Türk kalmak için verilen 100 yıllık şaşırtıcı, dehşet verici mücadele.
T. Özakman'ın Diriliş, Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet-Türk Mucizesi eserlerinden oluşan Türkiye Üçlemesi, toplam 623 baskı yapmıştır.
Yazar bu kez yine yakın tarihimizin büyük konularından biri olan Kıbrıs sorununu yazdı. Kıbrıs'ın fethinden günümüze kadarki çarpıcı olayları, direniş destanlarını, Kıbrıs'ın yüz yıllık Milli Mücadelesini ve Barış Harekâtını bir bütün olarak yine belge-roman tarzında işledi. Çılgın Türkler-Kıbrıs'ın da üçlemenin gördüğü benzersiz ilgiyi göreceğine inanıyoruz. Okumaya başlayınca hak vereceksiniz.
Çılgın Türkler-Kıbrıs'tan birkaç parça:
Donanma Kıbrıs'ın batısından geçerek Ada'nın güneyindeki Larnaka (Tuzla) körfezinde demir attı. 170 kadırga, 30 kalyon ve çeşitli 160 gemi, toplam 360 gemi denizi kapladı, direklerden ufuk görünmez oldu. (1570)
Konaktan Baf kapısındaki kışlaya gidildi. Türk bayrağı törenle indirilerek yerine İngiliz bayrağı çekildi. Bu törende protokol gereği birkaç Türk yönetici bulundu. Hepsinin gözleri doldu. Bu bayrak bu göndere elli bin şehit, binlerce gazi pahasına çekilmişti. Bu acı işlem her şehirde ve ilçede yapılacak, ay yıldız Kıbrıs'tan silinecekti. İndirilen bayrakları alan Türkler özenle katlayıp sakladılar. Bir gün hepsi gerekli olacaktı. Çünkü Türkün bir gün geri geleceğine inanıyorlardı.(1878)
Rumlar kapıyı tekmeleyip banyoya daldılar. Küvetin içindeki anneyi ve üç çocuğu görmüşlerdi. Türk subayının eşi ve çocukları bunlardı işte! Görerek, nara ata ata otuz üç el ateş ettiler. Dördü de öldü. Çocukların kanları, beyin parçaları, saçları tavana sıçrayıp yapıştı. (24 Aralık 1963)
Paraşütçüler Kıbrıs toprağına rahmet gibi yağıyorlardı. Kıbrıslı Türklerin kimi sevinçten ağlıyor, kimi şükür secdesine kapanıyor, kimi avaz avaz bağırıyordu. Denktaş'ın gözyaşları ip gibi yüzüne akıyordu. Acı, zulüm, ölüm, horlanma, eziyet, baskı ile dolu karanlık, kanlı yıllar sona ermişti. Bir Kıbrıs Türkü, bütün Rumlara işittirmek ümidiyle sesi çıktığı kadar bağırıyordu:
"Türkler gelirse işte böyle gelir!" (20 Temmuz 1974)
Özet: Dan Brown kuşkusuz son zamanların en fazla okunan yazarlarından biri ve en çok tartışılan yazarlar listesinin de tepesinde yer alıyor.
Da Vinci Şifresi ile yer yerinden oynamıştı ve bir anda Hristiyan dünyasının tepkisini üzerinde toplamıştı. Bilimsel araştırmalar, dini gerçekler ile birlikte gizemli bir polisiye gerilim hikayesi oluşturan yazar daha sonra Melekler ve Şeytanlar ve Kayıp Sembol ile bu başarısı devam ettirdi.
Şimdi son eseri olan Cehennem romanı ile kendine ait tarzına devam ediyor ve bu kez Hristiyan dünyasındaki İnferno yani Cehennem kavramına el atıyor.
Dan Brown’un eserlerini bu kadar mükemmel kılan unsur ise hikayelerini yoğun araştırmalar sonrasında gerçek olaylardan kurgulaması. Dini öğeleri araştırarak gizemli gerçeklere ulaşan ve bunlardan gizemli hikayeler oluşturan yazar Vatikan tarafından kara listeye alındı bile.
Son eseri olan Cehennem ile yine büyük ses getirmesi bekleniyor ve kitap daha satışa çıkmadan ön siparişler ile birlikte en çok satanlar listesine girdi bile.
Özet: Panem diye adlandırılan, 13 mıntıka yani bölgeden oluşan bir ülkede 74 yıl önce çıkan isyan sonucu mıntıkalar Capitol'e karsı ayaklanmıştır. İsyan sonucunda 13. mıntıkayı yerle bir eden Capitol, geri kalan 12 mıntıkayı da açlık oyunlarıyla cezalandırmıştır. Açlık oyunları, her mıntıkadan yasları 12 ile 18 arasında değişen bir kız ve bir erkek olmak üzere toplam 24 haracın arenada tek bir kisi kalana kadar ölümüne yarışmasıdır. Bu yarışmayı Capitol adeta bir gösteriye dönüştürmeyi başarmış ve TV de canlı olarak bütün panem halkının izleyebileceği şekilde tasarlamıştır.
Katniss Everdeen ve ailesi 12. mıntıkada yaşamaktadır. 12. mıntıkadan giriş çıkışlar Capitol un kontrolün dedir. Katniss ailesinin geçimini sağlamak için her gün çiti geçerek yasak bölgede avlanmak zorundadır. Aslında bunun cezası kesinlikle idam edilmek, ama barış muhafızları çok az kisinin avlanmasını görmezden gelmektedirler. Katniss avdan kazandıklarını Hob denilen karaborsada takas ederek evin geçimini sağlamaktadır. Bu avlanma sırası Gale ile tanışmakta ve birbirlerine zorlu doğa şartlarına karsı yoldaşlık etmektedirler.
Her yılın belli zamanında toplanma günü diye adlandırılan günde, kura da çekilen mozaik tasları üzerinde adları olan çocuklar açlık oyunlarına götürülmektedir. Katniss her sene mozaik taslarına adını yazdırıyor ve bunun karşılığında ailesinin bir yıllık erzağını karşılıyordu.
74. açlık oyunları için toplanma günü geldiğinde Prim, yani Katniss' in kardeşi ilk defa katıldığı kura da adı çıkıyor ve Katniss buna karsı çıkarak kardeşinin yerine açlık oyunlarına gönüllü olarak katılıyor. 12. mıntıkanın erkek haracı olarak kura dan fırıncının oğlu Peeta çıkıyor.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra 24 kisi arenada kendilerini bekleyen ölüme gidiyorlar. 12. mıntıka haraçlarının koçluğunu daha önce arenadan sağ kurtulmayı başaran Haymitch yapıyor. Bu arada tanıtım gecesinde Peeta, Katniss'le aralarında bir ask olduğundan bahsediyor buda tabii ki izleyicileri hayretler içerisinde bırakıyor. Baslarda Katniss buna kızsa da aslında kendilerine beklemedikleri bir avantaj yani hayatta kalmalarını sağlayabilecek yardım ve sponsorlar kazandırıyor.
Arenada Cornucopia denilen yerde yarışmacıların hayatta kalmasını sağlayacak alet, silah ve yiyecekler bulunuyor. Orada bulunan eşyaları alabilmek için ölümüne bir mücadele gerekiyor. Katniss biraz geç hareket edince içinde ne olduğunu bilmediği bir çantayla yetinmek zorunda kalıyor. ve ormanın içinde izini kaybediyor.
Bir süre sonra Katniss ve Peeta karşılasıyor ve birbirlerine hayatta kalmak için yardımcı oluyorlar. Haraçlar birer birer ölmeye basladıklarında Capitol fikrini değiştirerek hayatta kalan iki kisinin arenadan galip ayrılacağını söylüyorlar. Arenada en son ikisi kaldığında Capitol yetkilileri fikrini değiştirerek yarışmadan bir kisinin galip çıkacağını söylüyorlar. Bunu duyan Katniss ve Peeta zehirli meyveleri ağızlarına atmışlar ve tam bu sırada Capitol vazgeçerek ikisini de galip ilan ediyor ve arenadan ayrılıyorlar. Bu durum aynı zamanda halkın gözünde bir isyan olarak algılanıyor.
Kitabın kapağında da göreceğiniz figür yani alaycı kus isyanın simgesi haline gelecektir. Bu alaycı kus ise Katniss'den başkası değildir ...
Özet: Açlık Oyunları serisinin ikinci kitabı olan Ateşi Yakalamak romanını okuduktan sonra serinin üçüncü kitabı olan Alaycı Kuş kitabını okumamanız pek mümkün değil. Beklenmedik bir şekilde sona eren ikinci kitaptan sonra merakınıza yenilip üçüncü kitabı kerede okumak mümkün.
Açlık Oyunlarında ikinci kez yer alıp ikisinden de sağ kurtulan Katniss artık ayaklanmanın sembolü haline gelmiştir ve isyanın savaşa dönüşmesine neden olmuştur. İsyancıların yanında yer alarak Snow’un kaybetmesini amaçlarken kendini savaştan daha çok bir propaganda öğesi olarak görmeye başlar.
Sonunda eline bir fırsat geçer ve bunu kullanarak Snow’un peşine düşer. Fakat bunun Açlık Oyunlarından pek farkı yoktur. Yine kendini amansız bir avın içinde bulur ve bu kez oyunda Snow’da vardır.
Alaycı Kuş kitabı da serinin diğer kitapları gibi akıcı bir dil ile yazılmış ve hikayeyi okudukça merakınız oldukça artıyor. Özellikle ikinci kitabın sonu nedeni ile beklentileriniz çok fazla artıyor. Bu yüzden kitabın sonu sizde biraz hayal kırıklığı yaratabilir. Oldukça hüzünlü bir son ile bitiyor ve sonundaki Bale ve Peeta seçimi sizi oldukça şaşırtıyor. İp ucu isterseniz seçimi Katniss yapmıyor...
Özet: Açlık Oyunları kitabı ile bir anda herkesin hayranlığını kazanan ve Stephin King ve Stephenie Meyer gibi usta kalemlerin bile beğenisini kazanan Suzanne Collins maceraya kaldığı yerden devam ediyor ve Ateşi Yakalamak ile sizi mükemmel bir sona götürüyor.
Katniss ve Peeta’nın Açlık Oyunlarından sağ kurtulması ve bunu Capitol’ü küçük düşürecek şekilde yapması bir anda isyanın kıvılcımlarını da yakar. Ardı ardına isyanların haberi duyulmaya başlar. Bunun üzerine Snow Katniss ve Peeta’nın aşklarının gerçek olduğuna dair herkesin inandırılmasını ister. Fakat bu pek mümkün olmaz ve bunun üzerine ikinci plana geçilir.
Katniss ölmesi gerekir ve bunu yapmanın tek yolu yeni bir Açlık Oyunları düzenlemektir ve bu kez sadece önceden kazananlar oyunda yer alacaktır. Verilmek istenen mesal açıktır. Kazananlar bile Capitol’ün gücü karşısında duramaz.
Ateşi Yakalamak kitabının başlarında biraz sıkılabilirsiniz. Turların düzenlenmesi ve Katniss’in kararsızlıkları sizi gerçekten sıktığı oluyor fakat Açlık Oyunlarının başlaması ile kitabı elinizden bırakamıyorsunuz. Fakat işin daha kötü bir yanı var. Kitabın sonunu okuduktan sonra şok oluyorsunuz ve eliniz üçüncü kitabı aramaya başlıyor.
Özet: Kızılay, Sakarya Caddesi, SSK İşhanı, Dil-Tarih, Atakule, öğrenci evleri... ve Emniyet... Cinayet Masası. Behzat Ç., "yeni müktesebata" uyum sağlayamamış, lambur lumbur, "dişli" bir başkomiser. Müzik dinlemez, polis telsizi dinler. Kitap okumaz, gazeteye spor
sayfasından başlar. Herhangi bir siyasi görüşü yok. "İçimizden birinin" üçüncü sayfa haberlerine yansımış hali gibi, adı bile tam değil. 1. Amatör'de duran toplara iyi vuran bir stoperken, topçuluğu bırakıp başkalarını tekmelemeye başlamış. Mesela beş lira için
kalbinden adam bıçaklayanları, on üç yaşında kızlara tecavüz eden, namus için en yakın akrabalarını vuranları... Kendi adalet anlayışı bakımından sorun yok; "it uğursuz" kimdir, belli gibi görünüyor... Ama acaba öyle mi? Behzat Ç.'yi ve onun adalet duygusunu da
rahatsız eden işler olabiliyor bazen hayatta... At izinin it izine karıştığı bir cinayet... Kim, niye öldürsün bu kızı? Hem niye bu şekilde? Siyaset karışmış desek?.. Garip... Öğrenci âlemine, başka âlemlere, ama asıl polis âlemine dikiz atan, entrikası bereketli bir polisiye...
Behzat Ç. -Son Hafriyat(Seni Kalbime Gömdüm)
Özet: Behzat Ç, Cinayet Büro Amirliği'nde başkomiser, hayata karşı işlenen suçlar uzmanı Başına gelenlerden sonra lanet etmiş, çekip gitmişti aslında (Dizinin ilk kitabı Her Temas İz Bırakır'ı okuyanlar bilir) Hayır, hâlâ işinin başında! Ama ağzını bıçak açmıyor Tek bir
laf çıkmıyor ağzından El işaretleriyle, çehresiyle, suskunluklarla anlatıyor anlatacağını - ve tabii dellenmeleriyle Bu bir AnKara polisiyesidir Behzat Ç ve ekibi, kötü bir Renault Toros'la Sakarya Caddesi'nden Ayaş'a kadar altını üstüne getiriyor Ankara'nın Sadece
cinayetçiler değil, belediyenin envai çeşit birimi de altını üstüne getiriyor Ankara'nın Her yer hafriyat Kavşak inşaatıydı, kabloydu, boruydu, tamirattı Sadece onlar da değil ama Kendine Red Kit diyen bir adam da çukurlar kazıp duruyor Öldürdüklerini tabuta koyup
gömüyor o çukurlara - gömüp polise haber veriyor Çok acayip, çok da zeki bir adam bu, feleğin çemberinden geçmiş, içinde intikam acısı Belli, polisle bir meselesi var Behzat Ç ve ekibi, Ahlak Bürosu'na bile nasip olup da hâlâ kendilerine verilmeyen bir Megane'ın
hayalini kurarak, kötü Renault'yla Ankara'da fink atıp Red Kit'i arıyor...
Hakkında: "askeri lisedeyken yüzbaşına fiili saldırı. askeri okuldan atılmışsınız. siciliniz emniyete sizden önce gelmiş. herhangi bir okuldan disiplin suçuyla atılanlar polis akademisine giremez. ama babanız emekli albay olduğundan araya hatırlı kişileri sokmuş. kayıt dosyanıza ufak bir 'sakıncalıdır' notu düşüp akademiye girişinizi yapmışlar. öğrenciliğinizde ve mesleğe başladıktan sonraki ilk on senenizde fazla göze batan bir durumunuz olmamış.
sene 95. zamanın ankara emniyet müdürü yanınıza gelip 'iyi misin?' diye sormuş. 'saçma sapan konuşma' demişsiniz. savunmanız 'o sorudan nefret ederim.' hatırlı kişiler araya girmiş, 2 yıl kıdem tenzili, 2 maaş kesinti, olay kapanmış.
aynı sene ekip aracında alkol alırken yakalanmışsınız. savunmanız 'karımdan yeni boşandım.' yine hatırlı kişiler araya girmiş,kınama cezası, yarım maaş kesinti, olay kapanmış.
sene 96. dördüncü sınıf emniyet müdürüne fiili saldırı. savunmanız. 'terbiyesizlik yaptı.' yine hatırlı kişiler, 1 yıl kıdem tenzili, 2 maaş kesinti, olay kapanmış.
sene 97. asayiş şube müdürüne sözlü saldırı. parantez içinde okuyorum 'çok konuşma lan' demişsiniz. savunmanız ' işime karıştı.' kınama cezası, 2 yıl kıdem tenzili, müdürlere gıcığınız var herhalde?
sene 98. hizmet içi eğitim kapsamında, başkomiserler arasında yapılan bir ankette, 'polis olmasaydınız ne olurdunuz' sorusuna verdiğiniz yanıt: 'katil olurdum.' savunmanız, 'hayatımda böyle saçma sapan anket görmedim.' kınama cezası, 2 yıl kıdem tenzili.
sene 99.yılbaşı gecesi bir vatandaşın işaret parmağını kırmışsınız. savunmanız, 'meskun mahalde ateş edecekmiş gibi bakıyordu.
sene 2000. gençlerbirliği idari menajerine silah çekmişsiniz. savunmanız, 'kapıları vaktinde açtırmadı, vatandaş dışarda kaldı.'
ve daha bir sürü sayamadığım şey. bunmlar ilk gözüme çarpanlar. görev yerini terk etme ve rüşvet alma dışında, disiplin yönetmeliğindeki hemen hemen bütün suçları işlemişsiniz. 22 yılda 213 soruşturma. toplamda 16 kıdem tenzili, 22 maaş kesinti, 10 kınama cezası, 7 sefer açığa alınma. 161 yıllık polis teşkilatının yetiştirdiğisicili en kabarık başkomisersiniz. meslek hayatınız, polis koleji öğrencilerine kötü örnek olarak okutulabilir. ve şimdi susma hakkınızı kullanıyorsunuz."
Behzat Ç. nin dizisi ayrı bir güzeldi kitabı da bambaşka güzeldi.Emrah Serbes i tebrik etmek gerekir böyle başarılı bir seri yarattığı için.Devamı gelirse çok güzel olur.
19541
kullanıcısına yanıt
Kasımda ''Ankara Yanıyor'' Adlı Filmi Vizyona Girecek..
quote:
Orijinalden alıntı: Necro16
Kasımda ''Ankara Yanıyor'' Adlı Filmi Vizyona Girecek..
EVet sabırsızlıkla bekliyorum filmi ama ne kadar güzel de olsa ne film ne de dizi kitabın yerini tutuyor.O yüzden birde kitap çıksa tadından yenmez
ankara yanıyor her temas iz birakır uyarlaması mı yoksa kitaptan bağımsız mı ?
quote:
Orijinalden alıntı: bcan402
ankara yanıyor her temas iz birakır uyarlaması mı yoksa kitaptan bağımsız mı ?
Her temas iz bırakır kitabı dizinin 1. bölümünü içeriyor.Yani dizide gösterildi o kitap.Film başka bir konuda olacak.
yeni mesaja git
Yeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme