Şimdi Ara

KARANLIKTAN AYDINLIĞA

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
14
Cevap
0
Favori
441
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • KARANLIKTAN AYDINLIĞA

    -“Allah’ım yeter artık çıkayım bu karanlıktan. Sana isyan etmiyorum ama artık ben de aydınlık günleri görmek, aydınlık dünyada yaşamak istiyorum.”

    Ali, doğuştan görme özürlü biriydi. Evet, hiç görememişti dünyanın nimetlerini. Çiçeklerin açısını, baharın gelişini, kuşların havada süzülmesini görememişti. İnsanların nasıl bir varlık olduğunu sadece dinleyerek anlamaya çalışıyordu. Sadece ses duymak artık canına tak etmişti. Yaşam tiyatrosunu artık sadece sesli değil, gözle de görmek istiyordu. Henüz 25 yaşındaydı. Yaşı erkendi ama kaybettiği vakit çoktu. Koca 25 yılı karanlık dünyada geçirmek, her gün yemeklerini başkası yardımı ile yemek içini parçalıyordu. Artık bundan kurtulmanın vakti geldi diye düşündü…

    Doktorlara danışıldıktan sonra ameliyatla gözlerinin açılabileceğini öğrenmişti. Bunu yıllar önce de yaptırabilirdi fakat masrafları karşılayabilecek güce şimdi gelmişti ailesi. Artık o da görecekti. Yanında bir el olmadan, kendi işini kendi yapacaktı.


    ( Ali’nin Kalbinden geçenler)

    Evet, göreceğim artık. Kendi işimi kendim yapacağım. Huzurlu dolaşacağım etrafta. Ama bir yandan da korkuyorum. Çünkü her şeye sıfırdan başlayacaktım. İnsanların nasıl bir şey olduğunu, yemeklerin nasıl bir şey olduğunu, yürümenin, gezmenin nasıl bir şey olduğunu artık bir kat daha fazla anlayacaktım. Hayatın zorlu yolculuğunda artık sabır etmeyecek dua edecektim. Gözlerimle birlikte kalbimin gözü de daha iyi çalışacak, belki de evleneceğim bir bayan bulacakığım…


    Ameliyat başarılı geçmişti. Bir hafta sonra tamamen gözlerini açabilecek ve artık yeni bir hayata başlayacaktı. Onun için karanlık çağ bitecekti. Aydınlık çağa girecekti.

    —1 hafta sonra-

    Sonunda açılmıştı gözleri. Doktorlar bandajları çıkardığı an Ali’nin ilk işi kendi yüzünü süzmek, etrafındaki insanları incelemek olmuştu. İnsanlar demek böyle bir şeydi. Aynalara içgüdüyle gitmişti. Kendine sürekli bakmak istiyordu. Nasıl bir varlık olduğunu daha iyi anlamıştı artık.

    1 aylık kısa bir eğitimden sonra Ali ailesi tarafından bilgilendirilmişti. Nesneleri tanıttılar, canlıları tanıttılar, şehirleri tanıttılar… Sokağa bir kere çıkmamıştı daha. Çünkü kendini hazır hissetmek istiyordu. Her yön hakkında bilgilendiğini düşündüğü zaman dışarıya çıkacaktı. Etrafı gezecekti. Martılara yem atacak, keyifle kitap okuyabilecekti. Artık görme duyusuna alışmaya başlayacaktı

    Sokağa çıkma vakti gelmişti. Evet, bilgilendiğini her şey hakkında donanım aldığını anlayabiliyordu artık. Tek başına gerçekleştirecekti bu gezmeyi.25 senede ilk kez tek başına değneksiz dolaşabilecekti arzuyla. Evinin merdivenlerinden sakince indi. Sokağa ilk adımını atmıştı. Uzun kaldırımlarda yürümeye başladı. Her attığı adımla birlikte etrafını seyrediyordu. Binaları bile ilk kez görmüştü. Binalar arasında uzanan bir kule gördü. İlk katından son katına doğru başını kaldırarak baktı. Yanına bir çocuk yanaştı. “Ağabey, paran yere düşmüş” dedi. Çocuğun elinde bir ellilik vardı. Ali, sevinçli ve insani bir edayla çocuğun başını okşadı. Cebinden cüzdanını çıkardı. Acaba benim param mı diye cüzdanını kontrole başladı. Çocuk, Ali’nin kontrolü sırasında cüzdanı bir çırpıda aldı kaçtı. Ali neye uğradığını şaşırdı, peşinden de koşamadı. Paraları gitmişti. Olur, böyle şeyler diyerek kaldırımlarda yürümeye devam etti. O, görmenin tadını hiçbir şeyin bozmamasını istiyordu. Sahile gelmişti. Sahildeki bir banka oturdu, ayaklarını denize doğru uzattı. İşte keyif buydu. Martıları seyrediyordu. Dalmıştı sanki denizin mavi gözüne. O sırada yan yoldan iki adam yanaştı. Ali’nin olduğu banka geldiler. Etraf sessiz ve sakindi. Ali’yi alıp evire çevire dövdüler. Ceplerini boşalttılar. Telefonunu çaldılar. Ali daha ne olduğunu fark edemeden olay olmuştu. Her yeri sızlıyordu. Parasını ve telefonunu çaldırmıştı. Belki de eve dönsem iyi olacak diye düşündü. Gerisin geriye evine doğru yöneldi.




    Evine geldiğinde, önce üstünü başını değiştirdi. Üzerine yeni şeyler giydi. Bitkin görünüyordu. Uykusu vardı ama hemen yatmayacaktı. Biraz televizyonda takılmak istiyordu. Haberler başlamıştı. İzlemeye koyuldu.


    “ 15 aylık bebeğe tecavüz edildi. Akıllara durgunluk verecek bu vahşet, insanların artık ne kadar sapık hale geldiğini gösteriyor. “

    “ Çöp tenekesinde kız cesedi. Bir kız çöp tenekesinde yakılarak öldürülmüş vaziyette bulundu.”

    “ 35 yaşındaki işsiz adam, kendini Boğazdan atarak intihar etti”

    “ Danimarkalılar durmuyor. Hz. Muhammed’i kötüleyen karikatür yarışması düzenlediler”

    “ Fransa, ermeni yasa tasarısını kabul etti.”

    “ İstiklal Marşı’nda yetkililer ayağa kalkmadı”

    “ PKK, yine haince tuzak kurdu.”

    “ Türk Aydını(!) “ Türkler Ermenileri kesti” dedi “

    “Yunanlılar, tüm geleneklerimizi kendilerininmiş gibi göstermeye devam ediyor”

    Ali daha fazla dayanamadı televizyonu kapadı. Ağlıyordu. İçi parçalanmıştı. Gitti annesine ve babasına bir kez baktı. Kendine bir kez aynadan baktı. Aydınlık yaşam beklediği gibi gelmemişti. Eline kesici bir alet aldı ve gözlerine değdirdi…


    Eski karanlık dünyasına dönmüştü. Ve de aydınlık dünyaya tekrar dönmeyecek şekilde…

    —Allah’ım beni niye böyle yarattığınızı şimdi daha iyi anlıyorum. Benim bünyem aydınlığı kaldıramazmış. Teşekkürler Allah’ım”

    İsmail Öztaş ( Önceden yazdığım hikayelerden biri)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ismailöz -- 27 Ekim 2007; 16:51:25 >







  • Ali, kafasını kuma gömmeyi tercih ettih yani.

    Bu arada, di'li geçmiş zamanla kurulmuş çok kısa cümlelerden kurulu paragraflar pek hoş görünmüyor.
    Çok sayıdaki bu kısa cümleler yerine, bu cümlelerin bir anlam bütünlüğü içinde birleştiği daha uzun cümleler kur derim. Ayrıca sürekli di'li geçmiş zaman kullanmak yerine, yine anlamı bozmayacak şekilde zamanlar arası geçiş yapman daha hoş olur.
  • Teşekkür ederim feylesof . Gercekten yapıcı yorumlar. Bu bayağı önce bir hikayemdi. O zamanlar aynen bu eleştirileri duymustum. Ondan sonra daha iyi yazmaya basladıgımı dusunuyorum. Diğer hikayelerimi okumuştunuz .Takdir sizin

    saygılarımla
  • yine çok güzel bi hikaye koymuşsun ama sonunda içim kötü oldu kendi gözlerini bıçağı .....

    keşke hiçbirşeyi görmeden ölseymiş...şimdi herşeyi bilerek karanlıkta kalıcak:(

    yalnız gerçek birşeyden bahseder gibi konuştum..

    eline sağlık
  • tesekkur edıyorum
  • kurgusu güzel beğendim.sonunda bıçakla gözlerini kesme sahnesi normal bişeymiş gibi duruyo biraz daha duygu katılabilinirdi.
  • Her zamanki gibi döktürmüşssün ellerine saglık
  • Baska hıkayelerını beklıyoruz



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi beko139 -- 29 Ekim 2007; 10:24:54 >
  • yorumlar ıcın tesekkurler ederım
  • İsmail bey üslup açıdan arkadaşlar yazmışlar. Ben biraz mantık yönünden eleştireceğim. Gözleri görmeyen bir insan dünyadan tamamiyle habersiz değildir. Üstelik Ali'nin sonradan farkına vardığı şeylerin hepsi de işitme yoluyla algılanabilecek şeyler. Bu nedenle kurgunun daha güçlü olması gerektiğini düşünüyorum.
    Yine de tebrik ederim.
    olumlu eleştiri yapmadım çünkü başka arkadaşlar yapacaktır.
  • quote:

    İsmail bey üslup açıdan arkadaşlar yazmışlar. Ben biraz mantık yönünden eleştireceğim. Gözleri görmeyen bir insan dünyadan tamamiyle habersiz değildir. Üstelik Ali'nin sonradan farkına vardığı şeylerin hepsi de işitme yoluyla algılanabilecek şeyler. Bu nedenle kurgunun daha güçlü olması gerektiğini düşünüyorum.
    Yine de tebrik ederim.
    olumlu eleştiri yapmadım çünkü başka arkadaşlar yapacaktır.


    Gercekten haklısınız. Bu hikayem ilk yazdıgım hikayelerden birisi. Paylasmak istedim sadece. Bu kadar güzel eleştiri yaptıgınız için teşekkür ediyorum. Ben de daha sonradan farketmiştim o hatayı.Ama darp ve gasp olayları o açığı kapatır diye düşünmüştüm. Hani biraz da görsel olarak görülünce bazı şeyler insanı daha çok etkiler diye düşünmüştüm. Ama gerçekten haklısınız

    saygılarımla




  • ellerıne saglık guzel olmus
  • quote:

    Orjinalden alıntı: zengin_47

    İsmail bey üslup açıdan arkadaşlar yazmışlar. Ben biraz mantık yönünden eleştireceğim. Gözleri görmeyen bir insan dünyadan tamamiyle habersiz değildir. Üstelik Ali'nin sonradan farkına vardığı şeylerin hepsi de işitme yoluyla algılanabilecek şeyler. Bu nedenle kurgunun daha güçlü olması gerektiğini düşünüyorum.
    Yine de tebrik ederim.
    olumlu eleştiri yapmadım çünkü başka arkadaşlar yapacaktır.


    Dediğin gibi daha mantıklı yazılabilirdi belki ama buda İsmailöz arkadasımızın bakış açısı, bazen hersey çok mantıklı gelmeyebilir sonuçta amaç göme engelliler hakkında bilgi vermek değil görme engelli birisinin yaşamdan kopukluğunu göstermek..

    Buda benm düsüncem yanls anlasılmam umarım..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BoltRider -- 1 Kasım 2007; 15:49:04 >




  • teşekkürler edıyorum

    saygılarımlka
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.