Şimdi Ara

RADIOHEAD ilgilenenler buraya lütfen (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
92
Cevap
0
Favori
1.975
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Karma police , Creep , Let down

    Benim favorilerim
  • Hastası diilim ama
    ''There There''
    ''Street Spirit'' deli parçalarıdır
  • hastası değilim ama dinlerim
    wish you were here ve creep sevdiğim parçaları
  • Fun club kurulsun
  • En sevdiğim gruplardan biridir bide Türkiye'ye gelseler.Placebo 2 defa geldi bunlar Yunanistan'dan dönüyorlar. En sevdiğim şarkısı ise Exit Music tam bunalım dinlemeyenlere tavsiye ederim.
  • bende hastasıyım:creep,karma police, Idioteque vede en güzeli 2+2=5 tam bunalım vede anyone can play guitar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi rocker -- 12 Nisan 2005, 3:46:38 >
  • orviper nerden başlayalım ön ayak ol bize
    quote:

    Orjinalden alıntı: Orviper

    Fun club kurulsun
  • bozz a sonuna kadar katılıyorum müzik ve sözlerin mükemmele yakın olarak birlestiği ender gruplardan radiohead hiç denemeyenlere tavsiye ederim
    alın size 23 tane mp3-->http://www.glidemagazine.com/downloads.php
    quote:

    Orjinalden alıntı: bozz

    sadece bu kadar kişi mi seviyo radiohead



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sheriff -- 11 Nisan 2005, 11:38:32 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Cynsure


    quote:

    Orjinalden alıntı: Alcoholic

    KARMA POLICE en iyi parcalaridir.

    Ama Radiohead benim icin OK Computer albumunden sonra buyuk olcude bitti.

    niye güzel bi albüm bence
    adam ok computere kötü demiyor ondan sonra çıkan albümleri beğenmemiş
  • letdown
  •  RADIOHEAD ilgilenenler buraya lütfen



    Radiohead'in beş üyesi ilk kez Oxford'un varoşlarında yer alan küçük ve pitoresk bir kasaba olan Abingdon'da bir araya geldiler. Grup elemanlarından Thom Yorke, ilk enstrümanı olan İspanyol gitarı 8 yaşına girdiğinde annesinden doğum günü hediyesi olarak aldı. İlk albümünü 2 yıl sonra oluşturdu ve daha sonra okulundaki TNT adlı punk grubuna katıldı.
    İlk şarkı söylediği zamanlarda daha sempatik grup elemanlarına gereksinim duyacağını farketti ve okul arkadaşları Ed O'Brien ve Colin Greenwood ile geleceğin Radiohead'ini oluşturdu. Smithlere ve Joy Division'a ilgi duydular ve Greenwood, TNT'ye Yorke'dan sonra katılarak onun sempatisini kazandı. Daha sonra baterist Phil Selway'in de katılımıyla "On A Friday" adlı albüm meydana geldi. Colin'in erkek kardeşi ve bir caz fanatiği olan Jonny Greenwood'un da armonika desteğiyle kadro tamamlandı.
    Sahneye ilk kez "On A Friday" ile 1987'de şimdiki Oxford'daki merhum (!) Jericho Tavernası'nda çıktılar. Müzikal düzeni tamamlamak adına "Talking Heads"deki gibi saksafon çalan iki kız kardeşi de gruba dahil ettiler. Grup üyelerinin, ailelerini teskin etmek üzere devam ettirmeye karar verdikleri akademik kariyerlerinden dolayı grubun çalışmaları geçici bir süre için ertelendi.Bu arada Jonny okulunu bitirdi, Colin, Cambridge Üniversitesi ile Peterhouse Koleji'nin eğlence işleriyle ilgilenmeye başladı ve arkadaşlarına zaman zaman iş ayarlamaya çalıştı. Yorke, Exeter Üniversitesi'nde "Flickernoise" adlı bir tekno grubunda gitar çalarken, Selway de Liverpool Polyteknik'te okuduğu sıralarda birçok tiyatro yapımında bateri çaldı.Grup üyeleri, 1991 yılında Oxford'da tekrar bir araya gelerek iki "demo" oluşturdular ve isimlerini Radiohead olarak değiştirmeden önce "Emi Records" ile çalıştılar. İlk ticari yayınları, "Drill Ep"'den "Prove Yourself"'in, BBC Radyo 1'de "Gary Davies'in Haftanın Olay Şarkısı" ünvanına layık görülmesiyle başladı. 1993'ün alternatif rock şarkısı ise "Creep" idi. Kendinden nefret etme duygusu içeren şarkının sözlerinin bir kısmı şöyleydi:
    "Ben bir sürüngenim, ben acayipim, ben buraya ait değilim!.."

    Şarkının tamamında, özellikle de bir bölümünde en yüksek seviyeye ulaşan gitar soloları bulunmaktaydı. Eylül 1992'de ilk kez piyasaya çıktığında hiç ilgi çekmeyen bu şarkı, Kingmake ve James ile yapılan albüm turnesinde çok ses getirdi. İngiltere listelerinde ilk 10'a, Amerika listelerinde ilk 40'a girmeyi başaran bu topluluk, daha sonra ilk 30'a giren Pablo Honey adlı bir albüm daha çıkardı.Radiohead'in şarkıları, Amerika'dan Mısır'a kadar çok çeşitli uluslararası zevklere hitap edebilmesi için birçok dile başarıyla çevrildi. "The Bends" 1995'te piyasaya çıkmadan önce iki yıllık bir promosyon sürecinden geçildi. Her geçen gün daha iyi şeyler yapma sorumluluğunun verdiği baskıyla albümün kayıt aşaması hiç de kolay olmadı.İki ayda bir şarkı bile kayıt edemeyen grubun yapımcısı John Leckie, Yorke'u daha ciddi çalışması için uyardı. Daha sonra şarkılar oluşmaya başladı ve albümün geri kalan kısmı Abbey Road Stüdyoları'nda üç hafta gibi bir sürede tamamlandı."The Bends", Yorke'un özenilmemiş fakat etkileyici sözleri sayesinde dinleyicileri hayal kırıklığına uğratmadı. Dikkate değer şarkılar arasında uyutucu "High and Dry", "Fake Plastic Trees" ve İngiltere Top 5 listelerine giren single (tek parça ve düzenlemelerini içeren albüm) "Street Spirit (Fade Out)" 'i sayabiliriz."The Bends", Radiohead'e Brit Ödülleri'nde yılın albümü ödülünü kazandıracak ölçüde beğeni topladı. İki yıl sonra, gelmiş geçmiş en harikulade rock albümlerinden biri olan "Ok Computer"'i piyasaya sürdüler ve bu albümle "1998'in En İyi Alternatif Rock Performansı" dalında bir "Grammy Ödülü" kazandılar."Tüm Zamanların En İyi 1000 Albümü" adlı kitaptaki kayıtlar, bu albümün, Beatles'ın hakimiyetini tehdit eden ilk ve tek albüm olduğunu açıklamaktadır.Bir sonraki albümün kayıt aşaması da oldukça uzun sürdü ve albümün başarılı olacağı yönündeki tahminler, "Kid A" 'in piyasaya sürümünden kısa süre sonra yarattığı şokla doğrulandı. Radiohead, tehlikesiz bir rotada ilerlemek ve son iki albümlerinin stili doğrultusunda birşeyler yapmak yerine, bu albümde adeta diğerlerine meydan okuyan bir elektronik altyapıyla, gitarlardan kurtulup, Pink Floyd, Kraftwerk ve Tangerine Dream'in uzay çağı rock anlayışına çok yakın bir tarz belirlediler.Bu albüm hem İngiltere listelerine girdi, hem de Billboard'da ilk sıraya oturdu. Aynı şekilde marjinal olan bir diğer albümleri "Amnesiac"'ın başarısı da bu albümleri takip etmeyi başardı.

    Amnesiac'la aynı sene Radiohead canlı kayıtlardan oluşan "I Might Be Wrong: Live Recordings"i 2003 Senesinde ise "Hail to the Thief"i yayınladı.

    "Kid A" ve bir nevi kız kardeşi sayılabilecek "Amnesiac"ın karanlık rock diyarlarından misafir gelen Radiohead, iki sene aradan sonra beraberinde "Hail to the Thief"i de getirdi. Elektronik ve akustiğin bu şık izdivacı için, biraz Amnesiac, biraz "The Bends", biraz "O.K Computer" ve biraz da "Kid A" demek yanlış olmaz. Albüm; erken dönem Radiohead zamanlarına göz kırpsa da, "yeni" olmayı ihmal etmemiş.

    "Hail to The Thief", elektronikten daralmışlar ve akustikten sıkılmışlar için şahane bir albüm. Ağır rock parçalardan Massive Attack’a, Joy Division’dan The Doors’a her türlü müzikal hissiyatı tattırıyor insana.




  • güzell bilgilendik iyi oldu sağolasın
  • bişi değil sizinde katkılarınızı bekleriz binbaşım
    quote:

    Orjinalden alıntı: Cynsure

    güzell bilgilendik iyi oldu sağolasın
  • Hastası değilim ama dinlerim
  • valla sen kur benim arkadaşlar var hastası olan onlara da söylerim onlar da katılır
  • Zaman ne hızlı geçiyor degil mi? 99 yılında ülke gundemini satanizm sallar iken,su an ismini vermek istemedigim bir gazetenin on sayfasindan alıntı idi "satanik rap grubu" tanımı. Radiohead epey degisik muzik tarzini zaman icinde kullanmis bir grup, ornegin wolf at the door'da rap yapmayi bile denediler allahsizlar. reggae, jaz ve klasik muzikten de epey hazzettikleri biliniyor, eh elektronik muzige abandiklari zaten klavuz istemiyor. böyle guzel iste radiohead.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi boşadam -- 13 Nisan 2005, 23:48:58 >
  • arkadaşlar ben son albüme kadar çoğunu dinledim

    son albümleri nasıl

    bide bu ayarda müzik yapan başka gruplar var mı
  • (ilgilenenlere)RADIOHEAD COVER GRUPLARI İLE İLGİLİ:

    23 Nisan Cumartesi KEMANCI'da MAVRA Konseri


    Başta Radiohead olmak üzere birçok alternatif rock grubu coverlarını yapan Mavra 23 nisan cumartesi Beyoğlu Kemancı da sahne alacak..İçki dahil giriş 10 YTL...Fade out, Creep, Paranoid Android, No surprises, Karma police, National Anthem, Idioteque, Electioneering, 2+2=5...Hepsini oldukça başarılı söylüyorlar..22:30 gibi sahne alacak Mavra'nın alt grubu olarak ise BedRock..

    MAVRA

    Vokal-Piyano: Onur Nevşehir
    Gitar: Gürbey Uzun
    Bass gitar: Bahadır Maşa
    Gitar-Laptop: Başar Uğur
    Davul: Levent Hocaoğlu



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sheriff -- 14 Nisan 2005, 9:48:37 >
  • BlueJean dergisinin Phil Selway ile yaptığı röportaj


    Geçtiğimiz ay, sıradan bir çalışma gününün son dakikalarında, tam da kendimizi dışarı atmak üzereyken EMI'daki arkadaşlarımızdan gelen bir telefon dağılmamıza sebep oldu. 15 dakika içinde Radiohead ile röportaj yapacaktık ve bu süre, dünyanın en büyük grubu olarak nitelenen bir ismin karşısına çıkmak için pek yeterli değildi. Büyük an geldiğinde, telefonun diğer ucundaki Radiohead üyesinin Thom Yorke ya da Jonny Greenwood gibi 'mute' bir isim değil de davulcu Phil Selway olduğunu öğrenmem heyecanımı az da olsa dindirdi. 15 dakikada yapılabilecek her şeyi yaptım ve ortaya bu röportaj çıktı,. Unutmayın, bu Radiohead'in Türkiye'ye verdiği ilk ve belki de son röportaj...

    Albüm adının "The Gloaming" olması konusunda uzlaşmıştınız, ama "Hail To The Thief"de karar kıldınız ve bu konuda epey spekülasyon yapıldı. Cidden Bush'a gönderme niteliği taşıyor mu bu başlık? (Bush ve şaibeli Florida seçimleri üzerine yazılan ve aynı adı taşıyan bir kitap söz konusu, dolayısıyla Radiohead'in Bush'a gönderme yaptığı yazılıp çizilmişti)

    Mevcut tek bir politik konu üzerine gidip albümümüze de o şekilde bir başlık koymamız mümkün değil. George Bush bizim için bir hedef değil, insanlar olayı yine kendi algılamak istedikleri şekilde algılıyorlar. Albüme bir ad ararken elimizde cidden uzun bir liste oluyor. "The Gloaming" oybirliğiyle önde gidiyordu ama fikrimizi değiştirdik. Dünya şu an oldukça karmaşık bir süreçten geçiyor ve bizim tüm albümlerimiz içinde bulunduğumuz dönemin modunu yansıtır, bunu kabul ediyorum. "Hail To The Thief" için de aynı şey geçerli, ama herhangi bir manifesto niteliği de taşımıyor. "2003'te ne haldeyiz?" durumunu özetliyor belki de.


    Thom Yorke yeni albümü "OK Computer 2" olarak değerlendiriyor ve grup olarak bu albümün "The Bends"den bu yana yapılan en dinamik Radiohead albümü olduğunu söylüyorsunuz, bu konuda neler söyleyebilirsin?


    Müzikal anlamda doğru bir tespit, "The Bends" dönemindeki dinamizmi ve deyim yerindeyse o gençlik heyecanını ilk kez yakaladığımızı söyleyebilirim. Gitarı tekrardan fişe takmak güzel bir duyguydu. "Kid A" ve "Amnesiac" her ne kadar deneysel olarak tanımlanmış olsalar da gitar barındıran albümlerdi aslında. "Hail To The Thief"de gitar belki de daha baskın. Müzik ne istiyorsa onu kullanıyoruz, gitarsa gitar, piyanoysa piyano. Melodik müzik için ne gerekiyorsa...


    Yeni albüm, piyasaya sürülmeden birkaç ay önce internete 'düştü' tabir yerindeyse, siz bu durumdan pek hoşnut kalmadınız sanırım?


    Hoşumuza gitmedi çünkü albüm henüz tamamlanmamıştı, son rötuşlar atılmamıştı desek daha doğru olur. Yaptığımız iş bizden tam olarak çıkmadan bu şekilde yayınladı, bu hiç doğru değildi. Bu bizim en hassas olduğumuz konulardan biri çünkü henüz bittiğine inanmadığımız bir işin ortalıkta dolaşmasını tasvip etmiyoruz.


    Bu albümde özellikle şarkı uzunlukları konusunda son derece hassas davrandığınız biliniyor, şarkıları belli bir sürede tutma çabasındayken albümün en uzun şarkısı 'There There'i ilk single olarak yayınladınız, neden özellikle bu şarkı üzerine gittiniz?


    'There There' albüm yayınlanmadan önce konserlerde çalmaya başladığımız bir şarkıydı, hatta konserlerin açılış şarkısıydı. Dinleyiciden de olumlu bir geri dönüş alıyorduk. Dolayısıyla yeni albümü tanıtacak en doğru şarkı olduğuna ve albümün geri kalanı için de doğru bir referans olacağına inandık. Bu albümde şarkıların uzunlukları konusunda hassas davrandığımız doğru, şarkılar üzerinde fazla oynamak istemediğimizden ve mümkün olduğu kadar ilk kaydettiğimiz hallerini korumak istediğimizden sürelerini kısa tutmak istemiştik. Albümdeki en uzun şarkının ilk single olarak yayınlanması epey ironik oldu tabi:)

    Her Radiohead video'su gibi 'There There' de son derece enteresan bir konsepte sahip, fikir kimden çıktı peki? Sizler mi tasarlıyorsunuz yoksa yönetmen mi belirliyor konsepti?


    Yönetmenin fikriydi aslında ama o da şarkının sözleri doğrultusunda bizimle ortak bir çalışma yürütüyor. Şarkı masal tadında, video da şarkının söz konusu konseptine sadık kalınarak tasarlandı. Şarkının ruhunu çok iyi yansıtıyor bence

    Neden sadece Thom Yorke görünüyor peki?

    Bizler tavşan kılığına girmek istemediğimiz için olsa gerek:)


    Kid A" ve "Amnesiac", sizlerin de ifade ettiği gibi deneysel albümlerdi. Akabinde yeni bir materyal kaydetmek üzere stüdyoya girdiğinizde nasıl hissettiniz? Bu anlamda "Hail To The Thief"in zorlu ve sancılı bir sürecin ürünü olduğu söylenebilir mi?


    Aslında söz konusu baskıyı "Ok Computer" sonrası hissetmiştik, sebebini tahmin ediyorsundur. "Ok Computer" sonrası biraz bulanıktı. Ve biz –ne kadar yanlış ya da doğru bir tavır, emin değilim ama- duygularımızı ve ruh halimizi doğrudan ifade eden albümler yapıyoruz. "Kid A" ve "Amnesiac" bu tezi doğrulayan albümler. "Ok Computer" sonrası biraz ürkmüştük, özellikle de Thom. Sıradaki albümlerin hazırlanış ve de kayıt aşamaları bu yüzden son derece problemliydi ve kayıtlar çok uzun bir sürece yayılmıştı ki bu da ruh halimizi, dolayısıyla albümlerin modunu etkilemişti. Dış dünyayla ilişkimizi kesmiştik. "Hail To The Thief"i kaydederken böyle bir sıkıntı yaşamadık açıkçası, "Kid A" ve "Amnesiac" albümlerini cidden yapmamız gerekiyordu, yaptık ve üzerimizdeki o sıkıntıyı attık. "Hail To The Thief"i kaydederken üzerimizde neredeyse hiç baskı yoktu, çünkü bu albüm ile birlikte takıntılı olmamayı öğrendik, bırakalım gitsin, bırakalım olduğu gibi kalsın dedik ve bu bizi çok rahatlattı.


    Öyleyse "Hail To The Thief" grup için bir terapi görevi gördü diyebilir miyiz?

    "Amnesiac" sonrası 6 aylık bir ara verdik. Çoğumuz çoluk çocuk sahibiyiz ve boş zamanımızı da o şekilde geçirdik (Thom Yorke'u kastediyor, çünkü Yorke oğlu Noah'ın müziğe ve hayata olan bakış açısını değiştirdiğini söylüyor). Tekrardan nasıl bir araya geleceğimizi ve yeni şarkıların neye benzeyeceklerini kestiremiyorduk açıkçası. Söz konusu geçiş dönemi sonunda Thom her birimize hazırladığı kayıtları yolladı, ilk etapta şaşırdık ama aynı zamanda rahatladık da çünkü artık nasıl ve nerden başlayacağımızı biliyorduk. Yeniden birlikte çalmak ve stüdyoya girmek eğlenceliydi ve açıkça söylemek gerekirse çok uzun zamandır ilk kez bu kadar iyi hissediyorduk. "Hail To The Thief" bu yüzden çok pozitif bir albüm.

    "Kid A" ve "Amnesiac" albümlerinin stüdyo ve kayıt aşamalarının sizler tarafından bilinçli olarak zorlaştırıldığını sen de söyledin, "Hail To The Thief" içinse tam tersi bir başlangıç söz konusu oldu, öyle değil mi?

    Öyle denebilir. "Kid A" öncesi Danimarka'ya gitmiştik, ruh halimiz böyle, bize soğuk ve de karanlık bir ortam gerekiyor diye düşünmüştük. Bu kez tam tersi oldu. Nigel (Godrich, Radiohead prodüktörü) daha öncesinde Beck ve Travis ile birlikte çalıştığı stüdyoyu öve öve bitiremiyordu ama stüdyo L.A'deydi. Tamam dedik ama 2 haftadan fazla kalmayacağımız konusunda da uzlaştık. Bu kez sadece güneş ve aydınlık bir ortam vardı ve biz cidden iyi vakit geçiriyorduk. Stüdyoya 2 haftalığına kaydolmuştuk ve her gün bir şarkı tamamlama kararı almıştık. İşte az önce bahsettiğim "bırakalım gitsin, kasmayalım ve olduğu gibi kalsın" modunu bu noktada yakaladık ve cidden her gün bir şarkı tamamlamayı başardık. Evet, L.A kesinlikle doğru ve sağlıklı bir başlangıç noktasıydı.


    "Hail To The Thief" standart bir promosyon sürecinden geçiyor, röportaj veriyor, single ve video'lar yayınlıyorsunuz. Yani "Kid A" dönemindeki içe kapanıklığınızdan kurtulmuş görünüyorsunuz. Sizinle ilk kez röportaj yapma şansını yakaladığımız için çok merak edilen söz konusu dönemi ve o ruh halini sormak istiyorum. O dönemden bu yana neler değişti?

    O dönemin sıkıntılı geçtiği doğru, söylediğim gibi, üzerimizde bir baskı vardı ve o ruh hali "Kid A"ye yansıdı hatta "Kid A"yi doğurdu diyelim. O dönemde bir single ya da video yayınlamak istemedik ve pek fazla röportaj vermedik çünkü "Kid A" dışarı çıkıp hakkında birşeyler anlatabileceğimiz bir albüm değildi. Bu arada daha çok Thom üzerinde yoğunlaştılar ki o da kapalı olmayı tercih ediyordu. "Kid A" döneminin bu şekilde 'kapalı' olarak değerlendirilmesi biraz da bu yüzden.

    Peki Phil, banan tanınan süre bu kadardı, samimi cevapların için teşekkürler, umarım Türkiye'de de görüşürüz.

    Ben de öyle. Hoşça kal.

    (alıntıdır)




  • quote:

    Orjinalden alıntı: sheriff

    bişi değil sizinde katkılarınızı bekleriz binbaşım
    quote:

    Orjinalden alıntı: Cynsure

    güzell bilgilendik iyi oldu sağolasın



    valla hocam yapın siz site mi ne yapıyosanız biz döküman neyin yaparız bi şeyler ama ben fun club üyesi falan olmam bilesin, o kadar baba değil çünkü
  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.