< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Kuran'daki Çelişkili Ayetler (3. sayfa)
-
-
quote:
Orijinalden alıntı: hawk1903
çelişkiler neden oluşmuş çünkü kuran bir insanın 20 yıllık hayatının gidişatına göre yazılmış, daha doğrusu kendisi yazmış. islam güçsüzken senin dinin sana benin dinim bana derken güçlenince kafirleri bulduğunuz yerde öldürün diyor.
bunu sen diyorsun kitapta öyle bir şey denmiyor -
quote:
Orijinalden alıntı: Cemal CEMİL
quote:
Orijinalden alıntı: hawk1903
çelişkiler neden oluşmuş çünkü kuran bir insanın 20 yıllık hayatının gidişatına göre yazılmış, daha doğrusu kendisi yazmış. islam güçsüzken senin dinin sana benin dinim bana derken güçlenince kafirleri bulduğunuz yerde öldürün diyor.
bunu sen diyorsun kitapta öyle bir şey denmiyor
Arkadaş kuranı kerim den bahsediyor
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
Sırası ile yaklaşımda tanıma tanımlama denen sureçler söz konusu olabilir. Zamanla meydana gelen menfaat çatışmalarının içeriği ve boyutu tavrı değiştirir.
..........
Kitabullahın beyanları arasında bir kısım boşluklar var. İnsan beynini bir ufka taşıyor ve sonra bambaşbaşka bir aleme yol tutturuyor.
Bu nedenle ben yukseliş ve duşuş denen değerin beyni algıya yoneldiğini düşünüyorum. İnsan duşuncesini hallaç gibi inceliklerine ayırmışa benziyor.
Her bir norona ayrı bir sesleniş oluşturulmak istenmiş gibime geliyor.
Beynin inceliklerine bir balon gonderilmişgibi.
............
Çelişki anlaştığınızı ya da anlaşmanız gerektiğini duşunduğunuz bir nesnedeki anlamsız cevaplar silsilesidir.
Mesela yalnızım ve bir adet şizoid kişiliğim var bu kişilik yalnızlığımı gidermek için oluştuancak benimle çatışıyor derseniz bu çelişkidir.
Kitabın bireyselliğindeki meal olarak rasulle ilişkisi çelişki olmayabilirken kitabın bizim dunyamızda çelişki olmasımumkundur.
Emrin doğruluğu yanlışlığı değil yaşanabilir oluşu çelişkiyi tanımlar ve sorgular.
Mesela 4 kadına kadar evlilik rasul tarafından çelişki dışı iken benim için çelişkidir çünkü mumkun değil.
Cariye kole vs konularda uygulayıcısı bakımından çelişki değildir. Bizim için çelişkidir.
Bu açıdan çelişkinin giderimi meselenin uygulanabilirliğine yönelik olarak çözüm bulur.
Kitaptaki çelişki getiricisi tarafından kabul edilmemişse sizin bulduğunuz şey çelişki değil yaşam alanı bulmaya hallerin beyanı olur.
4 kadınla evlen veya cariye kole bul bakalım demek gibi biri şeye döner. Bu durum da bu şartlarda mumkun değil. Bu durum çelişkinin asli tanımı olarak çözüm denen şeyi değiştirir.
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
-
biz neden bahsediyoruz ? -
Sana Kitab'ı indiren O'dur. Ondaki bir kısım ayetler Kitab'ın temelini oluşturan kesin anlamlı muhkem ayetlerdir. Diğerleri ise müteşabih ayetlerdir. Kalplerinde bir eğrilik bulunanlar, bozgunculuk yapmak ve kendilerine göre yorumlamak amacıyla müteşabih olan ayetlerin üzerine düşerler. Onların yorumunu Allah'tan başka kimse bilemez. İlimde derinleşmiş olanlar ise 'Bunlara iman ettik. Hepsi Rabbimizin katındandır' derler. Şu var ki, akıl sahiplerinin dışındakiler bunlardan ibret almazlar.Ali İmran 7
Ali imran 7 de Kuranın bir bölümünün muhkem,bir bölümünün müteşabih ayetlerden oluştuğu söylenmektedir.
Elif, Lam, Ra.Ayetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından birer birer açıklanmış bir Kitap'tır.Hud 1
Hud 1 de ise Kuran için ayetleri muhkem kılınmış bir kitaptır,denilmektedir.Yani Hud 1 e göre Kuran ayetlerinin hepsi muhkemdir.Kuran ayetlerinin hepsi muhkem ise Kuranın içinde müteşabih ayet olmaz,yok Kuran ayetlerinin bir bölümü müteşabih ise Kuran ayetlerinin hepsi muhkem olamaz.
Bu da Kuranın çelişkilerinden biridir.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gök Gürültüsü -- 27 Temmuz 2018; 14:29:13 >
-
muhkem hukum veren ise teşbih hukme göre kıyastır. az çoğa telahuk eder karışır. çelişki olmaz. şarap haramdır. rakı ne alemdedir? muhkem yani hükmü verilmiş olana bakılarak rakı da sarhoşluk vericidir denir ve hüküm kıyasen uygulanır.
.................
başka açıdan kitapta bazı konular hüküm verme bakımından anlamlı iken bazı husular teşbih bazlıdır. yani hakkında hüküm verilmemiş ya da hakkında hüküm verilmesi mümkün görülmeyen ya da gerek olmayan hallerdir.
su 100 derecede kaynar dedik. şimdi bu durum teşbih edilmiştir. zira su her derecede buharlaşır. hakkındaki kesin hüküm buharlaşma olgusudur ve biz sınır değer tespiti ile bu durumu teşbih ederiz.
yani hükme teşbihten de gidebiliriz. bunlar telahuk eden karışan kavramlardır.
....................
kitabi açıdan bazı ayetlerin anlamını insan bilemez. bu ayetler ilgilisinedir. bekar olan ve bu şekilde yaşayacak olan birisi için köle cariye evlilik miras zina vs ayetler teşbihen uygulama alanı bulur.
zina bir kadının bir erkekle yasla olmayan ilişkisi denirse tam bekar için zina mesela yerde bu kadar adam insan varken gökte ilah ve ona bağlı olarak hüküm arama zorunluluğuna sokan her haldir.
kişi bekar kalmak istiyor ancak anne baba zorluyor veya toplum baskı yapıyor veya toplum yaşayışı onu öngörüyor veya kişiyi mobbingliyorlar. bu esnada kişinin zinaya bakışı evlinin bakışı gibi olmaz.
-
Toplu gayrımüslim blok konusu.
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Anti Fanboy -- 29 Temmuz 2018; 15:56:26 >
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > -
Bir kere konuyu inanan kişilere anlatman imkansızdır.İnanan bir kişi için çelişki yoktur.Var olduğunu görse bile ilk savunma merkezi devreye girer.Meal hatalı çevrilmiş.Aslında anlatılmak istenen o değil.Bu savunmayı yendiniz diyelim 2.ci savunma devreye girer.Vardır bi bildiğiki öyle yazılmıştır.Bu şekilde başka savunmalarda sayabilirim.En sonunda bu dinlerin inançların uydurma mitoloji olduğunu anladığında zaten önceden nasıl komik durumlara düştüğünü görmüş olacak. -
İçinden 2 adet ayeti seçip ChatGPT ye sordum ve aynen şöyle bir cevap aldım buyrun.
You
Yunus/99: ''Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?"
Tevbe/29: "Kendilerine kitap verilenlerden Allaha ve ahiret gününe iman etmeyen, Allahın ve resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslamı din edinmeyen kimselerle elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın." yazıyor kuranda bu kuran ayetleri çelişkide midir ?
ChatGPT
ChatGPT
Her iki ayet de Kur'an'ın belirli bölümlerinden alınmıştır, ancak metinlerin anlamı ve bağlamı farklıdır.
Yunus Suresi'nin 99. ayeti, insanların inançlarını seçme özgürlüğüne vurgu yapar ve bu özgürlüğün Allah'ın iradesiyle uyumlu olduğunu ifade eder. Bu ayet, insanların zorla inançları değiştirilmemelidir fikrini dile getirir.
Tevbe Suresi'nin 29. ayeti ise belirli bir siyasi ve askeri bağlama dayalıdır. Bu ayet, İslam'a düşmanlık besleyenlerle mücadele edilmesi ve savaşılması gerektiğini belirtir. Ancak bu ayetin bağlamına dikkat etmek önemlidir. İslam tarihinde bu tür ayetlerin, belirli siyasi ve askeri durumlara cevap olarak indirildiği ve genellikle belirli bir döneme özgü olduğu kabul edilir. Bu tür ayetler, genellikle İslam'ın genel prensiplerinden ziyade tarihsel bağlama özeldir.
Dolayısıyla, her iki ayet de kendi bağlamlarında doğru anlaşılmalıdır ve tek başına alınıp yorumlanmamalıdır. Ayetlerin doğru anlaşılması için dini metinlerin derinlemesine incelenmesi ve bağlamının dikkate alınması gerekmektedir.
-
Hocam chatgpt bu cevapları zaten İnternet üzerinden bularak veriyor
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > -
-------------------------------------------------------------------
"Çelişki 1"
Bu tür ayetler, Kur'an'ın doğru anlaşılması için bağlamının dikkate alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösterir. Ayetler, indirildikleri dönemin şartları, olayları ve belirli durumlar göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır. Bakara Suresi 256. ayeti ve Tevbe Suresi 5. ayeti, farklı bağlamlarda ve farklı durumlar için indirilmiştir.
### Bakara Suresi 256. Ayet
> "Dinde zorlama yoktur. Artık doğruluk sapıklıktan ayrılmıştır. Kim tağutu inkar edip Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, işitendir, bilendir."
Bu ayet, İslam'ın temel ilkelerinden birini vurgular: İman gönüllü olmalıdır. Hiç kimse dine girmeye zorlanamaz, çünkü gerçek iman kalpten gelir ve zorlamayla elde edilemez. Bu ayet, dini inanç konusunda özgürlüğü teşvik eder ve insanların kendi iradeleriyle dini seçmelerini sağlar.
### Tevbe Suresi 5. Ayet
> "Haram aylar çıkınca, müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayın, onları kuşatın ve her pusuda onları bekleyin. Eğer tövbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse yollarını serbest bırakın. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, merhamet edendir."
Bu ayet ise belirli bir tarihsel bağlama sahiptir. Tevbe Suresi, hicretin dokuzuncu yılında, Müslümanlar ile Mekkeli müşrikler arasında yaşanan çatışmaların ardından indirilmiştir. Ayette bahsedilen "müşrikler", Müslümanlara karşı savaşan ve onlara zarar veren gruplardır. Bu ayet, savaş durumunda Müslümanlara karşı silahlı mücadeleye girişmiş düşman kuvvetlere karşı bir talimat niteliğindedir.
### Bağlam ve Yorum
Tevbe Suresi 5. ayeti, genelleştirilmiş bir emir olarak değil, belirli bir savaş durumu için bir talimat olarak anlaşılmalıdır. Bu ayet, Müslümanlara yönelik saldırıları ve zulümleri sona erdirmek amacıyla indirilmiştir. Müslümanlara saldıran ve onlara zarar veren düşman kuvvetlere karşı bir savunma niteliği taşır.
Ayrıca, Kur'an'ın genel mesajı barış, adalet ve merhamet üzerine kuruludur. Savaş ve çatışma durumları, savunma ve güvenlik amaçlı olup, barışın yeniden tesis edilmesi hedeflenir. Kur'an'da, barışın önemi ve savaşın ancak zorunlu durumlarda meşru olduğu vurgulanır:
- **Bakara Suresi, 2:190**
> "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın, ancak aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez."
### Sonuç
Kur'an'ın ayetleri, indirildikleri bağlamda ve tarihsel olaylar ışığında doğru bir şekilde anlaşılmalıdır. Bakara Suresi 256. ayeti, dinin gönüllülük esasına dayandığını ve inanç konusunda zorlamanın olmadığını belirtir. Tevbe Suresi 5. ayeti ise, belirli bir savaş durumu için indirilmiş bir talimattır ve genel bir emir olarak değerlendirilmemelidir. İslam'ın genel mesajı, barış, adalet ve merhamet üzerine kuruludur ve savaş ancak savunma amacıyla ve barışın tesisi için meşru görülür.
-------------------------------------------------------------------
"Çelişki 2"
Bu tür ayetler, Kur'an'ın doğru anlaşılması için bağlamının ve indirildiği dönemin şartlarının dikkate alınmasının önemini gösterir. Yunus Suresi 99. ayeti ve Tevbe Suresi 29. ayeti, farklı bağlamlarda ve farklı durumlar için indirilmiştir. Bu ayetlerin doğru anlaşılması için aşağıdaki noktaları dikkate almak önemlidir:
### Yunus Suresi 99. Ayet
> "Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. Öyle iken insanları inanmaya sen mi zorlayacaksın?"
Bu ayet, iman etmenin zorla olamayacağını ve insanların özgür iradeleriyle inanmaları gerektiğini vurgular. Allah, insanların kendi iradeleriyle doğru yolu bulmalarını ve inanmayı seçmelerini istemektedir. Bu ayet, din konusunda zorlamanın ve baskının kabul edilemez olduğunu belirtir.
### Tevbe Suresi 29. Ayet
> "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın."
Bu ayet, belirli bir tarihsel bağlamda indirilmiştir ve özellikle Müslümanlar ile diğer topluluklar arasındaki ilişkilerde adaleti ve düzeni sağlamak amacı taşır. "Kitap verilenler" ifadesi, Yahudiler ve Hristiyanlar gibi önceki kutsal kitaplara inanan toplulukları ifade eder. Cizye, Müslüman olmayanların İslam devleti altında korunma karşılığında ödedikleri bir vergi olarak anlaşılmalıdır.
### Ayetlerin Bağlamı ve Yorumu
1. **Yunus Suresi 99. Ayetin Bağlamı**: Bu ayet, insanların iman etmeye zorlanamayacağını ve imanın ancak gönüllü olarak kabul edilebileceğini belirtir. Allah'ın dilemesi ile herkesin iman edebileceği, ancak Allah'ın insanlara özgür irade verdiği ifade edilir.
2. **Tevbe Suresi 29. Ayetin Bağlamı**: Bu ayet, Müslümanların, kendilerine saldıran veya düşmanca davranan topluluklara karşı kendilerini savunmaları ve düzeni sağlamaları gerektiğini belirtir. Cizye uygulaması, Müslüman olmayanların İslam devleti altında yaşamalarını ve korunmalarını sağlayan bir düzenlemeydi. Bu uygulama, o dönemin şartlarına ve toplumsal düzenine uygun bir çözümdü.
### Genel Mesaj ve İlkeler
Kur'an'ın genel mesajı, barış, adalet ve merhamet üzerine kuruludur. İslam'da dinin gönüllülük esasına dayandığı ve iman etmenin zorla olamayacağı vurgulanır:
- **Bakara Suresi, 2:256**
> "Dinde zorlama yoktur. Artık doğruluk sapıklıktan ayrılmıştır. Kim tağutu inkar edip Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, işitendir, bilendir."
Aynı zamanda, savaş ve çatışma durumları, savunma ve güvenlik amaçlıdır ve barışın yeniden tesis edilmesi hedeflenir:
- **Bakara Suresi, 2:190**
> "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın, ancak aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez."
### Sonuç
Kur'an'ın ayetleri, indirildikleri bağlamda ve tarihsel olaylar ışığında doğru bir şekilde anlaşılmalıdır. Yunus Suresi 99. ayeti, iman etmenin gönüllü olması gerektiğini ve zorlamanın kabul edilemez olduğunu vurgular. Tevbe Suresi 29. ayeti ise, belirli bir tarihsel bağlamda, Müslümanlar ile diğer topluluklar arasındaki ilişkileri düzenlemek ve adaleti sağlamak amacıyla indirilmiştir. İslam'ın genel mesajı, barış, adalet ve merhamet üzerine kuruludur ve savaş ancak savunma amacıyla ve barışın tesisi için meşru görülür.
-------------------------------------------------------------------
"Çelişki 3"
Bu tür ayetler, Kur'an'ın doğru anlaşılması için bağlamının ve derinliğinin dikkate alınmasının ne kadar önemli olduğunu gösterir. Ariyat Suresi 56. ayeti ve Araf Suresi 179. ayeti, farklı bağlamlarda ve farklı durumlar için indirilmiştir. Bu ayetlerin doğru anlaşılması için aşağıdaki noktaları dikkate almak önemlidir:
### Ariyat Suresi 56. Ayet
> "Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım."
Bu ayet, Allah'ın cinleri ve insanları yaratma amacını açıklar. Allah, cinleri ve insanları kendisine ibadet etmeleri, O'nu tanımaları ve O'na yönelmeleri için yaratmıştır. Bu, yaratılışın temel amacını ve Allah'ın insanlardan ve cinlerden beklediği davranışı ifade eder.
### Araf Suresi 179. Ayet
> "Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır ama bununla anlamazlar; gözleri vardır ama bununla görmezler; kulakları vardır ama bununla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır."
Bu ayet, cehenneme gidecek olan cinler ve insanların durumunu tarif eder. Burada bahsedilen "cehennem için yaratma" ifadesi, onların yaptıkları kötü ameller ve yanlış seçimler sonucu cehennemi hak ettiklerini belirtir. Bu, insanların ve cinlerin özgür iradeleriyle yaptıkları kötü amellerin bir sonucudur.
### Ayetlerin Bağlamı ve Yorumu
1. **Ariyat Suresi 56. Ayetin Bağlamı**: Bu ayet, Allah'ın yaratılış amacını ve insanların O'na ibadet etmeleri gerektiğini vurgular. İbadet, Allah'ı tanıma, anlama ve O'na yönelme sürecidir. İnsanlar ve cinler, Allah'a ibadet etmekle yükümlüdür ve bu, onların varoluş amaçlarından biridir.
2. **Araf Suresi 179. Ayetin Bağlamı**: Bu ayet, kötü amelleri ve yanlış seçimleri sonucu cehennemi hak eden insanları ve cinleri tarif eder. Burada "cehennem için yaratma" ifadesi, onların kötü davranışları ve inançsızlıkları sonucu cehennemi hak ettiklerini belirtir. Bu, insanların ve cinlerin kendi iradeleriyle yaptıkları seçimlerin bir sonucudur.
### Allah'ın İradesi ve İnsanların Sorumluluğu
Kur'an'da Allah'ın iradesi ve insanların sorumluluğu arasında bir denge bulunur. Allah, insanlara ve cinlere doğru yolu göstermiş ve onları hidayete davet etmiştir. Ancak insanlar ve cinler, kendi özgür iradeleriyle doğru veya yanlış yolu seçerler. Bu, onların yaptıkları seçimlerden sorumlu oldukları anlamına gelir:
- **Enfal Suresi, 8:29**
> "Ey iman edenler! Eğer Allah'tan korkarsanız, O size doğru ile yanlışı ayırt edecek bir anlayış verir ve kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir."
### Sonuç
Sonuç olarak, Ariyat Suresi 56. ayeti, Allah'ın cinleri ve insanları kendisine ibadet etmeleri için yarattığını vurgular. Araf Suresi 179. ayeti ise, kötü amelleri ve yanlış seçimleri sonucu cehennemi hak eden insanları ve cinleri tarif eder. Bu ayetler, insanların ve cinlerin özgür iradeleriyle yaptıkları seçimlerin sonuçlarına katlanacaklarını belirtir. Allah, insanları ve cinleri doğru yola davet eder, ancak onların seçimleri kendi sorumluluklarıdır. Kur'an'ın genel mesajı, insanların özgür iradeleriyle doğru yolu bulmaları ve Allah'a yönelmeleri gerektiğini vurgular.
-------------------------------------------------------------------
"Çelişki 4"
Kur'an'daki ayetleri açıklarken, bağlamını ve indirildiği dönemin şartlarını dikkate alarak, anlamlarını ve mesajlarını daha iyi kavramak için detaylı ve düşünceli bir yaklaşım benimsemek önemlidir.
### **Bakara Suresi 256. Ayet**
> "Dinde zorlama yoktur. Artık doğruluk sapıklıktan ayrılmıştır. Kim tağutu inkar edip Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, işitendir, bilendir."
Bu ayet, İslam’ın temel ilkelerinden birini ortaya koyar: İman, kişinin özgür iradesiyle Allah'a yönelmesi ile gerçekleşir. Zorlama ile dinin kabul edilmesi İslam'da yasaktır ve bu ayet, bireyin inanç özgürlüğünü vurgular. İman, bir kalp meselesidir ve ancak gönüllü olarak kabul edilmesi anlamlıdır.
### **Nisa Suresi 89. Ayet**
> "Onlar sizin kendileri gibi kafir olmanızı isterler. Allah yolunda göç etmedikçe onlardan dost edinmeyin. Bunu kabul etmez de yüz çevirirlerse onları tutun, bulduğunuz yerde öldürün..."
Bu ayet, Müslümanların, o dönemde düşmanlık eden ve ihanet eden gruplarla ilişkilerinde dikkatli olmalarını emreder. Ayet, Müslümanları tehdit eden ve onları yok etmeye çalışan düşmanlara karşı savunma amaçlı bir tedbiri içerir. Bu emir, spesifik bir savaş durumu ve ihanetin ortaya çıkması bağlamında verilmiştir. Bu tür emirler, genel bir kuraldan ziyade belirli tarihi ve sosyal bağlamda anlaşılmalıdır.
### **Tevbe Suresi 5. Ayet**
> "Haram aylar çıkınca Allah'a eş koşanları nerede bulursanız öldürün. Yakalayıp hapsedin. Gelip geçecekleri bütün yolları tutun. Fakat tövbe ederler, namaz kılarlar ve zekât verirlerse onların peşini bırakın..."
Bu ayet, Müslümanlara zulmeden ve onlara sürekli olarak düşmanlık eden müşriklere yönelik bir emirdir. O dönemde Müslümanlar, müşriklerin sürekli saldırıları ve düşmanlığı altında yaşamaktaydılar. Bu ayet, Müslümanlara saldıran bu gruplara karşı verilen bir savunma emridir. Ancak, eğer bu düşmanlar tövbe eder, namaz kılar ve zekât verirlerse, yani barışçıl bir tutum benimserlerse, onlarla savaşmaktan vazgeçilmesi gerektiği vurgulanır.
### **Enfal Suresi 65 ve 66. Ayetler**
> "Ey peygamber! İnananları savaşa teşvik et. Eğer içinizden sabırlı yirmi kişi bulunursa onların iki yüzüne galip gelir. Ve eğer sizden yüz kişi olursa, kafirlerin binini yener. Çünkü onlar hiçbir şeyden anlamaz güruhturlar. Şimdi Allah yükünüzü hafifletti. Bildi ki sizde muhakkak bir zaaf var. Artık sizden sabırlı ve metanetli yüz kişi olursa iki yüzünü yenerler. Eğer sizden bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bine galebe çalarlar. Allah sabır ve sebat edenlerle beraberdir."
Bu ayetler, Müslümanların zor zamanlarda cesaretlendirilmesi ve moral olarak desteklenmesi amacıyla indirilmiştir. O dönemde Müslümanlar, sayıca az ve imkânlar bakımından sınırlıydılar. Bu ayetler, Allah’ın yardımı ve inananların sabrı ile büyük zorlukların üstesinden gelinebileceği mesajını verir. Savaş, o dönemde zorunlu bir savunma eylemi olarak gerçekleştiği için bu ayetler, inananlara moral verir ve Allah’ın desteğini hatırlatır.
### **Bağlam ve Yorumu**
Kur'an ayetleri, indirildikleri bağlamda ve tarihsel olaylar çerçevesinde değerlendirildiğinde, İslam'ın savaş ve barış prensiplerinin adalet, merhamet ve barışı sağlama üzerine kurulu olduğu daha iyi anlaşılır. Savaş, Müslümanların savunma haklarını kullanmaları gerektiğinde meşru bir araç olarak görülmüştür, ancak barış her zaman tercih edilen yol olarak belirtilmiştir.
### **Kur'an'ın Genel Mesajı**
İslam, adalet, merhamet ve barış dini olarak tanınır. Kur'an’ın genel mesajı, barışı teşvik etmek ve haksızlıkları ortadan kaldırmaktır. Savaş, yalnızca zorunlu durumlarda, zulmü durdurmak ve adaleti sağlamak amacıyla meşru görülür.
- **Bakara Suresi, 2:190**
> "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın, ancak aşırı gitmeyin. Şüphesiz Allah aşırı gidenleri sevmez."
### **Sonuç**
Kur'an’ın ayetleri, belirli tarihsel ve sosyal bağlamlarda indirildiği için bu şartlar göz önünde bulundurularak anlaşılmalıdır. İslam’ın genel mesajı, barış, adalet ve merhamet üzerine kuruludur. Savaş ise, yalnızca savunma amacıyla ve zulmü ortadan kaldırmak için bir araç olarak değerlendirilir. Ayetleri doğru anlamak için bağlamını göz önünde bulundurmak ve İslam’ın genel barışçıl mesajını dikkate almak önemlidir.
-------------------------------------------------------------------
"Çelişki 5"
Kur'an'daki yaratılış süreleriyle ilgili ayetler, bazen yanlış anlaşılmalara yol açabilir çünkü bu ayetlerdeki "gün" kavramı, ilahi bir zaman dilimini ifade eder ve insanların zaman kavramıyla birebir örtüşmez. Aynı zamanda, Kur'an'da yer alan yaratılış süreciyle ilgili ayetlerin her biri farklı perspektiflerden ve ayrıntı düzeylerinden anlatım sunar. Bu ayrıntılar bir araya getirildiğinde, Allah’ın yaratılışı nasıl gerçekleştirdiği konusunda daha bütüncül bir anlayışa ulaşılabilir.
### **Yaratılışın Altı Günde Gerçekleşmesi**
Kur'an'da, göklerin ve yerin yaratılışının altı günde gerçekleştiği sıkça vurgulanır:
- **Araf 7:54**: "Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden Allah'tır..."
- **Yunus 10:3**: "Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'dır..."
- **Hud 11:7**: "O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır..."
- **Furkan 25:59**: "Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş'a istivâ eden (ona hükmeden) Rahmân'dır..."
Bu ayetler, Allah'ın yaratılış sürecini belirli bir zaman diliminde tamamladığını vurgular. Ancak "gün" kavramı burada insan zamanını ifade etmez; Allah katında bir gün, bizim zamanımızla kıyaslanamayacak kadar farklıdır. Kur'an'da başka bir yerde (Hac 22:47 ve Secde 32:5) Allah katındaki bir günün, bin yıl veya elli bin yıl gibi uzun bir süreye denk olabileceği belirtilir. Bu, yaratılış sürecinin ilahi bir düzende, insan anlayışının ötesinde gerçekleştiğini gösterir.
### **Fussilet Suresi ve Yaratılışın Aşamaları**
Fussilet Suresi’nde yaratılışın farklı aşamaları detaylandırılır:
- **Fussilet 41:9**: "De ki: Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir."
- **Fussilet 41:10**: "O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti."
- **Fussilet 41:12**: "Böylece onları, iki günde yedi gök olarak yarattı ve her göğe görevini vahyetti..."
Bu ayetlerde, yaratılış süreci şu şekilde ayrıntılandırılır:
1. **İlk İki Gün:** Yerin yaratılması. Bu ayette, yerin yaratılışı iki gün olarak belirtilir. Bu, yerin fiziksel yapısının, temelinin yaratılması anlamına gelir.
2. **Sonraki Dört Gün:** Yeryüzüne dağların yerleştirilmesi, bereketlerin yaratılması ve yeryüzündeki tüm gıdaların takdir edilmesi. Bu aşama yerin tamamlanma süreci olarak da görülebilir. Burada dört günlük bir süreçten bahsedilir. Ancak bu dört gün, önceki iki günü de kapsayan bir süredir. Yani, ilk iki günde yerin yaratılmasının ardından, bu dört gün boyunca yeryüzünün detaylandırılması, dağların yerleştirilmesi ve gıdaların yaratılması gerçekleşir. Bu durumda, bu dört gün, yerin yaratılış süreciyle örtüşmektedir ve altı günlük toplam yaratılış süresine dahildir.
3. **Son İki Gün:** Göklerin yaratılması ve her bir göğe görevlerin vahyedilmesi. Bu ayette de göklerin iki gün içinde yaratıldığı belirtilir. Göklerin yaratılması, yerin yaratılışının tamamlanmasından sonra gelen bir süreç olarak sunulur.
### **Fussilet Suresi'ndeki Günlerin Yorumu**
Fussilet Suresi'ndeki günlerin toplamının sekiz gün gibi görünmesi, dikkatli bir yorum gerektirir. Bu ayetlerde anlatılan süreçler aslında aynı zaman dilimi içinde gerçekleşen farklı yaratılış aşamalarını temsil eder. Şu şekilde detaylandırılabilir:
- **İlk İki Gün:** Yerin temelinin yaratılması.
- **Sonraki Dört Gün:** Bu süreç, yeryüzünün detaylı yaratılışını içerir ve yerin ilk iki gününü de kapsar. Bu süreç boyunca, yerin tamamlanması, dağların yerleştirilmesi, yeryüzündeki ekolojik dengenin sağlanması ve gıdaların takdir edilmesi gibi yaratılış faaliyetleri yer alır.
- **Son İki Gün:** Göklerin ve yedi kat semanın yaratılması.
Bu durumda, Fussilet Suresi'nde belirtilen dört gün, aslında yerin yaratılışının iki gününü de içerir ve bu nedenle toplam yaratılış süresi yine altı gün olarak kalır. Bu, herhangi bir çelişki olmadığı gibi, yaratılışın farklı aşamalarının ayrıntılı bir şekilde sunulmasıdır.
### **Arş’a İstiva ve Yaratılışın Sonrası**
"Araf 7:54" ve diğer ayetlerde bahsedilen "Arş’a istiva" (Allah'ın tahtına yönelmesi) yaratılışın tamamlanmasından sonra Allah’ın evreni yönetmeye başlamasını simgeler. Bu, yaratılışın tamamlanması ve evrensel düzenin Allah’ın kontrolünde olması anlamına gelir. İstiva kavramı, insan zamanına indirgenemeyen bir ilahi süreçtir ve Allah’ın yaratılışı tamamladıktan sonra her şeye hükmetmeye başladığını ifade eder.
### **Sonuç ve Detaylı İnceleme**
Sonuç olarak, Kur'an'daki yaratılış süreleriyle ilgili ayetler arasında herhangi bir çelişki bulunmamaktadır. Fussilet Suresi'ndeki detaylar, yaratılışın farklı aşamalarını anlatırken, toplam yaratılış süresi altı gün olarak kalmaktadır. Kur'an'daki bu tür anlatımlar, yaratılışın ilahi bir düzende gerçekleştiğini ve insanın bunu tam olarak kavrayamayacağını vurgular. İlahî zaman kavramı, insan zamanından farklıdır ve Kur'an'da verilen gün süreleri bu bağlamda anlaşılmalıdır.
Ayetlerin bağlamını ve Kur'an'ın bütünlüğünü dikkate aldığımızda, yaratılış sürecinin birbiriyle uyumlu bir şekilde sunulduğu ve Allah’ın bu süreci belirli bir düzene göre gerçekleştirdiği görülür.
-------------------------------------------------------------------
-
Dinde zorlama yoktur.
Tevbe/5: Müşrikleri, puta tapanları bulduğunuz yerde öldürün.
Sen dini kabul etti isen ve yaşıyor isen ibadetlerinde sana kolaylık sunduk zorlama yok rahatlık var bunu böyle anlamalıdır.
Müşrikleri öldürün ise; o dönemin şartlarında müşrikler müminlere karşı tam bir zulüm başlatmıştı ve katliamlar zirveye çıkmıştı onun üzerine bu ayet inmiş olabilir. Yani senin anladığın şekilde iman etmedin o zaman gel seni öldüreyim değil
< Bu ileti Android uygulamasından atıldı > -
Kitap ortasından okunmamalı !
-
Soyadı ne memetin ?
Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara
KAPAT X