Şimdi Ara

Sizce Atatürk Neden Başarılı Olamadı? (3. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
86
Cevap
1
Favori
3.418
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
4 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Birçok resim falan paylaşılmış alenen yunan denmiş adama baya siyasi muhabbet yapılmış ancak konu başlığındaki soruyu cevaplamak için aşırı bir birikime, tarihe ya da siyasi muhabbete gerek yok.


    Bu sorunun tek cevabı insanların bir şeylere ulaşmak için kendilerinin emek verip araştırmasından, karşılaştırmasından iyice ölçüp tartmasından ve özgürce karar vermesinden çok üşengeççe davranıp her şeyi çevresine sormasıdır. Şu ağa ne der, ahmet abi ne der bu işe, şu ne der bu işe. Bu da insanlarımızın başkalarının elinde oyuncak olmasına ve kandırılmasına dolandırılmasına sebep oluyor. Bugün bile mesela insanlar nasıl çiftlik banka para kaptırabildi ? Kendi çevremde dahi 50 bin liraya yakın para kaptıran var ve bu adamlar çoluk çocuk değil, 35-40 yaşında adamlar eğitimi de fena değil memurlar ama nasıl oluyor bu iş ? İyice araştırma, karşılaştırma ve düşünce zahmetine girmediği için...


    Yine bugün dahil herhangi bir şeye imza atarken imza attığı şeyi okumayanlar var. Eskiden çalıştığım yerde bir şey imzaladığımda onu okuduğumda bütün iş yeri gülüp dalga geçiyordu. Siz zaten olması gereken bir şeyi yapın üstüne insanlar sizle dalga geçsin oldu çarptın dolandırdın şu anda...


    Bu sorunun tek cevabı insanların üşengeçliğidir. Sanki akademi seviyesindeymiş gibi hiç boşu boşuna siyaset boş muhabbet yapmayın.





  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt
    Eline sağlık tam yazmak istediğim olmuş. Ondan sonra gelenler onun gibi değillerdi. Elbet iyi şeyleri yapanlarıda oldu. Vatanj canı pahasına savunanlar da oldu -ki en başta İnönü dahil buna, adam o kadar ikinci dünya savaşında Almanya veya Rusya'yı destekleme arasındaki dengeyi korudu hakkını yemek olmaz- Ama hedeflerinin açısından kimse muhtemelen Atatürk kadar halkını cahiliyetten kurtarmak istememiştir ya da istediyse de yapamamıştır. Dediğin gibi Atatürk'ün koyduğu kanunlar ebediliğini halen tam gaz sürdürüyor.

    < Bu ileti Android uygulamasından atıldı >
  • Eski Açık Sarı Desene kullanıcısına yanıt
    Cevap verdim lakin yöneticilik yapmayı kafasına uymaya mesajları silmek olarak anlayan şahıs sana verdiğim mesajı yine silmiş.
    3 ayrı kaynak vermiştim, bir zahmet kendisinden isteyiver istersen.

    Cevap veriyoruz yönetici mesaj siliyor, ben böyle bir sansür görmedim hayatımda.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Novagate:

    Evet Vahdettin 15. Benetictus'un heykelini yaptırdı, çünkü 15. Benetictus 1. Dünya Savaşı'na karşı çıkarak savaşın bitmesi için çok uğraşmıştı,

    Ayrıca Basra'da yaralanan Türkler için özel bir hastane yaptırdı, 60 civarı yaralı Türk'ün tedavisini sağladı.

    Çanakkale Savaşı'nda İngilizlerin eline esir düşen Türklere iyi davranılması için de girişimleri oldu.

    Heykel de İstanbul'un meydanına ulu orta bir yere değil, kendi ibadet yerleri olan Katolik Kilisesi Saint Esprit'in avlusuna yapıldı. Sadece Osmanlı değil heykel için Mısır'da yardım etti.

    Yani heykeli işgal güçlerin şerefine değil; 1. Dünya Savaşı'na karşı çıkmış, savaşlarda Türklere özel hastane yapıp onları tedavi ettirmiş bir Türk dostu için yaptı.
    Kaynaklar;

    www.hurriyet.com.tr
    16. Benedikt 15. Benedikt’i ziyaret edecek
    https://www.hurriyet.com.tr/gundem/16-benedikt-15-benedikt-i-ziyaret-edecek-5138789


    https://ipfs.io/ipfs/QmT5NvUtoM5nWFfrQdVrFtvGfKFmG7AHE8P34isapyhCxX/wiki/XV._Benedictus.html

    gazete vatan
    ‘Türkleri çok seviyorum’ diyen Papa’ya heykel
    https://www.gazetevatan.com/gundem/turkleri-cok-seviyorum-diyen-papa-ya-heykel-94790




    Yalnızca böyle paylaşmak çok mu zor polemiğe girmeden ve hakaretvari ifadeler kullanmadan? İlaveten elbette ucu doğrudan Atatürk'e dokunan, yanlış olduğu zaten gayet aleni olan bir dezenformasyon veya propaganda silinir. Sultan Vahdettin (tartışmalı) padişahlardan sadece birisi. Bir Atatürk değil. Savunma kabiliyetiniz varsa polemiğe girmeyin veya hakaret etmeyin düzgünce Vahdettin'i savunun. Dediğim gibi polemik veya Atatürk düşmanı propaganda yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Tarihi çarpıtmak merdiven altında uydurulmuş palavracı tarih anlayışını benimsemiş kişiler için olağan sanırım.İşin tuhaf yanı bu palavraların ve mantık dışı söylemlerin bu kesim tarafından sorgulanmadan olduğu gibi kabul edilmesi.


    Türkiye ve Yunanistan arasındaki savaş durumu 1923 tarihinde imzalanan Lozan Anlaşmasıyla sona ermiş iki devlet tekrar dost olmuşlardır.İlişkilerde kademe kademe iyileşmiştir.Özellikle İtalya'da Mussolinin yükselmesi hem Balkanlarda hem de Anadolu üzerinde haklar iddia etmesi Yunanistanı ve Türkiye'yi birbirine yaklaştırmıştır.İlk yakınlaşma hamlesi Yunanistan tarafından gelmiş ve 1928'de Başbakan olarak seçilen Venizelos 30 Ağustos zafer bayramında Türkiye başbakanı olan İnönü'ye bir mektup göndererek Türkiye'nin zafer bayramını kutlamış ve şunları belirtmiştir;Sizi temin etmek isterim ki benim en büyük arzum, iki ülke ilişkilerinin düzenlenmesiyle iki ülke arasında yakın bir dostluğun sağlanması ve bu yakın dostluğu, bu sefer, mümkün olan en geniş şekliyle bir dostluk antlaşması, saldırmazlık ve hakemlik antlaşmasıyla resmileştirmektir. Türkiye'nin bizim topraklarımızda gözü olmadığını iyi bildiğim için seçim süresi boyunca her fırsatta halk önünde Yunanistan'ın da Türk topraklarında hiçbir şekilde gözü olmadığını defalarca tekrarladım.''


    Böylece Venizelos Türkiye ile dostluğa yönelmiş ve görev sürecinde bunu samimiyetle takip etmiştir.Bunun sonucunda 1930'da Ankara'ya gelen ilk resmi Yunan başbakanı olmuştur.Ankara'da yapılan temasların ardından da 'Türk-Yunan Dostluk ve İşbirliği Anlaşması' imza edilmiştir.Bu anlaşmaya göre;


    1-Türkiye ve Yunanistan kendilerine saldıracak başka bir ülkeyle anlaşma yapmayacak

    2-İki ülke arasındaki görüş farklılıkları ve sorunlar ikili müzakerelerle çözülmeye çalışılacak ancak bunda yol alınamaması durumunda Milletler Cemiyetine ve uluslararası mahkemelere başvurulacak

    3-Ülkelerden birinin üçüncü bir ülkenin saldırısına uğraması durumunda imzacı diğer ülke tarafsızlığını ilan edecek


    Bu anlaşmayla Yunanistan Doğu tarafından olası bir Türk-İtalyan ittifaklığını önlediği gibi Türkiye'de Batı tarafından olası bir Yunan-İtalyan ittifaklığını önlemiş oluyor ve iki ülke arasında güvene dayalı bir ilişki kuruluyordu.


    Venizelos'un bu mektubu,ardından yaptığı ziyaret ve yapılan bu anlaşmada Türkiye'de olumlu karşılanmış ve Türkiye'de bir jest olarak 25 Mart 1930'da Atina Büyükelçimiz aracılığıyla 'Yunan Milli Bayramı' kutlamıştır.İsmet İnönü'de 1931'de düzenlenen Balkan Oyunlarını izlemek için Atina'ya gitmiştir.Böylece Venizelos'un ziyaretine karşılık verilmiştir.Venizelos İsmet İnönü Atina'ya gelmeden önce Atina caddelerini ve sokaklarını Türk-Yunan bayraklarıyla donatmış ve İnönü'nün şehir içinde seyahat ederken coşkun Yunanlılar tarafından sevgi gösterileriyle karşılanmasını sağlamıştır.Ardından İnönü Yunan Meclisinde konuşma yapmadan önce Yunan meclisi önünde bulunan 'Meçhul Asker' anıtına çelenk koymuştur.İki ülke arasındaki ilişkiler bu yönde gelişme kaydederken 1933'de Selanik Belediyesi Türkiye'de Cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarına istinaden Atatürk'ün doğduğu ve çocukluk yıllarının bir kısmını geçirdiği evin giriş kısmına mermer bir plaka yerleştirmiş ve üstüne Türkçe,Yunanca ve Fransızca olmak üzere şunlar yazdırılmıştır;


    ''Türk milletinin büyük müceddidi ve Balkan ittihadının müzahiri GAZİ MUSTAFA KEMAL burada dünyaya gelmiştir. İş bu levha Türkiye Cumhuriyetinin onuncu yıldönümü münasebetiyle konulmuştur. Selanik, 29 Birinciteşrin 1933” ''


    Daha sonra söz konusu ev 1936'da Selanik Belediyesi tarafından satın alınmış ve 1937'de Atatürk'e hediye edilmiştir.19 Şubat 1937'de de ev tamamen boşaltılarak evin anahtarları Selanik Türk Konsolosluğuna teslim edilmiştir.


    Göreceğin üzere iki ülke arasındaki ilişkiler 1923'te Lozan Anlaşmas imzalandıktan sonra yavaş yavaş gelişme göstermiş özellikle 1928'de Venizelos'un Yunan Başbakanı olarak seçilmesinden sonra onun girişimleriyle ilişkiler çok hızlı birşekilde dostluğa evrilmiştir.


    1934 tarihine gelindiğinde ise barışın yapılmasının üzerinden artık on bir yıl geçmiş,iki ülke arasındaki ilişkiler gelişmiş vaziyetteydi.Dahası İtalya'da yayılmacı bir siyaset güden Mussolini hem Yunanistanı hem de Türkiye'yi hala daha tehdit eder bir durumdaydı.Bu dönemde Türkiye ve Yunanistan İtalya'ya karşı sadece ikili anlaşmanın yeterli olmadığını görerek bölgesel bir anlaşmanın peşinden gitmişlerdir ve böylece 9 Şubat 1934'te Türkiye,Yunanistan,Yugoslavya ve Romanya arasında 'Balkan Atlantı' adı verilen bir anlaşma imzalanmıştır.Bu anlaşmaya göre;


    1-Anlaşmada yer alan her devlet birbirlerinin bağımsızıklarına saygı duyacak

    2-Bu anlaşmada yer alan bütün devletler sınırlarını karşılıklı olarak garanti edecekler

    3-Bu devletler birbirlerine haber vermeden ve danışmadan başka bir Balkan devletiyle anlaşma yoluna gitmeyecek

    4-Ekonomik konularda da devletler karşılıklı çıkarları göz önünde bulundurularak işbirliği yapmayı kabul edecekler


    Bu anlaşmanın imzalanmasıyla hem İtalya'ya hem de Avrupa'da yükselen ve yayılmacı amaçlar güden başka bir güç olan Nazilere karşı Balkanlarda ortak bir ittifaklığın zemini hazırlanmış oluyordu.


    Venizelos işte bu koşullar altında Atatürk'ü Nobel Barış Ödülüne aday göstererek Türkiye'ye hem jest yapmış hem de tekrar Yunanlılarla-Türkleri birbirine düşürmek isteyen güçlere karşı (İtalya) tavrını belli etmiş oluyordu.


    Bunun ardından komplo teorisi uydurmak merdiven altı tarihçiliği uydurulmuş arapçı bakış açısını benimsemiş tipler için normaldir ama gerçek tarihçiler için beş para etmez teorilerdir.Nitekim Venizelos'un Nobel barış ödülüne adaylık yaptığı başvuru mektubunu bile işine geldiği gibi yorumlamışsın.


    Venizelos Atatürk'ü Nobel Barış Ödülüne aday gösterirken Türkiye'de 'Cumhuriyet' ilan edilmiş,hanedanlık ve hilafet ortadan kaldırılmış,yeni Türk alfabesine geçilmiş,medeni kanun kabul edilmiş ve kadınlar ilk defa 'İNSAN' yerine konulmuş,Laiklik ilkesi benimsenmiş ve anayasa dahil olmuş...Bu durumdayken Venizelos ne yapacaktı?Sultanlığı,halifeliği mi övecekti yoksa ilişkilerini geliştirmek istediği yeni devletin değerlerini mi övecekti?


    Dahası söz konusu Venizelos Anadolu'yu Yunanlılar tarafından işgalinde İstanbul hükümetiyle,padişahla ve halifeyle iyi anlaşan,Ankara hükümetini 'eşkiyalar' olarak değerlendiren,Ankara hükümetini meşru İstanbul hükümetine,Padişaha ve Halifeye isyan eden asiler olarak damgalayan kişiydi.1920'lerin başında Yunanistanın çıkarları doğrultusunda Ankara hükümetine ve Atatürk'e düşman olan dahası Padişahın ve halifenin yanında saf tutan Venizelos'un 1930'larda değişen Dünya şartları içinde bu kez Atatürk'ün ve yeni kurulan rejimi övmesi anormal mi yoksa siyaset mi?


    Sence hangisi?


    Atatürk ve İnönü'de Venizelos'un kara kaşına,kara gözüne Yunanistanla iyi ilişkiler kurma peşinde değildi.Dost bir Yunanistan düşman bir Yunanistandan çok daha iyiydi.Bu nedenle Atatürk ve İnönü zamanında Anadoluyu işgale yeltenen ve kendilerini asi,eşkiya olarak damgalayan Venizelos ile dostane ilişkiler kurmayı 'Türkiye Cumhuriyetinin çıkarları' gereği görmüşlerdir.


    Ama tabii merdiven altında anlatılan palavralar ve uydurmalarla ideolojik olarak gözü kararmış kişiler bunu anlayamaz...Daha doğrusu anlamak işlerine gelmez...




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 8 Şubat 2022; 9:46:2 >




  • Nat Alianovna kullanıcısına yanıt

    Cumhuriyetin ilk yıllarında gazetelerde yayınlanan D.Roma betimli askerlerin ve kadınların olduğu çizimler biraz da o dönem yaratılmaya çalışılan 'Türk Tarih Tezi' nin bir parçasıydı.Bildiğiniz üzere 'Türk Tarih Tezi' Anadoludaki Türk varlığını bugünkü resmi tarihe göre 1071 Malazgirt Savaşına dayandırmazdı.Türk Tarih Tezine göre Türkler Anadoluya 1071yılından çok önce gelmiş ve yerleşmişlerdi.Hatta M.Ö Anadoluda kurulan Hititlerin ve daha birçok uygarlığın dahi kökeninin 'Türk' olduğu ileri sürülmüştü.Bu maksatla Anadolu tarihine önem verilmiş,kazılar yapılmıştı.Mesela Ankara'da 1921'de kurulan 'Anadolu Medeniyetleri Müzesi' Anadoluda yapılan kazılarda çıkartılan eski uygarlıklar ait eserlerin sergilendiği yerlerin başında gelir.Mesela Etibank,Sümerbank bu kökleştirme anlayışı doğrultusunda verilen isimlerdi.D.Roma uygarlığıda bu maksatla yeni tarih tezi anlayışıyla reddedilmemiş ve bu uygarlıkta birşekilde Türk tarihine entegre edilmeye çalışılmıştır.


    Bu anlayışın altında yatan temel görüş ''Biz sadece Osmanlıların değil Anadoluda kurulmuş tüm uygarlıkların torunları ve varisleriyiz.' anlayışını hakim kılmaktı.Çünkü Batılı Tarih tezlerine göre Türkler Anadoluya Malazgirt savaşıyla girmişler,Anadoluyu zorla istila etmişler ve böylece Anadolu Türkleşmiştir.Kısacası Anadoludaki Türk varlığı en fazla 1000 yıllıktır.Türkler Anadolunun asli unsuru değil istilacılarıdır.İşte Türk Tarih Tezi bu anlayışa karşı ortaya atılmış ve Anadolunun geçmişini tamamen 'Türk' olarak sahiplenme üzerine kurulmuştu.Zaten bu nedenle Atatürk Türk Tarih Tezinin konuşulduğu günlerde ''Anadolu 7000 yıllık Türk beşiğidir'' diyerek bu teze sahip çıkmıştır.


    Yani bu resimler ve çizimler tamamen Anadoludaki Türk varlığını Anadolunun geçmişiyle entegre edebilme maksadıyla yapılmıştı.Zira o yıllardaki tarih anlayışına göre dincilerin 'bizans askeri' veya 'bizans kadını' olarak damgaladıkları o çizimlerdeki kişiler aslında Türktü.Belki bu görüş bugün anlamsız ve saçma gelebilir ama o yıllarda bu tarih tezi kabul ediliyordu.


    Bugün ise okutulan resmi tarihe göre Türklerin Anadoludaki varlığı 1071'e dayandırılıyor.Türklerin Anadoluyu sonradan fethettiği işleniyor.Anadolu uygarlıkları dışında Orta Asyadan gelen fetihci bir kavim gibi gösteriliyor.


    Ha bunu dert etmeyen tipler gelip ''Neden bizanslı asker ve bizanslı kadın Türk gibi gösterilmiş'' diyorlar...Tam da lafta düşman oldukları Batılıların isteğine uygun birşekilde...Halbuki aynı Batılılar Osmanlı imparatorluğunu bile 'Yunan' imparatorluğu gibi göstermeye çalışır.Mesela Yunanlılara göre Anadoludaki biz Türkler aslında müslümanlaşan ve müslümanlaştığımız için milli kimliğimizi kaybeden Rumlarızdır.İngiliz tarihçi Toynbee'ye göre Osmanlı imparatorluğunu işte bu müslümanlaşan Rumlar kurmuştur.


    Ama Türkiye'de Türk olarak gösterilen bu D.Romalı askerler ve D.Romalı kadınlara tetiklenen yerli ve millilerimiz Yunanlıların ve Batılıların içten içe yaydıkları bu tarih görüşlerini bilmezler.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Long Nightt -- 8 Şubat 2022; 10:17:25 >




  • @Long Nightt Hocam çok değerli yorumlar yazmışsınız fakat Türkiye'de sizin gibi her 1 insana karşın konudaki Araplaşmış sığ düşünceli iftiracılardan belki 100 tane - 1000 tane var.


    Propaganda amaçlı iki tane Arap kılıklının muhtemelen eskiden fetö dergilerinden yapılan alıntılar gibi birkaç blogspot'tan okumadan birşeyleri kopyalarak çamur at izi kalsın yazıları gerçekten can sıkıcı. @Long Night gibi bu olayların iç yüzünü bilen bilgili insanlar her ortamda olmadığından pekçok yerde bazen yalanlar, bazen tahrif edilmiş belgeler, bazen tarihsel boyutu çarpıtılarak insanlar zehirleniyor.

  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.