Şimdi Ara

sanat nedir ki??? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
38
Cevap
0
Favori
1.128
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • sanatı sanat olmaktan çıkaran yegane unsuru "taklitçilik" olarak görüyorum. işin kötü tarafı bu taklitçiler çevreleri vasıtasıyla ve medyanın şişirmesiyle isim dahi yapabiliyorlar.

    bir çok ara güler taklitçisi çıkmış ama hiç biri onun gibi tek kare çekememiştir. gene de ortamda prim yapabiliyorlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C4 -- 21 Mayıs 2006; 22:42:27 >
  • sanat insanın gördüklerini yorumlayabilme ve ifade edebilme olgusudur ...

    sanatın uç noktaları ise ifadelerdeki keskinlik ve yorum kaabiliyeti ile sınırlıdır ...

    kimse için de ulaştığı noktaya sınır diyemeyeceğimizden sanatta sınır yoktur dersek pek de yanılmış sayılmayız ...
  • hasbi kardeş kesinlikle öyle bir düşüncem yoktu.
    bana garip gelen sanat için yapılması peki kişi bunu sanat için yaptığını nerden bilecek :) biz buna sanatçı diyoruz.
    mesela oyma sanatı diyoruz neden koşma sanatı olmasın çok iyi ve hızlı koşan biri de bu sınıfa girer mi yada çok iyi sıçrayan biri için sıçrama sanatı nı çok iyi icra ediyor dermiyiz biraz saçma oldu ama başka türlü açamazdım olayı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi arbiter -- 21 Mayıs 2006; 22:43:41 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Hasbi 81


    Kısacası, işine maddi çıkarlar girdi mi sanat, sanat olmaktan çıkıyor. Bu bir gerçek.

    sadece maddi çıkarlar mı? kendini gösterme ve ispatlama çabalarına ne demeli?
  • bir sanatçı düşünün gerçekten bu işin erbabı diyeceğiniz ama sonrasında işi maddiyata döküp mesela yaptığı resimleri yüksek bir rakamda satıyor diyelim şimdi bu sanatçılıktan çıkmış mı oluyor ?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: arbiter

    mesela oyma sanatı diyoruz neden koşma sanatı olmasın çok iyi ve hızlı koşan biri de bu sınıfa girer mi yada çok iyi sıçrayan biri için sıçrama sanatı nı çok iyi icra ediyor dermiyiz biraz saçma oldu ama başka türlü açamazdım olayı

    bu senin dediklerin sporcu
    eğer kişi kendi iç dinamiklerini dışa vurabilmişse sanatçıdır. beğenilir yada beğenilmez o ayrı mesele.

    peki spor da bir sanat olabilir mi? neticede o da bir taktik, zihinsel bir uğraş gerektiriyor.
    kayma sanatı olabilir mesela. buz pateni ise bana göre bir sanattır.




  • Yüksek paraya gidecek,el alem beyenecek diye eser üstünce özel bir çabası varsa o eser sanat eseri değildir.Millet satın alsın işe yarasın diye sanat eseri ortaya çıkmaz.Amacı sacede kendisidir sanat eserinin.Fakat adam yaptı heykeli zerre kadar etki altında kalmadan,surasını söyle yaparsam millet şunu düşünür de basar parayı alır demedi;işte ozaman o sanat eseridir.Diğer türlü maldır,para için araçtır..Dediğim gibi sanat esrinin tek gayesi kendidir.Sanatçı herşeyi kendi için yaparsa o şey sanattır. (bence )



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi A Dying Wish -- 21 Mayıs 2006; 23:00:59 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: arbiter

    bir sanatçı düşünün gerçekten bu işin erbabı diyeceğiniz ama sonrasında işi maddiyata döküp mesela yaptığı resimleri yüksek bir rakamda satıyor diyelim şimdi bu sanatçılıktan çıkmış mı oluyor ?


    Olmuyor. Sonuc olarak arz-talep meselesi, hangi ressam sanatından para kazanmak istemez. Resimlerine inanılmaz yuksek rakam isteyipte satabiliyorsa zaten adam kendini ispatlamıs ve o parayı kazanmak hakkı.. Ama genelde sanatcılar oldukten sonra eserleri deger kazanıyor...
  • herkes sanatından para kazanmak ister ama öncelik buna verilirse iş sanattan ziyade "ısmarlama mobilya" yapmaya benzer.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: A Dying Wish

    Yüksek paraya gidecek,el alem beyenecek diye eser üstünce özel bir çabası varsa o eser sanat eseri değildir.Millet satın alsın işe yarasın diye sanat eseri ortaya çıkmaz.Amacı sacede kendisidir sanat eserinin.Fakat adam yaptı heykeli zerre kadar etki altında kalmadan,surasını söyle yaparsam millet şunu düşünür de basar parayı alır demedi;işte ozaman o sanat eseridir.Diğer türlü maldır,para için araçtır..Dediğim gibi sanat esrinin tek gayesi kendidir.Sanatçı herşeyi kendi için yaparsa o şey sanattır. (bence )

    Benim de söylemek istediğim aynen buydu




  • quote:

    Orjinalden alıntı: arbiter

    hasbi kardeş kesinlikle öyle bir düşüncem yoktu.
    bana garip gelen sanat için yapılması peki kişi bunu sanat için yaptığını nerden bilecek :) biz buna sanatçı diyoruz.
    mesela oyma sanatı diyoruz neden koşma sanatı olmasın çok iyi ve hızlı koşan biri de bu sınıfa girer mi yada çok iyi sıçrayan biri için sıçrama sanatı nı çok iyi icra ediyor dermiyiz biraz saçma oldu ama başka türlü açamazdım olayı

    Sanat için yapılıp yapılmadığını zaten sanatçının kendisi belirliyor. Burada bir karışıklık mı var sence? Varsa fikrimi bi de şöyle bir örnekle açıklamaya çalışayım:

    Bu örneği daha önce birçok yerde kullanmıştım ama burada da işim düştü, naapalım

    Bir ressam düşün. Saflığın ve temizliğin anlatıldığı bir tablo yapmak için tuvali önüne koyuyor ve eline fırçayı alıyor. Sonra tuvale bakıyor, bakıyor, bakıyor... Ve boş tuvalin aslında anlatmak istediğini çok güzel anlattığına karar verip tuvali o şekilde sehpadan indiriyor ve onu en sevdiği resimlerinin arasına ekliyor. Bence bu sanattır.

    Ama aynı şey "ben marjinal bişey yapayım da, illa ki bir anlam yükeyen çıkar" düşüncesiyle yapılsaydı işte bu sanat olmazdı.

    Bu yüzden tekrarlıyorum: önemli olan amaçtır




  • benim bir hat-tezhib hocam vardı ve kendisi maneviyatı çok kuvvetli bir kişiydi. bir gün şöyle anlattı;

    yaptığı eserleri kendisi çerçevelerdi. bir gün denemek kastıyla boş asetatı siyah kadife üzerine koymuş ve çerçevelemiş. çerçeveye bakarken fon koyu olduğu için orada kendisini görmüş ve bir tuhaf olmuş. sanki daha önce hiç aynada kendisini görmemiş gibi bir hale girmiş. kaşına, gözüne ağzına burnuna kulaklarına bakıp hepsinin nasıl yerli yerinde yaratıldığını düşünmüş, ve bu halin hatırına onu o şekilde duvara asmış.

    gelen giden ne hikmettir diye bunu sormaya başlamış. o da "onun bir sırrı var" deyip geçiştiriyormuş. o öyle deyince insanlar almak istiyorlarmış ama "sırrını bilmeden alamazsın, sırrını bil, al" diyormuş.

    elektrik, su, kira, telefon borcu birikmiş ama kendisi tevekkül ehli bir insandı kimseden bir şey istemezdi, verenden de almazdı.
    bir gece misafirler gelmiş. gelenlerin içinde birisi varmış o oraya ilk defa geliyormuş. bir ara o boş çerçevenin önünde durmuş epey bir süre bakmış. sonra "ben bunu almak istiyorum" demiş. ona da "onun sırrı var, sırrını bilirsen alırsın" demiş. o da "bilmiyorum ama, buna bakınca kendimi gördüm. sanki daha önce hiç kendimi görmemiştim. ağzıma burnuma kaşıma gözüme baktım, nasıl yerli yerinde yaratılmışlar diye düşündüm, ilk defa bu kadar etkilendim" demiş. hoca da "tamam sırrı bildin, alabilirsin" demiş.

    o kişi giderken bir yere yüklüce bir para sıkıştırmış. hocam merhum o parayla tüm borçlarını ödemiş




  • quote:

    Orjinalden alıntı: C4

    benim bir hat-tezhib hocam vardı ve kendisi maneviyatı çok kuvvetli bir kişiydi. bir gün şöyle anlattı;

    yaptığı eserleri kendisi çerçevelerdi. bir gün denemek kastıyla boş asetatı siyah kadife üzerine koymuş ve çerçevelemiş. çerçeveye bakarken fon koyu olduğu için orada kendisini görmüş ve bir tuhaf olmuş. sanki daha önce hiç aynada kendisini görmemiş gibi bir hale girmiş. kaşına, gözüne ağzına burnuna kulaklarına bakıp hepsinin nasıl yerli yerinde yaratıldığını düşünmüş, ve bu halin hatırına onu o şekilde duvara asmış.

    gelen giden ne hikmettir diye bunu sormaya başlamış. o da "onun bir sırrı var" deyip geçiştiriyormuş. o öyle deyince insanlar almak istiyorlarmış ama "sırrını bilmeden alamazsın, sırrını bil, al" diyormuş.

    elektrik, su, kira, telefon borcu birikmiş ama kendisi tevekkül ehli bir insandı kimseden bir şey istemezdi, verenden de almazdı.
    bir gece misafirler gelmiş. gelenlerin içinde birisi varmış o oraya ilk defa geliyormuş. bir ara o boş çerçevenin önünde durmuş epey bir süre bakmış. sonra "ben bunu almak istiyorum" demiş. ona da "onun sırrı var, sırrını bilirsen alırsın" demiş. o da "bilmiyorum ama, buna bakınca kendimi gördüm. sanki daha önce hiç kendimi görmemiştim. ağzıma burnuma kaşıma gözüme baktım, nasıl yerli yerinde yaratılmışlar diye düşündüm, ilk defa bu kadar etkilendim" demiş. hoca da "tamam sırrı bildin, alabilirsin" demiş.

    o kişi giderken bir yere yüklüce bir para sıkıştırmış. hocam merhum o parayla tüm borçlarını ödemiş



    çok güzel ve etkileyici..
    etrafımızdaki herşeyin ardındakilere bakmamız ve gördüğümüzün dışındaki anlamlarını düşünmemiz gerek çoğu kişi yüzeysel baktığı halde sanattan anlar şekilde saatlerce konuşarak aslında gördüklerini kendi tasavvuruyla izah etmeye çalışıyor..
    bu yazıyı okuyunca asıl sanat eserinin hep es geçilerek o sanat eserinin eserine duyulan hayranlığın ve yorumların çok fazla bir değerinin olmadığını düşündüm..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi emell -- 22 Mayıs 2006; 1:26:07 >




  • Öncelikle böyle bir konuyu açtığınız için tşk ederim. Alanın alanıma girmesi hasabiyle ve Resim-İş Öğrt. sıfatı ile de bulunuyor olmam sebebiyle naçizane birkaç cümle de ben yazmak istedim. Değerli arkadaşların fikirlerinin ötesinde konuya elbette alanın kendi akademik penceresinden bakmak fayda sağlayacaktır diye düşünüyorum. Sanat'ın tanımını tarihsel gelişimde başta sanatçılar, filozoflar, sanat eleştirmenleri, akademisyenler kendi bakış açılarıyla açıklamaya çalışmışlardır. Yöntem farklı olsa da, ortak amaçta birleşirler. Sanat'ın çeşitleri olduğu gibi Sanat'ın 4 disiplini vardır ki; sanatı şemsiye düşünür isek, bu 4 disiplini de şemsiyenin telleri olarak görebiliriz..

    1.Sanat Tarihi 2. Sanat Uygulamaları 3. Estetik 4.Sanat Eleştirisi

    Bu 4 disiplin Sanat Şemsiyesi altında kendi başlarına birer alandır. Onun için ünv'de ilgili fakültenin alan müfredatlarında dönem dönem dersi vardır..

    Tabi Sanat hakkında çok şey yazılabilir fakat ben Sanat'ın teknik detaylarından öte sizinde düşünmekte olduğunuz Üst Sanat ve Popüler Sanat' a değinmek istiyorum. Üst Sanat ve Popüler Sanatın Farkı nedir? diye bir soru ile karşılaştığımızda; elbette kültür yumağını irdelemk gerekiyor. Popular kültür, kitle kültürünün somut sekillerinden biridir. Kitle kültürü tekelci kapitalizmin hem mal hem de imajlar satışını yapan, uluslararası pazarın degişmelerine ve ihtiyaçlarına göre biçimlenip değişen, önceden-yapılmı$, önceden kesilip biçilmis, paketlenip sunulmus bir kültürdür. Tabi litaratürde farklı geçse de bu şekilde özetlenebilir. Kapitalizmin kendi için üretirken ve gasp ederken, bu amaçla, kitleleri ücretli köle olarak kullanarak “kitleler için” yaptığı üretim ve bu üretimle gelen ‘yaşamı yapma yoludur.” Bu anlamda, popüler kültür pazar tarafindan pazarda tüketim için “sipariş edilen, ısmarlama” kitle kültüründe, en popüler ürünleri ve tüketimleri anlatir. Popüler kültürde, son zamanların en popülerleri¸ siyasal ve ekonomik yönetim alanında, örneğin özellestirme, demokratikleştirme, post-modernlik ve deregulasyondur. Bu tür popülerlik kalıcılık ve süreklilik arayan bir karaktere sahiptir. Popüler kültürde, aynı zamanda, sürekli kalıcılıkla degil, sürekli yatay-dikey değişimle süreklilik aranır. Popüler kültür kullanım ve tüketim kültürüdür: Kullanım ve tüketim popülerin üretiminin ilk safhasından son-kullanım safhasına kadar her safhada vardır. Popülerin yaratılmasında, diğer popülerler kullanılır. Sosyal, kültürel ve ekonomik çöküntülerin yasandığı dönemlerde gemilerinin batmaya basladığını hissedenler, "sanatı" denize atmaya çalismakta ya da allayip - pullayip "popülist sanati" yaratma yoluna gitmektedirler. Böyle olunca da, sanatın ve sanatçının neligi tartisma konusu olabiliyor. Bir taraf, sanatın özgür doğasına özüne kesinlikle ters düsen bir tutumla resmi memur kimlikli sanatçılığı ve resmi sanatı geçerli sayarken, bir baska taraf da dogal olarak halkın sanatçısı olmayı geçerli sayabiliyor. Tabi böyle olunca da...

    Son olarak konu "Sanat" olduğu için bir soru ile kapatmak istiyorum. (Soruyu 3 sene önce Estetik Hocamla tartışmıştık Tabi yıllardır her kitle tarafından tartışılan soruyu çözüme bağladık)

    "Sanat Sanat için mi, Sanat toplum için midir?"




  • quote:

    Orjinalden alıntı: dreaMMaster

    "Sanat Sanat için mi, Sanat toplum için midir?"



    sanatı sanat için yaptıklarını söyleyen kişilerin bu düşüncelerini kabul edip destekleyen ve inanan onları yüreklendiren toplumdur..
    toplumun bakış açısını ve dünya görüşünü geliştirip anlatılmak istenenleri kolayca gerçekleştiren ve insanların bunları kabul etme noktasında sanat kolay ve etkilidir..
    olduğu gibi kabul edilen çoğu durumda insanlara verdiklerinden çok veremediklerinin tartışıldığı ve görüşlerin yetersiz kalınıp çoğu durumda beklentileri bile aştığı için sanat toplum için gereklidir..
    sanat sadece sanat için yapılsaydı eğer bunları değerlendiren toplumun gereksizliği bir tezat oluşturdu..
    sonuç olarak sanat toplum içindir...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi emell -- 22 Mayıs 2006; 1:41:30 >




  • Sanat soyut olanın somutlaşması, düşüncenin maddeye yansımasıdır.
  • tüm bilgiler için herkeze tşkr ediyorum


    @drea......

    güzel bir konuya değinmişiniz sizde
    19. yy dan bu yana çok sık tartısılan bir konudur bu.
    hatta çok kişiyi ikiye bölen bir konudur bu ama bana bu ''yumurta mı tavuktan,tavuk mu yumurtadan cıktı?'' sözünü hatırlatır....emel güzel açıklamiş ama..su var sanat sadce toplum için olsa o zman sanatcı sunum için uğrasır sadce...gercek bir sanat in ortaya çıkması için...sanatçı ruhunu katmalı sanatına sadece ortaya,topluma sanat sunayım diye de düşünmek yanliş gibi geliyor bana....ama bunun yanında toplum içindir de doğru....yani..yumurta tavuk olayı diyorum ben buna ...ki kısır bir döngüde olmuştur artık bu konu ve yeni akımların cıkmasına bile sebep olmustur SANAT SANAT İÇİN Mİ,SANAT TOPLUM İÇİNMİDİR sözü
  • öyküm_mü 19 yy dan beri tartışılır demişsin ama emell bitirdi olayı Latife uygun düşerse; tipik bir Rönesans (Realizm'in doruk noktası) idolü Aslında "Üst Sanat ve Popüler Sanat" hakkında yazdıklarımda güzel ipucular vardı ve kopuk gibi görünse de bağlantılı bir soru ile bağladım. Şimdi yazdıklarınızın üzerinden biraz açarak cevap vermek istiyorum. Tabi burada şahıslar değil fikirler üzerinden istişarenin önemi vardır.

    quote:

    Orjinalden alıntı: emell
    sanatı sanat için yaptıklarını söyleyen kişilerin bu düşüncelerini kabul edip destekleyen ve inanan onları yüreklendiren toplumdur..

    Tümdengelim söz konusu ve katılmıyorum.. 1.si sanatı sanat için yaptıklarını söyleyen kişiler kimler? destekleyenler kimler? ve inanıp yönlendiren acaba toplum mudur? yoksa toplumu oluşturan parçalar yani kitleler midir? [tabi buraya kadar ki sorular üst sanatla ilgili] tabi son sorumla birlikte ortaya sınıf özelliği çıkıyor. Tabi bu sınıf özelliği tarihte geçen Ortaçağ feodalite yapısı ya da Hindistan'ın kast yapısından Sosyo-Ekonomik özelliği olarak paralellik gösterse de asıl vurgu yapmak istediğim sanatın sınıfsal özelliği pratikten öte teorikte yer alan bir yapıdır ki; bu yapı da ilk mesajımda açıkladığım gibi "popüler kültür, kitle kültürü" gibi kavramlar karşımıza çıkar. Biraz da somutlaştırmak istersek bir kübist akımının öncülerinden Picasso ile Braque’ın expresyonist ya da kübist tablolarını hangi kitleye nasıl sunulabilir? topluma sunulsa da toplumun parçalarını oluşturan kitleler tabloya baktığında neye göre nasıl bir Sanat Eleştirisi yapabilir? (ilk mesajımda bahsettiğim gibi 4 sanat disiplininden olan Sanat Eleştirisi de diğer 3 disiplin gibi kendi başına bir alandır. Bu ne demek; her alanın kendi kriterleri ve ölçüsü vardır) yapmaya çalışsa da bu Sanat Eleştirisi olmaz Eleştiri olur, bu da yarım elmaya benzer. Belirtisiz isim tamlamasından sıyrılan Eleştiride sadece duygulara (renk vb) hitap edeceği için kişiden kişiye farklı etki yapacaktır ve sunulan eleştiri de kişiden kişiye değişecektir. Tabi buradan da Sanatın Değeri Ölçüsü problemi karşımıza çıkar. Oysa ki Sanat Eleştirisi sadece duyguları değil içinde teknik kuralları da barındıran, içinde birçok teknik terimlerle beraber Sanat Eleştirmenlerini ortak nokta da buluşturacak sistemler düzenini sağlar. [Böylece salt eleştiriden ayrılır. Tabi yeri gelmişken kullandığım eleştiri kelimeleri olumlu/suz anlamındadır, literatürde de bu şekildedir]

    quote:

    toplumun bakış açısını ve dünya görüşünü geliştirip anlatılmak istenenleri kolayca gerçekleştiren ve insanların bunları kabul etme noktasında sanat kolay ve etkilidir..

    Sanatın Rolü sadece toplumun bakış açısını ve dünya görüşünü geliştirip ifade biçiminde kolay ve etkilidir diyemeyiz. (Anladığım kadarıyla işlenen temalar bu rolü ön plana almak gerek ki örnekle; bir tin-dinsel, felsefi, Materyalist vb temalar) Çünkü kendi dinamiğinde diğer rolleri de vardır. Onun için farklı tekniklerle sanat akımları çıkmıştır...

    quote:

    olduğu gibi kabul edilen çoğu durumda insanlara verdiklerinden çok veremediklerinin tartışıldığı ve görüşlerin yetersiz kalınıp çoğu durumda beklentileri bile aştığı için sanat toplum için gereklidir..

    cümlenin son 4 kelimesi hariç diğerleri kapalı olduğu için anlayamadım...

    quote:

    sanat sadece sanat için yapılsaydı eğer bunları değerlendiren toplumun gereksizliği bir tezat oluşturdu..
    sonuç olarak sanat toplum içindir...


    Evet son cümleye geldiğimiz de sanat sadece toplum için olsaydı akımlar olmazdı (realizm, oryantalizm, sürrealizm, fovart, empresyonizm, expresyonizm, kübizm, futurizm, dadaizm, abstre vs) Kısacası yukarıdaki anlattıklarımla beraber Sanat'ı oluşturan prensipler vardır. Sanat ne sadece sanat için ne sadece toplum içindir...

    öyküm_mü senin yazdıklarına gelince özetlediğin konuyu detaylarla açıklamaya çalıştım. Tabi yumurta tavuk hesabı yaparak da kısır döngüyle beraber konuyu kapatırsak horozun işine döner Şimdi burada ne kadar doğru olur bilmem ama kıssadan hisse bab-ından ince bir mesaja dikkat etmek istiyorum. Horoz'a sormuşlar; "...Yaw horoz kardeş bizim aklımıza bir soru takıldı ve işin ehline soralım dedik. Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Horoz bekler ve şöyle kesik attıktan sonra iumursamaz tavırla ibiğini sağa sola sallar. -Banane ben işime bakar geçerim.." Tabi horoz un yaptığını yaparsak, konuşulacak konu kalmaz ve istişare olmaz. İstişare olmadan da alışveriş olmaz. Alışveriş olmadan depomuz dolmaz. Dolsa da paylaşmassak, ha canlı ha ölü farketmez...
    Saygılar...




  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.