beynimiz onu anlayabileceğimiz kadar basit olsaydı, o zaman da biz onu anlayamayacak kadar aptal olurduk..
Dokunur tenine, acı veren sızı vardır, Senin acınla güler oynar arsızı vardır, Her gün yolunu gözleyen bulursan şanslısın, Karanlığa sığınıp yatan yarsızı vardır.
SUÇ BENDE Mİ? Varlığın bana güven verdi, Suç bende mi dostum? Sırlarımı sana söyledim, Suç bende mi dostum? Seni sevdim, Hatalarını söyledim, Seni dost olarak bildim, Suç bende mi dostum? Seni bir hayat bildim, Dertlerimi sana verdim, Senin dertlerini dinledim, Seni çok ama çok sevdim, SUÇ BENDE Mİ DOSTUM???????????????????????
MONA ROZA
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
sezai karakoç
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Özleme bir diyeceğim yok. O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası. O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı. O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam; Seni özlediğim içindir. Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni; Seni özlediğim içindir. Yaşıyorsam; içimde umut varsa, Yine seni özlediğim içindir.
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın, Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın, Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı; Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Kucağımda bir yığın Meyvası ayrılığın, Ben yine geleceğim Benim küçük meleğim.
Ben senin en çok gözlerini sevdim Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne Tuttum, ta içime oturttum seni Aldım, okşadım saçlarını, öptüm İçtim yudum yudum güzelliğini
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan Benimle meydan oku her çaresizliğe
Ne güzel ellerin var incecik Ne güzel saçların var sapsarı Anlasana o yalansız gözleri Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum
Bu engeller bana göre değil oysa Ben bu dağları aşarım Geçerim bu denizleri, korkma İşte düştüm yollara Dur, bekle beni, geliyorum
Bütün sevgililer, dostlar gitti Bir sen kaldın kadınım beni terketmeyen Batan gemilerin kaptanları gibi Denizlerin ortasında ölümü bekleyen.
Özledim sesini ne olur konuş Bir gül açtır zamanların ötesinden Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel Gök mavisinden, deniz mavisinden Bana bir şarkı söyle
İste ayrılık bu; hiç beklemediğimiz... O ikiz kardeşi ölümün. Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.
Seni alıp uzaklara giden otobüs Benim üzerimden geçer hışımla Devrilir, bakakalırım ardından Bir sel gibi akan gözyaşımda...
Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız Karanlık gitgide en derinlere çeker beni Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin Böyle perişan beklerim dönmeni
Yitirdim umut kırıntılarımı Sevgimi, neşemi, bütün varımı Çaresiz bir yokluğun içindeyim Gömdüm içime yıkıntılarımı Arıyor bir yarım öbür yarımı
Ne bir anlayışlı el,ne bir dost bakış Biraz ümit,biraz hayal sonra aldanış En güvendiğimiz tepelere kar yağmış Deniz o deniz değil,dağlar o dağlar değil...
En ağır işçi benim; Gün yirmi dört saat, seni düşünüyorum.
Bugün bütün iyi kalpliliğim üzerimde Cümle düşmanlarımı affettim Yediğim meyvalardan Kokladığım çiçeklerden af diliyorum
Sana bir rüzgar getireceğim Dağlardan, tepelerden Gitme, sana zamanı getireceğim Zamanın bittiği yerden
Nice nice acıları aklına getir Bunca yoksulluğu aklına getir Gözyaşlarını aklına getir "GİTME KAL" var yok dinlemez bir çocuk isteğidir Gitme aklına getir
İstemem söyleme bir tek kelime Sen de eller gibi adımı unut Değmesin artık hiç elin elime Sar yeni aşkını benim yerime Sen de eller gibi adımı unut...
Beni ta kalbimden vurdu gidişin, Bütün umutlarım ağır yaralı. Aklımdan çıkmıyor veda edişin, Büyün duygularım ağır yaralı.
Dün gece uzun uzun Seni andım ağladım. Sonu yok yolumuzun Ona yandım ağladım.
Yıldırımlar düştü güvendiğimiz dağlara Hep boş çıktı sarıldığımız eller Hep taş çıktı inandığımız kalpler Kaç kez sırtından vuruldu hayallerimiz Kaç kez yıkılıp kaldık köşe başlarında Kaç kez delik deşik oldu yüreğimiz
Bu böyle sürüp gitmeyecek biliyorum Bir sabah bir dilencinin avuçlarına bırakacağım kendimi Kim ne derse desin! Tahammülüm kalmadı artık Bıktım seni sensiz yaşamaktan Nasılsa döneceğin yok senin Çıldıracağım bu gidişle Allah kahretsin! ..
Hangi masaya otursam Senin sevdiğin içkiyi koyuyorlar önüme Vazomda hep senin sevdiğin çiçekler Ve dudaklarımda hep senin sevdiğin şarkılar Senin doğumgünlerini kutluyorum senden habersiz Ve her sabah dualar ediyorum mutluluğun için Ne yapsam, ne etsem, nereye gitsem Ecel gibi peşimdesin..
İşte böyle bir sevda benimkisi Bu zamanda, bu devirde Haklısın adam olacağım yok benim En güzeli artık son vermek bu hayata En korkunç uçurumlardan bırakmak kendimi Ya da en yüksek tepelerden En uçsuz bucaksız denizlere bırakmak bedenimi Ama içimde sen varsın Ya sana bir şey olursa?
Şimdi bir kır kahvesinde olsaydık seninle Yine aynı masada yine aynı köşede Yeniden düşler kursaydık seninle Dağlar gibi sıra sıra Ve yeniden yaratsaydık kendi dünyamızı Ve de birlikte söyleseydik ikimizde kendi şarkılarımızı Meydan okuyup ayrılıklara Hem de teslim olmadan Yıllara, yollara, yalanlara..
Şimdi bir düşün Kim itti bizi bu kör olası ayrılığa? Kim itti bizi bu pişmanlıklar denizine? Kim yaktı bizi kim? Hem de sırtımızdan vura vura Görüyorsun değil mi görüyorsun Bir ikimiz sığamadık bu koca dünyaya..
Yorgun bir hasretle dönersen bir gün Beni burda değil kalbinde ara! .. Ne kadar yıkılmış olsan da o gün Beni bende değil kendinde ara! ..
Akşam erken çöker yalnızlığıma Sokak sokak gezer ararım seni Hasretin gönlümün yangınlarında Alev alev yanar ararım seni
Her seven sonunda düşüyor derde Bu aşk kitabının yazanı nerde Bir aşık inandı.. çok sevdi diye Terketmek kanun mu aşk kitabında?
Nereden bilecektin seni sevdiğimi Hiç fısıldamadım ki kulaklarına aşkımı Senin için Günlerce gecelerce ağladım Nereden bilecektin Hiç silmedim ki yanında gözyaşlarımı..
Kalbimde arama eski yerini Sen gözümden akan sele karıştın İstesem de artık sevemem seni Hasret rüzgarına yele karıştın..
Kırılan kalbim var dinmez bir kini Ömrümce sürecek aşka yemini.. Kavuşmak imkansız artık sevgilim Dönüşü olmayan yola karıştın..
Ayrılık kapıyı çalıyor açma Biraz daha düşün zamanımız var.. Ne günler yaşadık bak sayfa sayfa Seninle yazılmış romanımız var..
Gönül kapısından hemen uçma dur! Selamsız vedasız böyle kaçma dur! Bilinmez yerlere yelken açma dur! Seninle mutluluk limanımız var! ...
Bir anda yokuşa çevirme düzü Dargınlık bir aşkın tadı ve tuzu Hatırla Tanrıya verdiğin sözü Ayrılmak yok diye yeminimiz var...
Gezdiğim her yerde hatıran dolu Bilmem ki ben nasıl unutacağım Ne yazık bu aşkın yok başka yolu Yarın bu şehirden ayrılacağım
Aldırma görürsen yaşlar gözümde Şarkımız olacak yine dilimde Mektubun cebimde, resmin elimde Yarın bu şehirden ayrılacağım..
Ayrılık çanları çalsa ansızın Elveda sevgilim diyecek misin? Önünde diz çöksem, gitme kal desem Bakmadan ardına gidecek misin?
Ayrı yönde akan ırmaklar gibi Dalından uçuşan yapraklar gibi Ümitsiz, çaresiz aşıklar gibi Kalbinden aşkımı silecek misin? Son ümidi yere serecek misin?
Kendini boş yere teselli edip Sevdadır nasılsa geçici deyip Yaşlı gözlerini gizlice silip Bakıp da yüzüme gülecek misin?
Haklısın, aramızda dağlar, denizler var, Haklısın, aramızda uçurumlar. Senin sevdaların, üç günlük masal, Benim sevdalarım, Allah'ına kadar.
Elma şekeri mi sandın aşkı, Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı. Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı, İşte ben o zaman görürüm seni.
Halâ tahta masalara yazıyorsam adını, Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın, Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni, Islak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı, Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından, Bana sor yalnızlığı..
Bu benim ilk aldanışım değil, Bu benim son yıkılışım değil, Bırak bu sahte gözyaşlarını, Bırak bu masum bakışlarını. Üzülme, benim için üzülme, Üzülme bu son için üzülme, Ben, ben, ben yeterim kendime..
Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde, Varsın da her gece Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim, Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine, Asla pişman değilim.
Hatırla, bir adam diyordun hatırla, Ömür boyu sevsin beni ömür boyu, İşte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim. Çünkü ben, Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim.
Severken ne kadar büyükse insan Ayrılırken yine büyük olmalı Ne kadar insafsız olsa da zaman Sevenler her zaman bir dost kalmalı..
Bir ecel olsa da ayrılığımız Bir ömür sürse de pişmanlığımız Koca bir mazi var yaşadığımız Geçmişe her zaman saygı duymalı..
Yırtılmış olsa da resimlerimiz Yabancı olsa da isimlerimiz Nefrete dönse de sevgilerimiz Yine de o aşka saygı duymalı Sevenler her zaman bir dost kalmalı..
Duydum da inanmadım Aşka gülüp geçmişsin Benimkisi aşk değil Bir oyundu demişsin Zafer senin zaferin Eser senin eserin Sevin ey zalim sevin Bak bir erkek ağlıyor..
Bana bunu yapmayacaktın Öyle sırtımdan vurmayacaktın beni Gelişin gibi onurlu olmalıydı gidişin Ve öylesine gururlu bitişin. Gel gör ki kötü oynadın bu oyunu Erken düştü masken yüzünden Demek sen içimde büyüttüğüm bir dev değil Bir hiçtin Görüyorsun işte Gittin Ve de bittin…
Bana bunu yapmayacaktın Böyle bir hançerle yıkmayacaktın beni Bir ihanetin adresi olmamalıydı ayak izlerin Yoksa ben mi yanlış tanıdım seni? Yoksa hep böyle kirli miydi senin denizlerin?..
Artık Adın ihaneti çağrıştırıyor bana Ve tadın bir yılanın en öldürücü zehrini Söyle Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun O acımasız hançerini? .. Bil ki Bundan böyle Yasaklanmış kitaplarım gibisin bana Yaklaşmam yasak Dokunmam yasak Ve ömrümce Sarılmam yasak sana!..
Ayağım ayağıma dolaşır sonra Gözlerim büyür büyür, kocaman olur Bakarsın dilim tutulur, hiç konuşamam Bana gel deme!
İşte resimlerine bakıp avunuyorum Hayallerim yetiyor bana ne güzel Zaten ölesiye hasretim aydınlıklara Ve bitimsiz bir özleyiş bendeki Kanatlanabilirim, uçabilirim belki Bana gel deme!
Aklımdan çıkmıyorsun Sensiz bomboş bu hayat Susma öyle ne olur Bana kendini anlat..
Aşkımızdan kime ne Sevdamızdan kime ne Başkasından bana ne Ah benim nar çiçeğim Canım ipek böceğim Meraktan öleceğim Bana kendini anlat..
Ey benim gönlümün nazlı çiçeği Barışın ellere, küsün bana mı? Sana kim öğretti böyle sevmeyi Bayramın ellere, yasın bana mı?
Duymadın gönlümün haykırışını Kırdın şu gönlümün sabır taşını Görmekten usandım çatık kaşını Gülüşün ellere, nazın bana mı?
Gönüle vurulmaz asla bir kilit Seveni öldürür kırılan ümit Sevgilim yanıma yaklaşmadan git Eğer ki sonunda ayrılacaksan
Ne köleyim ne de bir kul Vicdan bir borç, hayat okul Alın sizin olsun akıl Ben bu köyün delisiyim
Ateşleri kül ederdim Kurşunları gül ederdim Şu dağları yol yapardım, Acıları bal yapardım ben olsam..
Ben olsam ah ben olsam O dağlarda ben olsam O yollarda ben olsam Oralarda ben olsam Sokaklara aşk yazardım Acılara son yazardım ben olsam.
Yoksullara çul olurdum Her sevene kul olurdum Elimde aşk bayrakları Yasaklardım yasakları Ben olsam ah ben olsam...
Sen hayatımın en vazgeçilmez aşkı Sen uğrunda en çıldırdığım esmer Sen yolunda savaşlar verdiğim sevdam Sen uğrunda ölümlere gidip geldiğim Sen beklediğim Sen özlediğim Sen gizlediğim...
Güneş doğmayı unutabilir Sabah olmayı Yağmur yağmayı Çiçekler açmayı unutabilir Kuşlar uçmayı Baharlar gelmeyi Ama ben seni asla...
Ne zaman bir şiir okunsa aklımdasın Ne zaman bir telefon çalsa karşımdasın Sen tanrımın en güzel armağanı Sen hayatımın en gerçek yalanı Sen bütün huylarımı ezbere bilen Sen gözyaşlarımı en iyi silen Sen dünyanın en güzel kadını..
Sen yemeğimin tuzu Yüreğimin buzu Anasının en güzel kızı Sen kalbimde en tatlı sızı Sen bütün varlığımın en sevimli hırsızı Sen sevdikçe sevilesi Övdükçe övülesi Öptükçe öpülesi aşkım...
Sen beni yokluğuyla delirten varlığıyla yolumu yolundan çeviren Sevdasıyla beni bir dağ gibi deviren kadın Bundan böyle senden sorulsun günahlarım Sende bütün sorularım Sende bütün cevaplarım Adam olmuşsam senden Katil olursam senden Ben çoktan vazgeçtim kendimden Ama senden Asla kadınım ASLA! ...
ne varsa aradığım bil ki sende bulmuşum senden öncesi yoktu seninle var olmuşum sende bütün ümitler,sende bütün özlemler beni bende arama artık ben sen olmuşum
Aramızda dağlar var Aramızda uçurumlar Yaklaşma yanılırsın Ben öldüğümü bilirim Sen yaşadığını sanırsın Kendini bilmeden daha Beni tanıyamazsın...
Günlerim ateşe gebe Gecelerim sancılı Varamadık sabaha Ben bir yumak düğüm düğüm Sen karmakarışık bir kördüğüm Kendini çözmeden daha Beni anlayamazsın...
Dudaklarımda yaşayamadığım Çocukluğumun, gençliğimin şiiri Dört yanım hüsran Dört yanım yalan Dört yanım hüzün Dört yanım isyan!
Vazgeçtim bütün saltanatından, Sevdalarından köhne dünyanın Ne dostta vefa Ne aşkta huzur Her gün bir yıkım Kalbimden vurur!
Yıkılır kalırım bu sağır akşamlarda Önümde dağ gibi bir yalnızlık İçimde yıllanmış yorgunluklar Unutulmuş eski bir adrese çıkar yollarım Çayımın ilk yudumunda o Sigaramın son nefesinde o Anlarsa beni.. bir tek o anlar.
Bağırdım Dağlar, taşlar uyandı çığlıklarıma Denizler yandı yangınlarıma Gökte yıldızlar ağladı Benim bu zavallı yalnızlığıma Bir tek sizi uyandıramadım Bir tek sizi! ...
Alın sizin olsun bütün saltanatıyla dünya Bütün sahteliğiyle hayat Alın kucaklayın gönlünüzce O bitmeyen ihtiraslarınızı O dinmeyen bencil aşklarınızı!
Ve bir gün gelip, beni anlayacaksın. Oysa; vakit çoktan geçmiş olacak Ama sen yine de sözlerime aldırma. Gözlerin zamansız ıslanmasın. Çünkü, artık çocuk değilsin Güneşin nereden doğduğunu bilirsin Ve seni nasıl sevdiğimi bilirsin Ama gitmek istiyorsan, yine de sen bilirsin.
Ne zaman karşıdan bir gemi geçse Kalbim durur, ölür gibi olurum. Ayrılıp gidişin gelir aklıma Mendiller sallanır ben kahrolurum
Üstüme yıkılır bu koca şehir Kalbim paramparça bir taş olurum Ne zaman karşıdan bir gemi geçse Gözümde kurumuş yaşlar bulurum
Benden son arzumu sorsaydın eğer Seni son bir defa görmek isterdim Ayrılıp gittiğin o günden beri Nerdesin nasılsın bilmek isterdim Bir beyaz karanfil vermek isterdim
Bir cennettir bu dünya sevmesini bilene Gerçek olur her rüya görmesini bilene
Gel seninle sevgilim mutluluğa gidelim Şu üç günlük dünyada sevelim sevilelim Dikenler bir gül olur ateşler bir kül olur Dağlar bile yol olur gelmesini bilene
En güzel yerinde bitti aşkımız Bir gönül sayfası daha kapandı Ansızın terketti umutlar bizi Bir gönül sayfası daha kapandı.
İkimiz sevmiştik delicesine Ayırdılar bizi ölürcesine Ölmeden toprağa gömercesine Bir gönül sayfası daha kapandı
Ayrılıkmış meğer aşkın bedeli Kalbim paramparça gönlüm bir deli Nasıl diner sensiz gözümün seli Bir gönül sayfası daha kapandı.
Bu son buluşmamız Bu son görüşmemiz Kimbilir bir daha karşılaşmayız Belkide bir daha görüşemeyiz Ayrılmalıyız ayrılmalıyız..
Senin gözlerin yaşlı Benim yüreğim yaslı Bu aşkta bir umut kalmadı yazık Seni bir başkası bekliyor artık Yazık..Ayrılmalıyız..
Yıllardır çektiğim yetmezmiş gibi Karşıma sen çıktın bir sen eksiktin Kaderime borcum bitmezmiş gibi Bahtıma sen çıktın bir sen eksiktin
Zalimsin diyemem az gelir sana Bana karlar yağar yaz gelir sana Derdinden ölsem de naz gelir sana Yoluma sen çıktın bir sen eksiktin
Aşkımdan armağan her satır sana Maziyi yeniden yaşatsın sana Nasıl sevdiğimi anlatsın sana Sana bir sitem var her bir sözümde..
Bu gece dokunsalar ağlayacağım Bu gece bağrıma taş basacağım Bu gece sen konuş ben susacağım Bu gece gidiyorsun çıldıracağım
Bu nasıl ayrılık, bu nasıl veda Gözleri kal diyor dudakları git Bakışın anahtar gözlerin kilit Ellerin aç diyor dudakların git
Ayrılık dönüşü olmayan nehir Yalnızlık yıkılmış bomboş bir şehir Kaç sevda kül oldu böyle kimbilir Gözyaşın kal diyor dudakların git
Gidersem bir daha dönmeyeceğim Kalırsam kalbime yenilmeyeceğim Çözemedim seni çıldıracağım Gözlerin kal diyor dudakların git
Duvardan insin mi resimlerimiz Yabancı olsun mu isimlerimiz Ya o deli dolu gecelerimiz Anılar kal diyor dudakların git
Ömrümün en güzel senelerini Alıpta gittiniz bu şehir ve sen Gönlümün en masum ümitlerini Çalıpta gittiniz bu şehir ve sen
Döktüğüm yaşlara aldırmadınız Giden gençliğime acımadınız Düştüğüm yerlerden kaldırmadınız Beni iyi tanır bu kaldırımlar Bu kuytu köşeler bu taş sokaklar Sizlerden bir ömür alacağım var
Unuttun mu diye sorma Unutamam ceren gözlüm Sitem edip gönül kırma Dayanamam ceren gözlüm
Sen ufkuma doğan güneş Sen gönlüme düşen ateş Burcum bile burcuna eş Bahtımdaki uğurumsun Gönlümdeki gururumsun Sen yarınım..umudumsun.
Seni yazdım hayatıma Gönlümün her sayfasına İnan senden başkasına Sarılamam dayanamam
Islanırsa eğer gözün Yüreğime çöker hüzün Ne olursun gülsün yüzün Sen gözümde tüten duman Sen vardığım en son liman Sen Tanrı'mdan bir armağan Sini unutmam ceren gözlüm
Aldattılar Ümitlerimi, hayallerimi Özlemleri, düşlerimi Parça parça Kopardılar! .. Sonra unutulduğuma inandım Sevdiğimden ayırdılar.
Kendilerini hep "çok" bizi hep "yok" saydılar. Ve sonra kuyruklu bir yıldız gibi kaydılar, kayboldular..
Kimbilir ne kadar güzelsin bugün Benden uzaklarda doğum gününde Hatırla ne kadar mutluyduk canım Seninle geçen yıl doğum gününde
Kim derdi sonu bu öyle bir aşkın Belki kurumuştur çoktan gözyaşın Kutlu olsun sana bu yeni yaşın Bana da sensizlik doğum gününde
Hasretin yerini müjdeler alsın Bırakta mutluluk kapımı çalsın Bütün acılarım dünlerde kalsın Unuttur maziyi unuttur gülüm
Yorgunum yıllardır hep beklemekten Yorgunum gönlüme sabır ekmekten Kurtar artık beni hasret çekmekten Bir ömür boyunca seveceğim ol.
Madem ki içinde o ateş söndü Bir daha yakmadan gidebilirsin Aklımda kalmasın bu son bakışlar Yıllardır verdiğin kederi görme Üstüme yıktığın kaderi görme Ömrümden çaldığın günleri görme Beni de görmeden gidebilirsin
Demek ben suçluyum bir tek sen haklı Ben zalim bir düşman sense zavallı En güzeli alıp beni asmalı Beni affetmedin affetmiyceksin
Zorlama kendini veda etmeye Zorlama gözünden yaşlar dökmeye Mecbur değilsin birşey demeye Hiç bir şey demeden gidebilirsin..
Seninde gözlerin ıslanır bir gün Hele bir ümidin kırılsın da gör Ne yaşama arzun ne aşkın kalır Kurduğun hayaller yıkılsın da gör
Dumansız bir yangın başlar Amansız bir deprem kopar Yıkılır kalırsın bir dağ olsan da Hele bir sevdiğin terketsin de gör Bu koca dünyayı yakasın gelir Eski resimleri yırtasın gelir Bütün aynaları kırasın gelir Sırtına bir hançer vurulsun da gör
Adımın önünde adın yazılı Resmimin yanında resmin basılı Sabrım sabıkalı, sevdam azılı Hasretin kanıma girdi girecek
Hangi mahkum çekmiş böyle işkence Asmalı mı dersin bu kalbi sence Ne gündüzüm gündüz ne gecem gece Sensizlik kanıma girdi girecek
Aldığım her nefes sana yazılı Korkarım ki sensiz ömrüm sayılı Yüreğim tutuklu gönlüm cezalı Hasretin kanıma girdi girecek.
Sevmeyi bilemedin Sevilmeye hakkın yok Gün sayıp beklemedin Özlenmeye hakkın yok! Sevdamla coşmadın ki Dağ deniz aşmadın ki Umutla koşmadın ki Kavuşmaya hakkın yok!
Aşk nedir bilmedin ki Sevildin sevmedin ki Mutluluk vermedin ki Mutluluğa hakkın yok!
Dünyalar bir yanda aşkım bir yanda Zaman kısalıyor senin yanında Geç kaldım gidelim dediğin anda İçimden saati kırmak geliyor
Unutulmaz anları vardır hayatın Islak kirpiklere takılıp kalan Zamana meydan okuyan Biz de öylesine yaşadık seninle Öylesine sevdik
Kahır dolu rüzgarlar esiyor içimde Yıkılıp kalıyorum bu sağır akşamlarda Beni sensizliğe nikahladılar Yenildim duygularıma Yenildim gururuma ağlayamadım Şimdi sanadır bu ağlayışım
Sana kandım bunca zaman Senden eyvah senden aman Alev alev duman duman Tutuşmayı ne bilirsin
Aldanmaktan yoruldun mu Acılarla yoğruldun mu Hiç sırtından vuruldun mu Ne bilirsin yağmur olup Çağlamayı ne bilirsin Kahkahalar savururken Ağlamayı bilir misin?
Giderken ne büyük sözler etmiştin Ben hiç unutmadım senden ne haber? Ölsem de bu sevda bitmez demiştin Ben aynı aşığım senden ne haber?
Dönüşü olmayan yolda mı kaldın? Dağların ardında çölde mi kaldın? Yoksa yabancı bir kolda mı kaldın? Ben aynı yerdeyim senden ne haber? Ağladığın günde mendilin oldum Karanlık gecende kandilin oldum Aşığın esirin, sevgilin oldum Ben aynı sevdalı senden ne haber?
Ne zaman baksam gazetelere Aşk dolu bir şiir okumak isterim Varsın Ümit'ten olsun Varsın Nazım'dan Fark etmez Okurum okurum Ellerimdesin! ...
Ne zaman baksam resimlere Bir genç kız, bir delikanlı görmek isterim Varsın bir sahilde Varsın bir ormanda varsın bir odada çekilmiş olsun Fark etmez Bakarım bakarım Dudaklarımdasın!
Kaç kere yaşadım ben bu romanı Ne zaman sevdimse ayrılık vardı Hep kendim kuruttum gözyaşlarımı Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Sen de git bırak git beni düşünme Kader de, hayat de boşver üzülme Alıştım hasretin her türlüsüne Ne zaman sevdimse ayrılık vardı Alıştım kaderin her cilvesine Ne zaman sevdimse yalnızlık vardı
Hasretin bir yangın avuçlarımda Ayrılıp gittiğin o günden beri Ararım gölgeni boş duvarlarda Ayrılıp gittiğin o günden beri
Sensiz diken oldu başımda yastık Mutluluğu hangi dolaba astık Odamda ne varsa yüzleri asık Bu nasıl bir duygu bilemiyorum Kimseye ayrıldık diyemiyorum Adını kim sorsa eziliyorum Ayrılıp gittiğin o günden beri
Ecelim zamansız gelirse bir gün Ona bu şarkımı dinletiverin Bu en son dileğim, en son sözümdür Benden başkasına gitmiş olsa da O güzel aşkımız bitmiş olsa da Üstünden mevsimler geçmiş olsa da Ona sevdiğimi söyleyiverin
Bu şehirde son gecem Beni son kez sarsaydın Gitmezdim bir meçhule Yanımda sen olsaydın!
Gözümde duman duman Hayalindir son kalan Yenmezdi beni zaman Akmazdı gözyaşlarım Çatılmazdı kaşlarım Olmazdı yanlışlarım Yanımda sne olsaydın!
Ey benim doğmayan sabah yıldızım Geceler mi uzak sen mi uzaksın? Ne zaman bitecek bu yalnızlığım Umutlar mı uzak sen mi uzaksın?
Sen misin 'ben miyim' kimmiş yalancı Nasıl yaşarız biz bize yabancı Böyle bir ayrılık ne kadar acı Yolların mı uzak sen mi uzaksın?
Terkeden sen oldun niye yanayım Kanayan kalbini niye sarayım Sevgilim deyipte nasıl anayım Sen bana dost bile olamadın ki
Böyle sürüp gitmemeli bu sevda Seni sensiz yaşamamalıyım günler boyu Avunmamalıyım hayalinle saatlerce Sana böyle yakınken!
Her gece ıslanmamalı yanaklarım Şarkılarda bulmamalıyım kaderimi Göz göz olmamalı yüreğim Seni beklerken!
Gel! En tenha saatlerde çık sokaklara Yalnız ol! Beni bekle! Dertleşelim seninle Bitmeli bu hüzün, bitmeli bu keder Mutluluk varken! ... Bak! Gökyüzü mavi, yapraklar yeşil Bu mevsim bir daha gelecek değil Ayrılık mı? Yakışmaz bize..
Eski bir gemiye yükler gibi ayrıldım duygularımdan Vedalaşmak çok zor inan ümit vaad eden yarınlarımdan Herşeye sünger çektim bir seni çıkartamadım aklımdan Bir kere daha bak gözlerime son bir kere daha.
Ekmeğin tadı yok mavi gökyüzü kayıp Belki hiç umursamadın beni yanlış tanıyıp Mesafeleri çiğneyip de gururunu arkana alıp Bir kere daha konuş benimle
Hayallerim pusu kurup aklımı tuzağa düşürse de Bu hatıra seni yaşatıp beni hergün bitirse de Çok sıkılabilirsin canın gitmek istese de Bir kere daha kal yanımda son bir kere daha.
Ben bu garip yeryüzünde Garibansam suç benim mi Gece gündüz dertli dertli Geziyorsam suç benim mi Bir dostum yok sorulayım Sevdiğim yok sarılayım Kime kızıp darılayım Kimsesizsem suç benim mi
Her gün yeni bir yangında hayatım Acılardan acılara sürgünüm Sende başlar sende biter isyanım Yalnızlıktan yalnızlığa sürgünüm
Ateş olsan duman olsan kar etmez Giden gider yollar geri getirmez Bu talih de seni bana yar etmez Ayrılıktan ayrılığa sürgünüm Işık seçtim gözlerini gönlüme Yorgan gibi çekip gittim üstüme Kimliğimden adresimden kime ne Sokaklardan sokaklara sürgünüm
Değişen ben miyim öyle Ben miyim eski sevdalara mendil sallayan Şu eller Şu gözler Şu kalp benim mi yoksa Ya şu gülen adam ben miyim? .. Demek ki unutmuşum
Ağaç ağaca benziyor artık Deniz denize Çiçek çiçeğe Şiirler yazmıyorum artık bak Gözlerinin güzelliğine... İyi seni unutmuşum !
O senli yıllara bir çizgi çekip Gönül defterini kapattım işte Hasretle yanmaya değmezsin deyip Gözümde yaşları kuruttum işte
Şimdi bu pişmanlık bimem ki niçin Kaybeden sen oldun yan için için Unutmaz demişsin sen benim için Aldandın sevgilim unuttum işte Sevgisiz yanar mı sevda ocağı Belliydi bu aşkın yok olacağı Söndürdüm içimde o yanardağı Yaralı gönlümü avuttum işte..
Saatler sabahı çalıyor yine Bir gece lambası bir ben uykusuz Kulağım hep senin ayak sesinde Bir şu kaldırımlar bir ben uykusuz
Yaralı yüreğim her an pusuda Şafakla dönersin hani olur ya Şimdi bütün şehir derin uykuda Bir şu yaralı gözler bir ben uykusuz
Bir tek o şahitti son akşamında Yeniden yanarım her yanışında Ben gibi kimsesiz köşe başında Bir sokak lambası bir ben uykusuz Nöbetteyim sokaklarda Gözlerim hep şafaklarda Sense benden uzaklarda Bir gece bekçisi bir ben uykusuz.
Ne olur bu gece uykumu bölme Var git düşlerimden, var git bu akşam Tam unuttum derken aklıma düşme Var git hayalimden, var git bu akşam
Yağmur istiyorsan gözyaşıma bak Yangın istiyorsan yüreğime bak Ne olursun beni benimle bırak Var git gözlerimden, var git bu akşam
Nasıl unutulur böyle sevgiler Neler yaşamıştık bir düşün neler Her köşede durur senden gölgeler Var git gözlerimden, var git bu akşam Aldığım her nefes seni fısıldar Gelir ta kalbimden vurur şarkılar Sana mı sözlenmiş bütün akşamlar Var git anılardan, var git bu akşam
Gözlerin bir kilit vurdu gönlüme Senden başkasını hiç sevemem Ne engeller koydu kader önüme Yine de ben senden vazgeçemem
Aşkın ateş oldu kahrolmam için Hasret kurşun oldu vurulmam için Günler asır oldu yıkılmam için Yine de ben senden vazgeçemedim
Ne büyük bir aşktın anlatamadım Kimler gelip geçti unutamadım Uğrunda mevsimler yıllar harcadım Yine de ben senden vazgeçemedim.
O seni düşünmek yok mu Geceler dolusu seni düşünmek Sarılmak karanlıklara sen diye Sen diye kucaklamak yorganı okşamak, öpmek O seni beklemek yok mu Her gün sabahlara dek uykusuz beklemek Ahh, ayak sesleri, kapı gıcırtıları bilemezsin Bir defa yaşamaktır o, bin defa ölmek
O seni özlemek yok mu Saçlarını, ellerini, dudaklarını özlemek Uzun uzun gözgöze gelmek seninle Seninle bir olmak, beraber olmak, sevişmek O seni gizlemek yok mu Kuşlardan, çiçeklerden bile kıskanıp gizlemek Seni saklamak içimde delice, divanece Öylece yaşamak seni, öylece sevmek
Ve seni kaybetmek yok mu Bulduktan sonra seni kaybetmek İşte o beni yakan, yıkan, solduran Ses versem de duyamazsın artık Yüreğimde kan, gözlerimde kan, dudaklarımda kan
Ellerim titredi veda ederken Yalvarıp "dur gitme" diyesim geldi Sen gittin karardı gözümde dünya O anda orada ölesim geldi!
Ansızın kayboldun köşe başında Zamansız bir deprem koptu bağrımda Kendimi kaybettim işte o anda İnan ki dünyayı yıkasım geldi! Ardına bakmadan gittin o gidiş Kalbimi koparıp atasım geldi Bu veda gerçek mi inanamadım Başımı taşlara vurasım geldi!
Ya hep ya hiç sevgilim Ya seninle ya sensiz Olamaz başka biri Ya seninle ya sensiz! İstersen al at beni İstersen yarat beni Dağ gibi deniz gibi Ya seninle ya sensiz!
Olmasa da sevenim Ağlayanım gülenim İlk sözüm son yeminim Ya seninle ya sensiz! İstersen sevme beni İstersen bekle beni Taş gibi toprak gibi Ya seninle ya sensiz!
Yalnız bir mevsim değil Yalnız bir bahar değil Her zaman her yerde bil Ya seninle ya sensiz! İstersen öldür beni İstersen güldür beni Gün gibi güneş gibi Ya seninle ya sensiz!
Sana söylediğim tüm şarkılarda, Aşkımı haykırdım duyan olmadı, Kendimi kaybettim hatıralarda, Karşıma gerçekten seven çıkmadı.
Kimisi kul etti, kimisi köle, Mutluluk yerine verdiler çile, Hasreti sapladım şimdi kalbime, Karşıma gerçekten seven çıkmadı.
"Aman gelme" dedim, bak geldin işte Dünyaya meylin var, beşer’sin bebek Bir bilsen dünyamız neyin nesidir Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte Kimisi at sokar yediğin ete Günahtan, hileden, haramdan öte Zulmet kuyusuna düşersin bebek.
Yukarıya gitsen'köle'sayarlar Aşağıya insen tefe koyarlar Her saat bir başka renge boyarlar Baktıkça sen sana şaşarsın bebek.
Önün bal-petekli, elin mühürlü Omuzun kötekli, dilin mühürlü Haftan ipotekli, yılın mühürlü Aydan, günden mahrum yaşarsın bebek.
Sevgimiz rüşvettir seversek seni Aldatmak içindir ne versek seni Kalleş çağımızla eversek seni Gerdeğe girmeden boşarsın bebek.
ABDURRAHİM KARAKOÇ
HER SABAH, YANILMAK !..
sabah olmak her gece kolay mı sanırsınız bulutları dağıtıp güneş olarak doğmak denizle gök arasında çiy yorgunu şehre kurşun kubbeleri buğulu minareleri ıslak soğuk bir trenden inmiştiniz / yalnızdınız
bilmem kaçıncı defadır / yine yanılmıştınız
hiç uyumamıştınız / gözleriniz yanıyordu yolculuk sanki bitmemişti / birdenbire kendinizi vagonda unuttuğunuzu sandınız sanki katar soluk soluğa tırmanıyordu dumanlı rampaları / bir kılıç gibi çıplak tiz çığlıklarıyla aydınlığı doğrayarak
bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız
jilet mavisi bir kadın elinde purosu değdiği yer açılıyor çok fena keskin kim olduğunu bilen yok / işin doğrusu yüzünü kaybetmiş aynalarda arıyordu amerikan bara tünemiş sek vodka içiyor geçmişinden rusça bir şarkı arayarak sarhoş olmamak en büyük korkusu
bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız
elbet en kötüsü sokaklarda tutuklanmak hani bir kere iki yanınızda iki sivil polis beyoğlu'ndan çekilip nasıl koparılmıştınız nabız gibi vuran o kötü ve karanlık his yakanızı hala bırakmadı asla bırakmayacak
bilmem kaçıncı defadır / yine yanıldınız
ATTİLA İLHAN
KADINLAR SONBAHAR
Kadınlar sonbahar yapraklarını dökmeye başlar Titrek dudaklarında sarışın bir keder Nabız kaybolur kan susar dolaşım yavaşlar Sisli bir nebuloz gökte yazılmamış şiirler
Dargın sevgililer yalnızlıklarına uzaklaşıyor
Anlaşılmaz çocukluğun ortaokullarından ders zilleri Kilitli defterlerde kurutulmuş menekşeler Tehlikeli yolculukların kanat çırpan mendilleri Sazdan saza azalan hicranlı köçekçeler
Dünkü delikanlıları yaşlılığa taşıyor
Eylül şehirleri yağmurlu gürültülerle alır yerlerini Deniz kahvelerinde son kadehlerde bulutlar birikir Ilık bir aydınlıkla yıkayıp yorgun ellerini Görgülü ihtiyarlar bir bir ortalıktan çekilir
Yaşlandıkça insan dünya başkalaşıyor.
ATTİLA İLHAN
MUSTAFA KEMAL..
dağ başını efkâr almış gümüş dere durmaz ağlar gözyaşından kana kesmiş gözlerim ben ağlarım çayır ağlar çimen ağlar ağlar ağlar cihan ağlar mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür altmış üç ilimiz altmış üç yetim yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer her geçen seni bizden parça parça götürür mustafa'm mustafa kemal'im
diz dövdüm şavkı aktı sakarya'nın suyuna sakarya'nın suları nâmın söyleşir hemşehrim sakarya öksüz sakarya ankara'dan uçan kuşlar kemal'im der günler günü çağrışır kahrolur bulutlara karışır gök bulut yaşmak bulut uca dağlar dev boyunlu morca dağlar divan durmuş bekleşir mustafa'm mustafa kemal'im
nasıl böyle varıp geldin hoşgeldin çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin sol yüzünde güneş südü sıcaklık ellerinden öperim mustafa kemal senin dalın yaprağın biz senin fidanların biz bunları yapmadık sen elbette bilirsin bilirsin mustafa kemal elsiz ayaksız bir yeşil yılan yaptıklarını yıkıyorlar mustafa kemal hani bir vakitler kubilay'i kestiler çün buyurdun kesenleri astılar sen uyudun asılanlar dirildi mustafa'm mustafa kemal'im
ATTİLA İLHAN
SAÇLARIN ÖRÜLMÜŞ OLMALI
Seni birden hatırlarım akşamlar içinde fevkalade tatlı bir sesin söylediği şöyle kolay dokunaklı aydınlık ve temiz gittikçe yakınlaşan bir melodi gibi kalbim artık ürperen bir mandoline benzer ne güzel şeydir seni hatırlamak
saçların örülmüş örülmüş olsun ve beyaz ellerin geceye karşı çıplak porselen tabakta yıkanmış kayısılar yere düşmüş bir kitap bir şiir kitabı içinde hürriyetten bahseden mısralar
insan bir düşünse ne çok şey bulabilir hatırlamak gülmek ve ağlamak için arzularımız nereye sürüklüyor bizi neredeydik hangi rüzgara karıştık ve şimdi ne tür manzaralar çekiyor karanlık içinde açılmış gözlerimizi
saçların mutlaka örülmüş olmalı mektepli bir kıza benzemelisin aklında kimbilir kimden bir mısra gözlerin nur gibi parlasın saadetten