Şimdi Ara

Sevgi ve Nefret

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
39
Cevap
0
Favori
2.867
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Sevgi ya da nefret kelimelerinden ne anlıyorsunuz, ve insanın doğasına hangisini yakıştırıyorsunuz?

    İnsanlarla ilişkide bulunurken, hangisi ön plana çıkıyor ve bu ne şekilde oluyor?

    Benim şahsi görüşlerim (ve kafa karışıklığım) şudur, insan kendini sevdiği oranda başkasını sevebilir. Kendi özüne değer verdiği oranda başkasının özüne değer verebilir.

    Ancak ortada şöyle bir karışıklık var, kendi özünüz çoğu zaman başkalarına karşı nefretle de doludur ve kendinizi iyi dinlerseniz başkalarına olan nefretinizi açığa çıkartırsınız. Ve bu size tatmin verir, çünkü bağımlılığınızı azaltır ve sizi daha fazla özgür kılar.

    Eğer ortada bir sevgi varsa bu karşınızdakine uzak kalışınızla mümkündür, bu da aynı zamanda ondan nefret etmek demektir.

    Gördüğünüz gibi konu hayli karışık Yorumlarınızı alabilirsem konuyu daha fazla açmaya çalışacağım.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi köle -- 29 Mart 2010; 14:11:59 >







  • Niçin severiz?
  • Ben birine nefret duymayı sevgi olarak görüyorum. Her şey sevgiden kaynaklanır.

    "Niçin severiz?" sorusunun cevabını aramak başta olmak üzere cevabı da bir sevgidir. Sevginin tanımının yapılmaması gerektiğini düşünüyorum çünkü sevgi tüm sahip olduklarınızın bir şeklidir, bir bütündür ve onu cümlelere sığdırmak ancak bütünü tamamladığınız parçalardan biri olabilir. Yaşamınız boyunca geçirdiğiniz tek bir gün.

    İnsanlar birbirleri ile çatışan farklı sevgilere sahip olsalar da, bir gün gelir ve farklı sevgilere sahip oldukları için sevinirler.

    Bir de sizin gözünüzden bakmaya çalışıyım. Sevgi, bir insanın sahip olduğu mutlulukların farklı insanlarda aynı değerleri taşıdığına inanmak ve kurulan diyaloglarda şahsın memnuniyet duyabileceği kriterleri göz önünde bulundurup ona göre hareket etmesidir yanılmıyorsam. Nefret, Eros'un önceden cinsiyetsiz olan insanlığın kendisine ulaşmalarına yaklaştıklarını düşünmesinden dolayı onları iki ayrı cinse bölmesi sonucu oluşan iyi ve kötü tarafların halk arasında "kötü" olarak anılanıdır.

    Hapis olmuş bir düşüncedir nefret, insanlar o zincirlerden kurtulabilmek için iyi olmaları gerektiğine inanırlar.




  • bunun icin bolca ornegi pembe dizilerde bulabilirsiniz
  • Elbette nefret. İmzama bakmanızı öneririm. Benimle anlaşmak pek kolay değildir, bana en yakın insanları bile en ufak bir hatalarında gözünün yaşına bakmam harcarım. Nefret güzel bir şeydir, yerinde ve dozunda kullanıldıığnda tabiki. Nefret olmazsa olmazlardandır benim için. En ufak bir yanlışa bile nefret duyarım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı:
    insan kendini sevdiği oranda başkasını sevebilir. Kendi özüne değer verdiği oranda başkasının özüne değer verebilir.


    farklı bir bakış açısı ile;
    insanlar farkında olmasalar dahi "hak ettikleri gibi başkalarına davranırlar"
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot

    Ben birine nefret duymayı sevgi olarak görüyorum. Her şey sevgiden kaynaklanır.

    "Niçin severiz?" sorusunun cevabını aramak başta olmak üzere cevabı da bir sevgidir. Sevginin tanımının yapılmaması gerektiğini düşünüyorum çünkü sevgi tüm sahip olduklarınızın bir şeklidir, bir bütündür ve onu cümlelere sığdırmak ancak bütünü tamamladığınız parçalardan biri olabilir. Yaşamınız boyunca geçirdiğiniz tek bir gün.

    İnsanlar birbirleri ile çatışan farklı sevgilere sahip olsalar da, bir gün gelir ve farklı sevgilere sahip oldukları için sevinirler.

    Bir de sizin gözünüzden bakmaya çalışıyım. Sevgi, bir insanın sahip olduğu mutlulukların farklı insanlarda aynı değerleri taşıdığına inanmak ve kurulan diyaloglarda şahsın memnuniyet duyabileceği kriterleri göz önünde bulundurup ona göre hareket etmesidir yanılmıyorsam. Nefret, Eros'un önceden cinsiyetsiz olan insanlığın kendisine ulaşmalarına yaklaştıklarını düşünmesinden dolayı onları iki ayrı cinse bölmesi sonucu oluşan iyi ve kötü tarafların halk arasında "kötü" olarak anılanıdır.

    Hapis olmuş bir düşüncedir nefret, insanlar o zincirlerden kurtulabilmek için iyi olmaları gerektiğine inanırlar.


    Herhangi birine karşı nefret ya da öfke dediğimiz duyguyu hissetmiyor musun? Sadece bu duygudan bahsediyorum. Sonradan bu duyguyu isteğin şekilde eğip bükebilir adına bir şekilde sevgi takabilirsin.




  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    Daha Fazla Göster
  • insanın özünde sevgi olduğunu düşünüyorum
  • bende insanin ozunde sevgi oldugunu dusunuyorum hemde para sevgisi
  • quote:

    Orijinalden alıntı: köle

    Herhangi birine karşı nefret ya da öfke dediğimiz duyguyu hissetmiyor musun? Sadece bu duygudan bahsediyorum. Sonradan bu duyguyu isteğin şekilde eğip bükebilir adına bir şekilde sevgi takabilirsin.


    Artık duymuyor olsamda duymuşluğum var elbet ve şuan arzularım doğrultusunda her hangi bir kavrama nefret duyabilirim. Sevgi iyi, nefret kötü diye tanımlamak yerine ben ikisinede "kendi" tabirim ile sevgi adını veriyorum ki bu ad, halk arasındaki anlam ile uyuşmuyor. Birini öldürmek için ona nefret ve öfke duymak gerekmez, birine sizden istediği parayı ona karşılıksız şekilde vermek için onu sevmek gerekmez. Siz olay anında öfke veya sevgi gösterebilirsiniz fakat ben bunun sebebini kendi "sevgi" kavramım altında yorumlarım.

    Bu, kendi pencerene uzaktan bakmak ve yönetmek gibidir(kurguya karşı gelme) ki bu hazı ne nefrette ne de sevgide(halk tabiri) bulabilirim.

    Sistematik bir bilgi haline getirmek gerekiyor, şuan anlamak zor olabilir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SonOfPatriot
    Artık duymuyor olsamda duymuşluğum var elbet ve şuan arzularım doğrultusunda her hangi bir kavrama nefret duyabilirim. Sevgi iyi, nefret kötü diye tanımlamak yerine ben ikisinede "kendi" tabirim ile sevgi adını veriyorum ki bu ad, halk arasındaki anlam ile uyuşmuyor. Birini öldürmek için ona nefret ve öfke duymak gerekmez, birine sizden istediği parayı ona karşılıksız şekilde vermek için onu sevmek gerekmez. Siz olay anında öfke veya sevgi gösterebilirsiniz fakat ben bunun sebebini kendi "sevgi" kavramım altında yorumlarım.

    Bu, kendi pencerene uzaktan bakmak ve yönetmek gibidir(kurguya karşı gelme) ki bu hazı ne nefrette ne de sevgide(halk tabiri) bulabilirim.

    Sistematik bir bilgi haline getirmek gerekiyor, şuan anlamak zor olabilir.


    Ben anlattıklarınız için şunu söylerim. Birine sevgi beslemek, yani o kişiyi onun penceresinden anlayıp bana uymuyor diye serbest bırakabilmek hayatın içersindeki çok çok büyük bir marifettir. İnsanlar bunu her konu için yapamazlar, birisi başka bir konuda bu denli olgunluk sergiler, bir başka insan tam zıttı bir konuda. (Örnek olarak cinsel kıskançlık veya ailevi konuları verebilirim)

    Siz kendi duygularınızı çok yoğun bir şekilde yönetme kapasitesine sahipsiniz. Bunu hem görüyorum hem de bundan özel olarak haz aldığınızı söylüyorsunuz.

    İlk paragrafta belirttiğim şey bana göre bir nevi hayatın anlamıdır. Ve her insanın içinde bunu yapmak ,yapabilicek seviyeye gelmek adına korkunç bir isteği vardır.

    Siz de bunu istiyorsunuz belki herkesten daha fazla istiyorsunuz. Ancak şöyle bir şey var ki, öfke yada nefret duyduğunuz her anda (sadece duygular) kendi mekanizmanızı devreye sokuyor ve öfkenizi ketliyorsunuz. Ve hayatın anlamı olarak belirlediğim şeyin bir nevi taklidini yapıyorsunuz. Belki bu hareket sizi "ona" yaklaştırıyordur, ama ben kendim için söyleyecek olursam, öfkemi saçmamı, bu taklidi yapmaktan daha fazla sergiliyorum. Tabi yine de bu taklidi hiç yapmıyor değilim.

    (Yazdıklarım elbette kesinlik arzetmiyor, sadece tartışmayı derinleştirebilmek adına kesinmiş gibi konuşuyorum-konuşmak durumundayım)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: bahtiyar0011

    insanın özünde sevgi olduğunu düşünüyorum


    Kesinlikle tam tersini düşünüyorum. Diğer başlıklarda da bahis konusu oldu; ben insanın kötülükle doğduğuna inanıyorum. Eğer ki insanoğlunun bu iyi ve kötü kavramlarını yaratmadığı bir dünyada, veya henüz yaratmadığı bir zamanda yaşıyor olsaydık, doğuştan gelen bu kötülüğün örneklerini yaşıyor olurduk. Bir insan için en önemli şey, temel ihtiyaçlarını, açlıklarını gidermektir. Ve eğer ki yarattığımız evrensel doğrular, ve etik anlayışı olmasaydı, bu açlığımızı bastırmak için doğadaki en korkunç yaratıklar olabilirdik, engel tanımazdık. Doğuştan iyiyiz de çevre mi bizi kötülüğe zorluyor, doğuştan kötüyüz de çevre mi bizi iyiliğe zorluyor; bunun ayrımını yapmak bugünün şartlarında zor. Kilitli bir odadaki iki mahkum da, odanın ortasındaki ekmeğin son yemekleri olduğunu bilirken, onu paylaşırlar mı, yoksa birbirlerini öldürmeye mi çalışırlar? Evin dışındaki canavarların içeriye girip herkese saldırmalarındansa, içeridekiler bir kişiyi dışarıya atıp canavarların doyup gitmelerini mi umarlar? Düşmekte olan uçaktaki son paraşütü alıp giymek mi, yoksa yanınızdaki kişiye mi vermek gerekir? Ya onun bir çocuk, yaşlı bir insan, bir mahkum, bir papaz, bir yahudi, bir avukat olması kararımızı ne derece değiştirmelidir? Sonuçta gerçek yüzümüz ortaya çıkmayacak mı? Sonuçta bencilliğimiz baskın olmayacak mı? Sonuçta "insani" yönümüz ortaya çıkmayacak mı?

    Niçin severiz? Vücuttaki bir takım kimyasal olayların ve hormonların etkilerini bir kenara bırakacak olursak, sevmemizin sebebi pek tabi, sevdiğimiz şeyin bize verdiği mutluluk hissidir. O şey bize neden mutluluk verir ki? Neden herkese mutluluk vermezken; sadece bazılarına verir? Ben elmayı severken, X kişisi elmadan nefret eder. Bu noktada da çevre şartlarının etkisi olmalı, X kişisi elmadan nefret etmesine sebep olacak bir deneyim yaşamış olabilir. Veya belki herkes herşeyi aynı şekilde algılamıyor olduğundandır. X kişisi Y kişisinden nefret ediyorsa; bu Y'nin ona sergilediği bir tavırdan olabileceği gibi, Y X'in varlığından dahi bihaber olabilir, ama bu X'in nefretini engellemez. Demek ki ne sevgide, ne de nefrette, karşılık olması gerekmiyor, bir tarafın diğerine bir sebep yaratması gerekmiyor. Çünkü sebep zaten baştan beri vardır. Kişinin benliğinde yatar o sebepler, hayatı algılayışında yatar, bir rengin, bir kokunun, bir bakışın onda neleri çağrıştırdığında yatar. Bu çağrışımın bir amacı yoktur; ne sahiplenmek, ne karşılık görmek, ne tatmin olmak, ne de herhangi bir açlığımızı gidermektir amaç. Sadece o anki mutluluk. Bazen bir anlık mutluluk, bazen ömür boyu süren. Sadece bencilliğimizden severiz. Bize mutluluk vereni severiz. Bizim için iyi olanı severiz. Bize göre sevimli olanı, lezzetli olanı, güzel olanı, çekici olanı, doyurucu olanı.. Başkalarında meydana gelen çağrışımları umursamayız, en fazla, seviyormuş gibi görünürüz, ama adaptasyon da zaten kişiliğimizin en önemli özelliğidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Darkness -- 10 Eylül 2009; 10:04:00 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Darkness

    quote:

    Orijinalden alıntı: bahtiyar0011

    insanın özünde sevgi olduğunu düşünüyorum


    Kesinlikle tam tersini düşünüyorum. Diğer başlıklarda da bahis konusu oldu; ben insanın kötülükle doğduğuna inanıyorum. Eğer ki insanoğlunun bu iyi ve kötü kavramlarını yaratmadığı bir dünyada, veya henüz yaratmadığı bir zamanda yaşıyor olsaydık, doğuştan gelen bu kötülüğün örneklerini yaşıyor olurduk. Bir insan için en önemli şey, temel ihtiyaçlarını, açlıklarını gidermektir. Ve eğer ki yarattığımız evrensel doğrular, ve etik anlayışı olmasaydı, bu açlığımızı bastırmak için doğadaki en korkunç yaratıklar olabilirdik, engel tanımazdık. Doğuştan iyiyiz de çevre mi bizi kötülüğe zorluyor, doğuştan kötüyüz de çevre mi bizi iyiliğe zorluyor; bunun ayrımını yapmak bugünün şartlarında zor. Kilitli bir odadaki iki mahkum da, odanın ortasındaki ekmeğin son yemekleri olduğunu bilirken, onu paylaşırlar mı, yoksa birbirlerini öldürmeye mi çalışırlar? Evin dışındaki canavarların içeriye girip herkese saldırmalarındansa, içeridekiler bir kişiyi dışarıya atıp canavarların doyup gitmelerini mi umarlar? Düşmekte olan uçaktaki son paraşütü alıp giymek mi, yoksa yanınızdaki kişiye mi vermek gerekir? Ya onun bir çocuk, yaşlı bir insan, bir mahkum, bir papaz, bir yahudi, bir avukat olması kararımızı ne derece değiştirmelidir? Sonuçta gerçek yüzümüz ortaya çıkmayacak mı? Sonuçta bencilliğimiz baskın olmayacak mı? Sonuçta "insani" yönümüz ortaya çıkmayacak mı?

    Niçin severiz? Vücuttaki bir takım kimyasal olayların ve hormonların etkilerini bir kenara bırakacak olursak, sevmemizin sebebi pek tabi, sevdiğimiz şeyin bize verdiği mutluluk hissidir. O şey bize neden mutluluk verir ki? Neden herkese mutluluk vermezken; sadece bazılarına verir? Ben elmayı severken, X kişisi elmadan nefret eder. Bu noktada da çevre şartlarının etkisi olmalı, X kişisi elmadan nefret etmesine sebep olacak bir deneyim yaşamış olabilir. Veya belki herkes herşeyi aynı şekilde algılamıyor olduğundandır. X kişisi Y kişisinden nefret ediyorsa; bu Y'nin ona sergilediği bir tavırdan olabileceği gibi, Y X'in varlığından dahi bihaber olabilir, ama bu X'in nefretini engellemez. Demek ki ne sevgide, ne de nefrette, karşılık olması gerekmiyor, bir tarafın diğerine bir sebep yaratması gerekmiyor. Çünkü sebep zaten baştan beri vardır. Kişinin benliğinde yatar o sebepler, hayatı algılayışında yatar, bir rengin, bir kokunun, bir bakışın onda neleri çağrıştırdığında yatar. Bu çağrışımın bir amacı yoktur; ne sahiplenmek, ne karşılık görmek, ne tatmin olmak, ne de herhangi bir açlığımızı gidermektir amaç. Sadece o anki mutluluk. Bazen bir anlık mutluluk, bazen ömür boyu süren. Sadece bencilliğimizden severiz. Bize mutluluk vereni severiz. Bizim için iyi olanı severiz. Bize göre sevimli olanı, lezzetli olanı, güzel olanı, çekici olanı, doyurucu olanı.. Başkalarında meydana gelen çağrışımları umursamayız, en fazla, seviyormuş gibi görünürüz, ama adaptasyon da zaten kişiliğimizin en önemli özelliğidir.

    Bu konuda yanılıyorsunuz.Her zaman iyi ve kötü olacaktır.Şunuda belirtmek isterim.Şu anki iyi ve kötü, sevgi ve nefret görüşümüzü değerlendirirsek bu ikisi olmazsa olmazlardandır.Aynı Ying-Yang gibi. Biri olmadan diğeri de olmaz eğer her hangi biri olursa ikiside var olur.Eğer herkes iyi olsaydı!(olamayacağını düşünüyorum) aradan bir kişi sivrilip düzene karşı çıksaydı bu kişiye kötü derdik.İllaki bir karşı düşünce olur düşüncesindeyim.Yani insan içinde hem iyilik ve hem kötülükle doğar diyebiliriz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: CfgMaster



    Bu konuda yanılıyorsunuz.Her zaman iyi ve kötü olacaktır.Şunuda belirtmek isterim.Şu anki iyi ve kötü, sevgi ve nefret görüşümüzü değerlendirirsek bu ikisi olmazsa olmazlardandır.Aynı Ying-Yang gibi. Biri olmadan diğeri de olmaz eğer her hangi biri olursa ikiside var olur.Eğer herkes iyi olsaydı!(olamayacağını düşünüyorum) aradan bir kişi sivrilip düzene karşı çıksaydı bu kişiye kötü derdik.İllaki bir karşı düşünce olur düşüncesindeyim.Yani insan içinde hem iyilik ve hem kötülükle doğar diyebiliriz.

    farklı bir bakış açısı ama sanırım konuda yazılmış en mantıklı yorum
  • quote:

    Orijinalden alıntı: CfgMaster

    quote:

    : Orijinalden alıntı: Darkness

    ...Eğer ki insanoğlunun bu iyi ve kötü kavramlarını yaratmadığı bir dünyada, veya henüz yaratmadığı bir zamanda yaşıyor olsaydık...


    Bu konuda yanılıyorsunuz.Her zaman iyi ve kötü olacaktır.Şunuda belirtmek isterim.Şu anki iyi ve kötü, sevgi ve nefret görüşümüzü değerlendirirsek bu ikisi olmazsa olmazlardandır.Aynı Ying-Yang gibi. Biri olmadan diğeri de olmaz eğer her hangi biri olursa ikiside var olur.Eğer herkes iyi olsaydı!(olamayacağını düşünüyorum) aradan bir kişi sivrilip düzene karşı çıksaydı bu kişiye kötü derdik.İllaki bir karşı düşünce olur düşüncesindeyim.Yani insan içinde hem iyilik ve hem kötülükle doğar diyebiliriz.


    Yanlış anlaşılma olmasın; ben bu cümlede, insanların nelerin iyi ve nelerin kötü olduğunu muhtemelen deneme yanılma yoluyla tecrübe ettikten sonra listeleyerek, birer "iyi" ve "kötü" kavramı yaratmasını kastetmiştim. Yoksa "kötülük" yoktu da insanlar onu yarattı demek mantıksız.

    Ben halen kötü tarafın baskın oldu olduğunu iddia ediyorum. Ama elbette bu "kötülük"ten kastım herkesin birer cani, birer katil, yalancı vs olduğu değildir. Derinde bir yerlerde, uygun şartlar sağlandığında ortaya çıkacak bir vahşi var, ve bildiğimiz medeniyetin yapı taşları tek tek yıkılmaya başlayacağı gün, içimizdeki bu vahşi de ortaya çıkacaktır; zira yabani bir ortamda medeni bir benlik ile hayatta kalmak çok zor olur, bizi sadece içgüdülerimiz kurtarabilir bazı durumlardan.

    Bunun yanında ben zaten insanın doğumuyla gelenin pür kötülük olduğunu söylemiyorum, "iyi"ye tamamen kapalı varlıklar olsaydık ya halen mağara devrini yaşıyor olurduk, ya da soyumuz tükenmiş olurdu, çünkü bu diğer insanlarla olacak bağımızı engellerdi.




  • "Sevgi" kelimesinin günümüzde iyice yozlaştığını düşünüyorum.
  • İnsan bir başkasının gözlerine bakıp o kişi olabilen bir varlık. Bunu çok hızlı ve bilinçsiz gerçekleştiriyor, ve bunu her zaman aynı yoğunlukta yapmıyor. Bazen birini anlamaya çalışırken daha az önemsiyoruz, bazen ise komple kendimizi kaybediyoruz.

    İşte ben nefretin insanın özündeki asıl duygu olduğuna inandığım için, insanların hayatlarını nefretleri sayesinde devam ettirebildiklerine inanıyorum. Eğer özümüz nefretle dolu olmasaydı, hiç bir insanın kendi kimliği olmazdı. Birbirinin gözlerine dakikalarca bakan insanlar olurduk. Aynen bir bebek gibi.

    Bu sebeple, nefretini en iyi dinleyen insanlar hayatta mutlu olabilirler. En sevgi dolu, en huzurlu anınızda bile birşeylerden nefret ediyorsunuz. Ve bu nefret sizin yarınınızı bugünden daha güzel kılabilmek için orada.
  • Sevgi ve nefret birbirine yakın değil taban tabana zıt kavramlar. Sevgiliden ayrılındığında hissedilen duygu hali(öfke) ile nefret karıştırılmış gibi. Sahip olunanlara, kişiliğe ve yetiştirilmeye bağlı bu kavramlara yaklaşım. Erdal İNÖNÜ bir sevgi adamı idi, .................... ise tam tersi. Biri nefreti pek tanımamıştır diğeri sevgiyi.

    .............. lı yerlere herkes farklı bir isim oturtmuştur kafasında. Sevgi gelişmiş, nefret ise geri insana özgü. İnsan geliştikçe kötü duygular yerini iyi duygulara bırakır.
  • Sevgi insanın özündedir bence. Nefretin hammaddesi sevgidir.
  • Aklıma takıldı.
    Çizgi filmdeki Polyana karakteri aslında kusurlu bir karakter miydi?
    Çünkü o hayata ve insanlara her durumda sevgi ile bakardı, nefret duygusu yoktu.
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.