On binlerin vicdan mahkemesi (8. sayfa)

On binlerin vicdan mahkemesi - Sayfa 8

Son of Hades · 2012-01-20T13:07:00.0000000+03:00

Hrant Dink, katledilişinin 5. yılında çok kalabalık bir yürüyüşle anıldı. Anmada mahkemenin kararına öfke vardı. İSTANBUL- Hrant Dink’in katledilişinin 5. yılında ‘Hrant’ın arkadaşları’ dün yine Agos’un önündeydi. Bu kez her zamankinden farklı olarak, on binlerce insan 5 yıl süren davada ‘örgüt yok’ kararı verilmesini protesto etmek için Taksim’den Agos’a dev bir kortej halinde yürüdü. Vicdanlar mahkeme kararına isyan ederken sık sık ‘Bu dava böyle bitmeyecek’ sloganları atıldı. Hrant Dink, tam 5 yıl önce, tetikçi Ogün Samast tarafından Agos gazetesinin önünde başından vurularak öldürüldü. 5 yıl boyunca yürüyen davada önceki gün karar verildi. Ancak bu karar kamuoyunda büyük tepki yarattı. Çünkü mahkeme, cinayette ‘örgüt’ bağı olmadığına hükmetti. Kararın ardından bu yılki anma ve protesto gösterisinin anlamı farklılaşmıştı. Hrant’ın arkadaşları, Taksim’den Agos’un bulunduğu Pangaltı’ya yürüme kararı almıştı. Taksim Meydanı, yürüyüş saati olan 13.00’ten önce, İstiklal Caddesi’ne taşan büyük bir kitle ile doldu. Ve 50 bin kişiyi bulan büyük kalabalık Agos’a doğru yürüyüşe geçti. Kortejin en önünde Dink ailesi, faili meçhul cinayete kurban gidenlerin yakınları ve aydınlar vardı. Türkçe ve Ermenice yazılı, ‘Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz’ pankartının ardında binlerce kişi, ‘Faşizme inat kardeşimsin Hrant’, ‘Bu dava böyle bitmeyecek’, ‘Katil devlet hesap verecek’ sloganları attı. Tayfa Bandista da kalabalığa ‘İnkârın Şarkısı’yla eşlik etti. Yürüyüş için Taksim ve Şişli araç trafiğine kapatıldı. Polis de çevrede güvenlik önlemleri aldı. Yürüyüş süresince bir polis helikopteri de havada tur attı. Yürüyüşe çok sayıda aydın, yazar, siyasetçi ve gazeteci de katıldı. Vedat Türkali, Nuri Bilge Ceylan, Ufuk Uras, Selahattin Demirtaş, Yavuz Bingöl, Ferhat Tunç bunlardan sadece birkaçıydı. Aynı zamanda yürüyüşü çok sayıda gazeteci de izledi. CHP’li Şafak Pavey’in tekerlekli sandalyesini kortejin önünde Radikal yazarı Cengiz Çandar itti. Kol kola yürüyen Hrant’ın arkadaşları dev bir ‘vicdani ret kitlesi’ olarak Agos gazetesinin önüne geldi. Burada Dink’in vurulduğu yere karanfiller bırakılmış, mumlar yakılmıştı. Açılan dev pankartta ise ‘Hrantsız 5 yıl’ yazılıydı. Hrant’ın sevdiği ezgiler çalarken, kalabalık arasında duygulu anlar yaşandı. Saat 15.00’e yaklaştığında, Agos’tan Hrant’ın eşi Rakel Dink, kızı Delal ve kardeşi Orhan Dink aşağıya indi. Rakel Dink elindeki bir buket karanfili, suikastın gerçekleştiği 15.05’te Dink’in vurulduğu yere bıraktı. Bir ara Hrant Dink’in kendi sesinden bir kayıt dinletildi. Bu kayıtta Dink, Atatürk’ün Sabiha Gökçen’i Ermeni bir aileden evlatlık edinmesi ile ilgili haberini ve sonrasındaki gelişmeleri anlatıyordu. Ağabey Orhan Dink uzun süre gözyaşlarına hâkim olamadı. Rakel Dink’in karanfil bırakmasının ardından, aile tekrar Agos’a çıktı. Rakel Dink bir ara pencereye çıkarak gelenlere teşekkür etmek için el salladı. Hrant Dink’in çalışma arkadaşı Karin Karakaşlı bir konuşma yaptı. Yürüyüşe katılanlardan yönetmen Nuri Bilge Ceylan, “Bugün sadece yürüyüşe geldim. Bir söze gerek yok” derken, Ufuk Uras da, “Mahkemede verilenin aslında bir karar olmadığını buradaki vicdan yürüyüşü gösteriyor” dedi. Akşam da Taksim’den Galatasaray’a ‘Hrant’ın hesabını soracağız’ yürüyüşü yapıldı. Meclis önünde karara protesto Ankara’da ‘Emek ve Demokrasi Güçleri’ üyeleri, Hrant Dink davasıyla ilgili mahkemenin aldığı kararı, TBMM önüne siyah çelenk bırakarak protesto etti. Bazı BDP ve CHP’li milletvekillerinin de destek verdiği yaklaşık 150 kişi, Meclis önünde, “Asla unutmayacağız, asla affetmeyeceğiz, katillerden hesap soracağız” yazılı pankart açtı. Grup adına basın açıklamasını okuyan KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, yargılama sürecini ve mahkemenin verdiği kararı eleştirdi. Grup üyeleri daha sonra ’Sarı Gelin’ türküsünü söyledi. Açıklamanın ardından gruptakiler, Meclis önüne siyah çelenk ve bir ayakkabı bıraktı. Yurdun pek çok noktasında da Dink’i anmak ve mahkemenin kararını protesto etmek için gösteriler yapıldı. Edirne’de Saraçlar Caddesi’nde toplanan ve ’Katiller Sokakta Adalet Uykuda’ yazılı pankart açan öğrenciler, ‘Hepimiz Hrant’ız’ sloganı attı. Muğla, Adana gibi kentlerde de protesto gösterileri yapıldı. ‘Hrant bir dosya değil ki kapansın’ Kalabalığın yürüyerek Agos önüne gelmesinin ardından, Hrant Dink’in çalışma arkadaşı Karin Karakaşlı bir konuşma yaptı. Karakaşlı’nın “Dosya kapandı diyorlar bize. Hrant Dink dosya değil ki kapansın, o bir yara… Artık köprüden önceki son çıkıştayız. Oradan hakkıyla geçmeden tamamlanacak ödeşme, inanılacak adalet, yaşanacak memleket yok. Öbür türlüsü sadece yalan olur ve bir gün başımıza yıkılır. Bu adaletsizlikle yaşamak hepimize haramdır” sözleri büyük alkış aldı. Karakaşlı, “Yargıtay, cinayete giden süreçteki rolüne inat, bir kez de adalet adına temyiz mekânı olsun” diye konuştu. Rakel Dink: Çünkü unutmadılar... On binler Taksim Meydanı’ndan Agos’a doğru yürüyüşe geçiyor. Hrant Dink eylemleri kendi piyasasını yaratıyor. Üzerinde Ermenice ve Türkçe “Seni Hiç Unutmayacağız” yazan atkılar 2, rozetler 15 lira. Çevrede her kesimden insan. Pilates, demokratikleşme ya da faşizm hakkında konuşan değişik renkli bir grup. Soğuğa rağmen çocuklarıyla gelenler de var. İki yaşındaki Roni çok mutlu. İlk eylemi değilmiş. Agos’a yaklaşınca insanlar CHP Şişli İlçe Başkanlığı’nı gösteriyor. Camından 7 metrelik dev bir pankart asılmış: “Faşizme inat kardeşimizsin Hrant.” CHP Genel Merkezi arıyorum. Teyit ediyorlar, onlar yaptırmışlar. Yürüyüşten sonra Agos’ta Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin’le konuşuyoruz. Umutlu: “Eylem çok iyiydi. Davanın sonucuna dair en önemli yanıtı kaldırımdaki insanlar verdi. Unuturlar diye düşündü devlet. İşte unutmamışlar. Bir iki gün de geçer sandılar. 5 yılda bitmedi. Bütün faili meçhullerin aileleri buradaydı. Ellerinde taşıdıkları pankarta bir baksınlar. O insanların gözlerine bir baksınlar. Anlayacaklar. Bu dava bitmedi, yeni başlıyor.” Rakel Dink’le karşılaşıyoruz. Ne hissetiğini soruyorum. “Dışarıdaki insanlar hepsi benim gibi acılılar. Hepsine bereket duası okudum. Çünkü unutmadılar.” Kaynak: http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3ArticleID=1076156CategoryID=77

Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar

Editörün Seçtiği Fırsatlar

Daha Fazla

Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az

3 Misafir - 3 Masaüstü

5 sn

144
Cevap

1
Favori

3.098
Tıklama

Daha Fazla
İstatistik

Konu İstatistikleri Yükleniyor

Konuya Özel

0 oy

Öne Çıkar

Cevapla

Sayfa:

önceki 4 5 6 7 8

Giriş

Mesaj

Guest-058B8D3E6

Yüzbaşı

663 Mesaj

Tüm Başarılarını Gör

Nürnberger

Yüzbaşı

730 Mesaj

Tüm Başarılarını Gör

birturk

Binbaşı

1067 Mesaj

Tüm Başarılarını Gör

quote:

Orijinalden alıntı: SVGA

Ben hiçbir millete nefret kusmuyorum, çünkü ne bir ılımlı milliyetçiyim, ne de bir aşırı milliyetçi. Ben milliyetçilere, bir milleti diğer milletlerden üstün göstermeye çalışan hoşgörü fakirlerine nefret kusuyorum, bu bir. İkincisi; Serap'ı 16 yaşında katledenleri de bir gazeteciyi sokak ortasında katledenleri de lanetliyorum. Sormak isterim; peki siz de aynı sağduyuyu gösteriyor musunuz? Dersim olaylarının, 6-7 Eylül olaylarının, Sivas, Maraş, Çorum, Bahçelievler katliamlarının yıldönümlerinde neredeydiniz ey tabusever milliyetçi Kemalistler? 1942 Varlık Vergisi, 1946 Azınlıklar Raporu, 1936 Azınlık Vakıfları Yasası denince neden bir anda sus pus oluyorsunuz? Bir güne bir gün "Kanını taşıyandan başkasına inanma" sözünün muhteviyatını düşündünüz mü? Size göre Ermeni olduğu için suikasti mazur, hatta gerekli gösterilen bir gazeteciyi unutturmamak adına kullanılabilecek en etkili sloganı, "Hepimiz Ermeniyiz" sloganını kullanmak ırkçılık; ama insanları "Bu Ermeni dönmesidir, bu bilmem hangi milletin kırmasıdır" diyerek fişlemek ve bu fişleme üzerinden rant elde etmeye çalışmak ırkçılık değildir öyle değil mi? Hepiniz çok yüce insanlarsınız, hepiniz hümanistsiniz ki zaten hümanistliğin birinci şartı da milliyetçi olmaktır ve sizler de büyük "milliyetçi hümanistlersiniz(?)", hepiniz tarihe nam salmış, üç kıtada at koşturmuş bir milletin öz evlatlarısınız; ama sizi eleştirenler, sizi vicdan muhasebesine davet edenler hep "dönme", öyle değil mi? Şu fikriyatın gudubetliğine de bakın hele!
------------------------------------------------------------------------------------------------------

İspanya'dan, Almanya'dan ve Rusya'dan sürülen Yahudilere kim sahip çıktı?

"Birkaç gün sonra (Napoleon) filosunda onunla birlikte astronomlar ve mesahacılar, kimyacılar, ve mineraloglar, teknikçiler ve oriyantalistler, ressamlar ve şairler bulunuyordu. Bunların arasında hoppa Josephin'in ressam olarak Napoleon'a tavsiye ettiği garip bir adam da vardı.

Tam adı Dominique Vivan DENON'du"...

Denon'da bir ermeniydi (1789- 1801) Fransızların Louvre müzesinin de orta blümü, Denon bölümüdür!

"Baron Dominique Vivant DENON sayısız kağıtlarda (söz konusu müzenin orta bölümündeki tablolar, kopya tablolardır!), Memluk <<ed devletu't Türkiye>> mücevherleriyle ZENGİNLEŞMİŞ olan askerlerinkinde (38.000 asker) daha değerli bir GANİMET getiriyordu. Çünkü hiç bir detayı ihmal etmeyen, ne EMPRESYON ne de EKSPRESYONDAN haberi olan <<işçi>> diye hor görülmelerine aldırmayan ve bu sözü küçültücü bir sıfat olarak görmeyen"... Ama o zaman Paris'e kadar varabilenlerin (kopyalayıp çaldıkları) BİR BİLGİNLER KUŞAĞINA yeteceği meydana çıktı: hiç bir parçanın KOPYA edilmeden bırakılmamış olduğu görüldü"

"Fakat 1801'de İskenderiye teslim olunca (kopyaları çıkarılmış olan) bütün eserlerinin asıllarını İNGİLTEREye teslim etti. Bunların taşıma işini GENERAL HUTCHİNSON yaptı;"

C. W. Ceram
"Son olarak, kendilerinden yardım gördüklerime burada teşekkür etmek isterim (diyor, C. W. C.). Alman profesörleri Dr. Eugen von Mercklin, Dr. Carl Rathjens ve Dr. Franz Termer, bu kitabın MÜSVEDDELERİNİ -her biri kendi alanında -KONTROL etmek lutfunda bulunmuşlardır. Prof. Dr. Kurt Erdmann, Prof. Dr. HARTMUT Schmökel ve Schliemann'ın biyografı Dr. Ernst Meyer daha sonra bazı önemli düzeltmeler yaptılar. Hepsi de bana yol göstermiş, her bakımdan beni desteklemiş, özellikle kaynaklar elde etmemi sağlamışlardır. (Bu bakımdan Münster'de Prof. Dr. Walter Hagemann'a da ayrıca teşekkür borçluyum). Bütün bu BİLGİNLER bazı yanlışlarım üzerine dikkatimi çektiler, bu sayede de hem onları düzeltebildim. Kendilerine sadece yardımları için deği, aynı zamanda, ilmin (Tarih kitaplarına yazılanların) dışına çıkan böyle bir kitaba karşı, BİLGİN olarak, anlayış gösterdikleri için de teşekkür borçluyum. Çoğu zaman ağır olan tercüme işlerinin bir kısmını üzerimden alan Edda Rönckendorff'la Erwin Duncker'e de teşekkür ederim." diyor, C. W. Ceram.

Ed Devletu't Türkiye devletinin kuruluşu 1250, İngilizlerle, Fransızların işgali 1798'dir. 548 yıllık bir devlet!

Bu eserlerimizi Fransız ve İngiliz devletinden mi isteyeceğiz yoksa, AB insan hakları mahkemesinden mi isteyeceğiz!

Ya, İngiliz, Fransız tarihçileri ve bizim tarihçilerimiz yalan söylüyorlar ya da, yukarıda yazılı olan Alman Prof. Dr.'lar!

Sayfa:

önceki 4 5 6 7 8

Ip işlemleri

Bu mesaj IP'si ile atılan mesajları ara Bu kullanıcının son IP'si ile atılan mesajları ara Bu mesaj IP'si ile kullanıcı ara Bu kullanıcının son IP'si ile kullanıcı ara

KAPAT X

%40
Kazan

%2,8
Kazan

%6,5
Kazan

%25
Kazan

%1,6
Kazan

%3,2
Kazan

%5,5
Kazan

%3,2
Kazan

%5
Kazan

%3,2
Kazan

%5
Kazan

%2
Kazan

Alışveriş Yaptıkça Para Kazan Harekete Geç »