Şimdi Ara

Prison Break (2005-2009 / 2017) (8. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
16.950
Cevap
114
Favori
610.148
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
44 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: black_hawk07

    bu arada topic lere nası resim koyuyoz?



    image butonuna basarsın resmin linkini eklersn yada cevapla seceneğinde(hızlı cavapta yok) altta resim ekle var ona tıklayıp bilgisayarından atarsın
  • bence polise bişey yapmıycaklar ve teslim olucaklar.en akıllıcası bu olur
  • dünkü bölüm nasıldı öyle yaaaa
  • ben hala nasıl olcakta ölmicek onu anlamadım. herşey aleyhlerine. vali de fos çıktı
  • bir oturuşta 12 ( elimde bukadar vardı) sonra bir 10 bölüm daha aralıksız seyrettiğim bir dizi mükemmel ötesi birşey...

  • ya arkadaşlar ben bu haftaki 8 hazirandaki bölümü kaçırdım.en son elektrikli sandalyenin önünde kalmıştı neler oldu bu bölümde anlatırsanız çok ama çok bahtiyar olacağım.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: temas


    ya arkadaşlar ben bu haftaki 8 hazirandaki bölümü kaçırdım.en son elektrikli sandalyenin önünde kalmıştı neler oldu bu bölümde anlatırsanız çok ama çok bahtiyar olacağım.


    arkadaşlar benimde derdim aynı dün gece işyerindeydim işin kötüsü pazar günü yine işte olacağım kısa bir özet lütfen
  • aşağıdaki yazı alıntıdır
    yazan; spikey


    Prison Break
    115 - "By the Skin & the Teeth"
    Yayın Tarihi: 08/06/2006


    Lincoln idam edileceği odadaki saat 23:58’i göstermekte. Lincoln Burrows’un idamından sadece dakikalar varken Bellick ve Pope köşeye çekiliyorlar ve iki gardiyan titremekte olan gergin Lincoln’ı sandalyeye bağlıyor ve gerekli işlemleri yapmaya koyuluyorlar. Lincoln sandalyede yumruğunu iyice sıkarak derin bir nefes alıyor ve gardiyan da başlıktaki son ayarlamaları yapıyor.

    Pope, Bellick’e izleme salonundaki perdeyi açmasını işaret ediyor ve perde açılınca camın arkasındaki kısımda üzgün bir şekilde Michael’ı görüyoruz. Lincoln dişlerini sıkıyor iyice. İzleme odasındaki insanları tarıyor gözleriyle. Hemen odanın arka köşesinde beysbol şapkasını çıkaran yaşlıca bir adam görüyor. Lincoln adama biraz daha uzunca bakıyor, bir yerden tanıyor sanki kendisini. Lincoln, Michael’a ağzıyla arkasına dönmesini söylemeye çalışıyor ama kafasındaki başlık yüzünden ağzını bile doğru düzgün hareket ettiremediğinden Michael abisinin kendisine ne demeye çalıştığını anlayamıyor.

    Gardiyanlar, Lincoln’ın başını siyah bir bezle örtüyorlar ve sandalyeden uzaklaşıyorlar. Pope saatini kontrol ederken diğer bir gardiyan da sandalyeye elektrik akımını iletecek olan kontrol panelinin başında hazırlanıyor.

    İdam odasının içindeki telefon çalıyor, ve kırmızı bir ışık yanıp sönüyor.

    Hiçbir uyarı olmadan gardiyanlar izleyici odasının önündeki perdeyi kapatıyorlar.

    Michael ayaklanıyor hemen “Neler oluyor?” diyerek. Veronica’ya bakıyor hemen bir cevap beklercesine ama Veronica da anlamış değil neler olup bittiğini. Cama doğru yaklaşıyor Michael ve siyah perdenin içine doğru bakarak “Ne halt oluyor orada?” diye soruyor.

    Michael tedirgin bir şekilde Veronica ile birlikte son görüşme odasında bekliyor. O sırada Pope yanında bir gardiyanla giriyor içeriye ve “Bunları görmek zorunda kaldığınız için ne kadar üzgünüm anlatamam” diyor. Saniyeler sonra zincir sesleri duyulmaya başlıyor Michael. Yanında bir gardiyanla Lincoln getiriliyor içeriye. Michael hemen ne olduğunu soruyor Pope’a ve Yargıç Kessler’ın yeni bir delil bulduğunu ve bir süreliğine idamı ertelediğini öğreniyor. Veronica hemen Yargıç Kessler’dan daha fazla bilgi edinmek için çıkıyor. Veronica çıktıktan sonra hala şok içinde olan Lincoln, izleme odasındaki adamı görüp görmediğini soruyor Michael’a. Michael abisinin sorusu karşısında afallıyor ve bahsettiği adamı görmediğini söylüyor. Lincoln öne doğru eğiliyor, dişlerini gıcırdatarak “Babamdı o” diyor. Michael bunun mümkün olmadığını söylüyor abisine. İzleme odasında sadece birkaç kişinin olduğunu, ve babalarının kendilerini terk ettikten 30 yıl sonra ne sebeple geri geleceğini merak ettiğini söylüyor. Fakat Lincoln emin, babasını gördü.

    “Neden hala hayatta?” diye sinirlice soruyor başkan yardımcısı Ajan Kellerman ve Samantha Brinker’a. Kellerman, yargıca yeni bir bilginin sızdığından haberdar ediyor başkan yardımcısını. Başkan Yardımcısı ve Brinker hemen Kellerman’ın ölü ortağı Hale’e doğrultuyorlar parmaklarını. Kellerman ise Hale’in Veronica’ya önemli bir bilgi verseydi çoktan Veronica’nın harekete geçmiş olacağını, bu yüzden Hale’in bu son sızıntıyla ilgisi olmadığını düşündüğünü belirtiyor. Kellerman açıkça sızıntının The Company’den gelmiş olabileceğini söylüyor. Başkan Yardımcısı akan bilginin kimden geldiğini öğrenmelerini emrediyor ikisine de.

    Peter Tucci ve Veronica, Yargıç Kessler’ın odasında oturmaktalar Kessler’ın karşısında ve yargıcın kararını neden verdiğini dinlemekteler. Yargıç, içinde iki parça kağıt olan bir dosya aldığını söylüyor. Bir tanesinde Terence Steadman’ın otopsi raporu bulunmakta. Eki de içinde ve var olarak görünüyor, aynı zamanda değersiz. Diğerinde ise Bay Steadman’ın 12 yaşındayken olduğu apandis ameliyatının belgesi var; “One is Terrence Steadman’s autopsy report. In it, his appendix is noted as present and unremarkable. The other paper is an operative report from when Mr. Steadman was twelve years-old. The procedure was an appendectomy.” Tucci, delilin doğruluğundan şüphe ediyor. Yargıç, Lincoln’ın idamının iki hafta erteleneceğini, kendisinin de dosyaları kontrol edip başkan yardımcısının kardeşinin cesedinin mezardan çıkarılacağını söylüyor. Tucci hemen atılıyor, cesedin mezardan çıkarılmasının çok büyük bir adım olduğunu söyleyerek, fakat yargıç bunun ayrıca mezarda yatanın Steadman olup olmadığına karar vermenin tek yolu olduğunu açıklıyor.

    Michael bahçedeki telefon kulübesinde Veronica ile konuşuyor. Veronica büyük bir heyecan ve şevkle yargıcın odasında olup bitenler hakkında bilgilendiriyor Michael’ı.

    Hücreye geri döndüğünde ise Michael bir kolunu dışarı çıkarmış, elinde aynayla gardiyan olup olmadığını kontrol ediyor. Lincoln hakkında dönüp duran her şeyi anlatmış çoktan Sucre’ye, ve o cesedin Terence Steadman’a ait olmadığını umarak geçirmeyeceğini söylüyor. İki haftaları var, ve Michael hiç vakit kaybetmeden işinin başına geri dönmeye kararlı.

    Pope, Lincoln’ın hücresinin önünde duruyor. Daha önceden böyle bir şeyi görmediğini, ve Lincoln’ı kurtarmak için çalışan pek çok insan olduğunu söylüyor. Tam Pope gidecekken Lincoln izleyici odasında kimlerin olduğunu soruyor. Pope elindeki dosyaların içinden bir kağıt çıkarıyor ve “orada olanlar kardeşin, avukatın, Doktor Tancredi, ve üç muhabir. İki kadın ve bir erkek” diyor. Dediği gibi de Lincoln hemen adam hakkında daha çok bilgi edinmek istiyor. Pope da anlatıyor; “Headline Press’den bir muhabir. William Prall. Tanıyor musun?” diye soruyor. Lincoln hayır diyor ve üzgün ve kafası karışık bir halde başını ellerinin arasına alarak düşünmeye başlıyor. Pope bir gardiyana sesleniyor Lincoln’ın kapısını kapatması için.

    Sucre, üstü çıplak olan Michael’a ayna tutuyor ve Michael da başka bir kaçış yolu bulmak için sağ omzundaki dövmeyi inceliyor. Sucre, Michael’a neden dövmelerinde sadece “66. yol”un olmadığını soruyor, ve Michael da riskleri göz ardı edemeyeceğini söylüyor. Michael yeni bir yol buluyor, ama oldukça tehlikeli bir yol.

    Michael, T-Bag, C-Note, Sucre ve Westmoreland kışlık P.I. tulumları içinde bahçede karlı alanlara tuz döküp temizlik yapmaktalar. Kısa bir konuşmadan sonra Michael işe koyuluyor. Bir yandan çalışırken Michael herkese gizlice yine reviri kullanarak çıkacaklarını, ve gardiyan odasından başlayacaklarını anlatıyor. Fakat şimdiki planda değişen tek şey revire giriş yolları. Yeni plana göre revire geçebilmelerinin yolu Psikiyatri Koğuşu’ndan geçiyor. Maalesef 66. Yol onları yer altından yolun sadece yarısına kadar götürecek. Yolun kalan kısmında yer üstünde olmaları lazım. C-Note bahçeyi kuşatan üç kuleyi gösteriyor. Eğer bahçenin üstüne çıkacak olurlarsa ördek gibi teker teker vurulacaklarını söylüyor, ama başka bir yol yok.

    Hücreye geri dönüyoruz. Michael, Sucre’ye içeri girmesi gerektiğini, psikiyatri koğuşunu bulması ve boruları, tünelleri öğrenmesi gerektiğini söylüyor. Sucre, C-Note’un kuleler hakkındaki endişesini paylaşıyor ayak üstü, ve Michael da aynı fikirde olduğunu belirtiyor. Koğuşun karşı tarafında Sucre’nin kuzeni Manche Sanchez koridorda koskocaman çamaşır sepetini götürmekte. Sucre birden aklına bir fikir geldiğini söylüyor Michael’a.

    Başkan yardımcısı ise basın toplantısında; “Ailem ve ben Yargıç Kessler’ın kardeşimin cesedinin mezardan çıkarılması kararı karşısında oldukça şaşkınlık içindeyiz” diyor. O konuşurken Veronica ve Nick karla kaplı olan mezarlıkta linçle çıkarılan tabutun başındalar. Başkan yardımcısı bu hareketin Lincoln’ı savunan grupların iyi bir adama kötü hatıralar yüklemek adına yapılan bir numara olduğunu açıklıyor.

    Sucre ve Manchez çamaşırhanede yürümekteler. Manche, Sucre’nin gizemli teklifini reddediyor. Manche o işe hiç girmeyeceğini ve ikisinin de annesinin Fox River’da başlarının belaya girerse neler yapacağını söylüyor. Sucre, Manche’nin kendisine bir iyilik borcu olduğunu hatırlatıyor ve birbirlerine eskiden yaptıkları kıyaklardan bahsediyorlar. Sonunda kazanan Sucre oluyor tabi ki. “Eşek” diyor sert bir şekilde Sucre. Manche, Sucre’nin bu kadar ileri gitmesi karşısında şok oluyor ve zamanında bu olayı aralarında sır olarak saklayacakları konusunda yemin ettiklerini hatırlatıyor. Sucre ise tehdit ediyor; “Yeminimi bozdurma bana.”

    Hücresinde uyumakta olan Lincoln ise geçmişi hakkında rüyalar görüyor. Küçük bir çocukken babasıyla birlikte Chicago’daki Wrigley Field’a gidiyor beysbol maçı izlemeye. Küçük Lincoln ve babası sahaya yakın bir yere oturuyorlar ve babası Lincoln’a saha içinde köşede ısınmakta olan atıcıya dikkat etmesini söylüyor.

    Manche, Sucre ve Michael’ın hücresine geliyor gizlice ve poşet içine sakladığı gardiyan üniformasını veriyor Michael’a. Manche sabaha üniformayı geri alması gerektiğini hatırlatıyor, aksi takdirde gardiyanlar bir şeylerin ters gittiğinin farkına varırlar.

    Mahkumlar, gardiyan odasının içindeki çalışmaya devam ediyorlar yavaşça. Michael sırtında bir levyeyle içeride dolaşıyor. C-Note ve Westmoreland ise kerestelerle uğaşıyorlar. C-Note bir şey düşürüyor yere. Westmoreland alıyor eline ve üstünde Irak yazılı olan bir kartpostal olduğunu görüyor. C-Note hemen alıyor kartpostalı yaşlı adamın elinden.

    Bellick, gardiyan odasına doğru gelmekte. Kapının önünde nöbette olan T-Bag hemen işaret veriyor içeriye.

    “Hadi meşgul görünelim” diyor Michael hemen herkese. C-Note duvarda minik bir delik olduğunu fark ediyor ve kapatıyor üstünü. İçeriden kum sızmakta. Ve bu problemi daha beter hale getiriyor C-Note parmağıyla delinen yeri eşeleyince. C-Note problemle uğraşamadan Bellick giriyor içeriye. Çok yavaş çalıştıklarından ve işi hala bitirememelerinden şikayetçi olan Bellick saydırıyor lafları teker teker. C-Note ise duvara dayanmış bir vaziyette ayağını deliğe koyarak Bellick’in problemi görmesini engellemeye çalışıyor. Fakat Bellick öyle rahat pozisyonda görünce hemen yanına gidiyor ve işe koyulmasını söylüyor. C-Note ayağının uyuştuğunu söyleyerek biraz bekleyeceğini söylüyor, ama pislik Bellick kımılda diyor hemen. Westmoreland hemen ittiriyor C-Note’u ileriye ve bacağıyla kapatıyor deliği; “Benim problemim sizin gibi genç asi mahkumların burada işlerin nasıl yürüdüğü hakkında bir şey bilmemeleri. Tuvalet mi temizlemek istiyorsun, tutmıyım ben seni” gibisinden laflar edip sözde çıkışıyor C-Note’a; “My problem is young con punks who don’t know how things work around here. Screw things up for those of us who do. Construction’s a sweet gig. You wanna clean toilets, be my guest. Otherwise, grab a hammer.” Eski dostunu böyle hararetli gören ve mutlu olan Bellick çıkıyor odadan. Fakat Westmoreland ayağını çektiği gibi içerideki onca harç ağır geliyor ve delikten fışkırıyor adeta, o delik de kocaman oluyor ve taş toprak kum ne varsa dökülüyor gardiyan odasına.

    Gardiyan Stolte ve Patterson devriye gezerlerken T-Bag’in yanında duruyorlar. Eski bir futbolcunun üniversiteye gidip gitmediğini tartışıyorlar. İkili bir karara varamayınca dışarıda nöbet tutan T-Bag’in yanına gidiyorlar ve ona soruyorlar. T-Bag o kısacık arada hemen elinde tuttuğu dosyayı kapıya vurarak içeride çılgınca dağılan harcı temizleyen P.I. ekibini daha da tutuşturuyor. Stolte, oyuncunun nerede okuduğunu soruyor ama endişe içindeki T-Bag “Emin değilim patron” diye cevap verebiliyor sadece. T-Bag’in cevabını yeterli bulmayan Stolte belki içeridekiler biliyorlardır diyerek hemen içeriye girmeye yelteniyor, elini kapıya atıyor, iki üç santim açıyor ve T-Bag hemen “Ohio State” diye cevap veriyor büyük bir heyecan içinde. Stolte duruyor. İçerideki P.I. aralanan kapıya hayretler içinde bakıyor. “Doğru! O bir Buckeye’dı” diyor Stolte ve Patterson ile devriyesine devam ediyor.

    Sara, Lincoln’ın kolundan tansiyon ölçme aletini çıkarıyor. Midesinin nasıl olduğunu soruyor. Biraz bulantı olduğunu anlatıyor Lincoln. Sara da onun durumundaki biri için bunun normal olduğunu açıklıyor. Sara eşyalarını toparlarken Lincoln hayal görüp görmediğinden emin olmak için “With all that was going on yesterday. Heart racing. Head pounding. Could that all cause me to see something that wasn’t there?” diye soruyor. Babasını görmesinden bahsediyor elbette. Sara da evet diyerek parlak ışık huzmeleri görebileceğini söylüyor ama Lincoln’ın bahsettiği bu değil. Lincoln o anda orada olması mümkün olmayan birini gördüğünü söylüyor. Sara bu halüsinasyonların travma sonrası bozukluk etkisi olabileceğini ve Lincoln’da da bunun baş göstermesinin çok normal olacağını söylüyor adamcağızın yaşadığı onca şeyden sonra. Sara kimin geldiğini gördüğünü sorunca, Lincoln Sara’ya geldiği için teşekkür ediyor sadece.

    Gardiyan odasında ise her zamanki işler var. Westmoreland, C-Note’un yanında duvarı yamalarken ona birden ailesi hakkında soru sormaya başlıyor. Kartpostalı da görünce artık emin; “I’ve seen a lot of rackets in my time, but if you’re doing what I think you’re doing with those postcards…yours definitely takes the cake.” C-Note başından atmaya çalışıyor yaşlı adamı ama Westmoreland ısrarcı; “What do you do? Write ‘em here, send ‘em to a pal in Iraq, have him mail ‘em your wife’s way?” C-Note, Westmoreland’ın sorularından sıkılıyor ve sinirleniyor. Charles’dan susmasını istiyor. Westmoreland bu kartların C-Note’un kızı için olduğunu bildiğini ve çıktıkları gibi ailelerinin gidecekleri ilk yer olduğunu çünkü kendisinin de aynısını yapacağını söyleyerek bitiriyor sözünü. İkili birbirlerine sırıtarak devam ediyorlar çalışmaya.

    Gece oluyor ve Lincoln uyuyor. Bir kez daha rüyasında babasını görüyor stadyumda. Küçük Lincoln atıcıyı daha yakından dikkatlice izliyor. Lincoln, babasının favori oyuncusunu iyice incelerken biden oyuncu arkasını dönüyor ve sırtında “Prall” yazısı görünüyor. Lincoln’ın gözleri açılıyor birden ve sabah Pope’un kendisine sorduğu soruyu hatırlıyor; “William Prall, tanıyor musun?”

    Michael ve Sucre hücrelerinde oturuyorlar. Michael, psikiyatri koğuşunun çıkış yolu olduğunu söylerken ayrıca orada kaybolmalarının çok da kolay olabileceğini söylüyor. Boruların ilk yapıldığında kurşundan olduğunu, daha sonra bakıra çevrildiğini anlatıyor. Çok masraflı olacağından da eski boruların değiştirilmediğini söylüyor; “When they built this place in 1858, the pipes were lead. A century later, they discovered lead was a health risk, so they went to copper. They never removed the lead pipes. Cost too much. There are thousands of yards of the stuff still down there. Then a few years ago, they switched to industrial plastic. Again, it was cheaper just to lay it over the old stuff.” Yani Michael yanlış bir yere saparsa o boruların içinde geri dönüşü mümkün değil.

    Michael borulara iniyor ve bahçeye uzanan çıkışı görene kadar ilerliyor. Daha sonra da Manche tarafından kendisine verilen paketi açıyor.

    Bahçede ise yerdeki kanalizasyon kapağının açıldığını görüyoruz. Michael yavaşça çıkıyor yukarıya ve kapağı geri kapatıyor. Baştan aşağı bir gardiyan gibi giyinmiş. Michael daha kendine gelemeden hemen bir spot lambası tutuluyor bahçede üstüne. Michael hemen el sallıyor kuleye sanki gerçekten bir gardiyanmış gibi. Spotlar kapanıyor ve Michael psikiyatri koğuşuna ilerliyor.

    Ana kapıdaki zili çalıyor ve içeride kitap okumakta olan görevli Sklar açıyor kapıyı. Sklar içeride başka bir düğmeye basarak Michael’ın içeri girmesini sağlıyor. Gardiyanlardan birinin bu koğuşa gelmesine oldukça şaşırmış bir halde Sklar; “I don’t believe my eyes. One of the blues, actually coming into psych ward.” Michael tuvaleti kullanması gerektiğini ve ta A-Kanadına kadar geri dönmek istemediğinden buraya geldiğini söylüyor. Michael içeri girerken Sklar katiller yerine delilerle uğraşmanın daha kolay olduğundan bahsediyor. Michael ise lavaboya nasıl gideceğini sorarak cevap veriyor. Michael’ın konuşmak istememesi karşısında biraz hayal kırıklığına uğrayan Sklar aşağıda sağda diyerek tarif ediyor yolu; “Down the hall, through the door, make a right.”

    Sucre saatini kontrol ediyor endişe içinde, çünkü gardiyanlar gece sayımına başladılar çoktan.

    Michael, açıkça Sklar’ın dediği yönden saparak koğuşun bilinmedik yerlerinde geziniyor. Kendisini bodrumda kullanılmayan eşya ve aletlerin arasında buluyor. Yığıntıların arasından geçiyor ve etrafı tanımaya ezberlemeye çalışıyor. Başka bir kapı buluyor, açıyor, giriyor, arkasından geri kapatıyor. Yerde ise bir panel görüyor üstünde “UTILITY SYSTEM ACCESS” yazan. Michael kolu kavrıyor iki eliyle sıkıca ve kapağı açıp boşluğa bakıyor. Birden ses duyuyor yukarıdan; Sklar yaklaşıyor.

    Sklar, Michael’ı buluyor ve bodrumda ne yaptığını soruyor. Michael da hemen yolu yanlış anladığını açıklayarak kaybolmuş ayağına yatıyor; “You said, down the hall, through the door and to the left.” Sklar düzeltiyor Michael’ı ve Michael hemen çıkıp gidiyor bodrumdan. Sklar tam o sırada seslenip durduruyor Michael’ı; “Hey mavili bekle! Hala su dökmen gerekmiyor mu?” Michael gülümsüyor, ve evet diye cevap veriyor.

    İnceleme masasında çürümüş bir ceset uzanmakta. Dr. Wasserman bulduğu sonuçları aktarıyor Veronica ve Nick’e; “With decomposition this extensive, the most accurate identification tool is dental records. We took an imprint of the deceased’s teeth and compared them with the dental records of Terrence Steadman.” Ceset çok çürüdüğünden tanımlamanın yapılabilmesinin sadece dişler yoluyla olacağını açıklıyor kısaca yani. Çok da ilginçtir ki dişlerin Terence Steadman’ın olduğunu söylüyor doktor. Peter Tucci de orada durmakta, rahatlıyor bu haber karşısında ve doktora zaman ayırdığı için teşekkür ediyor. Veronica inanamıyor tabi ki, tam çıkmak için kapıyı açıyor ki karşısında başkan yardımcısını görüyor. Başkan yardımcısı kendisinin ve ailesinin Veronica yüzünden ne kadar üzüldüğünü belirtiyor; “I hope you’re proud of this. You’ve gotten your pound of flesh. Are you done now? Or would you like to hurt my family some more.”

    Michael hızlıca çıkıyor koğuştan ve bahçedeki çukura ilerliyor.

    Sucre ise gardiyanların yaklaştığını görüyor ve daha da endişeli bir halde dört dönüyor hücrede.

    Michael kazan dairesinden geçiyor. İçerdeki borulardan dumanlar çıkmakta. Tam önündeki kapı açılıyor ve Michael hemen eğilerek saklanabiliyor. Gardiyan Mack giriyor içeriye ve etrafa bakınıyor. Telsizi ötüyor, karşı taraftan kendisinin yerini soruyorlar. Mack hemen geleceğini söylüyor. Hemen arkasında - aralarında neredeyse hiç boşluk yok- Michael var. Mack geri adım atıyor, dolayısıyla Michael da atmak zorunda kalıyor. Ama maalesef sağ kolu ve omzu kızgın bir boruya temas ediyor. Yerini belli etmemek için tek kelime etmemeye çalışan Michael acı içinde kıvranıyor olduğu yerde. Mack bir iki shot içiyor ve Michael ise elleriyle ağzını kapatıyor çığlık atmamak için, yüzü mosmor olmuş acıdan. Nihayet Mack gidiyor ve Michael atıyor kendisini ileriye.

    Bir gardiyan ışık tutuyor Sucre ve Michael’ın hücresine. Sucre yatmakta ranzanın üstünde, uyuyor numarası yapıyor. Gardiyan önce Sucre’ye ışık tutuyor, daha sonra da yastıklarla bezenmiş Michael’a. Tatmin olan gardiyan diğer hücrelere ilerliyor. Saniyeler sonra Michael işaretini veriyor Sucre’ye ve yatağından atlayan Sucre tuvaleti köşeye çekerek Michael’ın içeri girmesine yardım ediyor. Yanık ve ter içinde olan Michael, Sucre’den üniformayı çıkarmasını istiyor. Sucre duruyor bir an için; “It’s burned to your skin, bro!” Michael üsteliyor çıkarmasını. Eğer gardiyanlar üniformayla yakalarlarsa Michael’ın omzundaki yanık dert etmeleri gereken en küçük şey olacak. Sucre yavaşça Michael’ın kollarını çıkarıyor üniformadan ve hazır olup olmadığını soruyor. Michael kafa sallıyor ve Sucre üçe kadar sayıyor, ve yanmış, deriye yapışmış olan t-shirtü var gücüyle çekiyor. Michael insanın kanını donduran bir çığlık atıyor ve öne düşüveriyor.

    Michael revirde kendine geliyor. Sara masasında kağıtları dolduruyor. Michael’ın kalktığını fark ediyor ve nasıl hissettiğini soruyor. Anestezi Michael’ı sersemleştirmiş baya. Michael neden anestezi yapıldığını soruyor ve Sara da prosedüre uymak zorunda olduklarını söylüyor.

    Pope’un odasında ise Bellick, Sucre’nin üstün gitmekte; “So you got so sick of Scofield’s smart mouth that you decided to deep fry him, is that it?” Sucre’yi suçluyor Michael’ı “kızartmakla.” Sucre, Michael’a dokunmadığına yemin ediyor. Fakat Bellick olayları tekrarlıyor ve Sucre’nin Michael’a saldırdığı apaçık ortada. Pope neye inanacağını bilememekte, Sucre ise kendisini savunuyor; “He was acting weird when we lined up for final count. He was sweating, you know? But he’s not a big talker anyway, so I didn’t think much of it. Middle of the night, I get up to you know, shake hands with the president, and there he is, face down on the floor.” Fakat Bellick hala inanmıyor kendisine.

    Sara, Michael’a ağrı kesici veriyor ama Michael’ın tek derdi yarasını görebilmek. Sara, Michael’a kimin saldırdığını soruyor, ve Sucre olabilir mi acaba diyince Michael “Sucre? Hayır” diyor gülümseyerek. Michael daha sonra Sara’nın bu sorusunu cevaplayamayacağını belirtiyor. Sara daha sonra Michael’ı hücresine yolluyor ve hemşire Katie’yi arıyor ve gelmesini istiyor. Ona gösterecek bir şeyi var.

    Manche delik gardiyan üniformasına bakakalıyor panik içinde; “Ne yapacağım ben şimdi?” Sucre özür diliyor ama yeterli değil. Geary geliyor Manche’nin yanına ve “Üniformam hazır mı?” diye soruyor. Manche ütüyü üstünde unuttuğunu söylüyor ezik bir şekilde ve Geary de azarlıyor bir güzel, üniformanın parasını ödeyeceğini söyleyerek. Geary gittikten sonra Manche üniformayı Sucre’ye fırlatıyor ve neler olup bittiğini öğrenmek istiyor. Sucre d kuzenine “İnan bana, ne kadar az bilirsen o kadar iyi” diyor, ama Manche de cevap veriyor; “Şimdi senin bana borcun var.”

    Avukat-Davalı odasında Veronica bitkin düşmüş bir halde buluyor Lincoln’ı. Daha fazla haber olup olmadığını soruyor Lincoln ama Veronica yalan söylüyor; “No. Not yet. The testing takes a few days.” Lincoln daha sonra babasını izleyici odasında gördüğünü anlatıyor. Babasının “Willie Prall” adını kullandığını ve son zamanlarda rüyalarında gördüğünü anlatıyor Veronica’ya. Veronica, Lincoln’ın annesinin kocası hakkında ne kadaz az şey anlattığından bahsediyor ama Lincoln gördüğünün arkasında.

    Birkaç monitörde Yargıç Kessler’ın Terence Steadman hakkındaki gizemli dosyayı aldığı geceki güvenlik kameraları görüntüleri oynamakta. Samantha Brinker, Kellerman ve teknisyenler videoyu izlemekteler yakından. Brinker, salondan içeri giren adamın oldukça yetenekli olduğundan bahsediyor. Mahkeme salonundaki kameraların nerede olduklarını kesin olarak bildiğini, ve her birinin yanından geçerken eliyle şapkasını düzelterek aslında kameradan saklandığını belirtiyor. Birkaç saniye sonra kamerada yargıcın kapısının üzerinde bir surat yansıması beliriyor. Brinker durduruyor videoyu ve daha yakından bakıyor; “Son of a bitch…I know that guy.”

    Sara kanlı pamukların arasından cımbızla küçücük bir parça kumaş çıkarıyor. Hemşire Katie anlamıyor bir şey be “Bu ne?” diye soruyor. Sara, operasyon sırasında Michael’ın yarasından çıkardığını söylüyor. Kumaştan anladığı kadarıyla da bunun mahkum üniforması değil, gardiyan üniformasının bir parçası olduğunu açıklıyor.

    “40 numarayı aç!” diye bağırıyor Stolte, Michael’ı hücresine geri getirirken. Michael içeri giriyor ve Sucre nasıl olduğunu soruyor hemen. Michael hemen üstünü çıkarıyor ve yarasının üstünü kaplayan gazlı beze bakıyor. Michael yavaşça açıyor bandajı ve eline aldığı aynayla yarasını inceliyor. Birden panikliyor Michael! Sucre sorun nedir diye sorunca Michael çok ciddi bir şekilde cevap veriyor; “The blueprints, the ones we need to get from the psych ward to the infirmary. Our map outta here. They’re gone.”

    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)
    Prison Break (2005-2009 / 2017)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi r7brtpires -- 9 Haziran 2006; 15:14:19 >
  • ilk sezon kaç bölüm arkadaşlar? ne zaman biticek?
  • 22 bölüm tamı tamına. Amerikada bitti, Cnbce'de ne şekilde ilerliyor bilmiyorum.
  • bence cnbc-e sezon finalinde yeni sezon The O.C' yi yayına sokar ben o.c kaldırıldı die üzülmüştüm ama şimdi düşünüyorumda o.c neymiş yaw prison break bi ömür sürse keşke

    bu arada zırt pırt reklam sokan cnbc-e' ye başka hiç bi dizide bu kadar reklam koymuolar kısa kısa reklam vereceğine bi tane tam ortada uzun bi reklam verde bizede çile çektirme
  • landon sağolasın izlemiş kadar oldum
    bu haftaki bölüm kaçmaz . umarım cnbc-e düzgün bir şekilde diziyi yayınlar
  • perşembe günlerini çok seviyoruummmmm
  • Evet Yha Bende Müptelasıyım...Netten Başladım 1-2 İndrmeye..Çok Güsel Bir Dizi
  • quote:

    Orjinalden alıntı: satinezgi

    perşembe günlerini çok seviyoruummmmm


    evette 7 gün beklemek zor be
  • evet yaa... ama o 1 saat ne kadar çabuk geçiyor di mi??

    quote:

    Orjinalden alıntı: Legolas

    quote:

    Orjinalden alıntı: satinezgi

    perşembe günlerini çok seviyoruummmmm


    evette 7 gün beklemek zor be
  • bende 1inci sezonun tamamı var .. ben bütün bölümleri izledim çok başarılı bir yapım... özellikle micheal scofield karakteri muhteşem çok zeki ve rolünde de başarılı ve dizide hollywood dan artistlerde oynuyo... dizi kurgu bakımındn süper olaylar birbirine bağlı... yalnız dizide içime sindiremediğim bir kaç şey var.. john abruzzi nin micheal scofieldin ayak parmaklarını kesmesi ve lincoln borrows un sevgilisi ve aynı zamanda avukatı olan kadının yanındaki olayı çözmeye yardımcı olan adamla onun babasının bir hiç uğruna ölmesi... neyse çok güsel bir dizi tavsiye ederim kesinlikle hiçbir bölümünü kaçırmayın ;)
  • dünkü bölümün yarısından girdim nooldu anlamadım cıkmışlar hapishaneden falan olay neydi şaşırdım bi an anlatabilirmi yine bi arkadaş
  • hepsinin hapishaneye nasıl girdiklerini anlatıyordu dünkü bölüm. yeni birşey yoktu yani. ama çook güzeldi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi satinezgi -- 16 Haziran 2006; 9:58:14 >
  • onu bunu bilmem ama avukat bozuntusunun gçmişi benim hoşuma gitmedi biraz daha samima olsalar öpüşeceklerdi



    hade o kız sen nasıl düşünmezsin o benim abimin sevgilisi diye micheal




    diğer kişiler güzeldi


    bu arada doktor hanımı sevmeyen ölsün
  • 
Sayfa: önceki 678910
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.