Tüm kalemlerimi Açtım güne Yüreğim tomar tomar Ak kağıt. Yıllar var yazmıyorum Şöyle; dolu dolu yağıp ta, gönülden akmıyorum. Bir yer var git dediler şiire gönül verenler orda seni beklerler imgelerden demet yap baş sayfaya götür çak geldim.! geldim de, heyhattt..!! ne göreyim.?!
bizimkiler; benden evvel gelipte, şiire su vermişler al demişler,mor demişler siyaha mavi çalıp bahara çevirmişler.
bende; tatlı tuzlu,acı ekşi biraz,da hayattan olmasa da ozanca baharatlar katarım okumassa dostlarım yırtıverir hepsini yeni baştan yazarım....
Hoş tabiki Ben keloğlan'ın yerine teşekkür edeyim elmayra sana. Davetime icab ettiğin için de ayrıca bi teşekkürü hakediyorsun.
kel bak senin topiğe harıl harıl eleman topluyorum. ama sen horul horul uyuyorsun.[zzz][evlol]
Dünyada akla değer veren yok madem, Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem! * * * Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! Bir ışık daha var, ışıklardan başka. Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye: Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka. * * * Gökte bir öküz varmış, adı Pervin; Bir öküz de altındaymış yerin. Sen asıl iki öküz arasında Tepişmesine bak şu eşeklerin! * * * Dünya üç beş bilgisizin elinde; Onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme; eşek eşeği beğenir: Hayır var sana "kötü" demelerinde. * * * Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
HERKESE GÜNAYDIN. AYLARDIR TOPİĞİN ADINA VE UZUNLUĞUNA BAKIP BURAYI BİLİMSEL BİR SAYFA SANIYODUM. UZUN OLDUĞU İÇİN DE ÜŞENİP GİRMİYODUM. UTANDIM ŞİMDİ KENDİMDEN. BİRAZ ESPRİLİ, BİRAZ HAYATIN ANLAMINI YARGILAYAN, ÇOK SEVDİĞİM ÖMER HAYYAM'LA BAŞLAMAK İSTEDİM. BEĞENİRSENİZ AYNI TARZDA DEVAM EDERİM.
ömer hayyamdan devam etmeni tabii ki isteriz özellikle rubailerin tadını hiç birşey veremez:)
Nerde yüreği tertemiz uyanık insan? Nerde güzel düşünceler ardında koşan? Herkes kendi kafasının kulu kölesi: Hangi Tanrının kulu, nerde o kahraman?
Kim için bu yerler gökler? Bizim için. Biz görüş cevheriyiz akıl gözünün Evren bir yüzük gibiyse çepeçevre İnsan, taşında bir nakış o yüzüğün.
Yüce varlık bize bir beden verince Sevmesini öğretti her şeyden önce Sonra şu delik deşik yüreğimize Mana incileri sakladı binlerce.
Niceleri geldi, neler istediler; Sonunda dünyayı bırakıp gittiler; Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler.
ARKADAŞ DÜNYA İÇİN
arkadaş dünya için boş yere üzülme şu hurda dünya için gereksiz yere üzülme var olan zaten geçti yok da ortada yok şen ol da var için yok için üzülme
Tüm kalemlerimi Açtım güne Yüreğim tomar tomar Ak kağıt. Yıllar var yazmıyorum Şöyle; dolu dolu yağıp ta, gönülden akmıyorum. Bir yer var git dediler şiire gönül verenler orda seni beklerler imgelerden demet yap baş sayfaya götür çak geldim.! geldim de, heyhattt..!! ne göreyim.?!
bizimkiler; benden evvel gelipte, şiire su vermişler al demişler,mor demişler siyaha mavi çalıp bahara çevirmişler.
bende; tatlı tuzlu,acı ekşi biraz,da hayattan olmasa da ozanca baharatlar katarım okumassa dostlarım yırtıverir hepsini yeni baştan yazarım.... <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>
Sevgili Hopuf, Yine imzanı atmayı unutmuşsun
<blockquote id='quote'><font size='1' face='Verdana, Arial, Helvetica' id='quote'>quote:<hr height='1' noshade id='quote'><i>Originally posted by mewluth</i> <br />Hoş tabiki Ben keloğlan'ın yerine teşekkür edeyim elmayra sana. Davetime icab ettiğin için de ayrıca bi teşekkürü hakediyorsun.
kel bak senin topiğe harıl harıl eleman topluyorum. ama sen horul horul uyuyorsun.[zzz][evlol] <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>
Elmayra,
Bu topic herkese açık, ama buranın en gediklisi olarak bir hoş deldin de benden.
Mewluth Hoca,
Topiğin emin ellerde olduğunu bildiğimden gönül rahatlığı içinde uyuyabiliyorum. Valla gözlerim yaşardı meccanen bizim topiğin cığırtkanlığına soyunduğunu görünce...ama burada böyle beleşe dolaşmak yok...dökül bakalım bir kaç dize sen de diğerleri gibi
<blockquote id='quote'><font size='1' face='Verdana, Arial, Helvetica' id='quote'>quote:<hr height='1' noshade id='quote'><i>Originally posted by wise</i> <br />Dünyada akla değer veren yok madem, Aklı az olanın parası çok madem, Getir şu şarabı, alsın aklımızı: Belki böyle beğenir bizi el alem! * * * Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka! Bir ışık daha var, ışıklardan başka. Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye: Bir şey daha var bütün yapıtlardan başka. * * * Gökte bir öküz varmış, adı Pervin; Bir öküz de altındaymış yerin. Sen asıl iki öküz arasında Tepişmesine bak şu eşeklerin! * * * Dünya üç beş bilgisizin elinde; Onlarca her bilgi kendilerinde. Üzülme; eşek eşeği beğenir: Hayır var sana "kötü" demelerinde. * * * Ey kör! Bu yer, bu gök, bu yıldızlar boştur boş! Bırak onu bunu da gönlünü tut hoş! Şu durmadan kurulup dağılan evrende Bir nefestir alacağın, o da boştur boş!
HERKESE GÜNAYDIN. AYLARDIR TOPİĞİN ADINA VE UZUNLUĞUNA BAKIP BURAYI BİLİMSEL BİR SAYFA SANIYODUM. UZUN OLDUĞU İÇİN DE ÜŞENİP GİRMİYODUM. UTANDIM ŞİMDİ KENDİMDEN. BİRAZ ESPRİLİ, BİRAZ HAYATIN ANLAMINI YARGILAYAN, ÇOK SEVDİĞİM ÖMER HAYYAM'LA BAŞLAMAK İSTEDİM. BEĞENİRSENİZ AYNI TARZDA DEVAM EDERİM. <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>
Wise Kardeş, Hoş geldin. İçinden geldiği gibi yaz, ama belki bilmiyorsun burada şemsiye taşımak yok, çünkü sırılsıklamlık esas.
hoşbulduk keloğlan. tavsiyen doğrultusunda devam edeceğim. saygılar
<blockquote id='quote'><font size='1' face='Verdana, Arial, Helvetica' id='quote'>quote:<hr height='1' noshade id='quote'><i>Originally posted by imagine76</i> <br />ömer hayyamdan devam etmeni tabii ki isteriz özellikle rubailerin tadını hiç birşey veremez:) <hr height='1' noshade id='quote'></blockquote id='quote'></font id='quote'>
rubailerin tadı derken şarap arada harcanmasın
aşıklar topici mi burası ne ya ? :
Soulfly burası meteor yağmurunun olduğu yer..
Karşı Pencere filminin müziği... Giorgia nın söylediği "sono gocce di memoria" adlı şarkının türkçe çevirisini yollamak istedim...film gerçekten çok güzel bir film izlemeyenlere tavsiye ederim...
Anılardan Damlalar
Bu yeni gözyaşları Anılardan düşen damlalar Silinmesi imkansız bir hikayenin Parçalarıyız
Boş odalarda arayacaksın beni Defalarca Tutamıyorum ellerimle Bana ait olan Paha biçilemez yokluğunu Biz ayrılamayız Biz öylesine benzer ve kırılganız Ve öylesine uzağız birbirimizden
İçimde hissederek soğuğu Sana koşuyorum Kaderimiz aynı seninle Ve bizi değiştirecek Yalnızca bir işaret bekliyoruz Bir gelecek ve bir sonsuzluk Söyle bana şimdi Ne yapmalıyım ulaşmak için sana Sana kavuşmak için ne yapmalıyım
Geri gelmeyecek bir geçmişten Düşen damlalarız biz Zaman ihanet etti bize Artık dönüşü yok Seni anlatacağım herkese Sahip olamadıklarımızı yaratacağım senin için Düşen yağmur damlaları gibi Verilen sözler de aktı gitti Kelimeler yorgun Ama biliyorum beni dinleyeceğini Başka bir yolculuğu, bir kaderi, bir gerçeği bekleyelim Ve söyle bana şimdi Ne yapmalıyım ulaşmak için sana.
KALELER
Düşünmeden, acımadan, utanmadan yüksek kaleler kurmuşlar dört yanıma.
Umutsuzluk içinde böyle hep bir şey düşünmez oldum alınyazımdan başka.
Dışarıda görülecek bir sürü işim vardı ben nasıl sezmedim kaleler kuruldu da.
Ses seda işitmedim çalışan işçilerden habersiz kapadılar beni dünyanın dışına.
Constantino KAVAFIS
bir Constantino KAVAFIS şiiri daha
KENT
"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin. Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa. Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam; ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya. Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım? Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın." Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler. Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların. Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın, ne bir gemi var, ne de bir yol sana. Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte, yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
UYANIK DÜŞ Açık gözle düş görüyorum, Gece ve gündüz düş görüyorum, Kah bir okyanus var karşımda Sonsuz ve isyancı, Kah sonsuz kumlar. Ve bir aslan, çöllerin hakimi Üstünde kumların. Ve boynunda aslanın Mutlulukla şakıyarak Ruhumun hakimi Yüzüyor uykumda, Ve çağırıyor beni, Çağırıyor durmaksızın!
Jose Marti
Pablo Neruda'dan Mavi Gözlü Devrimci'ye
Bu Gece En Hüzünlü Şiirleri Yazabilirim
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: "Gece yıldızlardaydı Ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler"
Gökte gece yelinin söylediği türküler
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler
Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım Öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler
Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim Sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim Duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler
Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi Çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler
Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar Ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler
Yürek zor katlanıyor onu yitirmelere Bakışlar sanki onu bana getirecekler
Böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur Artık ne ben öyleyim ne de eski geceler
Sesim ara rüzgarı ona ulaşmak için Şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler
Şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi Sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler
Sevmiyorum doğrudur, yürek bu hala sever Sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer
Bu gece gibi miydi kollarıma almıştım Yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler
Budur bana verdiği acıların en sonu Sondur bu onun için yazacağım dizeler
Pablo Neruda
bu topic i açarken bu kadar güzel olabileceğini tahmin etmemiştim herkese teşekkürler:)
Çok sevdiğm bir Pablo Neruda daha
FEDERİCO GARCİA LORCA'YA YANIK ŞİİR
Issız bir evde, Korkudan ağlayabilseydim; Gözlerimi çıkarabilsem de, Yiyebilseydim; Senin sesin için yapardım Bunları, Yaşlı portakal ağacı sesin; Senin şiirin için yapardım Bunları, Çığlık çığlığa fışkıran şiirin. Baksana, Maviye boyuyorlar hastaneleri, Senin için; Kıyıdaki kenar mahalleleri Ve okullar, Senin için büyüyorlar; Tüy salıyorlar, Yaralı melekler; Pullar örtünüyor, Düğün balıkları; Deniz kestaneleri, Göğe uçuyorlar; Siyah tülleriyle terzi dükkanları: Kanla doluyorlar, kaşıklarla, Senin için; Ve, Yutuyorlar, Yırtılmış kurdeleleri; Öz canlarına kıyıyorlar, Öpüşe öpüşe; Ve ak sadeler giyiniyorlar. Bir şeftali ağacı Giyinip de, Kuş gibi seğirtirken sen; Kasırga gibi fırıl fırıl, Bir pirinç gülüşüyle gülerken; Türküler çağırdığında; Allak bullak ederken, Atardamarlarını, Dişlerini, gırtlağını, Parmaklarını; Vay ne şirindin, Kahrolurdum ben Kahrolurdum ben Kızıl göller için: Güz ortasında bir şahbaz at Ve kana belenmiş bir tanrıyla, Beraber yaşadığın. Kahrolurdum ben, Mezarlıklar için: Gece, sesi kısılmış Çanlar arasından, Suyla, mezarlarla küllenmiş Nehirler gibi geçen; Nehirler: Hasta asker koğuşları sanki, Tıklım tıklım dolu; Ve matem yağlı ölüme, Çürük taçlı mermer şifreli ölüme, Nehir nehir gelen ölüme doğru; Birdenbire taşıveren nehirler. Gece, ayakta, ağlaya ağlaya, Boğulmuş çarmıhların geçişini Seyrederken sen; Kahrolurdum seni görmek için: Bak, Ölüm nehrinin önünde ağlıyorsun Perperişan; Garip kalmış köşelerde başın, Durmaz ha, durmaz gözlerin Ağlar yaşın yaşın. Gece ve çıldırasıya yalnız, Külleri ısıra ısıra; Dumanı, gölgeyi, unutmayı: Siyah bir huniyle yığabilseydim, Trenlerin, gemilerin üstüne; Filizlendiğin ağaç için, Yapardım bunları, Topladığın, Yaldızlı su yuvaları için; Sarmaşık için, Yapardım bunları; Gecenin sırrını sana ileterek, Kemiklerini saran Sarmaşık için. Islak soğan kokusu gelen Şehirlerden, Seni bekliyorlar; Boğuk bir sesle, Şarkı söyleyerek Geçesin diye. Yeşil kırlangıçlar, Saçlarının arasına yapıyorlar, Yuvalarını; Dilsiz sperma sandalları, Peşin sıra geliyorlar; Sümüklü böcekler, haftalar, Yelkenleri düşürülmüş serenler, Kirazlar da, Dönüveriyorlar ossaat: Gözükünce solgun başın, On beş gözlü başın, Al kan içindeki ağzın. Şehrin otellerini, İsle doldurabilseydim; Hıçkıra hıçkıra, Yok edebilseydim Çalar saatları; Ezik dudaklarıyla yaz ayı, Evine nasıl gelecek, Göreyim diye Yapardım bunları; Yığın yığın insanların, Melil mahzun tantanalarıyla Ülkelerin, İşlemez sabanların, Gelincik çiçeklerinin; Mezar kazıcıların, süvarilerin, Kanlı haritaların, gezegenlerin, Evine nasıl geldiklerini Göreyim diye; Yapardım bunları. Küllerle örtülü dalgıçların, Uzun bıçaklarla delik deşik olmuş Meryem Ana tasvirlerini Sürüte sürüte gelen maskelerin; Damarların, köklerin, hastanelerin, Karıncaların, su gözelerinin, Evine nasıl geldiklerini Göreyim diye; Yapardım bunları. İçine kapanmış atlının Örümcekler arasında öldüğü Bir yatakla, Gecenin; Kinden, dikenlerden bir gülün, Sarıya çalan bir geminin, Rüzgarlı bir günle, bir bebeğin; Evine nasıl geldiklerini Göreyim diye: Yapardım bunları. Ben, Oliverio, Norah, Vicente Aleixandre, Delia, Maruca, Malva, Marina, Maria Luisa, Larco, La Rubia, Rafael Ugarte, Cotapos, Rafael Alberti, Carlos, Manolo Altolaguirre, Bebé, Molinari, Rosales, Concha Méndez, Ve daha da unuttuklarım; Evine nasıl gelecektik, Göreyim diye Yapardım bunları. Gel de taçlar takayım, Gel, sağlık esenlik delikanlısı, Gel, kelebek kıravatlı civan; Sen ey, Sonsuz hür siyah bir şimşek gibi: Pırıl pırıl insan; Madem, geç vakitlere dek, Kalınamıyor daha kayalıklarda; Bari aramızda konuşalım, Gel, Şöylece bir, olduğumuz gibi; Çiğ için olmadıktan sonra, Şiirlerde n'olacak yani? Bir ağu hançerin, İçimize işlediği bu gece için Olmadıktan sonra; Şiirlerde n'olacak yani? Bu tan kızıllığı için, Olmadıktan sonra; İnsanın vurulmuş yüreğinin, Ölüme hazırlandığı, Şu viran köşe için olmadıktan sonra Şiirlerde n'olacak yani? En çok gece, geceleyin: Kıyamet gibi yıldızlardır, Dolmuşlar hepten ırmağa; Bir kurdele gibiler, Fakir fukara dolu evlerin Pencerelerindeki..
Bir ölen var, Onların evlerinde; Bürolarda, hastanelerde belki, Belki asansör ve madenlerde, İşlerinden oldular. Onulur şey değil yaraları, Yaratıklar, Acı çekiyorlar. Her yanda dert yanış, Her yanda, Vay şuymuş vay bu; Pencereler, Göz yaşıyla dolu, Aşınmış eşikler, Göz yaşından; Yüklükler ıslak, Bir dalga gibi Halıları dişlemeye gelen Göz yaşından, Oysa ki yıldızlardır akar Uçsuz bucaksız bir nehirde. Federico, Dünyayı görüyorsun. Yolları görüyorsun, Sirkeyi görüyorsun; Birkaç ayrılıştan, Taşlardan, raylardan gayrı, Kimseciklerin kalmadığı, Köşeden: Duman ha deyince, Zalim tekerleklerine; Hoşça kalları görüyorsun, İstasyonlardaki..
Her yanda, sorunlar koyuyorlar, Çeşit çeşit insan var: Kanlı bıçaklı kör var, Öfkelisi, ümitsizi var, Yoksul var, tırnak ağaçları var; Şunun bunun sırtından, Geçinmek sevdasıyla; Harami var.
Hayat böyle, Federico, Ey babayiğit, Ey kara sevdalı adam. Sana, Dostluğumun sunabileceği şey İşte bunlar.. Sen de epeyce şey biliyorsun Şimdiden. Yavaş yavaş, daha da, Öğreneceklerin var.