Şimdi Ara

Kayıp kıta ' MU ' ,Maya Kehanetleri 2012, Dünyanın sonu , İlk İnsan vb. konular (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
229
Cevap
16
Favori
26.306
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Mayalardan bazıları, atalarından kalan tüm kültürün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu anlar anlamaz anlatıları yazıya geçirme gereksinimi duydular.
    19.YY. da kendi dilleriyle ama Latin alfabesi kullanılarak yazılan "Popol Vuh" adlı büyük destanları ve �Jaguarlar� adıyla bilinen bir grup rahibin yazdığı �Chilam Balam� adlı eserleri bu kaygıyı taşıyordu.
    Mayalar, dünyanın �dört güneş� yaşayıp tamamladığını; halen Beşinci Güneş�i yaşamakta olduğumuzu anlatırlar. Bu inanışa göre Dördüncü Güneş�in sonunda su elementiyle ilgili felaketler, yani büyük seller ve sağanaklar yaşanmıştı. Tıpkı Tufan mitlerinde olduğu gibi. Beşinci Güneş�in sonunu da, büyük depremler getirecekti. Atalarından Mayalara sözlü gelenekle aktarılan mitlerde hep yinelenen bu evrensel döngüden söz edilmektedir. Mayaların bütün sanat yapıtlarında, mimarilerinde, tapınak süslerinde, bilinçaltında yaşayan bu yok oluşun getirdiği korkunun izlerini buluruz. Aynı üslup, çok daha sert biçimde Toltek ve Aztek kültürlerine de taşınmıştır.




  • Atatürk ve Mu kıtasına merakı , çok ilgi:


    M.Ö. 200.000 ile 70.000 yillari arasinda
    Pasifik'te Mu adinda Avustralya'dan kat
    kat büyük bir Kita mi vardi? Yüksek bir
    medeniyet yarattiktan sonra batmis miydi?
    Atatürk bu kitayla neden ilgilenmisti?"
    Türkler'in kökenini ortaya çikarmak Gazi'nin en büyük isteklerinden biriydi. Cumhuriyetin ilk yillarinda Osmanlilar'in son dönemlerinde Türklük Akimlari üzerine yapilan arastirmalari derledi. Atatürk'ün istegiyle birçok bilim adami ve arastirmaci bu alanda arastirmalar yapti. Yabanci bilim adamlari davet edildi. 1930'da Türk Tarih Kurumu kuruldu. Çok zengin malzeme ve bilgilere ulasildi. Yine de Türkler'in nereden geldikleri tam açiklik kazanmadi.
    Maya Diliyle Türkçe Arasindaki Benzerlik
    1932'de emekli General Tahsin Bey Atatürk'ü ziyaret etti. Maya dili ile Türkçe arasindaki benzerliklerden bahsetti. Mayalar Meksika'da yasamislar, Türkler ise Orta Asya'dan gelmislerdi. Aradaki uzakliga ragmen, Gazi konuyla ilgilendi. Tahsin Bey'i Meksika'ya elçi olarak atadi. Ona iki dil arasindaki benzerlikleri ortaya çikarma görevini verdi.
    Tahsin Bey Meksika'ya gitti. Orada kendisine Amerikali Arkeolog William Niven 'in buldugu tabletlerden bahsettiler. Maya dilinin kökeninin bu tabletlerde oldugu anlasilmisti. Türkçe ile Maya dili benzerlik bu tabletlerde aranacakti. Bu tabletler Tahsin Bey'i saskina çevirdi. Çünkü tabletler MÖ 200.000 ile 70.000 yillari arasinda Pasifik'de yer almis bir kitayi haber veriyordu. Kitanin adi MU idi. Avustralya'dan birkaç kat büyüktü. Yüksek bir uygarliga ulastiktan sonra deprem veya tufan sonucu battigi saniliyordu.
    Ingiliz Albay James Churcward Hindistan'daki tabletleri Tahsin Bey'e bilgi olarak sundu. Bunlar da kayip Mu Kitasi ile ilgiliydi. Ve Churcward 50 yil çalismisti bu tabletleri çözebilmek için. Bu konuda 5 kitap yayinlamis bir uzmandi.
    Tahsin Bey, ögrendiklerini, bulduklarini düzenli olarak Atatürk'e rapor ediyordu. Gazi; Churcward'in Mu ile ilgili kitaplarini getirtti ve 60 kisilik bir tercüme heyetine Türkçe'ye çevirme emrini verdi. Kitaplar basilmadi. Daktilo edilerek Atatürk'ün önüne kondular.
    Atatürk metinleri büyük bir dikkatle okudu. Insanin yaradilisini anlatan bölümle özellikle ilgilenmisti. Mu'nun insanligin ana vatani oldugunu nüfusun 64 milyona çiktigini anlatan bölümlerin altini çizmisti. Mu'da geçen Tanri kavramiyla da yakindan ilgilenmis, yaraticinin insan akliyla anlasilamayacagi, sekillendirilemeyecegi ve adlandirilamayacagi üzerinde durmustu. Tercümelerde Maya dili de dahil tüm lisanlarin Mu dilinden türedigi belirtiliyordu.
    Mu kitasinin batisini anlatan bölümde halkin "Ya Mu bizi kurtar." diye bagirdigina dikkat çekerek Mu'nun bir ilah adi oldugu sonucuna vardi. Mu kökenli özel isim ve sifatlari, Öztürkçe ile karsilastirarak (Kui: kögü : Aile vb.) not aliyordu. Atatürk, önce Türkler'in kökenini ve Mu dilinin Türkçe ile baglantisini incelemis sonra da Mu sembollerini Latin alfabesiyle karsilastirmisti.
    Daha ilginç olan Mu'nun demokrasi ile yönetildigini ve günes enerjisinin aydinlatmada kullanildigini anlatan satirlarin altini çizmekle kalmamisti kendi notlarini da ilistirmisti.
    Bugün bu kitaplardan Kayip Mu Kitasi ve Mu'nun Çocuklari Anitmabir kitapliginda 1301, 1302 no ile kayitlidir. Çeviri metinleri ise kitaplikta 4 dosya halinde bulunur. Gazi'nin Mu ile ilgili çikardigi sonuçlari ne yazik ki tam olarak bilemiyoruz.
    Emekli general Tahsin Mayatepek Meksika'daki arastirmalarinda çok daha fazlasini bulmustu. Maya, Aztek ve Inka uygarliklarinin Türkler'in kullandigi esyalara benzer esyalar kullandigini Atatürk'e iletmisti. Davullar, kalkanlar üzerlerindeki ay ve yildiz sembollerine kadar bizimkilere benziyordu. Tahsin Mayatepek, çalismalarini belge ve fotograflarla 3 ciltlik defter olarak toplayarak
    Atatürk'e gönderdi. Bunlarin ikisi 70'lere kadar TDK kütüphanesinde idi. (No:57-56) Üçüncü defter kayiptir. Bu defterlerde dini tören, ibadet ve tapinaklarin bile sasilacak kadar benzerligi gösteriliyordu.
    Atatürk'ün 6 ay gibi bir sürere Türkçe'yi Latin harflerine kavusturacak kadar bilgili ve yetenekli oldugu düsünülürse, onun kesinlikle siradan bir dil bilimci ve tarihçi oldugu düsünülemez. Öyleyse bu arastirmalari da siradan bir merak olamazdi. Yine O, neyi nerede arayacagini herkesten iyi biliyordu. Bugün Atatürk'ün gizli kalmis düsünceleriyle birlikte bu arastirmalar da Anitkabir'in sessizliginde uyumaya devam ediyorlar. Eger gerçekten var olduysa, Mu Kitasi'nin kalintilarinin Pasifik'in derinliklerinde durdugu gibi...




  • Adam mayalı beyler.
  • İNSANLIĞIN İLK UYGARLIKLARI
    Atlantis uygarlığı, insanlık tarihinin ilk ve en gelişmiş medeniyeti olduğu söylenen, Mu ve Mu uygarlığı çevresindeki uygarlıklardan en gelişmiş olanıdır. Arkeolojik bulgular ve eski medeniyetlerin yazıtlarında bahsettikleri günümüzde bu uygarlığı efsaneden daha ileriye götürmüştür. Mısırlı bir rahibin yazdıklarına göre de Mısır uygarlığının kökleri Mu ve atlantise dayanmaktadır. Rahip yazılarında, Mısır uygarlığının batı ülkeleriyle hiçbir bağının bulunmamasına, Atlantisin depremler ve tsunamiler sonucunda sular altında kalmasıyla Atlantik okyanusunun batı kıyısının tamamen çamur ve balçık içinde olduğu, hiçbir şekilde batıya ulaşıma geçit vermediğini gerekçe olarak göstermiştir. Montaigne, Bafflon, Voltaire gibi rönesans döneminin usta edebiyatçılarıda Kayıp Kıt’a Mu ve Atlantis üzerine eserler yazmışlardır.

    ÜSTÜN YAŞAM STANDARTLARI
    Dünyadaki ilk insan ırkının bundan 850 bin yıl kadar önce pasifik okyanusu üzerindeki Lemurya yani Mu denilen Kıt’a da ortaya çıktığı, İnsanlığın ilk beş ırkının bu kıtada yaratılmış olduğu söylenmektedir. Eflatunun eserlerine göre, Atlantiste bu kıtadan çıkan uygarlıklardan biri olup Atlantik okyanusunun ortasında bulunan büyük bir ada idi. Atlantis insanları üstün bir zekaya sahip insanlardı. Hayat biçimleri belkide günümüze göre daha lüks, daha bir medeni idi. M.Ö 400 bin yılında dahi topraktan çeşitli madenler çıkarıp bunları işeleyebiliyorlar, taş ocaklarından çıkarılan çeşitli renkteki taşlarla evler ve saraylar inşa ediyorlar, hatta bitkilerden parfüm bile damıtıyorlardı. Muhteşem bir şehir yapıları, hamamları, kaplıcaları hatta atyarışları için hipodromları bile mevcuttu. O dönemde yaptıkları gemilerle okyanusa açılıp diğer uygarlıklarla ithalat – ihracat yaparken, doktarları açık ameliyatlar bile yapabiliyorlardı. Elektirik ve elektronik alanda da buluşlar yapan atlantisde, televizyon, telefon, radyo ve asansör yaygın teknolojik araçlardı. Görsel eğlencelerinde lazer ışığıda kullanılıyordu. Tabi bu teknolojinin hepsi biranda ortaya çıkmamıştı, hüküm sürdekleri yıllar boyunca yaptıkları keşifler ve buluşladı bunlar.

    İşte günümüzde ancak ulaştığımız bu teknolojiye sahipti atlantis uygarlığı. Belkide o dönemde, bugünde bahsettiğimiz, merak ettiğimiz, ilgilendiğimiz foton kuşağına giren ve foton çağını yaşamış bir uygarlıktı onlar.Peki ne oldu atlantis uygarlığı, Niçin felaketler yaşadılar, yaptıkları yanlışlar nelerdi, neden onların yok olmasıyla insanlık bu denli geriledi ve sanki sıfırdan başladı…




  • Soru: 2012’te tüm gezegenler aynı hizaya gelecek. Dünya da Samanyolu’nun tam ortasında yer alacak. Bu dünyanın çekim kuvvetini tersine döndürür mü?

    Cevap: Gezegenlerin aynı doğrultuya gelmesi özel bir çekim alanı oluşturmaz.Dünya zaten samanyolu’nun merkezinden 30bin ışık yılı uzakta...


    yani?
  • HADİSLER FOTON ÇAĞINA MI İŞARET EDİYOR

    Olaya bilim adamı gözüyle baktığımızda açıklanamayan şeyler var. Astrolog veya kozmik bilimciler açısından gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel bu olaya din adamlarının yaklaşımı daha da enteresan. Bazı hadisler de sanki bu türde bir kıyamet olacağını desteklercesine. Alıntı yaparak yazsam da orjinalini bozmadan vermek zorundayım bu hadisleri.

    ‘’ Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun benzerini kesinlikle bulmamıştır…’’

    ‘’ O zaman ümmetim iyisi, kötüsü, hepsi de benzerini görmedikleri nimetlerle nimetlenir..’’

    ‘’ Muhakkak o zamanda mal çoğalıp su gibi akacak da onu hiçbir kimse (tenezzül edip) kabul etmeyecektir…’’

    Bu tür hadislere de bakıldığında sanki bir şeyler olacak gibi düşünebiliriz. Ama yinede bu 2012 kehanetlerini beklemeden görmek neredeyse imkansız.

    MAYALAR YİNE HAKLI ÇIKACAK MI

    Olayın beklide çıkış noktası maya kehanetleri. Maya’ların tahminde bulunduğu bu 2012deki gelişmelerle ilgilenmemizin sebebi de Eski Mayalar”ın astronomi, matematik, mimari ve sanat gibi birçok alanda ileri bir uygarlık düzeyinde olmalarıdır. Kutuplarda yer veya açı değiştirildiğinde kutuplarda buzullar eriyor. Ve bilindiği gibi küresel ısınma sonucu şu anda Kuzey Kutbu’ndaki buzullar zaten erimeye başladı. Mayalar’ ın söylediği üzere de daha önce yaşanan dört çağ da buna benzer şekilde sona erdi. Maya’lardan biraz bahsedersek; Tekerlek gibi teknolojiye daha sahip olmadan çok büyük yapılar inşa etmiş olan Mayalar, gerek mimari, gerekse inanılmaz matematik, takvim ve astronomi bilgileri bakımından, gerekse kentlerinden bilinmeyen bir nedenle aniden ayrılmaları bakımından da gizemli bir uygarlık olarak görünüyor. Gizemli konulara ilgi duyan yazarlar ve ufologlar, Mayalar’ın bazı alanlardaki olağanüstü bilgilerini, battıkları ileri sürülen efsanevi kıtalardan gelmiş olmalarına ve uzaylılarla temas kurmuş olmalarına bağlarlar. “Mayalar” adlı kitapta Mayalar’ın geçmişte manyetik eksenin ve kutupların yer değiştirmiş olduğunu bildiklerini, ayrıca 405 dolunayın 11.960 günlük periyodunu ve 25.626 yıllık presesyon periyodunu hesaplamış olduklarıda ileri sürülüyor. Mayalar’la ilgili bir başka gizemi de Maya kazılarında keşfedilen kristal kafatasları ve Yucatan’da keşfedilmiş, dünyada pek rastlanmayan anormal kafatasları oluşturmaktadır.

    Yazan: Arif Baştürk




  • kıçına don bulamayan millet mi dünyanın sonunu bulabiliyor ha? dağılın beyler..
  • İsveçli ünlü bilim adamı Carl Johann Calleman’a göre de 21 aralık 2012 hesaplamaları yanlış ve buna
    inanmak çok sakıncalı.Calleman’da maya takviminin sonu olarak 28 ekim 2011
    i vurguluyor ve bu tarih dünya için bir son olmamakla birlikte aslında yeniden doğuş ve insanlık için bilinçlenme,yükselme anlamına geliyor.

    İsveçli bilim adamı Johann Caleman’ın seminerlerine katılan,derslerini alan ve maya takvimi konusunda

    uzmanlaşan Fatih Keçelioğlu’da kendi çalışmalarıyla takvime yeni bir yorum getiriyor.2012 deki kıyamet söylentilerini’de kabul etmeyen Keçelioğlu 2011 de takvimin son bulmasıyla insanlığın aydınlanacağını ve insan bilincinin en üst seviyeye ulaşacağını vurguluyor.

    NEDEN 21 ARALIK 2012 DEĞİL’ de 28 EKİM 2011

    Maya piramitleri gibi 9 kattan oluşan piramit biçiminde bir şema olan maya takvimini oluşturan bu 9 kat,aşağıdan yukarıya doğru gidildikçe,her bir kat belli zaman evrelerini yansıtıyor ve her bir evre bir önceki evrenin 20′de 1′i daha kısa yaşanıyor.İnsanlığın geçireceği bilinçlilik evrelerini gösteren bu bölümler kendi içerisinde de 7 gündüz ve 6 gece olmak üzere toplam 13 bölümden oluşuyor.İnsanlar her bir evrenin taşıdığı farklı enerjilerin etkisiyle değişim gösterebiliyor.

    Arkeologların 21 aralık 2012 tarihini maya takviminin bitişi olarak hesaplamaları, İsveçli araştırmacı bilim adamı Calleman’ın tespitleriyle çelişiyor. Callemana göre 28 ekim 2011 tarihi göz önüne alındığında insanlık tarihinde yaşanmış önemli değişimler ile maya takviminin evreleri en doğru şekilde örtüşüyor.Bu değişimler ise şöyle;

    İlk Kat: 16 milyar yıl kadar önce galaksilerin oluştuğu döneme denk geliyor.
    İkinici Kat: 850 milyon yıl kadar önce yaşamın ortaya çıktığı dönem.
    Üçüncü Kat: Memelilerin ortaya çıktığı,Maymunların evriminin gerçekleştiği 40 milyon yıl süren evre.
    Dördüncü Kat: İlk İnsan türlerinin yeryüzüne çıktığı evre.
    Beşinci Kat: İnsan türlerinin ve yaşamsal faaliyetlerin geliştiği, iletişim,konuşma,kültür ve sanat gibi özelliklerin oluştuğu evre.
    Altıncı Kat: M.Ö 3100 yani yaklaşık 5 bin yıl önce başlayan ve medeniyetin oluştuğu evre.
    Yedinci Kat: 1755 yılında başlayan ve yine insanlığın,ekonomi,endüstri ve sanayileşme gibi konularda bilinçlenme gösterdiği evre.
    Sekizinci Kat: 1999 yılıyla birlikte girmiş bulunduğumuz ve hala içinde yaşadığımız,28 ekim 2011 ile son bulacağı belirtilen evre.

    en üstte bir oda var, kıral odası gibi.9.kat




  • maya tapınaklarından:

     Kayıp kıta ' MU ' ,Maya Kehanetleri 2012, Dünyanın sonu , İlk İnsan vb. konular
  • Hopiler,Arizona civarında yaşayan bir Kızılderili kabilesidir.Adlarının sözcük anlamı “iyi, barışçı” ya da “akıllı” anlamına gelen Hopi Kızılderilileri,güneybatılı Pueblo adındaki gruptan gelmektedirler.Black Mesa'nın güneyindeki;Colorado'da,Büyük Kanyon'un doğusunda yaşarlar.Günümüzde sayıları ancak 8 bini bulmaktadır.


    Hopi rahipleri ve Dogon rahipleri bu konu hakkında konuşmaktan kaçınırlar ve karşı konulmaz sonun bir gün modern insanı yıkacağını söylerler. Mayalar ise bu konuda 2012’ye doğru yaklaşırken, doğal felaketlerin artacağı , güneşin anormalleşeceği, 21 Aralık 2012’den sonrada belli bir süre sonunda dünyanın büyük felaketlere uğrayacağını ifade etmişlerdir.

    Modern bilim ise, bize son yüzyıl içinde dünyanın hızla ısındığını, sera etkisi sebebi ile mevsimlerin anormalleştiğini, kutup buzullarının hızla eridiğini, önümüzdeki 50 yıl içinde okyanusların bir kaç metre kadar yükselebileceğini söylemektedir. Tabii bunun yanında ilginç olan, Amerikan Uzay Birliği Nasa’nın güneş ile ilgili araştırmalar için gönderdiği Soho uydusunun tespitleridir.

    2012 yılının Haziran’ından itibaren güneşte çok büyük patlamalar olacağı, son yüzyılda görülmemiş kadar büyük güneş aktivitelerinin önümüzdeki 10 yıl içinde gerçekleşeceği bilinmektedir. Bilim, antik Maya’ların kehanetini neredeyse çeşitli araçları ile doğrulamaktadır. 21 Aralık 2012’de dünyanın sonu gelmese bile, sonun başlangıcı hızla yaklaşmaktadır.




  • 17P/Holmes,Güneşten Daha Büyük"

    News Release - AP, CNN, ABC, REUTERS

    “Şaşırtıcı şekilde patlayan 17P/Holmes kuyruklu yıldızının 24 Ekim 2007'de,büyüklüğü ve parlaklığı arttı.Genişlemeye devam ediyor..ve şu anda Güneş sistemindeki en büyük tek nesne.. Güneşten daha büyük..”

    17P/Holmes kuyruklu yıldızı,24 Ekim 2007’de görkemli bir patlama ile astronomları şok etti..24 saatten az bir süre içinde,17 büyüklüğündeki kuyruklu yıldız,yaklaşık bir milyon faktörü ile parladı..;akşam gökyüzünde çıplak gözle görülebilir hale geldi..
  • Hopi Kehanetinin Dokuz İşareti

    Beyaz Kuştüyü’nden, Ayı Klanı,Hopi Kabilesi :

    “Bunlar gelmekte olan büyük yıkımın işaretleridir..: Dünya öteye beriye sallanacak..Beyaz adam (Abd), başka topraklarda insanlarla savaşacak.. – bilgeliğin ilk ışığına sahip olanlarla.Beyaz adamın buradan çok uzakta olmayan çöllerde yapmış olduğu gibi birçok duman ve ateş sütunu olacak.. Sonra yeniden inşa edilecek çok şey olacak.Ve yakında..çok yakında...Pahana geri dönecek..Beşinci Dünyanın şafağını kendisiyle birlikte getirecek.Bilgeliğinin tohumlarını kalplerimize ekecek.Şimdi bile tohumlar ekilmekte.Bunlar Beşinci Dünyaya Ortaya Çıkışın yolunu kolaylaştıracak..”

    Dördüncü Dünya yakında sona erecek;ve Beşinci Dünya başlayacak.Her yerdeki yerli büyükler bunu biliyor.Yıllar boyunca işaretler gerçekleşti ve çok azı kaldı..

    Birinci İşaret:Bize Pahana’ya benzeyen,ama Pahana gibi yaşamayan beyaz – derili adamların geleceği söylendi – kendilerinin olmayan toprakları ele geçiren ve düşmanlarını silahlar ile vuran adamlar..

    İkinci İşaret:Topraklarımız,seslerle dolu dönen tekerleklerin gelişini görecek (vagonlar,traktör..)

    Üçüncü İşaret:Garip,bufaloya benzeyen,ama büyük uzun boynuzları olan bir hayvan büyük sayılarda topraklarda dolaşacak. (Büyükbaş hayvan,sığır)

    Dördüncü İşaret:Topraklardan demir yılanlar geçecek. (Demiryolu rayları..)

    Beşinci İşaret:Topraklardan dev örümcek ağları geçecek. (Elektrik ve telefon hatları..)

    Altıncı İşaret:Topraklardan taş ırmaklar geçecek. (beton yollar..)

    Yedinci İşaret:Denizlerin siyaha döndüğünü duyacaksınız;ve bu nedenle birçok canlı ölecek. (petrol kirliliği)

    Sekizinci İşaret:İnsanlarımız gibi,saçlarını uzatan birçok gencin,bizim yollarımızı bilgeliğimizi öğrenmek için gelip,kabile uluslarına katılacağını göreceksiniz. (hippiler)

    Dokuzuncu ve Son İşaret: Dünyanın üzerinde,büyük bir çarpma ile düşecek olan cennetlerdeki bir ikamet – yerini işiteceksiniz.O bir mavi yıldız olarak ortaya çıkacak..Bundan hemen sonra,Hopi insanının seremonileri sona erecek..

    “Bunlar gelmekte olan büyük yıkımın işaretleridir..Ama Beyaz Kuştüyü bunu görmeyecek..Ben yaşlıyım ve ölüyorum.Siz – belki onu göreceksiniz;zamanında...“




  • kısaca özetliyeceğim hiç uzatmadan...bunu ciddi ciddi, fizik, coğrafya ve felsefe hocalarımla konuşmuştum lise sondayken...aradan yıllar geçti ama aklımın hep bir köşesindeydi bunlar...

    3 hocamdan duyduklarımı da toparlayıp özetlersem; 2012 gerçek anlamda birşeylerin değişeceği bir tarih...marduk gelir mi, dünyanın sonu olur mu, felaketler mi kaplar dünyayı bu konuda yorum yapmak imkansız ancak şöyle bir durum var:

    maya takviminin 21 aralık 2012 de bitmesi iyiye işaret değil, o takvimi öylesine yarım bırakmadılar, yada 2012 ye kadar hesaplayıp "yeter ya bu kadar" demediler...2012 de büyük olasılıkla, önceden hesaplanmış olan bir olay gerçekleşecek ve dünyayı muhtemelen sarsacak...

    bu konuda duyduğum en mantıklı teori, elektromanyatik dalgalar...HAYIR, hayır 2012 filmiyle alakası yok bahsettiğim şeyin...coğrafya hocam "öyle devasa depremler ve tusunamiler falan olmayacaktır büyük ihtimalle çünkü böyle birşey olacak olsaydı şimdiden etkileri görülmeye başlardı ancak büyük bir güneş patlaması olabilir ve dünyada geçici ama yüksek bir sıcaklık artışına sebep olabilir" demişti...fizik hocam da 2012 de güneş yüzünden veya farklı bir nedenden dolayı dünyanın manyetik etkisisn birden bire çok artacağını ve insan beyninin bundan etkileneceğini söylemişti ve bunu söylediğinde "böyle birşey olursa bütün insanlar birkaç saniyede ölür mü yani?" demiştim, "saniyeler almasa da en fazla birkaç saat dayanabiliriz" demişti, ürkütücü gerçekten...

    fizik hocam tam tersinin de olabileceğini söylemişti "dünyanın manyetik alanı azalabilir veya neredeyse yok olacak seviyeye gelebilir" demişti....bu da direkt güneş tarafından manyetik akıma maruz kalıp ölmemiz demek...

    hala 2012 de hiçbirşeyin olmayacağını sanıyorsanız; yanılıyorsunuz...




  • Korkmaya başladım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kemalist81

    Korkmaya başladım.


    geleceği cenabı allahtan hiç kimse bilemez mayalar zaten lanetli bir topluluk allah ısla etsin onları
  • O senin fikrin arkadaş yapacak bişe yok
  • quote:

    Orijinalden alıntı: miwaly_

    kısaca özetliyeceğim hiç uzatmadan...bunu ciddi ciddi, fizik, coğrafya ve felsefe hocalarımla konuşmuştum lise sondayken...aradan yıllar geçti ama aklımın hep bir köşesindeydi bunlar...

    3 hocamdan duyduklarımı da toparlayıp özetlersem; 2012 gerçek anlamda birşeylerin değişeceği bir tarih...marduk gelir mi, dünyanın sonu olur mu, felaketler mi kaplar dünyayı bu konuda yorum yapmak imkansız ancak şöyle bir durum var:

    maya takviminin 21 aralık 2012 de bitmesi iyiye işaret değil, o takvimi öylesine yarım bırakmadılar, yada 2012 ye kadar hesaplayıp "yeter ya bu kadar" demediler...2012 de büyük olasılıkla, önceden hesaplanmış olan bir olay gerçekleşecek ve dünyayı muhtemelen sarsacak...

    bu konuda duyduğum en mantıklı teori, elektromanyatik dalgalar...HAYIR, hayır 2012 filmiyle alakası yok bahsettiğim şeyin...coğrafya hocam "öyle devasa depremler ve tusunamiler falan olmayacaktır büyük ihtimalle çünkü böyle birşey olacak olsaydı şimdiden etkileri görülmeye başlardı ancak büyük bir güneş patlaması olabilir ve dünyada geçici ama yüksek bir sıcaklık artışına sebep olabilir" demişti...fizik hocam da 2012 de güneş yüzünden veya farklı bir nedenden dolayı dünyanın manyetik etkisisn birden bire çok artacağını ve insan beyninin bundan etkileneceğini söylemişti ve bunu söylediğinde "böyle birşey olursa bütün insanlar birkaç saniyede ölür mü yani?" demiştim, "saniyeler almasa da en fazla birkaç saat dayanabiliriz" demişti, ürkütücü gerçekten...

    fizik hocam tam tersinin de olabileceğini söylemişti "dünyanın manyetik alanı azalabilir veya neredeyse yok olacak seviyeye gelebilir" demişti....bu da direkt güneş tarafından manyetik akıma maruz kalıp ölmemiz demek...

    hala 2012 de hiçbirşeyin olmayacağını sanıyorsanız; yanılıyorsunuz...

    2 türlüde yol ölüme çıkıyor.Bekleyelim görelim 2012'de bizi ne bekliyor.




  • Bir gün dünyanın sonu gelecek, bunu mayalara bağlamak biraz saçma olur. Takvim niye 21 aralık 2012 de bitiyor diyeceksiniz, bende diyecem ki hödüğün biri yazmış yazmış sonra tuvaleti gelmiştir, sonra devam ederim diyip bırakmıştır orda. şaka bir yana, kimse geleceği bilemez arkadaşlar... ha dünyanın başına bir iş gelebilir, sonuçta bütün gezegen gibi dünya da uzay da ve açıkta. Tehlike 1-2 ay önceden uzay araştırmacıları tarafından farkedilebilir, ama binlerce yıl öncesinden böyle aptalca tarihler verilerek ve insanlarında buna azda olsa inanması çok saçma olur.

    Foton kuşağı, bilmem kaç sarmallı dna lar, marduk un dünyaya çarpası, maya takviminin bir yerde bitmesi..vs. bunlar tamamen anlamsız. Günümüz teknolojisi ve bilim adamları var, bunlar araştırma yapıyorlar ve bu insanlar bile araştırma yaptığı halde net konuşmazken ben bilmem kaç bin sene öncesinde yaşamış kıytırık bir kabilenin söylediği söze inanmam. Tabi bu benim şahsi düşüncem.

    Siz de neye inanmak istiyorsanız ona inanın, ama şunu unutmayın geleceği kimse bilemez!. (Allah'dan başka) ve her zaman bilimin doğrultusunda gidin, bilime inanın... uyduruk deli saçması şeylere değil!.




  • Beyler bu takvim elbet bi yerde bitecek sonsuza kadar gidecek hali yok.O da 2012 ye denk gelmiş. Kıyamet falan yok yani varsa da bilemeyiz rahat olun o yüzden.Bi belgesel izlemiştim ayrıca mayalarla ilgili.Maya kehanetlerine göre su basıcak dünyayı falan deniyomuş ama 2 yıl içinde böyle bişey olması mümkün değilmiş.Kıyamet falan yok yani varsa da şimdilik bilemeyiz rahat olun o yüzden.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kartal_07

    Bir gün dünyanın sonu gelecek, bunu mayalara bağlamak biraz saçma olur. Takvim niye 21 aralık 2012 de bitiyor diyeceksiniz, bende diyecem ki hödüğün biri yazmış yazmış sonra tuvaleti gelmiştir, sonra devam ederim diyip bırakmıştır orda. şaka bir yana, kimse geleceği bilemez arkadaşlar... ha dünyanın başına bir iş gelebilir, sonuçta bütün gezegen gibi dünya da uzay da ve açıkta. Tehlike 1-2 ay önceden uzay araştırmacıları tarafından farkedilebilir, ama binlerce yıl öncesinden böyle aptalca tarihler verilerek ve insanlarında buna azda olsa inanması çok saçma olur.

    Foton kuşağı, bilmem kaç sarmallı dna lar, marduk un dünyaya çarpası, maya takviminin bir yerde bitmesi..vs. bunlar tamamen anlamsız. Günümüz teknolojisi ve bilim adamları var, bunlar araştırma yapıyorlar ve bu insanlar bile araştırma yaptığı halde net konuşmazken ben bilmem kaç bin sene öncesinde yaşamış kıytırık bir kabilenin söylediği söze inanmam. Tabi bu benim şahsi düşüncem.

    Siz de neye inanmak istiyorsanız ona inanın, ama şunu unutmayın geleceği kimse bilemez!. (Allah'dan başka) ve her zaman bilimin doğrultusunda gidin, bilime inanın... uyduruk deli saçması şeylere değil!.


    Popüler olan 2012 saçmalığı ile güneş patlamalarının veya dna değişmelerinin arasında fark var. Güneşte değişimler var bunu hergün görüyoruz zaten. Daha geçen gün tarihteki en büyük güneş patlamalarından birisi oldu mesela. Ayrıca dna ile ilgili bir takım değişimler mevcut, bununla ilgili çeşitli çalışmalar sürüyor. Öte yandan 2012-2013 tarihlerinde büyük bir güneş patlaması veya patlamaları bekleniyor. Hatta kaç tanede belgeseli var. Bunun kehanet saçmalığıyla ilgisi yok. Ve bu patlamanın dünyanın büyük çoğunluğunda internet, elektrik ve elektronik alerde büyük sorunlar yaratacağı açık.




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.