuk ama karşılık alamadım ve teklifi ettiğim gün hiç düşünmeden reddedildim. Psikolojim ters-düz oldu iyice. Onu sevdim bir kaç ay. Ta ki o güne kadar.

    Aylardan nisan, liseler arası müzik yarışması var ve kardeşim okuldan topladığı grubuyla katılacaktı. Gitmek düşer bize de. Sabah 11. sınıflarda diye bahsettiğim arkadaşı aradım onunla buluştuk. Yanında 'kanım ısındı' kelimelerini kullanarak bahsettiğim kız ve onun arkadaşları, 12. sınıflardaki arkadaşım ve sevgilisi vardı. Bir cafeye geçtik oturduk. Yarışmaya gidecek seyirci için servis kaldırılacaktı. O saate kadar oturacaktık cafede. Bahsettiğim kızla yan yana oturuyorduk. O öbür yanındaki arkadaşının eline bir şeyler çiziyordu. Bitirince sol elimi masaya koydum ve 'çizmek istediğini çizebilirsin' dedim. Çizim yapmayı çok seviyordu. Elimin üstünden bileğime kadar pilot kalemle bir şeyler çizdi. İnanın ne çizdiği umrumda olmadı o an. Sadece onu izledim ilgiyle. Hiç bitmesin istiyordum. 2 yıl sonra ilk defa bir an hiç bitmesin, geçmesin istiyordum. Arkadaşlarıyla kalkıp makyaj yapmaya gittiler. Arkadaşlarım beni sıkıştırmaya başladı 'sen daha önce hiç böyle olmadın, neyin var, aşık mı oldun lan yoksa suratsız, aklı gitmiş oğlum bunun şuna baksana' diyerek. Cevap vermedim. Aynı 2 sene önceki halim gibi düşünmeye başladım. Kalktım gittim yüzümü yıkadım. Arkadan arkadaşım gelmiş. Yüzüme defalarca kere su çarptım. Kendi kendime 'yapma, olmaz, olamaz, hayır böyle bir şey olmuş olamaz diye kısık sesle söyleniyordum. Saçlarımı yukarıya doğru kaldırdım aynaya baktım arkamdaki arkadaşımı farkettim. 'Noldu lan sana, iyi misin oğlum cidden' dedi. 'İyiyim yok bir şey, hatta neredeyse hiç olmadığım kadar iyi olmak üzereyim' dedim. Yüzüme anlam veremez bakışlarla baktı. 'Boş ver' dedim ve çıktım lavabodan. Geri döndüğümde onlar da gelmişti. Yüzümü yıkadığımı farkedince sordu 'iyi misin, bir şey mi oldu' diye. 'Yok yok iyiyim sıcaktan bunaldım, biraz serinlemek için yıkadım yüzümü' dedim. Atlıyorum.

    Yarışmaya gittik. Grubumuz bizden önce oradaydı. Onunla beraber içeriye girdik ve kapının önünde cümbür cemaat sigara içmeye başladık. Tekrar içeriye döndük ve yine aaynı şey için çıktığımızda kimsede sigara kalmamış. Kapıdaki güvenlik abiye söyledik. 'Normalde çıkmak yasak ama çok yakışmışsınız siz ikiniz, beraber gidecekseniz bırakayım' dedi. Birbirimize baktık. Yüzü kızarmıştı ve ben de yanaklarımın kızardığını hissettim. Çıktık. Yoldan karşıya geçmemiz gerekiyordu. Hızdan, kalabalık yollardan çok korkuyordu. 'İstersen koluma girebilirsin' dedim. Der demez koluma yapıştı bildiğimiz. Tırnaklarını derimde hissedebiliyordum. Sigarayı aldık geri döndük. Deli gibi beni arıyorlar etrafta, telefonumu da gece şarja takmamıştım bitmiş. Grubun gitaristinin teli kopmuş tel almaya gidecekmişim. Gideyim dedim. Çıktım gittim teli aldım geri döndüm beklemişler kapıda teli elimden aldılar. Arkadaş ben içeri girmeden yanıma geldi sessizce 'x seni sordu, çok merak etti lan nerede, arayın falan dedi' dedi. Ben de 'yok oğlum saçmalama lan' dedim içeriye girdim. Girer girmez karşımda gördüm bileğimden tuttuğu gibi konser salonuna çekti. Yorgundum ve fazla yürüdüğüm için bacağımın aksadığı belli olmaya başlamıştı. Terlemiştim. Beni o kadar tanımadığı için telaşlandı düştüğümü bir şey olduğunu sandı geçiştirdim önemli değil diyerek. Sevgilisi olan arkadaş yanıma geldi gürültüde kulak kulağa gelmeden duyulmayacağı için rahat rahat 'her ne yapıyorsan devam et lan en azından yüzün gülmeye başladı ilk defa' dedi. Sonra elimi cebime attım 2 tane sigara çıkarıp uzattım anlamsız anlamsız baktı bu ne der gibi göz kırptım, sırıtarak gitti. Bu şekilde bir bahanem olmuş oldu çünkü biliyorum ne dediği sorulacak bana. Böyle yapınca sormadı.

    Konser bitti dağılma vakti geldi. Kalkıp dağılacaktık. Arkadaşlar bana bastırıyorlar yine 'evine bırak lan, tek gitmesin, hem yakınlaşırsınız' diye. Zaten ona bunu söylemiştim tek gitme buradan evin uzak ben bırakayım diye. Tamam dedi ama sonradan karar değiştirdi. Giderken gözlerimin içine bakarak el salladı. O an emin oldum işte. Göz göze gelince neler düşündüm. 'Ya bir daha konuşmazsak, şimdiden özledim bile nasıl dayanacağım' gibi şeyler. El salladım gülümsedim. Gözden kaybolana kadar gidişini izledim, sonra bulunduğum yere çöktüm kaldım. 'Noluyor lan bana, daha önce hiç böyle olmadı' diye homurdandım ama hiç bir şeyi aklımdan çıkmıyordu. Gözleri, saçları, burnu, bakışları... Hiç bir şeyi.

    Eve gittim düşündüm biraz. O kadar kızla çıkmıştım ama hiç biri için böyle olmamıştım. Hiç biri onun varlığıyla verdiği mutluluğu elimi tutarak verememişti. Olabilecek en fena şekilde tutulmuştum. Ertesi gün dayanamayıp arkadaşıma mesaj attım numarasını versene diye. Kendin alacaksın falan filan bir sürü şey söyledi ama 'oğlum onu çok merak ediyorum lan, ver işte uzatma' dedim. 'Seni ilk defa içten gülerken gördüğüme dua et' dedi attı numarayı. Yazdım ben xx nasılsın diye. O da iyiyim sen nasılsın dedi iyi falan derken geçtim mevzuya. Açık sözlü adamım vesselam. Direk sanırım sana aşık oldum diye yapıştırdım. Hoş karşıladı bayağı konuştuk.

    Derkeeen çok samimi olmaya başladık. Kendimizi el ele bulmalar falan. Ailemle aram çok kötü şekilde bozuldu. Psikolojim yerle bir oldu bana sarfedilen laflar karşısında. Çöktüm. Doktora gittim ilaç verdi kullan dedi. Kullanıyordum ama artık eskisi kadar içten gülmemeye, hissettiğim duyguları yansıtamamaya başlamıştım. Mal gibi olmuştum deyim yerindeyse. Hissediyordum ama belli edemiyordum. Robot gibiydim. Bıraktım ilacı. Ama bu sefer duyduğum öfke dışa vurmaya başlamıştı. Her şeyi kendim gibi yıkıyordum. Okul hayatımı, sosyal hayatımı... Bir tek ona hiç bir şey diyemiyordum. Çok iyi geliyordu bana. Hayatımın yolunda giden, düzenli, iyi olan tek parçası o olmuştu. Çok bağlandım bu nedenle. Ailem kötüye giden notlarım yüzünden özel okula alana kadar hep çok yakındık. Sevgili gibi ama sevgili değil. Özel okula geçtiğimin 2. haftası yanına gidecektim. Daha önce dokunulmasından nefret ettiğim için kestirmediğim ve boyu 1 karışı rahatça geçen saçlarımı onun istediği gibi kestirmiştim. Yanına gittim. Konuştuk bayağı. Omzuma yaslandı. Yeni okulumda olan şeylerden tamamen habersizdi.

    Kulaklığımı çıkardım ve en sevdiğimiz şarkı çalmaya başladı. Sağ teki ondaydı sol bende. Telefonumu istedi. Mesajlarıma bakacaktı. Vermek istemedim ama verdim sonradan. Parmak iziyle açılıyordu. Aç şunu dedi açmadım. Israr etti yine açmadım. Sonra kolayca açamasın diye sıktığım tarayıcıya kayıtlı olan sol elimi zorla aldı. O an ilk kez yakınlaştığımız, elime çizim yaptığı an gibi eridim. Tüm kaslarım gevşedi ve elimi açıp tarayıcıdan geçirdi. Whatsappa girdi. Yeni okulumda benimle konuşmak isteyen bir kızla olan konuşmalarımızı gördü. Soğuk cevaplar vermiştim. Bir süre sonra ise 3 aydır sevgilim olduğu yalanını söylemiştim benden yana umut bağlamaması için. Neden böyle bir şey yaptığımı sordu. Ben de durumu açıkladım. Hemen kalktı merdivenlerden inip kafenin kapısından çıktı. Ben de peşinden fırladım anında. Yanımızdaki arkadaşı peşimden yetişip 'hesabı ödemedik' dedi. Cebimden çıkardığım 50 liralık banknotu uzattım ve koştum peşinden. 'Bekler misin' dedim kolundan tutup. 'Yalancılarla işim olmaz benim, hem bana da yalan söylemediğini nereden bileceğim' diye bağırdı. 'Bağırma bana, anlamıyorsun lan işte neredeyse 1 ay oldu anlamıyorsun' diye bağırdım sokağın ortasında. Sokak çok olmasa da kalabalıktı. 'Neyi anlamıyorum bir şans bile vermemişsin, seninle çıkmıyoruz bile 3 aydır çıktığımızı söyleyip bir de yalan atmışsın' diye yine bağırdı. Bense avazım çıktığı kadar bağırarak 'lan seni seviyorum diyorum aşığım diyorum, başkasıyla olabilir miyim sanıyorsun? Kimse benden yana bir umut bağlamasın, duygularıyla oynamış olmayayım diye söyledim o yalanı, senden başka kimseyi istemiyorum, sen benim için teksin ve öyle de kalacaksın anla lan artık anla lan' dedim. Tüm sokak bize bakıyordu. O ise gözlerime bakıp kalmıştı. İlk defa yüzüne karşı bir itirafta bulunuyordum. Ellerim titriyordu. 'Benide mi döveceksin?' dedi görünce. 'Hayır, hayır özür dilerim bağırmak istememiştim' dedim. 'Benim için sesinin yüksekliği değil ne söylediğin önemli' dedi gülümsedi. Yine çıkmıyorduk. Bir teklifime bakardı aslında her şey. Ama bu olaydan sonra telefonu kırılmıştı hemen ertesi gün. Yazamamıştım, söyleyememiştim. O da daha önceden arkadaşını üzen bir çocukla çıkmaya başlamıştı intikam almak için.

    Ondan sonra da (mayıs) temmuza kadar hiç görüşmedik. Ben eski halime dönüyordum yavaş yavaş. İçten içe, ığıl ığıl seviyordum, aşıktım ona. Haziran ortasına kadar hiç yazmadım. Faceden yazdım en sonunda. İçmiştim, kafam güzeldi herşeyi yazmıştım. 2 hafta kadar sonra cevap verebildi tüm iyimserliğiyle. Özür diledi. Sonra yine konuştuk. Ama o çocukla hala çıkıyordu. Çok konuştuk. Hala ona bağlı kaldığımı ima eden şeyler söyledim. O da aynı şekilde. O fırsat buldukça konuşuyorduk. Bir gün arkadaşının telefonundan aramak istedi. Sarhoştum yine. Uzun süredir sesini duymadığım için kötü olacağımı biliyordum. Sonra aramasını söyledim. O dinlemedi. Aradı, açtım.
    -Alo
    +Alo, naber nasılsın?
    Sesini duyunca gözüm doldu her yerim titredi içimle beraber. Güçlükle
    -İyiyim, sonra konuşalım mı? dedim
    Ağladığımı anlamıştı. Tamam dedi. Özür diledi böyleolacağını bilseydi aramayacağını söyledi. Konuştuk yine. Uzunca bir süre konuşmadık.

    28 temmuz sabahı ayrıldıklarını dile getiren bir mesaj atmış. Çok üzgündü. Toparlamak istedim. En son konuştuğumuzdan beri 2 hafta geçmişti ve ayrılmışlardı. Yeni de değildi. Üzerinden en az 3-4 gün geçmiş olmalıydı. Onun o yıkık dökük halini yazdığı mesajlardan hissedince ben de kötü oldum. Yemeyi içmeyi bıraktım. Öğlen konuşmayı bıraktık, akşam tekrar yazmıştı. Bir ilişki kurmayı düşünüyordu benimle. Başta biraz daha toparlaması gerektiğini söyledim ama sonra, belki benimle olunca daha çabuk toparlar diye kabul ettim. Bir kaç gün sonra buluştuk, ondan bir kaç gün sonra tekrar buluştuk. Tatile gidecektim. Uzaklaşınca boşlukta kalacaktı ve buna hazır mıydı değil miydi bilmiyordum. Sürekli telefonda konuşacaktık. Konuştuk da. Ama yine de bir süre sonra çalkalanmalar başladı. 1 aylık tatilim boyunca bir çok kez ayrıldık ve barıştık. Yine de çok seviyordum. Geri döndüğümde ayrıydık. Döndüğüm gün buluşmak istedi. Aynı gün barıştık ve 4 gün daha devam etti. Benden soğuduğunu söylemesi üzerine ayrılmayı seçtim. Hala da ilk gün ki gibi aşığım ona. Ama gelmiyor işte...

    Şimdilerde ilk ayrılık günlerimizdeki aynı bitkinlik var ama bu sefer dışa vurmamaya çalışıyorum. Toparlandı sansınlar diye her şeyi yapıp mutlu görünmeye çalışıyorum. İçkiyi bıraktım, sigarayı 1 pakete azalttım. Ama yine de değişmiyor. İçesim var. Spor yapmak istiyorum ama o gücü bulamıyorum kendimde. Aklıma geldikçe duvarları yumrukluyorum. Ellerim kesintisiz titremeye başladı artık bu yüzden. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Ailemle aram hala bozuk, okula neredeyse uğramıyorum. Hem fiziksel, hem de ruhsal sağlığım çok bozuldu. Kalp aritmisi, farklı bir tür romatizma, uyku düzeninde sıkıntılar, aşırı agresiflik, öfke kontrolü problemleri... Bu saydıklarım dışında aritminin ani atakları sonucu bayılmalar, sürekli yorgunluk hissine rağmen 48 saat dolmadan uyuyamama, bacaklarda ani kas gevşemeleri... Tüm problemler için doktora gittim. Psikiyatrist kendimi bu durumdan kurtarmazsam bu durumun delirmeye kadar gidebileceğini söylüyor. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. İçkiye başlamak belki çözüm olup beni çıldırmaktan kurtarabilir. Ama kesin bir çözümü yok şu anki hiç bir hastalığımın. Hayatımın düzeni tamamen kaydı...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • Hocam vallaha okuyacaktım da cidden uzunmuş kusra bakma

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bir iki cümle okudum galiba günlüğünü paylaşmış
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Baba Konu

    bir iki cümle okudum galiba günlüğünü paylaşmış

    5 senenin özeti bu. Günlüğüm yok. Olsaydı daha da uzun olurdu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Sör Aragorn

    Hocam vallaha okuyacaktım da cidden uzunmuş kusra bakma

    Hocam bu yazıda tam 5 sene var. Bu kadar uzun olması normal değil mi sence de?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • oyundayım silmezsen sıkılınca okurum
  • Evt işsiz gibi hepsini okudum.

    Özet: Belalı bir hoca yüzünden sınıfta kalmış bir sene, diğer sene basket oynarken ayağını kırmış bir senede öyle kalmış.

    Sigara içki felan başlamış. Birini sevmiş sonra kız bundan ayrılmış ama bu hala seviyormuş.Psikolojisi iyice bozulmuş sonra felan filan.



    Kendi yorumum : 10 sene sonra hiç umrunda olmayacak şeylerden bahsetmiş :)
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Naganzo

    Evt işsiz gibi hepsini okudum.

    Özet: Belalı bir hoca yüzünden sınıfta kalmış bir sene, diğer sene basket oynarken ayağını kırmış bir senede öyle kalmış.

    Sigara içki felan başlamış. Birini sevmiş sonra kız bundan ayrılmış ama bu hala seviyormuş.Psikolojisi iyice bozulmuş sonra felan filan.



    Kendi yorumum : 10 sene sonra hiç umrunda olmayacak şeylerden bahsetmiş :)

    10 sene sonra 29 yaşına geleceğim. Gençliğim bitmiş olacak. Ne anlamı kalıyor ki?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Balgambaz


    quote:

    Orijinalden alıntı: Naganzo

    Evt işsiz gibi hepsini okudum.

    Özet: Belalı bir hoca yüzünden sınıfta kalmış bir sene, diğer sene basket oynarken ayağını kırmış bir senede öyle kalmış.

    Sigara içki felan başlamış. Birini sevmiş sonra kız bundan ayrılmış ama bu hala seviyormuş.Psikolojisi iyice bozulmuş sonra felan filan.



    Kendi yorumum : 10 sene sonra hiç umrunda olmayacak şeylerden bahsetmiş :)

    10 sene sonra 29 yaşına geleceğim. Gençliğim bitmiş olacak. Ne anlamı kalıyor ki?



    tembellik etme ,serserilik etme , bir iki dil goren sonra bu yorumu acip bakarsin , keske dinleseydim bu arkadasi dersin


    akilli adam sinifta kalirmi, yok hoca yuzunden yok sundan yok bundan ben terbiyesiz, serseri degildim, okula gitmedim ,ayagimi bilekten incittim hastane raporumda yoktu 10 gun sonra gittim hoca biraktim seni dedi, oyle boyle oldu ama raporum yok haa oylemi iyi tamam o zaman git uydurma bi rapor al gel , ama sen serserilikte olsan hoca acimaz bende acimazdim hoca olsam,

    cok vardi senin gibi lise zamaninda dalgaci , simdi hepsi surunuyor ,dedigim gibi hayatini duzene yok dunya bagcilar lisesinden ibaret degil, cok degil 2-3 sene sonra cok cok pisman olacagin bi hayat saiyorsun haberin olsun




  • Devamsızlıktan kalanlara ödül verilmeli

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • bide kac yasinda cocuklarsiniz, internet cagindasin, elinin altinda ne imkanlar var hala gelmis akilmi danisiyorsun? bence siz liselilerde neyin ne oldugunu cok iyi biliyorsunuz ama isinize glemiyor calismak cabalamak, sadece iyi hayata giden kestirme yolu ariyorsunuz,

    derslerine calisacak,
    duzgun bi birey olacaksiniz
    agirbasli olacaksiniz
    keske kestirme olsa ama calismaktan baska yolu yok
    serseriligi birakacan
    ....hepsinin farkindasiniz

    nasil iyi bir birey olunur, iyi bi hayat yasanir bilmiyomusun cidden ?
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.