Şimdi Ara

ŞEYH SAİD HAİNMİYDİ YOKSA ...... (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
40
Cevap
1
Favori
1.406
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: neommy

    quote:

    Orijinalden alıntı: Aragorn0734

    quote:

    Orijinalden alıntı: Canis Majoris

    İstiklal mahkemelerinin 10-11 yaşlarındaki çocukları yargıladığı,hatta idam ettiği bilgisinin kaynağı var mıdır hocam?

    Öncelikle ben,10-11 yaşındaki çocuğun idama mahkum edildiğini değil,hapse atıldığını yazdım . (idam cezası, hapse çevrilmiş)

    "Hasan (Hani’li Salih Beg’in oğlu, 11 yaşında),
    isyanın asli faillerinden olarak 'idam cezasına' mahkum edildi.

    Salih Beg’in oğlu Hasan’ın da 15 yaşını ikmal etmemiş olmasına binaen onun hakkındaki idam cezasının da 10 sene hapse çevrilmesine ittifakla karar verilmiştir."

    Ahmet Süreyya Örgeevren, Şeyh Sait Isyanı ve Şark Istiklal Mahkemesi, Istanbul 2002, sayfa 274-278.


    Bu yeterli sayılmaz aslında, günümüzde bile. Üniversitede ( 40 yıl filan anca oldu ) kendi yaşımdan 5-6 yaş büyük Doğulu tanıdıklarım oldu, ama hepsinin kağıt yaşları benimle aynıydı!

    Dış görünüşünden çocuk olup olmadığı belli olur sanırım hocam ama yaş konusunda pek bilgim yok.Kaynağı da inceleyeceğim ayrıca.Her ne kadar anılara dayalı olsa da.Anıları pek kaynak olarak saymam çünkü.Doğruluğu şüphelidir.




  • Konu içeriğinden bir kez daha anlaşılıyor ki fazla Kadir Mısıroğlu kullanımı boğma rakı etkisi yapıyor.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aragorn0734

    Daha siz Menemen vakasının ne olduğunu bilmiyorsunuz, ilkokul kitaplarında anlatılanlari bana yazmayın,önce size bi Menemeni anlatayım;

    Menemen vakası şu şekilde olmuştur;
    Kubilay adlı tecrübesiz subay,görev başında iken,2-3 tane ayyas (deli) halkı kışkırtır.Buraya dikkat et, bu insanlar deli ve ayyas..Tecrübesiz subay isyanı bastiramayinca isyancilar kellesini vurmuştur.Olayi müslüman alimlerine yıkılmıştır.Cevre illerden, olayla hiçbir alakası olmayan,birçok alim asılmıştır.Bunlarin örnekleri çoktur, bir örnekle açıklamak gerekirse Şeyh Esad erbili 91 yaşında olmasına rağmen (yaş sebebiyle idam edilemez) idam edemedikleri gibi hastanede iğne ile zehirleyerek öldürmüşlerdir.menemen vakası denilen hadise müslümanların üzerine yıkılmıştır. Mantıken düşünürsek birkaç isyancilar ile devleti yıkmak akıl dışıdır.


    Şeyh Sait'in ingilzlerden yardım aldığını düşünmek tamamen bilginizin ilk okul kitaplarından ibaret olduğunu gösteriyor . Öncelikle Şeyh Sait'in Kürt teali cemiyetine uye olduğu hakkında bir belge bulunmamaktadır.(Bknz: Ismail Göldaş, Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları, Istanbul 1991, sayfa 39-45).
    Şeyh Sait isyanı için ismet Inönü yazdığı kitapta,Şeyh Sait'in ingiltere'den destek almadığını itiraf etmiştir .(ismet inönü, hatıralar, haz.: sabahattin selek, bilgi yayınevi, ikinci basım (tek cilt), kasım 2006, s.465)
    Şeyh Sait mahkemede "iftiradir,iftiradır.Bu iftirayı bana atmayın,ne dahili ne harici hiçbir kuvvetle temasım olmadı" diyerek ingilizlerden yardım aldığını yalanlamistir.Ayrica akademisyenlerimizin ingiliz arşivini incelediğinde ingilizlerin bu isyanı desteklediğine yönelik kesin delil bulunamamıştır.Ornek olarak; "türk ingiliz ilişkileri 1919-1926" adlı yapıtında, "kürt ayaklanmasının musul bunalımında patlak vermesi, ingiltere yönünden yalnızca bir rastlantı mıdır? yani ingiltere'nin bu olayda doğrudan doğruya bir rolü yok mudur?" sorusuna, "bu konuda ingiltere'nin kesin rolünü ortaya koyacak bir belgeye rastlayamadık" der Ömer Kürkçüoğlu..

    Şeyh Sait şunu düşünmüştür;
    "Yahu biz milli mücadele döneminde niye savaştık,niye kan döktük?Uğruna şehit verdiğimiz,ter döktüğümüz değerler bütünü ile ortadan kaldırılıyor"Yani Şeyh Sait isyanı bir Kürt isyanı değil,islami bir harekettir . Şeyh Sait'in açıklamalarından örnek verince daha iyi anlaşılacak.

    Şeyh Said, 13 Şubat 1925 Cuma günü, Piran camisinde verdiği vaazda halka şöyle sesleniyordu:

    “Medreseler kapatıldı. Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı ve din mektepleri Milli Eğitim’e bağlandı. Gazetelerde birtakım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar. Ben bugün elimden gelse, bizzat dövüşmeye başlar ve dinin yükseltilmesine gayret ederim.”

    Behçet Cemal, Şeyh Sait Isyanı, Sel Yayınları, Istanbul 1955, sayfa 24.

    Ayrıca Şeyh Sait,aşiret reislerine gonderdigi mektuplarda dinin önemini belirtip,hükümet tarafından yapılan çalışmaları insanların dini değerlerine vurulacak bir darbe olarak görür.Hiç bir mektubunda Kürtler ile ilgili bir beyanı bulunmamaktadır.

    Musul,Lozan’da alınamayarak zaten kaybedilmiştir.Zira Cemiyet-i Akvam (Birleşmiş Milletler)'dan dönemin ABD'si konumunda olan İngiltere aleyhinde karar çıkarmak neredeyse imkânsızdır.Lozan'da fiilen kaybedilen bu toprak,"Şeyh Sait isyanı" kılıfına sokularak ingilizlere kaybedildigini yazar okul kitapları.Inanıp inanmamak size kalmış.


    İşte sırf bu yüzdendir ki şapka ve kıyafet kanunlarını reddedenleri,hilâfeti kaldıranları ve Cumhuriyet'in kuruluşunu eleştirenleri yargılamak için anti demokratik yargı mahkemeleri olan şark istiklal mahkemeleri kurulmuştur.Bu mahkemeler,yaşı nedeni ile asılamayan insanların yaşlarını küçültmüş,10-11 yaşındaki çocukları bile hapse mahkum edecek kadar vicdansız ve taraflıdır.Seyh said isyaninda da böyle olmuştur,tek gayeleri 'din'olan insanlara ceza vermek için sözde "kürt islam devleti" adında bir oluşum yaratılmış,isyanın amacı, isyana katılan insanların "kürt islam devleti" kurma girişimi olarak tanımlanmıştır.





    valla kardeş hadi ben ilkokul kitabından okumuşumda ilber ortaylı halil inal turgut özakmandamı ilkokul kitabından bakma




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SouthPark_Konsol delisi

    quote:

    Orijinalden alıntı: Aragorn0734

    Daha siz Menemen vakasının ne olduğunu bilmiyorsunuz, ilkokul kitaplarında anlatılanlari bana yazmayın,önce size bi Menemeni anlatayım;

    Menemen vakası şu şekilde olmuştur;
    Kubilay adlı tecrübesiz subay,görev başında iken,2-3 tane ayyas (deli) halkı kışkırtır.Buraya dikkat et, bu insanlar deli ve ayyas..Tecrübesiz subay isyanı bastiramayinca isyancilar kellesini vurmuştur.Olayi müslüman alimlerine yıkılmıştır.Cevre illerden, olayla hiçbir alakası olmayan,birçok alim asılmıştır.Bunlarin örnekleri çoktur, bir örnekle açıklamak gerekirse Şeyh Esad erbili 91 yaşında olmasına rağmen (yaş sebebiyle idam edilemez) idam edemedikleri gibi hastanede iğne ile zehirleyerek öldürmüşlerdir.menemen vakası denilen hadise müslümanların üzerine yıkılmıştır. Mantıken düşünürsek birkaç isyancilar ile devleti yıkmak akıl dışıdır.


    Şeyh Sait'in ingilzlerden yardım aldığını düşünmek tamamen bilginizin ilk okul kitaplarından ibaret olduğunu gösteriyor . Öncelikle Şeyh Sait'in Kürt teali cemiyetine uye olduğu hakkında bir belge bulunmamaktadır.(Bknz: Ismail Göldaş, Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları, Istanbul 1991, sayfa 39-45).
    Şeyh Sait isyanı için ismet Inönü yazdığı kitapta,Şeyh Sait'in ingiltere'den destek almadığını itiraf etmiştir .(ismet inönü, hatıralar, haz.: sabahattin selek, bilgi yayınevi, ikinci basım (tek cilt), kasım 2006, s.465)
    Şeyh Sait mahkemede "iftiradir,iftiradır.Bu iftirayı bana atmayın,ne dahili ne harici hiçbir kuvvetle temasım olmadı" diyerek ingilizlerden yardım aldığını yalanlamistir.Ayrica akademisyenlerimizin ingiliz arşivini incelediğinde ingilizlerin bu isyanı desteklediğine yönelik kesin delil bulunamamıştır.Ornek olarak; "türk ingiliz ilişkileri 1919-1926" adlı yapıtında, "kürt ayaklanmasının musul bunalımında patlak vermesi, ingiltere yönünden yalnızca bir rastlantı mıdır? yani ingiltere'nin bu olayda doğrudan doğruya bir rolü yok mudur?" sorusuna, "bu konuda ingiltere'nin kesin rolünü ortaya koyacak bir belgeye rastlayamadık" der Ömer Kürkçüoğlu..

    Şeyh Sait şunu düşünmüştür;
    "Yahu biz milli mücadele döneminde niye savaştık,niye kan döktük?Uğruna şehit verdiğimiz,ter döktüğümüz değerler bütünü ile ortadan kaldırılıyor"Yani Şeyh Sait isyanı bir Kürt isyanı değil,islami bir harekettir . Şeyh Sait'in açıklamalarından örnek verince daha iyi anlaşılacak.

    Şeyh Said, 13 Şubat 1925 Cuma günü, Piran camisinde verdiği vaazda halka şöyle sesleniyordu:

    “Medreseler kapatıldı. Din ve Vakıflar Bakanlığı kaldırıldı ve din mektepleri Milli Eğitim’e bağlandı. Gazetelerde birtakım dinsiz yazarlar dine hakaret etmeye, Peygamberimize dil uzatmaya cüret ediyorlar. Ben bugün elimden gelse, bizzat dövüşmeye başlar ve dinin yükseltilmesine gayret ederim.”

    Behçet Cemal, Şeyh Sait Isyanı, Sel Yayınları, Istanbul 1955, sayfa 24.

    Ayrıca Şeyh Sait,aşiret reislerine gonderdigi mektuplarda dinin önemini belirtip,hükümet tarafından yapılan çalışmaları insanların dini değerlerine vurulacak bir darbe olarak görür.Hiç bir mektubunda Kürtler ile ilgili bir beyanı bulunmamaktadır.

    Musul,Lozan’da alınamayarak zaten kaybedilmiştir.Zira Cemiyet-i Akvam (Birleşmiş Milletler)'dan dönemin ABD'si konumunda olan İngiltere aleyhinde karar çıkarmak neredeyse imkânsızdır.Lozan'da fiilen kaybedilen bu toprak,"Şeyh Sait isyanı" kılıfına sokularak ingilizlere kaybedildigini yazar okul kitapları.Inanıp inanmamak size kalmış.


    İşte sırf bu yüzdendir ki şapka ve kıyafet kanunlarını reddedenleri,hilâfeti kaldıranları ve Cumhuriyet'in kuruluşunu eleştirenleri yargılamak için anti demokratik yargı mahkemeleri olan şark istiklal mahkemeleri kurulmuştur.Bu mahkemeler,yaşı nedeni ile asılamayan insanların yaşlarını küçültmüş,10-11 yaşındaki çocukları bile hapse mahkum edecek kadar vicdansız ve taraflıdır.Seyh said isyaninda da böyle olmuştur,tek gayeleri 'din'olan insanlara ceza vermek için sözde "kürt islam devleti" adında bir oluşum yaratılmış,isyanın amacı, isyana katılan insanların "kürt islam devleti" kurma girişimi olarak tanımlanmıştır.





    valla kardeş hadi ben ilkokul kitabından okumuşumda ilber ortaylı halil inal turgut özakmandamı ilkokul kitabından bakma

    Kardeşim yaşın benden büyük/küçük bilmiyorum.Ama şunu bilki böyle saygın tarihçiler kamuoyunda doğru bilinen yanlışları,devletin okul kitaplarında dahi anlattığı bir hadiseyi kolay kolay yalanlayamazlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • valla kardeş ben belgelerede baktım 11 10 yaşında istiklal mahkemesınde yargılanını görmedım kaldıkı şapka kıyafet kanunu demişin reddenenler yargılanmış demişin yargılanma varsada ceza devlet memurlarınadır normal halk ceza görmemiştir duyulmamıştır iskiplli atıf efendıiyi diyeceksen kendısı istiklal mahkemesınde şapka takarak gelmiştir kaldı ki kendısı şapkayı reddetmekten değil 1919 1922 arası yunan propagandası yapmak rejim karşıtı kitap bastırmak en kötüsüde isyana teşvik etmekten asılmıştır bugün musul kerkük elimizde değilse milletler cemiyetinde bu sorun cozulememişse bilki bu isyanların başında şey sait isyanı gelir...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SouthPark_Konsol delisi

    valla kardeş ben belgelerede baktım 11 10 yaşında istiklal mahkemesınde yargılanını görmedım kaldıkı şapka kıyafet kanunu demişin reddenenler yargılanmış demişin yargılanma varsada ceza devlet memurlarınadır normal halk ceza görmemiştir duyulmamıştır iskiplli atıf efendıiyi diyeceksen kendısı istiklal mahkemesınde şapka takarak gelmiştir kaldı ki kendısı şapkayı reddetmekten değil 1919 1922 arası yunan propagandası yapmak rejim karşıtı kitap bastırmak en kötüsüde isyana teşvik etmekten asılmıştır bugün musul kerkük elimizde değilse milletler cemiyetinde bu sorun cozulememişse bilki bu isyanların başında şey sait isyanı gelir...

    Bak kararın tam metni;
    "Yapılan mahkemelerden ve tetkiklerden tekke ve zaviyelerin birer kötülük ve fesat ocağı oldukları ve tekkelerle zaviyelerde Şeyhlerin kendilerine allah süsü vererek halkı kendilerine taptırmak gibi dinin kabul edemeyeceği fiiller işledikleri, mahkeme huzurundaki ifadelerden de anlaşılması dolayısıyla Şark İstiklal Mahkemesi yargı bölgesi içindeki bütün tekkelerle zaviyelerin kapatılmasına, kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Şeyh Said'in vukua getirdiği müsellah isyan ve ihtilal hareketlerine muhtelif Şekil ve suretlerde karışıp katılarak isyanın devam ettiği haftalar ve aylar boyunca birçok Şehir, kasaba ve köyleri devlet ve hükümet zabıta ve askeri kuvvetleriyle kanlı bir harp halinde çarpışmak suretiyle saptı ve işgal eden ve ihtilal bölgesindeki en mühim vilayet ve merkezlerinden Diyarbakır Şehrini dahi muhasaraya alan ve orada dahi inat ve ısrarla harp ve kıtaldan çekinmeyen ve nihayet uğradıkları ecz ve mahrumiyetten sonra tutuldukları günlere kadar birçok askeri zabit ve vatandaşları cerh, Şehit, esir eden sirketler, gaspler, yağmalar yapan ve yaptıran Şahıslardan oldukları iddiasıyla mahkemeleri icra edilmiş olan seksen bir sanıktan;
    Asilerin reisi Şeyh Said,
    Varto ve Muş Cephesi Kumandanı Melekanlı Şeyh Abdullah,
    Varto'ya hücum edenlerden aşiret reisi Takliyan'lı Halit oğlu Kamil Bey, kardeşi Baba Bey,
    Elazığ cephesi Kumandanı eski milis kaymakamı Şeyh Şerif,
    Darehini inzibat kumandanı ve geri hizmetler amiri Fakih Hasan Vehmi,
    Genç mıntıkasındaki bütün isyan hareketlerinde bulunan reislerden Valer'li Hacı Sadık Bey,
    Palu, Elazığ, Çapakçur cephelerinde çalışan ve asiler namına Çapakçur'da idareyi ele alan reislerden Çanlı Şeyh İbrahim,
    Harput cephesinde savaşan ve asiler üzerinde müessir olan Şeyhlerden Şeyh Ali ve Şeyh Celal,(Şeyh Celaleddin olmalı-bizim notumuz)
    Ve yine Usat üzerinde müessir olan Şeyh Hasan,
    Diyarbakır ve Lice müsaderelerinde müfreze kumandanı olan Ğerip'li İzzet Bey, oğlu Mehmet Bey,
    Müsademe ile tutulan reislerden Hamli Mustafa Bey ve Hanili Salih Bey,
    Mezip dağlarında tutulan Çanlı Şeyh Abdullah ve Şeyh Ömer,
    Tekkesinde isyan hazırlıkları için toplantı yapan Hanili Şeyh Adem,
    Maden Şehri inzibat kumandanı Madenli Kadir Bey,
    Asiler mümessili olarak çalışan ve Maden'e o sıfatla gelen Piran'lı Molla Mahmut,
    Müritlerine kendini Mabut gibi gösteren Silvanlı Şeyh Şemseddin,
    İsyan propagandacılarından olup harekata katılan Termil köylü Şeyh İsmail,
    Şeyh Abdullatif'in müridi olan Varto baskıncılarından Bakilanlı Molla Emin,
    Çapakçur boğazında Yado, Farıs gibi şakilerle birlikte son harbe iştirak eden Alinami diğeri Arap Abdi,
    Varto'ya 100 atlısı ile hücum eden Kargapazarlı Halil Oğlu Mehmet,
    Şeyh Şerif'in katibi ve mesai arkadaşı Şinik'li jandarma Hasan oğlu Süleyman,
    Palu ve Elazığ muhacirlerinden kõöy muallimi Musyanlı Molla Cemil,
    Aşiretiyle isyana katılan Az aşireti reisi Demirci Ömer oğlu Süleyman,
    Kiğı harbine katılan Şerif oğlu Süleyman,
    Fakir Hasan'ın katibi Tehir,
    Babasıyla beraber silahlı olarak isyana katılan Hanili Salih Bey oğlu Hasan,
    Asiler ruesasından Hanili Mustafa Bey oğlu Mahmut Bey,
    Varto'da Şeyh Abdullah ile birlikte çalışan Şeyh Musa oğlu
    Şeyh Ali,
    Varto asilerinden beylik bir katırla Hesenanlı Halit Bey'e kaçarken yakalanan Bakilanlı Hacı Halit,
    Varto işgalcilerinden Diyadinli Timur Ağa,
    Şeyh Abdullah'ın savaş arkadaşı Hınıslı Kamil Bey oğlu Abdullatif,
    Varto işgalcilerinden Muşlu Mehmet, Süleyman ve Bahri Beyler
    Usat Şeyhlerinden Zorabatlı Şeyh Cemil,
    Çapakçur boğazı müsademesinde bulunanlardan Çapakçurlu Süleyman oğlu Yusuf,
    Çapakçur müsademesinde bulunanlardan ve asi ruasasından Yamaç aşiretli Ali Badan.
    Şeyh Abdullah'la birlikte savaşan Kargapazarlı Halit,
    Harput cephesinde savaşan Şeyh Ali'nin arkadaşlarından Nadir oğlu Halit,
    Müsademelerle yaralanan Mehmet oğlu Tehir,
    İsyanı tertip ve tahrik edenlerden nahiye müdürü Tayip Ali,
    Çapakçur kaymakamı Hüseyin Hilmi,
    Efendisiyle beraber harekata katılan Şeyh Said'in hizmetçisi Yusuf oğlu Çerkez Jandarma Hamit ve Salih oğlu Hasan,
    İsyanın asli faillerinden olarak idam cezasına mahkum edilmelerine,

    Bu sanıklardan Çapakçur kaymakamı Hüseyin Hilmi Bey'in cezası 15 sene kürek cezasına, Salih Bey oğlu Hasan'ın cezası henüz 15 yaşını bitirmediğinden 10 sene hapse çevrilmesine,
    isyan suçuna "feran zimethal" olduklarına kanaat hasıl olan Cemil Paşazade Ekrem, Malazgirt savcısı Abdülmecit, Jandarma Mülazımı Mehmet Muhri, Jandarma Yüzbaşısı Ali Avni, Hanili Mustafa Bey hafidi, örfi haklarında örfi suçun işlendiği tarihte henüz on üç yaşını doldurmamış olduğu için onun silah için üç sene müddetle ve diğerlerinin de onar sene müddetle küreğe konulmalarına, vazifesinde kayıtsızlık ve ihmal gösterdiği sabit olan Genç valisi İsmail Hakkı Bey'in bir sene müddetle hapsine Çapakçur Hakimi Ali Rıza'nın milli hudut haricine çıkarılmasına diğer maznunu aleyhim Bazıkem'li Reşit Çapakçur'lu Hüseyen Reşit ve Süleyman Bey, halk fırkası reisi Rüştü Efendi Molla Abdulhamit, Ratçanlı Nimet ve Ahmet ve Maksud ve İbrahim Beylerin beraatierine,
    Nakip Bekir Bey, Cemil Paşazade Ömer, Kadri, Cevdet, Memduh ve Mühiddin Beylerin de haklarındaki ihbaratın kanuni mesuliyeti müzteizm fiillerinden olmadığı anlaşıldığından onların ademi mesuliyetlerine karar verilmiştir."
    Kaynak: Ergun Aybars-İstiklal Mahkemeleri


    Eheheh iskilifli atıf hocayı bi ara ingiliz muhipler cemiyetine üye yaptınız, şimdi de yunan propagandacısı mı olduDün dd Şeyh Said'i kürt teali cemiyetine sokmustun

    Şalcı baciyi hiç mi duymadin?Konya, Maraş, Giresun, Rize, Erzurum, Kayseri'deki 'şapka' direnislerini hiç mi okumadın?Sırf Erzurum'da idam edilen 30 kişi neden idam edildi acep?

    Hala Şeyh Said isyanı'ndan ötürü kaybedildi musul diyorsun ya,bak bu isyana ingilizlerin destek verdiği hakkında kanıt yok.Hatta ingilizler ilk başta bu isyanı ankara hükümetinin desteklediğini, amaçlarının isyancılari musul a kadar sürüp musul'a girmek olduğunu bile düşünmüşlerdir.Ingilizcen var ise
    Robert W.Olson'un Şeyh Sait ile ilgili kitabı var.1925 tarihli ingiliz istihbarat belgesini inceleyen Olson ne diyor biliyor musun?

    Şeyh Said isyanını bastırmaya çalışan hükümet,uçakları kullanmış yetersiz olduğu görülünce Ankara Hükümeti bu konuda adım atması gerektiğini anlamıştı. Bu iş için seçilen ortak çok ilginçti. 5 Haziran 1925 tarihinde Britanya İmparatorluğu ve Türkiye arasında imzalanan bir antlaşma uyarınca, İstanbul'daki İngiliz Askerî Ataşesi Binbaşı R. E. Harene ile İtalyan Ataşesi Deniz Yarbayı Neyroni'den oluşan bir ekip Türk Hava Kuvvetleri'ni yetkinleştirmek için bir dizi rapor hazırlamışlardı.Resmi tarihe göre Şeyh Said İsyanı'nın arkasında Britanya'nın olduğu söylendiği halde, Türkiye'nin isyan sürerken, Türk Hava Kuvvetleri'ni geliştirmek için Britanya ile askerî işbirliği yapmasının anlamı neydi acaba ?

    ( Robert Olson, “The Kurdish Rebellions of Sheikh Said (1925), Mt. Ararat (1930), and Dersim (1937-38): Their Impact on the Development of the Turkish Air Force”, Welt Das Islams, Vol. 40, Number 1, March 200, s. 67-93)

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir de şapka takmadıkları için Rizelilerin bombalanması olayı vardı değil mi
  • Nerenizden uyduruyorsunuz bu hikayeleri? Hain'in, hıyanet edenin önde gidenidir!

    Özakman, Ortaylı, İnal da mı yalan söyleyecek?

    Kaç kuruş çıkarınız var? Yalan kitaplara inanmayın. Tarihi sizden öğrenecek değiliz.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Aragorn0734


    quote:

    Orijinalden alıntı: SouthPark_Konsol delisi

    valla kardeş ben belgelerede baktım 11 10 yaşında istiklal mahkemesınde yargılanını görmedım kaldıkı şapka kıyafet kanunu demişin reddenenler yargılanmış demişin yargılanma varsada ceza devlet memurlarınadır normal halk ceza görmemiştir duyulmamıştır iskiplli atıf efendıiyi diyeceksen kendısı istiklal mahkemesınde şapka takarak gelmiştir kaldı ki kendısı şapkayı reddetmekten değil 1919 1922 arası yunan propagandası yapmak rejim karşıtı kitap bastırmak en kötüsüde isyana teşvik etmekten asılmıştır bugün musul kerkük elimizde değilse milletler cemiyetinde bu sorun cozulememişse bilki bu isyanların başında şey sait isyanı gelir...

    Bak kararın tam metni;
    "Yapılan mahkemelerden ve tetkiklerden tekke ve zaviyelerin birer kötülük ve fesat ocağı oldukları ve tekkelerle zaviyelerde Şeyhlerin kendilerine allah süsü vererek halkı kendilerine taptırmak gibi dinin kabul edemeyeceği fiiller işledikleri, mahkeme huzurundaki ifadelerden de anlaşılması dolayısıyla Şark İstiklal Mahkemesi yargı bölgesi içindeki bütün tekkelerle zaviyelerin kapatılmasına, kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Şeyh Said'in vukua getirdiği müsellah isyan ve ihtilal hareketlerine muhtelif Şekil ve suretlerde karışıp katılarak isyanın devam ettiği haftalar ve aylar boyunca birçok Şehir, kasaba ve köyleri devlet ve hükümet zabıta ve askeri kuvvetleriyle kanlı bir harp halinde çarpışmak suretiyle saptı ve işgal eden ve ihtilal bölgesindeki en mühim vilayet ve merkezlerinden Diyarbakır Şehrini dahi muhasaraya alan ve orada dahi inat ve ısrarla harp ve kıtaldan çekinmeyen ve nihayet uğradıkları ecz ve mahrumiyetten sonra tutuldukları günlere kadar birçok askeri zabit ve vatandaşları cerh, Şehit, esir eden sirketler, gaspler, yağmalar yapan ve yaptıran Şahıslardan oldukları iddiasıyla mahkemeleri icra edilmiş olan seksen bir sanıktan;
    Asilerin reisi Şeyh Said,
    Varto ve Muş Cephesi Kumandanı Melekanlı Şeyh Abdullah,
    Varto'ya hücum edenlerden aşiret reisi Takliyan'lı Halit oğlu Kamil Bey, kardeşi Baba Bey,
    Elazığ cephesi Kumandanı eski milis kaymakamı Şeyh Şerif,
    Darehini inzibat kumandanı ve geri hizmetler amiri Fakih Hasan Vehmi,
    Genç mıntıkasındaki bütün isyan hareketlerinde bulunan reislerden Valer'li Hacı Sadık Bey,
    Palu, Elazığ, Çapakçur cephelerinde çalışan ve asiler namına Çapakçur'da idareyi ele alan reislerden Çanlı Şeyh İbrahim,
    Harput cephesinde savaşan ve asiler üzerinde müessir olan Şeyhlerden Şeyh Ali ve Şeyh Celal,(Şeyh Celaleddin olmalı-bizim notumuz)
    Ve yine Usat üzerinde müessir olan Şeyh Hasan,
    Diyarbakır ve Lice müsaderelerinde müfreze kumandanı olan Ğerip'li İzzet Bey, oğlu Mehmet Bey,
    Müsademe ile tutulan reislerden Hamli Mustafa Bey ve Hanili Salih Bey,
    Mezip dağlarında tutulan Çanlı Şeyh Abdullah ve Şeyh Ömer,
    Tekkesinde isyan hazırlıkları için toplantı yapan Hanili Şeyh Adem,
    Maden Şehri inzibat kumandanı Madenli Kadir Bey,
    Asiler mümessili olarak çalışan ve Maden'e o sıfatla gelen Piran'lı Molla Mahmut,
    Müritlerine kendini Mabut gibi gösteren Silvanlı Şeyh Şemseddin,
    İsyan propagandacılarından olup harekata katılan Termil köylü Şeyh İsmail,
    Şeyh Abdullatif'in müridi olan Varto baskıncılarından Bakilanlı Molla Emin,
    Çapakçur boğazında Yado, Farıs gibi şakilerle birlikte son harbe iştirak eden Alinami diğeri Arap Abdi,
    Varto'ya 100 atlısı ile hücum eden Kargapazarlı Halil Oğlu Mehmet,
    Şeyh Şerif'in katibi ve mesai arkadaşı Şinik'li jandarma Hasan oğlu Süleyman,
    Palu ve Elazığ muhacirlerinden kõöy muallimi Musyanlı Molla Cemil,
    Aşiretiyle isyana katılan Az aşireti reisi Demirci Ömer oğlu Süleyman,
    Kiğı harbine katılan Şerif oğlu Süleyman,
    Fakir Hasan'ın katibi Tehir,
    Babasıyla beraber silahlı olarak isyana katılan Hanili Salih Bey oğlu Hasan,
    Asiler ruesasından Hanili Mustafa Bey oğlu Mahmut Bey,
    Varto'da Şeyh Abdullah ile birlikte çalışan Şeyh Musa oğlu
    Şeyh Ali,
    Varto asilerinden beylik bir katırla Hesenanlı Halit Bey'e kaçarken yakalanan Bakilanlı Hacı Halit,
    Varto işgalcilerinden Diyadinli Timur Ağa,
    Şeyh Abdullah'ın savaş arkadaşı Hınıslı Kamil Bey oğlu Abdullatif,
    Varto işgalcilerinden Muşlu Mehmet, Süleyman ve Bahri Beyler
    Usat Şeyhlerinden Zorabatlı Şeyh Cemil,
    Çapakçur boğazı müsademesinde bulunanlardan Çapakçurlu Süleyman oğlu Yusuf,
    Çapakçur müsademesinde bulunanlardan ve asi ruasasından Yamaç aşiretli Ali Badan.
    Şeyh Abdullah'la birlikte savaşan Kargapazarlı Halit,
    Harput cephesinde savaşan Şeyh Ali'nin arkadaşlarından Nadir oğlu Halit,
    Müsademelerle yaralanan Mehmet oğlu Tehir,
    İsyanı tertip ve tahrik edenlerden nahiye müdürü Tayip Ali,
    Çapakçur kaymakamı Hüseyin Hilmi,
    Efendisiyle beraber harekata katılan Şeyh Said'in hizmetçisi Yusuf oğlu Çerkez Jandarma Hamit ve Salih oğlu Hasan,
    İsyanın asli faillerinden olarak idam cezasına mahkum edilmelerine,

    Bu sanıklardan Çapakçur kaymakamı Hüseyin Hilmi Bey'in cezası 15 sene kürek cezasına, Salih Bey oğlu Hasan'ın cezası henüz 15 yaşını bitirmediğinden 10 sene hapse çevrilmesine,
    isyan suçuna "feran zimethal" olduklarına kanaat hasıl olan Cemil Paşazade Ekrem, Malazgirt savcısı Abdülmecit, Jandarma Mülazımı Mehmet Muhri, Jandarma Yüzbaşısı Ali Avni, Hanili Mustafa Bey hafidi, örfi haklarında örfi suçun işlendiği tarihte henüz on üç yaşını doldurmamış olduğu için onun silah için üç sene müddetle ve diğerlerinin de onar sene müddetle küreğe konulmalarına, vazifesinde kayıtsızlık ve ihmal gösterdiği sabit olan Genç valisi İsmail Hakkı Bey'in bir sene müddetle hapsine Çapakçur Hakimi Ali Rıza'nın milli hudut haricine çıkarılmasına diğer maznunu aleyhim Bazıkem'li Reşit Çapakçur'lu Hüseyen Reşit ve Süleyman Bey, halk fırkası reisi Rüştü Efendi Molla Abdulhamit, Ratçanlı Nimet ve Ahmet ve Maksud ve İbrahim Beylerin beraatierine,
    Nakip Bekir Bey, Cemil Paşazade Ömer, Kadri, Cevdet, Memduh ve Mühiddin Beylerin de haklarındaki ihbaratın kanuni mesuliyeti müzteizm fiillerinden olmadığı anlaşıldığından onların ademi mesuliyetlerine karar verilmiştir."
    Kaynak: Ergun Aybars-İstiklal Mahkemeleri


    Eheheh iskilifli atıf hocayı bi ara ingiliz muhipler cemiyetine üye yaptınız, şimdi de yunan propagandacısı mı olduDün dd Şeyh Said'i kürt teali cemiyetine sokmustun

    Şalcı baciyi hiç mi duymadin?Konya, Maraş, Giresun, Rize, Erzurum, Kayseri'deki 'şapka' direnislerini hiç mi okumadın?Sırf Erzurum'da idam edilen 30 kişi neden idam edildi acep?

    Hala Şeyh Said isyanı'ndan ötürü kaybedildi musul diyorsun ya,bak bu isyana ingilizlerin destek verdiği hakkında kanıt yok.Hatta ingilizler ilk başta bu isyanı ankara hükümetinin desteklediğini, amaçlarının isyancılari musul a kadar sürüp musul'a girmek olduğunu bile düşünmüşlerdir.Ingilizcen var ise
    Robert W.Olson'un Şeyh Sait ile ilgili kitabı var.1925 tarihli ingiliz istihbarat belgesini inceleyen Olson ne diyor biliyor musun?

    Şeyh Said isyanını bastırmaya çalışan hükümet,uçakları kullanmış yetersiz olduğu görülünce Ankara Hükümeti bu konuda adım atması gerektiğini anlamıştı. Bu iş için seçilen ortak çok ilginçti. 5 Haziran 1925 tarihinde Britanya İmparatorluğu ve Türkiye arasında imzalanan bir antlaşma uyarınca, İstanbul'daki İngiliz Askerî Ataşesi Binbaşı R. E. Harene ile İtalyan Ataşesi Deniz Yarbayı Neyroni'den oluşan bir ekip Türk Hava Kuvvetleri'ni yetkinleştirmek için bir dizi rapor hazırlamışlardı.Resmi tarihe göre Şeyh Said İsyanı'nın arkasında Britanya'nın olduğu söylendiği halde, Türkiye'nin isyan sürerken, Türk Hava Kuvvetleri'ni geliştirmek için Britanya ile askerî işbirliği yapmasının anlamı neydi acaba ?

    ( Robert Olson, “The Kurdish Rebellions of Sheikh Said (1925), Mt. Ararat (1930), and Dersim (1937-38): Their Impact on the Development of the Turkish Air Force”, Welt Das Islams, Vol. 40, Number 1, March 200, s. 67-93)




    ya sana gülüyorum elin ingilizin belgeleriye bana fransızlıgını gösterme öyle birşey yok diyorum yok al aç oku haa iskiplii için sana mahkemedekı resımlerını gösterebilirim... kaynaklarıda sana veririm kitapta kaynakların hepsi yazılı okumak istersen sinan meydan el cevap ( belgelidir cevapları) kaldı ki sinan meydan yalan diyor diyelim ilber ortaylıdamı yalancı her neyse :)




  • Bildiğim kadarıyla şeyh said ruslarla işbirliği yaparak osmanlı dönemindede isyan çıkarmış bastırılınca ingiliz konsolosluğuna sığınmış

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Başta belirtmek isterim. Bizde dünya'nın en iyi araştırmacı gazetecisi vardı. Suikasta kurban gitmişti.Nedeni ise kürt sorunu adına somut adımlar atmayı başarmış birisiydi.Herkesin bildiği gibi Uğur Mumcu. Kendisinin yazdıklarına gözüm kapalı güvenirim. Kitaplarını okuyan anlar.Tarafsızca ve yabancı kaynaklar belirterek yazar.Yabancı kaynak belirtmesinin nedeni Türkiye'de çoğu önemli kitabın yasaklanmış ve toplatılmış olmasıdır.
    Uğur Mumcunun araştırmalarına göre konuşursam. Şeyh said isyanının dönemi ve görüşülen musul sorununun aynı döneme gelmesi rastlantı olamaz.Aynı bir sorunu hatay içinde yapmışlardı.Ama o başarısızlıkla sonuçlandı.Ama musul için öyle olmadı. İlk olarak din gidiyor adı altında başlanan isyan sonra uzatılmak için kürt milliyetciliğine dönüştürülmüştür. Ayrıca bölgeler ulaşıma elverişsiz olmasına rağmen çok sayıda silah vardır. Ermeni silah tüccarı ve muğlalı bir rum olan (adlarını hatırlamıyorum) çok sayıda silah götürülmüştür.İngiliz hükümeti ve ABD isyanlardan sonra genellikle karlı çıktıkları için bu duruma çok sıklıkla devam eden zamanlarda başvurmuşlardır.Eğer daha detaylı ve kaynak belirtilmiş olarak bilgilenmek istiyorsan Uğur mumcunun kitaplarını oku derim.




  • En çok şaşırdığım şey Atatürk'ün osmanlıdan sonra herşeyi tamamen değiştirdiğini sanmaları.Osmanlı 1900'lü yıllarda ne bileyim 1850'den sonra sizin bildiğiniz şeriatla yönetilen bir devlet değil.
    Tanzimat ve ıslahat fermanlarıyla bir sürü yasası avrupaya benzemiş bir devlet.1900'lü yılların başlarından kalan videolarda ceket, kravat, şapkayla gezen bir sürü insan var.
    Sanki Atatürk ve çevresindeki osmanlı okullarında okumadılar, yabancı dili orada öğrenmediler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Indigo

    En çok şaşırdığım şey Atatürk'ün osmanlıdan sonra herşeyi tamamen değiştirdiğini sanmaları.Osmanlı 1900'lü yıllarda ne bileyim 1850'den sonra sizin bildiğiniz şeriatla yönetilen bir devlet değil.
    Tanzimat ve ıslahat fermanlarıyla bir sürü yasası avrupaya benzemiş bir devlet.1900'lü yılların başlarından kalan videolarda ceket, kravat, şapkayla gezen bir sürü insan var.
    Sanki Atatürk ve çevresindeki osmanlı okullarında okumadılar, yabancı dili orada öğrenmediler.

    atatürk tanzimat ve ıslahat fermanında tam yapılamayan değişimleri daha modrenize hale getirerek cumhuriyet rejimine uyarlamıştır her nekadar halifelik aynı kraliyetler gibi sembolik hale getirilmeye çalısıldıysada abdulmecit efendının yaptıgı rejim karşıtı hareketler ingilizlerle görüşmeleri halifeliğin sonunu getirmiştir




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Türkoğlu35

    Konu içeriğinden bir kez daha anlaşılıyor ki fazla Kadir Mısıroğlu kullanımı boğma rakı etkisi yapıyor.

    Aynen aynen


    Bir de bu siyasal islamcıların ne kadar ikiyüzlü olduğunu gördük. Adamlar din söz konusu olunca nefret ettikleri kürtleri bile kardeş belliyorlar.Valla bunları görünce insanın dibine kadar Amerikancı olası geliyor ama neyse ki çevremdeki müslümanlar böyle tipler değil.
  • Kurtuluş mücadelesinde öğrencileriyle birlikte Eşref Bey'in komutasındaki gönüllü birliklerine katılarak , Batı Trakya ve Balkanların düşmandan temizlenmesinde büyük rol oynamıştır. Tekirdağa kadar dayanmış işgal kuvvetlerini Bulgaristana kadar geri püskürtmüşlerdir. Bulgaristanada girip oradaki Türk köylerindeki zulümleri, katliamları engellemek istemişlerdir. Hatta Eşref Bey Bulgaristandan geri çıkmadığı için İstanbul Hükumeti ile karşı kalmış, orada Şeyh Said'inde aralarında bulunduğu bir heyet ile Batı Trakya Türk Cumhuriyetini kurmuşlardır. Mehmed Niyazinin, Yazılamamış Destanlar kitabında okumuştum. Siyasi, dini, ırki kimliğinden ötürü, davası, ideolojisi uğruna vatan hainiydi vs. deniyor. Ancak vatana hizmeti dokunmuştur. Çerkez Ethem'de de olduğu gibi. Daha sonradan ne olduysa olmuştur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Akçalı. -- 13 Haziran 2014; 9:04:49 >
  • evet hain değildi, çok iyi bir vatanseverdi kendisi

    iyice saçmaladınız artık ( bazılarınız yani ) elbette hain, onun yüzünden Musul gitti be siz ne konuşuyorsunuz

    Atatürk düşmanı yazarları okumayın hiç

    Şeyh Sait isyanı rejim karşıtı bir isyandır; din elden gidiyor dini kurumlar zedeleniyor demedi düpedüz şeriat isteriz diye ayaklandı.
  • Atatürk'ü daha ne kadar aşağılayacak bu millet merak ediyorum.Zamanının koşullarında senin benim gibi olan bir insan evladı ülkeyi düşmandan kurtarmış ilke ve inkılaplarıyla ülkeyi medeni bir uygarlığa dönüştürmenin adımlarını atmıştır.Hatası yokmudur elbette vardır belki de bir çok masum kişi kurban gitmiştir o devrimler sırasında.Sonuçta o zamanın şartlarında yapılacak şeyleri yapmıştır.Atatürk'ü ve yaptıklarını küçültmek bizlere bir şey kazandırmaz.Dini hassasiyeti yüksek kişilerin bu denli Atatürk karşıtı olması birazda haklı çıkıyor yaşananları.İslamiyet yerine farklı bir dine mensup olsa bu ülke bu kadar sorun olmazdı.insanlarımız cahil ve sayısız sonuçlarınıda görüyoruz...
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Requiestcat in Pace

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî


    quote:

    Orijinalden alıntı: Requiestcat in Pace

    quote:

    Orijinalden alıntı: Tarîhçî

    İdam edilme pahasına mücadele başlatan Mustafa Kemal'e, Trablusgarp'ta, Şam'da onlarca savaşa katılmış bir komutana cesaretsiz diyeni de ilk kez gördüm.

    idam edilme pahasına kim idam edecekmiş? gücü istanbul dışına çıkamayan padişah mı?

    cesaretine lafım yok ama idam edilme pahası falan boş laflar bence

    Gücü kitalari aşan İngiltere.

    Onların isteklerini Türkçülük uğruna yapacak birini neden idam etmek istesinler

    hem haksız hem yalancı

    konu saçma sapan insan kaynıyor, çamaşır suyu dökmek lazım buraya.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi demonchild -- 15 Haziran 2014; 22:43:07 >




  • Hain falan değildi mücadelesi kürtçülük değildi Şeyh Said'in isyani din içindi İslam aleyhinde yapılan seylere karsi cikti ve sonuç olarak birçok kişi gibi ayaklari yerden kesildi

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Hain olmadigina dair belge koyun lan sedat bucak diyor biz devletten yana tavir aldik diye susurluk ifadesinde tanik oldular siz neyin kafasini yasiyonuz hain degil diyenler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.