Şimdi Ara

Oku ya da sen de yaz

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
28
Cevap
0
Favori
437
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama

    kaç zamandır yüzüm tıraşlı
    gözlerim şafak bekledim
    uzarken ellerim
    kulağım kirişte
    ölümü özledim anne
    yaşamak isterken delice

    bugün görüş günü
    günlerden salı
    islak
    sarı bir yağmur
    ülkemin neresine bakarsa ay
    orada yitik bir anne ağlıyor
    sen aralıyorsun yağmuru
    acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
    sonra bir umut koşuyorsun
    yüreğin avcunda
    ısırırken
    çırpıntı gözlerini
    (ah verebilseydim keşke
    yüreği avcunda koşan
    herbir anneye
    tepeden tırnağa oğula
    ve kıza kesmiş
    bir ülkeyi armağan
    koşma anne
    birdenbire batacak olan
    düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
    oysa benim için gece
    ışık hızıyla koşan
    kısa ve soğuk bir zamandır
    bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
    uykusuz
    yorgun
    ve korkak

    sanırım baytardı
    yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
    ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
    boşver hipokrat amca
    üzülme ne olur
    sen de anne
    sen de üzülme
    hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
    ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
    ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
    korkak kahraman gecelerimi
    düşlerimle sınırsız
    diretmişliğimle genç
    şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
    usulca açılıverdi
    yanağımda tomurcuk

    pir sultan'ı düşün anne
    şeyh bedrettin'i
    börklüce'yi
    torlak kemal'i düşün anne
    hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
    utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
    onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
    ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
    deniz'i düşün anne
    her mayıs şafağında uzun
    uzun döverken darağaçlarını
    ve o şafaktan doğma
    onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
    insanları düşün anne
    düşün ki yüreğin sallansın
    düşün ki o an
    güneşli güzel günlere inanan
    mutlu bir yusufçuk havalansın

    sıcak omuzlar değerken omzuma
    buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
    bayraklar ve türkülerle
    kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

    kurşunlar sıktılar alnıma
    açık alanlarda ağır
    kartalların konup kalktığı
    yalçın kayalardan biriydim
    ölüp dirildim yeniden
    güneşli güneşsiz akşamlarda

    mutlu yarınlar adına
    özgürlük adına ekmek adına
    üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
    dirilip dönmesin diye hiroşimalar
    tahtadan atların boynuna çıplak
    ölümlerle yatmasın diye çocuklar
    aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
    kardeşlik adına
    havadaki kuş denizdeki balık adına
    yürüdüm yıllar boyu

    dönüp bakmadım arkama
    ıraktı gözlerim cok ırak
    izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
    kalsa da silinir gider
    yalnızca bir ağıt gibi çakılır
    ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

    tören adımlarıyla ölmek
    ne garip şey anne
    kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
    bütün gözler üstümde

    sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
    masa üstünde üşüyen bir sigara
    yanında küçücük bir cam bardak
    içinde rengi bu gecenin
    cılız titrek bir kibrit
    kağıt kalem
    sandalye
    geride flu
    yağlı
    büküm büküm bir ip
    ve çingene kuralına uygun
    değişmez dekoru mudur
    idam mahkumunun

    kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
    yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
    oysa birazdan boynumu kıracaklar
    pul pul dökülecek yaz sivası eylül'ün

    ben ölümü asıl az ötede titreyen
    çingenenin kara kıllı ellerinde gördüm
    anladım ki küllenen sigaradır
    soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

    yani benim güzel annem
    alacaşafağında ülkemin
    yıldız uçurmak varken
    oturup yıldızlar içinde
    kendi buruk kanımı içtim

    ne garip duygu şu ölmek
    öptüğüm kızlar geliyor aklıma
    bir açıklaması vardır elbet
    giderken darağacına

    geride
    masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
    bağışla beni güzel annem
    oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
    elleri değsin istemedim
    gözleri değsin istemedim
    ağlayıp koklayacaktın
    belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

    usul adımlarla yürüdüm ömrümü
    karşımda kurum kurum-laşan darağacı
    (tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
    ökse de olsa dört bir yanı)
    birdenbire acıdı boynum
    gelecekler var birbiri ardınca genç
    yakışıklı

    ne olur işçi kadınım
    az yumuşak dik
    şu kefenin yakasını

    yaşamak ağrısı asıldı boynuma
    oysa türkü tadında yaşamak isterdim
    çiçekleri kokmak ırmakları akmak
    yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
    su başlarında aylak sektirmek kavalımı
    sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
    anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
    o güzel günleri görenler arasında
    bir soluk ben de yaşamak isterdim
    bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
    öperken siya-u jakond'u tebessümünden
    işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
    bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
    nazım'in gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

    ölmek ne garip şey anne
    bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
    sedef kakmalı bir kutu içinde
    vermek isterdim çocukların ellerine
    sonra
    sonra benim güzel annem
    damdan düşer gibi
    vurulmak isterdim bir kıza

    künyemi okudular
    suçumuz malum

    gecenin kıyısında durmuşum
    kefenin cebi yok
    koynuma yıldız doldurmuşum
    koşun çocuklar çocuklar koşun
    sabah üstüme
    üstüme geliyor
    yanlış mı duydum yoksa
    erkenci bir horoz mu ötüyor
    keskin bir acı bilenmiş
    gitgide yaklaşıyor sonum

    iri sözlerim yoktu söyleyecek
    usulca baktım yüzlerine
    bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
    göçtü ayaklarının dibine

    korkutamadılar beni anne
    avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
    darağacı
    bir zaman rüzgarda
    saçını tarayan telli kavak değil mi
    boynumdaki kemendi bir oğle sonu bükerken o kız
    sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
    söyle anne
    o çingene
    bir çicek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
    bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
    sevmedi mi çılgınca

    kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
    işkenceler zindanlar hücreler
    savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
    açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
    mideme karşı
    kısacası
    bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
    gülmek umut etmek özlemek
    ya da mektup beklemek
    gözleri yatırıp ıraklara

    ölmek ne garip şey anne
    artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
    şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
    mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
    baba olamayacağım örneğin
    toprak olmak ne garip şey anne
    ceplerimde el yerine balyoz taşırken
    korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
    ve yüreğimin ırmakları taştı
    taşacakken
    ölmek ne garip şey anne

    uçurumlar ki sende büyür
    dağdır ki sende göçer
    ben yaprak derim çiçek derim
    cam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
    gül yanaklı çocuğa benzer
    yine de
    oğlunu yitirmek kimbilir
    ne garip şey anne

    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama
    kırıldıysa düş evinin kapısı
    bütün kırık kapıların çağrılısıyım
    kızların yanaklarında çukurlaşan
    biten başlayan aşkların ortasındayım
    her kavgada ölen benim
    bayrak tutan çarpışan
    her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
    özlem benim kavga benim aşk benim
    bekle beni anne
    bir sabah çıkagelirim

    bir sabah anna bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
    cam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
    o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
    öylece kalkar uykudan salterler
    dişleyip tükürmeden sigaralarını
    türkü tadında giyinirken işçiler

    bir sabah anna bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    adı başka sesi başka nice yaşıtım
    koynunda çicekler
    çicekler içinde bir ülke getirirler
    başlarını koymak için yoğun dizine
    sen hazır tut dizini anne
    o mükemmel güne







  • Çok uzun okuyamam ben bunu yaaa...
    Şiir de yazamam ben ne olcak şimdi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi nick -- 15 Temmuz 2005, 22:17:07 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: nick

    Çok uzun okuyamam ben bunu yaaa...
    Şiir de yazamam ben ne olcak şimdi
    Aaa sen yazma zaten, bildiğin şiir yok mu hiç
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    Aaa sen yazma zaten, bildiğin şiir yok mu hiç

    Alıntıları Göster
    "Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
    Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
    Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
    Ve tarihle yargıla..."

    Bal değildir ölüm bana,
    İdam gül değildir bana,
    Geceler çok karanlık,
    Gel düşümdeki sevgilim,
    Ay ışığı yedir bana...

    ”Ahh... Ben hasrete tutsağım,
    Hasretler tutsak bana
    Bıyığımdan gül sarkmaz,
    Bıyık bırakmak yasak bana,
    Mahpus bana, sus bana.
    Yağlık ilmek boynuma...
    Sevgili yerine
    Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
    Ve sonra sabırla beklerim,
    Bulutları çekersiniz üstümden,
    Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
    Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
    Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
    Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
    Gözlerimde güneş koşar,
    Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma...”

    Duygu bana, öykü bana,
    Roman gibi her an bana
    Hücremde yalnızım gel,
    Gel düşümdeki sevgilim,
    Soyunup hazırlan bana.

    “Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
    Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
    Hoşçakalın sevdiklerim;
    Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
    Bütün doğa hoşçakalın...
    Hoşçakalın sevdalılar,
    Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
    Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
    Hoşçakalın...
    Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
    Sevda türküleri ve şiirler.
    Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
    Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
    Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
    Hoşçakalın ağız tatlarım;
    Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
    Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
    Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
    Ve kalemimi, ve saatimi,
    Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
    Hoşçakalın, hoşçakalın...”

    Dostum bana, sevdam bana,
    Soluğunu geçir bana,
    Uyku tutmuyor gözüm,
    Anılar sıraya girdi.
    Gel anne süt içir bana.

    ”Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
    Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
    Yedi bölge, dört deniz,
    Yedi iklim, altmış yedi şehir,
    Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
    Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
    Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
    Ve işçiler ve köylüler...
    Hoşçakal ülkem
    Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
    Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
    Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
    Sınırlı olmayan mekâna,
    Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
    En sevda halimle, en yaşayan halimle,
    Gidiyorum dostlarım,
    Hoşçakalın, hoşçakalın...
    Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
    Beni yüreğimle, beni özümle,
    Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
    Tarihle anla beni,
    Ve öyle yargıla.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: beckhir

    "Titrek bir mum alevinin havaya bıraktığı bulanık bir is,
    Ve göz gözü görmez bir sis değildik biz
    Beni bilimle anla iki gözüm, felsefeyle anla,
    Ve tarihle yargıla..."

    Bal değildir ölüm bana,
    İdam gül değildir bana,
    Geceler çok karanlık,
    Gel düşümdeki sevgilim,
    Ay ışığı yedir bana...

    ”Ahh... Ben hasrete tutsağım,
    Hasretler tutsak bana
    Bıyığımdan gül sarkmaz,
    Bıyık bırakmak yasak bana,
    Mahpus bana, sus bana.
    Yağlık ilmek boynuma...
    Sevgili yerine
    Koynuma idamlar alır, idamlar alır yatarım,
    Ve sonra sabırla beklerim,
    Bulutları çekersiniz üstümden,
    Suçsuzluğumun yargılayıcılarını yargılarsınız,
    Ve o güzel geleceği getirirsiniz bana...
    Ölüm tanımaz işte o zaman sevgim,
    Tırnaklarımı geçirip toprağın sırtına, doğrulurum,
    Gözlerimde güneş koşar,
    Ve çiçekler ekersiniz, çiçekler ekersiniz toprağıma...”

    Duygu bana, öykü bana,
    Roman gibi her an bana
    Hücremde yalnızım gel,
    Gel düşümdeki sevgilim,
    Soyunup hazırlan bana.

    “Biraz sonra asmaya götürecekler beni,
    Biraz sonra dalımdan koparıp öldürecekler beni,
    Hoşçakalın sevdiklerim;
    Dört mevsim, yedi kıta, mavi gök...
    Bütün doğa hoşçakalın...
    Hoşçakalın sevdalılar,
    Çocuklar, üniversiteliler, genç kızlar,
    Sonsuz uzay, gezegenler ve yıldızlar,
    Hoşçakalın...
    Hoşçakalın senfoniler, oyun havaları,
    Sevda türküleri ve şiirler.
    Bildirilerimizin ve seslerimizin yankılandığı şehirler.
    Dağlarında yürüdüğümüz toprak,
    Yalınayak eylem adımlarıyla geçtiğimiz nehirler hoşçakalın...
    Hoşçakalın ağız tatlarım;
    Sıcak çorbam, çayım, sigaram...
    Havalandırma sıram, banyo sıram, kelepçe sıram...
    Parkamı, kazağımı, eldivenlerimi, ayakkabılarımı,
    Ve kalemimi, ve saatimi,
    Ve kavgamı bıraktığım sevgili dostlar
    Hoşçakalın, hoşçakalın...”

    Dostum bana, sevdam bana,
    Soluğunu geçir bana,
    Uyku tutmuyor gözüm,
    Anılar sıraya girdi.
    Gel anne süt içir bana.

    ”Hoşçakalın anılarımı bıraktığım insanlar,
    Mutluluğu için dövüştüğüm insanlar,
    Yedi bölge, dört deniz,
    Yedi iklim, altmış yedi şehir,
    Okullar, mahalleler, köprüler, tren yolları...
    Deniz kıyıları, balıkçı motorları, takalar,
    Asfalt yolu boyu dizilmiş fabrikalar,
    Ve işçiler ve köylüler...
    Hoşçakal ülkem
    Hoşçakal anne, hoşçakal baba, kardeşim,
    Hoşçakal sevgilim, hoşçakal dünya,
    Hoşçakalın dünyanın bütün halkları,
    Sınırlı olmayan mekâna,
    Sınırlı olmayan zamana gidiyorum ben;
    En sevda halimle, en yaşayan halimle,
    Gidiyorum dostlarım,
    Hoşçakalın, hoşçakalın...
    Beni yaşamımla sorgula iki gözüm,
    Beni yüreğimle, beni özümle,
    Bilimle anla beni, felsefeyle anla beni,
    Tarihle anla beni,
    Ve öyle yargıla.

    Alıntıları Göster
    Ahmet Kayacılar belli oluyo




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    Ahmet Kayacılar belli oluyo

    Alıntıları Göster
    fake

    işte en sevdıgım şiir
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Piêr Dé Sans

    fake

    işte en sevdıgım şiir

    Alıntıları Göster
    Bu daha kısa üşenmezsiniz inşallah okumaya


    hani erken inerdi karanlık,
    hani yağmur yağardı inceden,
    hani okuldan, işten dönerken,
    işıklar yanardı evlerde,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani ay herkese gülümserken,
    mevsimler kimseyi dinlemezken...
    hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani hepimiz arkadaşken,
    hani oyunlar tükenmemişken,
    henüz kimse bize ihanet etmemiş,
    biz kimseyi aldatmamışken,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
    hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
    daha biz kimseye küsmemiş,
    daha kimse ölmemişken,
    eskidendi, çok eskiden.

    şimdi ay usul, yıldızlar eski
    hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
    geçen geçti,
    geçen geçti,
    geceyi söndür kalbim
    geceler de gençlik gibi eskidendi
    şimdi uykusuzluk vakti.

    murathan mungan




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    Bu daha kısa üşenmezsiniz inşallah okumaya


    hani erken inerdi karanlık,
    hani yağmur yağardı inceden,
    hani okuldan, işten dönerken,
    işıklar yanardı evlerde,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani ay herkese gülümserken,
    mevsimler kimseyi dinlemezken...
    hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani hepimiz arkadaşken,
    hani oyunlar tükenmemişken,
    henüz kimse bize ihanet etmemiş,
    biz kimseyi aldatmamışken,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
    hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
    daha biz kimseye küsmemiş,
    daha kimse ölmemişken,
    eskidendi, çok eskiden.

    şimdi ay usul, yıldızlar eski
    hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
    geçen geçti,
    geçen geçti,
    geceyi söndür kalbim
    geceler de gençlik gibi eskidendi
    şimdi uykusuzluk vakti.

    murathan mungan

    Alıntıları Göster
    "salkım salkım tan yelleri estiğinde
    mavi patiskaları yırtan gemilerinle
    uzaktan seni düşünürüm istanbul
    bin bir direkli halicinde akşam
    adalarında bahar
    süleymaniyende güneş
    hey sen güzelsin kavgamızın şehri

    ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    bakışlarımda akşam karanlığın
    kulaklarımda sesin istanbul

    ve uzaklardan
    ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    plajlarında karaborsacılar
    yağlı gövdelerini kuma sermiştir
    kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
    balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
    meyvesini birlikte devşirirler
    sen şimdi haramilerin elindesin istanbul

    et tereyağı şeker
    padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
    yumurta masalıyla büyütülür çocukların
    hürriyet yok
    ekmek yok
    hak yok
    kolların ardından bağlandı
    kesildi yolbaşların
    haramilerin gayrısına yaşamak yok

    almış dizginleri eline
    bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
    onların kemik yalayan dostları
    onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
    ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
    ve sen
    ve sen haktan bahseden ortaköyün cibalinin işçisi
    seni öldürürler
    seni sürerler
    buhranlar senin sırtından geçiştirilir
    ipek şiltelerin istakozların
    ve ahmak selâmeti için
    hakkında idam hükümleri verilir

    haktan bahseden namuslu insanları
    yağmurlu bir mart akşamı topladılar
    karanlık mahzenlerinde şehrin
    cellatlara gün doğdu
    kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
    bir kalem yazın vardır
    dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
    söylenmez

    haramiler kesmiş sokak başlarını
    polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
    haramilerin elinde
    ve mahzenlerinde insanlar bekler
    gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
    bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
    can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde

    boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    bulutların ardında damla damla sesler
    gülen çehreleri ve cesaretleriyle
    arkadaşlar çıktı karşıma
    dindi şakaklarımın ağrısı

    bir kadın yoldaş tanırdım
    bir kardeş karısı
    hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
    ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
    cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
    gebeliğin dokuzuncu ayında
    aç kurtların varoşlara saldırdığı
    tipili bir gece yarısı
    sırtında çok uzak bir köyden indirdi
    otuzbeş kiloluk sırrımızı
    zafer kanlı zafer kıpkırmızı

    boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    bekle bizi
    büyük ve sakin süleymaniyenle bekle
    parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
    mavi denizlerine yaslanmış
    beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
    ve bir kuruşa yenihayat satan
    tophanenin karanlık sokaklarında
    koyunkoyuna yatan
    kirli çocuklarınla bekle bizi
    bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
    bekle dinamiti tarihin
    bekle yumruklarımız
    haramilerin saltanıtını yıksın
    bekle o günler gelsin istanbul bekle
    sen bize lâyıksın."



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gaye -- 15 Temmuz 2005, 22:38:34 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    Bu daha kısa üşenmezsiniz inşallah okumaya


    hani erken inerdi karanlık,
    hani yağmur yağardı inceden,
    hani okuldan, işten dönerken,
    işıklar yanardı evlerde,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani ay herkese gülümserken,
    mevsimler kimseyi dinlemezken...
    hani çocuklar gibi zaman nedir bilmezken,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani hepimiz arkadaşken,
    hani oyunlar tükenmemişken,
    henüz kimse bize ihanet etmemiş,
    biz kimseyi aldatmamışken,
    eskidendi, çok eskiden.

    hani şarkılar bizi bu kadar incitmezken,
    hani körkütük sarhoşken gençliğimizden,
    daha biz kimseye küsmemiş,
    daha kimse ölmemişken,
    eskidendi, çok eskiden.

    şimdi ay usul, yıldızlar eski
    hatıralar gökyüzü gibi gitmiyor üstümüzden
    geçen geçti,
    geçen geçti,
    geceyi söndür kalbim
    geceler de gençlik gibi eskidendi
    şimdi uykusuzluk vakti.

    murathan mungan

    Alıntıları Göster
    ben san sadece aramıza hoş geldin diyorum gaye. aslında şiirlerim var ama uykum da war yatıcam ben yarın yazarım oks.hade iyi geceler




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    Aaa sen yazma zaten, bildiğin şiir yok mu hiç

    Alıntıları Göster
    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo




  • quote:

    Orijinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    quote:

    Orjinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo


    Alıntıları Göster
    Oyun, Ezginin Günlüğü

    Yundun yıkandın suyumda
    Yangınımdan ziyansız çıktın
    Bulutuma dokundun güneşimi tuttun
    Dağlarımı denizimi göğümü aştın
    Dize geldi zaman eğildi önünde
    Ah efendim bırak beni
    Bir başım var alıp gideyim
    Ah efendim bırak gideyim
    Oyun bu, sen kazandın ben kaybettim
    Küçücüktüm
    Neler neler gelirdi aklıma, hala gelir
    Sarhoş olurdum geceden
    Yıldızlara böceklere hesap verirdim sade
    Ah efendim, bir başım var alıp gideyim ben kaybettim
    Geldin oturdun soframa
    Yaktın beni canımı küle çevirdin
    Ateşim suyum gülüm vardı
    Yedin beni herşeyimi tükettin
    Dize geldi zaman eğildi önünde
    Ah efendim bırak beni
    Bir başım var alıp gideyim
    Ah efendim hiç anlamadın
    Sen kazandın ama ben haklıydım

    www.yigit.gen.tr/lyrics




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Gaye

    quote:

    Orjinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo


    Alıntıları Göster
    onu uydurana kadar canım çıktı benim




  • quote:

    Orijinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo



    güzel...
    ama keşke fake le yazmasaydın...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: beckhir

    quote:

    Orjinalden alıntı: argh

    Ay ışığı oldun
    Yanlız gecelerimin
    Şarkılar söylüyor artık kalbim
    Ellerini tutabilsem düşecek belki ateşim

    Seni ilk gördüğüm an
    Oldu bana bir armağan
    Yasta gönlüm sensiz
    Ağlıyorum sessiz sessiz
    Dağları del deseler delerim
    Issız çölleri geçerim
    Ne istersen yaparım
    Izdırabımı dindir yeter
    Benim için sensizlik keder
    İzin ver bana kader
    Latife'i şahane ay dan güzel
    Masal olsun hayatımız
    İç çekip ağlayan aşıklara
    Yaralı kalplere ve yaslı bakışlara
    Olmaz deme sakın
    Razı olursan gönlümdeki şenliğe bakın
    Uslanmaz ruhum ammavelakin
    Maksadına ererse mutluluk yakın


    *bu benden
    *şiirdeki isimi buldunuzmu
    *şiiri kıza okutamadık ama olsun şimdi bi işe yarıyo



    güzel...
    ama keşke fake le yazmasaydın...

    Alıntıları Göster
    bu fake meselesi korku filmine döndü .hani adam filim boyunca "ben gerçeğim,ben gerçeğim" diye baarıp dururda diyerleride "hadi len sahtesin sen" derler ya




  • quote:

    Orijinalden alıntı: argh

    bu fake meselesi korku filmine döndü .hani adam filim boyunca "ben gerçeğim,ben gerçeğim" diye baarıp dururda diyerleride "hadi len sahtesin sen" derler ya

    Alıntıları Göster
    hiç sorma ya
  • quote:

    Orijinalden alıntı: argh

    bu fake meselesi korku filmine döndü .hani adam filim boyunca "ben gerçeğim,ben gerçeğim" diye baarıp dururda diyerleride "hadi len sahtesin sen" derler ya

    Alıntıları Göster
    Her Şey Sevgiyle Başlar, Bülent Ortaçgil

    Üstüme gece çökmüş
    Ama içim ışıl ışıl
    Beklerim ta sabaha kadar
    Beklerim de
    Geceyi değiştiremem
    Gecenin gücü beni aşar
    Herşey anını bekler

    Hadi gel senin zamanın artık
    Yürüsene benim ile
    Hadi gel senin zamanın artık
    Senin zamanın artık

    Sessizlikte insan
    Belki aradığını duyar
    Ama her kulak işitmez
    Bir kişi bulur
    İkincisi tohum eker
    Sonra yeşillenir çiçekler
    Herşey zaman ister

    Hadi gel senin zamanın artık
    Yürüsene benim ile
    Hadi gel senin zamanın artık
    Senin zamanın artık

    Yanımda dur
    Usulca koluma dokun
    Al ellerim senin olsun
    Yüzüme bak
    Sana anlatacak
    Çekinme güven bana
    Herşey sevgiyle, herşey sevgiyle başlar

    Hadi gel senin zamanın artık
    Yürüsene benim ile
    Hadi gel senin zamanın artık
    Senin zamanın artık

    www.yigit.gen.tr/lyrics




  • quote:

    Orijinalden alıntı: argh

    bu fake meselesi korku filmine döndü .hani adam filim boyunca "ben gerçeğim,ben gerçeğim" diye baarıp dururda diyerleride "hadi len sahtesin sen" derler ya

    Alıntıları Göster
    quote:

    Orjinalden alıntı: argh

    bu fake meselesi korku filmine döndü .hani adam filim boyunca "ben gerçeğim,ben gerçeğim" diye baarıp dururda diyerleride "hadi len sahtesin sen" derler ya


    delilerde ben deli değilim der zaten




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sputnick

    Her Şey Sevgiyle Başlar, Bülent Ortaçgil

    Üstüme gece çökmüş
    Ama içim ışıl ışıl
    Beklerim ta sabaha kadar
    Beklerim de
    Geceyi değiştiremem
    Gecenin gücü beni aşar
    Herşey anını bekler

    Hadi gel senin zamanın artık
    Yürüsene benim ile
    Hadi gel senin zamanın artık
    Senin zamanın artık

    Sessizlikte insan
    Belki aradığını duyar
    Ama her kulak işitmez
    Bir kişi bulur
    İkincisi tohum eker
    Sonra yeşillenir çiçekler
    Herşey zaman ister

    Hadi gel senin zamanın artık
    Yürüsene benim ile
    Hadi gel senin zamanın artık
    Senin zamanın artık

    Yanımda dur
    Usulca koluma dokun
    Al ellerim senin olsun
    Yüzüme bak
    Sana anlatacak
    Çekinme güven bana
    Herşey sevgiyle, herşey sevgiyle başlar

    Hadi gel senin zamanın artık
    Yürüsene benim ile
    Hadi gel senin zamanın artık
    Senin zamanın artık

    www.yigit.gen.tr/lyrics

    Alıntıları Göster
    en sonunda çırılçıplak soyunup caddede koşucam "gerçeğim ben ,gerçeğim ben" diye




  • quote:

    Orijinalden alıntı: argh

    en sonunda çırılçıplak soyunup caddede koşucam "gerçeğim ben ,gerçeğim ben" diye

    Alıntıları Göster
    kapat gözlerini ve derin bir nefes al.işte ben o duyduğun çam kokusu'yum.saçlarında hissettiğin rüzgar,çevreni saran karanlığım.bazen dizin'deki yara ,bazende yanağından süzülen bir damla yaşım.bazen dokunursun bana,bazende hiç farkıma varmadan geçer gidersin.biliyorum bensiz yaşayamaz sın.yaradana yalvarmak için yüzünü yere eğdiğinde de sebebi benim,en kötü günahları işlediğinde'de.söyle benim adımı


    *bunu şimdi yazdım şiir bana göre diil daha çok düz yazıyı severim



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi argh -- 15 Temmuz 2005, 23:25:45 >




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.