Şimdi Ara

Silindir Sayısı - Hacim İlişkisi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir (1 Mobil) - 1 Masaüstü1 Mobil
5 sn
26
Cevap
1
Favori
15.272
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: tralles

    Silindir sayısı ile toplam hacim arasında optimizasyon temelinde bir ilişki vardır. Buradaki optimizasyon kullanım amacına yöneliktir, sabit bir parametreler bütünü değildir. açıklamak gerekirse, konforlu bir sürüş için minimum motor titreşimi istenir, bu da silindir sayısını aşağıda açıklanacağı üzere otomatikman artıran bir unsurdur. Öte yandan, bir dragster'de arzulanan mümkün olan en kısa sürede maksimum hacmi tekerleklere göndermek olduğundan, daha az sayıda silindir kullanılır. Burada silindir hacmi/ısı transferi ilişkisi gözardı edilir çünkü bu uygulamada esas olan verimlilik değil, mümkün olan en kısa sürede maksimum hacmi tekerleklere vermektir. Bilindiği üzere motorda gücü hacim belirler. Yani dragster özelinde güç verimlilikten ve konfordan önce gelmektedir ve bu nedenle motorları bir kaç saniyede maksimum gücü tekerlere iletecek şekilde optimize edilmek zorundadır.

    Bir binek otomobilin (spor otomobil değil, orada farklı bir optimizasyon öyküsü söz konusu) optimizasyonu ise verimlilik ve konfor çevresinde şekillenir. Verimlilik konusunda söylenecek şey silindir yüzey alanı ile silindir duvarlarından kaybedilen ısı mikatarı arasında doğrusal bir ilişki olduğudur. Öte yandan silindir yüzey alanını yanma hızına göre çok küçük tutarsanız detonasyona davetiye çıkarabilirsiniz. Bu nedenle silindir yüzey alanı ile ısı transferi arasında optimum bir spot vardır, bu spot dahilinde tasarımlar olgunlarştırılır.

    İkinci unsur, titreşimdir. Bir motor çalışırken titreşir çünkü ağırlık merkezi sürekli değişmektedir ve bu titreşim rpm ile doğru orantılıdır ama genellikle pozitif bir eğriyi izler. Motorun ağırlık merkezi neden değişmektedir? Çünkü motorun ağırlığının bir parçası olan piston dikey doğrultuda, biyel kolu ve krank mili ise yatay-dikey doğrultuda sürekli yer değiştirmektedir. Piston ne kadar büyükse yer değiştiren kütle miktarı o kadar büyük olacaktır, bu da motorda ağırlık merkezinin yer değiştirmesinden kaynaklanan osilasyonun o kadar keskin ve yıkıcı olacağı anlamına gelir. Bundan kaçınmak için istenilen hacim daha çok sayıda silindire bölünür ve böylece aynı anda hareket eden hareketli kütlenin (reciprocating mass) miktarı azaltılarak titreşim de azaltılır. Titreşimi azaltmanın başka yolları da vardır ama şimdilik konumuz o değil. Konumuza dönersek; Motorda istenmeyen titreşimi azaltmak için silindir sayısı artırılmalıdır diyebiliriz. Fakat burada da karşımıza bir üst sınır çıkar. 12 silindiri bir sekans içinde senkronize çalıştırmak 8 silindirle aynı işi yapmaktan çok daha zor ve maliyetlidir. demek ki silindir sayısını kafamıza göre istediğimiz kadar artıramıyoruz, neden? Önümüzde 2 engel var: Sekans problemi ve verimlilik sorunu.

    Silindir sayısını artırmamıza yol açan üçüncü etmen ise momentumdur. Bir piston silindir içinde sabit hızla hareket etmez. AÖN ve ÜÖN'da piston hızı sıfırdır ve ÜON ile AÖN'da negatif ve pozitif G'ler arasında değişim olur. Piston ÜÖN'dan AÖN'ya doğru artan bir ivmeyle hızlanır, biyel kolu krank eksenine dik çizgiyle 90 derecelik bir açıya ulaştığında maksimum hızına ulaşır ve ordan itbaren AÖN'ya kadar süratle yavaşlamaya başlar. Bu esnada G negatife döner. Burada ulaşaılan G miktarları akılları zorlayacak boyutlardadır. Performanslı bir motorda 2500 G'ye kadar, F1 motorlarında 10.000 G'ye kadar çıkılmaktadır. Fakat unutmayın bu G miktarlarına anlık ulaşılmaktadır, sürekli değildir, süreklilik arzetse motor parçalanırdı. İşte bu nedenle momentumu (hız x kütle) minimumda tutmak gerekir. Hızı küçültemeyeceğimiz hallerde kütleyi yani pistonu küçültme yoluna gideriz. Hızı küçültebildiğimiz hallerde ise 2 zamanlı maksimum 2000 rpm çeirebilen gemi dizel motorlarına ulaşırız. Ağır dizel motorlarında da silindir hacimleri hayli büyüktür ama en çok 3000 rpm çevirebilirler, bir dip not olarak bunu da belirtmeliyim.

    Piston hızını belirleyen unsursa biyel kolu uzunluğudur, Uzun biyel kolları yüksek torka ama aynı zamanda yüksek piston hızlarına yol açarlar. Yüksek piston hızları ise yüksek akselerasyon demektir ki, burada kütleyi azaltmamız gerekir. demek ki, uzun biyel kolu (bunu sığ çap /derin strok diye de okuyabilirsiniz) kullanmamızın gerektiği durumlarda silindir sayısını artırmamız gerekiyor.

    Yukarıdakiler temel sebepler. Bunlara bir dizi ilave yan sebep de eklenebilir. Mesela büyük silindir hacimleri büyük süpaplar gerektiri. Büyük süpapların ise atalatleri büyük olur (süpabı yukarıya yay kaldırı, büyük yay ve büyük süpap kombinasyonu yüksek devirler için uygun değildir) bu da yüksek piston hızlarına çıkılmasını engeller yoksa süpap çarpması hadisesi yaşanabilir.


    Kısacası buradaki ilişki optimizasyon temelinde bir ilişkidir. Ancak bir çok parametre seçimi etkilemektedir, bu konyla ilgfili olarak başlı başına bir kitap yazılabilecek kadar çok parametre vardır, herhangi bir uygulama için hazır reçetesi yoktur diyebiliriz.



    şimdi ben anlamadım özetle 6 silindir mi iyi 8 silindir mi 10 mu yoksa 12 mi yoksa 14 silindir mi en iyisi?




  • 3 silindiri 4 silindir (sıralı olma kaydıyla) motorlarla karşılaştırısak sıralı 4 silindir motorların primer balanslarının zıt yönde hareket eden piston çiftleri yüzünden daha iyi olduğunu görürüz. Fakat 4 silindirlerde 180 derecelik krank açısı rotasyonel titreşimin fazla olmasına yol açar. Buna mukabil, sıralı 3 silindirlerin (bazı motosiklet motorları hariç) 120 derecelik krankşaft açıları daha düzenli dönmeye ve dolayısıyla daha az rotasyonel titreşime yol açar. Sıralı 3 silindirin primer balansı yeterli olmadığı için denge mili kullanımı kuraldır. Oysa bazı sıralı 4 silindirlerde daha iyi primer denge yüzünden denge mili kullanılmamaktadır. Buna mukabil sıralı 4 silindirlerde sekonder denge daha zayıftır çünkü silindir alt yarısı ile silindir üst yarısında aynı anda hareket eden piston sayısı yarı byarıya bölünmüştür. Bilindiği üzere, krankşaft-biyel kolu geometrisi yüzünden (biyel kolunun sonsuz uzun olamaması nedeniyle) piston silindir üst yarısında, alt yarısında olduğundan daha hızlı hareket eder. Bu da motorda ikincil harmonik vibrasyonu artıran bir unsurdur. Sıralı 3 silindirde krankşaft açısı 120 derece olduğu için silindir üst yarısı ile alt yarısında paylaşılan piston sayısı 1-2-1-2-1-2-1 sekansını izler. Bu da 2-2-2 sekansını izleyen sıralı 4 silindir konfigürasyonunun yarattığı 2. harmoniklerden daha az harmonik tireşim yaratır. Ayrıca 3 silindirin ateşleme sırası 4 silindire göre daha düzenlidir (krankşaft açıları yüzünden) ama primer denge ikincil dengeden daha önemli olduğu için sıralı 4 silindir motorlar binek otomobillerde norm olmuştur. Sıralı 3 silindirin tercih edilmesi ise daha çok maliyet düşürme amaçlıdır. Aslında sıralı 3 silindir motor sıralı 4 silindirden daha dengesizdir ancak bu dengesizlik küçük motor hacimlerinde belirgin değildir. Bu nedenle, 1000 -1400 cc bandında 4 yerine 3 silindir, maliyeti düşürmek amacıyla tercih edilebilmektedir. Denge sorunu kranşaftın 2 katı hızda dönen denge milleriyle çözülmektedir. Ayrıca sıralı 4 silindirler sekonder denge problemi yüzünden daha büyük volan gerektirirler. Bu yüzden sıralı 3 silindirlerin küçük bir hızlanma avantajı olduğunu dahi söyleyebiliriz çünkü sıralı 3 silindirlerin ikincil dengeleri 120 dereelik krank açıları yüzünden daha iyidir. Fakat az yukarda belirttiğim gibi sıralı 4 silindirlerin birincil dengeleri çok iyidir ve en önemli titreşim kaynağı birincil harmonik frekanslarda ortaya çıktığı için günümüzde sıralı 4 silindir en yaygın kullanılan motor konfigürasyonudur. Maliyet-Güç-Konfor üçlemesinde optimum noktada bu konfigürasyon vardır. Bu nedenle 1200 -2700 ccm arasında yaygın kullanım bulmaktadır. Sıralı 3 silindir ise nadir rastlanılan bir konfigürasyondur ve daha çok düşük maliyetli üretimin ön plana çıktığı modellerde tercih edilmektedir.

    Aslında konumuz denge değildi, hacim-silindir sayısı ilişkisiydi. Ama konu bir şekilde dengeye geldi. Silindir sayısı ve hacim arasındaki ilişkiye açıklık getirecek son bir şey daha eklemek isterim. Başlangıta bu ilişkinin kaynağı için optimizayon demiştik. Yine aynı çerçevede, şunu da ekleyebiliriz: Eğer daha fazla gücü yüksek devir yoluyla üretmek istiyorsanız, pistonların artan momentumları nedeniyle yüksek devirlere çıkabilmesinin yolu kütlelerinin azaltılmasıdır yani daha fazla silindir sayısıdır. Dolayısıyla rpm ve silindir sayısı arasında yakın bir ilişki vardır. Çok yüksek rpm'ler ya yüksek silindir sayısı ya da iyice hafifletilmiş hareketli kütle (piston, biyel kolu, krank, kam, süpaplar vs.) gerektirir. Hafifletilmiş hareketli kütlenin maliyeti çoğu durumda artırılmış silindir sayısından yüksek olabilir. Bu nedenle hacim ve devir aynı anda artırıldığında çoğu kez silindir sayısı da artırılmak zorundadır. İşte bu yüzden hem primer hem de sekonder dengesi mükemmel bir motor olan sıralı düz 6 silindir motorlar çoğu spor ve lüks-spor otomobilde yaygın kullanım bulmuş ve bulmaya devam etmektedir.

    Bana göre ideal konfigürasyon sıralı düz altı silindir motorlardır. Hatta bu sıralı düz 6 silindir motorlar için şöyle bir şehir efsanesi de vardı 10-15 yıl önce: BMW'nin sıralı 6 silindirli motorlarından birinin üzerine çalışır durumdayken parayı dik olarak koymuşlar, para devrilmeden motor rölantide çalışmaya devam etmiş! Bu bir efsana mi yoksa gerçek mi bilmiyorum. Bütün bildiğim sıralı düz 6 silindir motorların gerçekten çok titreşimsiz çalıştığı ve bu sayede çok hafif ve uzun ömürlü olabildikleri...

    Bu kapsamda V12 ve Boxer 8 motorlar da yabana atılmamalıdır.


    quote:

    Orijinalden alıntı: erakcora


    quote:

    Orijinalden alıntı: tralles

    Silindir sayısı ile toplam hacim arasında optimizasyon temelinde bir ilişki vardır. Buradaki optimizasyon kullanım amacına yöneliktir, sabit bir parametreler bütünü değildir. açıklamak gerekirse, konforlu bir sürüş için minimum motor titreşimi istenir, bu da silindir sayısını aşağıda açıklanacağı üzere otomatikman artıran bir unsurdur. Öte yandan, bir dragster'de arzulanan mümkün olan en kısa sürede maksimum hacmi tekerleklere göndermek olduğundan, daha az sayıda silindir kullanılır. Burada silindir hacmi/ısı transferi ilişkisi gözardı edilir çünkü bu uygulamada esas olan verimlilik değil, mümkün olan en kısa sürede maksimum hacmi tekerleklere vermektir. Bilindiği üzere motorda gücü hacim belirler. Yani dragster özelinde güç verimlilikten ve konfordan önce gelmektedir ve bu nedenle motorları bir kaç saniyede maksimum gücü tekerlere iletecek şekilde optimize edilmek zorundadır.

    Bir binek otomobilin (spor otomobil değil, orada farklı bir optimizasyon öyküsü söz konusu) optimizasyonu ise verimlilik ve konfor çevresinde şekillenir. Verimlilik konusunda söylenecek şey silindir yüzey alanı ile silindir duvarlarından kaybedilen ısı mikatarı arasında doğrusal bir ilişki olduğudur. Öte yandan silindir yüzey alanını yanma hızına göre çok küçük tutarsanız detonasyona davetiye çıkarabilirsiniz. Bu nedenle silindir yüzey alanı ile ısı transferi arasında optimum bir spot vardır, bu spot dahilinde tasarımlar olgunlarştırılır.

    İkinci unsur, titreşimdir. Bir motor çalışırken titreşir çünkü ağırlık merkezi sürekli değişmektedir ve bu titreşim rpm ile doğru orantılıdır ama genellikle pozitif bir eğriyi izler. Motorun ağırlık merkezi neden değişmektedir? Çünkü motorun ağırlığının bir parçası olan piston dikey doğrultuda, biyel kolu ve krank mili ise yatay-dikey doğrultuda sürekli yer değiştirmektedir. Piston ne kadar büyükse yer değiştiren kütle miktarı o kadar büyük olacaktır, bu da motorda ağırlık merkezinin yer değiştirmesinden kaynaklanan osilasyonun o kadar keskin ve yıkıcı olacağı anlamına gelir. Bundan kaçınmak için istenilen hacim daha çok sayıda silindire bölünür ve böylece aynı anda hareket eden hareketli kütlenin (reciprocating mass) miktarı azaltılarak titreşim de azaltılır. Titreşimi azaltmanın başka yolları da vardır ama şimdilik konumuz o değil. Konumuza dönersek; Motorda istenmeyen titreşimi azaltmak için silindir sayısı artırılmalıdır diyebiliriz. Fakat burada da karşımıza bir üst sınır çıkar. 12 silindiri bir sekans içinde senkronize çalıştırmak 8 silindirle aynı işi yapmaktan çok daha zor ve maliyetlidir. demek ki silindir sayısını kafamıza göre istediğimiz kadar artıramıyoruz, neden? Önümüzde 2 engel var: Sekans problemi ve verimlilik sorunu.

    Silindir sayısını artırmamıza yol açan üçüncü etmen ise momentumdur. Bir piston silindir içinde sabit hızla hareket etmez. AÖN ve ÜÖN'da piston hızı sıfırdır ve ÜON ile AÖN'da negatif ve pozitif G'ler arasında değişim olur. Piston ÜÖN'dan AÖN'ya doğru artan bir ivmeyle hızlanır, biyel kolu krank eksenine dik çizgiyle 90 derecelik bir açıya ulaştığında maksimum hızına ulaşır ve ordan itbaren AÖN'ya kadar süratle yavaşlamaya başlar. Bu esnada G negatife döner. Burada ulaşaılan G miktarları akılları zorlayacak boyutlardadır. Performanslı bir motorda 2500 G'ye kadar, F1 motorlarında 10.000 G'ye kadar çıkılmaktadır. Fakat unutmayın bu G miktarlarına anlık ulaşılmaktadır, sürekli değildir, süreklilik arzetse motor parçalanırdı. İşte bu nedenle momentumu (hız x kütle) minimumda tutmak gerekir. Hızı küçültemeyeceğimiz hallerde kütleyi yani pistonu küçültme yoluna gideriz. Hızı küçültebildiğimiz hallerde ise 2 zamanlı maksimum 2000 rpm çeirebilen gemi dizel motorlarına ulaşırız. Ağır dizel motorlarında da silindir hacimleri hayli büyüktür ama en çok 3000 rpm çevirebilirler, bir dip not olarak bunu da belirtmeliyim.

    Piston hızını belirleyen unsursa biyel kolu uzunluğudur, Uzun biyel kolları yüksek torka ama aynı zamanda yüksek piston hızlarına yol açarlar. Yüksek piston hızları ise yüksek akselerasyon demektir ki, burada kütleyi azaltmamız gerekir. demek ki, uzun biyel kolu (bunu sığ çap /derin strok diye de okuyabilirsiniz) kullanmamızın gerektiği durumlarda silindir sayısını artırmamız gerekiyor.

    Yukarıdakiler temel sebepler. Bunlara bir dizi ilave yan sebep de eklenebilir. Mesela büyük silindir hacimleri büyük süpaplar gerektiri. Büyük süpapların ise atalatleri büyük olur (süpabı yukarıya yay kaldırı, büyük yay ve büyük süpap kombinasyonu yüksek devirler için uygun değildir) bu da yüksek piston hızlarına çıkılmasını engeller yoksa süpap çarpması hadisesi yaşanabilir.


    Kısacası buradaki ilişki optimizasyon temelinde bir ilişkidir. Ancak bir çok parametre seçimi etkilemektedir, bu konyla ilgfili olarak başlı başına bir kitap yazılabilecek kadar çok parametre vardır, herhangi bir uygulama için hazır reçetesi yoktur diyebiliriz.

    Yazınızı heyacanla okudum. Peki 3 silindir ile 4 silindirli bir aracı karşılaştırırsak nasıl bir sonuç elede ederiz. örneğin getz dizel 3 silindir , fiesta dizel 4 silindir. Getz de süşük devirde sarsıntılı çalışırken 2500 devir civarında çok yumuşak çalışmasını neye bağlıyorsunuz.




  • Sayın tralles,

    Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Hepsi altına imza atabileceğim paylaşımlar. Konuya içten patlamalı motorların sinüs dalgası grafiğine yansıyan prensibini göstermek istemiştim ancak uygun malzeme bulamadım. Biraz daha araştırmaya devam edeceğim. 4-6-8-12 silindir motorların 360 derece çevirimdeki farklı açılara denk gelen içten patlama, "overlapping" içten patlama zamanları hakkında sinüs dalgası fikri eminim sizin de aklınıza gelmiştir. Uygun bilgiler ile karşılaşırsanız sizden paylaşmanızı rica ediyorum.

    Saygılarımla,

    Taner Göde





  • bak şimdi kardeşim farzedelimki 600cc lik motorumuz olsun ve 4 silindirli olsun silindir başına 150cc alan düşüyor ve her silindirde 150cc lik bir güçte patlama olduğunu düşünelim yani eğer biz bu silindirleri büyütüp silindir sayısını düşürürsek yani silindir başına 300cc yani iki katı kuvvet düşer ve eğer tek bir silindirde bu kadar yüksek güçlü patlama olursa silindir o kadar hızlı aşağı ölü noktaya kendini iter ve hem çok yüksek bir güçle hemde hızlı bi şekilde gider ne kadar hızlı giderse o kadar yüksek devir olur ne kadar yüksek devir olurda motorun boğulma ihtimali o kadar düşer yani motor hacmi aynı kalıp silindir sayısı düşerse tork artar motorun maksimum hızı düşer eğer silindir sayısını arttırıp motor hacmini aynı bırakırsak 4 silindir olursa diğerine kıyasla motorun gücü yani torku düşer maksimum hızı artar

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yeni 1,6 F1 motorları 6 silindirli
    ve 700-1000bg arası güç üretiyorlar
  • Kesin kural yoktur hacme göre, genelde kullanım amacına ve maliyete göre tasarlanır.

    3.2 DI-D Pajero, 2.8 D4-D Land Crusier, 4.9 Dizel Mitsubishi Rosa gibi araçların motorları ağır koşullarda rahat çalışması için 4 silindirli tasarlanmıştır.

    Başka bir örnek Honda zamanında 250cc 4 silindirli yüksek devir çeviren motorlar üretti buna zıt olarak bir önceki model Yamaha 660 Tenere ise 660cc tek silindirdir bunun amacı ise yarışlarda, kısıtlı ortamlarda bakım ve parça pratikliğidir.

    Ayrıca silindir sayısı ve dizilimi motorun çalışma karakterini belirler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.