Dünyada kullandığımız birçok enerji çeşidinden birisi de tarım atıklarından oluşan biyogazı yakıp elektrik üretmek oldu. Bu şekilde zaten atmosferde geri dönecek CO2 miktarından en azından %40 miktarında elektrik üretmeyi başarıyoruz. Fakat bu atıklardan %80 oranında daha verilmli şekilde elektrik üreteceğini iddia eden Reverion girişimi ekstra olarak saf CO2’yi yakalıyor ve depoluyor. Bu gaz istenirse satılıyor veya sonrasında tekrar metan üretmek için kullanılabiliyor ya da sonsuza kadar depolanıyor.

Geliştirilen mimari ile tesis karbon negatif hale geliyor çünkü entegre CO2 ayrıştırma sistemi bulunuyor. Ünitenin kendisi, sıvılaştırılabilen ve taşınabilir hale getirilebilen bir CO2 akışı haricinde herhangi bir gaz çıkarmıyor.

Bu sistemi, şebekede fazla elektriği depolama özelliği öne çıkarıyor. İhtiyaç durumunda şebekeden çektiği elektrik ile su buharı ve CO2 ile H2 ve CO’ya sonra istenirse sonra H2 ve metana dönüştürerek enerji depolaması. Biyogaz enerji santralleri istenildiğinde aktif edilebilen veya devamlı çalışan bir enerji santralleridir. Bu nedenle baz yük olarak veya şebekenin sıkıştığı zamanlarda pik yükler için aktif edilebiliyor. Kısaca rüzgar ve güneş ucuz olsa da bu enerji kaynaklarının olmadığı durumlarda arkada çalışan bir enerji kaynağı olarak kullanmakta mümkün.

Ayrıca Bkz.Avrupa batarya konusunda artık büyük ölçüde Çin'e bağlı

Üretilen hidrojen ise istendiğinde tekrar elektrik üretiminde kullanılabiliyor. Buradaki elektrik ile hidrojen üretip, hidrojenle elektrik üretimdeki geri dönüş verimi ise %75 gibi iyi bir rakam. Üstelik giderek artan Avrupa'daki yenilenebilir enerjinin aşırı fazla olduğu durumlardaki negatif elektrik fiyatları sayesinde sistem şarj ederekte para kazandırabiliyor.

Geri çevrilebilir biyogaz santrallerinin en güzel yanı harcadıkları veya ürettikleri gazı devasa yerlerde depolayabilmeleri. Dev depolar sayesinde istenirse sezonluk yani bir kaç aylık enerji depolama yada saklama yapılabilir. 

Son yatırım turunda seri üretim için 62 milyon Euro toplayan şirket iki yıl içinde 100 adet enerji santralini piyasaya sürmeyi planlıyor. Şimdiden topladıkları ön sipariş miktarı ise 100 milyon Euro’yu bulmuş durumda. 

Maliyeti ne kadar?

Tüm sistem bir konteynere sığacak şekilde tasarlandı. Toplam 100 kW güçteki sistem yarım konteyner, 500 kW gücündeki sistem ise tam konteynere sığacak boyutlara sahip. Konteyner tak çalıştır şekilde tasarlandığından bir biyogaz bağlantısını birde elektrik kablosunu çekmeniz yeterli. Bu sistemlerin fiyatları ise şu şekilde 100 kW için 600 bin Euro, 500 kW için 3 milyon Euro.

20 yıl hizmet verecek

Sistem 20 yıl boyunca çalışacak şekilde tasarlansa da bazı parçalar mesela katı oksit yakıt hücresi 5 yılda bir değiştirilmesi gerekiyor ama teknoloji ilerledikçe siz değiştirinceye kadar ömür de uzayabilir.

Çekya'nın başkentindeki Prag metro hattının Nové Dvory istasyonu etrafına inşaa edilecek binalar metro tünelindeki ısı ile kışın ısıtılacak, yazın soğutulacak. İstasyon etrafındaki 17 bina ve toplam 200.000 m²‘lik alan metro tünelinden gelen jeotermal yani toprak kaynaklı ısı pompası ile iklimlendirilecek.

Şehirler gelişirken bazen bir taşla iki kuş vuracak fırsatları oluyor. Yeni metro hattı inşaa eden Prag’daki yetkililer bu şansı değerlendirerek metro tünellerini sayesinde toprak kaynaklı ısı pompası için sondaj maliyetinden kurtulmayı başarmışlar.

Toprak temelli ısı pompası; toprağın dış havaya göre kışın daha sıcak, yazın ise daha serin kalması sayesinde her zaman daha iyi bir seçim olmuştur. Isı pompası, ısı yaratmak yerine ısıyı bir yerden bir yere aktarmaya çalışır. Hava tabanlı ısı pompası kışın dışardaki havanın ısısını kullanarak içeriyi ısıtır, yazın ise içerideki ısıyı dışarı atmaya çalışır. Ama bu yaptıkları iş, hep en zor zamanda en zor işi yapmalarına neden olur. Zira ısı pompaları yazın sıcak havada soğutma yapmakta, kışın da dondurucu soğukta içeriyi ısıtmakta zorlanırr. Bu ekstra yük doğal olarak verimi düşürür ve elektrik tüketimini arttırır. 

Ayrıca Bkz.Çin'de dünyanın en büyük rüzgar türbininin iki kanadı kırıldı!

Halbuki toprağın belli bir derinliğinden sonrası yaz ve kış mevsimlerindeki hava sıcaklık değişimlerinden etkilenmez ve sabit kalır. Bu sabitlik toprağın kışın daha sıcak, yazın ise daha serin olmasını sağlar. Bu nedenle jeotermal kaynaklar ısı pompaları için harika kaynaklardır.

Bu durumda toprak kaynaklı bir sistemdeki en büyük maliyet ise toprağın altına ulaşacak sondaj çalışmalarıdır. Bu sondaj çalışması sonucunda genelde yüzlerce metrelik onlarca kuyu açılır ve kapalı devir daim eden su içeren özel hortumlar döşenir. 

Bu işlem uzun vadede sistemin kendini amorti etmesini sağlasa da büyük bir yatırım maliyeti yaratır. Prag’ın ve dünyadaki bir çok şehrin uyguladığı çözüm ise hali hazırda inşaa edilen metro istasyonu ve tünelini bu iş için kullanmak olmuş. Bu sayede Nové Dvory bölgesine inşaa edilecek alanın yıllık 10.000 MWh ısıtma ve 15.000 MWh soğutma ihtiyacı bu şekilde çevreci ve doğalgaz kullanmadan özellikle az elektrik kullanarak az sağlanacak.

Metro tünelinin duvarına yerleştirilecek sıvı geçen borular sayesinde toprak yazın atık ısı nedeniyle ısınacak veya kışın çok soğuk olacak diye düşünebilirsiniz ama toprağın ısıl iletkenliği sayesinde etrafındaki topraktan bu ısı hareketleri dengelenmekte ve yıl boyunca hep sabit sıcaklıkta kalmakta.

Aslında V2G (vehicle to grid) yani araçtan şebekeye doğru akan elektrik teknolojisi şimdiye kadar dünyanın bazı yerlerinde kullanıldı fakat bunu kullanan soket CHAdeMO DC (Doğru Akım) olduğu için sadece Nissan Leaf tipi araçlarda destekleniyordu. Halbu ki dünyamızda artık CCS tipi soket standardını kullanıyoruz. Fakat şimdiye kadar bu soket tipi resmi olarak çift taraflı akışa izin vermiyordu. Son güzel haberlere göre 2025 yılında destek gelecek ve CCS üzerinden AC yani alternatif akım ile çift yönlü akım sağlanacak. 

Üstelik DC şarj sistemleri çok pahalı olduğu için altyapı yatırımı çok yüksek oluyordu ama çift yönlü AC bir şarj aletinin tek yönlü kadar ucuz olması bekleniyor. 

Bu sayede siz garaja aracınızı bıraktığınızda araç önce kendini şarj edecek sonra sokete bağlı kalırken şebekenin ani bir elektrik artışına ihtiyaç duyduğu anda bu şekilde şebekeye elektrik sağlayacak. Bu sayede şebeke çok yüksek bedellerle anlık hizmete girecek bataryalara ya da doğalgaz çevrim santrallerine para harcamak yerine sizden kiralama yapacak.

Fosil yakıt kullanımını azaltıyor

Bir başka kullanım alanı ise fosil bazlı yakıtların kullanımını azaltması olacak. Biz dahil tüm dünya şebekeleri en yüksek kullanım yapıldığı saatlerde mecburen anında elektrik elde etmek için en pahalı olan doğalgaz çevrim santrallerine güveniyor. Fakat doğalgaz yakmak hem çevreci değil hem de artık çok pahalı. Sadece akşam saatlerinde 3-4 saatlik bir kullanım için devasa santraleri hazırda bekletmek ve işletmek, buradan üretilen elektriğin birim fiyatının aşırı yüksek olmasına neden oluyor.

Ayrıca Bkz.Dünyanın ilk niyobyum destekli elektrikli aracı 10 dakikada %100 şarj oluyor

İngiltere'de test edilecek

İngiltere’de Eylül 2024’de başlayıp Mart 2025’de bitecek deneme sürecinde bu teknoloji çift yönlü özel AC şarj aletleri üzerinden yapılacak ve bildiğimiz birçok standart modeli kapsayacak. 

Kimler başvurabilecek?

Bu sisteme Kia, Hyundai ve MG olan araç listesinden en az iki araca sahip olanlar başvurabilecek. Sistemde araçların artık sadece şarj olurken şebekeye bağlı kalması beklenmediği ve sonrasında da hazır beklerken soketin takılı olması nedeniyle JLR firmasının çift yönlü 7 kW gücünde çift soketli bir şarj istasyonu kullanılacak. 

Crowdcharge firmasının başını çektiği proje İngiltere devletinden de finansal destek görmüş durumda. Belki de esas merak ettiğiniz şey aracımı bu şekilde bağlarsam elektrik faturam ne kadar düşer diye olabilir. Bunun cevabı biraz karışık olsada yılda 150£ ile 500£ arası yani 7 bin ile 22 bin TL arası indirim sağlanabileceği söyleniyor. Tabii İngiltere’de elektrik fiyatlarının bizden pahalı olduğu dolayısıyla biz de daha az olabileceğinide ekleyelim.

İngiltere’de 1 milyonun üzerinde araç bulunuyor. Bu araçların ortalama 50 kWh bataryaları olsa 50 milyon kWh yada 5.000 MWh veya başka deyişle 5 GWh’lik depolama hali hazırda mevcut. Anlık güç olarak ise 11 kW ile bir araçtan güç çekilirse 1.1 GW gücünde enerji geri çekilebilir. Bu da bir nükleer reaktör kadar güç demek. Tabii ki "hepsi aynı anda mı bağlanır?" diyebilirsiniz ama İngiltere’deki 33 milyon araba mevcut. Bunların hepsi dönüşürse 1/33’ünün anlık olarak bağlı olması çok yüksek bir ihtimal.

Burada önemli olan biz dahil her ülkede hemen yasal düzenlemelerin yapılması ve bu konuda size hizmet vermek isteyen firmaların önünün açılması gerek. Bu sayede şarj istasyonu, elektrik şebekesi işleticisi ve elektik dağıtım şirketi arasındaki ilişkinin kurulması gerek.

Vela firması rüzgar gücünü kullanarak emisyon düşürmeye çalışan diğer şirketlerden ayrı bir yöntem deniyor. Diğer firmalar kargo gemilerinin üzerine rüzgar enerjisini entegre ederken Vela, yarış yatlarını kargo gemisine çeviriyor. Bu tasarım mantığı ile trimaran yani üçlü gövde üzerine oturan sistem hem daha az su direnci ile karşılaşırken hemde kargo ve yelkenler için ekstra alan sağlıyor.

İtiş gücünün tamamını yelkenler ile karşılarken, mutfak ve diğer elektrik gerektiren ekipmanlar için üst gövdesindeki güneş panelleri ve gövde altındaki iki adet su altı türbininden elde edilen enerji ile karşılanıyor. Buna ek olarak acil durumlarda ve güneşsiz, rüzgarasız günler için elektrik jeneratörü de bulunuyor.

51 konteyner kadar taşıyabilecek

Bu gemi bir pilot veya ön gösterim projesi olarak değil, direkt hizmete girecek şekilde geliştiriliyor.Gemi 185 metre uzunluğa ve 51 konteynerin alabileceği kadar hacme sahip. Ancak gemi konteynır taşımayacak. Konteynırlar genellikle yükün ağırlığının %20’sine tekabül ettiğinden bu ağırlık ve hacim kısıtlamalarından kurtulmak isteniyor. Zaten gemi devasa konteynır gemileri ile rekabet etmek yerine daha butik olan karbon emisyonsuz ürün taşımacılığına yöneliyor.

Ayrıca Bkz.Kaliforniya eyaleti klimaların şebekedeki yük problemini buz depolayarak çözüyor

Firmanın en büyük sorunu yelkenli kargo gemi taşımacılığı için eğitimli personelin bulunmayışı. Bu nedenle mürettebat eğitme de odaklanacak.

Gemi Filipinler’de bir tersanede alüminyum gövdeli ve karbon fiber direklerle üretilecek. Fakat hidrotürbinler, yelkenler ve arma (kablolar, makaralar vs) gibi gemini toplamda %30’u Fransa’da üretilecek. Firma 2026 senesinde ilk gemiyi ve ardından 4 tane daha üretecek. Bu sayede 2028 yılında sefer sıklığı artış gösterecek ve 2035’de ise 30 adet farklı tipte gemi ile Atlantik geçişinde hizmet vermeyi planlıyor.

Dünya ısındıkça klimalara daha fazla yük düşüyor üstelik daha fazla konut ve ticari alan her geçen gün klimaya geçiyor. Böyle olunca güneşin en yüksek olduğu saatlerde şebekeye aşırı yük biniyor.

Şebeke kurma ve elektriği sorunsuz bir şekilde aktarma işlemleri, elektriği üretmek kadar karmaşık ve pahalı bir işlem. Yüksek gerilim hatlarını şehre getirmek, sonra onları düşük gerilime trafolarda çevirip her yere belirli bir voltajda yer altı kablo ağı ile aktarmak ciddi bir alt yapı çalışması gerektiriyor.

Güney Kaliforniya Edison elektrik şebekesi klimaların tükettiği enerjiyi buzlardan karşılayarak tasarruf sağlıyor. Talep daha az olduğunda ve maliyetler daha düşük olduğunda elektriği buz dondurmak için kullanıyor. Daha sonra elektrik talebinin daha yüksek ve daha maliyetli olduğu zamanlarda soğutma ihtiyacı buzlarla karşılanıyor. VPP (Sanal Enerji Santrali) projesi 25,6 MW güce ulaştı ve şimdiye kadar 45 GWs elektrik enerjisini depoladı ve kullandı. 

Bu sayede şehirde direkt tüketimin olduğu yerde yeni hatlar ve trafolarla güçlendirmek yerine buz depolama sistemi kuruldu. Şimdiye kadar şebeke ve üretici firma beraber enerjisini buz depolama sistemlerini 100’den fazla binanın üstüne ücretsiz olarak kurmuş durumda. Şebeke enerji yönetimini istediği şekilde yönetirken ticari binalarda %20’ye varan elektrik faturası düşürmenin faydasını sağlıyor.

Ayrıca Bkz.Yapay zeka ile 7 kat verimli kentsel rüzgar türbini tasarlandı

Bunun benzeri lityum iyon bataryalarla da yapılabilirdi ama sadece buz ve onu tutacak metal kutu ile yapabilmek varken ne gerek var? Sonuçta burada elektrik enerjisini gece başka bir enerji tipi olan termal enerjiye dönüştürüyor ve sonra onu direkt olarak kullanıyorsunuz. Üstelik sistemin ömrü lityum bataryalar gibi kısa değil. Tahmini ömrün yaklaşık 20 yıl olduğu ifade ediliyor.

Gece saat 23.00 ile 05.00 arasında 6 saatlik sürede şarj edilen termal batarya, gündüz 15.00 ile 20.00 arasındaki 5 saatte de şarj ediliyor. Uluslararası Enerji Ajansının tahminine göre 2050 yılında şebekenin en çok ekstra yük getirecek elektrik tüketiminin üçte birini klimalar oluşturacak ve doğru yönetilmezse dünya çapında elektrik kesintilerine yol açacak

Rüzgar yere yaklaştıkça dünyanın sürtünmesi yüzünden yavaşlıyor. Bu yüzden yüzden türbinlerin boyları yıllar içerisinde uzadı. Ancak vinçlerin boyları çok uzamadığından Alman bir firma bir rüzgar türbinini dört ayaklı iskelet demir kulenin üstüne yerleştiriyor. İç kule üzerine monte edilecek türbin, kemerli bir sistem ile yukarı çekilecek ve en üste monte edilecek, böylece karadaki vinç sınırlamasına tabii olmayacak.

Yüzde 40 daha fazla rüzgar elde edecek

Bu yükseklikte benzer çaplı bir türbine göre %40 daha fazla rüzgar yakalayacak. Bu miktar yıl boyunca iki kat fazla elektrik üretilmesini sağlayacak. Üstelik burada rüzgarlar düzenli olduğu için türbin tam yükte daha uzun süre çalışacak. Bu rüzgar ve elektrik üretim miktarı dev deniz üstü türbinlere benzerlik gösteriyor ama işlem karada olduğu için maliyet çok daha az.

(Resimde kule düz çubuk gözüküyor ancak bu eski bir resim. Mevcut tasarımda elektirk direkleri gibi bir tasarımı var)

Sistemin en güzel yanı ise türbinin aşırı yükselmesi sayesinde normal boydaki türbinlerin çok üstünde olduğundan alttaki türbinlere bir rüzgar türbülansı yapmıyor. Bu nedenle bir santraldeki mevcut türbinlerin arasına inşa edilen yeni yüksek türbinler üretimi ciddi şekilde artıracak. Bu da aynı alandan çok daha fazla rüzgar enerjisi çıkartılmasını sağlıyor. Bu teknoloji sayesinde deniz üstü enerjiden yararlanmakta zorlanan bizim gibi ülkeler için hem karada hem de eski alanlara yeni kapasiteler eklenebilir. İleride katmanlı saha kurulumları da gerçekleşebilir.

Ayrıca Bkz.Denizlerdeki en büyük güneş enerjisi santrali devreye girdi

Arkasındaki teknoloji ise aslında oldukça basit. Tüp şeklinde büyük silindirlerden oluşan klasik kule yerine 4 ayaklı Eyfel kulesine benzeyen çelik konstrüksiyon kule kuruluyor. Zorluk ise bunu iki parçalı yapıp türbini iç kulenin üstünde en yukarıya çıkartmak. Burada bu tür değişik özel projelerde uzmanlaşmış Gicon mühendislik firması devreye giriyor ve tasarımı hazırlıyor.

Böyle bir sistemde doğal olarak daha fazla çelik ve iş gücü kullanılacağı kesin olmakla beraber üretilecek elektrik miktarına göre bunun her halükarda daha avantajlı olduğu söyleniyor ama rakam paylaşılmıyor.

Ülke olarak gerek ithalat gerek çevre kirliliğini düşürmek için evlerimizde doğalgaz yakmayı bırakmamız gerekiyor. Doğalgaza alternatif olarak en kolay uygulanabilir ısınma yöntemleri ise elektrikli sistemlerden yararlanıyor. Elektrikli ısıtıcılar çok fazla elektrik harcadığından artık Avrupa ve dünya ısı pompasına geçiyor. Çünkü bu sistemler elektrik ile havayı ısıtmak yerine ısı pompasıyla dışarıdaki havadaki ısıtarak eve pompalıyor. Bu teknolojide ortalama elektrik tüketimi 3-5 kat azaltmakta.

Ayrıca Bkz.Finlandiya'ya Avrupa'nın en büyük elektrikli kazan tesisi kuruluyor

Fakat ısı pompalarının en büyük sorunu kışın dış sıcaklığın düşmesi nedeniyle aynı ısınmayı temin etmek için daha çok çalışması. Bu da doğal olarak verimi düşürüyor ve elektrik tüketimini arttırıyor. 

Daha önce de çatıdan ısınma elde edecek sistemler geliştirilmişti ama bunlar genelde karmaşık sistemlere sahipti. Bazılarının içinde devir daim eden basınçlı klima gazı, su veya hava gibi ısı iletenler mevcut. Paxos burada işi basitleştirmek ve ucuzlatmak için kiremitlerin içine aldığı havayı yukarıdaki oluklu borudan toplayan bir sistem kullanıyor. Bu kadar basit bir sistem belki diğerleri kadar enerji tasarrufu sağlamayabilir ama kesinlikle bozulma ihtimali daha düşük ve bakımı daha kolay olacaktır.

Boyutlarına göre m2’de üretebildiği maksimum enerji ise 190 W. Tabii ısı enerjisini buna katılmıyor yapılan testlerde Almanya gibi bir ülkede ısı pompası yıl boyunca %20 daha az elektrik tüketmiş. Çatının ağırlığı ise m2 başına 31 kg ile normal bir beton çatıdan daha hafif olması sağlanmış. En büyük kazanç ise normal çatı yapmak için harcanan iş gücünün yarıya indirilmiş olması olmuş. Almanya gibi aşırı derecede işçiliğin pahalı olduğu bir ülkede toplam maliyeti azaltmada çok önemli.

Tesiste 1000 MWh kapasiteli termal batarya bulunacak. Elektrik fiyatlarının düşük olduğu zamanlarda üretim artırıacak ve bu bataryaya ısı depolanacak. Elde edilen maddi avantaj sayesinde müşterilere uygun fiyatlı ısı sağlanacak. Tesisin 2026-2027 kışında faaliyete geçmesi bekleniyor.

Ayrıca Bkz.Şebekeye bağlı elektrikli araçlar, Avrupa'da yılda 22 milyar euro tasarruf sağlayabilir

Sistem anlık yüksek kapasiteye sahip olsa da, elektrik fiyatlarının çok düştüğü zamanlarda çalıştırılacağı için yanınada 500 Mwh’lik iki adet ısı depolama ünitesi konmuş. Bu depoların her biri 100 MW gücünde şarj ve deşarj kapasitesine sahip. Sistemde o an hiç ısıya ihtiyaç olmasa bile tam kapasite ile 5 saat boyunca termal bataryalarını şarj edebiliyor. Bataryaların ne tür bir teknoloji kullanacağı tam belli olmasada 40 metre yüksekliğinde devasa boyutta olacağı söylendi. Tesisin 2025 yılında inşasına başlanması 2026-27 kış sezonunda hizmete geçmesi bekleniyor.

Günümüzde evimizde ve yüksek gerilim hatlarında Alternatif Akım (AC) kullanılıyor fakat elektrikli araçlar Doğru Akım (DC) gerekiyor. Bu nedenle üretilen güneş enerjisi önce AC’ye inverterle çevrilir sonra yine arabaya AC verilir, ardından arabalar bunu kendi inverteriyle DC’ye çevirir ve o şekilde kendini şarj eder. Bu iki kez çevirim enerji kaybına yol açar.

Güneş panellerine direkt bağlanan sistem, kullanmadığı elektriği invertere aktarıyor. Araçlardan talep gelirse DC olarak şarj ediyor. İki kez dönüşümden kurtulan elektrik %20 oranına varan kayıptan da kurtuluyor. 

Ayrıca Bkz.Elektrikli araçlar için özel olarak tasarlanan karavan: Pebble Flow

Sistem aynı zamanda DC bir batarya sistemine de bağlanabiliyor. Bu sayede aracınız güneş varken şarj edilmese bile batarya şarj edilip araç geldiğinde hiçbir çevrime uğramadan oradan da şarj edilebiliyor. 

Firma şimdilik 250$ karşılığında ön sipariş alıyor. Sistemin fiyatı ise 2500$’ı bulması bekleniyor ve 2023 sonu gibi piyasaya çıkacağı belirtiliyor.

PV tarafından 12,5 kW gücünde bağlantı sağlayan şarj cihazı istenirse şebeke tarafından da 12,5 kW çekerek acele durumlarda 25 kW hızında şar edebiliyor veya güneş olmadığında yine 12,5 kW gücünde şebekeden şarj imkanı sunuyor.

Karavan sahipleri bilir ki aracınızın çekme gücü oldukça önemlidir. Bu elektrikli araçların çoğunda düşük olmakla beraber çekme ile oluşacak ekstra enerji sarfiyatı sizi şarj istasyonlarında sık sık şarj etme gereksinimine sokacaktır.

Pebble bunu karavanın içine 45 kWh batarya ve iki motor ekleyerek kendinden itişli hale getirerek çözmüş. Bu sayede yolda karavanı çekerken bu motor size destek çıkacak ve menzilinizin azalmasını engelleyecek. 

Ayrıca motor sayesinde karavanı tek tuşla ilerleterek aracın bağlantı noktasına kolay çekilde monte edebiliyorsunuz. İsterseniz park yerinde kendi kendine hareket edebilecek ve gün içerisinde güneşe göre konumunu pratik şekilde değiştirebileceksiniz.

Çatısında bulunan 1 kW gücündeki güneş panelleri ile bataryasını şarj ediyor. Bu şekilde yola çıkmadan önce belki de ekstra şarj etmenize bile gerek kalmayacak. Bu batarya sayesinde hem karavan için güç sağlayacak hem de acil durumlarda konutunuza elektrik verebilecek.

Ayrıca Bkz.Hollanda'da negatif fiyatlı elektrik süresi artıyor

Karavan olarak oldukça aerodinamik şekilde tasarlanmış. Rüzgar direnci diğer karavanlara göre %300 azaltılmış. Bu sayede yolda daha az enerji tüketimi gerçekleşiyor. Hatta rüzgarlık denen bir kısım kamp moduna geçerken aşağı inerek pencerenin önünü açmakta. Karanvanın ısıtma soğutması ise tamamen ısı pompası ile sağlanmakta. 

İç tasarımı ise 4 kişilik bir aileye göre tasarlanmış durumda. Ön taraftaki yemek masasının olduğu kısım 2 kişilik yatağa dönüştürülüyor. Arka taraftaki çalışma masasının ve oturma odasının olduğu kısım ise gece iki kişilik yatağa yine dönüşmekte. Orta kısımda ise mutfak, duş ve tuvalet mevcut.

Yaşam alanında ferah hissettirmek için 270° camlar kullanılmış. Yatak odasının üstü de cam olduğundan gece yıldızları seyretmek mümkün hale geliyor. Tek tuşla ön, arka ayaklar ve merdiveni indirerek kamp moduna çevirmek mümkün. Tüm camlar elektrokromik tasarlandığı için perde bulunmuyor, istendiğine tüm camlar opak moda dönebiliyor.

Tüm bunlar ve fazlası 125.000 $ harcamak gerekiyor şimdiden 500$’a rezervasyon yapmak mümkün. Üretim için 2024 sonu hedefleniyor ve firma bunu sağlamak için yeni 5500 m2’lik üretim ve merkez binasına taşındığını geçtiğimiz ay açıkladı.