Şimdi Ara

KOMUTAN ALİ-BORDO BERELİLER 2

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
5
Cevap
0
Favori
432
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • KOMUTAN ALİ-BORDO BERELİLER 2
    (Aşağıda anlatılanlar benim hayal ürünümdür. Bir hikayeden oluşmaktadır.)

    Komutan Ali, 4 askeri ile yer yer çukurlukları olan büyük bir ovaya gelmişti. Askerlerinin gözlerindeki azmi görünce gururlanıyor, eğitimlere geçmek için can atıyordu. Askerler, Komutan Ali’yi dikkatlice takip ediyordu. Büyük bir çukurun önüne geldiklerinde durdular. Çukurun yan tarafında duran tabelada “ 5 Metre “ yazıyordu. Çukurun diplerinden askerlerin burunlarına pis bir koku geliyordu. Ali, boğazını temizleyerek konuşmasına başladı:

    - “ Askerlerim burası eğitimimizin ilk yeri. Bu çukura gireceksiniz. Ve ben sizi bir saat sonra buradan çıkaracağım. Dayanamayacak asker olursa “ yeter “ diye bağırması yeterli olacaktır. Gelip o askeri oradan çıkaracağım. Şimdi çukura girme zamanı” dedi yüksek bir ses tonuyla. Askerler çukurun içinden gelen ağır kokuya aldırış etmeden içine daldılar. Yumuşak bir zemine düşmüşlerdi. Askerler yukarıdan Komutan Ali’nin gidişini gördüler. Çukurun içi yukardan görüldüğü kadar geniş değildi. Askerlerin burunları çok kötü kokular alıyordu. Askerlerden biri dayanamayarak yere yığıldı. Diğer askerler onu ayıltmaya koyuldular. Bir yandan da burunlarını örtmeye çalışıyorlardı. Bir asker burnunu kapatıyor, ağzından nefes almaya çalışıyordu. Ağır koku gittikçe zihinlerine kazınıyordu. Yerlerde siyahçana yumuşak şeyler görüyorlar fakat aldırış etmeden durup bekliyorlardı. Yerlerde ıslaklıklar da mevcuttu. Bayılan arkadaşını ayıltmayı başardılar. Bir süre geçtikten sonra iki asker ortama alışmaya başladı. Bayılan asker hala bitkin durumdaydı. Burnunu kapatan, ağzından nefes almaya çalışan asker ise hala kokuyu hissediyordu. Bir saatin geçtiğini anlayamadan, yukarıdan Komutan Ali’nin geldiğini duydular. Önlerine ip salmıştı. Birer birer yukarı çıktılar. Ali, askerlerinin yüzlerine baktı ve şöyle sordu:

    - “ Kokuyu hala hissedeniniz var mı? “ diye sordu.

    Eli hala burnunu kapatmakla uğraşan asker, “ Evet komutanım “ diye cevap verdi. Ali sözlerine şöyle devam etti:

    - “ Sen kokuyu hissediyorsun çünkü burnunu kapatarak kokuyu burnuna almayı sağlamadın. Koku almaçlarını aşağıdaki kokuyu bir süre alsalaydı, daha sonra yorulacaklar ve sana o kokuyu hissettirmeyeceklerdi. Diğer arkadaşların burunlarını kapamadıkları için koku almaçları aşağıdaki kokuya alıştılar ve bir süre sonra ortama alıştılar. Ama buna rağmen dayanman güzel. Aşağıda ne var ve bu eğitimin amacı ne diye sorarsanız cevaplayayım. Aşağı dışkı, idrar, bozuk et, ölü hayvan, yanmış ot kokularından oluşan bir çukurdu. Dipte zaten bazılarına rastlamışsınızdır. Aşağıdaki bu kokulara dayanan bir asker, her türlü kokuya dayanır ve her türlü dağdaki hastalığa karşı direnç gösterir. Bu bir psikolojik test olarak da görülebilir. Dağdaki her türlü zorluğa karşı adapte etmek buradaki psikolojik testlerden de geçiyor. Ve bunu hepinizin geçtiğine gerçekten seviniyorum. Şimdi yerimiz deniz kıyısında. “ diyerek askerlerini bilgilendirdi. Askerler bir yandan eğitimi geçtikleri için sevinçlilerdi. Bir yandan ise Bordo Bereli olmanın gerçekten çok zor olduğunu anlamışlardı.

    Ali, askerleri ile ovadan aşağıya doğru inerek deniz kıyısına geldi. Deniz kıyısında bir tekne vardı. Tekneye binmelerini işaret ederek, askerleri ile küçük tekneye sığıştılar. Teknenin içinde oksijen tüpleri ile dalgıç takımları vardı. 4 askerine bunları giymelerini söyledi. Askerler hemen giymeye koyuldular. Tekne ile denizin ortalarına doğru geldiklerinde Ali, tekneyi durdurdu.

    - “ Askerlerim! Şimdi giyinmiş olduğunu dalgıç elbiseleri ile derin bir dalış yapacağız. Oksijen tüpleriniz 6 saat kadar dayanabilecek. Ben sizi buradan bir saat sonra almaya geleceğim. Bir saat denizin dibinde kalacaksınız. “ dedi ve açıklamasını bitirir bitirmez askerlerinin denize inmelerini işaretini verdi. Askerler denize bir anda daldılar. Ali, teknesini çalıştırarak askerlerinden uzaklaştırdı. Askerler bu eğitimin kolay olacağını düşündüler. İçlerinden “ Ne de olsa 6 saatlik tüpümüz var. Bir saat denizin dibinde tabiî ki kalırız “ diye geçiriyorlardı. Denizin dibinde keyiflice kalmaya başladılar. Balıkların dansları ilgi çekiciydi. Askerler o kadar rahattılar ki denizin dibinde birbirleriyle şakalaşıyorlardı bile. Bir saat geçtikten sonra suyun dibinden teknenin yaklaştığını gördüler. Bunun üzerine kafalarını su üstüne çıkardılar. Komutan Ali, teknesiyle askerlerin doğru yanaşıyordu. Askerler keyiflice tekneyi bekliyorlardı. Ali, teknesi ile askerlerine yaklaştı. Askerler teknenin durmasını bekliyordu ama Komutan Ali, teknesini durdurmadı. Askerlerinin yanından belli bir hız seviyesinde geçti.

    - “ Başarısız oldunuz. Bir saat daha” dedi Ali, teknesinin üstünde askerlerinin önünden geçerken. Şimdi gittikçe uzaklaşmaya başladı. Askerler inanılmaz bir şaşkınlık içerisindeydiler. Durumu anlayamamışlardı. Bir saat suyun dibinde kalmışlardı. Neden başarısız sayılmışlardı ki? Tekrar kafalarını suyun dibine soktular. Bir saat daha denizin dibinde kaldılar. Teknenin geldiğini görünce kafalarını sudan çıkardılar. Ali Komutan, teknesiyle tekrar askerlerine doğru yanaştı. Askerleri bu sefer duracak gözüyle komutanlarına baktılar. Ama Ali, yine teknesiyle durmadı. Askerlerinin yanından geçti. Askerleri iyice afallamıştı.

    - “ Başarısız oldunuz. Bir saat daha “ dedi tekrardan Ali komutan. Askerler durumu anlayamadılar. Neden başarısız olsunlar ki? Deniz altında bir saat kalmışlardı. Yılmadan tekrardan suyun altına daldılar. Oksijen tüpleri bitene kadar bu döngü devam etti. Ali teknesiyle her seferinde askerlerine yanaştı. Ama her seferinde yanlarından belli bir süratle geçti. Askerlerinin oksijen tüpleri bitmişti. Bu yüzden teknesiyle önlerinden geçerken arkalarından seslendi:

    - “ Hala başaramadınız. Günümüzün hepsi denizde geçecek sanırım. “ dedi yüksek sesle. Askerler en sonunda durumun farkına varmışlardı. Amaç suyun altında kalmak değildi. Amaç suyun altında kaldıktan sonra, önlerinden geçen tekneye atlamaktı. Ama bunu sökmeleri için bayağı zaman geçmişti. Oksijen tüpleri olmadıkları için denizin dibine tekrar dalamadılar. Yorgunluk belirtileri çoktan başlamıştı. Karşılıklı iki çizgi haline geldiler. Böylece tekne aralarından geçecek ve herkes tek hamlede sıkışmadan atlayabilecekti. Komutan Ali bir saat sonra tekrar aynı yerden aynı süratle gelmeye başladı. Bu sefer askerlerinin durumu anladıklarını gördü. Ali, teknesiyle askerlerinin arasından geçerken, tam o sırada askerler bir anda tekneye tutundular. Zor da olsa yukarı teknenin içine çıkmayı başardılar. Şimdi teknenin içinde derin nefes alıyorlardı. Ali;

    - “ Geçmeniz gereken en kolay gibi görünüp en zor yapılan testlerden biriydi. Demek ki bazen yemimizi kolay görmeyeceğiz. Her ne olursa olsun, her zaman işi zor görüp kolay bitireceğiz. Baştan işi kolay gördünüz bu yüzden şimdi zor halde tamamladınız “ dedi ders verir bir ses tonuyla. “ Şimdi karaya dönme zamanı “

    Karaya döndüklerinde kıyıda başka bir tabur, askerler için bir eğitim sahası hazırlamıştı.

    - “ Burada her gün kampınızda öğrendiniz atış talimini uygulayacağız. 12 tane askerimizin kafasında bir tahta duracak. Hedef tahtayı vurmaktır. Eğer askerlerimizi vurursanız, mekânları cennet olacaktır. Eğitim zahiyatı diye geçecektir. “ dedi Ali Komutan. Çok soğukkanlı görünüyordu. Bordo Bereli adayı olmaya çalışan dört asker şoka uğramışlardı. Kendi askerlerinin kafasının üstündeki tahtaya nasıl ateş edebilirlerdi ki? Ya elleri titrerse? Ya rüzgâr mermiyi kaydırırsa? Kurşun arkadaşlarının kafasına saplanacaktı ve ömür boyu vicdan azabı çekeceklerdi. Nasıl olabilirdi ki bu? Önce gerçek mermi olmayacak diye düşündüler. Ama daha sonra hazırlanan silahları görünce gözleri yuvalarından çıkacaktı. Kıyıda bekleyen 12 asker arkadaşı hedef olarak çoktan sıraya geçmişlerdi.

    - “ Silahlarınızı alın. 50 metre atış talimi canlı hedefe karşı yapacağız. Eğer bu işi yapamayacağım diyen varsa şimdiden çıksın.” Dedi Ali sert bir dille. Askerlerden üç tanesi hızlıca nefes alıp veriyordu. Bir adım öne çıktılar. Sanki hepsi tek ağız olmuş gibiydi.

    - “ Komutanım, ben yapamayacağım. Kendi askerime kurşun sıkamam. Şehit düşerlerse bu vicdan azabı ile yaşayamam “ dediler üçü bir ağızdan. Ali Komutan;

    - “ O zaman siz şimdi hedef oldunuz. Ellerinize bir tahta alın ve 12 askerin yanına dizilin. Geriye sadece bir adayımız kaldı. Asker hazır ol ateşe “ dedi. Ayrılan üç asker iyi mi kötü mü yaptıklarını anlayamadılar. Şimdi ise hedef olmuşlardı. Komutanlarının emrini yerine getirerek 12 askerin yanına geçtiler. Şimdi toplam 15 olmuştu. Atıcı asker pozisyonunu aldı. 50 metre mesafeye geçerek nişan pozisyonuna geçti. Uzun namlulu tüfek kullanıyordu. Sırayla atışlarına başladı. Olası bir kazaya karşı silahının namlusunu arkadaşlarının kafasından bayağı yukarıda tutuyordu. İlk atışında ıska geçti. Derin nefes alarak tekrar atışa başladı. Attığı kurşunlar hep yukarıya doğru gidiyordu. Bir süre sonra ilk arkadaşının kafasındaki tahtayı vurdu. Diğerlerine geçti. Heyecanı biraz azalmıştı. Diğer arkadaşına da bayağı mermi harcadıktan sonra sonunda tahtayı vurabildi. Yerde bir sürü kovan olmuştu ve daha iki tane hedef vurabilmişti. Ali Komutan’ın “ Dur” emriyle asker durdu.

    - “ Yerdeki kovanlarını say” dedi Ali Komutan.

    Asker hızlıca kovanlarını saydı.

    - “ 46 komutanım “ dedi asker endişeyle.

    Askerin elinden silahı aldı. Şarjörü eline alarak, içinde 15 tane mermi kalmasını sağladı. Pozisyonunu aldı. Sırayla askerlerin kafalarının üzerindeki tahtalara ateş etmeye başladı. Her askerin tahtasına tek kurşun yetmişti. Yerde 15 kovan, tahtalarda ise 15 tane sıra ile delik oluşmuştu. Her hedefi tek atışta vurdu. Hedef olan askerler talimatın bittiğini görünce endişeli halleri gitmişti. Ali Komutan, taburu etrafında toplayarak;

    -“ Bu eğitim bir atış eğitimi olmasının yanında yüklü bir psikolojik testtir. Benim eğittiğim dört Bordo Bereli aday arkadaşımızdan sadece bir tanesi Bordo Bereli olmaya hak kazanacaktır. Önemli olan canlı bir hedefe, en zor durumda en isabetli atışı yapmaktır. En zor durum ise burada arkadaşlarınıza ateş etmektir. Bizim amacımız tabii ki şehit verme isteği değildir. Burada kaza olmamasını tabiî ki her asker kadar bizde isteriz. Ama bu eğitimi ancak bu şekilde yapmak zorundayız. Bu kadar zor durumda isabetli atış yapılırsa, her türlü savaşta en zor anda en iyi atışı yapabiliriz. Üç arkadaşımız bunu göze alamadılar. Demek ki savaş sırasında düşman önlerine çıksa iyi bir atış yapamayacaklardı. Duygularına yenik düştüler. Duygularına yenik düşen, sırtından kurşunu yemeye mahkûmdur. Atışı göze almayarak duran bir hedef oldular. Gerçek bir savaşta da atış yapamazsanız duran hedef olursunuz. Atış yapabilen arkadaşımız her ne kadar kötü atış yapsa da atış yapabilme psikolojisine sahip olduğu için ve bu cesareti ile zamanla daha iyi atışlar yapabileceği için şu an Bordo Bereli olmaya hak kazanmıştır. Vatanımıza hayırlı olması dileğiyle” dedi Ali Komutan babacan bir tavırla. Bordo Bereli olmaya hak kazanan asker komutanından söz alarak merakla bir soru sordu.

    - “ Komutanım, siz Bordo Bereli olmaya ilk adım attığınızda, şu an benim pozisyonumdayken, bu eğitime ilk girdiğinizde kaç mermi harcamıştınız “ dedi asker meraklı halde.

    Ali Komutan gülümseyerek;

    - “ 40 mermi “ diye cevap verdi.

    -“ Komutanım, neredeyse aynı miktarda mermi atmışız.” Dedi asker sevinçli gözlerle.

    Ali Komutan daha da gülümseyerek;

    - “ Ama 40 hedef vardı “ dedi…


    İSMAİL ÖZTAŞ







  • GÜZEL HİKAYE ANLADIN SEN ONU
  • devamını bekliyoruz ilkide güzeldi bu 2. oldu artık halka 3 diye gider
  • güzel olmuş.gerçek hayattada böyle askerlere ihtiyacımız var(evet var ama)keşke sayıca çok olsalar.profosyonel orduya geçilmeli artık.
  • Teşşekür ediyorum arkadaşlar. Gercektende 3.bordo bereliler ile ilgili hikayem de yolda

    saygılarımla
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.