Şimdi Ara

meteor yağmuru (65. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.450
Cevap
3
Favori
38.820
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 6364656667
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bu nasıl bir konu la böyle
  • 2003 den beri neredeyse 10 yıl olacak
  • quote:

    Orijinalden alıntı: keloğlan

    2003 den beri neredeyse 10 yıl olacak

    Annesiyim Uzakların

    bugün annesiyim uzakların
    hani bir kuş uçsa diyorum
    bir bulut geçse penceremden
    damlasına katılacağım...

    hani kabarıverse deniz
    vursa kıyılarıma
    kuma dönecek sabrım
    bağıracağım...

    zillere dokunan parmak
    ellerindendir çocuk
    öp ellerini annelerin
    yoksa yalnızlaşacağım...


    Tayyibe Atay
  • Uzat Elini

    sana ne kelimeler biriktirdim dilimde,
    dudağımdan çıkamayan,
    sana ne bakışlar biriktirdim gözlerimde,
    damlalara karışan,
    sana ne dokunuşlar biriktirdim avuçlarımda,
    camların buğusunda eriyen...

    savruluyorum
    uzat elini...


    Murat Güzel
  • Aşk Gidince

    Aşk gidince,
    en çabuk geçen an durur.
    Hızından baş döndüren zaman
    yara almıştır,
    boşluğa akar...

    Aşk gidince,
    en güzel şarkı biter.
    Mırıldanırsın parça, parça.
    Dudakların kanatır dilini
    yitirilmişin ardından...

    Aşk gidince,
    en güzel resim kaybolur.
    Yırtılmamışsa, ikiye katlanmıştır.
    Tavan arasında okunmuş bitmiş
    bir kitabın içinde...

    Aşk gidince
    sende gidersin.
    Kim bilir
    belki;
    Yeni bir aşka doğru...


    Murat Güzel
  • Aşk İçin

    aşk için uzak ol bana
    dalgıcın inemediği deniz dibi
    ya da mağma! ..

    dahası
    elini tutamadığım
    tanrı ol bana! ..


    Tayyibe Atay
  • hocam hava meteorluysa ben şemsiyeyi alıp çıkayım dışarı
  • AYAKÜSTÜ YAŞANMIŞ ÖLÜMSÜZ AŞK HİKAYELERİ

    Her durakta ölümsüz bir aşk edinecegim
    Bir bakıştan bir duruştan
    Çağrışımın sonsuz hazından
    Unutulmaz bir sevgili daha birakacağım ardımda
    Belki de yaşanabilecek en uzun serüveni terk edeceğim
    Daha otobüsün ilk basamağında
    Kim bilebilir ki?
    Sonrayı, sonrasını kim bilebilir?
    Gizli gizli veda edeceğim ona, görmeyecek
    Ve bu duyguyla burkulmuş yüreğim
    Otobüs camına bağrında kanlı bir ok ile
    Bir aşk levhası çizecek, ah min-el!
    Bu da ötekiler gibi kendisini ölesiye sevdiğimi bilmeden
    Yaşayıp gidecek

    Murathan Mungan
  • AŞKIN KARANLIK METALİ

    Karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme
    dokunmasın kimse bana
    kimse ulaşamasin artık tenimin incinen yerlerine...
    uyanmasın bir daha etimdeki yaralı hayvan
    zamanın siyah deltasında çürümek istiyorum
    biliyorum artık kimse yok kimsesizliğime...

    biliyorum aşka kimse yok
    aşkın karanlık metali soğuyor yüreğimin derinliklerinde...
    aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım
    dağılıp gitti herkes
    içimi sızlatacak kimse kalmadı içimde...

    MURATHAN MUNGAN
  • quote:

    Orijinalden alıntı: yunusbalığı

    AŞKIN KARANLIK METALİ

    Karanlıkta duruyorum aşk vurmasın yüzüme
    dokunmasın kimse bana
    kimse ulaşamasin artık tenimin incinen yerlerine...
    uyanmasın bir daha etimdeki yaralı hayvan
    zamanın siyah deltasında çürümek istiyorum
    biliyorum artık kimse yok kimsesizliğime...

    biliyorum aşka kimse yok
    aşkın karanlık metali soğuyor yüreğimin derinliklerinde...
    aşklarım, arkadaşlarım, dostlarım
    dağılıp gitti herkes
    içimi sızlatacak kimse kalmadı içimde...

    MURATHAN MUNGAN

    Severim bu şiiri

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Aşktan Nefes Alamadığım Yerde..

    Çocukluğumun bahçesiydin sen
    Bütün bilinen mutluluklardan uzakta,
    O sarışın akşam üstlerinde,
    Istırabın eşiğinde…
    Nefesim sıkıştığında seni sevmekten
    Ömrümü okurdum o acı neşede,
    Boşalırdı ağzımdan o kanlı nefes
    Sonra çok özlendiği için acımasızca talan edilen
    Her baharda dönerdim oraya…
    O sarışın akşamüstleri
    Hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu…
    Bilinen bütün mutluluklardan uzakta
    Kalırdım orada,
    Kalırdım çocukluğumun bahçesinde,
    Aşktan nefes alamadığım o yerde…

    Cezmi Ersöz
  • SONE 115

    Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
    Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
    Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
    İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
    Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
    Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
    Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
    Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
    Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
    'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
    Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
    Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
    Aşk bir bebek olduğuna göre,
    hayır, bunu diyemem,
    Büyümesini sürdüren şeyi,
    büyümüş gibi göremem.

    William Shakespeare
  • Sone 87

    Hoşça kal! Değerin çok yüksek, tutamam seni,
    Biliyorum kendine ne paha biçtiğini.
    Özgürlüğe kavuştun alıp değer belgeni,
    İptal ettik sendeki hakkimin senedini.
    Nasıl tutarım seni, sağlamadan iznini,
    Neyim var hak edecek senin zenginliğini,
    Bu eşsiz armağana kim layık görür beni?
    Bana verilmiş berat, dönüp buldu vereni.
    Sen vermiştin kendini, bilmeden değerini
    Ya da bana vermekle hata işlediğini,
    Bir yanlış anlamanın sonucu hediyeni.
    Ama, o yine buldu hatayı düzelteni

    Sen benimdin: rüyanın görkemleriyle doldum.
    Ben uykuda sultandım, uyanınca hiç oldum

    Çeviren; talat sait hamlan

    William Shakespeare
  • UZUN YOLLARI DA GÖZE ALABİLEN BİR DOSTLUK –MURATHAN MUNGAN

    Ya biz, binde bir karşımıza çıkan dostluk,
    arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz?
    Akşamüstünün bir saatinde,
    yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz,
    omzumuza dolanan bir kolun,
    başımızı yaslayabileceğimiz bir omzun,
    belimizi kavrayan bir elin,
    uzun yollara dayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında
    tanıyabiliyor muyuz onu, değerini biliyor,
    biricikliğini, benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?
    Yoksa hayatı sonsuz, fırsatları sayısız sanıp
    kendimizi hep ilerde
    bir gün karışılacağımızı sandığımız bir başkasına
    bir yenisine ertelerken
    hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
    Karşımıza erken çıkmış insanları yolumuzun dışına
    sürerken bir gün
    geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz?
    Hayat her zaman cömert davranmaz bize,
    tersine çoğu kez zalimdir.
    her zaman aynı fırsatları sunmaz,
    toyluk zamanlarını ödetir.
    Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların,
    eskitmeden yıprattığımız dostlukların,
    savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla
    yapayalnız kalırız bir gün
    Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz,
    ya da olanlar olması gerekenler değildir.
    Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz,
    gün gelir hayatımızdan kayan yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir...
    Kedilerin özel bir anını yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki
    olağanüstü anıları ve olağanüstü kişileri yakalamak.
    Bazılarının gelecekte sandıkları 'Bir gün' geçmişte kalmıştır oysa;
    hani şu karşıdan karşıya geçerken trafik ışıklarında rastladığımız ,
    omzumuzun üzerinden şöyle bir baktığınız sonra da boş verip
    'Nasıl olsa ileride bir gün tekrar karşıma çıkar'
    dediğinizdir.
    Oysa tam da o gün bu zalim şehri terk etmiştir o;
    boş yere bu sokaklarda aranırsınız...




  • Eskisi kadar özlemiyorum seni,
    Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.
    Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.
    Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
    Biraz yorgunum.
    Biraz kırgın.
    Biraz da kirletti sensizlik beni!
    Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
    “İyiyimler” yamaladım dilime.
    Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
    Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.
    Gel diye beklemiyorum artık,
    Hatta istemiyorum gelmeni.
    Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
    Arasıra geliyorsun aklıma, bana ne diyorum.
    Benim derdim yeter bana bana ne!
    Alıştım mı yokluğuna?
    Vaz mı geçiyorum, varlığından?
    Tedirginim aslında,
    Ya başkasını seversem?
    İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.

    Özdemir Asaf
  • SUSUZLUK

    Sonbahar esintileri ile uçup gidecek

    Bir tutku değil özlemim.

    Yaşamın başlangıcı su kadar diriltici,

    Çorak toprakların beklentisi yağmur kadar saf

    Dostluğuna susuzluğum

    Yunusbalığı
  • DOST

    Seninle konuşmak güzel,

    Dereden, tepeden,

    Havadan sudan.

    Bir 'merhaba!' demek

    Gönül dolusu.

    'Günaydın!' ,'İyi geceler!', ' Nasılsın?'.

    Ve anlatabilmek

    Ne varsa yüreğimde

    Sana korkusuzca.

    Seni dinlemek,

    Seninle dertleşmek güzel.

    Sevmek kadar,

    Sevilmek kadar güzel...

    Yunusbalığı
  • BİR DÜNYA Kİ

    Bir dünya düşlüyorum

    Sevgi üzerine,

    Dostluk üzerine...

    Güzeli, çirkini,

    Kadını, erkeği ile

    Tüm insanların

    Okşamak için uzanan

    Sarı, beyaz ya da kara elleri

    Çiçeklerle donanmış...

    Masmavi, yemyeşil

    Bir dünya,

    Umut... Umut...

    Tomur... Tomur...

    Yunusbalığı
  • KIRIK DÖKÜK BİR SÖZCÜK

    Bir sözcük taştı yüreğimden,

    Döküldü dudaklarımdan yavaşça.

    Sevi oldu saçıldı çorak toprağa.

    Ve ışıldadı güneş camsı parçalarında

    Kırık gönlümün…



    Suzanne Fried’dan çeviren Yunusbalığı
  • BENİ UNUTMA

    Bir gün gelir de unuturmuş insan

    En sevdiği hatıraları bile.

    Bari sen her gece yorgun sesiyle

    Saat on ikiyi vurduğu zaman

    Beni unutma.

    Çünkü ben her gece o saatlerde

    Seni yaşar ve seni düşünürüm,

    Hayal içinde perişan yürürüm.

    Sen de karanlığın sustuğu yerde

    Beni unutma.

    O saatlerde serpilir gülüşün

    Bir avuç su gibi içime, ey yar.

    Senin de başında o çılgın rüzgar

    Deli deli esiverirse bir gün

    Beni unutma.

    Ben ayağımda çarık, elimde asa

    Senin için şu yollara düşmüşüm.

    Senelerce sonra sana dönüşüm

    Bir mahşer gününe de rastlasa

    Beni unutma.

    Hala duruyorsa yeşil elbisen

    Onu bir gün yalnız benim için giy.

    Saksındaki pembe karanfilde çiğ

    Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen

    Beni unutma.

    Büyük acılarla tutuştuğum gün

    Çok uzaklarda da olsan yine gel.

    Bu ölürcesine sevdiğine gel.

    Ne olur Tanrı'ya kavuştuğum gün

    Beni unutma.

    Ümit Yaşar Oğuzcan




  • 
Sayfa: önceki 6364656667
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.