Şimdi Ara

KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ] (30. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2.768
Cevap
45
Favori
276.763
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2829303132
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • albert camus acaip seviorum.özellikle düşüş.şu an bir türkün ölümünü okuyorum
  • risal-i nur
  • ARKADAŞLAR İSKENDER PALA BABİLDE AŞK İSTANBULDA ÖLÜM BU ROMANIN MUTLAK ÖZETİ LAZIM LİNK WEREBİLİRSENİZ SEWİNİRİM GERÇEKTEN ÇOK ACİL
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]

    ÖLÜME BAKMAK
    Osman Akınhay

    Osman Akınhay, ikinci romanında, orta yaşlarındaki bir ‘oğul’un, ölen ‘baba’nın yanına geldiği andan, toprağa verildiği ana kadar geçen süre içinde, tanık olduğu tüm ritüelleriyle ölüme bakıyor.

    Son nefesini veren ‘baba’nın saatlerce açık kalan gözlerini kapadıktan sonra, onun ölüsüyle baş başa kalan ‘oğul’un, gasilhanede, babasının bedenini yıkayan gassallara eşlik etmesi ve nihayet, beyaz kefen içinde toprağa verilen ‘baba’nın naaşı huzurunda tüm hayatını gözden geçirmesinin hikayesi ‘Ölüme Bakmak’..

    ‘Gün Ağarmasa’yla 78 kuşağının tarihteki ve hayattaki yerini sorgulayan Osman Akınhay, ‘Ölüme Bakmak’ adını verdiği ikinci kitabında, ölümüyle karşılaşınca babayla gecikmiş bir muhasebeye girişen bir erkek evladın hayata, ölüme, gömülmeye ve kendi kökleriyle geleceğine bakışını anlatıyor...

    Ölüme Bakmak
    Agora Kitaplığı, 102 sf.
    Dizi: Türkçe Edebiyat -15
    Tür: Anlatı
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]

    BAŞIMIZA ÇUVAL GEÇİRENLER
    Mahir Kaynak

    Birkaç gün sonra ABD askerleri bir birliği basar ve askerlerimizin başına çuval geçirerek başka bir yere götürürler. Birliğin başındaki binbaşı son derece gergindir. Kendisine verilen kesin emirle, karşılaştığı muamelenin kötülüğü arasında bocalar ama emre uyar. Sorgulanacakları yere götürülürken bir çavuş binbaşıya:
    -Komutanım neden bize böyle bir emir verdiniz? Kadın kılığına gir deseydiniz daha az yıkılırdım!..
    -Bu ne biçim konuşma Mehmet, bizim töremizde komutanına böyle hitap etmek var mı?
    -Komutanın siz bize askerin ağzı değil silahı konuşur derdiniz. Silahımı susturdunuz onun için konuşuyorum. Orada çatışsaydık öleceğimiz kesindi ama ben ölümü tercih ederdim.
    -Vatanın askerinden isteyeceği şeylerin sınırı yoktur. Şu anda can vermekten daha fazlasını verdiğini ben de biliyorum. Sen benim nasıl kahrolduğumu biliyor musun? Bu zillete sadece ülkem için katlanıyorum.
    -İnşallah bu işten sağ çıkmam. Eğer sağ çıkarsam görevimden ayrılmak istiyorum. Ülkeme her şeyimi veririm ama siz benden haysiyetimi vermemi istediniz. İnsan kalabilmek için bu görevi yapıyoruz. İnsanlığımı elimden alırsanız yaptığımız işin ne anlamı kalır? Beni bu görevden alın çünkü bir daha böyle bir emrinizi dinlemem ve dövüşürüm. İnsan olmayandan asker olur mu?
    Götürüldükleri yerde elleri çözülünce Mehmet Çavuş kendisini getiren Amerikan askerine bir yumruk atar. Araya hemen Amerikalı albay girer ve Amerikan askerinin karşılık vermesini engeller. Asker:
    -Albayım bu esir bana yumruk attı siz beni engellediniz!
    -O esir değil bir misafir, bir yumrukla ucuz atlattık sayılır.
    Binbaşı komutanlarından gelen emirlere, Amerikan albayının tavrına bir anlam veremez ama bir şeyler olduğunu sezinlemektedir. Mehmet Çavuş’a döner;
    -Hırsını aldın mı Mehmet? Ama gene de yaptıklarından hoşnut değilim. Dönünce seni özel kuvvetlerden aldıracağım. Sen emir dinlemenin ölmekten daha önemli olduğunu anlamamışsın!
    [arka kapaktan]

    YAZAR HAKKINDA
    1934 yılında Gaziantep’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada yaptıktan sonra 1948 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ne gitti. 1953 yılında Harp Okulunu bitirdi ve 1957’de askerlikten ayrıldı.

    1961 yılında mezun olduğu İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde asistan oldu. 1965’te doktor 1971’de doçent unvanı aldı. 1971 yılında MİT’e atandı ve 1980’de buradan emekliye ayrıldı. 1982’de üniversiteye döndü. 1989 yılında İktisat Profesörü olduğu Gazi Üniversitesi’nden 1993 yılında emekliye ayrıldı.

    Yayımlanmış dört kitabı ve çeşitli makaleleri bulunan Mahir Kaynak evli ve üç çocuk babasıdır.

    Başımıza Çuval Geçirenler
    Truva Yayınları, 248 sf.
    Dizi: Siyaset -24
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    ÖFKE
    Jonathan Kellerman

    Jonathan Kellerman’ın fenomenleşmiş üslubu bir kez daha ortaya seriliyor. ‘Öfke’, soluk aldırmayacak derecede gerilim yüklü, şeytani bir hikâye ve asla önceden tahmin edilemeyen bir olay örgüsü, bir o kadar hayretler verici bir finale doğru gidiyor. Hem kışkırtıcı, hem de tatmin edici...

    Klinik psikolog Alex Delaware ve L.A.P.D. dedektifi arkadaşı Milo Sturgis, hüküm giymiş bir katilin öldürülüşünün ardındaki gerçekleri araştırıyor. Öldürülen hükümlü Rand Duchay, kolay havaya sokulabilen, yarım akıllı bir genç ve sekiz yıl kadar önce, Troy Turner adlı psikopat bir çocuk eşliğinde Kristal Malley adında, iki yaşındaki bir kızı öldürmüş...

    Turner hapisten sağ çıkamadı ama Duchay cezasını çekerek 21 yaşında salıverildi. İlk işi, mahkeme sürecinde haklarında değerlendirme raporu hazırlayan Delaware’i aramak oldu. Buluşmak istedi. Fakat bu buluşma gerçekleşmeden öldürülecekti.

    “Hikâyede labirentimsi dönüşler, tutarlı ve sorunsuz bir bütünlük, sağlam ve gerçek diyaloglar mevcut. Şanını hak eden bir yazar.”
    Washington Post

    “Bu adam okura gerçekten kafayı çizdiriyor!”
    Library Journal

    Öfke
    Artemis Yayınları, 460 sf.
    Çeviren: Murat Namlı
    Dizi: AB -18
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    SARI GELİN - SARI GYALİN
    Kemal Yalçın

    ‘Emanet Çeyiz: Mübadele İnsanları’ ve ‘Seninle Güler Yüreğim’ adlı romanların yazarı Kemal Yalçın’ın bu kitabı ilk kez 2004 yılında Almanya’da yayımlanmıştı.

    Şirin, Almanya’da doğup büyüdü. Kendisini Adıyamanlı Kürt Hacı İbrahim’in kızı olarak biliyordu. Annesinin ve babasının Ermeni olduğunu, kendilerine “Bizimkiler” dendiğini, 12 yaşında tesadüfen öğrendi. Çok üzüldü.

    Kimliği unutturulmuş, kişiliği parçalanmış Şirin’in kendini ve kültürel kimliğini arayışının öyküsü, bizi Köln’den Adıyaman Kâhta’ya, doksan yıl öncesinden günümüze sürükler ve “Bizimkiler”le tanıştırır.

    “Bizimkiler” 1915 faciasından kurtulduktan sonra zorla Müslümanlaşan; görünürde Müslüman, aslında Hıristiyan olarak Anadolu’da yaşamak zorunda kalan Ermenilerdir. Baskı altında tutulmuş, kimlikleri inkâr edilmiş bu insanlardan birçoğu olağanüstü bir çaba ile kendini yetiştirmiş; çalışkanlıkları, yaratıcılıkları, mesleki ve sanatsal becerileriyle toplum hayatında kendilerine yeniden yaşama alanı yaratmışlardır. Onlar büyük bir yangının küllerinde açan yediveren gülleri; kayaların bağrında kendilerine yaşama alanı yaratan ulu ağaçlar gibidir.

    İsmini Türkçe “Sarı Gelin”, Ermenice “Sari Gyalin” türküsünden alan bu kitapta, Adıyamanlı “Bizimkiler”in gerçek hayatlarından manzaralar ve insan halleri kaleme alınmış.

    Sarı Gelin - Sarı Gyalin
    Birzamanlar Yayıncılık, 286 sf.
    Dizi: Edebiyat -3
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    BARIŞ TEK YOLDUR
    Deepak Chopra

    Deepak Chopra bu son kitabında şiddetin değişik şekillerinin, zihinlerde savaş olgusuyla birlikte nasıl yerleşip yer ettiğini ana hatlarıyla ortaya koymakta ve bu gezegendeki tüm insanların zihinlerinde bir uyanışı gerçekleştirmenin ve barışı sağlamanın en etkili yollarını tarif etmektedir. ‘Barış Tek Yoldur’, sadece yeni bir kitap değil, günümüz dünyasını ilgilendiren bir bildirge, acilen uygulamaya konulması gereken ve egoların yönlendirdiği bilinç düzeylerinden, barış kültürünün yerleşmesi için gerekli olan toplum bilincinin uyanışına geçişinde izlenecek yolları gösteren değerli bir metin niteliğindedir.
    [Ashok Gangadean]

    Barış Tek Yoldur
    İnkılâp Kitabevi, 334 sf.
    Çeviren: A. Aslı Özer
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    TUĞLA OCAĞINDAKİ YAŞAMIM
    -Boynuzlu Köy-
    Panayotis Tranoulis

    “Kötülüğü zaman unutturuyor, ancak iyiliği unutma. Birilerinin sana yaptığı bir işten yararlandıysan, o adamın senden ne kâr ettiğini düşünme. Yalnızca senin ondan ne kâr ettiğini düşün.”

    Annemle ablalarım dışarıya çıktıklarında, biz küçüklerden birini yanlarına alırlardı. Dilencilik için değil, kendi güvenliklerini düşündükleri için... Küçük bir çocuğun gücü güçsüzlüğü onları koruyordu sanki. Bir defasında anam, beni bu amaçla almamıştı yanına. Anladığıma göre amacı başkaydı. Bunu şimdi düşünüyor ve üzülüyorum. Patronun beni görmesiyle duygulanacağını ve para verebileceğini düşünmüştü...

    Tuğla Ocağındaki Yaşamım
    İnkılâp Kitabevi, 168 sf.
    Yunanca’dan çeviren: Panayot Abacı
    Dizi: Çağdaş Dünya Edebiyatı
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    OSMAN HİLMİ EFENDİ’NİN LANETİ
    Osman Aysu

    “Tüm vücudunun yorgun düşmesine ve gözlerini kapalı tutmasına rağmen, bir türlü uykunun o sihirli boşluğuna düşemiyordu. Yağmurun çıkardığı seslerin dışında kulağına çarpan ilk çıtırtıyı da o sırada işitti. Bu sese aşinaydı. Yukarıya çıkan merdivenlerin yedinci basamağındaki ahşap gıcırtısı... O asap bozucu ses...”

    Osman Aysu bu defa, yağmurun eksik olmadığı bir İstanbul yazında, kötülüğün hiç belli olmayan doğasına karşı mücadele veren insanları anlatıyor. Gerilim ve sürprizlerle dolu şaşırtıcı bir roman daha ustanın hayranlarıyla buluşuyor.

    Osman Hilmi Efendi’nin Laneti
    İnkılâp Kitabevi, 376 sf.
    Tür: Roman
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    -99 Günlük Muhalefet-
    SERBEST CUMHURİYET FIRKASI
    Cem Emrence

    Serbest Cumhuriyet Fırkası, cumhuriyet dönemi siyasal alanının oluşumunda “iktidar”daki partiye karşı örgütlenmiş bir toplumsal muhalefeti ifade eder. Siyasal partiler literatüründe ağırlıklı olarak “gerici yığınlar”ın bir kalkışması olarak ele alınan, uygulanan modernleşme projesine karşı geleneksel-tutucu çizginin siyasal örgütü olarak yaftalanan bir partidir.

    Cem Emrence, SCF’nin parti örgütü, tüzük ve programı, partililerin talep ve beklentileri, günlük gazeteler, sınıfsal ayrışmalar ve bunların bir parti içerisinde muhalefet yatağına nasıl aktığını derinlikli bir araştırma ile ele alıyor.

    Kolaycı ve ötekileştirici bakış açısına karşı SCF’nin toplumsal dinamiklerini, var olduğu dönemin iktisadi sıkıntı ve toplumsal karşılıklarıyla anlamaya çalışıyor. Tek, tek olması nedeniyle de mutlak şekilde doğru kabul edilen bir modernleşme projesinin, yok saymaya çalıştığı alternatifler karşısında siyasal alanı nasıl muhasara altına aldığını gösteriyor.

    İçindekiler
    Giriş
    1. Söylem
    Türkiye Tarihçiliği ve Serbest Cumhuriyet Fırkası
    2. Kuruluş
    Ekonomik Kriz İçinde Türkiye
    Kuruluş, Parti Programı, Tüzük
    3. Mobilizasyon
    Batı Anadolu Turu
    SCF Yerel Teşkilatları
    4. Kapanış
    1930 Belediye Seçimlerinde Baskı ve Propaganda
    Sonuç

    Serbest Cumhuriyet Fırkası
    İletişim Yayınları, 213 sf.
    Dizi: Araştırma-İnceleme -198
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]
    ,

    THERAPİA’DAN TARABYA’YA
    -Boğaz’ın Diplomatlar Köyünün Hikayesi-
    Orhan Türker

    1970’lerden itibaren süregelen içgöçten Tarabya da payını aldı. Ortaya dev boyutlu, sosyal ve ekonomik çelişkilerle dolu bambaşka bir Tarabya çıktı. Eski Tarabya’dan geriye ise bu kitapta anlatılan satırlar kaldı.

    Kısa bir zaman dilimi içinde önce lokanta ve dükkanlar, sonra da evler el değiştirmeye başladı. Önce Rumca’nın en fazla işitildiği çarşı Türkleşti. Geride kalan Rumlar Therapia’ya Tarabya demeyi zor da olsa benimsediler. Gözüpek Rum balıkçıların yerine gençler yetişmedi. Onlar kısmetlerini vatanlarından uzakta aramak zorunda kaldılar.

    Therapia’dan Tarabya’ya
    Sel Yayınları, 96 sf.
    Dizi: Tarihe Tanıklık -11
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]


    M.A.T.
    -Münasebetsizleri Ayıklama Teşkilatı-
    Ferhat Ünlü

    ‘M.A.T.’ yaşadığımız dünyaya ilişkin ilginç bir gerilim romanı.
    Kader Gemisi’nin rotasını kim çizer? O rota değişim üzerine mi yoksa kendi döngüsü üzerine mi kuruludur? Ve ‘Kader Gemisi’nin rotasını elinde tuttuğunu düşünenlerle onun rotasını yeniden çizmeye kalkışanlar aslında aynı oyunun mu oyuncularıdır?

    Kurgu ustası Ferhat Ünlü ‘M.A.T.’ (Münasebetsizleri Ayıklama Teşkilatı) adlı romanında bir geminin maceralı yolculuğunu anlatıyor ama aslında bize, hayatımıza, yaşadığımız dünyaya ve ülkeye ilişkin sorular soruyor. Yanıtları, siz okurken vereceksiniz. Belki de bu yanıtlar hiç olmayacak ve ‘Kader Gemisi’nin yalnızca sorularla yol aldığını düşüneceksiniz.

    Arka kapaktan...
    ‘Kader Gemisi’ zikzaklar çizerek kendi yolunu alırken, kimi yolcular yeni rotalar çizmek istediler. Hepimizin hayatta yaptığı gibi,.. Ama bu rota ne kadar değiştirilebilir, dahası ne kadar bilinebilir, ne kadar anlaşılabilir? Karmaşık, çelişkili, anlaşılmaz ve karanlık bir olup bitenler toplamı değil midir o rotanın varlığı?

    ‘Münasebetsiz Ayıklama Teşkilatı’ bir gerilim romanı. Ama gerilimin perde arkasında bireylerin kaderiyle giriştiği o tuhaf ilişkiyi bulacaksınız. Ve bu olağandışı mekândaki ilişkilerin, hesapların bizim hayatımıza ne kadar benzediğini düşüneceksiniz.

    Her şey bir komplo olabilir, dahası her komplo bir karşı komplo da olabilir Kader Gemisi’nde.

    ‘Kader Gemisi’nde yaşadıklarım ince bir çizgi gibi belleğimin derinliklerinde çoktan yerini aldı. .. zikzaklar çiziyor, eğer onlar olmasa… öldüğümü düşüneceğim, hiç tereddüt etmeksizin. Fakat öylesine hızlı, öylesine tuhaf, öylesine olanaksız bir şeydi ki karşılaştığım, filhakika bunun ancak ve ancak hayattayken olabileceğini düşünüyorum.

    M.A.T. - Münasebetsizleri Ayıklama Teşkilatı
    Everest Yayınları, 204 sf.
    Dizi: Türkçe Edebiyat
  • Defalarca okudum.Ölene kadar bilmem kaç kere daha okurum.Peyami SAFA "9. HARİCİYE KOĞUŞU".


    SON OKUDUĞUM:DANİELLE STEEL "MÜCEVHERLER". HERKESE TAVSİYE EDERİM.
  • arkadaşlar ben kitağ okumayı çok seviyorum size savaş ve barış, dokuzuncu hariciye koğuşu kitaplarını çok beğendiğimi söylemek istiyorum eğer tavsiye isterseniz aklınızda bulunsun yaniiiiii ben kitap okudukça buraya tavsiye bırakcam
  • muzaffer izgü lüp lüp makinesi
    her ewe bir karakol
    çanak cömlek patladı
  •  KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]



    Osmanlı toplumu, bir "sevgi, şefkat ve yardım toplumu"ydu.

    Devlet, "hayat ve hayrat devleti", insan "hayrat ve hasenat insanı"ydı.

    Osmanlı'da hayat ahirete dönüktü.

    Ahirete dönük olduğu için de hayatta fuzuli şeylere yer yoktu.

    Osmanlı insanı "kıble yürekli"ydi. Faziletliydi, dürüsttü, çevreciydi, medeniydi, nazikti; cihana örnekti. Hedef ve gayret sahibiydi.

    Zaferler ve başarılar hayatın bir parçasıydı.

    Osmanlı'da, insan hakları gözetilirdi.

    Herkes ibadetinde, kıyafetinde, seyahatinde, ticaretinde özgürdü.

    Osmanlı'da "güçlü olan haklı" değil, "haklı olan güçlü"ydü.

    Adalet duygusu, hayatın her alanını kaplamıştı.

    Devlet milletle bütünleşmişti.

    Farklı kültürler, asırlarca barış içinde bir arada yaşamıştı.

    Osmanlı, yetiştirdiği "cevher insan"larla dünyaya nam salmıştı.

    Tarih gerçek bir “ibret aynası” ve tam bir “tecrübe tahtası”dır.

    Ve boşuna yaşanmış bir tecrübeler yığını değildir.

    Bugün, geçmişimizden ders almanın ve “yeniden Osmanlı” demenin tam zamanı…



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi baydin -- 2 Nisan 2006; 20:32:22 >
  • Sahabe nesli, dinin ilk muhatabı olan nesildir. Aynı zamanda onlar, Kur'an'ın inmesine şahit olup Efendiler Efendisi’nin sohbetinde bulunma bahtiyarlığını yaşayan seçkin insanların oluşturduğu mümtaz topluluktur. Onlar, Rabbânî değişimin hem ilk muhatabı hem de işin içindeki canlı şahidi... Allah’ın en seçkin kulu Rasûlullah’ın rehberliğinde kemale yürümüş zirve insanlar… Sonrakiler için dini intikalde, kaderin istihdam ettiği ilk zümre… Kısaca, dinin temelinde ‘umde’ konumundaki en güzide cemaat…

    Elinizdeki eser, bu güzide cemaatin günümüz insanına yeni bir yüzle takdimini gaye ediniyor. Devamı gelecek serinin ilk halkası olan En Öndekiler, Hira’daki vuslatın ardından ilk kez muhatap olunan ve bu hitaba koşarak icabet eden ilk dört sahabeyi konu ediniyor: Hz. Hatice, Hz. Ali, Hz. Zeyd İbn Hârise ve Hz. Ebû Bekir (radıyallahü anhüm ecmaîn). Aynı zamanda bu ilklerden her biri, kadın, çocuk, köle ve hür erkekler arasında önceliği herkesçe bilinen ve kabul edilen kimseler.


     KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]
  • Arkadaşlar dün bir kitap aldım adı Amerika'nın Uzay Sırları yazarı ALİ BEKTAN okunması gereken bi katap diye düşünüyorum Kitabın içeriğinden bahsetmek gerekirse:
    Amerika'nın uzaylılarla kurduğu temaslar, AMERİKANIN NEDEN DÜNYADAKİ SÜPER GÜÇ OLDUĞU, N.A.S.A nın çalışmaları gibi birçok ilgi çekici konular var. Ben dün aldım şuan 90. sayfadayım yarın bitirirm gibi geliyor.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: baydin

     KİTAP TAVSİYELERİ [ ANA KONU ]



    Osmanlı toplumu, bir "sevgi, şefkat ve yardım toplumu"ydu.

    Devlet, "hayat ve hayrat devleti", insan "hayrat ve hasenat insanı"ydı.

    Osmanlı'da hayat ahirete dönüktü.

    Ahirete dönük olduğu için de hayatta fuzuli şeylere yer yoktu.

    Osmanlı insanı "kıble yürekli"ydi. Faziletliydi, dürüsttü, çevreciydi, medeniydi, nazikti; cihana örnekti. Hedef ve gayret sahibiydi.

    Zaferler ve başarılar hayatın bir parçasıydı.

    Osmanlı'da, insan hakları gözetilirdi.

    Herkes ibadetinde, kıyafetinde, seyahatinde, ticaretinde özgürdü.

    Osmanlı'da "güçlü olan haklı" değil, "haklı olan güçlü"ydü.

    Adalet duygusu, hayatın her alanını kaplamıştı.

    Devlet milletle bütünleşmişti.

    Farklı kültürler, asırlarca barış içinde bir arada yaşamıştı.

    Osmanlı, yetiştirdiği "cevher insan"larla dünyaya nam salmıştı.

    Tarih gerçek bir �ibret aynası� ve tam bir �tecrübe tahtası�dır.

    Ve boşuna yaşanmış bir tecrübeler yığını değildir.

    Bugün, geçmişimizden ders almanın ve �yeniden Osmanlı� demenin tam zamanı�



    hacı gerçekten güzel bir kitaba benziyor
    okuduysan bir de senin yorumunu alalım
  • 
Sayfa: önceki 2829303132
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.