Şimdi Ara

SON 4 AYDA YAŞADIKLARIM-!! 2.DÖNEM[[ (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
227
Cevap
75
Favori
6.534
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Trust666 kullanıcısına yanıt
    2bolum yazmissin hocam aglayacam

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • bugünden itibaren daha sık yazacağım yarın bi beş bölüm yayınlamayı düşünüyorum
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AtKonseyi

    Kaç bölüm sürer hacı baya keyifli gidiyor?

    bi bu kadar daha sürer gibime geliyor
  • Okuyucam kalsın surda
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Trust666

    bugünden itibaren daha sık yazacağım yarın bi beş bölüm yayınlamayı düşünüyorum

    Yarın derken ayın 18'i mi yoksa 19'u mu?Sabahtan beri bekliyorum.
  • yeni bölüm geldi...
  • up

  • bu bölümler çok güzeldi güldürdü.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Trust666

    Beyler az sonra yazacaklarım kesinlikle CSB değildir. Yaşadıklarımı aynen yansıttım ve bölüm bölüm yayınlayacağım.
    NOT: İfşa olmamak için isimler değiştirilmiştir.

    BÖLÜM 1

    Yarın okul vardı. Koskoca tatil bitivermişti yine hemencecik. Gittiğim okulun pansiyonu da var ve ben okul yurdunda kaldığımdan dolayı Pazar günü bavullarımla gelmiş ve odama yerleşmiştim. Oda arkadaşım Taner’di. Severdim onu iyi anlaşıyorduk ve aynı sınıfta idik. Taşkın ise yurtlu olmadığına rağmen o gün bizimle kaçak kalacaktı. Çünkü en iyi üç arkadaştık ve geçen sene bizim için hiç iyi geçmemişti. Bu senenin çok daha iyi olacağı hakkında konuşuyorduk genelde yazın. Dersler olsun.. Kız meseleleri olsun. Gerçi geçen sene kızlarla falan hiç işim olmamıştı. Utangaç sayılırdım. Hatta bu liseye ilk başladığımda kimse ile düzgün arkadaşlık kuramamıştım. Herkesle yüz yüze gelmekten çekiniyordum fakat zamanla kaynaştık, alışmıştım okula. Akşam olmuştu hala sohbet ediyorduk üç arkadaş. Yazımızın nasıl geçtiğini, okula yeni gelecek kızların nasıl olduğunu merak ediyor ve konuşuyorduk. Yarın okula sabah erkenden gidelim de tanışalım diye düşünüyorduk. Bu sene sosyal anlamda da iyi olmalıydı. Şu ana kadar hiç kimseyle çıkmamıştım… Aslında asosyal de sayılmazdım. Sınıfta espriler yapar kızlarla konuşurdum fakat hiçbir zaman arkadaşlıktan öteye geçemiyordum. Aslına bakarsanız halimden memnundum denilebilirdi. Neyse işte konuştukça konuştuk ve gece hemen bitiverdi. Harikaydı… Okulun ilk günüydü ve biz sabahlamıştık. Saat beş civarıydı yanılmıyorsam ve giyinmiştik. Üçümüzde şıktık ve yakışıklı sayılırdık. Çanta falan almadık zaten ve saat yedi gibi dışarı çıktık. İnanılmaz ayaz vardı dışarıda. Sabah ayazı… üşümüştük. Gece konuştuğumuz gibi yapacaktık. Okulumuz lüks bir semtte idi ve hayatın pahalı olduğu bir yerdi burası. Gidip bir kafeye oturduk. Poğaçalarımızı ve çaylarımızı söyledik yukarı kata çıktık ve masamıza oturduk. Yemeğimiz ve sohbetimiz bittiğinde okulun başlamasına yaklaşık kırk dakika kaldığını gördük ve okula doğru yol almamız gerektiğini düşünerek oradan ayrıldık…

    BÖLÜM 2

    Aslına bakarsanız özlemiştim okulu. Sınıfımızı bulduk ve içeri girdik, kimsecikler yoktu. Törene yaklaşık yarım saat vardı. Arkadaşlarımız yavaş yavaş geliyorlardı. Oturup hepsiyle muhabbet ediyorduk. Özlemiştim onları. Bana çok değiştiğimi söylüyorlardı ve yakışıklı olmuşsun diyorlardı. O zamanlar bide saçlarım uzundu ve hoş gözüktüklerini sanıyorum. Biz böyle konuşurken tören saati geldi çatmıştı. Müdür bey konferans salonunda toplanmamızı istemişti ve konferans salonuna doğru yol aldık. Arka koltuklara dizilmiştik sınıf olarak. Ben heyecanlanmıştım yeni insanları görünce. Doğal olarak kimler yeni gelmiş görmek istiyordum ve bakıyordum. O an beş sıra önümde oturan bir kız gördüm. Saçları sapsarıydı. Boya gibiydi ama değildi. Kızın türk olmadığını sanmıştım. Daha yüzünü bile görmemiştim ama dikkatimi oldukça çekmişti. O sırada yana doğru döndü ve yüzünü gördüm. Çok güzeldi. Saçlarını ilginç bir topuz yapmıştı ve saçları altından daha parlaktı. Yüzü bembeyazdı. Yanımda Taner ve Taşkın vardı. Onlara hemen kızı göstermiştim. Olum nerden kestin onu beş sıra önümüzde gibisinden takılmaya başladılar. Konuşma bitmişti aklım hep o kızdaydı. Çıkışta onu hemen yanımda gördüm ve o an kalbim yerinden çıkıcaktı. Kızın masmavi gözleri vardı ve ben o an sanırım aşık olmuştum. Biliyorum saçma gelicek bende inanmazdım ilk görüşte aşka ama kalbim durucaktı neredeyse. O an kızın yanından geçerken nasıl cooldum anlatamam. Baya kasmıştım kendimi ve aldırmayarak önunden geçerek Tanerlerle beraber sınıfa çıktık. Gün boyunca hep onu düşündüm. Akşam yurda gidince sınıfımızın whatsapp grubunda kızdan bahsettim birazcık. Elif bizim sınıfta samimi arkadaşlarımdan ve bana “Sen Ceyda’dan mı bahsediyosun” diye sordu ve evet galiba dedim. Tanıştıklarını söylediler ve yarın beni tanıştıracağını söyledi. Heyecanlanmıştım ama o an pek ciddiye almamıştım. İnanmıyordum tanışacağıma. Ben kimdim ki bir kızla tanışacaktım. Hep uzaktan severdim… Akşam ranzamda bunları düşünürken uyuyakalmıştım.

    BÖLÜM 3

    Sabah her zamanki gibi yine uyanamamıştım kendi alarmıma ve Taner beni kaldırmıştı. Sabah heyecanlıydım ki bu yüzden olsa gerek hemen ayılıvermiştim. Giyimime önem veriyordum artık. Yani o günden itibaren başlamıştım. Ayna karşısında gömleğimin sondan önceki düğmesinide iliklediğimde kendi kendime söylendim. Baya tarz olmuştum. Saçlarımıda ellerimle gelişigüzel yaptım ve yurdun yemekhanesine Taner ile beraber kahvaltı yapmak için indik.
    Okula doğtu yürüyorduk. Zaten pansiyon ile yan yana sayılırlardı. Dört beş dakika içinde okuldaydık. Heyecanla etrafıma bakındım ama onu göremedim. Sınıfa çıktım. Derslerde yavaştan işlenmeye başlamıştı. Çok iyi hatırlıyorum ilk ders kimya idi. Hoca hemen başlamıştı derse ve defter tutturuyordu. Tabi kimin umrunda! Ben ise açmış en arka sayfayı onun ismini yüzlerce kez yazmakla meşguldüm. Bu halimi gören Taşkın “Sende amma taktın kafayı daha bir kere gördün” gibisinden bana takıldı. Elif yanıma geldi ve hazırlan kantine inelim tenefuste dediğinde heyecandan ölücektim. Hemen tuvalete gittim ve ayna karşısında kendimle ilgilendim. Merdivenden inerken kalbimi elife tutturdum ve kalbim nasıl atıyor baksana dedim. “ ay yerim ya çok heyecanlanmışsın” dedi. Kantine gelmiştik. Ceyda burada değildi. Elif bana sınıfını bildiğini söyledi ve beni kolumdan tutarak sınıflarına götürdü.

    BÖLÜM 4

    Evet işte oradaydı en arkada usul usul oturuyordu. Yanına doğru yürüdük. Bir defter açmıştı ve melek tarzı bir şey çizmişti. O an aklıma kendim geldim, bende resim çizerdim derslerde. Elif “ Merhaba Ceydacım nasılsın” dedi. O an hayatımda duyduğum en güzel, en nazik sesi duydum. İçim nasıl tuhaf oldu anlatamam.. “İyiyim sen nasılsın” dedi. Elif iyiyim dedikten sonra “Nasılsın okula alışabildin mi gibi saçma bir soru sordu. Daha sonra beni göstererek “ Bak bu da Cenk “ dedi. Elimi uzattım ve tokalaştık. Memnun olduğunu söyledi ve Elif bizi alarak kantine gidelim hadi dedi. Ceydanın yanında bir de arkadaşı vardı. Dilara. Onunla da tanıştık ve dördümüz bir masaya geçtik. O an utandığım ve sıkıldığım için yüzüne bakamıyordum ama bana verilen tavsiyeler aklıma geldikçe kafamı istemeyerek kaldırıp gözüne bakıyordum. Normal bir şekilde konuştuk ve masadan kalktığımızda Elif, Ceyda’ya seslenerek “ canım telefon numaran bende varmıydı” dedi. “Ha yoktu galiba hemen vereyim” dedi. Sınıfa çıktık. Rüyada gibiydim. Sesi beni o kadar etkilemişti ki aklımdan çıkamadı. O kadar nazik ve kibar biriydi ki konuşmalarına çok dikkat ederek konuşuyor ve asla argo kullanmıyordu. Tam aradığım insandı. Aslında fena konuşmamıştım. Yani en azından benim gibi utangaç biri o sırada iyi konuştu denilebilirdi. Dersler umrumda değildi ve aklımda olan tek şey Ceyda idi. O sırada aklıma numarasının bende olmadığı ve bir daha ne şekilde konuşmamız gerektiğini bilmediğim geldi.

    BÖLÜM 5

    Tuğba da bizim sınıftaydı ve benden sonra Elif laf olsun diye Ceyda ile onu da tanıştırmış. Konuşmuşlar kaynaşmışlar ve Tuğba bana sürekli “ çok iyi biri, kibar” gibi söylemlerde bulunuyordu. Çok saf ve temiz biriydi gerçektende. Tuğba’nın da kanı kaynamış gibi gözüküyordu. Sanırım çıkış saatlerine yaklaşmıştık ve Elif yanıma geldi. Cenk bak akşam ne yapalım diyerek söze başladı. Anlattıklarını dikkatle dinliyordum. Akşam whatsapp ta Dilara, Ceyda, Tuğba ve kendisinin olduğu bir grup kuracaktı ve okul hakkında konuşacaklarını, havadan sudan bahsedeceklerini söyledi. Daha sonrada beni gruba dahil edeceklerdi. Okul bitmişti. Taşkın, Taner ile benim yanıma geldi ve istersek onlarda yatılı kalabileceğimizi söyledi. Bizde kabul ettik ve Taşkınların evinin yolunu tuttuk. Aklımda tabi yine hep Ceyda vardı ve akşamki grubu düşünüyordum. Elif’i bol bol tembihledim. İlk önce kendi aranızda konuşun, konuyu çaktırmadan benden açın, belki o zaman alırsınız gruba demiştim. Saat akşam sekiz civarıydı. Telefon sürekli elimdeydi. Taner ve Taşkın içeride Fifa oynarken ben dünyadan kopmuştum. Nihayet gruba katıldığımı yazan bildirim gözüktü. Elif’e ne konuştuklarını sordum ve bana ekran alıntısını gönderdi. Grubun son mesajları şöyle idi:

    Elif: Bugünde Cenk ile pek konuşamadık
    Tuğba: Haa Cenk demişken alalım mı gruba? Çok iyidir ya
    Elif: Tamam dur alayım hem o da okuldan bahseder size…


    BÖLÜM 6


    Ellerim titremeye başlamıştı ve ne yazacağımı bilmiyordum. Nihayetinde “ herkese merhaba” yazabildim. Herkes karşılık verdi ve konuştukça konu açıldı. Dilara’nın pek sesi soluğu çıkmıyordu grupta. Dört kişi konuşuyorduk. Zamanla Tuğba ve Elif bilerek yazmamaya başladılar ve böylece Ceyda ile yalnız ikimiz konuşuyorduk. Bu tanışmam için iyi bir fırsattı ve birbirimizi daha iyi tanıdık. Sonunda Elif’e mesaj attım ve artık bir şeyler yazmaları gerektiğini hatırlattım. Birkaç saat sonra herkes iyi geceler mesajı attı ve Elif bana “Bak gördün mü çok iyi konuştunuz” dedi. Her şey için Tuğba ve Elif’e teşekkür ettim. Sayelerinde tanışmıştık.. Taner ve Taşkın’ ın yanına gittim. Biraz beraber vakit geçirdikten sonra salona üç kişi kurulup harika bir şekilde yattık. O gece onu düşünmekten uykum kaçmıştı. Birkaç saat sonra gün ağaracaktı. Uyumak için kendimi zorladım ve uzun bir süredir rüya görmeyen ben, o gece rüyamda onu gördüm. Bu gece rüyalar görmeye başladığım zaman diliminin başlangıcıydı.


    BÖLÜM 7

    Sabah erkende Taşkın’ın annesi bizi kaldırdı, üçümüzde uyandık. O gece sadece iki üç saat uyuyabilmiştim. Henüz çok erkendi ama annesi bize kahvaltı hazırladığını söyledi ve mutfağa gittik.
    Evden çıktığımızda yine bir sabah ayazı ile karşı karşıyaydık. Üç arkadaş konuşa konuşa durağa gittik ve dolmuş beklemeye koyulduk.
    Dolmuştan indiğimizde derslerin başlamasına yarım saat kadar vardı ve okula doğru yürüdük. Okul sessizdi, aklıma o an yine Ceyda geldi. Acaba bugün okulda yüz yüze konuşur muyduk? Ne konuşacaktık? Aklımda bunlar varken sınıfa çıkmıştım. Arkaya tek kişilik sırama geçtim ve kafamı koyarak hayallere daldım. Öğretmenin geldiğini anlamam baya geç sürmüştü. Kafamı kaldırdığımda dersin ortasındaydık. Bu olaylara zamanla alışacaktım, okul ve ders hayatımın düzeni bozulmaya başlamıştı. Tenefüs olduğunda onu görebilme umuduyla kantine doğru indim…


    BÖLÜM 8

    Kantin sırasındaydı. Onu hemen görmüştüm. Kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Yavaşça ilerleyerek yanına vardım ve “günaydın” dedim. Bana döndü ve “günaydın” dedi. O an içimde tarifsiz bir mutluluk vardı. Çok geçmeden bir şeyler söylemem gerektiğini hatırladım ve hangi dersten çıktıklarını sordum. İngilizce olduğunu söyledi ve ben de bizimkinin matematik olduğunu söyledim. Daha sonra iyi dersler diyerek gülümsedim ve o da aynısını yaptı. Yukarı sınıfa çıktım ve yüzüm değişik bir ifade almıştı. Saf saf etrafa gülümsüyordum. Yavaş adımlarla sınıfa girdim ve sırama geçtim. Amele sümüğü gibi etrafa sırıtıyordum. Tarifsiz duygularla öylece duruyordum. Onunla konuştuğumda mutlu ve huzurlu olduğumu anlamıştım.


    BÖLÜM 9

    Ders başlamıştı ama ben yine kafam masada aklım sadece Ceyda’da, gözlerim kapalı bir şekilde hayallere dalmıştım. Bana “günaydın” deyişini zihnimde canlandırıyordum. Deniz mavisi gözlerinin içine her baktığımda kayboluyordum. Sapsarı dalgalı saçlarını okşamak için her şeyimden vazgeçerdim. Bir taraftan da onu düşünürken sürekli içimde bir hüzün oluyordu. Zaten dikkat eksikliği olan biriyim ve böylece derslerden ve hayattan tümüyle koptum. Aklımda sürekli o vardı. Okul yine bitmişti. Taner ile birlikte yurda geçtik. Odamızı biraz toparladıktan sonra akşam yemeği saatine kadar uzandık ranzalarımıza. Telefonda oyalanıyordum, yemeğe iniyor ve tekrar yatıyordum. İki gün daha aynen bu şekilde bomboş geçti. Ertesi gün uyandığımda üstüme başıma özen göstererek hazırlanmıştım. Okula gittim, o gün alt dönemlerin kur sınavı vardı; sınıflar seviyelere göre ayrılacaktı. Okula erken geçmiştik ve kapıda sınava gireceklerin hangi sınıflarda gireceği bir liste asılmıştı. Herkesten önce ben incelemiştim listeyi ve Ceyda’nın ismini hemen buluvermiştim. İlk tenefüste onu kantinde gördüm ve sınavında başarılar diledikten sonra sınıfıma çıktım. Biz dersteyken o sınavdaydı. Okulun sonlarına doğru sınav sonuçlarının açıklandığı liste girişteki panoya asılmıştı. Çok iyi hatırlıyorum herkesten önce ben bakmıştım ve 52 aldığını görmüştüm. Fena bir not sayılmazdı ve üst kura girmişti. Dilara ve Ceyda’nın listeye bakmak için yürüdüklerini gördüm. Dilara daha yüksek almıştı ve sınıfları ayrılmıştı. Yanlarına giderek nasıl geçtiğini sordum. Sınavın çok zor olduğunu ama genel olarak iyi geçtiğini söylediler. Konuşurken gözlerinin içine bakmaya özen gösteriyordum. Heyecandan ölmek üzereydim ama belli etmemeye çalışıyordum. Biraz daha havadan sudan konuştuktan sonra ayrıldık. Gün geçtikçe fark ediyordum, gittikçe ona daha çok bağlanıyordum.

    BÖLÜM 10

    Okulun ilk haftası böyle geçivermişti. Hafta sonları evci çıkıyordum. Aslında yurtta kalmamın nedeni sözde; gidiş gelişin zor olması ve Taner ile beraber daha çok çalışacağımı düşünmemdi. Aslında kalmamın nedeni ise Taner’i odada tek bırakmamak istememdi. O farklı bir şehirden geliyordu ve ona sosyal anlamda da yardımcı olmam gerekiyordu. Taşkın da bizimle birlikte yurtta kalmayı çok istiyordu fakat babası bu işe bir türlü sıcak bakmıyordu. Taşkınların evi ile bizim evimiz aynı mahalledeydi zaten, arabayla en geç yarım saate okulda oluyordum. Her neyse Cuma günleri Taşkınla birlikte gidiyorduk. Hafta sonu aklımda yine hep Ceyda vardı ve annemler bende bir gariplik olduğunu sezmişlerdi fakat üstünde durmadılar. Kendimde fark etmiştim, gerçekten gariptim. Elif sürekli bana mesaj atıyordu ve bana moral veriyordu.” Kız çok saf ve iyi biri baksana senden başka hiçbir erkekle de konuşmuyor zaten. Bence sizin iş olacak “ diyordu. Hatta bir keresinde “Ceyda’nın sana nasıl baktığını gördüm kesinlikle sana karşı bir şeyler hissediyor” demişti.
    İçimdeki sevinci tarif edemem, gerçekten öyle bir şey varsa ki ben kesinlikle onunla ciddi düşünüyordum; hayatımda ilk defa bu kadar mutlu olacaktım. Hayatımda en çok istediğim şeydi onun da bana karşı hislerinin boş olmaması…

    BÖLÜM 11

    Hafta sonu tüm hızıyla geçmişti. Ben ki okuldan ve derslerden nefret eden bir insan, sırf onu görebilmek için okula istekle gidiyordum. Pazartesi erkenden kalktım ve sabah Taşkınla buluştuk. Beraber dolmuşa binerek okula vardık. O an Ceyda’yı gördüm. Servisinden inmişti ve sınıfına doğru yürüyordu. Beni görmedi ki; zaten onu arkadan görmüştüm, somurtarak sınıfa çıktım. Onunla konuşamayınca delirecek gibi oluyordum, içimde fırtınalar kopuyordu. Huysuzlanmıştım sabah sabah ortada bir şey yokken. Yanlış hatırlamıyorsam o gün konuşmamıştık. Okul bittiğinde Taşkın yurda gelmek istediğini söyledi ve bizde kabul ettik.(Eğer yakalanma gibi bir durum olursa olan Taner ile bana olacaktı.) Akşam Elif ve Tuğba ile konuşuyordum ve hadi mesaj at dediler. Ben utana sıkıla tamam dedim ve ilk defa özelden mesaj atacaktım. Taner ve Taşkın da bana gazı verdiler. Acaba numaramı eklemiş midir? Diye düşündüm. Uzun bir düşünme payından sonra sonunda “Ceyda naber” yazdım. “İyi Cenk senden” yazdı ve o an mutlu oldum. Numaramı eklemişti. Ama o sırada kitlenmiştim. Ne yazacağımı bilemedim. Taşkın devreye girdi ve bana biraz akıl vererek konuşmama yardımcı oldu. Bir iki saate yakın havadan sudan bahsettik ve sonunda birbirimize iyi geceler mesajı atarak günümüzü noktaladık. O akşam içim kıpır kıpırdı. Gayet iyi konuşmuştuk. Artık yüz yüze de daha rahat konuşabilirim diye düşündüm. O akşam bunları düşünürken uyuyakalmıştım ve uzun bir süre unutamayacağım bir rüya gördüm. Her taraf bembeyazdı ve yeşil bir parkta, büyükçe bir ağacın altında bir bankta Ceyda ile oturuyorduk. İkimizde birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. “Seni seviyorum” diyordum ve saçlarını okşuyordum.


    BÖLÜM 12

    Sabah uyandığımda hala rüyanın etkisindeydim. Etrafa boş boş bakıyor ve sırıtıyordum. Kahvaltıdan hemen sonra Taner ile beraber okula gittik. Sabah Ceyda’yı gördüm ve bana günaydın dedi. Heyecanlanmıştım ve kekeleyerek “gü-günaydın” dedim. Birbirimize iyi dersler diyerek sınıflarımıza doğru yol aldık. Elif sınıftaydı ve bana dün akşam Ceyda ile neler konuştuğumuzu görmek istediğini söyledi. Mesajlarımızı okuttum ve Elif: “Abi galiba olacak sizin iş” dedi. Çok mutluydum. Sırama geçtim ve kafamı koyarak yeniden hayallere daldım. Ders başlamıştı ve Taner beni uyandırarak artık dersleri dinlemem için beni uyardı. “ Bu kadar taktığın yeter oğlum bu sene de kalacaksın” dedi. Ben ise pek aldırmamıştım. Geçen sene bütünleme ile geçmiştim. Normalde zeki bir öğrenciyimdir fakat geçen sene bazı özel nedenler yüzünden böyle olmuştu. Bu sene kendimi toparlamam gerekiyordu. O güne kadar başıma gelen en güzel şey, okul hayatımı mahvedecekti…



    BÖLÜM 13

    İki hafta geçmişti okulun ilk gününden bu yana. Nasıl geçtiğini pek de anlayamamıştım. Hafta sonu evdeydim ve Ceyda ile hafta sonu da konuşmuştuk. Pazartesi sabahı erken uyandım ve şık bir şekilde giyindikten sonra evden çıktım. Taşkın ile buluştuk ve beraber okula gitmeden önce bir pastaneye girdik. Çay ve poğaça söylemiştik. Güzel bir kahvaltının ardından okula gitmek için durağa doğru yol aldık. O gün çok hızlı geçmişti ve gün boyunca Ceyda ile konuşmamıştım.
    Alt dönemlerimiz bizden bir saat önce çıkıyorlardı ve Ceyda servis bekliyordu. Servisler ortak olduğu için, tüm okulun dağılmasını bekliyorlardı ve yine öyle bir gün Ceyda, yanında tanımadığım iki kız arkadaşı ile birlikte bahçede ki tribünlerde oturuyorlardı. Biz ise tenefüsteydik ve bir şeyler almak için Taşkın ve Taner ile birlikte beraber kantine inmiştik. Taşkın bir ara tuvalete gideceğim diyerek yanımızdan kaybolmuştu ve ortalıkta gözükmüyordu. Taşkın çok eğlenceli ve deli dolu bir çocuktur. Az sonra fark ettiğimde elinde bir kağıt, Ceydaların yanında ayakta dikilmiş bir şeyler zırvalıyordu. Taner ile yanlarına gittik ve Taşkın’a kağıdın ne olduğunu sordum. “Lütfen tuvalet kapılarını kapatınız” yazan bir kağıt ile kızlara bir şeyler zırvalıyordu. Anlaşılan Taşkın yine formundaydı ve onları güldürmeye başlamıştı. Dersimiz başlayana kadar hep beraber oturduk ve konuşmaya başladık. Mine ve Derya idi diğer arkadaşlarının ismi. Derya, Taner ile hemşeri çıkmıştı ve bir sürü ortak tanıdıkları çıktı. Taşkın Ceyda’ ya dönerek “ senin adın ne sarı kız” demişti.(bilmesine rağmen) Ceyda sessiz bir şekilde ismini söylemişti. Mine ise çok tatlı bir kızdı ve onunla da tanıştıktan sonra havadan sudan konuşmaya başlamıştık. Taşkın çok iyi bir dosttu. Benim daha iyi muhabbet kurabilmem için gidip kızlarla kaynaşmıştı. Koyu bir sohbetin ardından bizim derse gitmemiz gerekiyor diyerek yanlarından ayrıldık ve okula girdik.

    BÖLÜM 14

    Ders bittikten sonra tekrar bahçeye inerek yanlarına gittik ve azıcık daha sohbet ederek servislerine uğurladık. Ceyda, Taner ile Taşkın ile pek muhatap olmuyordu, daha çok benimle konuşuyordu. Belki de beni tanıdığı ve utangaç olması yüzünden böyleydi. O hafta boyunca her gün aynı şeyi tekrarladık. Çıkışta hep aynı yere oturur olmuşlardı ve biz de gidip konuşuyorduk. Alışkanlık haline geldi diyebilirdik. Böylece her geçen gün Ceyda’ya daha çok bağlanıyordum ve onu daha yakından tanıyordum. Çoğu konuda konuşmaya başlamıştık, izlediğimiz ortak filmler hakkında da konuşuyorduk. O akşam yurtta bir odada toplanmış ve arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Üst dönemden biri de vardı. Konu birden bana geldi ve bana “Sarı kızla ne zamandan beri çıkıyorsunuz” diye sordu. Bütün yurt bizim çıktığımızı sanıyormuş. Odada Ceydaların döneminden erkeklerde vardı ve samimi olmadığım birçok kişi. Ben ise o anda Ceyda ile eskilerden arkadaş olduğumuzu söyleyip konuyu kapatmıştım. Ulu orta konuşulmasını istemiyordum.
    O aralar kafamda ise sürekli nasıl çıkma teklifi edeceğim sorusu vardı…

    BÖLÜM 15

    Yanlış hatırlamıyorsam Cuma günü idi. Yine okul çıkışında beraber oturuyorduk ve konu Ceyda’nın telefonundan açılmıştı. Telefonundan şikayetçiydi ve yakınıyordu. O sıra “Telefonunun markası ne ki?” diye soracaktım. Hayatımda en utandığım anlardan birisi gerçekleşti o sıra. Ne alakaysa birden “Gözlerin” diyip kalıverdim. Sonradan bi şekilde toplamıştım ama aptal değilse o sırada bir şeyler anlamıştır diye düşünüyordum. Taner ise beni sakinleştiriyordu. “Zaten eninde sonunda öğrenmeyecek mi?” diyordu. Bende hak vermiştim kendimi boş yere sıkmaya gerek yoktu.
    Hafta sonu Taşkın ile beraberdik. İyi hatırlıyorum whatsapp profil fotoğrafımı küçüklük resmim yapmıştım ve Ceyda bana asla unutamayacağım mesajı atmıştı. Ne kadar tatlıymışsın tipe bak gülüşün hiç değişmemiş… gibisinden, sonra kendi fotoğraflarını atmıştı ve uzun bir süre sohbet etmiştik. En iyi günlerimden biriydi. Çocuklar gibi mutlu oluyordum onunla konuşunca. Vaktin yaklaştığını sezmeye başlamıştım. Ceyda bana çok iyi davranıyordu ve artık hamlemi yapmamı bekliyor gibiydi.



    BÖLÜM 16

    Bu haftalar gayet iyi geçiyordu. Çok iyi anlaşıyorduk ve sık sık mesaj da atıyordu bana Ceyda. Gerçekten bana karşı boş olmadığını zannediyordum. Arkadaşça bir yaklaşım yapmamıştım zaten ki, o da bana hiç arkadaş gibi davranmıyordu. Belki de bana böyle geliyordu bilemiyorum. İnanın kız aklımdan bir dakika bile çıkmıyordu. Uyumadan önce de onu düşünüyordum. Rüyalarımda bile sürekli onu görüyordum. Taşkın ise sürekli çıkma teklifi edip kurtulmam gerektiğini söylüyordu. Evet bu hafta bitirecektim bu işi. Okullar açılalı tam bir ay olacaktı. 3 hafta geride kalmıştı. Pazartesi günü sabah sınıfa girdiğimde sınıftaki arkadaşlarımdan Beyza yanıma geldi ve bu sabah Ceyda ile konuştum falan filan dedi. Aynı servistelermiş. Beyza’nın duyduğuna göre Seyid adında biri (Beyza ile tanışıyorlarmış) kendisine Ceyda çok tatlı değil mi? Gibi şeyler söylemiş ve Beyza o kızdan uzak durması gerektiğini söylemiş. Bide bu Seyid benimde üst dönemim. Lise 3 kendisi. Zaten yavşaklığıyla tanınır okulda. İlk tenefüs kantine indim ve o an Seyid ile Ceyda’yı aynı masada gördüm. Ceyda’nın arkadaşları da vardı masada bu Seyid’in sonradan geldiği belliydi. Seyid Ceyda’nın içine düşecek gibi bakıyordu. O an sinirden elim ayağım titredi ve hemen orayı terk ederek tuvalete kapandım. Ağlıyordum. Sinirden mi yoksa Ceyda’dan dolayı mı bilmiyordum ama deliler gibi ağlıyor ve duvarları yumrukluyordum. O gün moralim iğrençti. Son derse girmeden önce dışarı doğru baktım ve alt dönemden Orhan’ı tribünlerde gördüm. Bunlarla güle oynaya konuşuyordu. Bahçeye bir çıktım ve onlara gözüktüm. Sonra içeri girdim. Neden gelmedin gibisinden mesaj attı arkadaşları ve geçiştirdim. Gerçekten moral olarak bitmiştim o an. Kızın taliplisi çoktu belli ki. Bi an önce çıkma teklifi etmem gerekiyor diye düşündüm.

    BÖLÜM 17

    Salı günü öğlen Ceyda, Mine ve Derya’yı kantinde gördüm ve onları okulun yanındaki pastaneye davet ettim. Gelin bugün buradan yiyelim dedim ve uzun uğraşlarım sonucu kabul ettiler. Taner ile aram çok açılmıştı o aralar. Neymiş efendim o reddedildiğinde ben ilgilenmemişim onunla vs. artık benimle konuşmuyordu ve öğlen gelmemişti yanımıza. Taşkın ve ben Ceyda ve arkadaşlarını alarak yol aldık. Asıl amacım Ceyda’nın ayağını alıştırmaktı. Malum çıkma teklifi edecektim ve okul içinde böyle bir şey olmazdı. Çarşamba günü tüm hızıyla geçti ve akşam Taşkın yurtta kaldı.
    Çıkma teklifi edecektim ve tüm akşam bunun hakkında konuştuk. Taşkın bir ara telefonumu benden izinsiz alarak Ceyda’ya “Yarın konuşabilir miyiz” diye mesaj attı. Ben ilk başta kızdım fakat sonra Taşkın’a güvenerek devamını getirmesini istedim.
    Diyalog aynen şu şekildeydi:
    - BEN: Yarın öğlen seninle bir konuşabilir miyiz’
    - CEYDA: Olur tabii.
    - CEYDA: Bir sorun yok değil mi?
    - BEN: Hayır hayır
    - CEYDA: Tamam o zaman
    - BEN: şimdi yatıyorum ben iyi geceler.
    Fena sayılmazdı. O akşam Taşkın benimle öyle bir konuştu ki rahat dört saat dinledim onu. Bana bir ilişki nasıl olmalı anlattı. “Ceyda çok saf bir kız belki de bir ilişkiye hazır değildir. Belki de sen onunla çıkacaksın ama kızı soğutacaksın, çok hassas işler bunlar” gibisinden şuan tam hatırlayamadığım güzel bir konuşma yapmıştı. Ve son olarak beni umudumu yüksek tutmamam için uyardı ve Taner’i göstererek:
    “bak bu çocuk çok emindi ama ne olacağı belli olmuyor, daha çok üzülürsün” demişti. O gün sabahlamıştık. Perşembe sabahı çok heyecanlıydım. Okula girdiğimde gördüğüm ilk yüz Ceyda’nın ki idi. Selamlaşarak sınıflarımıza ayrıldık.Öğlen tenefüsünde bitirecektim bu işi.


    BÖLÜM 18

    Ders falan dinleyemedim doğal olarak, aklımı hiç bir şeye veremedim. Öğlen Ceyda’ya söyleyeceklerimi planlıyordum kafamda sürekli. Öğlen tenefüsü geldi çattı. Taşkın’ı yanıma alarak kantine doğru heyecanlı adımlarla ilerledim. Ceyda’yı gördüm. Yanında Derya ve Mine vardı. Onları pastaneye çağırdık. Beraberce yürüyorduk. Daha sonra Ceyda’ya çıkma teklifini yolda edeceğim aklıma geldi çünkü bizim okulun nerdeyse tamamı pastanede idi ve ortamın sessiz sakin bir yer olması daha iyi olurdu. Onlara yürümek istediğimi söyledim. Baya bir ısrardan sonra kabul ettiler ve villaların olduğu sessiz yolda beş kişi yürümeye başladık. Bir türlü yalnız kalmaya fırsat olmuyordu, Taşkın ile sürekli işaretleşiyorduk. Bu arada Ceyda villanın birinin bahçesinde yavru golden cins köpek görmüştü ve yanına gidip sevmeye başlamıştı. Aşırı tatlı bir şeydi. Ceyda aşırı denilebilecek şekilde hayvanseverdi zaten. Golden, Ceyda’yı sevmişe benziyordu. Ceyda sürekli başını okşuyordu köpek ise bir süre sonra Ceyda’nın elini yalamaya başlamıştı. Orada baya vakit geçirdikten sonra okula doğru yürümeye başladık. Taşkın bir ara beni yanına alarak “hadi artık ben Derya ile Mineyi alayım yalnız bırakıyım sizi” dedi ben ise vakit kalmadı diyerek yarına ertelemeyi istedim. Ama güzel bir gündü denilebilirdi. Okul bitmişti, akşam whatsapp’ta grup kurmuştuk; Mine, Elif, Taşkın ve Ceyda vardı grupta. Bir ara Guitar Hero’ya gidelim istiyordum ve grubu bu yüzden açmıştım. Ceyda pek sıcak bakmadı servisli idi zaten evine yetişemezdi. Neyse baya konuştuk ve Taşkın konuyu sevgililerden açtı. “Hadi herkes şimdiye kadar kaç kişiyle çıktığını yazsın” gibi bir şey yazmıştı. Elif üç yazdı. Mine yalnızca bir kere demişti. Taşkın ise biraz alaya alarak ben tüm alfabeyi bitirdim demişti. O sırada tabi ki Ceyda’nın cevabını bekliyordum, biri ile çıkmadığını garantilemem de lazımdı. Ceyda hemen sonra aynen şöyle bir mesaj attı “O zaman ben bombayı patlatıyorum.” O an heyecandan ölecektim. Elifle hemen özelden konuşmaya başladık. Acaba ne yazacaktı. Biraz beklettikten sonra: “Şuana kadar hiç kimseyle çıkmadım.” Yazdı. O an sevinçten ölebilirdim. Belli ki şimdide kimse ile çıkmıyordu ve içimden bir kez daha tam aradığım kız diye geçirdim. O gün sabahlamıştım. İki gün üst üste sabahlayarak adeta afallamıştım. Sabah okula gittim ve bu Cuma gününü ömrüm boyunca unutamayacaktım…


    BÖLÜM 19

    Cidden size tavsiyem; asla iki gün üst üste sabahlamayın, özellikle de bir kıza çıkma teklifi edecekseniz. Sabah sınıftakiler soruyorlardı; ne yaptın ettin mi çıkma teklifi bari bugün et vs… Öğleye kadar ki derslerin hepsinde hayaller kurup sıramda uyudum. Sanırsam 4. Ders idi. Taner ve Taşkın beni zorlayıp duruyorlardı. Eğer bugün çıkma teklifi etmezsem kendilerinin gidip bizzat Ceyda ile konuşacaklarını söyleyip beni tehdit ediyorlardı. Çünkü durumum için endişeleniyorlardı, artık bir an önce olsun çünkü derslerde uyuyorsun eski Cenk değilsin, eğlenceli değilsin gibisinden konuşuyorlardı. İşte bu yüzden artık bugün kesin olarak bitirmem lazımdı bu işi, hem vakit geçtikçe kızı kaçırmaktan da korkuyordum, bir de kurban bayramı tatili araya giriyordu ve ben bunu avantaj sayıyordum. Tatil öncesi son Cuma idi, evet.
    Öğle tenefüsü olmuştu Taner ve Taşkın’ı yanıma alarak bahçeye gittim ve kızlarla buluştuk. Planıma göre Taner, Derya’yı ; Taşkın ise Mine’yi alıp onlarla konuşacaklardı ve ben Ceyda ile yalnız kalacaktım. Çıkma teklifini ise yürürken yolda etmeye karar vermiştim. İlk başta havadan sudan konuştuktan sonra kızlarla okulun arka bahçesine doğru yürüdük. O an ki heyecanımı asla anlatamam. Hayatımda ilk defa bir kıza açılacaktım ve bunu yüz yüze halledecektim.

    BÖLÜM 20

    Beklenen an gelmişti. Okulun arka bahçesinde bir bankta oturduk. Taşkın Mine’ye seslenerek özel konuşucaz gibisinden bir şeyler zırvalayıp Mine’yi yanına çekmişti ve uzaklaşmaya başlamışlardı. Muhtemelen az sonra olacakları; Ceyda’ya çıkma teklifi edeceğimden bahsediyordu. Taner’de Derya ile yalnız kalmıştı ve uzaklaşmışlardı. Bankta yanımda Ceyda ile öylece duruyordum. Yalnız kalmıştık. Tam zamanıydı, heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Son bir kez kafamda bir şeyler canlandırdım. O sırada Ceyda’ya dönerek “Geçen bahsetmiştim hani zaten konuşmam lazımdı gel gidelim sana anlatacaklarım var.” Dedim. “Tamam” dedi ve kalktık. Okulun arkadaki çıkış kapısından çıktık ve yan yana yürümeye başladık. Ne söyleyeceksin? Diye sordu. Birazcık daha ilerledikten sonra artık konuya girmem gerektiğini hissettim. Ceyda’ya dönerek bir ara gözlerinin içine baktım. Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim, dedim. “dinliyorum” dedi. Ayaklarımı hissetmiyordum sanki boşlukta yürüyor gibiydiler. Zaten sabahlamanın etkisiyle sarhoş gibiydim. “Şuan söyleyeceklerimi nasıl bir gazla söylüyorum bende anlamadım” dedim. “Mesaj da atabilirdim ama düşündüm ki yüz yüze konuşmak çok daha değerli” diyerek devam ettim ve lafı uzatmak istemediğimi söyleyerek “Ceyda ben senden çok hoşlanıyorum, benimle çıkar mısın?” dedim. O anı asla unutmuyorum. Yüzüne baktığımda kıpkırmızı olmuştu. Bir süre hiç konuşmadan yürümeye devam ettik. Ceyda bana dönerek “Galiba artık cevap vermem gerekiyor” dedi. Söyleyeceklerini çok merak ediyordum ve bir yandan beraberce yan yana omuz omuza yürümeye devam ediyorduk. Çok ani olduğunu söyledi. “Cenk, okulda en çok değer verdiğim erkeksin, senin dışında da pek kimseyle konuşmadım, benim için çok değerlisin” gibisinden konuşmaya başladı. O an çok mutluydum ve gerçekten gidişat iyiydi. Galiba çıkma teklifimi kabul edecekti. İşte o an düşündükçe hala içimi yakan, kimi zaman hatırladıkça hıçkırıklara boğularak ağlayacağım şey oldu. Ceyda ağlamaya başlamıştı. Bilen bilir sevdiği kızı ağlarken görmek bir erkeğin içini ne kadar yakar. “Cenk sana gerçekten çok değer veriyorum” diyerek sözlerine devam etti. “Kırmak istediğim son kişisin, tanıdığım en iyi kalpli insanlardan birisin” dedi. O an ki ruh halimi size anlatamam. O kadar kötü olmuştum ki. Hiç bir şey hissedemiyordum. Ağlamak istedim fakat ağlayamadım. Sözlerime “Biliyorum erken oldu biraz ama gerçekten korkuyordum. Okulda gerçekten çok fazla yavşak var ve ben seni kaybetmekten korkuyorum” dedim. “Biliyorum Cenk biliyorum. Sen diğerleri gibi değilsin” dedi. “Ama ben seni hep arkadaş olarak gördüm” diyerek devam etti. Uzun bir süre sessizlik oldu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. O sırada okula yaklaşmıştık ve Ceyda beni durdurarak “ Cenk bu söyleyeceklerimi sadece Derya biliyor. Benim zaten bir sevgilim var.” Dedi. O an beynimden vurulmuşa döndüm. Hiçbir şey hissedemiyordum. Ağzımı açamıyordum ve Ceyda “Ben arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum lütfen yaşanmamış sayalım gerçekten problem değil, ben yaşanmamış sayarım; arkadaş kalabiliriz. Seni kırmak istemiyorum, biliyorum kırıldın çok özür dilerim.” Dedi. Ben “Hayır hayır problem değil yaşanmamış sayabiliriz.” Dedim. Onu kaybetmekten çok korkuyordum. O sırada okul bahçesine girmiştik ve içeriye kadar beraber yürümeye devam ettik. Sınıflarımıza ayrıldık. Sınıfa girdim. Sınıf doluydu ve yalnız kalmak istiyordum. Lavaboya gittim ve hayatımda ağlamadığım kadar ağlamaya başladım.


    BÖLÜM 21

    Taşkın ve Taner bir süre sonra koşarak lavaboya geldiler ne olduğunu sordular. Biraz biraz anlattım. Dışarı çıktık merdivenlerde oturmaya başladık. Elif geldi daha sonra yanıma neler olduğunu sordu ve anlattım. Elif de daha demin Ceyda’yı koridorda ağlarken gördüğünü söyledi. Sonra şu sevgili olayını konuştuk. Neden insan bir gün; Şuana kadar hiç sevgilim olmadı yazıp ertesi gün sevgilisi olduğunu söyler. Kafayı yiyecektim, benden o kadar mı tiksiniyordu ki kesin bir şekilde benden kurtulmak için sevgilisi olduğunu söylemişti. Elif gidip konuşmamı ister misin? Diye sordu. Ne konuşacaksın ki boşver diyerek tekrar lavaboya gittim ve yalnız kalmak istediğimi söyledim. Cidden normalde pek ağlamam hatta duygusal değilimdir ama o an kendimi tutamıyordum. O sırada Elif erkekler tuvaletine girerek “Cenk hadi ne olur üzülme gel çıkalım” dedi. Elif saçmalama niye girdin buraya hadi çık falan dedim. Gerçekten çok vefalıydı, daha sonra dışarı çıkarak Elifle konuştuk. Derste başlamak üzereydi, aslında girmeyecektim derslere ama Elif beni ikna etti ve okulda kalmaya karar verdim. Ders biyoloji idi. En arkada tekli bir sıraya oturdum ve kafamı koyup sessizce ağlamaya başladım. Alara da bizim sınıftaki kızlardan aramın iyi olduğu birisiydi. Yanıma gelmişti ve kendimi üzmemem gerektiğini söylemişti. Hadi bir kız için değmez üzülmene değiyor mu diyordu. Dediğim gibi kendimi durduramıyordum. O gün tamamen böyle saçma bi şekilde geçti. Çıkışta tören vardı ve daha sonra araya uzun bir tatil girecekti. Törende kimseyi görmek istemediğimden, törene katılmadım. Taner o akşam memleketine gidecekti ve bavul hazırlaması gerekti. Taşkınla beraber yurda geçerek bavullara yardım ettik. Bir ara ranzama uzandım ve whatsapp ı açtım. Ceyda profil fotoğrafını silmişti. Mesaj atmalı mıyım onu düşünüyordum. Bir süre sonra mesaj atmaya karar verdim. “Ceyda bugün olanlar için çok üzgünüm.” “Seni de üzdüm, yaşanmamış sayalım; özür dilerim” yazdım. Neden yaşanmamış sayalım dediğimi ise açıklayayım. Biliyorum saçma ama gerçekten onu kaybetmek istemiyordum. Arkadaş olarak devam edebilir miyiz bilmiyordum. Ceyda o sırada mesajımı gördü ve “Asıl ben özür dilerim, seni kırdım.” Dedi. Ardından “Yaşanmamış sayalım anlaştık ” yazdı. O an içten içe üzülüyordum. Bu arada Taşkın’ı annesi eve çağırdı ve bende onunla beraber kalktım. Taner akşam dokuz gibi çıkacağını söyledi, bizde önceden çıktık ve durağa doğru yürümeye başladık.


    BÖLÜM 22

    Konuşa konuşa gidiyorduk, Taşkın; Ceyda konusunu pek açmamaya dikkat ediyordu. Akşam soğuğu vardı ve otobüsün gelmesini dört gözle bekliyorduk, çok gecikmişti. Tabi ben bu arada sürekli düşünüyordum. Neden bana yalan söylemişti Ceyda. Hiç mi değerim yoktu, en azından kırmamak için uğraşabilirdi. Aslına bakarsanız zaten kırılmamı en aza indirgemek istemişti o da. Bu arada daha önce eklemeyi unuttuğum bir detayı anlatmak istiyorum. Evet, bugün öğlede sonra ben sıramda oturuyor arkada geberiyorken Taşkın ve Taner benimle ilgilenmemişlerdi ve köşede ön kamera ile fotoğraf çekiyorlardı. Bu da baya bir koymuştu… Bunu da düşünüyordum. Ben bunları düşünürken Taşkın telefonumu istedi ve verdim. Whatsapp’tan Mine ile konuşmaya başladı. Taşkın’ın paketi yoktu sanırım. Sıradan bir şekilde konuşuyorlardı. O geceyi hayal meyal hatırlıyorum zaten. Otobüsten inmiştik ve Taşkın’ı evine bırakmıştım. Telefonumu da alıp eve doğru yürümeye başladım. Yürürken aynı zamanda Mine ile mesajlaşıyordum. Olanlardan haberi vardı ve moralimi düzeltmeye çalışıyordu. Gerçekten Mine ile konuşmaya ihtiyacım varmış. Konuşurken bunu fark ettim. Az da olsa olanların etkisinden az da olsa kurtulabiliyordum. Eve girdiğimde saat 9.30 civarıydı ve teyzemlerin bizde olduklarını gördüm. Misafirliğe gelmişlerdi. Teyzemle aram çok iyidir ve arkadaş gibiyizdir. Benim bir sorunum olduğunu anlamış sanırsam ve bana “Bir şey mi oldu?” diye sormuştu. Geçiştirmiştim. Ev nihayetinde boşaldıktan sonra odama kapandım ve Mine ile konuşmaya bir süre daha devam etmiştik. Mine yatıcaktı ve iyi geceler mesajlarından sonra telefonumu bir kenara koydum. Yatıyordum fakat kafamdaki düşüncelerden dolayı uyuyamıyordum. İyi hatırlıyorum o gece gözlerim dolmuştu. Çok kötü olmuştum. Bir ara telefonumu açtım ve iki yeni mesaj geldiğini gördüm. Gelen mesajlar Ceyda’dan idi.
    “Cenk”
    “Ben yatıyorum iyi geceler
    Bende iyi geceler yazmıştım. O an anladım ki kızlar anlaşılması güç varlıklar. Beni hem istemiyor, hem de kırmak istemiyordu; arkadaş olarak görüyordu. Yarın hafta sonuydu ve ertesinde kurban bayramı vardı. Aslında bu yönden şanslıydım. 9 gün okula gitmeyecektim. Belki de biraz alışırdım bu duruma. Bunları düşünürken uyuyakalmıştım.



    BÖLÜM 23

    Sabah kalktığımda gördüğüm ilk şey Ceyda’nın günaydın mesajıydı. O an mutlu olmuştum cevap verdim. “Naber napıyosun?” Diye sordu ve “iyiyim sen” yazabildim. Neyse işte konuşmaya devam ettik ve yeni tanışan iki arkadaş gibi havadan sudan konuşmaya başladık. O haftasonu aynen bu şekilde geçti. Ben hiç mesaj atmıyordum ama o sürekli hal hatırımı soruyor ve iyi geceler günaydın mesajlarını atıyordu. Mine ile de konuşuyorduk. Koskoca tatil boyunca beni tek mutlu eden kişi oydu. Çok iyi anlaşıyorduk ve belki de o olmasa depresyona falan girebilirdim.
    Bayramdan bir gün önce yine Ceyda ile mesajlaşıyorduk ve bir çok ortak yanımız olduğunu fark ettik. Aynı dersanelerde okumuşuz ve eski evlerinin önünden günde elli defa geçiyordum, bunları konuştuk ve hiç unutmuyorum bana “ Biliyomusun Cenk biz tanışmadan önce kesin karşılaşmışızdır” demişti. Hatta bir çok ortak arkadaşımız vardı. Gerçekten tesadüfler yeterince fazlaydı. Sürekli üzülüyordum içten içe. Kızı sahiplenmiştim resmen ve aptalca olacak ama içimde hala umut vardı.



    BÖLÜM 24

    O günler sanki Ceyda ile aramızda hiç bir şey olmamış gibiydi, iki arkadaş gibi konuşuyorduk ve gerçekten garip bir olaydı. Bazı arkadaşlarım neden konuştuğumu sorup beni tersliyorlardı ve konuşmamam gerektiğini söylüyorlardı. Açıkçası zaten gurur meselesi değil ama ben hiç mesaj atmıyordum. Kız beni reddetmişti zaten ne yüzle daha konuşacaktım ki. Beni arkadaş olarak da istemiyordu belki ve ben yapışmak istemiyordum. Hep o konuşma başlatıyordu ve bende konuşuyordum. Onunla konuşmadığım zaman huzursuz oluyordum ve iyice hırçın oluyordum; inanın onunla iki kelime konuşunca dünyanın en mutlu insanı oluyordum. Günler bu şekilde geçti.

    Bayramın ilk günüydü. Sabah erkenden kalkmıştım. Namaza gidecektim ve sabahın erken saatinde bana günaydın mesajı atıp bayramımı kutlamıştı. Misafirliklerde falan da konuşuyorduk. Onunla konuşmak moralimi az da olsa düzeltiyor diyebilirim. Aynı zamanda Mine ile de konuşuyordum zaten bundan sonra en yakınlarımdan biri olacaktı. Bayram bu şekilde geçip gitti. Okulun bayram tatilinden sonraki ilk gününü çok iyi hatırlıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam ilk tenefüs Mine ve Derya’nın yanına gidecektim. Koridordaki pencereden bahçeye şöyle bir baktım Mine’ler birkaç arkadaşları ile birlikte daha bahçedeydiler. Ceyda da yanlarındaydı. Utana sıkıla Mine’nin yanına gitmeye karar verdim. Bahçeye adımımı atmıştım ve Mine’nin yanına doğru yürümüştüm. Bir kitap verecektim ve yanına vardım. O an Ceyda’nın beni görünce gittiğini fark ettim. Bir arkadaşını alarak uzaktaki bir banka oturmuştu. Yine karmakarışık düşünceler kaplamıştı beynimi. Yukarı sınıfıma çıktığımda moralim alt üst olmuştu. Tatilde gayet iyi bir şekilde konuşuyorduk ama okulda beni görünce kaçıyordu.

    BÖLÜM 25

    Cidden çok üzülmüştüm o gün ve hiç konuşmamıştık. Benimle görüşmek istemediği apaçık ortadaydı. Derin düşüncelere dalmıştım ve artık onu unutmam gerektiği kararına varmıştım. Gerçekten ölesiye değer verdiğim kişinin böyle davranması beni üzüyordu. Unutmaktan başka çaremde yoktu. Artık onu görünce selam vermeyecektim. Tanışıklığımız yokmuş sayacaktım. Bunu tabi ki istemiyordum ama başka çarem yoktu. Bu arada yeri gelmişken bahsedeyim o sıralar Ömer diye bir arkadaşımla takılıyordum ve ona her şeyimi anlatıyordum. O da benim için üzülüyordu ve Ceyda ile yakışırdınız oğlum gibisinden konuşuyordu. O sıralar zaten Taner ve Taşkın’la küs olmasam da dargındım diyebilirim. O yüzden genelde Ömer ile konuşuyordum bu tür şeyleri. Cidden moral olarak en kötü olduğum dönemlerdi bu günler. Bir akşamüzeri Mine ile konuşuyorduk ve tüm içimi henüz dökebilmiştim ona. Bilmediği detayları da anlatmıştım ona ve bana şaşkınlıkla “Gerçekten bu kadarını bilmiyordum” gibi şeyler yazıyordu. Beni teselli etmeye çalışıyordu. O günü iyi hatırlıyorum bende bir duygu patlaması olmuştu ve gerçekten ağlamadığım kadar ağlamıştım. Uyku düzenimde bozulmuştu iyice. Ama geçecekti bu günler unutacaktım elbet… Aradan bir hafta kadar geçmişti, ne konuşmuştuk ne de selamlaşmıştık. Çıkma teklifi edince rahatlarsın sonra unutur gidersin diyenlere aldanmayın o günler berbattı…
    Bir sabah okulun koridorunda yürüyordum ve yanıma gelerek bana günaydın dedi. Karşılık verdim. “Ne zamandır konuşmuyoruz” diyerek gülümsedi. Evet dedim ve gülümsedim. “Cenk konuşmuştuk bak, küs değiliz değil mi?” dedi. Yok yok hayır dedim ve bir süre daha konuştuk. Onunla konuşmayı özlemiştim. Cidden onunla konuşunca dünyanın en mutlu insanı oluyordum. Ama arkadaş olarak kalmalı mıydım? Olanları bir kenara atarak arkadaş olabilir miydik? Daha çok üzülmez miydim? Aklımda bir sürü soru vardı…



    BÖLÜM 26

    Hafta sonu eve gelmiştim. Ablamla aram iyidir ve ona Ceyda’yı anlatmıştım ve bana onunla artık konuşmamam gerektiğini söyledi. Daha doğrusu “eskisi kadar samimi olma sıradan arkadaşlarına davrandığın gibi davran” demişti. Belki o zaman kaçan kovalanır lafı gibi olabilirdi. Çoğu arkadaşımda böyle yapmıştı ve ilişkileri hep başarıyla sonuçlanmıştı. O haftadan sonra kendime söz verdim. Ceyda ile en fazla selamlaşacaktım. Zaten beni reddetmemiş miydi? Zaten öyle geliyordu ki beni kırdığını anlamıştı ve bu yüzden acımı hafifletmek için konuşuyordu. Yani bana böyle geliyordu. Daha fazla yapışmaya gerek yoktu. Eğer değer veriyorsa zaten gelip kendi konuşurdu.
    Pazar günü unutamayacağım bir olay oldu. Tanımadığım bir numara whatsapp tan bana naber yazmıştı. Profil resmine baktım ve tanımadığım bir kız olduğunu gördüm. “Merhaba ” yazdım. “iyi misin?” diye sordu ve karşılık verdikten sonra pardon numaran yok kimsin diye ekledim. “Ben Beyza” yazmıştı. Alt dönemlerden bir kızmış ve bizim okuldaymış. İyi hatırlıyorum o zamanlar profil fotoğrafım Elif’le çekildiğimiz fotoğraftı. Az sonra şu garip diyalog geçecekti.
    Beyza: Yanında ki kim, sevgilin mi?
    Ben: Hayır arkadaşım
    Beyza: Güzelmiş.
    Ben: (hemen konu değişme çabaları) Ee okula alıştın mı?
    …. Konuşma bu şekilde devam etmişti. Kızla konuşmak istemiyordum hiç. İnanılmaz derecede itici bir tipti ve direk bana yazmaya çalıştığı belliydi. O gün Taşkın’la buluşmuştuk ve mesajları gösterdim. “Bak ne güzel işte çık yavşaklığına hem Ceyda’yı da unutursun” dedi. Tersleyerek cevap verdim ve olmaz dedim. Asıl Taşkın’a sormam gereken bir şey vardı. Ne diyecektim kıza? Kendimden biliyorum: iyi davranıp ümit vermemeliydim ama kırmamalıydım da. Her neyse kısa kısa cevaplar vercektim ve zamanla konuşmamaya başlardık diye düşündüm. Aynen de öyle olmuştu. O hafta içi Ceyda ile hiç konuşmamıştım. Tabi ki hala çok seviyordum. Yanlış hatırlamıyorsam Çarşamba günüydü. Beyza bana mesaj atmıştı. “Ceyda ile çıkıyorsunuz sanıyordum” o an sinirlenmiştim ve “bundan sanane” yazmıştım. “Yok yanlış anlama” falan yazdı tabi ben engeli bastım buna. O haftalar zaten canımı sıkacak bir şey olacaktı…


    BÖLÜM 27

    Yasemin bizim dönemden aramın pek olmadığı kendi halinde samimi bir kız. Bir şekilde konuşma başlıyor ve bana Ceyda ile ne zamandır çıktığımızı soruyor. Yahu anlamıyordum seçerek mi gönderiyorlardı bunları. Ne yapıcaksın diye cevap vermiştim. O an sinirden boğazını sıkmak istediğim bir şey oldu.
    “Hayır yani ne bileyim eğer çıkmıyorsan kızın güzelliğine yazık etme ben birilerine ayarlıcam” demişti. Sinirden tepem öyle bir attı ki yazacağım şey belliydi. “Kimmiş lan o?” Kimse kim diye cevap verdi ve konuşma bu şekilde bitmişti. Okuldan nefret etmeye başlamıştım.


    BÖLÜM 28

    Cuma günü idi. Son dersimiz seçmeliydi. Seçmeli derslerde sınıf karma olurdu. Eda adlı pek konuşmadığım bir kız bizim sınıftaydı. Yanım şans eseri o gün boştu ve Eda gözüktü.
    Eda: Merhaba yanın boş mu?
    Ben: Evet
    Eda: Bişey sorucam? Sen metalci misin?
    Ben: (şaşırmıştım bu ne biçim soruydu lan) Evet de neden ki?
    Eda: Ben de eskiden metalciydim ama şimdi rapciyim vs vs..
    Aptalca konuşuyordu ve sıkılmıştım. Telefonumu açıp Eda ile ilgilenmemeye çalıştım ve o anda Eda “whatsapp mı kullanıyorsun numaranı versene?” dedi. Mecburen verdim ve o akşam mesaj attı.
    Ceyda’yı bu da biliyormuş Noldu çıkıyordunuz galiba yazdı. Biraz konuştuktan sonra gerçekten bana güven vermeye başladı. Ben anlatmamıştım hiçbir şeyi ama hakkımda ki her şeyi biliyordu. Şaşırmıştım. Ne tür dedikoducu bir okuldu bu. Sonra konu sevgililerden açıldı ve bana hiç öpüştün mü diye sordu. Ardından “Bak ben bunlarla öpüştüm” diyerek art arda üç beş apaçi tipli insan evladı attı. Derdi neydi lan bunun. O akşam daha fazla konuşmamıştım onunla. Yarın başıma bela olacaktı zaten…








    Bölümleri uzun tut bu ne be :D 3 bölüm demişsin 1 dakikamı almadı okumak sinirlendim şimdi :D




  • quote:

    Orijinalden alıntı: PracTicLe

    quote:

    Orijinalden alıntı: Trust666

    Beyler az sonra yazacaklarım kesinlikle CSB değildir. Yaşadıklarımı aynen yansıttım ve bölüm bölüm yayınlayacağım.
    NOT: İfşa olmamak için isimler değiştirilmiştir.

    BÖLÜM 1

    Yarın okul vardı. Koskoca tatil bitivermişti yine hemencecik. Gittiğim okulun pansiyonu da var ve ben okul yurdunda kaldığımdan dolayı Pazar günü bavullarımla gelmiş ve odama yerleşmiştim. Oda arkadaşım Taner’di. Severdim onu iyi anlaşıyorduk ve aynı sınıfta idik. Taşkın ise yurtlu olmadığına rağmen o gün bizimle kaçak kalacaktı. Çünkü en iyi üç arkadaştık ve geçen sene bizim için hiç iyi geçmemişti. Bu senenin çok daha iyi olacağı hakkında konuşuyorduk genelde yazın. Dersler olsun.. Kız meseleleri olsun. Gerçi geçen sene kızlarla falan hiç işim olmamıştı. Utangaç sayılırdım. Hatta bu liseye ilk başladığımda kimse ile düzgün arkadaşlık kuramamıştım. Herkesle yüz yüze gelmekten çekiniyordum fakat zamanla kaynaştık, alışmıştım okula. Akşam olmuştu hala sohbet ediyorduk üç arkadaş. Yazımızın nasıl geçtiğini, okula yeni gelecek kızların nasıl olduğunu merak ediyor ve konuşuyorduk. Yarın okula sabah erkenden gidelim de tanışalım diye düşünüyorduk. Bu sene sosyal anlamda da iyi olmalıydı. Şu ana kadar hiç kimseyle çıkmamıştım… Aslında asosyal de sayılmazdım. Sınıfta espriler yapar kızlarla konuşurdum fakat hiçbir zaman arkadaşlıktan öteye geçemiyordum. Aslına bakarsanız halimden memnundum denilebilirdi. Neyse işte konuştukça konuştuk ve gece hemen bitiverdi. Harikaydı… Okulun ilk günüydü ve biz sabahlamıştık. Saat beş civarıydı yanılmıyorsam ve giyinmiştik. Üçümüzde şıktık ve yakışıklı sayılırdık. Çanta falan almadık zaten ve saat yedi gibi dışarı çıktık. İnanılmaz ayaz vardı dışarıda. Sabah ayazı… üşümüştük. Gece konuştuğumuz gibi yapacaktık. Okulumuz lüks bir semtte idi ve hayatın pahalı olduğu bir yerdi burası. Gidip bir kafeye oturduk. Poğaçalarımızı ve çaylarımızı söyledik yukarı kata çıktık ve masamıza oturduk. Yemeğimiz ve sohbetimiz bittiğinde okulun başlamasına yaklaşık kırk dakika kaldığını gördük ve okula doğru yol almamız gerektiğini düşünerek oradan ayrıldık…

    BÖLÜM 2

    Aslına bakarsanız özlemiştim okulu. Sınıfımızı bulduk ve içeri girdik, kimsecikler yoktu. Törene yaklaşık yarım saat vardı. Arkadaşlarımız yavaş yavaş geliyorlardı. Oturup hepsiyle muhabbet ediyorduk. Özlemiştim onları. Bana çok değiştiğimi söylüyorlardı ve yakışıklı olmuşsun diyorlardı. O zamanlar bide saçlarım uzundu ve hoş gözüktüklerini sanıyorum. Biz böyle konuşurken tören saati geldi çatmıştı. Müdür bey konferans salonunda toplanmamızı istemişti ve konferans salonuna doğru yol aldık. Arka koltuklara dizilmiştik sınıf olarak. Ben heyecanlanmıştım yeni insanları görünce. Doğal olarak kimler yeni gelmiş görmek istiyordum ve bakıyordum. O an beş sıra önümde oturan bir kız gördüm. Saçları sapsarıydı. Boya gibiydi ama değildi. Kızın türk olmadığını sanmıştım. Daha yüzünü bile görmemiştim ama dikkatimi oldukça çekmişti. O sırada yana doğru döndü ve yüzünü gördüm. Çok güzeldi. Saçlarını ilginç bir topuz yapmıştı ve saçları altından daha parlaktı. Yüzü bembeyazdı. Yanımda Taner ve Taşkın vardı. Onlara hemen kızı göstermiştim. Olum nerden kestin onu beş sıra önümüzde gibisinden takılmaya başladılar. Konuşma bitmişti aklım hep o kızdaydı. Çıkışta onu hemen yanımda gördüm ve o an kalbim yerinden çıkıcaktı. Kızın masmavi gözleri vardı ve ben o an sanırım aşık olmuştum. Biliyorum saçma gelicek bende inanmazdım ilk görüşte aşka ama kalbim durucaktı neredeyse. O an kızın yanından geçerken nasıl cooldum anlatamam. Baya kasmıştım kendimi ve aldırmayarak önunden geçerek Tanerlerle beraber sınıfa çıktık. Gün boyunca hep onu düşündüm. Akşam yurda gidince sınıfımızın whatsapp grubunda kızdan bahsettim birazcık. Elif bizim sınıfta samimi arkadaşlarımdan ve bana “Sen Ceyda’dan mı bahsediyosun” diye sordu ve evet galiba dedim. Tanıştıklarını söylediler ve yarın beni tanıştıracağını söyledi. Heyecanlanmıştım ama o an pek ciddiye almamıştım. İnanmıyordum tanışacağıma. Ben kimdim ki bir kızla tanışacaktım. Hep uzaktan severdim… Akşam ranzamda bunları düşünürken uyuyakalmıştım.

    BÖLÜM 3

    Sabah her zamanki gibi yine uyanamamıştım kendi alarmıma ve Taner beni kaldırmıştı. Sabah heyecanlıydım ki bu yüzden olsa gerek hemen ayılıvermiştim. Giyimime önem veriyordum artık. Yani o günden itibaren başlamıştım. Ayna karşısında gömleğimin sondan önceki düğmesinide iliklediğimde kendi kendime söylendim. Baya tarz olmuştum. Saçlarımıda ellerimle gelişigüzel yaptım ve yurdun yemekhanesine Taner ile beraber kahvaltı yapmak için indik.
    Okula doğtu yürüyorduk. Zaten pansiyon ile yan yana sayılırlardı. Dört beş dakika içinde okuldaydık. Heyecanla etrafıma bakındım ama onu göremedim. Sınıfa çıktım. Derslerde yavaştan işlenmeye başlamıştı. Çok iyi hatırlıyorum ilk ders kimya idi. Hoca hemen başlamıştı derse ve defter tutturuyordu. Tabi kimin umrunda! Ben ise açmış en arka sayfayı onun ismini yüzlerce kez yazmakla meşguldüm. Bu halimi gören Taşkın “Sende amma taktın kafayı daha bir kere gördün” gibisinden bana takıldı. Elif yanıma geldi ve hazırlan kantine inelim tenefuste dediğinde heyecandan ölücektim. Hemen tuvalete gittim ve ayna karşısında kendimle ilgilendim. Merdivenden inerken kalbimi elife tutturdum ve kalbim nasıl atıyor baksana dedim. “ ay yerim ya çok heyecanlanmışsın” dedi. Kantine gelmiştik. Ceyda burada değildi. Elif bana sınıfını bildiğini söyledi ve beni kolumdan tutarak sınıflarına götürdü.

    BÖLÜM 4

    Evet işte oradaydı en arkada usul usul oturuyordu. Yanına doğru yürüdük. Bir defter açmıştı ve melek tarzı bir şey çizmişti. O an aklıma kendim geldim, bende resim çizerdim derslerde. Elif “ Merhaba Ceydacım nasılsın” dedi. O an hayatımda duyduğum en güzel, en nazik sesi duydum. İçim nasıl tuhaf oldu anlatamam.. “İyiyim sen nasılsın” dedi. Elif iyiyim dedikten sonra “Nasılsın okula alışabildin mi gibi saçma bir soru sordu. Daha sonra beni göstererek “ Bak bu da Cenk “ dedi. Elimi uzattım ve tokalaştık. Memnun olduğunu söyledi ve Elif bizi alarak kantine gidelim hadi dedi. Ceydanın yanında bir de arkadaşı vardı. Dilara. Onunla da tanıştık ve dördümüz bir masaya geçtik. O an utandığım ve sıkıldığım için yüzüne bakamıyordum ama bana verilen tavsiyeler aklıma geldikçe kafamı istemeyerek kaldırıp gözüne bakıyordum. Normal bir şekilde konuştuk ve masadan kalktığımızda Elif, Ceyda’ya seslenerek “ canım telefon numaran bende varmıydı” dedi. “Ha yoktu galiba hemen vereyim” dedi. Sınıfa çıktık. Rüyada gibiydim. Sesi beni o kadar etkilemişti ki aklımdan çıkamadı. O kadar nazik ve kibar biriydi ki konuşmalarına çok dikkat ederek konuşuyor ve asla argo kullanmıyordu. Tam aradığım insandı. Aslında fena konuşmamıştım. Yani en azından benim gibi utangaç biri o sırada iyi konuştu denilebilirdi. Dersler umrumda değildi ve aklımda olan tek şey Ceyda idi. O sırada aklıma numarasının bende olmadığı ve bir daha ne şekilde konuşmamız gerektiğini bilmediğim geldi.

    BÖLÜM 5

    Tuğba da bizim sınıftaydı ve benden sonra Elif laf olsun diye Ceyda ile onu da tanıştırmış. Konuşmuşlar kaynaşmışlar ve Tuğba bana sürekli “ çok iyi biri, kibar” gibi söylemlerde bulunuyordu. Çok saf ve temiz biriydi gerçektende. Tuğba’nın da kanı kaynamış gibi gözüküyordu. Sanırım çıkış saatlerine yaklaşmıştık ve Elif yanıma geldi. Cenk bak akşam ne yapalım diyerek söze başladı. Anlattıklarını dikkatle dinliyordum. Akşam whatsapp ta Dilara, Ceyda, Tuğba ve kendisinin olduğu bir grup kuracaktı ve okul hakkında konuşacaklarını, havadan sudan bahsedeceklerini söyledi. Daha sonrada beni gruba dahil edeceklerdi. Okul bitmişti. Taşkın, Taner ile benim yanıma geldi ve istersek onlarda yatılı kalabileceğimizi söyledi. Bizde kabul ettik ve Taşkınların evinin yolunu tuttuk. Aklımda tabi yine hep Ceyda vardı ve akşamki grubu düşünüyordum. Elif’i bol bol tembihledim. İlk önce kendi aranızda konuşun, konuyu çaktırmadan benden açın, belki o zaman alırsınız gruba demiştim. Saat akşam sekiz civarıydı. Telefon sürekli elimdeydi. Taner ve Taşkın içeride Fifa oynarken ben dünyadan kopmuştum. Nihayet gruba katıldığımı yazan bildirim gözüktü. Elif’e ne konuştuklarını sordum ve bana ekran alıntısını gönderdi. Grubun son mesajları şöyle idi:

    Elif: Bugünde Cenk ile pek konuşamadık
    Tuğba: Haa Cenk demişken alalım mı gruba? Çok iyidir ya
    Elif: Tamam dur alayım hem o da okuldan bahseder size…


    BÖLÜM 6


    Ellerim titremeye başlamıştı ve ne yazacağımı bilmiyordum. Nihayetinde “ herkese merhaba” yazabildim. Herkes karşılık verdi ve konuştukça konu açıldı. Dilara’nın pek sesi soluğu çıkmıyordu grupta. Dört kişi konuşuyorduk. Zamanla Tuğba ve Elif bilerek yazmamaya başladılar ve böylece Ceyda ile yalnız ikimiz konuşuyorduk. Bu tanışmam için iyi bir fırsattı ve birbirimizi daha iyi tanıdık. Sonunda Elif’e mesaj attım ve artık bir şeyler yazmaları gerektiğini hatırlattım. Birkaç saat sonra herkes iyi geceler mesajı attı ve Elif bana “Bak gördün mü çok iyi konuştunuz” dedi. Her şey için Tuğba ve Elif’e teşekkür ettim. Sayelerinde tanışmıştık.. Taner ve Taşkın’ ın yanına gittim. Biraz beraber vakit geçirdikten sonra salona üç kişi kurulup harika bir şekilde yattık. O gece onu düşünmekten uykum kaçmıştı. Birkaç saat sonra gün ağaracaktı. Uyumak için kendimi zorladım ve uzun bir süredir rüya görmeyen ben, o gece rüyamda onu gördüm. Bu gece rüyalar görmeye başladığım zaman diliminin başlangıcıydı.


    BÖLÜM 7

    Sabah erkende Taşkın’ın annesi bizi kaldırdı, üçümüzde uyandık. O gece sadece iki üç saat uyuyabilmiştim. Henüz çok erkendi ama annesi bize kahvaltı hazırladığını söyledi ve mutfağa gittik.
    Evden çıktığımızda yine bir sabah ayazı ile karşı karşıyaydık. Üç arkadaş konuşa konuşa durağa gittik ve dolmuş beklemeye koyulduk.
    Dolmuştan indiğimizde derslerin başlamasına yarım saat kadar vardı ve okula doğru yürüdük. Okul sessizdi, aklıma o an yine Ceyda geldi. Acaba bugün okulda yüz yüze konuşur muyduk? Ne konuşacaktık? Aklımda bunlar varken sınıfa çıkmıştım. Arkaya tek kişilik sırama geçtim ve kafamı koyarak hayallere daldım. Öğretmenin geldiğini anlamam baya geç sürmüştü. Kafamı kaldırdığımda dersin ortasındaydık. Bu olaylara zamanla alışacaktım, okul ve ders hayatımın düzeni bozulmaya başlamıştı. Tenefüs olduğunda onu görebilme umuduyla kantine doğru indim…


    BÖLÜM 8

    Kantin sırasındaydı. Onu hemen görmüştüm. Kalp atışlarımın hızlandığını hissettim. Yavaşça ilerleyerek yanına vardım ve “günaydın” dedim. Bana döndü ve “günaydın” dedi. O an içimde tarifsiz bir mutluluk vardı. Çok geçmeden bir şeyler söylemem gerektiğini hatırladım ve hangi dersten çıktıklarını sordum. İngilizce olduğunu söyledi ve ben de bizimkinin matematik olduğunu söyledim. Daha sonra iyi dersler diyerek gülümsedim ve o da aynısını yaptı. Yukarı sınıfa çıktım ve yüzüm değişik bir ifade almıştı. Saf saf etrafa gülümsüyordum. Yavaş adımlarla sınıfa girdim ve sırama geçtim. Amele sümüğü gibi etrafa sırıtıyordum. Tarifsiz duygularla öylece duruyordum. Onunla konuştuğumda mutlu ve huzurlu olduğumu anlamıştım.


    BÖLÜM 9

    Ders başlamıştı ama ben yine kafam masada aklım sadece Ceyda’da, gözlerim kapalı bir şekilde hayallere dalmıştım. Bana “günaydın” deyişini zihnimde canlandırıyordum. Deniz mavisi gözlerinin içine her baktığımda kayboluyordum. Sapsarı dalgalı saçlarını okşamak için her şeyimden vazgeçerdim. Bir taraftan da onu düşünürken sürekli içimde bir hüzün oluyordu. Zaten dikkat eksikliği olan biriyim ve böylece derslerden ve hayattan tümüyle koptum. Aklımda sürekli o vardı. Okul yine bitmişti. Taner ile birlikte yurda geçtik. Odamızı biraz toparladıktan sonra akşam yemeği saatine kadar uzandık ranzalarımıza. Telefonda oyalanıyordum, yemeğe iniyor ve tekrar yatıyordum. İki gün daha aynen bu şekilde bomboş geçti. Ertesi gün uyandığımda üstüme başıma özen göstererek hazırlanmıştım. Okula gittim, o gün alt dönemlerin kur sınavı vardı; sınıflar seviyelere göre ayrılacaktı. Okula erken geçmiştik ve kapıda sınava gireceklerin hangi sınıflarda gireceği bir liste asılmıştı. Herkesten önce ben incelemiştim listeyi ve Ceyda’nın ismini hemen buluvermiştim. İlk tenefüste onu kantinde gördüm ve sınavında başarılar diledikten sonra sınıfıma çıktım. Biz dersteyken o sınavdaydı. Okulun sonlarına doğru sınav sonuçlarının açıklandığı liste girişteki panoya asılmıştı. Çok iyi hatırlıyorum herkesten önce ben bakmıştım ve 52 aldığını görmüştüm. Fena bir not sayılmazdı ve üst kura girmişti. Dilara ve Ceyda’nın listeye bakmak için yürüdüklerini gördüm. Dilara daha yüksek almıştı ve sınıfları ayrılmıştı. Yanlarına giderek nasıl geçtiğini sordum. Sınavın çok zor olduğunu ama genel olarak iyi geçtiğini söylediler. Konuşurken gözlerinin içine bakmaya özen gösteriyordum. Heyecandan ölmek üzereydim ama belli etmemeye çalışıyordum. Biraz daha havadan sudan konuştuktan sonra ayrıldık. Gün geçtikçe fark ediyordum, gittikçe ona daha çok bağlanıyordum.

    BÖLÜM 10

    Okulun ilk haftası böyle geçivermişti. Hafta sonları evci çıkıyordum. Aslında yurtta kalmamın nedeni sözde; gidiş gelişin zor olması ve Taner ile beraber daha çok çalışacağımı düşünmemdi. Aslında kalmamın nedeni ise Taner’i odada tek bırakmamak istememdi. O farklı bir şehirden geliyordu ve ona sosyal anlamda da yardımcı olmam gerekiyordu. Taşkın da bizimle birlikte yurtta kalmayı çok istiyordu fakat babası bu işe bir türlü sıcak bakmıyordu. Taşkınların evi ile bizim evimiz aynı mahalledeydi zaten, arabayla en geç yarım saate okulda oluyordum. Her neyse Cuma günleri Taşkınla birlikte gidiyorduk. Hafta sonu aklımda yine hep Ceyda vardı ve annemler bende bir gariplik olduğunu sezmişlerdi fakat üstünde durmadılar. Kendimde fark etmiştim, gerçekten gariptim. Elif sürekli bana mesaj atıyordu ve bana moral veriyordu.” Kız çok saf ve iyi biri baksana senden başka hiçbir erkekle de konuşmuyor zaten. Bence sizin iş olacak “ diyordu. Hatta bir keresinde “Ceyda’nın sana nasıl baktığını gördüm kesinlikle sana karşı bir şeyler hissediyor” demişti.
    İçimdeki sevinci tarif edemem, gerçekten öyle bir şey varsa ki ben kesinlikle onunla ciddi düşünüyordum; hayatımda ilk defa bu kadar mutlu olacaktım. Hayatımda en çok istediğim şeydi onun da bana karşı hislerinin boş olmaması…

    BÖLÜM 11

    Hafta sonu tüm hızıyla geçmişti. Ben ki okuldan ve derslerden nefret eden bir insan, sırf onu görebilmek için okula istekle gidiyordum. Pazartesi erkenden kalktım ve sabah Taşkınla buluştuk. Beraber dolmuşa binerek okula vardık. O an Ceyda’yı gördüm. Servisinden inmişti ve sınıfına doğru yürüyordu. Beni görmedi ki; zaten onu arkadan görmüştüm, somurtarak sınıfa çıktım. Onunla konuşamayınca delirecek gibi oluyordum, içimde fırtınalar kopuyordu. Huysuzlanmıştım sabah sabah ortada bir şey yokken. Yanlış hatırlamıyorsam o gün konuşmamıştık. Okul bittiğinde Taşkın yurda gelmek istediğini söyledi ve bizde kabul ettik.(Eğer yakalanma gibi bir durum olursa olan Taner ile bana olacaktı.) Akşam Elif ve Tuğba ile konuşuyordum ve hadi mesaj at dediler. Ben utana sıkıla tamam dedim ve ilk defa özelden mesaj atacaktım. Taner ve Taşkın da bana gazı verdiler. Acaba numaramı eklemiş midir? Diye düşündüm. Uzun bir düşünme payından sonra sonunda “Ceyda naber” yazdım. “İyi Cenk senden” yazdı ve o an mutlu oldum. Numaramı eklemişti. Ama o sırada kitlenmiştim. Ne yazacağımı bilemedim. Taşkın devreye girdi ve bana biraz akıl vererek konuşmama yardımcı oldu. Bir iki saate yakın havadan sudan bahsettik ve sonunda birbirimize iyi geceler mesajı atarak günümüzü noktaladık. O akşam içim kıpır kıpırdı. Gayet iyi konuşmuştuk. Artık yüz yüze de daha rahat konuşabilirim diye düşündüm. O akşam bunları düşünürken uyuyakalmıştım ve uzun bir süre unutamayacağım bir rüya gördüm. Her taraf bembeyazdı ve yeşil bir parkta, büyükçe bir ağacın altında bir bankta Ceyda ile oturuyorduk. İkimizde birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. “Seni seviyorum” diyordum ve saçlarını okşuyordum.


    BÖLÜM 12

    Sabah uyandığımda hala rüyanın etkisindeydim. Etrafa boş boş bakıyor ve sırıtıyordum. Kahvaltıdan hemen sonra Taner ile beraber okula gittik. Sabah Ceyda’yı gördüm ve bana günaydın dedi. Heyecanlanmıştım ve kekeleyerek “gü-günaydın” dedim. Birbirimize iyi dersler diyerek sınıflarımıza doğru yol aldık. Elif sınıftaydı ve bana dün akşam Ceyda ile neler konuştuğumuzu görmek istediğini söyledi. Mesajlarımızı okuttum ve Elif: “Abi galiba olacak sizin iş” dedi. Çok mutluydum. Sırama geçtim ve kafamı koyarak yeniden hayallere daldım. Ders başlamıştı ve Taner beni uyandırarak artık dersleri dinlemem için beni uyardı. “ Bu kadar taktığın yeter oğlum bu sene de kalacaksın” dedi. Ben ise pek aldırmamıştım. Geçen sene bütünleme ile geçmiştim. Normalde zeki bir öğrenciyimdir fakat geçen sene bazı özel nedenler yüzünden böyle olmuştu. Bu sene kendimi toparlamam gerekiyordu. O güne kadar başıma gelen en güzel şey, okul hayatımı mahvedecekti…



    BÖLÜM 13

    İki hafta geçmişti okulun ilk gününden bu yana. Nasıl geçtiğini pek de anlayamamıştım. Hafta sonu evdeydim ve Ceyda ile hafta sonu da konuşmuştuk. Pazartesi sabahı erken uyandım ve şık bir şekilde giyindikten sonra evden çıktım. Taşkın ile buluştuk ve beraber okula gitmeden önce bir pastaneye girdik. Çay ve poğaça söylemiştik. Güzel bir kahvaltının ardından okula gitmek için durağa doğru yol aldık. O gün çok hızlı geçmişti ve gün boyunca Ceyda ile konuşmamıştım.
    Alt dönemlerimiz bizden bir saat önce çıkıyorlardı ve Ceyda servis bekliyordu. Servisler ortak olduğu için, tüm okulun dağılmasını bekliyorlardı ve yine öyle bir gün Ceyda, yanında tanımadığım iki kız arkadaşı ile birlikte bahçede ki tribünlerde oturuyorlardı. Biz ise tenefüsteydik ve bir şeyler almak için Taşkın ve Taner ile birlikte beraber kantine inmiştik. Taşkın bir ara tuvalete gideceğim diyerek yanımızdan kaybolmuştu ve ortalıkta gözükmüyordu. Taşkın çok eğlenceli ve deli dolu bir çocuktur. Az sonra fark ettiğimde elinde bir kağıt, Ceydaların yanında ayakta dikilmiş bir şeyler zırvalıyordu. Taner ile yanlarına gittik ve Taşkın’a kağıdın ne olduğunu sordum. “Lütfen tuvalet kapılarını kapatınız” yazan bir kağıt ile kızlara bir şeyler zırvalıyordu. Anlaşılan Taşkın yine formundaydı ve onları güldürmeye başlamıştı. Dersimiz başlayana kadar hep beraber oturduk ve konuşmaya başladık. Mine ve Derya idi diğer arkadaşlarının ismi. Derya, Taner ile hemşeri çıkmıştı ve bir sürü ortak tanıdıkları çıktı. Taşkın Ceyda’ ya dönerek “ senin adın ne sarı kız” demişti.(bilmesine rağmen) Ceyda sessiz bir şekilde ismini söylemişti. Mine ise çok tatlı bir kızdı ve onunla da tanıştıktan sonra havadan sudan konuşmaya başlamıştık. Taşkın çok iyi bir dosttu. Benim daha iyi muhabbet kurabilmem için gidip kızlarla kaynaşmıştı. Koyu bir sohbetin ardından bizim derse gitmemiz gerekiyor diyerek yanlarından ayrıldık ve okula girdik.

    BÖLÜM 14

    Ders bittikten sonra tekrar bahçeye inerek yanlarına gittik ve azıcık daha sohbet ederek servislerine uğurladık. Ceyda, Taner ile Taşkın ile pek muhatap olmuyordu, daha çok benimle konuşuyordu. Belki de beni tanıdığı ve utangaç olması yüzünden böyleydi. O hafta boyunca her gün aynı şeyi tekrarladık. Çıkışta hep aynı yere oturur olmuşlardı ve biz de gidip konuşuyorduk. Alışkanlık haline geldi diyebilirdik. Böylece her geçen gün Ceyda’ya daha çok bağlanıyordum ve onu daha yakından tanıyordum. Çoğu konuda konuşmaya başlamıştık, izlediğimiz ortak filmler hakkında da konuşuyorduk. O akşam yurtta bir odada toplanmış ve arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Üst dönemden biri de vardı. Konu birden bana geldi ve bana “Sarı kızla ne zamandan beri çıkıyorsunuz” diye sordu. Bütün yurt bizim çıktığımızı sanıyormuş. Odada Ceydaların döneminden erkeklerde vardı ve samimi olmadığım birçok kişi. Ben ise o anda Ceyda ile eskilerden arkadaş olduğumuzu söyleyip konuyu kapatmıştım. Ulu orta konuşulmasını istemiyordum.
    O aralar kafamda ise sürekli nasıl çıkma teklifi edeceğim sorusu vardı…

    BÖLÜM 15

    Yanlış hatırlamıyorsam Cuma günü idi. Yine okul çıkışında beraber oturuyorduk ve konu Ceyda’nın telefonundan açılmıştı. Telefonundan şikayetçiydi ve yakınıyordu. O sıra “Telefonunun markası ne ki?” diye soracaktım. Hayatımda en utandığım anlardan birisi gerçekleşti o sıra. Ne alakaysa birden “Gözlerin” diyip kalıverdim. Sonradan bi şekilde toplamıştım ama aptal değilse o sırada bir şeyler anlamıştır diye düşünüyordum. Taner ise beni sakinleştiriyordu. “Zaten eninde sonunda öğrenmeyecek mi?” diyordu. Bende hak vermiştim kendimi boş yere sıkmaya gerek yoktu.
    Hafta sonu Taşkın ile beraberdik. İyi hatırlıyorum whatsapp profil fotoğrafımı küçüklük resmim yapmıştım ve Ceyda bana asla unutamayacağım mesajı atmıştı. Ne kadar tatlıymışsın tipe bak gülüşün hiç değişmemiş… gibisinden, sonra kendi fotoğraflarını atmıştı ve uzun bir süre sohbet etmiştik. En iyi günlerimden biriydi. Çocuklar gibi mutlu oluyordum onunla konuşunca. Vaktin yaklaştığını sezmeye başlamıştım. Ceyda bana çok iyi davranıyordu ve artık hamlemi yapmamı bekliyor gibiydi.



    BÖLÜM 16

    Bu haftalar gayet iyi geçiyordu. Çok iyi anlaşıyorduk ve sık sık mesaj da atıyordu bana Ceyda. Gerçekten bana karşı boş olmadığını zannediyordum. Arkadaşça bir yaklaşım yapmamıştım zaten ki, o da bana hiç arkadaş gibi davranmıyordu. Belki de bana böyle geliyordu bilemiyorum. İnanın kız aklımdan bir dakika bile çıkmıyordu. Uyumadan önce de onu düşünüyordum. Rüyalarımda bile sürekli onu görüyordum. Taşkın ise sürekli çıkma teklifi edip kurtulmam gerektiğini söylüyordu. Evet bu hafta bitirecektim bu işi. Okullar açılalı tam bir ay olacaktı. 3 hafta geride kalmıştı. Pazartesi günü sabah sınıfa girdiğimde sınıftaki arkadaşlarımdan Beyza yanıma geldi ve bu sabah Ceyda ile konuştum falan filan dedi. Aynı servistelermiş. Beyza’nın duyduğuna göre Seyid adında biri (Beyza ile tanışıyorlarmış) kendisine Ceyda çok tatlı değil mi? Gibi şeyler söylemiş ve Beyza o kızdan uzak durması gerektiğini söylemiş. Bide bu Seyid benimde üst dönemim. Lise 3 kendisi. Zaten yavşaklığıyla tanınır okulda. İlk tenefüs kantine indim ve o an Seyid ile Ceyda’yı aynı masada gördüm. Ceyda’nın arkadaşları da vardı masada bu Seyid’in sonradan geldiği belliydi. Seyid Ceyda’nın içine düşecek gibi bakıyordu. O an sinirden elim ayağım titredi ve hemen orayı terk ederek tuvalete kapandım. Ağlıyordum. Sinirden mi yoksa Ceyda’dan dolayı mı bilmiyordum ama deliler gibi ağlıyor ve duvarları yumrukluyordum. O gün moralim iğrençti. Son derse girmeden önce dışarı doğru baktım ve alt dönemden Orhan’ı tribünlerde gördüm. Bunlarla güle oynaya konuşuyordu. Bahçeye bir çıktım ve onlara gözüktüm. Sonra içeri girdim. Neden gelmedin gibisinden mesaj attı arkadaşları ve geçiştirdim. Gerçekten moral olarak bitmiştim o an. Kızın taliplisi çoktu belli ki. Bi an önce çıkma teklifi etmem gerekiyor diye düşündüm.

    BÖLÜM 17

    Salı günü öğlen Ceyda, Mine ve Derya’yı kantinde gördüm ve onları okulun yanındaki pastaneye davet ettim. Gelin bugün buradan yiyelim dedim ve uzun uğraşlarım sonucu kabul ettiler. Taner ile aram çok açılmıştı o aralar. Neymiş efendim o reddedildiğinde ben ilgilenmemişim onunla vs. artık benimle konuşmuyordu ve öğlen gelmemişti yanımıza. Taşkın ve ben Ceyda ve arkadaşlarını alarak yol aldık. Asıl amacım Ceyda’nın ayağını alıştırmaktı. Malum çıkma teklifi edecektim ve okul içinde böyle bir şey olmazdı. Çarşamba günü tüm hızıyla geçti ve akşam Taşkın yurtta kaldı.
    Çıkma teklifi edecektim ve tüm akşam bunun hakkında konuştuk. Taşkın bir ara telefonumu benden izinsiz alarak Ceyda’ya “Yarın konuşabilir miyiz” diye mesaj attı. Ben ilk başta kızdım fakat sonra Taşkın’a güvenerek devamını getirmesini istedim.
    Diyalog aynen şu şekildeydi:
    - BEN: Yarın öğlen seninle bir konuşabilir miyiz’
    - CEYDA: Olur tabii.
    - CEYDA: Bir sorun yok değil mi?
    - BEN: Hayır hayır
    - CEYDA: Tamam o zaman
    - BEN: şimdi yatıyorum ben iyi geceler.
    Fena sayılmazdı. O akşam Taşkın benimle öyle bir konuştu ki rahat dört saat dinledim onu. Bana bir ilişki nasıl olmalı anlattı. “Ceyda çok saf bir kız belki de bir ilişkiye hazır değildir. Belki de sen onunla çıkacaksın ama kızı soğutacaksın, çok hassas işler bunlar” gibisinden şuan tam hatırlayamadığım güzel bir konuşma yapmıştı. Ve son olarak beni umudumu yüksek tutmamam için uyardı ve Taner’i göstererek:
    “bak bu çocuk çok emindi ama ne olacağı belli olmuyor, daha çok üzülürsün” demişti. O gün sabahlamıştık. Perşembe sabahı çok heyecanlıydım. Okula girdiğimde gördüğüm ilk yüz Ceyda’nın ki idi. Selamlaşarak sınıflarımıza ayrıldık.Öğlen tenefüsünde bitirecektim bu işi.


    BÖLÜM 18

    Ders falan dinleyemedim doğal olarak, aklımı hiç bir şeye veremedim. Öğlen Ceyda’ya söyleyeceklerimi planlıyordum kafamda sürekli. Öğlen tenefüsü geldi çattı. Taşkın’ı yanıma alarak kantine doğru heyecanlı adımlarla ilerledim. Ceyda’yı gördüm. Yanında Derya ve Mine vardı. Onları pastaneye çağırdık. Beraberce yürüyorduk. Daha sonra Ceyda’ya çıkma teklifini yolda edeceğim aklıma geldi çünkü bizim okulun nerdeyse tamamı pastanede idi ve ortamın sessiz sakin bir yer olması daha iyi olurdu. Onlara yürümek istediğimi söyledim. Baya bir ısrardan sonra kabul ettiler ve villaların olduğu sessiz yolda beş kişi yürümeye başladık. Bir türlü yalnız kalmaya fırsat olmuyordu, Taşkın ile sürekli işaretleşiyorduk. Bu arada Ceyda villanın birinin bahçesinde yavru golden cins köpek görmüştü ve yanına gidip sevmeye başlamıştı. Aşırı tatlı bir şeydi. Ceyda aşırı denilebilecek şekilde hayvanseverdi zaten. Golden, Ceyda’yı sevmişe benziyordu. Ceyda sürekli başını okşuyordu köpek ise bir süre sonra Ceyda’nın elini yalamaya başlamıştı. Orada baya vakit geçirdikten sonra okula doğru yürümeye başladık. Taşkın bir ara beni yanına alarak “hadi artık ben Derya ile Mineyi alayım yalnız bırakıyım sizi” dedi ben ise vakit kalmadı diyerek yarına ertelemeyi istedim. Ama güzel bir gündü denilebilirdi. Okul bitmişti, akşam whatsapp’ta grup kurmuştuk; Mine, Elif, Taşkın ve Ceyda vardı grupta. Bir ara Guitar Hero’ya gidelim istiyordum ve grubu bu yüzden açmıştım. Ceyda pek sıcak bakmadı servisli idi zaten evine yetişemezdi. Neyse baya konuştuk ve Taşkın konuyu sevgililerden açtı. “Hadi herkes şimdiye kadar kaç kişiyle çıktığını yazsın” gibi bir şey yazmıştı. Elif üç yazdı. Mine yalnızca bir kere demişti. Taşkın ise biraz alaya alarak ben tüm alfabeyi bitirdim demişti. O sırada tabi ki Ceyda’nın cevabını bekliyordum, biri ile çıkmadığını garantilemem de lazımdı. Ceyda hemen sonra aynen şöyle bir mesaj attı “O zaman ben bombayı patlatıyorum.” O an heyecandan ölecektim. Elifle hemen özelden konuşmaya başladık. Acaba ne yazacaktı. Biraz beklettikten sonra: “Şuana kadar hiç kimseyle çıkmadım.” Yazdı. O an sevinçten ölebilirdim. Belli ki şimdide kimse ile çıkmıyordu ve içimden bir kez daha tam aradığım kız diye geçirdim. O gün sabahlamıştım. İki gün üst üste sabahlayarak adeta afallamıştım. Sabah okula gittim ve bu Cuma gününü ömrüm boyunca unutamayacaktım…


    BÖLÜM 19

    Cidden size tavsiyem; asla iki gün üst üste sabahlamayın, özellikle de bir kıza çıkma teklifi edecekseniz. Sabah sınıftakiler soruyorlardı; ne yaptın ettin mi çıkma teklifi bari bugün et vs… Öğleye kadar ki derslerin hepsinde hayaller kurup sıramda uyudum. Sanırsam 4. Ders idi. Taner ve Taşkın beni zorlayıp duruyorlardı. Eğer bugün çıkma teklifi etmezsem kendilerinin gidip bizzat Ceyda ile konuşacaklarını söyleyip beni tehdit ediyorlardı. Çünkü durumum için endişeleniyorlardı, artık bir an önce olsun çünkü derslerde uyuyorsun eski Cenk değilsin, eğlenceli değilsin gibisinden konuşuyorlardı. İşte bu yüzden artık bugün kesin olarak bitirmem lazımdı bu işi, hem vakit geçtikçe kızı kaçırmaktan da korkuyordum, bir de kurban bayramı tatili araya giriyordu ve ben bunu avantaj sayıyordum. Tatil öncesi son Cuma idi, evet.
    Öğle tenefüsü olmuştu Taner ve Taşkın’ı yanıma alarak bahçeye gittim ve kızlarla buluştuk. Planıma göre Taner, Derya’yı ; Taşkın ise Mine’yi alıp onlarla konuşacaklardı ve ben Ceyda ile yalnız kalacaktım. Çıkma teklifini ise yürürken yolda etmeye karar vermiştim. İlk başta havadan sudan konuştuktan sonra kızlarla okulun arka bahçesine doğru yürüdük. O an ki heyecanımı asla anlatamam. Hayatımda ilk defa bir kıza açılacaktım ve bunu yüz yüze halledecektim.

    BÖLÜM 20

    Beklenen an gelmişti. Okulun arka bahçesinde bir bankta oturduk. Taşkın Mine’ye seslenerek özel konuşucaz gibisinden bir şeyler zırvalayıp Mine’yi yanına çekmişti ve uzaklaşmaya başlamışlardı. Muhtemelen az sonra olacakları; Ceyda’ya çıkma teklifi edeceğimden bahsediyordu. Taner’de Derya ile yalnız kalmıştı ve uzaklaşmışlardı. Bankta yanımda Ceyda ile öylece duruyordum. Yalnız kalmıştık. Tam zamanıydı, heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Son bir kez kafamda bir şeyler canlandırdım. O sırada Ceyda’ya dönerek “Geçen bahsetmiştim hani zaten konuşmam lazımdı gel gidelim sana anlatacaklarım var.” Dedim. “Tamam” dedi ve kalktık. Okulun arkadaki çıkış kapısından çıktık ve yan yana yürümeye başladık. Ne söyleyeceksin? Diye sordu. Birazcık daha ilerledikten sonra artık konuya girmem gerektiğini hissettim. Ceyda’ya dönerek bir ara gözlerinin içine baktım. Sana çok önemli bir şey söyleyeceğim, dedim. “dinliyorum” dedi. Ayaklarımı hissetmiyordum sanki boşlukta yürüyor gibiydiler. Zaten sabahlamanın etkisiyle sarhoş gibiydim. “Şuan söyleyeceklerimi nasıl bir gazla söylüyorum bende anlamadım” dedim. “Mesaj da atabilirdim ama düşündüm ki yüz yüze konuşmak çok daha değerli” diyerek devam ettim ve lafı uzatmak istemediğimi söyleyerek “Ceyda ben senden çok hoşlanıyorum, benimle çıkar mısın?” dedim. O anı asla unutmuyorum. Yüzüne baktığımda kıpkırmızı olmuştu. Bir süre hiç konuşmadan yürümeye devam ettik. Ceyda bana dönerek “Galiba artık cevap vermem gerekiyor” dedi. Söyleyeceklerini çok merak ediyordum ve bir yandan beraberce yan yana omuz omuza yürümeye devam ediyorduk. Çok ani olduğunu söyledi. “Cenk, okulda en çok değer verdiğim erkeksin, senin dışında da pek kimseyle konuşmadım, benim için çok değerlisin” gibisinden konuşmaya başladı. O an çok mutluydum ve gerçekten gidişat iyiydi. Galiba çıkma teklifimi kabul edecekti. İşte o an düşündükçe hala içimi yakan, kimi zaman hatırladıkça hıçkırıklara boğularak ağlayacağım şey oldu. Ceyda ağlamaya başlamıştı. Bilen bilir sevdiği kızı ağlarken görmek bir erkeğin içini ne kadar yakar. “Cenk sana gerçekten çok değer veriyorum” diyerek sözlerine devam etti. “Kırmak istediğim son kişisin, tanıdığım en iyi kalpli insanlardan birisin” dedi. O an ki ruh halimi size anlatamam. O kadar kötü olmuştum ki. Hiç bir şey hissedemiyordum. Ağlamak istedim fakat ağlayamadım. Sözlerime “Biliyorum erken oldu biraz ama gerçekten korkuyordum. Okulda gerçekten çok fazla yavşak var ve ben seni kaybetmekten korkuyorum” dedim. “Biliyorum Cenk biliyorum. Sen diğerleri gibi değilsin” dedi. “Ama ben seni hep arkadaş olarak gördüm” diyerek devam etti. Uzun bir süre sessizlik oldu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. O sırada okula yaklaşmıştık ve Ceyda beni durdurarak “ Cenk bu söyleyeceklerimi sadece Derya biliyor. Benim zaten bir sevgilim var.” Dedi. O an beynimden vurulmuşa döndüm. Hiçbir şey hissedemiyordum. Ağzımı açamıyordum ve Ceyda “Ben arkadaşlığımızın bozulmasını istemiyorum lütfen yaşanmamış sayalım gerçekten problem değil, ben yaşanmamış sayarım; arkadaş kalabiliriz. Seni kırmak istemiyorum, biliyorum kırıldın çok özür dilerim.” Dedi. Ben “Hayır hayır problem değil yaşanmamış sayabiliriz.” Dedim. Onu kaybetmekten çok korkuyordum. O sırada okul bahçesine girmiştik ve içeriye kadar beraber yürümeye devam ettik. Sınıflarımıza ayrıldık. Sınıfa girdim. Sınıf doluydu ve yalnız kalmak istiyordum. Lavaboya gittim ve hayatımda ağlamadığım kadar ağlamaya başladım.


    BÖLÜM 21

    Taşkın ve Taner bir süre sonra koşarak lavaboya geldiler ne olduğunu sordular. Biraz biraz anlattım. Dışarı çıktık merdivenlerde oturmaya başladık. Elif geldi daha sonra yanıma neler olduğunu sordu ve anlattım. Elif de daha demin Ceyda’yı koridorda ağlarken gördüğünü söyledi. Sonra şu sevgili olayını konuştuk. Neden insan bir gün; Şuana kadar hiç sevgilim olmadı yazıp ertesi gün sevgilisi olduğunu söyler. Kafayı yiyecektim, benden o kadar mı tiksiniyordu ki kesin bir şekilde benden kurtulmak için sevgilisi olduğunu söylemişti. Elif gidip konuşmamı ister misin? Diye sordu. Ne konuşacaksın ki boşver diyerek tekrar lavaboya gittim ve yalnız kalmak istediğimi söyledim. Cidden normalde pek ağlamam hatta duygusal değilimdir ama o an kendimi tutamıyordum. O sırada Elif erkekler tuvaletine girerek “Cenk hadi ne olur üzülme gel çıkalım” dedi. Elif saçmalama niye girdin buraya hadi çık falan dedim. Gerçekten çok vefalıydı, daha sonra dışarı çıkarak Elifle konuştuk. Derste başlamak üzereydi, aslında girmeyecektim derslere ama Elif beni ikna etti ve okulda kalmaya karar verdim. Ders biyoloji idi. En arkada tekli bir sıraya oturdum ve kafamı koyup sessizce ağlamaya başladım. Alara da bizim sınıftaki kızlardan aramın iyi olduğu birisiydi. Yanıma gelmişti ve kendimi üzmemem gerektiğini söylemişti. Hadi bir kız için değmez üzülmene değiyor mu diyordu. Dediğim gibi kendimi durduramıyordum. O gün tamamen böyle saçma bi şekilde geçti. Çıkışta tören vardı ve daha sonra araya uzun bir tatil girecekti. Törende kimseyi görmek istemediğimden, törene katılmadım. Taner o akşam memleketine gidecekti ve bavul hazırlaması gerekti. Taşkınla beraber yurda geçerek bavullara yardım ettik. Bir ara ranzama uzandım ve whatsapp ı açtım. Ceyda profil fotoğrafını silmişti. Mesaj atmalı mıyım onu düşünüyordum. Bir süre sonra mesaj atmaya karar verdim. “Ceyda bugün olanlar için çok üzgünüm.” “Seni de üzdüm, yaşanmamış sayalım; özür dilerim” yazdım. Neden yaşanmamış sayalım dediğimi ise açıklayayım. Biliyorum saçma ama gerçekten onu kaybetmek istemiyordum. Arkadaş olarak devam edebilir miyiz bilmiyordum. Ceyda o sırada mesajımı gördü ve “Asıl ben özür dilerim, seni kırdım.” Dedi. Ardından “Yaşanmamış sayalım anlaştık ” yazdı. O an içten içe üzülüyordum. Bu arada Taşkın’ı annesi eve çağırdı ve bende onunla beraber kalktım. Taner akşam dokuz gibi çıkacağını söyledi, bizde önceden çıktık ve durağa doğru yürümeye başladık.


    BÖLÜM 22

    Konuşa konuşa gidiyorduk, Taşkın; Ceyda konusunu pek açmamaya dikkat ediyordu. Akşam soğuğu vardı ve otobüsün gelmesini dört gözle bekliyorduk, çok gecikmişti. Tabi ben bu arada sürekli düşünüyordum. Neden bana yalan söylemişti Ceyda. Hiç mi değerim yoktu, en azından kırmamak için uğraşabilirdi. Aslına bakarsanız zaten kırılmamı en aza indirgemek istemişti o da. Bu arada daha önce eklemeyi unuttuğum bir detayı anlatmak istiyorum. Evet, bugün öğlede sonra ben sıramda oturuyor arkada geberiyorken Taşkın ve Taner benimle ilgilenmemişlerdi ve köşede ön kamera ile fotoğraf çekiyorlardı. Bu da baya bir koymuştu… Bunu da düşünüyordum. Ben bunları düşünürken Taşkın telefonumu istedi ve verdim. Whatsapp’tan Mine ile konuşmaya başladı. Taşkın’ın paketi yoktu sanırım. Sıradan bir şekilde konuşuyorlardı. O geceyi hayal meyal hatırlıyorum zaten. Otobüsten inmiştik ve Taşkın’ı evine bırakmıştım. Telefonumu da alıp eve doğru yürümeye başladım. Yürürken aynı zamanda Mine ile mesajlaşıyordum. Olanlardan haberi vardı ve moralimi düzeltmeye çalışıyordu. Gerçekten Mine ile konuşmaya ihtiyacım varmış. Konuşurken bunu fark ettim. Az da olsa olanların etkisinden az da olsa kurtulabiliyordum. Eve girdiğimde saat 9.30 civarıydı ve teyzemlerin bizde olduklarını gördüm. Misafirliğe gelmişlerdi. Teyzemle aram çok iyidir ve arkadaş gibiyizdir. Benim bir sorunum olduğunu anlamış sanırsam ve bana “Bir şey mi oldu?” diye sormuştu. Geçiştirmiştim. Ev nihayetinde boşaldıktan sonra odama kapandım ve Mine ile konuşmaya bir süre daha devam etmiştik. Mine yatıcaktı ve iyi geceler mesajlarından sonra telefonumu bir kenara koydum. Yatıyordum fakat kafamdaki düşüncelerden dolayı uyuyamıyordum. İyi hatırlıyorum o gece gözlerim dolmuştu. Çok kötü olmuştum. Bir ara telefonumu açtım ve iki yeni mesaj geldiğini gördüm. Gelen mesajlar Ceyda’dan idi.
    “Cenk”
    “Ben yatıyorum iyi geceler
    Bende iyi geceler yazmıştım. O an anladım ki kızlar anlaşılması güç varlıklar. Beni hem istemiyor, hem de kırmak istemiyordu; arkadaş olarak görüyordu. Yarın hafta sonuydu ve ertesinde kurban bayramı vardı. Aslında bu yönden şanslıydım. 9 gün okula gitmeyecektim. Belki de biraz alışırdım bu duruma. Bunları düşünürken uyuyakalmıştım.



    BÖLÜM 23

    Sabah kalktığımda gördüğüm ilk şey Ceyda’nın günaydın mesajıydı. O an mutlu olmuştum cevap verdim. “Naber napıyosun?” Diye sordu ve “iyiyim sen” yazabildim. Neyse işte konuşmaya devam ettik ve yeni tanışan iki arkadaş gibi havadan sudan konuşmaya başladık. O haftasonu aynen bu şekilde geçti. Ben hiç mesaj atmıyordum ama o sürekli hal hatırımı soruyor ve iyi geceler günaydın mesajlarını atıyordu. Mine ile de konuşuyorduk. Koskoca tatil boyunca beni tek mutlu eden kişi oydu. Çok iyi anlaşıyorduk ve belki de o olmasa depresyona falan girebilirdim.
    Bayramdan bir gün önce yine Ceyda ile mesajlaşıyorduk ve bir çok ortak yanımız olduğunu fark ettik. Aynı dersanelerde okumuşuz ve eski evlerinin önünden günde elli defa geçiyordum, bunları konuştuk ve hiç unutmuyorum bana “ Biliyomusun Cenk biz tanışmadan önce kesin karşılaşmışızdır” demişti. Hatta bir çok ortak arkadaşımız vardı. Gerçekten tesadüfler yeterince fazlaydı. Sürekli üzülüyordum içten içe. Kızı sahiplenmiştim resmen ve aptalca olacak ama içimde hala umut vardı.



    BÖLÜM 24

    O günler sanki Ceyda ile aramızda hiç bir şey olmamış gibiydi, iki arkadaş gibi konuşuyorduk ve gerçekten garip bir olaydı. Bazı arkadaşlarım neden konuştuğumu sorup beni tersliyorlardı ve konuşmamam gerektiğini söylüyorlardı. Açıkçası zaten gurur meselesi değil ama ben hiç mesaj atmıyordum. Kız beni reddetmişti zaten ne yüzle daha konuşacaktım ki. Beni arkadaş olarak da istemiyordu belki ve ben yapışmak istemiyordum. Hep o konuşma başlatıyordu ve bende konuşuyordum. Onunla konuşmadığım zaman huzursuz oluyordum ve iyice hırçın oluyordum; inanın onunla iki kelime konuşunca dünyanın en mutlu insanı oluyordum. Günler bu şekilde geçti.

    Bayramın ilk günüydü. Sabah erkenden kalkmıştım. Namaza gidecektim ve sabahın erken saatinde bana günaydın mesajı atıp bayramımı kutlamıştı. Misafirliklerde falan da konuşuyorduk. Onunla konuşmak moralimi az da olsa düzeltiyor diyebilirim. Aynı zamanda Mine ile de konuşuyordum zaten bundan sonra en yakınlarımdan biri olacaktı. Bayram bu şekilde geçip gitti. Okulun bayram tatilinden sonraki ilk gününü çok iyi hatırlıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam ilk tenefüs Mine ve Derya’nın yanına gidecektim. Koridordaki pencereden bahçeye şöyle bir baktım Mine’ler birkaç arkadaşları ile birlikte daha bahçedeydiler. Ceyda da yanlarındaydı. Utana sıkıla Mine’nin yanına gitmeye karar verdim. Bahçeye adımımı atmıştım ve Mine’nin yanına doğru yürümüştüm. Bir kitap verecektim ve yanına vardım. O an Ceyda’nın beni görünce gittiğini fark ettim. Bir arkadaşını alarak uzaktaki bir banka oturmuştu. Yine karmakarışık düşünceler kaplamıştı beynimi. Yukarı sınıfıma çıktığımda moralim alt üst olmuştu. Tatilde gayet iyi bir şekilde konuşuyorduk ama okulda beni görünce kaçıyordu.

    BÖLÜM 25

    Cidden çok üzülmüştüm o gün ve hiç konuşmamıştık. Benimle görüşmek istemediği apaçık ortadaydı. Derin düşüncelere dalmıştım ve artık onu unutmam gerektiği kararına varmıştım. Gerçekten ölesiye değer verdiğim kişinin böyle davranması beni üzüyordu. Unutmaktan başka çaremde yoktu. Artık onu görünce selam vermeyecektim. Tanışıklığımız yokmuş sayacaktım. Bunu tabi ki istemiyordum ama başka çarem yoktu. Bu arada yeri gelmişken bahsedeyim o sıralar Ömer diye bir arkadaşımla takılıyordum ve ona her şeyimi anlatıyordum. O da benim için üzülüyordu ve Ceyda ile yakışırdınız oğlum gibisinden konuşuyordu. O sıralar zaten Taner ve Taşkın’la küs olmasam da dargındım diyebilirim. O yüzden genelde Ömer ile konuşuyordum bu tür şeyleri. Cidden moral olarak en kötü olduğum dönemlerdi bu günler. Bir akşamüzeri Mine ile konuşuyorduk ve tüm içimi henüz dökebilmiştim ona. Bilmediği detayları da anlatmıştım ona ve bana şaşkınlıkla “Gerçekten bu kadarını bilmiyordum” gibi şeyler yazıyordu. Beni teselli etmeye çalışıyordu. O günü iyi hatırlıyorum bende bir duygu patlaması olmuştu ve gerçekten ağlamadığım kadar ağlamıştım. Uyku düzenimde bozulmuştu iyice. Ama geçecekti bu günler unutacaktım elbet… Aradan bir hafta kadar geçmişti, ne konuşmuştuk ne de selamlaşmıştık. Çıkma teklifi edince rahatlarsın sonra unutur gidersin diyenlere aldanmayın o günler berbattı…
    Bir sabah okulun koridorunda yürüyordum ve yanıma gelerek bana günaydın dedi. Karşılık verdim. “Ne zamandır konuşmuyoruz” diyerek gülümsedi. Evet dedim ve gülümsedim. “Cenk konuşmuştuk bak, küs değiliz değil mi?” dedi. Yok yok hayır dedim ve bir süre daha konuştuk. Onunla konuşmayı özlemiştim. Cidden onunla konuşunca dünyanın en mutlu insanı oluyordum. Ama arkadaş olarak kalmalı mıydım? Olanları bir kenara atarak arkadaş olabilir miydik? Daha çok üzülmez miydim? Aklımda bir sürü soru vardı…



    BÖLÜM 26

    Hafta sonu eve gelmiştim. Ablamla aram iyidir ve ona Ceyda’yı anlatmıştım ve bana onunla artık konuşmamam gerektiğini söyledi. Daha doğrusu “eskisi kadar samimi olma sıradan arkadaşlarına davrandığın gibi davran” demişti. Belki o zaman kaçan kovalanır lafı gibi olabilirdi. Çoğu arkadaşımda böyle yapmıştı ve ilişkileri hep başarıyla sonuçlanmıştı. O haftadan sonra kendime söz verdim. Ceyda ile en fazla selamlaşacaktım. Zaten beni reddetmemiş miydi? Zaten öyle geliyordu ki beni kırdığını anlamıştı ve bu yüzden acımı hafifletmek için konuşuyordu. Yani bana böyle geliyordu. Daha fazla yapışmaya gerek yoktu. Eğer değer veriyorsa zaten gelip kendi konuşurdu.
    Pazar günü unutamayacağım bir olay oldu. Tanımadığım bir numara whatsapp tan bana naber yazmıştı. Profil resmine baktım ve tanımadığım bir kız olduğunu gördüm. “Merhaba ” yazdım. “iyi misin?” diye sordu ve karşılık verdikten sonra pardon numaran yok kimsin diye ekledim. “Ben Beyza” yazmıştı. Alt dönemlerden bir kızmış ve bizim okuldaymış. İyi hatırlıyorum o zamanlar profil fotoğrafım Elif’le çekildiğimiz fotoğraftı. Az sonra şu garip diyalog geçecekti.
    Beyza: Yanında ki kim, sevgilin mi?
    Ben: Hayır arkadaşım
    Beyza: Güzelmiş.
    Ben: (hemen konu değişme çabaları) Ee okula alıştın mı?
    …. Konuşma bu şekilde devam etmişti. Kızla konuşmak istemiyordum hiç. İnanılmaz derecede itici bir tipti ve direk bana yazmaya çalıştığı belliydi. O gün Taşkın’la buluşmuştuk ve mesajları gösterdim. “Bak ne güzel işte çık yavşaklığına hem Ceyda’yı da unutursun” dedi. Tersleyerek cevap verdim ve olmaz dedim. Asıl Taşkın’a sormam gereken bir şey vardı. Ne diyecektim kıza? Kendimden biliyorum: iyi davranıp ümit vermemeliydim ama kırmamalıydım da. Her neyse kısa kısa cevaplar vercektim ve zamanla konuşmamaya başlardık diye düşündüm. Aynen de öyle olmuştu. O hafta içi Ceyda ile hiç konuşmamıştım. Tabi ki hala çok seviyordum. Yanlış hatırlamıyorsam Çarşamba günüydü. Beyza bana mesaj atmıştı. “Ceyda ile çıkıyorsunuz sanıyordum” o an sinirlenmiştim ve “bundan sanane” yazmıştım. “Yok yanlış anlama” falan yazdı tabi ben engeli bastım buna. O haftalar zaten canımı sıkacak bir şey olacaktı…


    BÖLÜM 27

    Yasemin bizim dönemden aramın pek olmadığı kendi halinde samimi bir kız. Bir şekilde konuşma başlıyor ve bana Ceyda ile ne zamandır çıktığımızı soruyor. Yahu anlamıyordum seçerek mi gönderiyorlardı bunları. Ne yapıcaksın diye cevap vermiştim. O an sinirden boğazını sıkmak istediğim bir şey oldu.
    “Hayır yani ne bileyim eğer çıkmıyorsan kızın güzelliğine yazık etme ben birilerine ayarlıcam” demişti. Sinirden tepem öyle bir attı ki yazacağım şey belliydi. “Kimmiş lan o?” Kimse kim diye cevap verdi ve konuşma bu şekilde bitmişti. Okuldan nefret etmeye başlamıştım.


    BÖLÜM 28

    Cuma günü idi. Son dersimiz seçmeliydi. Seçmeli derslerde sınıf karma olurdu. Eda adlı pek konuşmadığım bir kız bizim sınıftaydı. Yanım şans eseri o gün boştu ve Eda gözüktü.
    Eda: Merhaba yanın boş mu?
    Ben: Evet
    Eda: Bişey sorucam? Sen metalci misin?
    Ben: (şaşırmıştım bu ne biçim soruydu lan) Evet de neden ki?
    Eda: Ben de eskiden metalciydim ama şimdi rapciyim vs vs..
    Aptalca konuşuyordu ve sıkılmıştım. Telefonumu açıp Eda ile ilgilenmemeye çalıştım ve o anda Eda “whatsapp mı kullanıyorsun numaranı versene?” dedi. Mecburen verdim ve o akşam mesaj attı.
    Ceyda’yı bu da biliyormuş Noldu çıkıyordunuz galiba yazdı. Biraz konuştuktan sonra gerçekten bana güven vermeye başladı. Ben anlatmamıştım hiçbir şeyi ama hakkımda ki her şeyi biliyordu. Şaşırmıştım. Ne tür dedikoducu bir okuldu bu. Sonra konu sevgililerden açıldı ve bana hiç öpüştün mü diye sordu. Ardından “Bak ben bunlarla öpüştüm” diyerek art arda üç beş apaçi tipli insan evladı attı. Derdi neydi lan bunun. O akşam daha fazla konuşmamıştım onunla. Yarın başıma bela olacaktı zaten…








    Bölümleri uzun tut bu ne be :D 3 bölüm demişsin 1 dakikamı almadı okumak sinirlendim şimdi :D

    Yazmak ölüm hocam yarın daha fazla yazıcam inşallah




  • Hadi hayırlısı hadi :D Bekliyoruz
  • Trust666 kullanıcısına yanıt
    Çok yavaş yazıyorsun kopuyor hikaye. Yazdığın zamanda çok az yazıyorsun. 3 bölüm yazmışsın ama toplasan 1 bölüm etmez. Güzel giden hikayeyi batırma bari bu şekilde
  • hepsini okudum beynim döndü

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • devammmmm
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Afet-i Azam

    Çok yavaş yazıyorsun kopuyor hikaye. Yazdığın zamanda çok az yazıyorsun. 3 bölüm yazmışsın ama toplasan 1 bölüm etmez. Güzel giden hikayeyi batırma bari bu şekilde

    +sonsuz

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • günde bir 2 bölüm yayınlasan fena olmaz

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Trust666

    up

    devam etsene hocam.
  • haklısınız artık okulda yok zaten daha hızlı yazıcam ve bölümleri daha uzatıcam
  • cinli minli bişeler yoksa takip etmicem arkadaşlar bişe söyleyin
  • ZıplakAdam kullanıcısına yanıt
  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.