Merhaba,
Xbox kontrolcüsünün takılma sorunu yüzünden,ürünü servise göndermek istedim ve garantisinin bitmesine 14 gün vardı.Konu ile ilgili Xbox Türkiye ile iletişime geçtim ve kontrolcüyü servise göndermemi istediler.1 gün sonra ürünü,Sakarya'nın 10km dışındaki UPS deposuna götürererek teslim ettim ve beklemeye başladım.5-7 günde 1 kez aradığımda Xbox Türkiye,21 işgününü hatırlatarak beklemem gerektiğini söylüyordu.
Aradan Eylül ayı geçtikten sonra 03.10.2024'te bir mail aldım ve yeni kontrolcümün kargoya verildiği yazıyordu.04.10.2024 13:00 saatlerinde UPS kargo tarafından gelen kargoyu açtığımda şok geçirdim.Kutu kısa orjinal olmayan bantlı bir bant ile bantlanmıştı ve 40 gün sonunda kullanılmış bir kontrolcü ile karşılaştım.
Süreç hem yavaştı hem de yeni bir cihaz göndereceğiz demelerine rağmen başka birinin arızalı kolunu göndermişlerdi.Az önce Xbox Türkiye'ye durumu anlatarak yardım istedim ve onlarda durumu Xbox'ta çalışan üst departmana aktaracaklarını,servise müdahale edemediklerini söyledi benden gelen cihazın görsellerini aldı.
Şu an beklemedeyim,Allah kimseyi Microsoft Servisi'nin eline düşürmesin.Rezalet bir deneyime kaldığı yerden devam ediyorlar..
Not:Paylaşma amacım bana yaptıkları rezillikleri görün istiyorum.Hiçbir firma,müşterisine böyle davranmaz veya davranamaz.
21 Ağustos 2024 tarihinde göndermiş olduğum kargo:
04.10.2024 tarihinde UPS ile gelen kargo:
Oysa yeni bir cihaz vereceklerine dair mail ama buna rağmen kullanılmış bir cihaz yolladılar.
Sizden konuya destek bekliyorum arkadaşlar,bugün bana yapılan yarın sizin de başınıza gelebilir.
Merhaba arkadaşlar,
2+1 ses sistemi arıyorum ve Logitech Z533 (optik çıkışlı bir model bulamadım Z906 dışında,bu modelinde uydu üzerinde koruma olmadığı için içe göçme kronik sorunu varmış) ve Edifier studio modeli var.Sizce hangisini almalıyım? EDIFIER Studio R1380T bu modeli de değerlendirebilirim.
Kriterim:Müzik ve sinema izlerken net ses vermeli(ses kartım var cerative zx) Farklı bir marka,model varsa öneriniz onlara da açığım.
Mevcut olarak Logitech z213 kullanıyorum,ağırlıklı kulaklık takıyorum ama elimdekini satıp bazen sesli olarakta net müzik dinlemek istiyorum artık.
Geçtiğimiz toplantısında Merkez Bankası % 1 faiz indirince kızılca kıyamet koptu.
“Bu son indirim olsun, bir daha bu yıl içinde, faiz indirimini ağzınıza almayın” tehditleri yapıldı.
Cumhurbaşkanı pes etmedi..
Merkez Bankası Başkanı pes etmedi..
Hesap çok basitti, çünkü..
Faiz, halkın cebinden çıkan paraydı..
Faizin, nihai noktada halkın cebinden çıkmadığını söyleyen bir kişi gördünüz mü?
Ben görmedim..
Lafı eğip bükerler..
“Bunun acısını daha fazla çıkar” mavalı okurlar.
Ama bugün veya yarın..
Hangi oranda faiz var ise, onun tamamının, nihai fiyattaki artış ile, halkın cebinden çıktığını söylemezler, söyleyemezler..
Cumhuriyet tarihinde ilk defa, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan bu gerçeği haykırdı..
Bir tane muhatabı da çıkıp, “Hayır, faiz halkın cebinden değil, patronun cebinden çıkar” diyemedi..
“Faiz, dar gelirli Ayşe teyzenin, asgari ücretli Mehmet efendinin cebinden değil, şunun şunun cebinden çıkar” diyen bir kişi çıkmadı..
Çıkması mümkün değil..
Gerçek bu, çünkü.
Son bir ay içinde..
Para Politikaları Kurulu’ndaki, toplantılara katılmaya bile tenezzül etmeden ABD’de yaşayan zat kapının önüne konuldu.
“Merkez Bankası Başkanı, öyle üç günde bir değiştirilmez. Orada istikrar olması gerekir” diye ahkam kesip, ama mevcut Merkez Bankası Başkanı işlerine gelmediği için, onu 7 ay içinde değiştirmeye kalkışan soytarıların “Merkez Bankası Başkanı görevden alınacak, yerine falanca gelecek” dedikodularının merkezindeki isim de kapının önüne konuldu..
Bu gelişmeler sonrasında, faizciler kara propagandaya hız verdiler..
Merkez Bankası Başkanı bir tabu idi..
“Öyle kafanıza göre değiştiremezsiniz. Değiştirirseniz, istikrar kalmaz.. Merkez Bankası Başkanı’nın en önemli özelliği, görev süresi içinde tam bağımsız olarak görevini yapıp, süresini doldurmasıdır” diyenler..
Bu “put”larının nasıl yıkıldığını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan eliyle, bu tabunun nasıl yerle bir edildiğini gördükçe deli oldular..
Ve % 1’lik faiz indirimi sonrasındaki görev değişikliklerinde gördük ki..
Sadece Merkez Bankası Başkanı değil, Para Politikaları Kurulu üyeleri de birer (haşa) ilah imişler..
Onlara da kimse dokunamazmış..
Dokunulursa, piyasa altüst olurmuş..
Öyle dediler..
Dokunuldu..
Hemen ardından Londra’dan oyunlarını sahneye koydular..
Ardından da “Bakın dolar nasıl fırladı” dediler..
Oysa..
Cari işlemler dengesi, son bir ayda, 560 milyon dolar fazla vermişti..
Bu sözde ekonomistler demiyorlar mıydı, “Cari işlemler dengesi açık verdiği müddetçe, dolar tırmanır. Cari işlemler dengesini siz artıya çevirmelisiniz ki, dolar yükselmesin.”
Alın işte..
Cari işlemler dengesi, artıya geçti..
Buna rağmen, Para Politikaları Kurulu’ndaki toplantılara bile katılmayan adam görevden alındı diye..
Doları yine zıplattılar..
Oyun artık çok net ortada idi..
Ama karanlık çevreler..
Siyasi suikastler söylemi ile, gündemi bir taraftan bambaşka konulara kilitlemeye çalışır iken..
Bir yandan da..
Para Politikaları Kurulu’nun Ekim ayı toplantısında, zinhar faiz indirimine gidilmemesi için, tehditleri savurdular..
“Merkez Bankası % 0,5 puan faiz indirmeyi düşünüyor ama. Sakın bu miktarda bile indirim yapmasın” diyorlardı..
Ve dün itibari ile..
Merkez Bankası faizi yüzde 18’den, yüzde 16’ya indirdi.
Tahminlerin dört katı faiz indirimi yaptı..
Bütün faizciler ters köşe oldu..
Ne bekleniyordu?
Dolar şaha kalkacak..
Faizde bir indirimi oldu ise, dolarda 10 artış yaşanacak..
Piyasa tepetaklak olacak..
Vesaire vesaire..
Peki ne oldu?
Faiz yüzde 18’den yüzde 16’ya indi..
Yani faiz oranları yüzde 2 düştü..
Yüzde 18’i yüzde 2 ile oranlarsanız, faiz miktarının kendi içinde yüzde 11 azaldığını görürsünüz..
Bunun karşısında, doların değeri 9,30’dan 9.47’lere çıktı..
Dolardaki artış ise, sadece 17 kuruşta kaldı..
Oranlarsanız, yüzde 2 bile değil..
Para baronlarını korumak için, 85 milyonun tamamına faiz yüklenmesinin ne manası var?
Merkez Bankası doğrusunu yaptı..
Ama faizciler de, gerçek yüzlerini hemen gösterdi..
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Meral Akşener’e, Ali Babacan’a kadar..
İlk açıklama, sosyal adaletten bahseden, emekçilerden yana olduğunu iddia eden ama rantiyeci olduğu ortaya çıkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan:
“Erdoğan’ın talebi yerine gelmiş oluyor. Bu kararı alanların akaryakıtın, nohutun, mercimeğin dışarıdan geldiğinden haberi yok mu? Geniş kitleler, ağır bir ekonomik yük altında kalacak.”
Faizi indiriyorsunuz..
Nohut, mercimek ve diğer ürünlerin maliyetindeki faizi azaltıyorsunuz..
Sosyal demokrat geçinen, kapitalizme savaş açtığını ileri süren CHP Genel Başkanı’ndan itiraz geliyor.
Haydi hayırlısı..
Böylece, paradan para kazanılmasını savunan solcularla tanışmış oluyoruz..
Meral Akşener ne diyor?
“Ciddiyetsiz bir iktidarın, atadığı liyakatsiz bir bürokrat aracılığıyla verdiği, rasyonellikten uzak bir kararın sonucunda olan yine hane halkımıza, esnafımıza ve KOBİ’lerimize oldu. Bu aziz millet bunu hak etmiyor. Çok yazık..”
İçerikte, faiz indiriminin somut olarak neye sebep olacağına ilişkin bir tespit, bir iddia var mı?
Yok..
Kuru gürültü..
Ama seçim meydanlarında, halk bu faizcilerin yakasına yapışacak.
Tıpkı, Ali Babacan’ın yakasına, şimdiden yapıştığı gibi..
Neydi olay?
Ankara’da bir pazar ziyaretine çıkıyor, Ali Babacan..
Yaşlı bir amcaya, “Nasılsınız” diyor..
Aldığı cevap, ibretlik..
“Sana bu ülkede davar çobanlığı bile verilmezdi.”
İşte o Ali Babacan ne diyor, son faiz indirimi için?
“Merkez Bankası tek kolu kırılmış, tek kolla mücadele etmeye çalışan yalnız bir kurum. Ülkedeki bütün hukuksuzluğun, yanlışların, ekonomiyle ilgili bütün hataların telafisini Merkez Bankası’nın sadece ve sadece faiz politikasıyla düzeltmesi mümkün değil. Faizi indirse de bindirse de sabit tutsa da boş. Hiçbiri işe yaramayacak!”
Faiz indirildiğinde bu açıklamayı yapan, yaşlı amcamızın “Sana davar çobanlığı bile verilmezdi” dediği Ali Babacan’ı da not ettik..
Şimdi Türkiye’nin, tüm emperyal devletlere karşı, sermayeye karşı verdiği bağımsızlık mücadelesini ve o mücadelede kimlerin kimlerle kol kola olduğunu takip etmeye başlıyoruz..
Takip edeceğiz..
Faizcileri deşifre edeceğiz..
Kaynak:
Boğaziçi hariç Türkiye’deki bütün üniversitelerin diplomalarının sahtesi yapılıp 500 TL’ den internetten satılıyor. ‘İşsizim, param yok’ diye pazarlık yaptık. ODTÜ diplomasını ‘Sakın korkmayın. Noter tasdikli. Asla anlaşılmaz’ diye güvence vererek 450 TL’ye indirdiler...
Yükseköğretim Kurumu (YÖK) diploma sahteciliğini önlemek için 5 yıl önce Diploma Takip Sistemi kurup, milyonlarca diplomayı tek tek kontrol etse de sahte diploma satışı sürüyor. Türkiye'deki en iyi üniversitelerin diplomalarının sahtesi internette 500 TL'ye satılıyor.
“NOTER TASDİKLİ”
Sahte diploma satan internet sitelerinden birine sadece, “iyi günler” yazdık. 34 dakika sonra geri dönüş yapılıp, “Merhaba, formu doldurun. Size geri dönüş yapılacak. Önce taslak hazırlıyoruz. Onaylarsanız, ödeme yapıyorsunuz. Baskıya veriyoruz ve kargo ediliyor. Fiyat 500 TL. Noter tasdikli ve 2 günde teslimat. Kapıda ödeme yok. Lütfen ısrarcı olmayın.
“KİMSE ANLAMAZ”
“ODTÜ ve Boğaziçi diploması da yapıyor musunuz?', ‘Hangi fakülteler var?', ‘Sahte olduğu anlaşılır mı?', ‘İşsizim, indirim yapar mısınız?', ‘Kimse duymaz değil mi?” diye sorduk. “ODTÜ ve bütün üniversiteler, fakülteler var. Gerçeğinin birebir aynısı. Kimse anlamaz. 2007'den öncesi ise zaten sorgulama yapılmıyor. Size en son 450 TL. 2 güne de elinizde olur. Tabii ki kimse duymaz. İnternet bankacılığından cebe havale olacak” şeklinde cevaplandı.
“BİNLERCE YAPTIK”
Sahte diploma şirketleri sitelerinde, “Referanslarımıza göz atabilirsiniz. Binlerce diploma hazırladık. Kimseyi mağdur etmedik. Bizlere güvenenler istediği işe sahip oldu. Sıra sizde” diye reklam da yapıyorlar. Diploma aldığı ileri sürülen öğrencilerin, teşekkür mektupları da var.
Gizli, titiz ve güveniliriz
“Güvenilir hizmet” başlığı altında kendilerini tanıtan sahte diploma şirketleri, “Kısa sürede titizlikle, gizlilikle ve güvenle diplomalarınızı hazırlıyoruz. Tüm diplomalarımız noter tasdikli, diploma kağıdına basılmaktadır” diyor.
‘Diplomalar havuzda toplanabilir'
Türkiye Noterler Birliği Başkan Yardımcısı Cemal Afacan şöyle dedi:
Son dönemde diplomalar barkodla üretilip, elektronik ortamda e-devletten belge gerçekliği tespit ediliyor. Diplomalar üzerindeki soğuk damga ve mühürlerde noterlerimiz uzmanlaştı. Son yıllarda sahte diploma yapmak zor. Eskiden çok gelirdi. 2007 öncesi tarihli gelen evrakları biz de hemen tasdik etmiyoruz. Türkiye Noterler Birliği olarak ID verilerek, bütün diplomaların ortak bir havuzda toplanması projemiz vardı. Doğrulukları, bu havuzdan kontrol edilebilir.”
Memnuniyet anketi var
Sahte diploma yapan şirketler müşteri olarak gördükleri öğrencilere memnuniyet anketi de yapmış. “Gelen diplomanızdan memnun musunuz?” diye sorup, ‘Gerçek gibi', ‘Orta kalite', ‘Normal', ‘İdare eder' gibi şıklar arasından birini seçmelerini de istemiş.
İlk 300 kişiye 300 lira kampanyası
Sahte diploma şirketleri arasındaki rekabet, fiyat indirimi ve kampanyaları da beraberinde getirmiş. “Tüm diplomalar 300 lira ilk 300 kişiye özel” gibi çağrılar da var. SBN matbaa tasarımı denilerek, ileri teknolojiyle birebir aynı grafik tasarımı yaptıklarını da sıralıyor.
İsteyene satılık isteyene kiralık
Sahte diplomalar dışında ayrıca internette orijinal diplomalarını kiralayan ve satanlar da var. Jeoloji mühendisinden, öğretmenliğe, hemşirelikten, eczacılığa kadar bir çok orijinal diplomanın yanı sıra usta öğretici direksiyon sertifikası, gemi adamı, kuaförlük gibi ustalık belgeleri de 5 bin TL'ye kadar satılıp, kiralanıyor.
“Nasıl çalışıyoruz?” diyerek süreci şöyle anlatıyorlar:
■ Öncelikle sitemizdeki formu dolduruyorsunuz.
■ Sonra size özel diploma taslağını hazırlıyoruz.
■ Diploma taslağını sizin onayınıza sunuyoruz.
■ Onayınızdan sonra cebe 500 TL havale ediyorsunuz.
■ Cep telefonunuzda internet bankacılığı olmak zorunda. l Kargo ücretsiz ve kapalı zarfta 2 günde teslim ediliyor.
Kaynak:
ABD:"Karadeniz,ulusal çıkarımız!"
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Karadeniz'e kıyısı olan ülkeleri ziyaret etti. 'Rus tehdidine karşı eylem' çağrısı yapan Austin, 'Karadeniz ulusal çıkarımızdır! dedi.
Gürcistan, Ukrayna ve Romanya'yı ziyaret eden Austin, Karadeniz'in NATO'nun doğu kanadının güvenliği açısından kritik önem taşıdığını belirtti. Austin’in Karadeniz’deki yeni kışkırtma planlarını NATO Savunma Bakanları toplantısına taşıdığı öğrenildi.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Karadeniz'deki kışkırtma turunu tamamladı. Karadeniz ziyaretlerine pazartesi günü Gürcistan'dan başlayan Lloyd Austin, Ukrayna'nın ardından Romanya'ya geçerek “Rusya tehdidine karşı güç birliği” mesajlarını tekrarladı.
Bükreş'te Romanya Savunma Bakanı Nicolae Ciuca ile bir araya gelen Austin, bölgede savunma alanında iş birliğinin güçlendirilmesi çağrısı yaparak, Karadeniz'e kıyısı bulunan ülkelerin “Rusya'nın bölgeyi askerileştirmesine karşı eyleme geçmesi gerektiğini” söyledi. “Karadeniz'in güvenliği ve istikrarı ABD'nin ulusal çıkarıdır ve NATO'nun doğu kanadının güvenliği açısından kritik önem taşımaktadır.” diyen Austin, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki ve Gürcistan'daki eylemlerine işaret ederek bölgenin “Rus saldırganlığı”na karşı kırılgan durumda olduğunu ileri sürdü.
Austin, 2013-2016 yılları arasında ABD Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütmüştü.
Ukrayna ve Gürcistan NATO'ya kabul edilmek istiyor. NATO'ya 2004 yılında katılan Romanya'da ise çok sayıda ABD askeri konuşlu. ABD Savunma Bakanı Austin, ülkenin güneydoğusunda, Karadeniz kıyısı yakınındaki Mihail Kogalniceanu Hava Üssü'ndeki Amerikan askeri varlığının “potansiyel Rus saldırganlığına karşı güçlü bir caydırıcılık taşıdığını” söyledi. ABD, Yunanistan'ın Dedeağaç bölgesine son dönemde yaptığı askeri yığınağı da Rusya tehdidiyle gerekçelendiriyor.
RUSYA: İKİ ABD UÇAĞINI
ÇEVİRDİK
ABD'den Karadeniz ile ilgili bu mesajlar gelirken Rusya Savunma Bakanlığı Karadeniz'de Rus hava sahasına yaklaşan ABD Hava Kuvvetleri’ne ait iki B-1B stratejik bombardıman uçağını geri çevirdiğini açıkladı. İki adet Rus Su-30 savaş uçağının, iki Amerikan bombardıman uçağı ve refakatindeki iki adet KC-135 yakıt-ikmal uçağını, eşlik ederek hava sahasından uzaklaştırdığı bildirildi. Rusya, haziran ayında da Rus karasularına yaklaşan bir İngiliz muhribinin rotasına sanal bombardıman yapmıştı.
ABD’NİN KARADENİZ’DEKİ FAALİYETLERİ
Sovyetler’in yıkılmasıyla birlikte “Kapsamlı Güvenlik Kavramı Stratejisi”ni ilan eden NATO, sözde tehdidin ortadan kalkmasına rağmen genişlemesini devam ettirdi. Genç Rusya'nın “yakın çevre doktrini”ne karşı Rusya'yı çevreleme politikasını hayata geçiren NATO güçleri, bu kapsamda faaliyet alanlarından biri olarak da Karadeniz'i belirledi. 11 Eylül sonrası terörle mücadele konseptinde değişikliğe giden ABD, önce Akdeniz’de başlatılan “Etkin Çaba Harekatı”nı Karadeniz’e genişletmeye çalıştı, ardından 2004 yılında Romanya ve Bulgaristan’ı NATO’ya alarak, bölgedeki gerginliğin fitilini ateşledi. 2008’deki Osetya krizi ve Rusya’nın 2014’te Kırım’ı ilhakı, bölgede değişen dengelerin ve yükselen gerginliğin en somut göstergesi oldu. ABD’nin Gürcistan ve Ukrayna’daki hamlelerine karşı Rusların net cevaplar vermesi, NATO’nun vites yükseltmesini tetikledi. 2018 Şubatında toplanan NATO Savunma Bakanları, İttifak’ın Karadeniz’deki askeri varlığını güçlendirmeye yönelik yeni bir tedbir paketi hazırladı. 11-12 Temmuz’daki Brüksel Zirvesi’nde de, NATO’nun Karadeniz’deki askeri varlığını artırması kararı alındı. Bu kapsamda devriye ve tatbikat sayısı yükseltildi. Her yıl Sea Breeze ve Sea Shield gibi isimlerle çok sayıda tatbikat düzenlendi. Soğuk Savaş sonrası ilk kez bir İngiliz muhribi, HMS Diamond, Karadeniz’e girdi. Romanya’ya 5 bin kişilik bir NATO gücü ile gözetleme uçaklarının yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Bulgaristan, Novo Selo’da ABD’ye yeni bir üs tahsis ederken, ABD Donanması’na ait güdümlü füze destroyerleri ile casus uçaklar da Karadeniz üzerindeki faaliyetlerini yoğunlaştırdı. 29 Haziran 2021'e gelindiğinde ise 18'i NATO üyesi 32 ülkenin katılımıyla Karadeniz'de devasa bir tatbikat yapıldı. Bu tatbikata tepki gösteren Rusya, “Tatbikatın hangi amaçla düzenlediğini çok iyi biliyoruz. Tatbikat kisvesi altında Ukrayna çaktırmadan silahlandırılıyor.” açıklaması yaptı.
RUSYA’YA KUŞATMA
Fakat tüm bunlardan daha kışkırtıcı olan adım, 2016 yılında, ABD’nin ilk kez kendi toprakları dışında bir balistik füze sistemini (BMD) Romanya’nın güneybatısındaki Devesul kentine yerleştirmesiyle atıldı. Bu sistem, ABD Donanması’nın Aegis sınıfı hava savunma kruvazörleri ile Arleigh Burke sınıfı muhriplerindeki SM-2 ve SM-3 serisi SAM (hava savunma) füzelerini barındırıyor. Bu füzelerle artık hedeflenenler sadece atmosfer içindeki uçak, güdümlü mermi, cruise (seyir) füzesi ve balistik füzeler değil. Bu sistemle kıtalararası balistik füzeler (ICBM ve SLBM) de atmosfer dışında imha edilebiliyor. İran ve Rusya kaynaklı füzeleri imha için Devesul’a kurulan sistem, Rusya’nın jeopolitik kuşatılmışlığını da ileri safhaya taşımış oluyor. Ne yazık ki Malatya Kürecik’te bulunan AN/TPY-2, X Bant arama ve takip radarı da bu sistemle bağlantılı.
RUSLARDAN KARADENİZ’E YIĞINAK
Devesul’daki balistik füze üssünün 1987’de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’nın açık bir ihlali olduğunu söyleyen Ruslar, diplomatik adımların yanında askeri önlemlerini de giderek artırıyor. 2008’deki Osetya krizine kadar bölgedeki deniz silahlanma dengesini bozacak ya da ciddi bir asimetri yaratacak girişimde bulunmayan Ruslar, ABD’nin kışkırtmalarının ardından Karadeniz donanmasını güçlendirme kararı aldı. Rusların Soğuk Savaş sonrası Karadeniz Donanması’nda harbe hazır bulunan büyük tonajlı savaş gemisi sayısı 4’ü geçmiyor, bütün yığınak Kuzey Denizi ve Pasifik Filosu’na yapılıyordu. Son yıllardaki NATO kışkırtmalarına karşı ise Karadeniz Filosu ciddi şekilde tahkim edildi. Rusya'nın Karadeniz Filosu'ndan yapılan bir açıklamada, 2015’ten bu yana 'Amiral Grigoroviç' ve 'Amiral Essen' adlı iki fırkateynin, kruz füzeli 6 adet denizaltının ve 10’un üzerinde devriye botunun Karadeniz Filosu'na katıldığı belirtildi. Bunun yanında 2 adet yeni nesil römorkör, modüler dalış platformları, yüzer vinç ve diğer destek gemileri de Karadeniz'de göreve başladı. Böylece Karadeniz Filosu'nun büyüklüğü 50 gemiyi aştı. Bu dönemde Hazar Filosu'na bağlı gemiler de sık sık Karadeniz'e inmeye başladı. Son olarak Nisan 2021'de Hazar Filosu'nda görev yapan 15 gemi tatbikat için Karadeniz'e geçmişti.
kaynak:
-Faiz indirimleri ve merkez bankasında para olmaması.
-Kur farklarının vatandaşa zam olarak dönecek olması
-Artan fiyatlar karşısında maaşların,ücretlerin erimesi
-Verilecek asgari ücret ve maaş zamlarının gerçek enflasyonun altında kalacak olması
-Türkiye'nin risk primleri yüzünden borç alacak ülke kalmaması
-Bütçe'de ve TBMM'de vatandaş lehine hiçbirşeyin olmaması.
-İç ve dış siyasette güven kaybı
-Kurumların güven yitirmesi(Tüik,işkur vs)
-Umut ve gelecek ile düşüncelerin yitirilmesi
Ben bütün bunlar bir araya geldiğinde 2023'e gelmeden Türkiye'nin dayanabileceğini ve seçimin zamanında yapabileceklerini düşünmüyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ''İstiyoruz ki camilerimiz sadece namaz kılınan ve kapatılan yerler olmasın'' açıklamasında bulundu.
”DİNİ İSTİSMAR EDEN TERÖR ÖRGÜTLERİ VAR”
Din istismarının ortaya çıkardığı tehlikeye dikkati çeken Erbaş, “Dini istismar eden terör örgütleri var. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 2018 yılının başından itibaren din istismarıyla mücadele çalışmaları başlattık. Ülkemizin her ilinde her ilçesinde heyetler olarak seminerler, konferanslar verdik ve kitaplar bastırdık. Bu dini istismar eden bazı yapıların nasıl terör örgütüne dönüştüğü de gözümüzün önünde. Bunlarla hep birlikte mücadele etmek zorundayız” diye konuştu.
İslam dinini istismar ederek menfaat sağlamaya çalışan yapılarla ve gruplarla sonuna kadar mücadele edeceklerini belirten Erbaş, İslam’ı doğru anlamada yaşanan bazı sorunların bulunduğunu, ilmin merkezi olan üniversitelerin ilahiyat fakültesi hocalarıyla birlikte sıkıntıları ortadan kaldıracağını, bunu başaracaklarına inandığını söyledi.
”İSTİYORUZ Kİ CAMİLERİMİZ SADECE NAMAZ KILINAN YERLER OLMASIN”
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurt içi ve yurt dışında yürütmüş olduğu faaliyetleri de anlattı.
Türkiye’de 81 ilde ve 922 ilçede şubesi olan tek vakfın Türkiye Diyanet Vakfı olduğunu, her müftünün vakfın şube başkanı olduğunu ifade eden Erbaş, “Ülkemizde 90 bin camimiz var. 40 bine yakın Kuran kursumuz var. İstiyoruz ki camilerimiz sadece namaz kılınan ve kapatılan yerler olmasın. Biz de camilerimiz ilim ve irfan merkezleri olarak nasıl değerlendirebiliriz onun gayreti içerisindeyiz” dedi.
kaynak:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçim zamanında yapılacak. Türkiye, seçimlerin zamanında yapılması olayını yaşayacak. O tarih de Haziran 2023’tür." dedi.
"Seçimler 2023 Haziran'da"
Seçimlere daha uzun bir zaman olduğu belirtilerek, "Muhalefet partilerinde, gerek liderlerin söylemlerinde, gerekse sözcülerin açıklamalarında son dönemde bir özgüven artışı hissediliyor. Girdiği bütün seçimleri kazanmış bir lider ve Türkiye'nin en tecrübeli siyasetçisi olarak, muhalefetteki bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, şöyle cevapladı:
"Bunlar neredeyse iki yıldır hep erken seçim demiyorlar mı? Çok açık net bir gerçek var ortada, ben 'seçimler zamanında yapılacak diyorum, asla geri adım yok' diyorum. Devlet Bey, aynı şekilde, Haziran 2023'ü söylüyor, 'seçimler zamanında yapılacak' diyor. Ama bunlar hala avara kasnak gibi dönüp dönüp duruyorlar. Yok böyle bir şey, olmayacak böyle bir şey. Seçim zamanında yapılacak. Türkiye, seçimlerin zamanında yapılması olayını yaşayacak. O tarih de Haziran 2023'tür."
Kaynak:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 200 baz puanlık faiz indirimi kararı sonrası kişisel Twitter hesabında paylaşımda bulundu.
Daha önce bürokratlara yaptığı çağrıyı hatırlatan Kılıçdaroğlu, “Ülkenin şerefli bürokratlarına seslendim; bir de tabii ki şahsın bürokratları var. Onların ne olduğu bugün daha da aşikar oldu. Şahıs ve şürekası ülkeyi açlığa doğru götürüyor. Bu yapılanlar ya millete ihanet ya da bir sağlık sorunu… Başka bir izahı yok” dedi.
Foreign Policy’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlık sorunları yaşadığına dair iddiası uzunca bir süre gündemde kalmıştı.
Meral AKSENER
"Bu aziz millet bunu hak etmiyor"
Ciddiyetsiz bir iktidarın, atadığı liyakatsiz bir bürokrat aracılığıya verdiği, rasyonellikten uzak bir kararın sonucunda olan yine hane halkımıza, esnafımıza ve KOBİ'lerimize oldu. Bu aziz millet bunu hak etmiyor. Çok yazık...
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali BABACAN "Talimatla 200 puan indi."
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet DAVUTOĞLU "
"Milleti 1 ayda yüzde 15 fakirleştirdiğiniz yetmedi mi?"
Süt kazanında banyo yapan işçiler beraat etti
Konya'da süt toplama merkezindeki kazanda süt banyosu yaptıkları iddiasıyla 5'er yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanan Emre Sayar ile onun görüntülerini cep telefonu ile kaydedip paylaşan işletme müdürü Uğur Turgut, beraat etti.
Kentteki bir süt toplama merkezinde, işçilerden Emre Sayar'ın kazanda süt banyosu yaptığı ana ait görüntüler, 6 Kasım 2020'de Uğur Turgut tarafından sosyal medyada paylaşıldı. Hızla yayılan görüntülere tepki yağdı. Tarım ve Orman Bakanlığı'nın talimatı ile firmanın Meram Sanayi Sitesi'ndeki süt toplama merkezine giden Tarım ve Orman İl Müdürü Ali Ergin ve beraberindeki ekip, iş yerini denetledi. Denetim sonucu iş yerindeki ürünler imha edildi.
İŞLETME ONAY BELGESİ İPTAL EDİLDİ
Ayrıca firmanın işletme onay belgesi iptal edildi, faaliyetlerden menedildi ve mühürlenip kapatıldı. 5996 Sayılı Kanun gereği de hijyen gerekliliklerini aykırılıktan para cezası uygulandı. Olay ile ilgili savcılığa da suç duyurusunda bulunuldu. Soruşturma ile ilgili gözaltına alınan Emre Sayar ve Uğur Turgut, 7 Kasım 2020'de sevk edildikleri mahkemece tutuklandı. Sayar ve Uğur, 12 Kasım'da avukatlarının bir üst mahkemeye yaptıkları itiraz üzerine tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
15 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENDİ
Tutuksuz yargılanan 2 firma çalışanı hakkında iddianame hazırlandı. İddianamede, Türk Ceza Kanunu'nun 185'inci maddesindeki 'İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilir' kapsamında yargılanmaları talep edildi.
Sanık Sayar, 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde daha önce görülen duruşmalarda süt toplama merkezinde 3 aydır çalıştığını, 1,5 tonluk sütün hesaplarında karışıklık yaptığı için müdürü Uğur Turgut'un kendisine kızdığını ve temizlik teknesi içine girmesini söylediğini öne sürdü.
Sayar, şunları söyledi:
"Temizlik teknesinin içerisine girmemi istedi. Temizlediğimiz tanktan süt artığı olan sıvıyı aldık. Tekneye koyduk. 2 maşrapa kadar. Daha sonra sıcak su ekledik. Suçluluk duygusu hissettiğim için ilk başta girmek istemedim. Daha sonra kabul ettim ve 'Kıyafetlerimle mi gireyim?' diye sordum. O da 'Hayır üzerini çıkar gir' dedi. Teknenin içine girdikten sonra 1-2 dakika kadar kaldım. Daha sonra çıktım ve tekne içindeki suyu rögara tahliye ettim. Ama sosyal medya üzerinden paylaşıldığını bilmiyordum. Bizim iş yerindeki çalışanlar arasındaki WhatsApp grubuna attı. Videonun oradan yayıldığını düşünüyorum. Bu tekneyi tahliye ettik. Ticaret amaçla kullanmadık. Beraatimi istiyorum."
'DETERJANLI SU ATTIK'
Uğur Turgut ise yine daha önceki duruşmalardaki savunmasında videoyu şaka amaçlı çektiklerini belirterek, "Emre'nin ifadelerinin hepsi doğru. Attığım mesaj da doğru. Ceza değil, şaka amaçlı yaptım. Videoyu TikTok'ta arkasına müzik eklemek için kullandım. Telefonuma kaydettikten sonra hemen sildim. WhatsApp grubuna attım. Attıktan sonra gruptaki herkese paylaşmamaları için tembihledim. O teknenin içinde sürekli su bekler. Temizlik vakti geldiğinde ise içerisine deterjan koyuyoruz. Makine yardımıyla boşalan süt kazanlarını tazyikli suyla temizliyoruz. Beyaz rengini vermesi için deterjanlı suyu teknenin içine atmıştık" diye konuştu.
SAVCIDAN BERAAT TALEBİ
Bugün görülen karar duruşmasına ise Sayar ve Uğur katılmadı. Taraf avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada savcı, 2 sanığın beraatini talep etti. Mütalaada, sanıkların dezenfektan teknesine sıcak su ve biraz da süt artığı koyarak iç çamaşırlarıyla banyo yaptığı görüntüleri sosyal medyadan yayınlandığı belirtildi. Tekne içerisindeki maddenin süt olmadığı, videonun ardından teknede bulunan çoğunluğu sıcak su olmak üzere süt artığının imha edildiğinin tespit edildiğinin anlatıldığı mütalaada, 'zehirli madde katma' suçu iddiasıyla açılan davada teknenin süt üretimine uygun olmadığı kişi veya kişilerin sağlığını etkileyecek bir durum olmadığı belirtilerek, 2 sanığın beraati talep edildi. Mahkeme heyeti, sanıklar Emre Sayar ve Uğur Turgut'un beraat etmesine karar verdi.
kaynak:
Meslek: Ularte Sınai ve Tic- Proje şefi (Emekli)
İlgi Alanları: Bilgisayar
Anakart: Gigabyte B660 Gaming X | İşlemci: İntel i7-12700 | Ekran Kartı: MSI RTX 4070 Ti | Ram: CORSAIR 32GB (2x16GB) Vengeance | Hard Disk: Samsung 1TB 970 Curcial *2TB | Kasa: C.M Haf 912 PSU Enermax 800w 80+GOLD | Monitör: LG Ultragear 32"| İşlemci Soğutucu: Noctua NH-U12S |Ses Sistemi: Razer Blackshark V2 Usb Cerative SB ZX | Klavye: Asus ROG Strix Flare Aura | Mouse: Razer Taipan |
@DarthVaderRSi,@sg83,@alfanso_@AMFİBİ,@BEYİNN,@pelikan06,@sg83,@pashha27,@cafesnet,@cagdasoneren,@stylee.ayk,@kopukucurtmaxxx,@sugarcocuk1,@cengiz34,@Halit61,@yaskoo_87,@keleminabi |
Bişey anlamadığım zamanlarçok hoşuma gidiyorsun,senden bir bişey anlamıyorum ve böyle çok iyi!0ff8d18b55cfac45d9c99974598ab2352.png |
Son Giriş: 31 dk. önce
Son Mesaj Zamanı: 2 ay
Mesaj Sayısı: 3.532
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 10.203
İkinci El Bölümü Mesajları: 275
Konularının görüntülenme sayısı: 1.706.867 (Bu ay: 2.558)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 39.200 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic