Şimdi Ara

lpg de aracın motor ısısının daha hızlı yükselmesi ve zararı (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
129
Cevap
1
Favori
24.656
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    bosbee konuyu açıklamaya yönelik cevap yerine anlaşılmaz bir uzlup görüyorum bu nednele burada konuyu sonlandırıyorum.

    ancak benim anlatmaya çalıştığım kavramları kendinize göre yorumlayı bıranın. tabiiki isin anladığınız seviyede yanlış kullanıyorsunuz diye cümle sarf etmedim ama alınganlık iletişimin en olumsuz yanlarından biridir.

    yanma ısısı
    reaksiyon ısısı
    tepkime sıcaklığı
    tepkime ısısı
    alev alma tutuşma sıcaklığı

    farkı biribiriyle içiçe ancak yazı dilinde konunun içeriğine göre ifade edilmesi gereken kavramlardır. Bunu siz kafanızla doğru düşünüop yazarken karşıkında okuyanlarında nasıl alpılayacağını düşünmeden yazarsanız bilginizin bana göre aktarılabilr değeri yoktur. Bilime inanınız ve bilim herşeyi açıklamaya muktederdir.bilginiz mertebenizde olayları yorumlamaya çalışırsanız eksik kalırsınız bu konuda kendim de dahil herkesin öğreneceği birçok açıklanabilr detay vardır.Açıklanamayanlar konu dışıdır.Başka forumlarda sıkca tartışılmaktadır benim de ilgi alanlarımdan biridir.Kişsel yorumla bilimsel yorum örtüştüğü sürece herkez birbirini aynı mertebede anlayacak tır.bu nedenle benim yazdıklarımı doğru ve yanlış yerine
    eksikliklerimi veya vurguda hatalar ,ifade yetersizliği gibi yorum konularında olabilecek şeyler konusunda ek veya düzeltme yaparsanzı diğer forum okuyucularına daha faydalı olacağını düşünüyorum. Zira bilgilerimin düzeyi ve detayını sizin onaylamanızı gerektirecek bir tarz yüklenmenize gerek olduğunu sanmıyorum.



    Değildir. Bilim ve İlim farklı kavramlardır. Beşeri İlimler yani insan elindeki bilim "sakattır" biraz. Bunu kabul etmeden bir yere varamayız. (Toptan kötüdür demiyorum yanlış anlaşılmasın. Ben de kıyısından köşesinden ilgiliyim Bilimle.)

    Bilimin "Ana"sı Felsefedir derler. 3000 yıldır tartışıp; daha "Var mıyız, yok muyuz?" sorusuna bile cevap bulamayan Bilim mi bize yol gösterecek? Çok beklersiniz.

    Üslup konusunu ise sizinle tartışmayacağım. Branşınızda söz sahibi biri olduğunuz belli. Bu noktada ancak takdir edebilirim sizi. Ancak "Çok bilirim" havası seziyorum. İşte bu havadır beni asıl sinirlendiren. Mütevazi insandır gerçekten saygı duyduğum. Üslubumu da karşımdaki insanın üslubu belirler.

    Her neyse. Yine de karşımdakini yok yere kırmak istemem. Sizden rencide edici sözlerim yüzünden özür dilerim. Saygılar.




  • quote:

    Bilimin "Ana"sı Felsefedir derler. 3000 yıldır tartışıp; daha "Var mıyız, yok muyuz?" sorusuna bile cevap bulamayan Bilim mi bize yol gösterecek? Çok beklersiniz


    halen cevap bulamadıysanız bilimin bazı noktalarını belki de kaçırmış olmanızdan olabilir.Bilinmeyen herşeyi açıklamaya çalışan başka tür yaklaşımlarla karşılaşmamız bu yüzdendir.Zamanın içinde herşey doğru olarak yerini alacaktır ama yine de öğrenilecek çok deaty konu kalacağını şimdiden sezmek pek de hatalı değildir.Beşeri bilimler sadece insanın anlayabileceği bir kavram ve inceleme değil evreni kapsayan ve ölçülebilen oranda geçerliliğini koruyacak ve çok büyük ihtimalle son noktası da bulunamayacak araştırma konusudur.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    quote:

    Bilimin "Ana"sı Felsefedir derler. 3000 yıldır tartışıp; daha "Var mıyız, yok muyuz?" sorusuna bile cevap bulamayan Bilim mi bize yol gösterecek? Çok beklersiniz


    halen cevap bulamadıysanız bilimin bazı noktalarını belki de kaçırmış olmanızdan olabilir.Bilinmeyen herşeyi açıklamaya çalışan başka tür yaklaşımlarla karşılaşmamız bu yüzdendir.Zamanın içinde herşey doğru olarak yerini alacaktır ama yine de öğrenilecek çok deaty konu kalacağını şimdiden sezmek pek de hatalı değildir.Beşeri bilimler sadece insanın anlayabileceği bir kavram ve inceleme değil evreni kapsayan ve ölçülebilen oranda geçerliliğini koruyacak ve çok büyük ihtimalle son noktası da bulunamayacak araştırma konusudur.




    Kafanız karışık sanırım. Bilim herşeyi açıklayamaz demiştim. Siz de aynını söylüyorsunuz.

    Siz cevap buldunuz mu?

    Cevap bulduğunu, herşeyi bildiğini zannetmek öğrenmenin önündeki en büyük engeldir.

    "Bildiğim bir şey varsa hiç bir şey bilmediğimdir." Socrates




  • quote:

    Orjinalden alıntı: bossbee


    quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    quote:

    Bilimin "Ana"sı Felsefedir derler. 3000 yıldır tartışıp; daha "Var mıyız, yok muyuz?" sorusuna bile cevap bulamayan Bilim mi bize yol gösterecek? Çok beklersiniz


    halen cevap bulamadıysanız bilimin bazı noktalarını belki de kaçırmış olmanızdan olabilir.Bilinmeyen herşeyi açıklamaya çalışan başka tür yaklaşımlarla karşılaşmamız bu yüzdendir.Zamanın içinde herşey doğru olarak yerini alacaktır ama yine de öğrenilecek çok deaty konu kalacağını şimdiden sezmek pek de hatalı değildir.Beşeri bilimler sadece insanın anlayabileceği bir kavram ve inceleme değil evreni kapsayan ve ölçülebilen oranda geçerliliğini koruyacak ve çok büyük ihtimalle son noktası da bulunamayacak araştırma konusudur.




    Kafanız karışık sanırım. Bilim herşeyi açıklayamaz demiştim. Siz de aynını söylüyorsunuz.

    Siz cevap buldunuz mu?

    Cevap bulduğunu, herşeyi bildiğini zannetmek öğrenmenin önündeki en büyük engeldir.

    "Bildiğim bir şey varsa hiç bir şey bilmediğimdir." Socrates



    socrates bildiği ve anlamaya çalıştığı dünya ile bugunkü arasında çok büyük fark vardır.Bunu da son 250 yılda metodlu çalışma yöntemlerinin insan tarafından bulunmasıyla yapmıştır.Önemli olan temel bilimlerdir .Bu konuda çok büyük ilerleme kaydedilmiştir ve kaydedilmeye devam etmektedir. urada anlatmaya çaklıştığım şey buluşlar vs vs değil.Bunlar asla son bulmayacak ve binlerce yıl daha devam edeceğini tahmin etmek zor değildir. Önemli olan bağıntıyı ele alırken hangi verileri kullanıp hangilerini göz ardı edebileceğimizin saptanma yöntemi ve sıralamasıdır.

    Bilimin amacı her şeyi açıklamak değildir. Açıklamanın en mantıklı veya yadsınamaz yöntemlerini ve sıralamasını ortaya koymasıdır.Bu noktadan bakıldığında sonuöların değişmez değil aksine değişebilir olduğu zaten baştan kabul edilmektedir. Bilimiin en güzel yanı da zaten budur. Değişmezliğin bizim katımızda değil başka fikirler ile açıklanması beni ilgilendirmiyor.Ama kulağımı da kapatmamı gerektirmiyor.Hiç inanmadığım bir fikir veya görüş ilerleme yaparken diğer kanalların ortaya çıkmasını sağlayabilmektedir. Bilimin değişkenliğin güzelliği buradadır.bundan 50 yıl önce bakış tarzı da aynı idi bundna 500 yıl sonra da aynı olacaktır.Aynı olaya 50 yıl önce yapılan açıklama farklı olabilir bu onu yadsımamızı gerektirmez.Bütün evren kanunları değişim ve bozunum üzerine inşa edilmiştir. Kabul edeceğiniz gibi atamik düzeyde bile uzun sürse bile bu bozunma devam etmektedir. Bu bir yok oluş değil bir yeniden varoluşun ortaya çıkmasındır. Değişimdir bilimin de değişken olması temel bulgularının değişmesi yapılan açıklamalarda ele alınan olgunun majör ve minor faktörlerinin yer değiştirmesinden başka bir şey değildir.
    Not:
    burada yazdığım herhangi bir yazı üst tarafta yani lçerçeve içine alınan konu yer alan görüşün karşıtlığını göstermek için yazılmamaktadır.Bakış farkı ve anlatımın çeşitliliği çelişki veya kafa karışlıklığı olarak görmenizin de ana sebebi bu olduğunu farzediyorum.Farzetmek zorundayım aksi takdirde sohbet veya iletişim olmaz olay tavla maçına döner.




  • Burada bilen ustalarımız ve değerli hocalarımız varken bize söz düşmez ancak parantez açarak lpg li araç kullanan birisi olarak diyorumki LPG de motor benzine göre daha hızlı ısınır.bu yazdığım tecrübe ile sabittir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi komador -- 3 Eylül 2008; 17:49:27 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: komador

    Burada bilen ustalarımız ve değerli hocalarımız varken bize söz düşmez ancak parantez açarak lpg li araç kullanan birisi olarak diyorumki LPG de motor benzine göre daha hızlı ısınır.bu yazdığım tecrübe ile sabittir.



  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir


    socrates bildiği ve anlamaya çalıştığı dünya ile bugunkü arasında çok büyük fark vardır.Bunu da son 250 yılda metodlu çalışma yöntemlerinin insan tarafından bulunmasıyla yapmıştır.Önemli olan temel bilimlerdir .Bu konuda çok büyük ilerleme kaydedilmiştir ve kaydedilmeye devam etmektedir. urada anlatmaya çaklıştığım şey buluşlar vs vs değil.Bunlar asla son bulmayacak ve binlerce yıl daha devam edeceğini tahmin etmek zor değildir. Önemli olan bağıntıyı ele alırken hangi verileri kullanıp hangilerini göz ardı edebileceğimizin saptanma yöntemi ve sıralamasıdır.

    Bilimin amacı her şeyi açıklamak değildir. Açıklamanın en mantıklı veya yadsınamaz yöntemlerini ve sıralamasını ortaya koymasıdır.Bu noktadan bakıldığında sonuöların değişmez değil aksine değişebilir olduğu zaten baştan kabul edilmektedir. Bilimiin en güzel yanı da zaten budur. Değişmezliğin bizim katımızda değil başka fikirler ile açıklanması beni ilgilendirmiyor.Ama kulağımı da kapatmamı gerektirmiyor.Hiç inanmadığım bir fikir veya görüş ilerleme yaparken diğer kanalların ortaya çıkmasını sağlayabilmektedir. Bilimin değişkenliğin güzelliği buradadır.bundan 50 yıl önce bakış tarzı da aynı idi bundna 500 yıl sonra da aynı olacaktır.Aynı olaya 50 yıl önce yapılan açıklama farklı olabilir bu onu yadsımamızı gerektirmez.Bütün evren kanunları değişim ve bozunum üzerine inşa edilmiştir. Kabul edeceğiniz gibi atamik düzeyde bile uzun sürse bile bu bozunma devam etmektedir. Bu bir yok oluş değil bir yeniden varoluşun ortaya çıkmasındır. Değişimdir bilimin de değişken olması temel bulgularının değişmesi yapılan açıklamalarda ele alınan olgunun majör ve minor faktörlerinin yer değiştirmesinden başka bir şey değildir.
    Not:
    burada yazdığım herhangi bir yazı üst tarafta yani lçerçeve içine alınan konu yer alan görüşün karşıtlığını göstermek için yazılmamaktadır.Bakış farkı ve anlatımın çeşitliliği çelişki veya kafa karışlıklığı olarak görmenizin de ana sebebi bu olduğunu farzediyorum.Farzetmek zorundayım aksi takdirde sohbet veya iletişim olmaz olay tavla maçına döner.



    Socratesin dünyası ile bugünkü dünya arasında tek bir fark vardır; Zaman farkı... Bunun dışında bir fark yoktur. İnsan 5000 yıl önce de insandı.

    Bilimin son 250 yılda geliştiğini varsayıyorsunuz sanırım. İbni Sina tıp üzerine metot kullanmadan mı çalıştı? Piri Reis meşhur haritasını "kafadan" mı çizdi? Daha eskiye gidelim Çinliler barutu tesadüfen buldu. Mısırlılar piramitleri uzaylılara yaptırdı. Romalılar düzenli şehirciliği rüyalarında gördüler vs.vs

    Eski insanların bizden geride olduklarını düşünmeyin. Tarih tekerrürden ibarettir. Entropiye, karmaşaya doğru hızlı bir akım var. Önce tek bir kişi ile başlayıp, geometrik olarak çoğalan toplumlar kalabalıklaştıkça, "basit" olan kavramlar bile karmaşıklaşıyor. Örneğin eşcisellik bence net olarak bir "rahatsızlık" iken, bunun normal olduğunu iddia eden bir dünya insan var (hatta bunu söylemem sebebiyle beni "taşkafalı" ilan edecek de bi dünya insan var) Yaşamak zorlaşıyor. İnsanlar daha fazla yoruluyor. Hırs artıyor, çünkü sahip olunabilecek "eşya" artıyor. Hiç bir şeyden haberi olmadan sadece karnını doyurmak için tarlada çalışan insanlar; Yine sadece karnını doyurmak için "kozmopolit" şehirlerde başları önünde işlerine gidip geliyorlar. Aradaki farkı ben söyleyeyim: Şimdi yaşayan insanlar, eskiye göre daha bilgili olduklarını sanıyorlar. Fark bu.

    Bir gün geliyor ve "modern" tabir edilen en büyük şehirler yerin dibine geçiyor. Tarihe bir bakın; Pompei, Roma, Babil gibi zamanının en gelişmiş şehirleri yerle bir olmuş.

    Değişim ile ilgili görüşlerinize katılıyorum. Her yokoluş bir yeniden doğuştur. Her gecenin bir sabahı vardır. Yokolan her şehrin yerine yenisi kurulmuştur, kurulacaktır. Biz, bizden öncekilerin yerine geldik. Bizden sonrakiler geldiğinde, biz de gitmiş olacağız.

    Ancak bu döngünün sonsuza kadar sürmeyeceğine inanıyorum. Mesele, bilimin bu döngünün nerede başlayıp, nerede bittiği sorusunu cevaplayamamasıdır. Tabi ki her sorunun bir cevabı vardır. Ancak bu sorunun cevabını net olarak hiç bir insan bilmiyor. Mesele budur.

    Sizin inanmamanız, inanmadığınız kavramları yok etmez. Benim inanmam da onu var etmez. Var olanın ne bana, ne de size ihtiyacı yoktur. Hem benim, hem de sizin ona ihtiyacımız var ama bunu biliyorum.

    Çocukken çok soru sorar, çok cevap alırdım. Zaman içinde asabi bir insan olmamın sebepleri var. Verilen cevapların gerçekten bilinenden türemediğini, çoğunun "kafadan" atıldığını gözlemledim. Çocukken yaptığım itirazlar alay konusuydu. Lise ve üniversitede iken ise, konusunda uzman olan hocalarımın çoğu tartışmadan kaçınırdı. Çok bildiğimden değil, onların eksikleri olduğunu (her insanın var) bilmemden kaynaklanıyordu.

    Ben "bilmiyorum" cevabını çokça kullanırım. "Biliyorum" lafızını olabildiğince az kullanmaya çalışırım. Bildiğimi zannettiğim, emin olduğum bir çok kural gazümün önünde değişti çünkü. Kafamızda yarattığımız kurallar, bir zaman sonra değişiyor. "Asla yapmam" dediğimiz şeyleri teker teker yapıyoruz. Hayat öyle bir öğretmen ki; Her adımımda kusurlarımı biraz daha çarpıyor yüzüme. Her geçirdiğim yılda tecrübemin arttığını, hayatı, insanları biraz daha tanıdığımı düşünürken; Bir anda bütün bildiğim, uyguladığım kuralları tekrar gözden geçirmek zorunda kalıyorum.

    Uzatmayayım. Benim asabiyetimin sebebi herşeyi bildiğini zanneden insanların, "ben bir şey bilmiyorum" dediğimde bunu ciddiye alıp; Daha doğrusu, kendilerinin "ben bir şey bilmiyorum " dedikleri durumda olduğumu zannetmeleridir.

    Sayın Vezir; Siz gerçekten entelektüel, araştırmacı, konusuna hakim bir insansınız. Bunu iltifat olsun diye söylemiyorum. Çünkü siz zaten "eeee ne olmuş? biliyorum zaten" tavrındasınız. Sizden bir beklentim de olamaz. Benim kimseden bir beklentim yoktur. Kimsenin önünde eğilmedim, eğilmem... Böyle bir adamın kimle işi olur?
    Her neyse... Yalnız, hakaret olarak algılamayın ama sanırım "ateist"siniz. Bunun konuyla ne ilgisi var diyeceksiniz.

    Felsefenin çıkış noktası aslında "tanrı" kavramını çürütmektir. Tanrı veya Allah kavramının insanların beyninde oluşturulduğunu (diğer bütün düşünceler gibi) ve onu yok etmenin de insanın elinde olduğunu iddia eder. Temelde filozofların derdi budur. Her sorunun cevabını akıllarıyla bulmaya çalışıp bir çoğunun hayatının son kısmında "kafayı yemesi" nin sebebi de budur. Bu durumun konumuzla doğrudan bağlantısı yok.

    Bu tespiti niye yaptım? Bilimin tek olduğunu iddia eden insanlarla, genelde sizinle yatığımız paralelde tartışmalar yaptım ve ne benim, ne de arkadaşların düşünceleri değişti. Aynı noktadan çıkmadığımız için, farklı şeylerden bahsediyor gibi görünmemizin ve ortak bir noktaya varamamamızın sebebi de budur.

    Tavla maçı benzetmesi ilginç olmuş. Yazdığım açık: Bilim insan elinde sınırlıdır ve değişmez değildir. Sizin yazdığınız da bu paralelde. Sonu bulunmayacak... demişsiniz. "Sonu bulunmayacak" ve "sınırlı" kavramları, insan temel alındığında aynı şeyi ifade eder. Sonsuz bilgi elbette vardır. Ancak sonsuz bilgiye ancak Allah sahiptir, biz değil. Asla da sonsuz bilgiye sahip olamayacağız. İnsanlık tarihi, ışık hızıyla yol alsa daha galaksimizden çıkamıyoruz. Buyrun burdan yakın.

    Saygılar




  • ana konuya yoğunlaşşak diyorum
  • quote:

    Çünkü siz zaten "eeee ne olmuş? biliyorum zaten" tavrındasınız. Sizden bir beklentim de olamaz. Benim kimseden bir beklentim yoktur. Kimsenin önünde eğilmedim, eğilmem... Böyle bir adamın kimle işi olur?
    Her neyse... Yalnız, hakaret olarak algılamayın ama sanırım "ateist"siniz. Bunun konuyla ne ilgisi var diyeceksiniz.


    sayın bosbee,

    Eğilmeyi sadece Allah katında olduğunu zannediyorsanız zaten zaman içinde eğilmezseniz nasıl yontulacağınızı görerek üzülebilirsiniz.Ne kadar sert olursanız o kadar çok aşınırsınız ve bozunursunuz kendinizi var eden gerçeklikten ancak bilginin sarsılmaz gücünün yardımıyla aşmayı sağlarsınız.

    Ben size değer vermesem neden her yazınıza oturup cevap yazayım ,olaya birde bu açıdan bakınız.Ancak şunu da tahmin etmeniz gerekmektedir ki zaman tecrübeyi meydana getirmektedir.Tecrübede, kötü olasıkların kümülatif toplamından başka birşey değildir.Yani aslında keşke hiç olmasaydı diye aklımızdan geçirdiğimiz şeylerdir. Ama öğrenme , algılama ve yorum kabileyeti ancak bütün bunların başınıza gelmesinden sonra bir anlam kazanmakta başkalarıda (kendiniz asla değil) tecrübe veya tecrübeli diye size sıfat takmaktadırlar.

    Şunu bileseniz ki bilgiye ve tecrübeye kulak vermeyen( bazıları saygı diyor ama orası tartışmalı bir konudur) ancak zaman içinde yanıldığını ve yıprandığını görecektir. Kendi tabirinizle asabi olmanızın sebeplerinden birisi de bu olduğunu sanıyorum.Buna zaman içinde yapacağınız evlilikler ve paranın ezici baskısı ve çocuklarınızın geleceği üzerindede etkinizin olamayışı konduğunda daha da ''asabi ''olabileceğinizi olasılık dahilinde belirtmek isterim.

    Bilginin gücü doğru kullanıldığında ulaşılacak nokta zaten bellidir. bunun atistlik olduğunu hiç düşünmedim bu inancı seçenler de kendi seçimleriyle mutlu olarak hayata devam edebilirler ancak seçiminiz zaman içinde değişecektir. Zamandan bağımsız yaşamak ancak mevcudiyetinizin yaşını bilerek olur bugunki bilgilerimize göre sizi oluşturan gerçekliğin bunun içinde bedeniniz de var, tahmini olarak 15 milyar yıl ! Maalesef maksimum 100 yıl değildir.

    Tavla maçı tamda bahsettiğim aslında her maçta bir kazananın olduğu ama bir maçta birinin kendini şans faktörü ile galp sandığı diğerinde ise tam tersi bir durum yaşandığı kaotik ortamın bir oyunudur.Ama gerçek anlamda kazanma veya şans faktörünün en aza inebileceği oyunumuz satranç tır .Eğer gerekten iyi bir oyuncu olabilirseniz zaten neye inandığınzın önemi kalmayacaktır sadece bana göre basit ama sonu gelmeyen tartışmaların tek sebebi olayın kritik faktörünün saptanamamış veya belirlenememiş olmasındandır.Bu ortaya konduğunda ortada sadece oynanan oyun ama yapılan her adımda onlarca farklı detayın kafanızda irdelenmiş olmasıdır.

    en zor satranç maçı da insanın kendi kendiyle yapmış olduğu maçlardır. Bunu sizin sık sık yaptığınızı tahmin ediyorum.Mesele burada düğümlenmektedir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 4 Eylül 2008; 8:58:05 >




  • Isı ve sıcaklık kavramını çözdüğünü zanneden insanlar MUTLAK SIFIR (-273,15 C veya 0 Kelvin) a inmenin mümkün olup olmadığını, daha ileri gideyim o sıcaklığın altına inince maddenin doğasında ne gibi değişiklikler olacağını biliyorlar mı? BEN BİLMİYORUM

    Bu sıcaklığın altı evrenin hiç bir noktasında bugüne kadar var olmadığını bundan sonra da var olmayacağını bilmeniz yeterlidir.


    İleri derecede akışkan mekaniği bilgisine sahip insanlar, neden kuzey ve güney yarımkürede dökülen suyun farklı yönlerde dönerek döküldüğünü biliyorlar mı? BİLMİYORLAR. (Bazı formüllerle, dünyanın dönüşünden kaynaklandığını üfürdüler. Tabi ki bir kaç km çapında olunca mümkün ama, 3-5 cm lik dönüş ekseninde suyun neden dönerek aktığını BİLMİYORLAR)

    Hepsinin akışkanlar mekaniğinde yanıtı var merak ediyorsanız öğrenebilirsiniz.

    Neden sigara dumanının bir süre düz çıktığnı, sonra dalgalı dalgalı ilerlediğini BİLMİYORLAR.

    Neden bilinmesin sizin bilmediğiniz şey bilimin bilmememesi gibi bir genelleme yapmanız doğru değil.
    Neden suyun damlala halinde dağıldığını, YÜZEY GERİLİMİNİN sebebinin ne olduğunu BİLMİYORLAR.

    Hayatta olan fiziksel olayların hepsinin mantklı bir açıklaması var yeter ki mantığının geçerliliğini sorgulamaya kalmayın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 4 Eylül 2008; 9:08:33 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    quote:

    Çünkü siz zaten "eeee ne olmuş? biliyorum zaten" tavrındasınız. Sizden bir beklentim de olamaz. Benim kimseden bir beklentim yoktur. Kimsenin önünde eğilmedim, eğilmem... Böyle bir adamın kimle işi olur?
    Her neyse... Yalnız, hakaret olarak algılamayın ama sanırım "ateist"siniz. Bunun konuyla ne ilgisi var diyeceksiniz.


    sayın bosbee,

    Eğilmeyi sadece Allah katında olduğunu zannediyorsanız zaten zaman içinde eğilmezseniz nasıl yontulacağınızı görerek üzülebilirsiniz.Ne kadar sert olursanız o kadar çok aşınırsınız ve bozunursunuz kendinizi var eden gerçeklikten ancak bilginin sarsılmaz gücünün yardımıyla aşmayı sağlarsınız.

    Ben size değer vermesem neden her yazınıza oturup cevap yazayım ,olaya birde bu açıdan bakınız.Ancak şunu da tahmin etmeniz gerekmektedir ki zaman tecrübeyi meydana getirmektedir.Tecrübede, kötü olasıkların kümülatif toplamından başka birşey değildir.Yani aslında keşke hiç olmasaydı diye aklımızdan geçirdiğimiz şeylerdir. Ama öğrenme , algılama ve yorum kabileyeti ancak bütün bunların başınıza gelmesinden sonra bir anlam kazanmakta başkalarıda (kendiniz asla değil) tecrübe veya tecrübeli diye size sıfat takmaktadırlar.


    Şunu bileseniz ki bilgiye ve tecrübeye kulak vermeyen( bazıları saygı diyor ama orası tartışmalı bir konudur) ancak zaman içinde yanıldığını ve yıprandığını görecektir. Kendi tabirinizle asabi olmanızın sebeplerinden birisi de bu olduğunu sanıyorum.Buna zaman içinde yapacağınız evlilikler ve paranın ezici baskısı ve çocuklarınızın geleceği üzerindede etkinizin olamayışı konduğunda daha da ''asabi ''olabileceğinizi olasılık dahilinde belirtmek isterim.

    Bilginin gücü doğru kullanıldığında ulaşılacak nokta zaten bellidir. bunun atistlik olduğunu hiç düşünmedim bu inancı seçenler de kendi seçimleriyle mutlu olarak hayata devam edebilirler ancak seçiminiz zaman içinde değişecektir. Zamandan bağımsız yaşamak ancak mevcudiyetinizin yaşını bilerek olur bugunki bilgilerimize göre sizi oluşturan gerçekliğin bunun içinde bedeniniz de var, tahmini olarak 15 milyar yıl ! Maalesef maksimum 100 yıl değildir.

    Tavla maçı tamda bahsettiğim aslında her maçta bir kazananın olduğu ama bir maçta birinin kendini şans faktörü ile galp sandığı diğerinde ise tam tersi bir durum yaşandığı kaotik ortamın bir oyunudur.Ama gerçek anlamda kazanma veya şans faktörünün en aza inebileceği oyunumuz satranç tır .Eğer gerekten iyi bir oyuncu olabilirseniz zaten neye inandığınzın önemi kalmayacaktır sadece bana göre basit ama sonu gelmeyen tartışmaların tek sebebi olayın kritik faktörünün saptanamamış veya belirlenememiş olmasındandır.Bu ortaya konduğunda ortada sadece oynanan oyun ama yapılan her adımda onlarca farklı detayın kafanızda irdelenmiş olmasıdır.

    en zor satranç maçı da insanın kendi kendiyle yapmış olduğu maçlardır. Bunu sizin sık sık yaptığınızı tahmin ediyorum.Mesele burada düğümlenmektedir.



    Sayın Vezir; sinirlendiğinizi görüyorum. Sakin olun "alınganlığın" iletişimdeki en önemli sorun olduğunu siz söylemiştiniz.

    Sizi suçlamadım ki. İnancınız beni ilgilendirmez, sizi ilgilendirir. Neye inanırsanız inanın.

    Eğilme sadece Allah katındadır. Başka hiç bir şeyin önünde eğilmem! Bunu kastediyorsanız eğer...

    Yoksa, çok sert olduğum falan yok. Ben esneğim, her türlü yeni bilgiye açığım. Sorgulamaya hazırım.

    Bilgi güçtür tabi ki. Bilgi değersizdir demedim. Ancak insanların her şeyi bildiklerini zannetmeleridir beni asabi kılan.

    Yoksa, "Herkes niye biliyor da ben bilmiyorum?" sorusu kafamı kurcalamıyor. Herkesin de benden fazla bilmediğini biliyorum.

    Tecrübeye saygım vardır. Baştan beri sizin konunuzda çok bilgili olduğunuzu belirtip duruyorum. Daha ne yapayım? Ancak siz de bilginizin ve ulaşabileceğiniz bilginin sınırlı olduğunu kabul etmelisiniz. Benim gibi...

    Bana değer verdiğinizi söylemişsiniz. Yalnız, "İnsana değil fikirlere saygı duyarım. Saygı subjektiftir" diyen siz değil miydiniz? Fikirleriniz mi değişti?
    Aslında ne bana, ne de fikirlerime saygılı olduğunuzu zannetmiyorum. Vezir olmanızdan ve bu saygınlığı devam ettirme çabanızdan ileri geliyor yazdıklarınız. Malum; Nereden geldiği, uzmanlığının ne olduğu (ya da ne olmadığı) belli olmayan bir adam çıkmış, bilgilerinizi sorguluyor. Paniğe kapılmanız normal.

    Satranç oyunuyla alakalı olmanız şaşırtıcı değil. Vezir lakabını kullanmanız (ama şah değil) sizin kendinize duyduğunuz güveni ve kendinizi çok şey yapabilmeye muktedir olduğunuzu zannettiğinizi gösteriyor.

    Satrançta iyi bir oyuncu sadece atılacak her adımı değil, karşıdaki oyuncunun bile atacağı her adımı harfiyen tahmin etmek, tahtanın her karesine hakim olmak zorundadır. Dikkatini ise oyun boyunca dağıtmadan, karşıdan gelebilecek farklı oyunlara karşı oyun geliştirmek zorundadır.

    Beni oluşturan gerçeklik 15 milyar yıldan daha fazla. Tabi sizi de... En el hak!

    Evrenin ömrü sadece tahmin ediliyor. Net olarak ne zaman ve nasıl oluştuğu da teori olmaktan öteye gidemiyor maalesef.

    Yapacağım evlilikler ve çocuklarım mı? Ben zaten evliyim ve bir tane de kızım var. Sadece eşim değil; Annem, kardeşim, diğer akrabalarım,arkadaşlarım, diğer tanıdıklarımın tamamı içinde "saygın" olduğumu düşünüyorum. Bunu onlardan aldığım izlenimlerden anlıyorum. Hiç biri fikrimi almadan önemli bir işe girişmez.

    Yani sadece ailem değil arkadaşlarım, akrabalarım üzerinde de etkim var. Akrabalarımın "tahsilsiz" olduğunu düşünmeyin. Bu tespiti yapma hatasına düşmeyin (Satrançta her hamle düşünülmelidir.)

    Bilginin tamamına sahip olmayı istemek, insanın doğasında vardır. Ancak dünyaya araştırmaya geldik, bulmaya değil.
    Dönüp dolaşıp aynı noktaya varacağız. Evet fikirlerimiz değişecek zamanla. Hiç bir şeye muktedir olmadığımız, hep "Bir" ine muhtaç olduğumuz fikrine, sahip olduğumuz "eşya"nın hiç birinin bizi gerçekten mutlu, huzurlu kılmadığını anladığımız zaman...

    Her şeyi bildiğini, her bilginin sahibi olacağını düşünen insan,, Gün gelip de hiç bir bilginin onun sıkıntısını gidermediğini anlayınca...

    Tüm dünyası değişir.

    Zamanla yontulan, bilmediğini bilmeyen insandır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ogün® -- 7 Eylül 2008; 21:18:01 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    Isı ve sıcaklık kavramını çözdüğünü zanneden insanlar MUTLAK SIFIR (-273,15 C veya 0 Kelvin) a inmenin mümkün olup olmadığını, daha ileri gideyim o sıcaklığın altına inince maddenin doğasında ne gibi değişiklikler olacağını biliyorlar mı? BEN BİLMİYORUM

    Bu sıcaklığın altı evrenin hiç bir noktasında bugüne kadar var olmadığını bundan sonra da var olmayacağını bilmeniz yeterlidir.


    İleri derecede akışkan mekaniği bilgisine sahip insanlar, neden kuzey ve güney yarımkürede dökülen suyun farklı yönlerde dönerek döküldüğünü biliyorlar mı? BİLMİYORLAR. (Bazı formüllerle, dünyanın dönüşünden kaynaklandığını üfürdüler. Tabi ki bir kaç km çapında olunca mümkün ama, 3-5 cm lik dönüş ekseninde suyun neden dönerek aktığını BİLMİYORLAR)

    Hepsinin akışkanlar mekaniğinde yanıtı var merak ediyorsanız öğrenebilirsiniz.

    Neden sigara dumanının bir süre düz çıktığnı, sonra dalgalı dalgalı ilerlediğini BİLMİYORLAR.

    Neden bilinmesin sizin bilmediğiniz şey bilimin bilmememesi gibi bir genelleme yapmanız doğru değil.
    Neden suyun damlala halinde dağıldığını, YÜZEY GERİLİMİNİN sebebinin ne olduğunu BİLMİYORLAR.

    Hayatta olan fiziksel olayların hepsinin mantklı bir açıklaması var yeter ki mantığının geçerliliğini sorgulamaya kalmayın.


    Bu sıcaklığın altının olmadığını söylemek, önyargılı olmaktır. Ben de var olduğunu söylersem, hangimizinki bilimsel olur? İkimizinki de olmaz. Henüz kanıtlanmamış hiç bir bilgi, bilimsel değildir. Peki doğru ne?

    Daha önce yaşamış insanlar bekledi durdu, filozoflar ya da bilim adamları nereden gelip, nereye gittiğimiz açıklasınlar diye. Bırakın açıklamayı şimdi bi de "kara delik" diye bir teori attılar ortaya. Galaksimizde 10 milyon tane olduğunu tahmin ediyorlar, ancak yerleri belli değil. Hoş, belli olsa da elimizdeki hiç bir kuvvet onları durdurmaya yetmiyor. Adamlar, güneşin binlerce katı büyüklükte yıldızları parçalıyorlar.

    Bizim her gün güneşin peşi sıra yukarıdan aşağıya, doğudan batıya habire dönerken; Hiç bir göktaşı veya gezegenle, yıldızla veya kara delikle nasıl olup da muhatab olmadığımızı bir Allah'ın kulu açıklasın da "biliyor" diyeyim.

    Akışkanlar mekaniği sadece mekanizmayı açıklayabilir. O da bilinen fizik ve kimya kurallarını kullanarak.
    Quantum kimyası ve quantum fiziği klasik fiziği "tarumar" etmiştir. Bildiğiniz tüm bilgileri çöpe atmak zorunda kalabilirsiniz, kalmayabilirsiniz de...

    Sigara dumanının niye öyle hareket ettiğini ne siz, ne ben ne de başka bir insan evladı biliyor! Bilen varsa açıklasın. (Hava akımından bahsedip de benim tepemi attırmasın ama)

    Mantık Aristo ile başlar derler. Newton Aristodan çok feyz almıştır. Ancak klasik fizik, atom düzeyinde "çakmıştır"

    Uzayın boşluk olduğu söyleniyordu "Bilim" adamları tarafından. Şimdi kalktılar, maddeden, antimaddeden bahsediyorlar. Peki biliyorlar mı? Hayır. Sadece tahmin ediyorlar.

    Benim veya başkasının bilmemesi, o şeyin bilinemeyeceğini göstermez. Her şeyi bilen "Bir"i var, onu biliyorum.

    Bizim bilebileceklerimiz, bilgi okyanusunda bir damlayı doldurmaz. Benim söylediğim bu.




  • quote:

    Bana değer verdiğinizi söylemişsiniz. Yalnız, "İnsana değil fikirlere saygı duyarım. Saygı subjektiftir" diyen siz değil miydiniz? Fikirleriniz mi değişti?


    hayır neden değişsin ki !, bunu değiştiribilecek bir hamle göremedim şu ana kadar , aynen söylediğimi iyi okuyunuz DEĞER verdiğimi yazmıştım. SAYGI değil.Belki sizin kavramlarınız benimkinden farklı olabilir , gayet normal bir durum.Değer vermediğim kişinin yazısına karşılık vermem çünkü.

    quote:

    Akışkanlar mekaniği sadece mekanizmayı açıklayabilir. O da bilinen fizik ve kimya kurallarını kullanarak.
    Quantum kimyası ve quantum fiziği klasik fiziği "tarumar" etmiştir. Bildiğiniz tüm bilgileri çöpe atmak zorunda kalabilirsiniz, kalmayabilirsiniz de...


    Hiçbir bilgi çöpe atılmaz , bunu beklediğiniz için bilime ilginiz benim sorgulamama neden oluyor. Her konu kendi içindeki gerçeklikleri açıklamaya çalışır newton fiziği makro ölöekte gerçeklikleri inceler ve şu ana kadar yanlışlığı klonusunda bir değişiklik olduğunu sanmıyorum.Atom altı evren ile moleküllerin ve dolayısı ile
    yaşadığımız dünyadaki sıvı ve gazların davanışları arasında bir bağ kurmanız bu konuları bir bilen olarak bana çok alakasız geliyor.sanırım neye vurgu yapmanız konusunda çelişkinizi çözersiniz.Özümseme bilimin en önemli olması gereken kurallarından biridir.Anlama ise ''sözde değil özde ''olmalıdır .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 8 Eylül 2008; 9:22:38 >




  • quote:

    Yani sadece ailem değil arkadaşlarım, akrabalarım üzerinde de etkim var. Akrabalarımın "tahsilsiz" olduğunu düşünmeyin. Bu tespiti yapma hatasına düşmeyin (Satrançta her hamle düşünülmelidir.)


    Önyargı eğer bilime inanıyor ve benimsiyorsanız hemen kurtulmanız gereken bir insan hatalarından biridir.Aileniz ve çocuklarınızı ben neden ''talihsiz ''olarak adlandırayım.Sanırım bunu siz yapmaktasınız .Yarası olan gocunur.Hepsini size Allah bağışlamış ,analı babalı büyüsünler işallah.

    quote:


    Sigara dumanının niye öyle hareket ettiğini ne siz, ne ben ne de başka bir insan evladı biliyor! Bilen varsa açıklasın. (Hava akımından bahsedip de benim tepemi attırmasın ama)


    konu başlığı ''LAMINAR akış'' tır.okuyun araştırın .Sizin bir şeyi bilmemeniz bilim dünyasında bilinmiyor demek değildir.




  • quote:

    Bizim her gün güneşin peşi sıra yukarıdan aşağıya, doğudan batıya habire dönerken; Hiç bir göktaşı veya gezegenle, yıldızla veya kara delikle nasıl olup da muhatab olmadığımızı bir Allah'ın kulu açıklasın da "biliyor" diyeyim


    Muhatab olmadığımızı nereden çıkarıyuorsunuz bulunmuş onlarca kanıt teoriden çokj daha fazla. Bu konuda yeterince uzun yaşarsanız bir göktaşı ile muhatab olacağınız kesindir. Sadece şanslı bir dönemde bulunmamız bu gerçekliği yok etmez.

    quote:

    Mantık Aristo ile başlar derler. Newton Aristodan çok feyz almıştır. Ancak klasik fizik, atom düzeyinde "çakmıştır"


    evet doğrudur ama bunun adı çakma değil daha farklı anlaşılan gerçekliklerin olduğunun ortaya çıkmasıdır. Newton atomutam olarak bilmezken atom altı dünyasını nasıl açıklasın , yani ne yazsam ters anlaşılacak .....nokta koymak en doğrusu .

    quote:

    Her şeyi bildiğini, her bilginin sahibi olacağını düşünen insan,, Gün gelip de hiç bir bilginin onun sıkıntısını gidermediğini anlayınca...


    İnsanlar bilgiyi öğrenirler ilk emirdeki manayı kaşırmayınız .OKU , sadece bunuu kuıllnırlar sahibi asla olamazlar.Sıkıntıları ise insana başta kendisi verir, sonra çevresi sonra olayları algılamasının yarattığı durum bunlara neden olmaktadır. (benim yorumum) .Bu sıkıntıları çözmeyi kendine hedef edinmişler , sadece algıyı değiştirmeye katkıda bulunabilirler.Birçok din de zaten buna soyunmuş ama kendi içinde bile daha tek bir gerçeği paylaşamamışlar.Tek bir gerçek varsa onun doğru olduğuna inanıyorsanız başka yönlerie sapmadan sadece OKU manızı tavsiye ederim. Ama öürenmek için yapılması bir katkı sağlar , açıklarını bulmak için yaparsanız ÖZÜ terketmiş olursunuz.

    not: Bi,r mesajda yazabilceğim şeyi 3 ayrı mesajda atmamın nedeni sistemin fazla alıntı yapmasını engelliyor olmasındandır.Yoksa hepsini tek kerede yazmıştım ama bölmem gerekti .Kusura bakmayınız



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi vezir -- 8 Eylül 2008; 16:00:40 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir


    quote:

    Yani sadece ailem değil arkadaşlarım, akrabalarım üzerinde de etkim var. Akrabalarımın "tahsilsiz" olduğunu düşünmeyin. Bu tespiti yapma hatasına düşmeyin (Satrançta her hamle düşünülmelidir.)


    Önyargı eğer bilime inanıyor ve benimsiyorsanız hemen kurtulmanız gereken bir insan hatalarından biridir.Aileniz ve çocuklarınızı ben neden ''talihsiz ''olarak adlandırayım.Sanırım bunu siz yapmaktasınız .Yarası olan gocunur.Hepsini size Allah bağışlamış ,analı babalı büyüsünler işallah.

    quote:


    Sigara dumanının niye öyle hareket ettiğini ne siz, ne ben ne de başka bir insan evladı biliyor! Bilen varsa açıklasın. (Hava akımından bahsedip de benim tepemi attırmasın ama)


    konu başlığı ''LAMINAR akış'' tır.okuyun araştırın .Sizin bir şeyi bilmemeniz bilim dünyasında bilinmiyor demek değildir.





    Düşünmeden, okumadan, anlamadan yazıyorsunuz. Kelimelerin anlamları arasında dağlar var.

    Benim bir şeyi bilmiyor olmam elbette o şeyin bilinemeyecek olduğunu göstermez. Söylediğim şeyi doğruladınız, teşekkür ederim.

    Mesele İnsanların her şeyi bilemeyecek olmalarını kabul edip etmemeleri meselesidir.

    Bilinen şeylerden yola çıkarak, bilinmeyenlerin bazıları tarafından bilindiği sonucuna ulaşmak "saçma"dır.

    Laminar akış, mekanizmayı açıklar. Yani olayın "nasıl" olduğunu. Tekrar ediyorum; Bunu, kimya ve fizik kurallarını kullanarak yapar. Bu kuralları biz koymadık. Biz sadece deneylerle bu davranışları karakterize edip, anlamaya çalışıyoruz. Kontrol edemiyoruz.

    Olayın "neden" olduğunu ne Laminar ne Türbülans akış, ne de biz açıklayabiliriz.

    Su neden donarken hacmi genişliyor? Neden?

    Bunun hakkında dünya kadar yazılmış yorum var. Hiç biri beni tatmin etmedi.

    Bazıları H bağından, bazıları sterik etkiden bahsediyor. Bahsettikleri etkilerin tamamı mesela amonyakta da var. Neden su?




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    quote:

    Bizim her gün güneşin peşi sıra yukarıdan aşağıya, doğudan batıya habire dönerken; Hiç bir göktaşı veya gezegenle, yıldızla veya kara delikle nasıl olup da muhatab olmadığımızı bir Allah'ın kulu açıklasın da "biliyor" diyeyim


    Muhatab olmadığımızı nereden çıkarıyuorsunuz bulunmuş onlarca kanıt teoriden çokj daha fazla. Bu konuda yeterince uzun yaşarsanız bir göktaşı ile muhatab olacağınız kesindir. Sadece şanslı bir dönemde bulunmamız bu gerçekliği yok etmez.

    quote:

    Mantık Aristo ile başlar derler. Newton Aristodan çok feyz almıştır. Ancak klasik fizik, atom düzeyinde "çakmıştır"


    evet doğrudur ama bunun adı çakma değil daha farklı anlaşılan gerçekliklerin olduğunun ortaya çıkmasıdır. Newton atomutam olarak bilmezken atom altı dünyasını nasıl açıklasın , yani ne yazsam ters anlaşılacak .....nokta koymak en doğrusu .

    quote:

    Her şeyi bildiğini, her bilginin sahibi olacağını düşünen insan,, Gün gelip de hiç bir bilginin onun sıkıntısını gidermediğini anlayınca...


    İnsanlar bilgiyi öğrenirler ilk emirdeki manayı kaşırmayınız .OKU , sadece bunuu kuıllnırlar sahibi asla olamazlar.Sıkıntıları ise insana başta kendisi verir, sonra çevresi sonra olayları algılamasının yarattığı durum bunlara neden olmaktadır. (benim yorumum) .Bu sıkıntıları çözmeyi kendine hedef edinmişler , sadece algıyı değiştirmeye katkıda bulunabilirler.Birçok din de zaten buna soyunmuş ama kendi içinde bile daha tek bir gerçeği paylaşamamışlar.Tek bir gerçek varsa onun doğru olduğuna inanıyorsanız başka yönlerie sapmadan sadece OKU manızı tavsiye ederim. Ama öürenmek için yapılması bir katkı sağlar , açıklarını bulmak için yaparsanız ÖZÜ terketmiş olursunuz.

    not: Bi,r mesajda yazabilceğim şeyi 3 ayrı mesajda atmamın nedeni sistemin fazla alıntı yapmasını engelliyor olmasındandır.Yoksa hepsini tek kerede yazmıştım ama bölmem gerekti .Kusura bakmayınız


    Göktaşı mı? Tabi ki göktaşlarıyla her dakika muhatabız. Jüpiterin afaki kütleçekimi sayesinde büyük olanları bize değil, jüpitere çarpıyor. Bir nevi sigorta...

    Diğerleri de atmosferimize girdiği anda sürtünmeden yanarak, küçülüyor ve fazlaca hasara yol açmıyorlar.

    Bunlar ufak "belalar"

    Uzayda daha büyük tehlikeler var. Örneğin karadelikler... Bunlardan birine yakın geçmemiz bile tüm güneş sistemimizi ışık hızıyla yok edebilir. Galaksimizde 10 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Her an gittikçe çoğalıyorlar. Bir gün bizim güneşimiz de bir kara deliğe dönüşecek.

    Bunlardan biriyle "muhatap" olmadık 5 milyar yıldır. Yoksa dünyaya düşen küçük göktaşları söz konusu bile değil. Daha dünyayı yörüngesinden koparamayacak belalardan bahsetmiyorum.

    Bunların yerleri belli değil, belli bile olsa onları uzaklaştırma şansımız "sıfır" Yapabileceğimiz hiç bir şey yok yani, beklemekten başka...

    Sizin bildiğiniz bir yol var mı? Ya da bildiğini zannettiğiniz biri? Benim yok. Politik konuşmadan net cevap verirseniz sevineceğim.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    quote:

    Bizim her gün güneşin peşi sıra yukarıdan aşağıya, doğudan batıya habire dönerken; Hiç bir göktaşı veya gezegenle, yıldızla veya kara delikle nasıl olup da muhatab olmadığımızı bir Allah'ın kulu açıklasın da "biliyor" diyeyim


    Muhatab olmadığımızı nereden çıkarıyuorsunuz bulunmuş onlarca kanıt teoriden çokj daha fazla. Bu konuda yeterince uzun yaşarsanız bir göktaşı ile muhatab olacağınız kesindir. Sadece şanslı bir dönemde bulunmamız bu gerçekliği yok etmez.

    quote:

    Mantık Aristo ile başlar derler. Newton Aristodan çok feyz almıştır. Ancak klasik fizik, atom düzeyinde "çakmıştır"


    evet doğrudur ama bunun adı çakma değil daha farklı anlaşılan gerçekliklerin olduğunun ortaya çıkmasıdır. Newton atomutam olarak bilmezken atom altı dünyasını nasıl açıklasın , yani ne yazsam ters anlaşılacak .....nokta koymak en doğrusu .

    quote:

    Her şeyi bildiğini, her bilginin sahibi olacağını düşünen insan,, Gün gelip de hiç bir bilginin onun sıkıntısını gidermediğini anlayınca...


    İnsanlar bilgiyi öğrenirler ilk emirdeki manayı kaşırmayınız .OKU , sadece bunuu kuıllnırlar sahibi asla olamazlar.Sıkıntıları ise insana başta kendisi verir, sonra çevresi sonra olayları algılamasının yarattığı durum bunlara neden olmaktadır. (benim yorumum) .Bu sıkıntıları çözmeyi kendine hedef edinmişler , sadece algıyı değiştirmeye katkıda bulunabilirler.Birçok din de zaten buna soyunmuş ama kendi içinde bile daha tek bir gerçeği paylaşamamışlar.Tek bir gerçek varsa onun doğru olduğuna inanıyorsanız başka yönlerie sapmadan sadece OKU manızı tavsiye ederim. Ama öürenmek için yapılması bir katkı sağlar , açıklarını bulmak için yaparsanız ÖZÜ terketmiş olursunuz.

    not: Bi,r mesajda yazabilceğim şeyi 3 ayrı mesajda atmamın nedeni sistemin fazla alıntı yapmasını engelliyor olmasındandır.Yoksa hepsini tek kerede yazmıştım ama bölmem gerekti .Kusura bakmayınız


    Tekrar teşekkür ederim. Farklı anlaşılan gerçeklikler...

    Dalton atomlardan bahsederken, kendinden emin "küçük parçacık"lardan oluştuğunu söylüyordu maddenin. Henüz "yük"lerden haberdar değildi ama...

    Bulunduğu zamanda ortaya koyduğu bilgi "bilimsel" di, o zaman içinde ortaya konmuş en mantıklı bilgiydi. Ama "tam" olarak doğru değildi. Atomlar Dalton'un kurallarına harfiyen uymuyordu.

    Dalton'un ortaya attığı teoriye karşı çıkanlar da oldu. Ancak kanıtlanabilen bilgi kabul edilebilirdi. Bugün de öyle...

    Bilim adamlarının kanıtlamaya giriştikleri bilgiler bazen "eksik", bazen de "hatalı" olabiliyor. Çoğunlukla değişken o yüzden "bilim"

    Bilgi güçtür, yadsınamaz. Yanlış bilgi bize zarar veren bir güçtür.

    Ortaya konan her tür bilginin "eksiksiz" , "yanlışsız" olduğunu iddia etmek akıl dışıdır.

    Yanlış olabilecek, eksik olabilecek bilginin "mutlak" olduğunu iddia etmek, bizi "yontabilir" biraz.

    "İnsan elinde" her şey biraz kusurlu, biraz eksik, biraz yanlıştır. Herşeye muktedir değiliz.

    Yoksa sorgulamak, araştırmak, düşünmekten vazgeçmek deliliktir. Bundan bahsetmiyorum. Ancak "sınırlılıklarımız"ı kabul etmek de, "erdem"dir.

    Saygılarımla




  • quote:

    Orjinalden alıntı: vezir

    quote:

    Bizim her gün güneşin peşi sıra yukarıdan aşağıya, doğudan batıya habire dönerken; Hiç bir göktaşı veya gezegenle, yıldızla veya kara delikle nasıl olup da muhatab olmadığımızı bir Allah'ın kulu açıklasın da "biliyor" diyeyim


    Muhatab olmadığımızı nereden çıkarıyuorsunuz bulunmuş onlarca kanıt teoriden çokj daha fazla. Bu konuda yeterince uzun yaşarsanız bir göktaşı ile muhatab olacağınız kesindir. Sadece şanslı bir dönemde bulunmamız bu gerçekliği yok etmez.

    quote:

    Mantık Aristo ile başlar derler. Newton Aristodan çok feyz almıştır. Ancak klasik fizik, atom düzeyinde "çakmıştır"


    evet doğrudur ama bunun adı çakma değil daha farklı anlaşılan gerçekliklerin olduğunun ortaya çıkmasıdır. Newton atomutam olarak bilmezken atom altı dünyasını nasıl açıklasın , yani ne yazsam ters anlaşılacak .....nokta koymak en doğrusu .

    quote:

    Her şeyi bildiğini, her bilginin sahibi olacağını düşünen insan,, Gün gelip de hiç bir bilginin onun sıkıntısını gidermediğini anlayınca...


    İnsanlar bilgiyi öğrenirler ilk emirdeki manayı kaşırmayınız .OKU , sadece bunuu kuıllnırlar sahibi asla olamazlar.Sıkıntıları ise insana başta kendisi verir, sonra çevresi sonra olayları algılamasının yarattığı durum bunlara neden olmaktadır. (benim yorumum) .Bu sıkıntıları çözmeyi kendine hedef edinmişler , sadece algıyı değiştirmeye katkıda bulunabilirler.Birçok din de zaten buna soyunmuş ama kendi içinde bile daha tek bir gerçeği paylaşamamışlar.Tek bir gerçek varsa onun doğru olduğuna inanıyorsanız başka yönlerie sapmadan sadece OKU manızı tavsiye ederim. Ama öürenmek için yapılması bir katkı sağlar , açıklarını bulmak için yaparsanız ÖZÜ terketmiş olursunuz.

    not: Bi,r mesajda yazabilceğim şeyi 3 ayrı mesajda atmamın nedeni sistemin fazla alıntı yapmasını engelliyor olmasındandır.Yoksa hepsini tek kerede yazmıştım ama bölmem gerekti .Kusura bakmayınız


    Dinler yollar demektir.

    Onlar da insanın eline geçince bölünmelere uğramışlardır. Yoksa tek bir yol vardır, o da aklın yoluyla çelişmez.

    O başka başka şeylerden bahseden, çelişkili bilgiler veren kitapları Allah değil, O'nun dilinden insanlar yazmışlardır.

    Aslında hepsinin kökeni aynıdır. Her seferinde "doğru"su gönderilmiş, bu sefer değiştirmeyin diyerek uyarılmışlar, ancak her seferinde insanlar bu kitapların aslını bozmuşlardır.

    Tarih kitaplarında da bunu yapıyorlar. Tüm tarih kitapları yanlışlarla, yalanlarla dolu. Olay budur.

    Yoksa aynı kaynaktan çıkan her su aynı kalitededir. Farklı kalitedeki sular, farklı kaynaklardan çıkmıştır.

    Bir tek "Gerçek" vardır. Olay onu bulmaya çalışmaktır.

    Eksiklikleri bulmak, insanların herşeyi bilmediğini diğer insanlara göstermek açısından gereklidir.
    Yoksa kusur hepimize aittir. "Tencere dibin kara, seninki benden kara" tartışması gereksizdir.

    Benim dibim kara, baştan kabul ediyorum zaten.




  • neyse konu çok dağıldı eğer biliyorsanız konu başlığını açan arkadaşın sorusuna bilimsel olarak yanıt rica ederim.
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.