Şimdi Ara

Kent bilincine ermek (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
43
Cevap
0
Favori
1.412
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • TRT kime hitap ediyor?

    Yazılı,görsel basın ve de spor yazarları kamu görevi yaparlar. Eğitici ve öğretici vasıtadır,araçtır kitleleri aydınlatmaktır görevleri.Bunu yaparkende taraflı olamazlar ahlak yasasına hukukuna aykırı hareket etmeleri suç teşkil etmektedir.Spor basını,yazarları,yorumcuları, kulüplerin Amigo yazarlığını değil kamunun elamanı olup tarafsız bir şekilde görevlerini yapmaları gerekmekte.

    Balık baştan kokar diye boşa söylenmemiş devletin resmi kanalı TRT’nin üç sezon öncesi Levent Özçelik tarafından Pazar akşamları yapılan spor proğramında puan sıralamasına göre yukardan aşağıya ne takımlara ne renklerine ne de başka bir yönlerine bakılmaksızın eşit yorum ve pozisyon değerlendirmesi için özen gösteriliyordu.Daha sonra ne hikmetse bizde adettir iyi giden bir şeyi bozmak Levent Özçelik’ten sonra onun yerine,ben buna kasıtlı olarak diyeceğim getirilen Erdoğan Arıkan’ın ilk işi proğrama 4 takımın rengini temsil eden futbol topu koyarak art niyetli düşüncesiyle süper ligin Akşam haberinden sonra başlayan spor proğramında gece 12’ye kadar bu dört takımı değerlendikleri yetmiyormuş gibi birde gece 12 den sonra bu takımların tekrar özet görüntülerini vermeleri,kendi takımlarının yorumsuz,pozisyonsuz 2 dakikalık maç özetini seyretmek için uyumamaya çalışan insanları uyuttuktan sonra gece 1’de Anadolu takımlarının lehine olanı değil aleyhine olan pozisyon değerlendirmeleriyle kendilerince saolsunlar keyifli ve adaletli bir proğram yaptıklarını sananlara ne diyelim.

    Haksızca aleyhimize verilen,lehimize verilmeyen penaltılarıımızı,sahada bile 11-11 oynatılmayışımız ile adaletsiz haksızca yönetilen maçlarla ilgili taraflı değerlendirmelerden o kadar çok örnek var ki,bu adamlar her hafta hakem hatalarından maç kaybettik diye de sızlanırlar bide kazandıkları maçları nasıl kazandıklarını hiç söylemezler ama,kaybettiğimiz Maç içerisinde yapılan hataları hakemin etkide kalma maç stresine ve korkusuna bağlamaya alıştırıldık tamam kabul.Akşam devletin kanalında spor proğramını izlerken en azından bir adaletli bir yayın beklemek hakkımız değilmi.

    Hata yapmak insanlık gereği herkesin hakkı ne varki Adalet beklemek başka,Adalet sağlamak ve bunu eşit dağıtmakla yükümlü olanların sebeb olduğu yanlışlar diğer şehirlerimizin,yerel takımlarımızın ve de taraftarlığının zarar görmesini sağlıyarak zayıflamasını sağlamakta birde bu TRT kanalıyla süper ligi iki proğram şeklinde ayırarak,bölerek kitlelerin beyinlerine bu şekilde haksızca pompalanıyorsa düşündürücü,özel medyayı konuşmaya gerek bile yok
    ------------------------------------------------------------------------------------------
    Üstteki konunun biraz daha açılımlısı


    TRT’de Levent Özçelik döneminde daha adilane bip spor proğramının yapıldığını,tek proğram olarak takımların puan sıralamasına göre yukardan başlıyarak sırayla ismine bakılmaksızın aşağıya doğru yapılmaya çalışıldığını eksik veya hata tabiki olabilir önemli olan niyet olduğundan o yıllarda bu dediğim yönde olunması çok olumlu bir şeydi tabiki kafadaki takımlara biraz daha fazla zaman ayırabilinir öylede oluyordu zaten önemli olan nedir sistem.

    Gelelim Erdoğan Arıkan’a görevi devralır almaz ne yaptı oraya önce proğramın daha başında üçüzlerin renklerinde ki topları önüne koyarak başladı tepki alıncada onları çoğalttı dedik ya niyet önemli,tek proğramı ikiye bölerek yok stadyum yok telelig,ne diye ayrım yapılıyorsa aynı lig değilmi kardeşim daha olayın başında bölücülük haksızlık yapılmıyormu sanki biri ingiltere ligi diğeri pakistan ligi bu kadar çok hakir görüyorlarsa oynamasınlar o zaman Anadolu takımları ile,kendi aralarında ayrı bir lig kursunlar,bunu devletin kanalı TRT yapmamalı.

    Akşam haberlerden sonra spor başlasın gece 12’ye kadar üç saat devam etsin biz bu takımları zoraki izleyelim,12’den 1’e kadar da Anadolu takımlarının görüntüleri hala bize ulaşmadı şu bizim üçüzlerin özetlerini öz evlatlarımızı bir kez daha gece saat 1’e kadar gösterelim dersen eee ben orada koparım kardeşim ondan sonrada aynen söylüyorum bu proğramda ben GENÇLERBİRLİĞİ—ESKİŞEHİRSPOR maçının özetini gece tam 1.15 de sadece 2 dakika sadece goller başka hiçbir şey yok sabah kalk 7 de işe okula git sanki ayrı liglerde oynuyor bu takımlarımız ama diğer bölümde mubarek sanki veli efendi hipodromunda koşan atın sülasini insanlara öğretir gibi magazinsel yönünden tutda yok hafta başından itibaren ne yaşanmış da yok maç öncesi yok maç sonrası yok devre arası yok yöneticisi malzemecesi top toplayıcısına kadar sohbetlendiriliyor doğrusu bu mu.

    Tamam lanet olsun o özel kanallara zaten onlar ellerinde davul tokmak maşallah amigolar ve o takımların taraftarları gibiler bizlerin zaten o proğramlarla işi olmadığı gibi izlediğimiz de yok,adamlar kendi çıkarları peşinde,onlar için ne ülkenin geleceği ne de Ülkenin çıkarları önemlidir ,işte bu yüzden devletin kanalı TRT’nin en azından Levent Özçelik dönemi gibi özel kanallardan biraz daha farklı,o yönde olmasını istemekte hakkımız olduğu düşüncesi suçmudur,TRT'nin kaç tane kanalı var biz buralarda yakın zamana kadar 3'üncü lig ve 2'lig dosyası maçlarını izlerdik ama şu an diğerlerinden hiçbir farkı kalmadı maalesef.

    Ortada ülke futbolunun geride bıraktığı gerçekler bu sistem yapısıyla beklediğimiz başarıya ulaşmamız gerçekçimi, genel anlamda baktığınızda ilk şartı sistemimizin düzeltilmesi sonrada sadece TRT tarafından değil aynı zamanda siyasi iktidardan tutunda federasyonun tüm kurullarına kadar futbolumuza etkisi ve yönlendirici olan kurumların medyası dahil tümünün herkese eşit mesafede olunması Futbolun yasası herhangi birine farklı diğerine farklı uygulanmamalı,gücü olanın suç işleme özgürlüğü olmamalı,düdükler şehre,stada veya renklere bakılarak çalınmamalı bunun içinde bir maçın bir hafta öncesi veya bir hafta sonrası hakemleri etkide bırakacak gündemler yasaklanmalı,isimlere,renklere göre olmamalı adaletimiz,kriterlerini kimseye deldirmeden uygulanmalı,kişi kurumları küstürmeden,rekabet içinde kavga ettirmeden,camiaların sahada birinin diğerinden farkının olmadığını inandırarak o güveni vererek adalet eşit dağılırsa sistem düzene bir yola girmiş demektir,PEKİ sizlere soruyorum ÜLKEMİZDE BU İŞ BÖYLEMİ YAPILMAKTA'DIR? Bu iş neye benziyor biliyormusunuz bir baba iki evladı arasında ayrım yapıyorsa doğacak sorunlara da olaylara da katlanacak demektir.

    Maalesef hafta boyunca tek sorunumuz Kaleci Volkan faul mü penaltı mı değilmi,İst.Belediye ve Denizli’nin haksız yere atılan futbolcularını(birer tanesi) ve de 9 kişiyle mücadele etmelerini neden bu kadar gündem yapmazlar,yenerlerse iyi mağlup olurlarsa hakem infazı vs bahane,sonuçta burada nasıl ŞAMPİYON oldukları yatmakta.

    Sonuç olarak önemli olan iyi veya kötü bir sisteminiz olmalı sonuçta bakın size bunlada ilgili de bir örnek daha vereyim Amerika ve Çin ne kadar zıt ülkeler ama her ikisinde de demek ki iyi veya kötü bir sistem var ki adamlar olimpiyatlarda 200’er madalya aldı ne yaptıklarını biliyorlar demekki sonuçta bir sistem var bizim sorunumuz sistemsizlik,sistemi ve gücü eline geçirip yasalarla işine geldiği gibi mefaatin yönünde oynamayacaksın genele hitap edip zırt pırt değiştirmiyeceksin bizde ise biri gelir yapar biri gelir bozar,bizimkisi neye benziyor biliyormusunuz,rahmetli Barış mançonun bir parçası var aynen öyle Ali yazar Veli bozar keskin sirke küpüne zarar,bizde diyoruzki hep birlikte dersler çıkaralım bu işlerden hem takımımız için hem ülkemiz için,içerde de dışarda da daha başarılı olunsun,birilerinin bu ülkede tek başına büyük olması karşısında rakip olmadan çözüm değil diyoruz,paylaşmayı seveceğiz ve bu işin hem taraftar hem futbol olarak genele yayılması gerekmekte başka yolu yok,Kurbanı kestiğinizde nasıl paylaşıyorsunuz gönül rızası olmadan terazi gözünün bir tanesi diğer tarafa fazla yattımı hakmıdır teşekkürler,saygılarımla esen kalın




  • Ellerine kollarına sağlık NOKTA
  • Nedense futbolseverlerimizin büyük çoğunluğu,doğup büyüdükleri veya bir ömür boyu yaşadıkları kentin takımının dışında üçüzlerden birine sevdalıdır.Hatta ve hatta kendi kentlerinin takımı,taraftarı olduğu üçüzlerden birisi ile karşılaştığında,sırt çevirirler kendi kentlerinin takımlarına.

    Durum öyle bir hal almıştır ki bir kişi üçüzlerin dışında bir takım tuttuğunu söylediğinde,ısrarla 'gerçeği' söylemesi istenir ve üçüzlerden hangisini tuttuğu öğrenilmek istenir.

    Genel olarak Anadolu şehirlerinde kendi takımlarının taraftar sayılarının az olma sorunu çözülemiyor,sorunun özü ise Şehrinde kendi takımından fazla üçüzlerin 'taraftar'ı olması.

    Kendi şehrinde hiç kimsede örneğin Ankara'lıyı kendi şehrinin takımını tutmadığı için de suçlayamıyor,çünkü Ülkemizde azınlık olmak zor.Takımının 34 maçının 28'ini ertesi gün işe ve okuluna erken kalkıp gideceği bilinirken gecenin 1'inde hem de adil olması gereken devletin kanalında 3 dakikalık özetlerle kısıtlı kamera açılarından izlettirilerek insanlar uyutuluyorsa.

    İşyerinde,okulda,mahallede bütün arkadaşlarınız üçüzlerin taraftarı ve onların futbolcusuna hayranlık duymakta ise hatta bu insanlardan kendi aile bireyleriniz içerisinde bile onlara hayranlık duymakta olanı var ise,insanları kendi şehir takımının taraftarı yapmak zor.

    Bu adaletsiz ortamda.Bir kent takımı eğer o kentliler tarafından sahiplenilmiyorsa, o kentliler, kulüplerini ikinci, üçüncü sıralara koyuyorsa, o kentin büyük değeri de sessiz sedasız alt liglere düşer kaybolur gider, birkaç cılız ses dışında kimseden de tepki de gelmez.

    Büyük küçük demeden soru yöneltseniz bulunduğunuz kentteki insanlara hangi takımı tutuyorsunuz diye hemen hemen bir çoğu kendi kentinin takımını ikinci takım olarak tutuyorsa, hatta hiç tutmuyorsa,sahip çıkmıyorsa kentine, bunun adı yalnız bırakılmaktır, bunun adı ihanet değil de nedir ki?

    Oynanan lig mücadelesinde gözü kulağı İstanbul da veya başka kentler de değil kendi şehrin de olmalı. Örneğin Ankaralıyım derken büyük bir özgüvenle söyleyeceksiniz, ama sıra şehrinizin takımına destek olmaya geldiğinde üçüzlerin maçları şehrinizin takımından önemli olacak.

    Ankaralı olmayı önemseyecek şehrinizin takımına destek olmayı göz ardı edeceksiniz! Arka plana atacaksınız!

    İstanbul kulüplerinin O kendine has ışıltılı dünyasın da olmak uğruna kent takımınıza sırtınızı dönecek,kendinizi o akıntıya kaptırıp gidecek,takımınızdan bir haber olmayacaksınız.

    Kentinizin insanları otobüsle, trenle veya uçakla üçüzlerin maçı için o takımın formasını giyecek, o takımın şehrine gidecek.Kentinizin takımının maçını önemseyip ne radyo'dan, ne televizyon'dan, ne gazete'den, ne de statın'dan takip etmiyeceksiniz. Sordukların da Ankara'yı çok seviyorum,buradan başka yaşayabileceğim şehir de düşünemiyorum diyeceksiniz "ne kadar anti-dürüstlük" ,Ankara'yı, Ankara'lılar düşünmezse kim düşünür ki? Bunun adı riyakarlık değil de nedir?

    Halbuki kent bilincinde sorumluluğunda olup kendi şehrimizin takımını desteklersek, şehre bir hareketlilik gelir. Günü birlik de olsa ekonomik hareketlilik gelir, canlı karşılıklı tezahüratlar, karşılıklı şarkılar kısaca maç öncesinde, maç içinde ve sonrasında çeşitli gösteriler,eğlenceler, paylaşımlar, maçlara ayrı bir zevk katar, keyifle geçen dolu dolu haz alınan bir ortam. Bu eğlenceden bu güzellikten bu karnaval coşkusundan niye kendimizi ve şehrimizi mahrum bırakalım ki?

    Şehriniz de maç olmasını istemiyormusunuz?

    Şehrinize yerli, yabancı rakip takımların gelmesine vesile olarak, şehrinizi tanıtmak, güzelliklerini göstermek istemiyormusunuz? Ya şehriniz de festival yapacaksınız, ya şehriniz de konser düzenleyeceksiniz, ya bir etkinlik, ya da bir maç, bunlardan biri olacak ki insanlar sizin şehrinize gelsin, sizi tanısın,şehrinizin ekonomisine katgısı olsun ve de kendi memleketlerine döndüklerin de yaşadıklarını anlatsın. Böylece seni tüm dünya tanısın. Senin şehrin için yapacağın en büyük iş ve çıkış yolun bu, en büyük reklamın bu.

    Kendi kentinize yeğlediğiniz O medyası lobileri aracılığıyla kandırıldığınız şehir görüyorsunuz yarım asırdır olduğu gibi bu sezonda istisnanın dışında yine yurt dışından fiyasko ile döndüler, bu iş böyle ne ekiyorsan onu biçiyorsun. kazançları ise her sezon olduğu gibi bu sezonda eğlencelerine devam ederek kendi kentlerinin reklamını yapmak ve kendi kent ekonomisine kazandırmak oldu,amaçları da bu zaten tek dertleri pastayı Anadolu'ya kaptırmamak,paylaşmamak zaten başarı ile de 50 yıldır bu işi iyi hallediyorlar bazen üç kağıtçıyı,emek hırsızını da tebrik etmek gerekiyor başarısından dolayı.

    Ya vicdan,ahlak,emek kazanacak ya da her zaman kazananlar kazanacak. 'Futbol',spor ahlakını ve 'başkalarının acısına bakma'yı adil olmayı,paylaşmayı,hakkaniyeti,dürüstlüğü,dostluğu,dayanışmayı üçüzlere hala öğretemediyse,bunlara başka da hiç bir şey öğretemez...

    Bunların adam olacağı yok yarışta olmaması gereken faktörlerin devreye girmesi için çaba sarfetmelere devam etsinler yurt içinde himayelerindeki lobilerin etkisiyle federasyona ve MHK'ya baskı yaparak o tenekeleri almaya devam etsinler her sezon aynı filmi biz izlemekten bıktık bunlar hala bıkmadı.

    Ülke futboluna rekabetin gelmesini istememekteler,e ne yapalım bizlerde önümüzde ki sezon bunların yine Avrupa maceralarında ki rezil hallerini şimdiden görüyor gibiyiz,borazancı medyanın yalan yanlış yönlendirme vesilesi pembe dizisi hayalleri o rüyaya yatan acınası insanlarımıza yazık ne diyelim,çünkü 50 yıldır aynı ninnilerle uyumaktalar.

    Şehrine sahip çıkmayanlar,başka şehirlerin takımını tutmaya devam edin,şehrinizin hakkını vermeyin,ne yapacaksınız kendi sevdanızı. Kendinizi başkalarının sevdaları ile avutarak paparazzi proğramlarında makenlerin aşk sevdalarını izlemeye devam edin en iyisi siz.

    İşin en kolayı güce ve paraya tapma,güçlünün yanında olma,ne yazık ki toplumumuz da bir hayli yaygın.

    Ne zaman ki üçüzlerin dışında bir takım şampiyon olacak, o zaman bu tablo değişecek. Ne zaman ki Anadolu'nun bir kalesi bizansın o kapısını kıracak,işte o zaman diğerleri de nasıl olsa onun peşinden gidecek o kapıdan içeri girecektir kesin.

    Endüstriyelleşen futbolumuz koşullarında bu belki şimdilik bir ideal bir umut bir ütopya. Ama bunlar değil midir insanı ayakta tutan bizlere yaşam kaynağı olan.

    Bizleri burada bir yerlere getiren ise değerlerimize verdiğimiz önem ve düşüncelerimiz.Burada bu düşüncede kalıcı olmamızı sağlayan ise karakterimizdir... Esen kalın.




  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.