Kur-an'dan , Hadislerden ve Said-i Nursi'nin sözlerinden altıntılar iyi olmuş. Bağdaşan şeyler var.
2012 de Dünyanın sonu değil de , insanlık için değişik şeyler olabilir herhalde. Bakalım.
quote:
Orijinalden alıntı: Kraven
quote:
Orijinalden alıntı: kartal_07
Bir gün dünyanın sonu gelecek, bunu mayalara bağlamak biraz saçma olur. Takvim niye 21 aralık 2012 de bitiyor diyeceksiniz, bende diyecem ki hödüğün biri yazmış yazmış sonra tuvaleti gelmiştir, sonra devam ederim diyip bırakmıştır orda. şaka bir yana, kimse geleceği bilemez arkadaşlar... ha dünyanın başına bir iş gelebilir, sonuçta bütün gezegen gibi dünya da uzay da ve açıkta. Tehlike 1-2 ay önceden uzay araştırmacıları tarafından farkedilebilir, ama binlerce yıl öncesinden böyle aptalca tarihler verilerek ve insanlarında buna azda olsa inanması çok saçma olur.
Foton kuşağı, bilmem kaç sarmallı dna lar, marduk un dünyaya çarpası, maya takviminin bir yerde bitmesi..vs. bunlar tamamen anlamsız. Günümüz teknolojisi ve bilim adamları var, bunlar araştırma yapıyorlar ve bu insanlar bile araştırma yaptığı halde net konuşmazken ben bilmem kaç bin sene öncesinde yaşamış kıytırık bir kabilenin söylediği söze inanmam. Tabi bu benim şahsi düşüncem.
Siz de neye inanmak istiyorsanız ona inanın, ama şunu unutmayın geleceği kimse bilemez!. (Allah'dan başka) ve her zaman bilimin doğrultusunda gidin, bilime inanın... uyduruk deli saçması şeylere değil!.
Popüler olan 2012 saçmalığı ile güneş patlamalarının veya dna değişmelerinin arasında fark var. Güneşte değişimler var bunu hergün görüyoruz zaten. Daha geçen gün tarihteki en büyük güneş patlamalarından birisi oldu mesela. Ayrıca dna ile ilgili bir takım değişimler mevcut, bununla ilgili çeşitli çalışmalar sürüyor. Öte yandan 2012-2013 tarihlerinde büyük bir güneş patlaması veya patlamaları bekleniyor. Hatta kaç tanede belgeseli var. Bunun kehanet saçmalığıyla ilgisi yok. Ve bu patlamanın dünyanın büyük çoğunluğunda internet, elektrik ve elektronik alerde büyük sorunlar yaratacağı açık.
Bende zaten yazımın bir bölümünde bilimin doğrultusunda inanalım demiştim. Rivayetler üzerinde durmak bence anlamsız olur. Senin bahsettiklerini ben takip ediyorum, National geographic chanel de bilim adamlarının çalışmalarınıda izliyorum. Demek istediğim saçma varsayımlara değilde, bilim adamlarının kuramlarına bağlı olarak düşünebilmek.
reserved
ibretlik paylaşım
Bu area 51 nedir
Area 51, 51.bölge. Abd'nin girilmesi en yasak bölgesidir.Çünkü orada herkesin bilmediği aşırı gizli yürütülen bilimsel deneyler ve çalışmalar yapılmaktadır...Bulunan ufo araçları ve uzaylı diye tarif edilen varlığın halen o bölgedeki tesislerde incelendiği ileri sürülmektedir... Nasa'nın insanlardan sakladığı bir çok sır vardır... 51.bölgeye izinsiz girenler için , çevresindeki gözetlemecilerine vur emri verilmiştir...
Mu kıtasının marmara denizinin çukuru olduğuna dair teoriler de mevcut.. Mu kıtası marmara denizinin şekline çok benziyor...Acaba insanları yanıltmak için mi (ki biz Türkler oluyoruz) Mu kıtası okyanusta çizilmiştir...
teoriye göre; Karadeniz buzul çağında, etrafı tarım alanlarıyla kaplı bir tatlı su gölüydü. Buzul çağının sonlarına doğru, günümüzden yaklaşık 120 asır önce, yerküre ısınmaya başladı. Kuzey yarım küreyi kaplamış olan buzul kütleleri erimeye, okyanuslar ve denizlerde ki su seviyesi yükselmeye başladı. Günümüzden yaklaşık 70 asır kadar önce, Akdeniz'in suları yükselerek Ege, Marmara ve İstanbul Boğazı'nı doldurdu. İstanbul Boğazı'nın güneyinde ki engeli aşan sular, Niagara Şelalesi'nin 200 katı hızla, o zamanlar bir vadi olan Boğaz'dan geçerek, hızla Karadeniz'e aktı. Bilindiği gibi o zamanlar Karadeniz tatlı su gölü idi. Tuzlu deniz suyu ile birleşmeye başlayan Karadeniz gölü, günde 15 santim yükseldi, toplam yükselmenin 150 metre olduğu kabul edildiğine göre, bu yükselmenin 1000 gün, yani yaklaşık 3 yıl sürmüş olması gerekmektedir. Böylece sahillerde ki tarım arazileri tuzlu deniz suyu ile kaplandı. Yukarda isimlerini belirttiğimiz jeologlar Ryan ve Pitman'a göre, bu su baskını, nesiller boyun anlatılarak bugüne kadar gelen Nuh Tufanı efsanesi oldu.
Mu kıtasının marmara denizine benzerliği:
quote:
Orijinalden alıntı: alemeinat98
müslüman olanlar için açıklama yapayım ..
Öncelikle dinde böyle bir yargı geçmiş mi onun örneklerini vereyim...Bunlar daha birkaçı, fazlasını bulabilirsiniz..
--Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen hadislerde Dünya’nın ömrünün 7000 yıl olduğu bildirilmektedir. --Enes Malik 'den tahric etti. O dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu: DÜNYANIN ÖMRÜ, AHİRET GÜNLERİNDE YEDİ GÜNDÜR. Allah-u Teala buyurdu ki: RABBİN KATINDA BİR GÜN SİZİN SAYDIKLARINIZDAN BİN YIL GİBİDİR. Kim bir din kardeşinin Allah yolunda bir ihtiyacını görürse, Allah Teala onun için gündüzlerini oruçla, gecelerini de ibadetle geçirmişcesine ŞU DÜNYANIN YEDİ BİN YILLIK ÖMRÜ MÜDDETİNCE SEVAP YAZAR. ---Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni 'den rivayet ettiler. Ben gördüğüm bir rüyayı Resulullah (s.a.v.) 'e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, YEDİ BASAMAKLI GÖRDÜĞÜN MİNBER ŞU DÜNYANIN ÖMRÜ OLAN YEDİ BİN SENEDİR. (Ali B. Hüsameddin el-Muttaki, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89)
Yine büyük hadis alimlerinden ve Hanbeli mezhebinin kurucusu olan İmam Ahmed İbni Hanbel gibi birçok alimin birbirlerinden naklettikleri bir hadiste. Peygamberimiz (s.a.v.) kendine kadar dünyada geçen zamanın 5600 yıl olduğunu bildirerek bir takvimin başlangıç tarihine dikkat çekmiştir
Said Nursi: "Ümmetimden bir taife.." fıkrasının (bölümünün) makam-ı cifrîsi (cifir hesâbına göre olan netice, sayı değeri) 1542 (2117) ederek nihayet-i devamına (varlığının sonuna) îma eder. "Hak üzerinde olacaktır." (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1506 (2082), bu tarihe kadar zâhir ve aşikârane (açık ve ortada), belki galibane; sonra tâ 1542 (2117) ye kadar, gizli ve mağlubiyet içinde vazife-i tenviriyesine (aydınlatma görevine) devam edeceğine remze (işarete) yakın îma eder. "Allah'ın emri gelinceye kadar" (şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi 1545 (2120), kâfirin başında KIYAMET KOPMASINA îma eder. (Kastamonu Lahikası, s. 33)
kaç tane 7000 yıl geçti ohoooo hatta kaç 700000 yıl geçti hala ölmedi dünya :d 7bin değil de 7 milyar derse tamam derim ona ulaşamadı daha dünya
"Bilinmeyen tarih mi olur?" diye..Evet "Bilinmeyen Tarih" çünkü; -Piri Reis'in , binlerce yıl buzullar altında kalmış olan antarktika dağlarını bile gösteren haritasını nasıl çizdiği BİLİNMİYOR.. -Nazca düzlüğündeki dev garip şekillerin ne anlama geldiği BİLİNMİYOR.. -2000 yıl önce pilin nasıl yapıldığı BİLİNMİYOR.. -Tek parça kristalden yapılan kuru kafayı, kimin,niçin ve nasıl yaptığı BİLİNMİYOR.. -Milyonlarca yıl öncesine ait kaya kütlesinin içinde bulunan çekici kimler yaptı BİLİNMİYOR.. -Anadolu'daki yeraltı şehirlerini kimin nasıl yaptığı BİLİNMİYOR.. -Mısırdaki piramitlerin nasıl yapıldığı BİLİNMİYOR.. -Cusco'daki inka kalesinin nasıl yapıldığı BİLİNMİYOR.. -Binlerce ton bazalt kullanarak yapılan Nan Madol'un nasıl yapıldığı BİLİNMİYOR.. -1700 yıl önce bir alüminyum kemer tokası nasıl yapıldı BİLNMİYOR.. -Paskalya adasındaki dev heykelleri kim, niçin ve nasıl yaptı BİLİNMİYOR.. -Kosta Rika'daki dev taş toplar kim tarafından, niçin ve nasıl yapıldı BİLİNMİYOR.. -Tiahuanaco'daki dev güneş kapısı ve üzerindeki müthiş bilgiler kimin eseri BİLİNMİYOR.. -Antikythera mekanizmasını geçmişimizin hangi bilgisayar mühendisi yaptı BİLİNMİYOR.. -3 milyar (3.000.000.000) yıl önce kim demir küre yaptı, bu demir kürelerin esrarengiz güçleri nedir BİLİNMİYOR.. -İnkalar, Mısırlılar nasıl olupta jet uçak modelleri yaptılar BİLİNMİYOR.. -10-12.000 yıl önce hangi doktorlar kalp ve beyin ameliyatları yaptı BİLİNMİYOR.
bilgiler güzel merak ettim valla bence inansakta inanmasakta okuması sarıyoo bu yüzden devam...
CcCmayalılarTürk'türCcC
Zaten geleceği şu biliyor bu biliyor demiyoruz.
Allah belki onlara birşeyler bildirmiştir?
Peygamberimiz (s.a.v)e olmamış mı bunlar? Yani birkaç olayı önceden bildirmemiş mi Allah c.c?
Belki o toplumdan birkaç kişiye de nasip olmuştur böyle birşey. O yüzden şahsen ben "Acaba mı ki?" diyorum ama bundan ileri gitmiyorum. Yani normalde inanmıyorum
`Karadeniz, Nuh Tufanı`yla oluştu`
Karadeniz`in Nuh Tufanı sonrasında oluştuğu bilimsel olarak kanıtlandı. DEÜ Deniz Enstitüsü ve Teklonojisi araştırma görevlisi Seda Okay, "Karadeniz`e, Akdeniz suyunun 7-8 bin yıl önce tufan şeklinde girdiğini tespit ettik." diye konuştu.
Karadeniz'in Nuh Tufanı'yla nasıl oluştuğu şu şekilde açıklandı:
Son buzul döneminde bağımsız bir göl olan Karadeniz'e ait eski kıyı şeridinin günümüzden yaklaşık 110 metre daha aşağıda yer aldığı yüksek ayrımlı jeofizik verilerde saptandı. Nuh Tufanı'nın bilimsel karşılığı olan görüşün en büyük kanıtı İstanbul Boğazı'nın Karadeniz'le birleştiği noktada yer alan kanal sistemi tespit edildi. Bu derin kanalların oluşabilmesi için güçlü bir su girişi gerektiğinden, Akdeniz suyunun tufan şeklinde Karadeniz'e girdiği ispatlandı.
Atatürk’ün özellikle altını çizip notlar aldığı bölümler insanlığın yaratılışı, 64 milyon nüfuslu bir kıtanın batışı, kıtadan göçler ve özellikle de Orta Asya, Uygurlar ve Türklerle ilgiliydi. Mayatepek başlangıçta bu temelden yola çıkıp raporlarında Amerika ve Meksika yerlilerinin dillerindeki Türkçe sözcükleri incelemiş ve yerlilerin kültürel kaynakları ve güneş kültünün dinlerindeki etkilerine yoğunlaşmıştı.
Ancak 29 şubat 1936 tarihli 7. raporu çarpıcı bir biçimde başlıyor ve şaşırtıcı bilgilerle devam ediyordu. “Uygur, Akad, Sümer Türkleri’nin Pasifik Denizi’nde ilk insanların zuhur ettiği Mu’daki büyük medeniyet, dil ve dinlerini cihana yaydıklarına dair yepyeni ve mühim malumatı ihtiva eden rapor: Kuzey Amerika alimlerinden Cononel James Churcward 4 Kıta eserinde dünyada ilk insanların ilk zuhur ve saadet diyarı olarak Tevrat’ta ‘Gan Edn' ve Kuran’da “Cenneti Adn" namı altında zikri geçen ve Pasifik deniz’inde bulunan ‘Mu’ kıtasında ortaya çıktığı ve bu büyük kıtanın 11 bin 500 sene evvel müthiş depremler ve patlamalar neticesinde 24 saatte 64 milyon nüfusuyla denize battığı ve ilk yüksek medeniyetin, dilin ve vahdaniyete dayalı dinin ve fen ilimlerinin Mu kıtasından 70 bin sene önce Maya namıyla çıkarak Asya’da Uygur, Hindistan Naga-Maya, Fırat nehri deltasında Akad, Mezopotamya da Sümer, Kızıldeniz’in batısındaki arazisindeki Mayu ve Etiyopi kıtasında Tamil namlarını almış olan Mu çocukları tarafından bütün cihana yayılmış olduğu vesaire hakkında, şimdiye kadar Doğu’da ve Batı’da yayımlanan kitapların hiçbirinde görmediğim çok derin ve 50 sene süren incelemeler mahsulü malumata tesadüf ettim.”
Mayatepek Churcward’ın kitabından şunları naklediyordu: “Eski Türklerin ilk vatan ve kökenleri şimdiye kadar bildiğimiz üzere Orta Asya olmayıp, Pasifik Denizi’nde 200 bin sene mevcudiyetten sonra batmış olan Mu kıtası olduğu ve Orta Asya’ya, Mezopotamya’ya, Yukarı ve Aşağı Mısır kıtasına ve Etiyopi’ye Mu kıtasından binlerce sene evvel gelip Mu’daki yüksek kültür ve medeniyetlerini, dil ve dinlerini yaydıkları anlaşılıyor.”
kimse agartha ve şambala dan bahsetmemiş
Bilgilendirici bir konu olmus. Keske kultur-bilim bolumune acsaydin.
Adminlerin konuyu tasimalarini umuyorum.
mesajım bulunsun.
Konun gidişatı iyi takipteyim,okuyorum yavaştan.
Böle bilgileri severek okuyorum insanlık bir çok şeyden habersiz insaoğlu geçmişini yanlış biliyor