Şimdi Ara

Sevgi ve Nefret (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
39
Cevap
0
Favori
2.868
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: metalok

    Aklıma takıldı.
    Çizgi filmdeki Polyana karakteri aslında kusurlu bir karakter miydi?
    Çünkü o hayata ve insanlara her durumda sevgi ile bakardı, nefret duygusu yoktu.


    Gerçek bir sevginin içinde nefretin olmasına önemli bir örnek teşkil ediyor polyanna karakteri.
  • Bu konuyu yukarı almak istiyorum belki yeni görüş bildirmek isteyen birileri olur diye.

    Geçirdğim süre zarfında ve bu konu üzerine daha çok düşündükçe, sevgi ve nefretin tamamen aynı kökenden geldiğini gördüm. Şu an toplumda genelin anladığı ve kullandığı manada sevgi başkalarından yeteri kadar nefret edemeyişinizin sonucudur. Ve yine genelin kullandığı manada nefret ise, kendi isteklerinizi daha çok sevemeyeşinizin sonucudur.

    Sonuç olarak bu 2 sinin arasında çok az mesafe vardır. Ben yaşadıkça bu mesafe daralmaya devam ediyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: metete

    Niçin severiz?


    Birisini, birşeyi sevmek ne demektir? Beğenmek, güzel kavramlarıyla ilişkisi nedir sevmenin?

    Şuan beğenilen-güzel diye tarif edilen herşeyin beğenilme nedeni nelerdir? Kişinin kendisi mi, toplumsal ortak görüş adı altında toplumdan etkilenmek mi?

    Alttaki fotoğrafta bulunan kişi güzel midir? Buna karşı duyulan beğenme/beğenmeme, güzel/çirkin tanımlarının kökeni nedir?

     Sevgi ve Nefret


    Ya da

     Sevgi ve Nefret



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metete -- 19 Aralık 2009; 13:28:32 >




  • Gerçek bir nefret asla sevgiye dönüşmez, gerçek sevgi de nefrete. Bunun dışında kalıp sevgi ve nefret diye adlandırılanlar anlık görüş ve hislerdir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi seymes -- 19 Aralık 2009; 14:53:01 >
  • metete ilk resim çıkmıyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: köle

    metete ilk resim çıkmıyor.



    http://images.google.com.tr/images?hl=tr&source=hp&q=arwen&um=1&ie=UTF-8&sa=N&tab=wi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: metete

    quote:

    Orijinalden alıntı: metete

    Niçin severiz?


    Birisini, birşeyi sevmek ne demektir? Beğenmek, güzel kavramlarıyla ilişkisi nedir sevmenin?

    Şuan beğenilen-güzel diye tarif edilen herşeyin beğenilme nedeni nelerdir? Kişinin kendisi mi, toplumsal ortak görüş adı altında toplumdan etkilenmek mi?



    Çok uzun yazılar yazılabilir ben kısaca kafamdakileri söyleyeceğim. Bir resme ya da bir insana baktığınızda aklınızdan milyonlarca şey geçiyor. Bunların toplamını çok hızlı bir şekilde alıyor ve anında tepki veriyoruz. Bu süreç içinde yaşananları ya da neyi sevip/beğendiğimizi bilmek zorunda değiliz, çoğunu bilmiyoruz, ama bilmek gibi bir şansımız da var.

    Birşeyin üzerimde yarattığı etkileri hep geçmiş yaşantım (bildiklerim ve bilmediğim büyük bölüm), şuanki durumum, ve gelecekte kendimde görmek istediğim şeyler belirliyor.

    Genel manada nesnelerdeki renkli,görkemli, simetrik şeyler insanlarda güzel bir izlenim bırakır. Bunun tam olarak sebebini bilmiyorum, ama derinlerde herşeyin mükemmel olduğuna ve bizim de mükemmel bir yaratık olduğuna inanmak istiyormuşuz gibi.

    Örneğin Liv tyler resmini açıp, hayal kırıklığına bakıp kapattım. Bende hiçbir etki uyandırmadı. Çünkü onun gözleri benimki gibi bakmıyor, kendimden çok uzakta buluyorum. Sahte buluyorum, benim çoktan aşmış olduğum birşeyleri hatırlatıyor bana. İşte bu tamamen benim zihnim.

    Bunun haricinde güzellik ve beğeniyle, sevgi-nefretin ilişkisi üzerine daha fazla düşünmeliyim. Hızlıca geçmek istemiyorum. Metete senin de yorumlarını görmek isterim, sorduğun sorular ile alakalı.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: köle


    quote:

    Orijinalden alıntı: metete

    quote:

    Orijinalden alıntı: metete

    Niçin severiz?


    Birisini, birşeyi sevmek ne demektir? Beğenmek, güzel kavramlarıyla ilişkisi nedir sevmenin?

    Şuan beğenilen-güzel diye tarif edilen herşeyin beğenilme nedeni nelerdir? Kişinin kendisi mi, toplumsal ortak görüş adı altında toplumdan etkilenmek mi?



    Çok uzun yazılar yazılabilir ben kısaca kafamdakileri söyleyeceğim. Bir resme ya da bir insana baktığınızda aklınızdan milyonlarca şey geçiyor. Bunların toplamını çok hızlı bir şekilde alıyor ve **** veriyoruz. Bu süreç içinde yaşananları ya da neyi sevip/beğendiğimizi bilmek zorunda değiliz, çoğunu bilmiyoruz, ama bilmek gibi bir şansımız da var.

    Birşeyin üzerimde yarattığı etkileri hep geçmiş yaşantım (bildiklerim ve bilmediğim büyük bölüm), şuanki durumum, ve gelecekte kendimde görmek istediğim şeyler belirliyor.

    Genel manada nesnelerdeki renkli,görkemli, simetrik şeyler insanlarda güzel bir izlenim bırakır. Bunun tam olarak sebebini bilmiyorum, ama derinlerde herşeyin mükemmel olduğuna ve bizim de mükemmel bir yaratık olduğuna inanmak istiyormuşuz gibi.

    Örneğin Liv tyler resmini açıp, hayal kırıklığına bakıp kapattım. Bende hiçbir etki uyandırmadı. Çünkü onun gözleri benimki gibi bakmıyor, kendimden çok uzakta buluyorum. Sahte buluyorum, benim çoktan aşmış olduğum birşeyleri hatırlatıyor bana. İşte bu tamamen benim zihnim.

    Bunun haricinde güzellik ve beğeniyle, sevgi-nefretin ilişkisi üzerine daha fazla düşünmeliyim. Hızlıca geçmek istemiyorum. Metete senin de yorumlarını görmek isterim, sorduğun sorular ile alakalı.




    Aslına bakmak gerekirse şuan ne yazcağım hakkında bir fikrim yok, yazdığın mesjaı okudum aklımda birşeyler kaldı ama toparlayamıyorum fikir zerreciklerini nedense. Neyse.

    Bir resme ya da bir insana baktığımda aklımdan milyonlarca şey geçtiğini hissetmiyorum açıkcası. Ama bu geçmediği anlama gelmez, siz geçtiğini nasıl anladınız, hissettiniz? Bütün ve tekmiş gibi geliyor bana.

    Bunların toplamını(/tekilini) nasıl değerlendirdiğimizi bilmiyorum ama aşağıdaki cümleniz açıklayıcı.

    Birşeyin üzerimde yarattığı etkileri hep geçmiş yaşantım (bildiklerim ve bilmediğim büyük bölüm(belki değildir)), şuanki durumum, ve gelecekte kendimde görmek istediğim şeyler belirliyor. Cümlenize katılıyorum. Ancak bu zaten çok genel bir ifade oluyor yani siz bir insanın tüm hayatını almış oluyorsunuz bile burda, bunu daraltmak lazım bence ama toparlama becerisi yok şuan ben de.

    İşte üstüne gitmek istediğim konu birşeyin renkli(uyum), görkemli, büyüleyici, şaşırtıcı olmasına nasıl karar veriyoruz dahası niye karar veriyoruz?

    Tarihi büyük bir kale bize görkemli gelebilir, bunun nedeni tarihe olan sevgimizden midir? Kalenin mimarisi midir? Kale denildiğinde akla gelen mana, tanımlar mıdır? Yoksa kalenin bize görkemli gelmesini istemek midir bize kalenin görkemli gelmesinin nedeni?

    Ortaya karışıkta atabiliriz tabi bu sizin yaklaşımınıza gider. Ama bana nedense tek bir ufacık neden yeterli olabilir onu söyletmeye/hissettirmeye gibi geliyor. Yani geçmişin deneyimlerine bağlı (buna karşı temkinli yaklaşmak istiyorum bana bir kabullenme/varsayma gibi geliyor) ancak bağımsız gibi

    Neyse toparlamak gerekirse ; sevgi diye birşey var mıdır? Yoksa diğer hislerin eksiklik fazlalıklarına konan bir kelimecik midir?




  • sevgi varsa befre yok neffet varsa sevgi yok
  • Bence sevgi bir insanın her daim yaptığı,yapmak zorunda hissetiği, ve sürekli ona bir özlem duymasıdır.Peki sadece canlı birine mi olur?hayır olmaz,
    matematiği de sevebiliriz,fiziği de, kimimiz koşmayı sever, kimimiz oturmayı.İçimizde sevdiğime karşı birşeyler yapma ihtiyacı duyarız, matematik seven matematik ile uğraşma ihtiyacı duyar, mululuğu orda arar.Fiziği seven doğayı gözlemler, fizik olaylarını inceler ve bundan hiç olmadığı kadar haz alır.
    nefret de bence sevginin bir parçasıdır, uzantısıdır.Nasıl ki insanın sevdiği bir şeyi hayatından çekip alırsanız, üzülür.Aynı şeyi nefret içinde söylemek mümkündür, nefret de aslında bastırılmış sevgi olamaz mı?Yani aslında nefret ediyorum dediğimiz şeyle vakit geçirmenin bir biçimi?

    Yaşıma göre normal düşünceler sanırsam.
  • birbirini anlamdıran iki zıt kavram. ben nefreti severim. çünkü sahtesi olmaz. kendini ortaya koyar ve seçiminize yol gösterir. sevgi ise güzeldir. ve insanlar en çok güzelliklere kanar...
  • Tartıştığımız anlamlarının yanında, İlkçağ düşünürlerinden Empedokles, herşeyin yapı taşının 4 element olduğunu ortaya atan kişidir; ateş, su, hava, toprak. Tüm var olanların, bu maddelerin birbirleriyle etkileşiminden, birleşmelerinden meydana geldiklerini söylüyor. Bu hareketin kaynağı olarak da "sevgi" ve "nefret"i gösteriyor.

    "Dört temel unsur, sonsuz bir dönüşüm içinde sevgi tarafından birleştirilir, nefret tarafından ayrıştırılırlar. Evrendeki bütün oluşum ve değişim, bu dört unsurun bu iki ilke doğrultusunda birbirlerine karışıp ayrışmasından ibarettir".

    Nefret tamamen ortadan kalkıp da herşey sevgi ile bir bütün haline gediğinde, tanrısal bir doyum bir mükemmelik noktası olacaktır; ki bu oluşuma Empedokles "Küre" (phairos) diyor.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Darkness -- 29 Mart 2010; 12:53:34 >
  • Başlığımı yukarda görmek beni şaşırttı.

    quote:

    Nefret tamamen ortadan kalkıp da herşey sevgi ile bir bütün haline gediğinde, tanrısal bir doyum bir mükemmelik noktası olacaktır; ki bu oluşuma Empedokles "Küre" (phairos) diyor.


    Bu mükemmellik noktasının içinde tek bir enerji var, tamamen içe dönüklük var, dışarı ihtiyaç duymayış var. Ve bunun içinde sevgi ve nefret gibi kelimelere yer yok. Dışarıdan gelebilecek her türlü saldırıya karşı büyük bir nefret var, çünkü ufak bir saldırı bile iç dengeyi alt üst ediyor. Bu saldırının çok güçlü bir şekilde uzaklaştırılması lazım.

    İçe dönmüş insan kendini sever, kendine tapar, bunu görmeyen ya da bozmak isteyen herkese de nefret duyar. Sevgi ve nefreti bu manada ele alırsak, aslında aynı kaynakta yaşadıklarını görürüz.

    Üzerine çok fazla konuşabileceğim bu konuyu, bizler kendi sevgi ve nefretimizi gözlemlemeden anlayamayız. Sevgi ve nefrete dışarda durularak bakılamaz, içerden bakmamız gerek. İçerden baktığımızda gördüğümüz şeyler, direk olarak gözlemlerimizi etkiler. Nefretini uygun kişiler karşısında açığa çıkaramamış kişi, bunun sonrasında neler hissedeceğini ve nasıl bir ruh haline sahip olacağını bilmez. Bilmediği için, nefretini açığa çıkartmayı değil, sadece kontrol etmeyi öğrenir. Bu da bu konudaki en en büyük sorun.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: seymes

    Gerçek bir nefret asla sevgiye dönüşmez, gerçek sevgi de nefrete. Bunun dışında kalıp sevgi ve nefret diye adlandırılanlar anlık görüş ve hislerdir.

    İlk cümlenize karşı çıkıyorum çünkü sevgiyle nefret arasında iradeyle ilgili olan ince bir çizgi vardır. Uzun süre nefret duyduğumuz kavram/şahsa karşı olan nefretimiz sevgiye dönüşebilir. Bunun aksini iddia etmek duyguların esnekliğinin sınırlandırılması anlamına gelir ve bu durum da iradenin sınırlandırılmasına denktir. Nefretin sevgiye dönüşmesi halinde nefret kalıntıları varolacaktır, fakat bu kalıntılar neredeyse bir bütün olan sevgiye önemli bir etkide bulunamaz.

    Bir şeyi sevmek veya ondan nefretmek için onlarca, hatta yüzlerce sebebimiz olabilir. Bunlardan hangisinin üstün geleceğine karar veren ise fikirlerimizdir. Duygusal ve pasif etkenlere bağlı oluşan sevgi aslında sevgi bile değildir, bir yanılsamadır. Vücuduna bakıp hayran kaldığımız bir kadınla sosyal iletişim kurduğumuzda onun iğrenç biri olduğuna tanık olabiliriz, bu da yanılsamalara yer vermememizi ve sevgiyi icraatlara dayanarak ayarlamamız gerektiğini dile getirir. Ama aktif ve fikirsel olarak düzenleme yaparsak her şeyi yargılamada daha başarılı olabiliriz.




  • Sevgi ve nefret'in değişebilir ve değişemez özelliği hakkında "gerçek" nitelemesini başa aldığım dikkatinizden kaçmış olmalı.
  • Kişiler birbirlerinin ihtiyaçları doğrultusunda birbirlerine yardım ederler ise, yani daha az zahmet ile daha çok iş yapabilirler ise(Bir elin nesi var, iki elin sesi var mantığı) birbirlerini severler çünkü işgücü bakımından harcamaları gereken enerji azalacağından bu insanı mutlu eder.İşte, birinin yaşam kalitesini artırmak adına ve daha az enerji harcaması adına yaptığımız her fazladan enerji harcamasına karşılık biz seviliriz.Karşılıklı olarak o kişi de kendinden bir enerjiyi bize tahsis eder ise biz de o kişiyi severiz.ÖRN : Bir işi yapmamız için 10 birim bir enerjiye ihtiyacımız var.Fakat bir kişi gelip kendisinden 5 birim enerjiyi bizim için harcaması konusunda istekleniyor ve fiilini gerçekleştiriyor.Kişi olarak biz bundan mutlu oluyoruz çünkü hayatımız kolaylaşmıştır ve daha az zahmet etmişizdir.Biz de 5 birimlik enerjimizi karşılıksız olarak düşürene karşı bir sevgi duygusuna kapıldığımızdan bir de bu eyleme karşılık vermek istiyoruz.Onun 10 enerji birimlik davranış ihtiyacının yarısını(veya yarıya yakınını) biz üstlenmek istiyoruz.Böylece her iki insan da sadece 5 birim harcayarak, istediği eylemi/davranışı ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirmiş ve hayatını kolaylaştırmış oluyor.Buradan "Komşu, komşunun külüne muhtaçtır" atasözüne gelebilirim.Tabi ortada bir ihtiyaç olmadan her iki kişinin de birbiri için 5 birimlik enerji harcadığını es geçmem doğru olmaz.Fakat ihtiyaçlarımız doğrultusunda bize gelen yardım bizi her zaman sevindirir.İster fiziksel ister zihinsel.Bunun sebepleri(erkek-kadın) hakkında duygulanmanın temeli olan aşk kavramını söyleyebilirim fakat erkek-erkek davranışı için aklımda soru işaretleri var.

    Yanlış veya mantık hatası varsa düzeltiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Gaea -- 30 Mart 2010; 21:52:18 >




  • quote:

    kendi özünüz çoğu zaman başkalarına karşı nefretle de doludur ve kendinizi iyi dinlerseniz başkalarına olan nefretinizi açığa çıkartırsınız. Ve bu size tatmin verir, çünkü bağımlılığınızı azaltır ve sizi daha fazla özgür kılar.
  • Başlıkta ki arkadaşlarını bazısını samimi bulmuyorum. Yani bazı şeylerden sıyrılmış görünmek için bu kadar gayret etmeye gerek yoktur. Nefret-Sevgi noktasından bakarsak meseleye, burada pek çoğumuzun bazı şeyleri ifade ederken beğenilme, takdir edilme arzu olduğunu biliyorum. bu bile insanın kendine olan sevgisidir. Çünkü insan özde bencildir. başlıkta uzlaşı yerine bir fikrin diğerini ezmesi bile bunun bir gösterimidir. Halbuki Hakka giden yollar kulun nefesi adedince olduğu gibi, 7 milyar farklı sevme çeşidi vardır. kimisi o özgünlüğü yakalar, kimisi yakalayamaz. ama donanımımızın bu yönde olduğunu düşünüyorum. bu kavramı bir kalıba oturtmak yersizdir.
  • her yazılanı okumadım ama bi insanın taktir ettiğiniz yönleri sevgi takdir etmediğiniz yönleri nefreti oluşturuyorsa (ki benim için öle) onunda bu hayata bi defa geldiğini ve o veya bu sebepten dolayı kendini geliştiremediğini kabul edersek sevgi ve nefret cok üzerinde durulmayacak konudalardır bence...insan doğar büyür ve ölür fazla dallandırıp budaklandırmaya gerek yoh bence....
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.