Şimdi Ara

Mustafa Kemal ATATÜRK (16. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
7 Misafir - 7 Masaüstü
5 sn
535
Cevap
12
Favori
68.381
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1415161718
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • (Atatürk anlatıyor.)
    Padişahın verdiği cevaba şu cümle karıştı:
    — Ben gereken şeyleri Talat ve Enver Paşalar hazretleriyle görüştüm!
    Bunu söyleyen zat, daha birkaç ay evvel veliahtlığında Talat ve Enver Paşalardan nefret duyduğunu anlatan ve bu adamların memleketi mahvolmaktan başka bir neticeye götürmesi mümkün olmayan teşebbüslerini eleştiren Vahdettin idi:
    Şimdi Padişah ve Halife Vahdettin, bu zatlarla görüşmüş, memleketin selameti için gereken tedbirleri almış bulunuyor; Vahdettin demek istiyordu ki:
    — Siz vazife ve yetkinizin üstünde benimle laubalilik mi etmek istiyorsunuz?
    Bu maksadı anladıktan sonra, Vahdettin karşısında benim vicdani görevim son bulmuştu. Ayağa kalktım. İzin istedim. Gözlerini kapadı ve hiçbir kelime söylemeksizin elini uzattı.
    Salondan çıktığım vakit Naci Paşa gözlerimdeki üzüntüyü okumuş gibi göründü. Bir şey söylemeden, uzaklaştım. Pera Palas'taki daireme geldim ve düşünmeye başladım. Hacı zannettiğimiz zatın birinin koltuğunun altından haç çıkmıştı. Artık başka bir şey aramak lazımdı.

    - Falih Rıfkı Atay, Mustafa Kemal'in Ağzından Vahdettin, 1955.




  • Mustafa Kemal, Büyük Harbe girmek aleyhinde idi: Kafa ve sanat adamı olduğu için!
    Mustafa Kemal, Kurtuluş Harbini bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için!
    İşte size bütün kitabın özü: İlim ve vatan adamı olunuz.
    Hiçbiri yalnız başına, ne sizi, ne de milletinizi kurtarabilir.

    - Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı, 1932.
  • Ama Atatürk'ün diktatörlüğü dehanın diktatörlüğüdür. "Ben böyle istiyorum." yerine, "Efendiler şöyle bir teklif var." dedi, efendiler de kabul etti.

    A. M. Celâl Şengör, Dâhi Diktatör, 2014.
  • Evet, on sekizinci yüzyılın sonlarından beri kurtuluş yolu arıyoruz. Altı ihtilal yaptık. Doğru "teşhis" koyan ve doğru "tedavi" yolu gösteren yalnız Atatürk devrimciliği olmuştur.
    Kurtuluş, onun gösterdiği bu yolda Türkiye Türklüğünü Batı medeniyet toplumları arasına katmaktır.
    Ne sağa ne sola sapmaksızın onun yolunda yürümektir.

    - Falih Rıfkı Atay, Kurtuluş, 1966.
  • 1919-1920 yıllarında manzara şudur: Bir sürü leş kargası, bir cesedin üzerine üşüşmüşler, her biri kendisi için mümkün olduğu kadar büyük bir parça koparmaya çalışıyor. Atatürk, bu cesedi leş kargalarının elinden kurtaracak ve ondan yepyeni bir devlet yaratacaktır.

    - Fahir Armaoğlu, Türk Siyasi Tarihi, Kronik Kitap 1. baskı - Eylül 2017.
  • ATATÜRK'Ü DÜŞÜNÜRKEN

    Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar
    Bahçeleri talan eden bir deli rüzgârdı
    Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar
    Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı

    Gel gör ki Atatürk'ün ölümünden bu yana
    Sonbahar dahi bir tuhaf bir başka geliyor
    Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana
    Türk yüreklerimizi burka burka geliyor

    - Cahit Sıtkı Tarancı, Türk Dili, Aralık 1951.
  • Nutuk'un sonunda Atatürk'ün "Gençliğe Hitabe"si yer alır ve burada Atatürk Cumhuriyet'i gençliğe emanet eder. Buradaki gençlik hem yaşça hem "başça" gençlik olarak anlaşılabilir ve sanırım devrimcilik anlamındadır. Hatırlanacağı üzere, 19. yüzyıl boyunca Fransız İhtilali'nden esinlenen devrimci hareketlere "genç" sıfatı yakıştırılırdı. En ünlüsü Mazzini'nin başını çektiği "Genç İtalya" hareketidir. Sonra, tabii "Genç Türkler" vardır ki iki kuşaktır: Namık Kemal kuşağı, İT kuşağı.

    - Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi, 2007.
  • Millî şuur ve gurura malik liderlerin en büyük faydası, toplumu aşağılık duygusuna düşmekten korumaktır. Bir millet büyük iş yapabilmek için, kendisinin büyük millet olduğu inancını duymalıdır. Atatürk devrinde, Türk milleti nüfus, servet, teknik ve kültür bakımından bugüne göre çok geride olmasına rağmen manevî güç bakımından kudretliydi ve onun içindir ki, kendisinde her tehlikeyi yenebilmek inanç ve kuvveti bulunuyordu.

    - Hüseyin Nihal Atsız, Orkun - 1. sayı, Şubat 1962.
  • Mustafa Kemal Paşa'nın dahi ataşemiliterlik dönemine dair pek zikretmediği bir gerçek vardır: Fransızcasının yanında iki de Balkan dili bilmektedir ve bu lisan bilgisini ataşemiliterliği sırasında Sofya, Çetine ve Bükreş gibi yerlerde sık sık kullandığı bilinmektedir.

    - İlber Ortaylı, Türkiye'nin Yakın Tarihi, 2010.
  • E burayı neden troll basmamış kaleye mi girememişler nolmuş anlamadım.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Mustafa Kemal ordunun yıldızı idi. Fakat onun hırslarında sınır olmadığı inancında bulunan Enver ve partizanları, kendisi ile Anafartalar üzerine yapılan bir konuşma, fotoğrafı ile birlikte “Harp Mecmuası”nda basıldığı sırada baskıyı durdurup fotoğrafı çıkartmışlar, yerine Liman von Sanders’in fotoğrafını koydurmuşlardı. İstanbul’u bir Alman bile kurtarmış olmalı, fakat Mustafa Kemal, Sarıkamış bozgununun manevî yükü altında kıvranan Enver’i gölgede bırakmamalı idi.

    - Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1961.
  • Ona göre İstanbul'dakiler daha şimdiden bitmiştir. Her attıkları adım hatadır. Ama mademki harp açılmıştır. Kendisi harpten kaçmayacaktır. Ordusunun, rütbesinin kendine düşen vazifelerini yılmadan yapacaktır. Ateş hatlarında, cephe kumandanlıklarında, hem de macera şeklinde olmadan, hesaplı, kitaplı davranışlarıyla kahramanlıklar yaratacaktır. Ona inanmayanlara, onu içkiye düşkün, günlük yaşayışı karışık diye hor görenlere, askerlik sanatının, cesaretinin ve zaferin harikalarını gösterecektir.

    - Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt I), 1963.
  • Mustafa Kemal’in Anadolu’ya gönderilişinde, son Padişah Vahideddin’in gizli hesapları olduğu, onu kendisinin seçtiği, yetkilendirdiği, onu desteklediği, ona büyük paralar tahsis ettiği, hulâsa Vahideddin’in neredeyse millî hareketin öncüsü olduğu gibi yazılar, iddialar, son zamanlarda belli kaynaklardan ortaya sürülmektedir. Hattâ, şimdi Millî Selâmet Partisi adını alan eski Nizam Partisi’nin, Almanya’da Türk işçileri için yayımladığı Nizam gazetesinde (şimdi bu gazetenin adı Hamle olmuştur) Anadolu’yu Mustafa Kemal’in değil, Padişah Vahideddin’in kurtardığı savunulmuştur. Bunların gerçekle bir zerre ilgisi yoktur. Bunları doğrulayacak tek belge, hattâ işaret mevcut değildir. Bütün bu akıl ve gerçek dışı çabalar, son yıllarda Mustafa Kemal’i inkâr etmek yolundaki örgütlü gayretlerinin çeşitli taşkınlıklarından biridir. Hepsi de onun büyüklüğü ve hizmetleri karşısında, bazı adi politikacılarla, küçük adamların aşağılık duygularından gelen, geriye dönüş çabalarının ve irtica gayretlerinin yüze vurmasından başka bir şey değildir.

    - Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt II), 1964.

    Not: MSP dediği, Nizam Partisi dediği bilindiği gibi Necmettin Erbakan kafasıdır. O kafa, ta o zamanlarda ortaya çıkmış, çoğalmış ve bugüne kadar da gelmiştir siyaset sahnesinde.




  • Halktan biri olarak doğdu. Bir adsızdı. Adını kendi yaptı. Ama öldüğü gün ona:
    - Milletin en büyük evladı, dediler. Çağın ve insanlığın büyük evladı, dediler...
    Şimdi hem soydaşları, hem bütün dünya, O'nu böyle anarlar...

    - Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam (Cilt III), 1965.
  • Tahran'da, Fransa ile Uzak Doğu arasında ticari münasebetlerde bulunan bir Hintli iş adamı ile tanışmıştım. Söze bir hatırasını anlatmakla başlamıştı. "1938 kasımının 10'unda ortaklarımla bir iş görüşmesinde bulunmak üzere Saygon'a gitmiştim. Her gidişimde kalabalık görmeye alıştığım şehrin cadde ve meydanlarını bu sefer öylesine tenha bulmuştum ki , şaşırıp kalmıştım ve beni karşılamaya gelen arkadaşıma, 'Ne var?Bugün bir bayramınız ya da bir tatil gününüz müdür?' diye sormuştum. Hüzünlü bir sesle aldığım cevap şu olmuştu: 'Haberiniz yok mu? Bu sabah Mustafa Kemal öldü. Halk, o millet kurtarıcısının istirahati ruhu için dua etmek üzere hep mabetlere koşuşup kapandılar.'" Hintli iş adamına "Siz gittiniz mi?" diye sorunca Hintli iş adamı öfkelenir gibi: "Hiç gitmez miyim? Hele İngiliz esareti altında bulunduğumuz o zamanlarda..." dedi.

    - Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk, 1946.




  • Atatürk, yıpratılma seansları ile zarar görmeyecek, son derece önemli ve anıtsal bir siyasi portredir. Dolayısıyla, Atatürk'süz tarih düşünülemez. Bunun böyle olduğu zamanla daha da iyi anlaşılacaktır. Tarih, Atatürk'ün etrafında şekillenmelidir ve öyle de olacaktır.

    - İlber Ortaylı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 2018.
  • (ÖZEL)

    Yemek
    *
    yerdi.

    - Yılmaz Özdil, Mustafa Kemal, 2018.
  • Geceye bir fotoğraf.
  • Hayalimizde ne varsa, onun yıkılmaz ve karşı konulmaz itibarına güvenerek gerçekleştirecektik. Hâlbuki onun devrimciliği, bizim hayallerimizi bile aşan bir enginlikte idi. Mavi gözlerine baktıkça, gelecek zamanların rüyalarını görürdük. Acaba eserini tamamlayıncaya kadar yaşayacak mıydı? Bütün kaygımız bundan ibaret.

    - Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1961.
  • 
Sayfa: önceki 1415161718
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.