Şimdi Ara

Okuduğunuz, sonu en güzel biten şiir? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
31
Cevap
0
Favori
9.152
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: etusch

    Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi döküntü -- 10 Haziran 2009; 20:44:19 >
  • Sezai KARAKOÇ Mona Roza şiiri


    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza, siyah güller, ak güller

    Ulur Aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yağmur iğri iğri düşer toprağa
    Ulur aya karşı kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakışın ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Açma pencereni perdeleri çek

    Zeytin Ağaçları söğüt gölgesi
    Bende çıkar güneş aydınlığa
    Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    Seni hatırlatıyor her zaman bana
    Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    Zambaklar en ıssız yerlerde açar
    Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    Işıksız ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en ıssız yerlerde açar

    Ellerin ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmakların

    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
    Saat onikidir, södü lambalar
    Uyu da turnalar girsin Rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

    Akşamları gelir incir kuşları
    Konar bahçenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sarı
    Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
    Akşamları gelir incir kuşları

    Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
    İncir kuşlarının bakışlarında
    Hayatla doldurur bu boş yelkeni
    O masum bakışlar Su kenarında
    Ki, ben, Mona Roza bulurum seni

    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
    Henüz dinlemedin benden türküler
    Benim aşkım sığmaz öyle her saza
    En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

    Artık inan bana muhacir kızı
    Dinle ve kabul et itirafımı
    Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    Alev Alev sardı her tarafımı
    Artık inan bana muhacir kızı

    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    Birgün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    Altın bilezikler, o kokulu ten
    Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki, kapalı gece ve Güne
    Altın bilezikler, o kokulu ten

    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadı kırık kuş merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak! Mona Roza, siyah güller, ak güller.


    Sezai KarakoÇ




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hover_Craft

    Bunun kadar güzelini okumadım.
    'Yıkın Heykellerimi'


    "Ey milletim,
    Ben, Mustafa Kemal'im...
    Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
    Hâlâ en hakiki mürşit, değilse ilim,
    Kurusun damağım, dilim.
    Özür dilerim...
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


    Özgürlük hâlâ,
    En yüce değer
    Değilse eğer...
    Prangalı kalsın diyorsanız, köleler...
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


    Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı,
    Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,
    Baş tacı edebiliyorsanız
    Sanatın içine tüküren adamı...
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


    Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.
    Anlamı kalmadıysa
    Yurtta sulh, dünyada barışın.
    Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.

    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


    Özlediyseniz fesi, peçeyi
    Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
    Hâlâ medet umuyorsanız
    Şıhtan, şeyhten, dervişten.
    Şifa buluyorsanız,
    Muskadan, üfürükçüden...
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...

    Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek...

    Kara çarşafa girsin diyorsanız,
    Yobazın gazabından ürkerek...
    Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız;

    Budur bizim alın yazımız...
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi...


    Fazla geldiyse size,
    Hürriyet, Cumhuriyet...
    Özlemini çekiyorsanız,
    Saltanatın, sultanın...
    Hâlâ önemini anlayamadıysanız,
    Millet olmanın...
    Kul olun, ümmet kalın,
    Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın...
    Unutun tüm dediklerimi.
    Yıkın, diktiğiniz heykellerimi.
    RAHAT BIRAKIN BENİ..."


    Şimdiye kdr bende okumamıştım şiir okumayı çok fazla sevmeyen birisi olarak tek kelimeyle MÜKEMMEL'miş diyebilirim rahatlıkla...




  • Hatırlar mısın ilk yemeğe çıktığımız günü,
    Nasılda elim ayağıma dolaşmıştı hani, Hatırlar mısın,
    bir mecal kalırcasına gülüğünü,
    Şimdi ise bak yüreğimiz bir mecal.
    Dağ başı yalnızlıklarına mahkum ettik birbirimizi.
    Ne zaman biter bu suskunluğumuz bilmem.
    Ya bir ölüm anı çığlığıyla,
    Sahi ben ölürsem ağlar mısın?
    Bana, bana hiç sorma.
    Düşünmek bile acıtıyor içimi.
    Cam kesiği ağrılara gark oluyorum.
    Hem benim bildiğim önce,
    Erkekler ölür.
    O zamanda sen,
    O zamanda sen kalacaksın yapayalnız.
    Ne yapar, ne edersin bu koca şehirde.
    Kim getirir her sabah o çok sevdiğin,
    Taze fırın ekmeğini.
    Kim sular bahçeyi,
    Kim budar yediverenlerini.
    Ve kim koyar sen daha uyanmadan
    Yastığına o en güzel güllerini
    Zor değil mi?
    Yaşamın en zor tarafı işte.
    Kolay değil alışkanlıklardan,
    Bir an için vazgeçmek.
    Zaten, zaten benim tek alışkanlığımda sensin.
    Yok, yok senden vazgeçemem.
    Zaten benim bildiğim,
    Erkekler özür dilemeli ilk,
    Galiba daha bir yakışıyor
    Seni seviyorum demek erkeğe.
    Yok yok, bu sabah kalkınca,
    İlk işim sana sarılıp ve hiç yüksünmeden,
    Ve kırgınlığı bir yana atıp,
    Seni seviyorum demeliyim.
    Seni seviyorum günaydın demeliyim.
    Günaydın bir tanem,
    Seni çok seviyorum.
    Canım karım Günaydın...

    ''bedirhan gökçe''




  • ayrılıkta sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
    acilmis sarmasik gulleri kokulariyla baygin
    en gorkemli saatinde yildiz alacasinin
    gizli bir yilan gibi yuvarlanmis icimde kader
    uzak bir telefonda aglayan yagmurlu genc kadin
    ruzgar uzak karanliklara surmus yildizlari
    mor kivilcimlar geciyor daginik yalnizligimdan
    onu cok ariyorum onu cok ariyorum
    heryerimde vucudumun agir yanik sizilari
    bir yerlere yildirim dusuyorum
    ayriligimizi hisettigim an demirler eriyor hirsimdan
    ay isigina batmis karabiber agaclari gumus tozu
    gecenin irmaginda yuzuyor zambaklar yaseminler unutulmus
    tedirgin gulumser
    cunku ayrilik da sevdaya dahil cunku ayrilanlar hala sevgili
    hic bir ani tek basina yasayamazlar
    her an otekisiyle birlikte hersey onunla ilgili
    telasli karanlikta yumusak yarasalar
    gittikce genisliyen yakilmis ot kokusu
    yildizlar inanilmiyacak bir irilikte
    yansimalar tutmus butun sahili
    cunku ayrilmanin da vahsi bir tadi var
    oyle vahsi bir tad ki dayanilir gibi degil
    cunku ayriliklar da sevdaya dahil
    cunku ayrilanlar hala sevgili
    yanlizlik hizla alcalan bulutlar karanlik bir agirlik
    hava agir toprak agir yaprak agir
    su tozlari yagiyor ustumuze
    ozgurlugumuz yoksa yalnizligimiz midir
    eflatuna calar puslu lacivert bir sis kusatti ormani
    karanlik coktu denize yanlizlik cakmak tasi gibi sert elmas gibi keskin
    ne yanina donsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
    kapini bir calan olmadi mi hele elini bir tutan
    bilekleri bembeyaz kugu boynu parmaklari uzun ve ince
    simsicak bakislari suc ortagi kacamak gulusleri gizlice
    yalnizlarin en buyuk sorunu tek basina ozgurluk ne ise yarayacak
    bir turlu cozemedikleri bu olu bir gezegenin soguk tenhaligina
    benzemesin diye ozgurluk mutlaka paylasilacak suc ortagi bir sevgiliyle
    sanmistik ki ikimiz yeryuzunde ancak birbirimiz icin variz
    ikimiz sanmistik ki tek kisilik bir yalnizliga bile rahatca sigariz
    hic yanilmamisiz her an dusup dusup kristal bir bardak gibi
    tuz parca kirilsak da hala icimizde o yanardag agzi
    hala kipkizil gulumseyen sanki atesten bir tebessum zehir zemberek askimiz

    Attila İlhan




  • Atilla İlhan
  • bir ağaç gibi tek ve hür
  • quote:

    Orijinalden alıntı: etusch

    Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya:
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!


    mükemmel.
  • Sen cennetken sana şiir yazmak ahmaklıktı

    böyle olması lazım bunu gibi bişey Yılmaz erdoganın şiiriydi gerisi aklıma gelmedi
  • (Son Damla şiirinin son iki cümlesi..)


    ...

    Aktığın son damla bu, düştüğün son su,
    Çölde yüzüşün güzel olsada kaybettin okyanusu..


  • Ne doğan güne hükmüm geçer,
    Ne hâlden anlayan bulunur;
    Ah aklımdan ölümüm geçer;
    Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

    Ve gönül Tanrısına der ki:
    -Pervam yok verdiğin elemden;
    Her mihnet kabulüm, yeter ki
    Gün eksilmesin penceremden!

    Cahit Sıtkı Tarancı
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.