Şimdi Ara

STALİN: TÜRKLERİ ASYA'YA KOVACAĞIZ (5. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
109
Cevap
1
Favori
7.836
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA

    Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!


    benim soyca çeçen olduğumu da göz önüne alarak şöyle birşey sormak istiyorum ; don kazakları ve bir grup kazak türkü dışında nazilere yardımda bulunan on tane kırım türkü veya çeçen ismi sayabilir misiniz? nazilerle ilgili hiçbir kitapta ve hatta kavgam da böyle bir ifadeden söz edilmemektedir. ayrıca sürgün 1944'te yapılmıştır yani nazilerin savaşı kaybetmesine günler kala!!! köhnemiş komünist rejimi savunmak için hakikati görememek gerçekten üzücü bir durumdur! bilahare ermenileri bizler mallarının karşılığını ödeyerek i cepheden asker çağırıp güvenliklerini sağlayarak ve "insan" taşır gibi taşıyarak lübnan , abd , fransa , suriye , ürdün gibi ülkelere iltica etmelerini sağladık. oysa ruslar 40 kişilik vagonlara eşyalarını almadıkları müslüman türkleri 100 lerce kişi halinde istifleyerek "sorgusuz" "süalsiz" sibiryanın buz kaplı çöllerine sürgün etti... nazilerin de tıpkı komünism gibi bir yahudi planı olarak dünyaya armağan edilmiş bir ideoloji olduğunu düşününce ; 4000 yıldan bu yana süleymaniye mabedi etrafında veya filistin topraklarında toplayamadıkları yahudileri bir nevi zorunlu göçe ve kısmi bir soykırıma maruz bırakarak hepsini 1944'te filistin de topladı... düşününce aslında faşism-komünism-kapitalism gibi batı uydurması yahudi ideolojilerinin var olduğu ülkelerin neden ve nasıl yönetildiğini daha iyi anlıyor insan... son olarak milliyetçilik kol gezmiş olsaydı o mecliste bugün dünyada o yahudi kusmuğu ideolojilerin ismi dahi okunmazdı. saygılar




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA

    Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!


    Onlar düşmanla işbirliği yapınca gönderilmeleri haklı oluyor da, direkt olarak bize isyan çıkartanların gönderilmeleri neden haklı olmuyor?

    Fanatikliğin kol gezdiği bir mecliste hiçbirşey tartışılamaz!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TIGERSHARK

    hitler bizi es geçmedi hitler türkiyeyi savaştan sonraki dönemde ele geçirmeyi planlıyordu yani savaş esnasında yeni bir çephe açmak istemedi nazi gizli arşivlerinde bunlar ortaya çıktı


    +1
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Aster


    quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA

    Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!


    Onlar düşmanla işbirliği yapınca gönderilmeleri haklı oluyor da, direkt olarak bize isyan çıkartanların gönderilmeleri neden haklı olmuyor?

    Fanatikliğin kol gezdiği bir mecliste hiçbirşey tartışılamaz!
    Şu bir gerçektir ki; her coğrafyada hainlik olarak adlandırılan suçların cezası aynıdır.
    Yazdıklarımı "okuyarak" anlamaya çalışınız. Aksi taktirde aşağıda alıntıladığım mesajımı kendi çıkarlarınız doğrultusunda yorumladığınız gibi diğer yazılanları da yanlış yorumlamaya devam edeceksiniz:
    quote:

    (...)Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar?(...)

    Haklısınız, fanatikliğin kol gezdiği mecliste hiçbir şey tartışılamaz. Zira fanatiklik, algı yollarını kapatarak yapılacak değerlendirmeleri tıpkı yazdığınız mesajdaki çizgiye indirgeyecektir. Size tavsiyem, mesajımı sadece bir kez daha okumanızdır. Zira yazdıklarımda anlaşılamayacak bir husus olduğunu düşünmüyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: batu_boun


    quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA

    Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!


    benim soyca çeçen olduğumu da göz önüne alarak şöyle birşey sormak istiyorum ; don kazakları ve bir grup kazak türkü dışında nazilere yardımda bulunan on tane kırım türkü veya çeçen ismi sayabilir misiniz? nazilerle ilgili hiçbir kitapta ve hatta kavgam da böyle bir ifadeden söz edilmemektedir. ayrıca sürgün 1944'te yapılmıştır yani nazilerin savaşı kaybetmesine günler kala!!! köhnemiş komünist rejimi savunmak için hakikati görememek gerçekten üzücü bir durumdur! bilahare ermenileri bizler mallarının karşılığını ödeyerek i cepheden asker çağırıp güvenliklerini sağlayarak ve "insan" taşır gibi taşıyarak lübnan , abd , fransa , suriye , ürdün gibi ülkelere iltica etmelerini sağladık. oysa ruslar 40 kişilik vagonlara eşyalarını almadıkları müslüman türkleri 100 lerce kişi halinde istifleyerek "sorgusuz" "süalsiz" sibiryanın buz kaplı çöllerine sürgün etti... nazilerin de tıpkı komünism gibi bir yahudi planı olarak dünyaya armağan edilmiş bir ideoloji olduğunu düşününce ; 4000 yıldan bu yana süleymaniye mabedi etrafında veya filistin topraklarında toplayamadıkları yahudileri bir nevi zorunlu göçe ve kısmi bir soykırıma maruz bırakarak hepsini 1944'te filistin de topladı... düşününce aslında faşism-komünism-kapitalism gibi batı uydurması yahudi ideolojilerinin var olduğu ülkelerin neden ve nasıl yönetildiğini daha iyi anlıyor insan... son olarak milliyetçilik kol gezmiş olsaydı o mecliste bugün dünyada o yahudi kusmuğu ideolojilerin ismi dahi okunmazdı. saygılar
    1-) Nazilerle işbirliği yapan Çarlık sempatizanı ve iç savaş döneminde Beyaz Ordu saflarında savaşmış olan Kafkas ve Balkar topraklarında yaşayan Çeçen, İnguş, Kazak, Kalmuk ve Karaçay etnik gruplarının yanı sıra az sayıda da olsa bölge Rus'u, Kırım ve Kafkaslar üzerinden ilerlemekte olan Nazi kuvvetleriyle işbirliği ve gönüllü rehberlik vasıtasıyla azmettiricilik yaptığı gerekçesiyle sürgün edilmiştir.

    2-) Sözünü ettiğiniz "Kavgam" adlı kitap, II. Dünya Savaşı sırasındaki savaş politikalarını değil, Adolf Hitler'in yaşamını, Hitler'in Yahudiler'e ve Marksistlere bakışını ve Nazi iktidarına zemin hazırlayan dönemlerin analizini içerir. Kitap Birahane Darbesi sonrası girdiği Landsberg Hapishanesi'nde Adolf Hitler tarafından Rudolf Hess'e yazdırıldıktan 20 sene sonra gelişti bu işbirliği. Ya kitabı okumadınız, ya da yanlış kitabı okudunuz.

    3-) Öküz öldükten, ortaklık bozulduktan sonra tarih yazar çok olur. Gerçekten hakça bir ödeme yapıldıysa süregelen miras ve toprak talepleri neyin sonucudur? Ayrıca, ABD ve Fransa'yı nereden çıkardığınızı bilmiyorum, fakat sürgün edilen Ermeniler ABD ve Fransa'ya göç ettirilmediler, irtica yoluyla Suriye, Lübnan gibi Ortadoğu topraklarından kendileri göç ettiler. Her şey bir yana, "insan taşır gibi" tabiri nasıl bir tabirdir? Zira bilinir ki tehcir sırasında başgösteren hastalıklar ve bölgedeki çetelerin saldırıları sonucunda binlerce Ermeni hayatını kaybetmiştir. Sığındığınız dönemle ilgili İttihat ve Terakki belgelerinin çoğunun bizzat Talat Paşa tarafından Mondros Mütarekesi'nin hemen öncesinde imha edildiği birçok Türk kaynağında da geçmektedir.

    3-) Komünizm'i "Yahudi planı" benzetmelerinizle değerlendirmenize herhangi bir eleştiri yapmaya gerek duymuyorum, zira değerlendirmeleriniz kaba bir eleştiriye dahi layık değiller. Bilinçsizce ve içeriği araştırılmadan yazılmış, kahvehane muhabbeti tarzında değerlendirmelerinizle sadece kendinizi gülünç duruma düşürebilirsiniz. Açın biraz kitap okuyun; komünizm, sosyalizm, faşizm, kapitalizm üzerine incelemeler yapın. Neyin ne olduğunu bilin. Çok mu zor bunları yapmak?

    Ve son olarak, daha önce yazmış olduğum bir mesajdan zarurî bir alıntı:
    quote:

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!




  • @SVGA

    Aslında mesajınızda anlamadığım bir yer yok, sadece siz biraz bakış açınızı değiştirerek baksanız olaylara çok güzel olacak.Sizin aksinize hiçbirşeyin fanatiği de değilim ayrıca.

    edit: anlam kayması



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mr. Aster -- 13 Ağustos 2011; 8:36:10 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Aster

    @SVGA

    Aslında mesajınızda anlamadığım bir yer yok, sadece siz biraz bakış açınızı değiştirerek baksanız olaylara çok güzel olacak.Sizin aksinize hiçbirşeyin fanatiği de değilim ayrıca.

    edit: anlam kayması
    Ne yapayım, tarihsel bir gerçekliği gözardı mı edeyim? Düşman kuvvetleriyle işbirliği yapmak suretiyle vatana ihanet suçunun, ne kadar hoş karşılanmasa da her coğrafyada aynı ceza ile infaz edildiğinden bahsetmiştim. Bunda anlaşılamayacak ya da yanlış anlaşılacak şey nedir ki hâlâ bakış açımı değiştirmem gerektiğini düşünüyorsunuz? Pekala siz de somut bir bakış açısıyla bu tarihsel gerçekliği tahlil edebilirdiniz. Verdiğim anektodlara rağmen kör bir mantıkla iddiamı kabul etmemeniz fanatik olduğunuzun mu belirtisidir, olmadığınızın mı? Sayın batu_boun'a yazdığım mesajda da belirttiğim gibi, birinci maddede adı geçen etnik gruplar II. Dünya Savaşı sırasında Naziler ile işbirliği yapmanın yanısıra devrim öncesi içsavaş sırasında da Çarlık kuvvetlerinde faal olarak görev almışlardır. Bunun sonucunda da her coğrafyada uygulanan aynı cezaya çarptırılmışlardır.

    Benim canımı sıkan husus, daha düne kadar orada burada, alenileşmiş bir Ermeni Tehciri'ni inkar eden ve hatta yeri geldiğinde sahiplenen bazı insanların, Nazilerle işbirliği yaparak bölgede katliamlara sebebiyet veren halkları salt milliyetlerinden ötürü korumalarıdır. İlk yazımda ağırlıklı olarak buna değinmiştim. "Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!" cümlesini bu husus üzerine yazmıştım. Yani bir milliyetçilik eleştirisi getirmek istemiştim. Sonunda gördüm ki yaptığım eleştiri muhattaplarına fazlasıyla ulaştı ve sayın batu_boun'un gerçeği gözardı etmek pahasına milliyetçilik yaparak gülünç bir yazı kaleme almasına yol açtı. Konudan ayrı olarak, attığınız ilk mesaj da yazdıklarımını anlamadığınızın delilidir ki anımsarsanız bir daha okumanızı tavsiye etmiştim.

    Milliyetçi olana bir nebze de olsa saygı duyarım, fakat hem milliyetçi hem de bağnaz olana asla!




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA


    quote:

    Orijinalden alıntı: batu_boun


    quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA

    Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!


    benim soyca çeçen olduğumu da göz önüne alarak şöyle birşey sormak istiyorum ; don kazakları ve bir grup kazak türkü dışında nazilere yardımda bulunan on tane kırım türkü veya çeçen ismi sayabilir misiniz? nazilerle ilgili hiçbir kitapta ve hatta kavgam da böyle bir ifadeden söz edilmemektedir. ayrıca sürgün 1944'te yapılmıştır yani nazilerin savaşı kaybetmesine günler kala!!! köhnemiş komünist rejimi savunmak için hakikati görememek gerçekten üzücü bir durumdur! bilahare ermenileri bizler mallarının karşılığını ödeyerek i cepheden asker çağırıp güvenliklerini sağlayarak ve "insan" taşır gibi taşıyarak lübnan , abd , fransa , suriye , ürdün gibi ülkelere iltica etmelerini sağladık. oysa ruslar 40 kişilik vagonlara eşyalarını almadıkları müslüman türkleri 100 lerce kişi halinde istifleyerek "sorgusuz" "süalsiz" sibiryanın buz kaplı çöllerine sürgün etti... nazilerin de tıpkı komünism gibi bir yahudi planı olarak dünyaya armağan edilmiş bir ideoloji olduğunu düşününce ; 4000 yıldan bu yana süleymaniye mabedi etrafında veya filistin topraklarında toplayamadıkları yahudileri bir nevi zorunlu göçe ve kısmi bir soykırıma maruz bırakarak hepsini 1944'te filistin de topladı... düşününce aslında faşism-komünism-kapitalism gibi batı uydurması yahudi ideolojilerinin var olduğu ülkelerin neden ve nasıl yönetildiğini daha iyi anlıyor insan... son olarak milliyetçilik kol gezmiş olsaydı o mecliste bugün dünyada o yahudi kusmuğu ideolojilerin ismi dahi okunmazdı. saygılar
    1-) Nazilerle işbirliği yapan Çarlık sempatizanı ve iç savaş döneminde Beyaz Ordu saflarında savaşmış olan Kafkas ve Balkar topraklarında yaşayan Çeçen, İnguş, Kazak, Kalmuk ve Karaçay etnik gruplarının yanı sıra az sayıda da olsa bölge Rus'u, Kırım ve Kafkaslar üzerinden ilerlemekte olan Nazi kuvvetleriyle işbirliği ve gönüllü rehberlik vasıtasıyla azmettiricilik yaptığı gerekçesiyle sürgün edilmiştir.

    2-) Sözünü ettiğiniz "Kavgam" adlı kitap, II. Dünya Savaşı sırasındaki savaş politikalarını değil, Adolf Hitler'in yaşamını, Hitler'in Yahudiler'e ve Marksistlere bakışını ve Nazi iktidarına zemin hazırlayan dönemlerin analizini içerir. Kitap Birahane Darbesi sonrası girdiği Landsberg Hapishanesi'nde Adolf Hitler tarafından Rudolf Hess'e yazdırıldıktan 20 sene sonra gelişti bu işbirliği. Ya kitabı okumadınız, ya da yanlış kitabı okudunuz.

    3-) Öküz öldükten, ortaklık bozulduktan sonra tarih yazar çok olur. Gerçekten hakça bir ödeme yapıldıysa süregelen miras ve toprak talepleri neyin sonucudur? Ayrıca, ABD ve Fransa'yı nereden çıkardığınızı bilmiyorum, fakat sürgün edilen Ermeniler ABD ve Fransa'ya göç ettirilmediler, irtica yoluyla Suriye, Lübnan gibi Ortadoğu topraklarından kendileri göç ettiler. Her şey bir yana, "insan taşır gibi" tabiri nasıl bir tabirdir? Zira bilinir ki tehcir sırasında başgösteren hastalıklar ve bölgedeki çetelerin saldırıları sonucunda binlerce Ermeni hayatını kaybetmiştir. Sığındığınız dönemle ilgili İttihat ve Terakki belgelerinin çoğunun bizzat Talat Paşa tarafından Mondros Mütarekesi'nin hemen öncesinde imha edildiği birçok Türk kaynağında da geçmektedir.

    3-) Komünizm'i "Yahudi planı" benzetmelerinizle değerlendirmenize herhangi bir eleştiri yapmaya gerek duymuyorum, zira değerlendirmeleriniz kaba bir eleştiriye dahi layık değiller. Bilinçsizce ve içeriği araştırılmadan yazılmış, kahvehane muhabbeti tarzında değerlendirmelerinizle sadece kendinizi gülünç duruma düşürebilirsiniz. Açın biraz kitap okuyun; komünizm, sosyalizm, faşizm, kapitalizm üzerine incelemeler yapın. Neyin ne olduğunu bilin. Çok mu zor bunları yapmak?

    Ve son olarak, daha önce yazmış olduğum bir mesajdan zarurî bir alıntı:
    quote:

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!




    birincisi "irtica" değil "iltica"dır o!!! ikincisi başbakanın davos ta tartıştığı ermeni moderatör de dahil amerika da ve fransa da yaşayn ermenilerin yüzde 90'ı harput ermenilerinden meydana gelmektedir!!! iltica yı kabul etmeyen harput ermenileri gerekli izinleri alarak abd ye ve fransa ya göç etmişlerdir!!! ermenilerin tamamı iltica ettirilmediği gibi bahsedilen ölüm rakamlarının göç ettirilen ermeni nüfusuyla alakası olmadığını kendileri dahi çok iyi bilmekte... böyle klavye başında ermenicilik yapacağınıza devlet arşivlerini incelemenizi tavsiye ederim! çiçenler ve kırım türkleri ve hatta diğer çerkesler asla ve asla kitlesel olarak nazilere yardım etmemişlerdir! sadece kazaklar ve bir grup ortaasya türk'ü "türkiye de savaşa girdi" denilerek kandırılmış ve bilgilerinin haricinde savaşa sürüklenmişlerdir. oysa rus ordusunda nazilere karşı savaşan türk ve çerkes nüfusu nazilerle işbirliği yapanların yanında devle cüce misali kalmaktadır. kapitalist , komünist , faşist... hepsini de hamd olsun iyi bilirim... öyle kelime avcılığı yaparak yok kahvehane muhabbeti yok bilmem ne diyerek haklı çıkacağınızı düşünüyorsanız asıl ben sizin halinize gülerim. tarihin orta yerinde israil devletinin kuruluşu arefesinde birdenbire ortaya çıkan bu akımların ne amaçla ortaya atıldığını "üç maymunu oynamayan" veya bu ideolojilere kendisini adamamış olan herkes de çok iyi bilir.

    kelime canbazlığını sevmem... bir bilginiz varsa ortaya koyun. yoksa da hakaret edercesine ifadeler kullanmayın. bu sadece acizliğin bir göstergesidir. milliyetçilerin Atatürk'ten bu yana yargılandığı , hor görüldüğü bir mecliste tarih zaten tartışılmaz kabul ediyorum!




  • unutmadan... ermeni tehcirini değil ermeni soykırımını inkar ediyoruz... komünist bağnaz olunuyorsa sizin gibi milliyetçi bağnazlara da lütfen saygı gösterin! ermeni tehciri savaş sırasında silahsız halkı öldürdükleri için alınmış bir karardır oysa kırım ve çerkes-çeçen sürgünü sadece ideolojik sebeplerle alınan bir karardır. ruhunu ruslara ve komünisme adamış bir insandan gerçi bu gerçekleri görmesini beklemek benim hatam... ama ruslardan fazla rus milliyetçisi olmuş fikriyatınızı da "milliyetçilikten arınmış" sözde hümanist düşünce olarak lanse etmeniz oldukça komik. dedeleriniz , babalarınız çok çaba verdi sosyalism için , komünism için. sonunda bütün umutları berlin duvarı gibi , sovyet rusya gibi yıkılıp gitti. dünyada insan katliamıyla meşhur olmayan birtek komünist rejim kalmadı. ya hepsi yıkılıp gitti ya da can çekişmektedirler. eskinin komünistlerine sorarım hep komünist misin diye... cevap vertecek yüzleri dahi olmadığından birçoğu cevap dahi veremez. ama "anarşist" "darwinist" "sosyalist" perspektifte kopkoyu ateist düşüncelerle bezenmiş bir sistemi hala daha savunan insanlar varsa da saygı duyarım. benim dinime ve milletime hakaret etmedikleri sürece...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: batu_boun


    birincisi "irtica" değil "iltica"dır o!!! ikincisi başbakanın davos ta tartıştığı ermeni moderatör de dahil amerika da ve fransa da yaşayn ermenilerin yüzde 90'ı harput ermenilerinden meydana gelmektedir!!! iltica yı kabul etmeyen harput ermenileri gerekli izinleri alarak abd ye ve fransa ya göç etmişlerdir!!! ermenilerin tamamı iltica ettirilmediği gibi bahsedilen ölüm rakamlarının göç ettirilen ermeni nüfusuyla alakası olmadığını kendileri dahi çok iyi bilmekte... böyle klavye başında ermenicilik yapacağınıza devlet arşivlerini incelemenizi tavsiye ederim! çiçenler ve kırım türkleri ve hatta diğer çerkesler asla ve asla kitlesel olarak nazilere yardım etmemişlerdir! sadece kazaklar ve bir grup ortaasya türk'ü "türkiye de savaşa girdi" denilerek kandırılmış ve bilgilerinin haricinde savaşa sürüklenmişlerdir. oysa rus ordusunda nazilere karşı savaşan türk ve çerkes nüfusu nazilerle işbirliği yapanların yanında devle cüce misali kalmaktadır. kapitalist , komünist , faşist... hepsini de hamd olsun iyi bilirim... öyle kelime avcılığı yaparak yok kahvehane muhabbeti yok bilmem ne diyerek haklı çıkacağınızı düşünüyorsanız asıl ben sizin halinize gülerim. tarihin orta yerinde israil devletinin kuruluşu arefesinde birdenbire ortaya çıkan bu akımların ne amaçla ortaya atıldığını "üç maymunu oynamayan" veya bu ideolojilere kendisini adamamış olan herkes de çok iyi bilir.

    kelime canbazlığını sevmem... bir bilginiz varsa ortaya koyun. yoksa da hakaret edercesine ifadeler kullanmayın. bu sadece acizliğin bir göstergesidir. milliyetçilerin Atatürk'ten bu yana yargılandığı , hor görüldüğü bir mecliste tarih zaten tartışılmaz kabul ediyorum!

    Aman ne büyük bir alimlik delili! İrtica ve iltica arasındaki dikkatsizliğe dayanan bir harf hatasından farklı bir anlam oluşuyorsa, yani cümlenin akışında bir farklılık meydana geliyorsa haklısınız, fakat yazdıklarınızdan, yanlış anlaşılmaya mahal verecek bir anlam çıkmadığını anlıyorum. Ermenilere gelince... Sizin "gerekli izinleri alarak gittiler" dediğiniz Harput Ermenileri'nin göç etmeye başlama tarihleri 1880'li yıllara dayanmaktadır. Yani tehcirin gerçekleşme tarihinden çok önceye. Fransa'ya göç etme hadisesi de Lübnan ve Suriye'den hareket eden Ermenilerin göçüne dayanmaktadır. Türkiye'den Fransa'ya göç etme hadisesi ise 1925-1938 yılları arasında gerçekleşmiştir, 1915 yılındaki tehcir sırasında değil. Ayrıca ben göç ettirilen Ermeni nüfusuna dair bir şey yazmadım. Zira kesinleşmiş bir sayı söz konusu değildir. Varolan belgeleri de bilirim, tehciri konu edinen birçok belgenin Talat Paşa tarafından imha edildiği gerçeğini de. Milliyetçiliğinizin gereği olarak, karşıt fikirlerimi "Ermenicilik yapmak" şeklinde eleştirmişsiniz. Gülüyorum...

    Asıl siz o kadar acizsiniz ki, bağnazca, Nazilerle işbirliği yapan halkları, verdiğim örnekleri göz ardı etmek suretiyle koruyorsunuz. "Türkiye savaşa girdi, diye kandırıldılar" diyorsunuz, fakat ne hikmetse az önce bu hususta hiçbir belge bulunmadığını siz söylüyordunuz. Sizin bu gerekçelerinizin dayanaksızlığının kanıtı bahsi geçen grupların Rusya'da meydana gelen devrim öncesi içsavaşta da Çarlık kuvvetlerinin saflarında savaştığı gerçeğidir. Yani yapılmış olan vatana ihanetin belirli bir ideolojik temeli vardır. Kimse savaş sırasında "Türkiye savaşa girdi" diyerek Nazi saflarına girmedi, milliyetçiliğiniz adına uyduruyorsunuz! Bunun yanında, Ruslar arasından da Nazilerle işbirliği yapanlar çıktığını belirtmiştim. Yine radikal milliyetçiliğinizin verdiği acizliğin bir ürünü olarak, sizin deyiminizle bu sayıyı "dev"leştiriyorsunuz. Nedeni de yine sizden olduğunu iddia ettiklerinizi, ne pahasına olursa olsun koruma çabanız.

    İsrail konusunda aynı bilinçsiz tavrı sergilemeye devam ediyorsunuz. Bir yanda İngiliz bürokratların yardımlarıyla oluşmuş bir İsrail devleti; diğer yanda kökeni Fransız İhtilali'ne kadar uzanan ve dünyanın birçok bölgesinde destek gören bir işçi hareketinin sonucu olarak 1848 yılında Marx ve Engels tarafından sistematize edilmiş Bilimsel Sosyalizm'den doğan modern Komünizm düşüncesi. İkisi arasında bağlantı kurma çabanız gülünç değil de nedir? Üstelik süregelen İsrail işgaline karşı Filistin'li özgürlük savaşçılarının çoğunluğu oluşturan bölümünün, verdikleri mücadeleyi Marksist-Leninist temele dayandırdıkları gerçeğini gözardı etmek pahasına düştüğünüz bu yanılgı "kahvehane muhabbeti"nin gereği değil de nedir? Açıkçası saydığım sistemleri gerçekten bildiğinizden şüpheliyim.

    Ben bilgilerime dayanarak yazıyorum, merak buyurmayın. Fakat siz doğru bildiklerinizin çürütüldüğü gerçeği üzerine değil, hakaret olarak addettiğiniz kelimelerim üzerine kafa yoruyorsunuz. İşte bu yüzden bir milliyetçiyle, bir bağnazla tarih tartışılmaz diyorum.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: TuVNeRa

    Stalin veya Hitler' şin Türkiye' ye saldırmama nedeni, 30' lu yıllarda imzalanan Balkan Antlaşması ve Sadabat Paktı' dır. Atatürk II. Dünya Savaşının çıkacağını biliyordu ve Türkiye' yi güvenceye almak için bu antlaşmaların imzalanmasına önderlik etmiştir. Bu bilgi Ortaokul İnkılap Tarihi Kitabında yazar.


    versay hiçe sayanlar için o antlaşma'da elbet bozulurdu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mertblade


    quote:

    Orijinalden alıntı: Gaea

    Yazılanları okudum fakat aklıma bir kavram takıldı ; Motolov Koktely'in, adı geçen Molotov ile her hangi bir ilgisi var mı?


    yüzyılın sorusunu sordun kanka. bendende bi soru kalaşnikof AK-47 ile AK Partinin bir alakası var mı acaba


  • quote:

    Orijinalden alıntı: batu_boun


    quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA

    Elbette yapılan sürgün hümanist bakış açısıyla değerlendirildiğinde hoş karşılanamaz; fakat bahsi geçen halklar Nazi işgali sırasında düşmanla işbirliği yaptığından dolayı Sovyet hükümetince sürgüne gönderilmiştir. Ortada "sorgusuz-süalsiz" bir uygulama yoktur. Eğer bu memleketin insanları, SSCB'de, II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli etnik gruplarca sürdürülen "vatan hainliğini" sahiplenerek sürgünleri haksızlıkla suçluyorlarsa; yıllar yılı, I. Dünya Savaşı döneminde aynı sebeple sürgüne gönderildiği iddia edilen Anadolu Ermenileri'ni neden savunmadılar? Yıllar yılı ders kitaplarında Ermeni-Rus ittifakı sebep gösterilerek uygulanan sürgün politikası meşru gösterilmeye çalışılmadı mı? "Onlar haindiler" diyerek sürgünü meşru görenler, ne zaman hümanist oldular? Ortada büyük bir kavmiyetçilik var ve bu kavmiyetçilik bazı gerçekleri farketmenizi zorlaştırıyor. Lütfen kavmiyetçiliğinizden sıyrılarak tarih analizi yapınız, aksi taktirde salt milli duygularınızı tatmin etmekten ileri gidemezsiniz.

    Tabii, insanın kafasını karıştırmıyor değil; II. Dünya Savaşı sonrasında katledildiği iddia edilen etnik grupları savunanlar, neden aynı dünya savaşı döneminde Nazilerce katledilen Yahudiler ile ilgili açılmış başlıklarda anti-semitist mesajlar yazıyorlar? Öyle ya, gerçekten insanlık yanlısı iseler, kanıtlanmış bir Yahudi soykırımını neden görmezden geliyor ve yeri geldiğinde haklı buluyorlar? İşte bunlar, hümanizmin ardına saklanmaya çalışan milliyetçi/ırkçılardır! "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" atasözünü şiar edinen bu insanlar, sadece kendi canları yandığında vâveylâ eden sahtekârlardır! Geriye kalan azınlık ise siyasi tarihten ve tarihin neden-sonuç ilişkisi kuralından zerre anlamayan, iş olsun diye ona kaka, buna cici diyen "entel"lerden müteşekkildir.

    Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!


    benim soyca çeçen olduğumu da göz önüne alarak şöyle birşey sormak istiyorum ; don kazakları ve bir grup kazak türkü dışında nazilere yardımda bulunan on tane kırım türkü veya çeçen ismi sayabilir misiniz? nazilerle ilgili hiçbir kitapta ve hatta kavgam da böyle bir ifadeden söz edilmemektedir. ayrıca sürgün 1944'te yapılmıştır yani nazilerin savaşı kaybetmesine günler kala!!! köhnemiş komünist rejimi savunmak için hakikati görememek gerçekten üzücü bir durumdur! bilahare ermenileri bizler mallarının karşılığını ödeyerek i cepheden asker çağırıp güvenliklerini sağlayarak ve "insan" taşır gibi taşıyarak lübnan , abd , fransa , suriye , ürdün gibi ülkelere iltica etmelerini sağladık. oysa ruslar 40 kişilik vagonlara eşyalarını almadıkları müslüman türkleri 100 lerce kişi halinde istifleyerek "sorgusuz" "süalsiz" sibiryanın buz kaplı çöllerine sürgün etti... nazilerin de tıpkı komünism gibi bir yahudi planı olarak dünyaya armağan edilmiş bir ideoloji olduğunu düşününce ; 4000 yıldan bu yana süleymaniye mabedi etrafında veya filistin topraklarında toplayamadıkları yahudileri bir nevi zorunlu göçe ve kısmi bir soykırıma maruz bırakarak hepsini 1944'te filistin de topladı... düşününce aslında faşism-komünism-kapitalism gibi batı uydurması yahudi ideolojilerinin var olduğu ülkelerin neden ve nasıl yönetildiğini daha iyi anlıyor insan... son olarak milliyetçilik kol gezmiş olsaydı o mecliste bugün dünyada o yahudi kusmuğu ideolojilerin ismi dahi okunmazdı. saygılar

    Dünyanin en guzel semtlerinde yasayan yahudileri filistin collerine surmenin baska you yoktu.
    Bu sayede hem israili kurdular he de yahudi soykirimi adi altinda dokunulmazlik else ettiler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA


    quote:

    Orijinalden alıntı: Mr. Aster

    @SVGA

    Aslında mesajınızda anlamadığım bir yer yok, sadece siz biraz bakış açınızı değiştirerek baksanız olaylara çok güzel olacak.Sizin aksinize hiçbirşeyin fanatiği de değilim ayrıca.

    edit: anlam kayması
    Ne yapayım, tarihsel bir gerçekliği gözardı mı edeyim? Düşman kuvvetleriyle işbirliği yapmak suretiyle vatana ihanet suçunun, ne kadar hoş karşılanmasa da her coğrafyada aynı ceza ile infaz edildiğinden bahsetmiştim. Bunda anlaşılamayacak ya da yanlış anlaşılacak şey nedir ki hâlâ bakış açımı değiştirmem gerektiğini düşünüyorsunuz? Pekala siz de somut bir bakış açısıyla bu tarihsel gerçekliği tahlil edebilirdiniz. Verdiğim anektodlara rağmen kör bir mantıkla iddiamı kabul etmemeniz fanatik olduğunuzun mu belirtisidir, olmadığınızın mı? Sayın batu_boun'a yazdığım mesajda da belirttiğim gibi, birinci maddede adı geçen etnik gruplar II. Dünya Savaşı sırasında Naziler ile işbirliği yapmanın yanısıra devrim öncesi içsavaş sırasında da Çarlık kuvvetlerinde faal olarak görev almışlardır. Bunun sonucunda da her coğrafyada uygulanan aynı cezaya çarptırılmışlardır.

    Benim canımı sıkan husus, daha düne kadar orada burada, alenileşmiş bir Ermeni Tehciri'ni inkar eden ve hatta yeri geldiğinde sahiplenen bazı insanların, Nazilerle işbirliği yaparak bölgede katliamlara sebebiyet veren halkları salt milliyetlerinden ötürü korumalarıdır. İlk yazımda ağırlıklı olarak buna değinmiştim. "Milliyetçiliğin kol gezdiği bir mecliste tarih tartışılamaz!" cümlesini bu husus üzerine yazmıştım. Yani bir milliyetçilik eleştirisi getirmek istemiştim. Sonunda gördüm ki yaptığım eleştiri muhattaplarına fazlasıyla ulaştı ve sayın batu_boun'un gerçeği gözardı etmek pahasına milliyetçilik yaparak gülünç bir yazı kaleme almasına yol açtı. Konudan ayrı olarak, attığınız ilk mesaj da yazdıklarımını anlamadığınızın delilidir ki anımsarsanız bir daha okumanızı tavsiye etmiştim.

    Milliyetçi olana bir nebze de olsa saygı duyarım, fakat hem milliyetçi hem de bağnaz olana asla!


    İddianızı kabul etmediğimi kim söyledi? Zaten ben ilk mesajı batu_boun'a yazdığınız mesaja ithafen yazmıştım. Bence de konu çok uzadı. Söylemek istediğim şeyi belki şimdi anladınız, belki de anlamadınız. Neyse, tek söyleyebileceğim bu son mesajınızın benim size söylemek istediklerimle alakası yok. Hiçbir görüşün fanatikliğini sevmem (milliyetçilik de dahil buna!). Sonraki mesajınızda beni herhangi birşeyle suçlamazsanız sevinirim, zira daha yazmak istemiyorum bu konuya.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: SVGA


    quote:

    Orijinalden alıntı: batu_boun


    birincisi "irtica" değil "iltica"dır o!!! ikincisi başbakanın davos ta tartıştığı ermeni moderatör de dahil amerika da ve fransa da yaşayn ermenilerin yüzde 90'ı harput ermenilerinden meydana gelmektedir!!! iltica yı kabul etmeyen harput ermenileri gerekli izinleri alarak abd ye ve fransa ya göç etmişlerdir!!! ermenilerin tamamı iltica ettirilmediği gibi bahsedilen ölüm rakamlarının göç ettirilen ermeni nüfusuyla alakası olmadığını kendileri dahi çok iyi bilmekte... böyle klavye başında ermenicilik yapacağınıza devlet arşivlerini incelemenizi tavsiye ederim! çiçenler ve kırım türkleri ve hatta diğer çerkesler asla ve asla kitlesel olarak nazilere yardım etmemişlerdir! sadece kazaklar ve bir grup ortaasya türk'ü "türkiye de savaşa girdi" denilerek kandırılmış ve bilgilerinin haricinde savaşa sürüklenmişlerdir. oysa rus ordusunda nazilere karşı savaşan türk ve çerkes nüfusu nazilerle işbirliği yapanların yanında devle cüce misali kalmaktadır. kapitalist , komünist , faşist... hepsini de hamd olsun iyi bilirim... öyle kelime avcılığı yaparak yok kahvehane muhabbeti yok bilmem ne diyerek haklı çıkacağınızı düşünüyorsanız asıl ben sizin halinize gülerim. tarihin orta yerinde israil devletinin kuruluşu arefesinde birdenbire ortaya çıkan bu akımların ne amaçla ortaya atıldığını "üç maymunu oynamayan" veya bu ideolojilere kendisini adamamış olan herkes de çok iyi bilir.

    kelime canbazlığını sevmem... bir bilginiz varsa ortaya koyun. yoksa da hakaret edercesine ifadeler kullanmayın. bu sadece acizliğin bir göstergesidir. milliyetçilerin Atatürk'ten bu yana yargılandığı , hor görüldüğü bir mecliste tarih zaten tartışılmaz kabul ediyorum!

    Aman ne büyük bir alimlik delili! İrtica ve iltica arasındaki dikkatsizliğe dayanan bir harf hatasından farklı bir anlam oluşuyorsa, yani cümlenin akışında bir farklılık meydana geliyorsa haklısınız, fakat yazdıklarınızdan, yanlış anlaşılmaya mahal verecek bir anlam çıkmadığını anlıyorum. Ermenilere gelince... Sizin "gerekli izinleri alarak gittiler" dediğiniz Harput Ermenileri'nin göç etmeye başlama tarihleri 1880'li yıllara dayanmaktadır. Yani tehcirin gerçekleşme tarihinden çok önceye. Fransa'ya göç etme hadisesi de Lübnan ve Suriye'den hareket eden Ermenilerin göçüne dayanmaktadır. Türkiye'den Fransa'ya göç etme hadisesi ise 1925-1938 yılları arasında gerçekleşmiştir, 1915 yılındaki tehcir sırasında değil. Ayrıca ben göç ettirilen Ermeni nüfusuna dair bir şey yazmadım. Zira kesinleşmiş bir sayı söz konusu değildir. Varolan belgeleri de bilirim, tehciri konu edinen birçok belgenin Talat Paşa tarafından imha edildiği gerçeğini de. Milliyetçiliğinizin gereği olarak, karşıt fikirlerimi "Ermenicilik yapmak" şeklinde eleştirmişsiniz. Gülüyorum...

    Asıl siz o kadar acizsiniz ki, bağnazca, Nazilerle işbirliği yapan halkları, verdiğim örnekleri göz ardı etmek suretiyle koruyorsunuz. "Türkiye savaşa girdi, diye kandırıldılar" diyorsunuz, fakat ne hikmetse az önce bu hususta hiçbir belge bulunmadığını siz söylüyordunuz. Sizin bu gerekçelerinizin dayanaksızlığının kanıtı bahsi geçen grupların Rusya'da meydana gelen devrim öncesi içsavaşta da Çarlık kuvvetlerinin saflarında savaştığı gerçeğidir. Yani yapılmış olan vatana ihanetin belirli bir ideolojik temeli vardır. Kimse savaş sırasında "Türkiye savaşa girdi" diyerek Nazi saflarına girmedi, milliyetçiliğiniz adına uyduruyorsunuz! Bunun yanında, Ruslar arasından da Nazilerle işbirliği yapanlar çıktığını belirtmiştim. Yine radikal milliyetçiliğinizin verdiği acizliğin bir ürünü olarak, sizin deyiminizle bu sayıyı "dev"leştiriyorsunuz. Nedeni de yine sizden olduğunu iddia ettiklerinizi, ne pahasına olursa olsun koruma çabanız.

    İsrail konusunda aynı bilinçsiz tavrı sergilemeye devam ediyorsunuz. Bir yanda İngiliz bürokratların yardımlarıyla oluşmuş bir İsrail devleti; diğer yanda kökeni Fransız İhtilali'ne kadar uzanan ve dünyanın birçok bölgesinde destek gören bir işçi hareketinin sonucu olarak 1848 yılında Marx ve Engels tarafından sistematize edilmiş Bilimsel Sosyalizm'den doğan modern Komünizm düşüncesi. İkisi arasında bağlantı kurma çabanız gülünç değil de nedir? Üstelik süregelen İsrail işgaline karşı Filistin'li özgürlük savaşçılarının çoğunluğu oluşturan bölümünün, verdikleri mücadeleyi Marksist-Leninist temele dayandırdıkları gerçeğini gözardı etmek pahasına düştüğünüz bu yanılgı "kahvehane muhabbeti"nin gereği değil de nedir? Açıkçası saydığım sistemleri gerçekten bildiğinizden şüpheliyim.

    Ben bilgilerime dayanarak yazıyorum, merak buyurmayın. Fakat siz doğru bildiklerinizin çürütüldüğü gerçeği üzerine değil, hakaret olarak addettiğiniz kelimelerim üzerine kafa yoruyorsunuz. İşte bu yüzden bir milliyetçiyle, bir bağnazla tarih tartışılmaz diyorum.


    http://www.devletarsivleri.gov.tr/Forms/pgArchiveBooks.aspx devlet arşivlerinden "talat paşa"nın imha ettiğini iddia ettiğiniz belgeleri temin edebilir ve iftiralarınıza her türlü cevabı bulabilirsiniz. eğer çok isterseniz prof.dr.yusuf halaçoğlunun ve prof.dr.ilber ortaylı beylerin bu alanda yapmış oldukları makale ve araştırma metinlerini de size takdim edebilirim. yukarıdaki linkte belgelerin orjinal halleri ve türkçe transkriptleri mevcuttur.

    harput ermenileri meselesine gelecek olursak ; üstadım amerikan kayıtlarına göre 1880-1899 tarihleri arasında harput'tan abd'ye misyoner fırat koleji vesilesi ile göç eden nüfus sadece 900 kadardır... okuduğunuz birkaç satırlık makaleleri hele ki söz konusu benim memleketim elazığ ise bilmeden "bilgiymişcesine" yazmayınız. harput tan 1915'te abd'ye , ermenistan'a ve fransa'ya kitlesel göçler yaşanmıştır. moderatör david Ignatius da bunlardan birisidir. halen daha birçok hıristiyan ermeni dostum var burada. arşivleri incelerseniz eğer göreceğiniz üzere bütün ermeniler tehcir edilmemiştir. elazığ da hala daha bulunan ermeniler (80 hane) işte bu tehcir edilmeyen veyahut "rum" "alevi" kimliğine bürünerek tehcirden kurtulmuş olan ermenilerdir. hala daha faaliyette bulunan 2 adet kilise de mevcuttur! dostlarım da bir ermeni köyü olan köyümde de bilinen , gerçek tarih göstermektedir ki 1915 tarihinde harput tan göçler yaşanmıştır. fakat anadolu nun ilk misyoner okulu olarak bilinen fırat misyoner okulu ; fransız , alman ve amerikan kolejleri sebebiyle harput ermenileri başta amerika olmak üzere tehcir dışındaki bölgelere göç ettirilmiştir.

    şimdi de sana bilimsel sosyalism diyerek beni güldürdüğün komünist sistemin öncülerinin ve liderlerinin yahudi olduğuna dair kanıtları içeren linkleri gönderiyorum. ben kahvehane muhabbettine delillerle gelmeyi pek sevmem ama siz istediniz ne yapabilirim... şimdi linkleri tıkla ve yahudi "bilimsel" :) sosyalist büyüklerinin hayatlarını okumanı tavsiye ederim!!!

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Karl_Marx
    http://en.wikipedia.org/wiki/Karl_Marx
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Vladimir_Lenin
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Lev_Tro%C3%A7ki
    http://www.jewwatch.com/jew-leaders-stalin-3%20Jewish%20Wives%20of%20Joseph%20Stalin.html
    http://www.jewwatch.com/jew-leaders-stalin-Stalin%27s%20Love%20Affair%20with%20the%20Jewess%20Ana%20Rubenstein.html
    http://theforbiddentruth.net/2103-jews-communism.html?language=tr
    http://www.haftalikgundem.com/haber/leninin-yahudi-oldugu-kanitlandi/142
    http://www.bugun.com.tr/haber-detay/155936-babasi-yahudi-cikti-haberi.aspx
    http://www.antisiyonizm.com/siyonizm.net/yahudi_komunist_liderler.htm
    http://www.antisiyonizm.com/siyonizm.net/isimler_ihtilal.htm
    http://www.antisiyonizm.com/siyonizm.net/stalin.htm

    biraz daha zamanım olsaydı

    ve diğer yahudilerin dilinden "bilimsel" :) sosyalizme atıfta bulunulmuş birkaç yazı daha okuyalım...
    "Korka korka şöyle fısıldayan Yahudiler hala vardır: Siyasi hayatın sol kanadındaki Yahudiler bize zararlı olmaktadır.Bu iyi birşey değildir.Bizi güç duruma düşürmektedir."Hayır, bilakis bir Marks'ın bir Lasalle'nin, bir Singer'in bir Rosa Lüksemburg'un, bir Eisner'in ve hatta bir Haasse'nin bile yahudi olmaları bizim için bir gurur ve iftihar sebebidir.Çünkü bunlar soyumuzun ölmez ruhunu, herhangi bir din yeniliğinin yapabileceğinden çok daha büyük bir kudretle canlandıran ve hakkıyla temsil eden kimselerdir."

    "Yahudiler Musa'dan Herzl'e kadar bütün yahudi büyüklerin tarihi etkilerini daima hatırlatmakta, onların sosyalistce düşündüklerini ve sosyalizm için çalıştıklarını hiç bir zaman unutmamakta, sosyalizmin aslında yahudi emellerinin gerçekleşmesine yaradığını, sosyalizm ile ilgili bütün problemlerin kaynağı yahudilerin kutsal kitaplarında yattığını, en büyük sosyalist liderlerin yahudi olduğunu ve bunların, son zamanlarda Rosa Lüksemburg, Landauer, Eisner ve Levine'lerin yaptığı gibi, sosyalizm uğrunda canlarını feda etmekten kaçınmadıklarını, her zaman övünerek anmakta ve bundan büyük gurur duymaktadır.Sosyalizm bir yahudi fikri, yahudi iyimserliği, eski tekamül düşüncesi, değerlerin, tasarrufun, gelirin sosyal dönüşümü ve insanlığın kardeşleşmesidir.Bunlar peygamberlerin bize verdiklerinin alasının alası değil midir?"
    Neue Jüdische Hefte" dergisi, sayı 19/20 Temmuz 1919 Kayıtlı

    "...Dünya Cumhuriyetini" meydana getirecek olan milletlerin hükümetleri, proleteryanın yardımıyla, Yahudilerin eline kolayca geçeceklerdir.Özel mülkiyet ortadan kaldıracak ve bütün devlet malları,Yahudilerin kontrolü altındaki hükümetlerce zaptedilecektir.

    Ve böylece Mesih'in gelişiyle yeryüzündeki bütün milletlerin mal ve mülklerinin anahtarlarının Yahudilerin eline geçeceği yolundaki Talmud'ın vaad ve müjdesi yerine getirilmiş olacaktır."
    (Baruh Levi'nin Karl Marx'a yolladığı mektuptan,Revue de Paris Dergisi,s.35)



    Yahudilerin komünist rejime olan mali destekleri yalnızca ihtilal öncesine ait değildir. Devrimden sonra Rusya'da baş gösteren ekonomik krizin atlatılması, Yahudi şirketlerinin yardımıyla olmuştur.
    "1922'lerde yayınlanan bir ABD dışişleri banaklığı raporuna göre, New York'un en büyük finansman kuruluşu Kuhn, Loebo Co,Rusların ilk 5 yıllık kalkınma planına finansör olarak katılırlar ve Bolşevik Hükümeti'ne kasa görevi yaparak 1918-1922 yılları arasında 600 milyon altın ruble transferi gerçekleştirirler."(Votka-Cola,Charles Lewinson 1979,sf.319)

    bu konuda elimde daha çok yazı var fakat böylesi "savunduğu görüşün" temellerini dahi bilmeyen bir insana daha fazla zaman harcamak istemiyorum. eğer çok istersen alan taylor'un , roger garaudy'nin , paul findley'in ve levon panos dabağyan'ın kitaplarından faydalanabilirsin. karl baum , hans kohn ve moshe perlmann'ın makalelerinden de faydalanabilirsin.

    sürülen müslüman veya türk ahaliden sadece kırım türklerine ait belgeleri de sırasıyla veriyorum.zahmet edip araştırırsan sevinirim ki öncelikle rusların iddia ettiği işbirliğine karşılık yolda ölenler ve sibirya ya göç edenler dışında kalan ve özbek topraklarındaki istasyonlara ulaşan sayıyı tek tek yazmak istiyorum.

    Taşkent 56.362 Semarkant 31.540

    Buhara 3983 Fergana 16.039

    Andican 19.630 Namengan 13.804

    Kaşka-Derya 10.171 TOPLAM 151.529 kişi
    R. Hayali, “Spetskontingent”, Kırım Gazetesi, Akmescid (Simferopol), 22 Şubat 1997.

    Kırım Türkleri'nin yetişkin nüfusunun %56.9'inin "KIZIL ORDU" saflarında olduğuna dair ve bu Türklerden ölenlerin toplam nüfusun %26.4'ü olduğuna dair de belgeleri sunmak istiyorum.
    kriç, a.g.e., s. 38-39

    İlginçtir kızıl rusya o dönemde kırım dan sadece Müslüman Türkleri değil toplam 12.422 Bulgar, 15.040 Rum, 9621 Ermeni, 1119 Alman ve diğer milletlere mensup 3652 kişiyi de sürgün etmiştir!!!
    “Deportatsiya...”, s. 109.

    Belgeleri de sıralayıp son defa atalarım olan Çeçenlere yapılanlara da değinerek bu saçma sapan konuyu kapatmak istiyorum.

    Kırım bölgesindeki pasaport kurallarının pekiştirilmesi yönünde ilave kararlar hakkındaki SSCB Bakanlar Kurulu Kararnamesi (1978), TsDAGO Ukraini, f. 1, L. 25, d. 1740, y. 3.

    Guboglo-Çervonnaya, a.g.e., C. I, s. 125.

    Kırım’da uygulanan pasaport kuralları hakkında Ukrayna KP MK idari organlar şubesi şefi A. Çumak’ın Ukrayna KP MK Sekreteri V: Şçerbitskiy’e verdiği malumat (17 Mart 1979), TsDAGO Ukraini, f. 1, L. 25, d. 1940, y.10-11.

    Kırım’da yaşamış olan Türk asıllı şahıslar hakkında Ukrayna İçişleri Bakanı İ. Golovçenko’nun raporu (21 Kasım 1969), TsDAGO Ukraini, f. 1, L. 25, d. 218, y. 29-33.

    KP Zaporojye bölge komitesinin Ukrayna KP MK birinci sekreteri Kiriçenko’ya gönderilen, Kırım Türkleri, Almanlar, Rumlar ve diğerlerinin yerleşmek için Akimov ve Melitopol rayonlarına geldiklerini bildiren rapor (26 Ekim 1956), TsDAGO Ukraini, f. 1, L. 24, d. 4306, y. 187-188.

    Hruşçev konuşmasında ayrıca “hatta müsait bir yer bulanabilse idi halinde bütün Ukraynalılar da bu sürgüne maruz kalacaktı” şeklinde bir ifadede bulunmuştu: O. Sander, XX., XXI. Ve XXII. Kongreler ve Sovyet Dış Politikası, Ankara, S.B.F. Yayınları, 1967, s. 8; ayrıca Abdülhamitoğlu, a.g.e., s. 121-122.

    R. Hayali, “Spetskontingent”, Kırım Gazetesi, Akmescid (Simferopol), 22 Şubat 1997.

    Kırım ÖSSC’ndeki Rayon ve Rayon Merkezlerinin isimlerinin değiştirilmesi hakkında RFSSC YSP’nun kararı için bkz.: Guboglo-Çervonnaya, a.g.e., C. II, s. 47.

    . İbrahim, “Bitmeyen Çileli Yıllar”, Der. S. Bilal vd., Emel, S. 208, 1995, s. 30; “Sovyetler Birliği'ndeki Kırım Türklerinin İsteklerine Dair Belge”, Emel, S. 62, 1971, s. 34; F. Kerimova, “Hatıralar”, Haz. Z. Yüksel, Emel, S. 203, 1994, s. 28.

    N. Devlet, “240 Kırım Türkünün Müracaatı”, Emel, S. 146, 1985, s. 4.

    V. Vozgrin, “Genotsid Kak Kulminatsiya Etnosotsialnogo Konflikta”, Krımski Tatarı: İstoriya i suçasnit. Materiali Mizhnarodnoy Naukovoy Konferentsii, Kiev 1995, s. 28.
    .....
    Bunlar gibi tam 154 referans daha verebilir , bu konuda yazılan bütün makaleleri de yayınlayabilirim. Ama dediğim gibi Mübarek Ramazan günlerini ibadet ve ilmiyatla geçirmem sanırım kopkoyu bir "kara-kızıl" komüniste cevap yetiştirmekten daha evladır!

    Son olarak Çeçen-İnguşetlere yapılanlar... Nazilerle işbirliği yaptığı Rus artşivleri tarafından ispat olunan Adigelerin ve Kabardeylerin değil de Çeçenlerin ve İnguşetlerin sürgün edilmesinin altında yatan asıl sebep doğalgaz-petrol gibi yer altı kaynakları olabilir mi acaba? Sence tabiki olamaz zira Grozni'ye sokmadıkları Nazilere yardım ettikleri iddiası güdülen Çeçenlerin bu komik iddialarınız yanında kahraman değil "hain" olmaları gerekmektedir birde stalin'in ölümünden 3 sene sonra Çeçenlere ve diğer sürgün topluluklara "iade-i itibar" verilmesi sizce hangi yanlışın tezahürü olmuştur. bknz.http://cecenistan.ihh.org.tr/varolus/surgunlerdiyari/iadeiitibar.html
    kaldı ki bu sürgünler sırasında "bilinen tarihe kayıt düşülmüş iki büyük katliam da vardır" bilinen tarih diyorum zira sovyet hükümeti kafkas sürgününe dair haber yapılmasına ancak "2" sene sonra izin vermiştir bu soykırımlar da şunlardır;

    http://cecenistan.ihh.org.tr/varolus/surgunlerdiyari/haybahkatliami.html
    http://cecenistan.ihh.org.tr/varolus/surgunlerdiyari/draukatliami.html

    Çeçenlerin katline onay veren ruslar hala daha çeçenleri katletmiyor mu sanıyorsunuz? insani değerlerini kaybetmediysen burada rusların katlettiği çeçenleri gördükçe az da olsa vicdanın sızlar umarım!!!
    http://www.youtube.com/watch?v=l6wyJup4Sro
    http://www.youtube.com/watch?v=oiWD2sNipr4
    http://www.youtube.com/watch?v=ch2P3wvVunk

    bu konuda da verilecek daha fazla görüntü olduğunu sen de çok iyi biliyorsun ama değmez!

    sosyalizmin , anarşizmin , komünizmin katlettiği amcam ve diğer akrabalarımın "komünizmin kanlı tarihi" içerisinde bir noktacık leke dahi olmadığını bildiğim için "bilimsel" sosyalizmin veya diğer darwin artığı sistemlerin temellerine daha fazla inmeye ve onların çirkef dolu , kan dolu mazilerine bakmaya dahi haya ederim! atalarının "maymundan" geldiğini ispatlamak için hayaller peşinde koşanlardan , darwinin , marxın , engelsin , feuerbachın , leninin , maonun , troçkinin , "apo"nun , stalinin ve diğer eli kanlı diktatörlerin çürümüş içi buram buram kan , nefret ve gözyaşının bürüdüğü sistemlerine umut bağlayanlardan ve 21.yüzyılın bu kadar keşfine ve "bilimsel" oyuncağına rağmen hala daha ateizmin , anarşizmin ve darwin artığı komünizmin peşinden gidenlerden de haya ederim... kürt faşizmin dahi bu ülkedeki kurucularının apo da içinde olmak üzere anarşist , ateist ve komünistlerle birlikte nasıl elele vererek bu ülkeyi yıkmak derdinde olduklarını da çok iyi bilirim. üniversitelerde , emniyette , türk silahlı kuvvetlerinde , yargıda ve nice devlet kurumlarında pkklılarla elele vererek kurduğunuz oyunların bu ülkede kaç bin insanın ve dünyada kaç milyon insanın ölümüne sebep olduğunu gördüğünüz halde hala daha nasıl olur da vicdanınızı bu lekeden temizlemeye yeltenmezsiniz...

    bakın ne diyor ve ne yazıyor;

    KOMÜNİZM'İN GETİRDİĞİ ÖLÜM



    "Marx ve Engels, devrimlerin her zaman kuvvet zoruyla olacağını savunurlar. Devrimcilerin,hakim güce karşı şiddet kullanmak zorunda oldukları konusunda ısrarlıdırlar ve her zaman terörizme verdikleri desteği açıkça belirtmişlerdir."(Sovyet Strategy of Terror, Samuel T.Francis 1985,sf.54)


    Ülke Ölen İnsan Sayısı
    1.SSCB 1917-1959 66.700.000
    2.SSCB 1959-1991 3.000.000
    2.Çin 63.784.000
    4.Kamboçya 2.500.000
    5.D.Berlim,Prag, Budapeşte,Baltık Ülkeri 500.000
    6.Küba,Kore,Vietnam,Latin Amerika,Burma,Malezya 3.500.000

    http://www.komunizm.com/html/komunizm2.htm
    http://www.misawa.de/kom.htm
    http://www.evrimteorisi.info/darwinizm/stalinin-kollektivizasyon-vahseti
    http://www.komunizm.com/html/komunizm4.htm
    http://www.cayfan.net/community/259789-stalin-olum-kamplari.html
    http://www.el-aziz.net/cat779.htm
    http://www.x-paylasim.com/canim-turkiyem/28937-unutulmamasi-gereken-pkk-katliami.html
    http://mazlumlarvezalimler.blogcu.com/pkk-katliamlari/4726615

    ve daha niceleri sıralanabilir... nasıl böyle bir vicdansızlığa , insafsızlığa ortak olabilir bir insan? siz bana diyeceğinize savunduğunuz ideolojiye bir bakın...üç dört materyalist kitap okuyarak , o çok bildiğinizi iddia edip de orada burada savunduğunuz anti-hümanist değer yargılarınıza bir bakın... eğer buysa "eşitlik" "proleteryanın özgürlüğü" eğer buysa "burjuva sınıfına son" eğer buysa "devrim" varsın devrilin devrilebildiğiniz kadar... nefret etsem de akp den sizin gibi içi kin ve nefret dolu insanları devletin bütün kademelerinden temizlemelerini ayakta alkışlıyorum. sizlerin eline imkan geçtiğinde kürsülerden "başörtülüleri" saçlarından tutup nasıl sürüklediğinizi daha unutmadık! şahsıma yönelik saldırı olmadığı sürece bir daha böyle abesle iştigal söylemlerinize yorum yazmayacağım! Allah sizlerin şerrinden insanları korusun...




  • 1-)Karl Marx'ın 1843 yılında yazdığı, Türkiye'de de yayınlanmış 54 sayfalık Yahudi Sorunu Üzerine adlı makaleden bölümler:

    "Yahudi ile hıristiyan arasındaki karşıtlığın en sert biçimi dinsel karşıtlıktır. Bir karşıtlık nasıl çözülür? Onu olanaksızlaştırarak. Dinsel karşıtlık nasıl olanaksızlaştırılır? Dini kaldırarak." Karl Marx, Yahudi Sorunu Üzerine, syf. 8.

    "Yahudinin gizini onun dininde değil, dininin gizini gerçek yahudide arayalım. Nedir yahudiliğin dünyasal temeli? Pratik gereksinim, özel çıkar. Nedir yahudinin bu-dünyalık dini? Bezirganlık. Bu-dünyalık tanrısı? Para." Karl Marx, a.g.e., syf. 44

    "Yahudinin özgürleşmesi, son tahlilde insanlığın yahudilikten özgürleşmesidir. Yahudi kendini zaten özgürleştirmişti, ama yahudi tarzında." Karl Marx, a.g.e., syf. 45.

    "Yahudinin pratik politik gücü ile, politik haklan arasındaki çelişki, genel olarak politika ile parasal güç arasındaki çelişkidir. Teorik olarak politika parasal güçten üstünken, gerçekte onun kölesine dönmüştür." Karl Marx, a.g.e., syf. 47.

    "Yahudi dininin dayanağı, esas olarak nedir? Pratik gereksinim, egoizm." Karl Marx, a.g.e., syf. 48

    "Para, İsrail'in kıskanç tanrısıdır, önünde başka hiçbir tanrı varlığını sürdüremez. Para insanın tüm tanrılarını aşağılar ve onları metalara çevirir. Para her şeyin evrensel, kendinde oluşmuş değeridir." Karl Marx, a.g.e., syf. 48.

    "Toplum yahudinin ampirik özünü,—bezirganlığı ve bunun önkoşullarını— ortadan kaldırmayı başarır başarmaz, yahudi olanak-dışı hale gelir, çünkü bilincinin artık nesnesi yoktur, çünkü yahudiliğin öznel temeli, pratik gereksinim, insanileştirilmiştir, ve çünkü bireysel-duyumsal varoluş ile insanın cinsil-varoluşu arasındaki çelişki ortadan kalkmıştır. Yahudinin toplumsal özgürleşmesi, toplumun yahudilikten özgürleşmesidir." Karl Marx, a.g.e., syf. 52.

    Tüm bu yazılanlara yahudilerin bakış açısını yansıtması bakımından yararlı bir makaleden bir alıntı:
    "Marx, yahudi toplumunu 10 sayfada mahkum etti." Robert Misrahi, Marx ve Yahudi Sorunu, Gallimard 1972.

    O kadar bilinçsizsin ki, kişinin doğuştan mensubu olduğu din ne ise, kişiyi o kıstasa göre yargılıyorsun. Dayandığın kaynaklar da bir dönemin anti-komünist propogandalarında kullanılmış eserlerden ibaret. Alıntıladığım cümleler, Karl Marx'ın, yani konunun muhattabının kendi kaleminden dökülmüş cümlelerdir. Değil Bilimsel Sosyalizm'in anlamı, bilimin anlamını dahi kavrayamamış beynine bunları işlemek imkansızın da ötesinde, biliyorum, fakat Baruh Levi'nin kaleminden çıkma alıntıladığın mektup Revue de Paris Dergisi'nde 1928 yılında yayınlanmıştır ve türdeşleri gibi Yahudilerin, Marksizm'i sahiplenme çabalarının bir ürünüdür.

    Keşke kopyala-yapıştır yapmasaydın da, kendi analizlerini, kendi incelemelerini, kendi cümlelerini okuyabilseydik yazında. Birilerinin yazdıklarını hiç sorgulamadan, akla uygunluğunu ölçüp tartmadan doğru kabul etmek de yalnız senin gibi kökten kapitalist-antikomünistlere yakışabilecek bir tutumdur. Bahsettiğin 5 yıllık kalkınma planı sırasında, sanayileşme adına geçici bir kapitalist düzen inşa edilmiş ve sadece Yahudi sermayedarlardan değil, çeşitli milliyetlere mensup sermayedarlarla da kısa süreli bir anlaşma yapılmıştır. Ama tabii, bir işin içinde "Yahudi" kelimesi geçiyorsa, o iş tamamen Yahudilerin ürünüdür senin için.

    Özellikle Türkiye'deki muhafazakar antikomünistlerin, Sovyet devrimini açıklayabilmek amacıyla yararlandıkları argümanlardan biri de, Sovyet yöneticilerinin bir çoğunun Yahudi kökenli olduğu iddiasıdır. Fakat, araştırmayı seven ve aklını çalıştırabilen her birey bilimin ve felsefenin patlama yaptığı 19. yüzyılın başından, 20. yüzyılın ortalarına kadar Yahudi popülasyonunun dünya üzerinde en çok Orta Avrupa-Batı Rusya bölgelerinde yoğunlaştığının farkına varabilir. Yani, dini reddetmiş, materyalist düşüncede hemfikir olmuş insanların Yahudi olarak doğduğundan sebeple Yahudilerin çıkarına hareket ettiklerini iddia etmek salt milliyetçilik ve elbette budalalık gerektirir. Bir devlet adamının hangi dine mensup olarak doğduğu değil, din konusundaki eylemleri önemlidir. Tüm dinî öğretileri reddeden Tarihsel Materyalizm'i benimsemiş ve materyalizmin öğretilmesi, yaygınlaştırılması adına büyük çaba sarfetmiş insanları hâlâ doğdukları dine çalışmakla suçlamak sadece ve sadece okumamış, cahil bir antikomünistin işi olabilir. Üstelik verdiğin linkler de kara mizahın dik alası. Ya Wikipedia, ya milliyetçi-antikomünist çizgideki bu sitelerden yaptığın paylaşımlar tıpkı diğer yazdıkların kadar acınası.

    Burada savunduğum/savunmadığım görüş değil, senin tarihsel gerçekliği kendi milliyetinin çıkarına çarpıtma çabandır söz konusu olan. Sana sadece Marksizm'in içeriğinden ve Yahudilikle "magazinel tarih" boyutu dışında herhangi bir alanda birlikte olamayacağından bahsettim ve bunu yaparken de konunun ana muhattabının, yani Marx'ın konu ile ilgili yazmış olduğu makaleden bölümler sundum. Keşke o eseri de okumuş olsaydın okuduğun antikomünist eserlerin yanı sıra. Bana çıkarları uğruna antikomünizm

    Komünizm ve Anarşizm gibi Sosyalist akımlar üzerine zerre araştırma yapmamış kör mantıklara bu akımları açıklayacak değilim. Zira senin gibiler için bu akımlar kanlıdır, fakat tüm bunlar, senin kafandaki kapitalist kan içicilerin işçi sınıfına yaptığı zulmün, katliamın ve hak ihlallerinin bir ürünüdür. Bunu bilmeyecek kadar cahilsen sana söylenecek söz yok demektir. Ayrıca sen, o küçücük beyninle beni çeşitli örgütlerle bağlantılıymışım gibi suçlayamazsın. Yazılarımda komünist olup olmadığıma dair herhangi bir cümle dahi yazmamışken komünist, materyalist, sosyalist olduğumu iddia edip kendi sözde haklılığına pay çıkarmaya çalışamazsın. Her sosyalisti de adını zikrettiğin silahlı örgütle bağlantıda olmakla suçlayamazsın. Bunu yapman, Muaviye'yi göz önüne alıp tüm müslümanları Muaviyeci olmak ile suçlamaya benzer. İhsan Eliaçık oku, Sosyalizm'in neden sadece materyalizmle, ateizmle açıklanamayacağını çok iyi öğrenebilirsin bu sayede. Ben daha önce ne yazmıştım? "Düşman kuvvetleriyle işbirliği yapmak suretiyle vatana ihanet suçunun, ne kadar hoş karşılanmasa da her coğrafyada aynı ceza ile infaz edildiğinden bahsetmiştim" şeklinde yazmıştım. Ne kadar hoş karşılanmasa da...

    Bu mesajı, yazdıklarına cevap veremediğim şeklindeki düşünceni kırmak için yazdım. Sovyet sürgün politikaları hususuna 1 gün içinde ayrıntılı olarak cevap vereceğim.




  • Sosyalizm hususuna dönüş yapacak olursak... Evet, bahsettiklerin doğrudur; Marksist sosyalistler ve anarşistler, para-servet odaklı eski düzenin yıkılabilmesi için tutulması gereken tek yolun sınıf savaşımından geçtiğini, sınıf savaşımının gereğinin de yeri geldiğinde şiddet kullanmak olduğunu belirtirler. Savaşın gereği nedir? Şiddet. Burada hemfikiriz sanırım. Velakin bahsetmemiz gereken bir husus daha var; Pyotr Kropotkin'in 1896 yılında, Paris'te verdiği bir konferans sırasında sarfettiği "Kuşkusuz, mızrakların ucunda taşınan kelleler bizi iğrendirir, fakat eski rejimin çeşit çeşit darağaçları ve Victor Hugo'nun sözünü ettiği demir kafesler kanlı yürüyüşün nedeni değil miydi?" cümlelerinden de anlaşılabilir ki, tarihte inceleyebileceğimiz hiçbir isyan hareketi nedensiz değildir, tıpkı sınıf savaşımı gibi. 19. yüzyılın artan makineleşme oranı önce Avrupa'nın zanaatkârlarını vurdu, ardından ücretli kölelik yapması için işçi sınıfını inşa etti. Neden "ücretli kölelik" tabirini kulladım? Çünkü işçi sınıfı, sanayileşmiş olan Avrupa'nın her köşesinde bir insanın kaldıramayacağı koşullarda, günlük 20 saate varan sürelerde, sosyal haklardan yoksun, düşük ücretler karşılığı köle gibi çalıştırılıyordu. 1789 Fransız Devrimi'nde ortaya atılan "özgürlük" kavramı, Avrupa işçi sınıfı için önem kazanmaya başladı ve ilk işçi isyanları neredeyse eşzamanlı olarak 1848 yılında başladı. İşte bu noktada Komünist Parti Manifestosu'nda yer alan "Burjuvaziyi daha çok bir proletarya yarattığı için değil de devrimci bir proletarya yarattığı için kınarlar" cümlesi, konunun anlaşılabilmesi açısından oldukça yol göstericidir. Avrupa'nın birçok bölgesinde işçiler, maruz kaldıkları adaletsiz uygulamalara ayaklanarak başkaldırdılar. Yine bilimsel sosyalizmin formüle edildiği eser olan "Komünist Parti Manifestosu" da, Marx ve Engels tarafından o yıl yazıldı. Manifesto, o döneme kadar gerçekleşmiş işçi isyanlarının kısa da olsa bir analizini de içeriyordu. Ardından işçi hareketleri dur durak bilmedi ve Eski Kıta'nın her yanına yayıldı. Yine işçi hareketinin ilk komün deneyimleri de -özellikle 1871 Paris Komünü- bu yüzyılda gerçekleşti ve 19. yüzyıl tam anlamıyla bir "sınıf savaşımı yüzyılı" haline geldi. Tüm bu olanlar karşısında kapitalist fabrika patronları ve toprak sahipleri de boş durmadılar elbette; bağlı bulundukları devlet kurumlarıyla kurmuş oldukları ilişkileri kullanarak, işçi hareketlerini bastırmak adına devletlerin kolluk güçlerini kullandılar. Bu sebeple işçilerin karşısına patronların yanı sıra plütokrasi -yani para ile şekillenen devlet- de çıkmış oluyordu. Hâl böyle olduğunda, işçiler açısından savaşılması gereken cepheler bir iken, iki olmuş, köleliklerinden kurtulmanın birinci koşulu, onları köle gibi kullanan patronları koruyan devletin ortadan kaldırılması olmuştu. Modern Komünizm'in ve Anarşizm'in devleti dışlamasının ve kaldırılması gereken bir mekanizma olarak görmesinin birincil sebebi budur; zira 19. yüzyıldaki genel devlet kavramı, her zaman patronların yanındaydı.

    Avrupa işçi sınıfı ünlü Rotschild ailesinin de aralarında bulunduğu büyük burjuvaziye karşı savaşım verirken, Kuzey Amerika işçi sınıfı da başını ünlü Rockafeller ailesinin çektiği hak tanımaz Amerikan burjuvazisine karşı savaşmaktaydı. 1886 Haymarket Olayları, bu savaşımın bir ürünü ve sonucudur. 1886 yılında, patronlarla işbirliği halindeki ABD hükümeti, yapılmakta olan işçi grevinin ortadan kaldırılması ve işçi sınıfına gözdağı verilmesi amacıyla Haymarket'te büyük bir anarşi ortamı inşa etti. O bölgede müthiş bir işçi kıyımı yaşandı ve ayaklanmanın bastırılmasının ardından beş Şikago'lu işçi infaz edildi. Olayların üstünün kapatılmasının yanı sıra kıyım sonrası Kuzey Amerika işçi sınıfının bir süreliğine duraklaması burjuvazide ve dönemin ABD hükümetinde sevinçle karşılandı.

    İşçi hareketlerinin başgösterdiği bir Avrupa ülkesi de Rusya idi. Rusya, tam sanayileşmemiş bir ülke olmasına rağmen yeteri sayıda bir işçi popülasyonuna sahipti. Tıpkı diğer devletler gibi Rus Çarlığı da hak tanımaz tavırlarıyla işçiyi, sanayi sermayedarlarının eline bırakıyor ve girişilen her isyan hareketini güç kullanarak bastırıyordu.

    Yine Kropotkin'in 1905 yılında yazmış olduğu "Anarşizm" başlıklı metninde kaleme aldığı "Antik ve modern tarihte, her zaman için yönetici azınlıkların yararına tekellerin kurulmasının aracı olmuş olan devlet örgütlenmesi, bu tekellerin yıkılması için çaba gösteremez." cümleleri, dönem sosyalistlerinin devlete bakış açılarını çok net bir tabirle açıklamaktadır.

    Peki, sizin mantıktan yoksun bir çabayla alaya almaya çalıştığınız "Bilimsel Sosyalizm" tabiri nereden gelmektedir? Bu tabir kendisinden önce varolan ve gelmesi beklenen ideal düzeni en küçük kurumlarına kadar tasvir etmesine rağmen bu düzeni inşa etmek adına somut bir fikir ortaya atamayan "ütopyacı sosyalizm" akımına içerdiği sistematik formülasyon ile bir anti-tez oluşturuyor olması bakımından ve dayandığı felsefi temelin bir gereği olarak doğayı salt bilimle açıklama çabasından ötürü bu adı almıştır. Yani, sanıldığı üzere, Bilimsel Sosyalizm tabirinin pek komik olan bir yanı yoktur. Tamamen sosyolojik ve felsefi bir akımdır Bilimsel Sosyalizm; bir sosyolojik-felsefî akıma gülmek de sadece gülenin gülünç durumda olduğunun bir belirtisidir. Bu, başka bir anlama gelemez.

    Gelelim, "iyi niyetli" temennilerinize... Diyordunuz ki, mevcut hükümetimiz sosyalistleri temizlemekle iyi yapıyor. Hatta az bile, daha fazlasını yapmalı, öyle değil mi? Peki "temizlenmesini" istedikleriniz sadece sosyalistler mi, yoksa bunun yanı sıra işçi sınıfından da kurtulmak istiyor musunuz? Yok istemiyorsanız ve sosyalistlerin değil, işçi sınıfının yanında olduğunuzu iddia edecekseniz, size baştan sormak isterim, Türkiye işçi sınıfının kazanılmış haklarını korumak adına ne yaptınız? TEKEL direnişine mi katıldınız? MAS-DAF direnişine mi destek verdiniz? İşçi hakları konulu bir kitap mı yazdınız? Bu konuda bir konferans mı verdiniz? Eğer bunları yapmadıysanız ve tüm bunlara rağmen işçi sınıfının yanında olduğunuzu iddia edecekseniz, yine baştan sormak isterim, samimiyetsizliğinizi neye borçluyuz? Oradan buradan, ne olduğu belli olmayan, doğru olup olmadığı şüpheli, magazinel tarihçiliğin Sabetayistlik hususundan sonra sömürdüğü en önemli hususlardan biri olan Yahudilik/Gizli Yahudilik/Masoniklik hususlarını içeren belgeleri kopyala-yapıştır yoluyla foruma taşıyıp tüm bunları sorgusuz sualsiz doğru olarak kabul etmeye/ettirmeye çalışmak ve bunu yaparken de konunun muhattabı olan Karl Marx'ın konuyla ilgili yazmış olduğu makaleleri gözardı etmek suretiyle sergilediğiniz "Bağlı bulunduğunuz ideolojinin temelini bilmiyorsunuz" gibi uydurma saldırılardan ileri gelen bir şeyleri ispat etme çabanız, bir anti-komünist olduğunuz gerçeğinin yanısıra bir işçi düşmanı olduğunuzun da kanıtıdır. Zira işçi hakları hususunda, tabiri caizse en çok kafa yormuş düşünürlerden biridir Karl Marx. Varolan "Yahudi Sorunu Üzerine" başlıklı makaleyi gözardı ederek Karl Marx'ın Yahudi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini savunmak sadece muhafazakar/milliyetçi bir bağnaza yakışabilecek bir harekettir. Aklı başında ve bu konularda biraz olsun fikir sahibi her birey Karl Marx'ın Yahudi olarak doğduğu gerçeğinin, Marx'ın eylemleri gözönüne alındığında pek bir önem taşımadığını, zira Marx'ın bir materyalist olduğunu -yani ruhu reddedip maddeyi merkeze aldığını- ve bu ülküyü yaymak adına uğraşırken sürgün edildiği üçüncü ülkede sefalet içinde öldüğünü bilir. Eminim siz de bu konuda fikir sahibisiniz fakat milliyetçiliğinizin verdiği bağnazlık bu fikirlerinizi zikretmenizin önüne geçiyor.

    Ayrıca, çeşitli sosyalist devlet başkanlarını sıralayarak hepsinin kanlı devrimler sonucu başa geldiğini iddia etmişsiniz. Kansız devrimle başa gelen bir devlet başkanı var mı bu dünyada? Hangi ülkede devrim kansız oldu? Yok, eğer olduysa, devrim kendi çocuklarını yer, deyimi de nereden peydah oldu? Türkiye'de dahi, özellikle devrimin ilk yıllarında, devrim ve cumhuriyet karşıtı unsurlar ortadan kaldırılmadı mı? Bu İran'da ya da İttihat ve Terakki hükümetinin ileri gelenlerinin gerçekleştirdiği Temmuz Devrim'i sonrasında yaşanmadı mı? Tarihi pembe gözlüklerle mi analiz ediyorsunuz, anlayamıyorum sizi. Baştan beri, Sovyet sürgün politikalarını açıklarken de aynı şeyden bahsetmiştim, ortada evrensel bir yasa, bir tarihi tecrübe ve gerçeklik söz konusuyken, yani adı konulmamış bir cezalandırma usulü varlığını sürdürürken, düşmanla işbirliği yaptığı kesinleşmiş etnik grupları sahiplenmek neyin belirtisidir? Elbette sürgün cezasının, tüm dünyada uygulanıyor bile olsa, hiç hoş olmayan bir cezalandırma şekli olduğunu kabul etmiştim, bunu daha önceki yazılarımda da okuyabilirsiniz. Fakat, yine daha önceki yazılarımda demiştim ki, hoş olmayabilir, fakat vatana ihanet hususunda her coğrafyada uygulanagelmiş tek cezalandırma şekli işbirliği yapan zümreyi sürgün etmektir. Birçok farklı coğrafyada bunun örneklerine rastlayabilirsiniz.

    Küba'ya, Vietnam'a, Çin'e katil demişsiniz. Peki Küba'da kim katledilmiş, Vietnam'da kim katledilmiş, Çin'de kim katledilmiş? Küba'nın katlettiğini iddia ettiğiniz insanların çoğu ABD'ye iltica ettiler, o iltica edenler Küba'da bulunan ve "Domuzlar Körfezi" adıyla anılan körfeze ABD destekli bir çıkarma yaptılar. Amaçları, tıpkı şimdiki devrim hükümetinin yaptığı gibi, kırdan kente bir devrim hareketi başlatmak ve Fidel Castro başkanlığındaki devrim hükümetini devirerek ABD destekli ve ABD çıkarlarını gözetecek yeni bir hükümet kurmaktı. Olmadı, hepsi aynı körfezde kurşuna dizildiler. Vietnam'da katledildiklerini iddia ettikleriniz II. Dünya Savaşı'nın hemen ardından gerçekleşen Fransız işgalinde pasif kalan ve anti-emperyalist savaşa destek vermeyen Güney Vietnamlılardır. Sizin katledildiklerini iddia ettikleriniz, Fransız işgalini geri püskürten sosyalistlere karşı ABD işgalini destekleyen ve Mai Lai'de olduğu gibi tüm bir köyün ABD askerlerince sistematik olarak katledildiği mezalimlere ortak olan Güney Vietnamlılardır. Üstelik bu katlediklerini iddia ettiğiniz Vietnam'lılar, işgalci ABD ordusu saflarında bağımsızlıkçı Kuzey Vietnamlılara karşı savaşırken ölmüşlerdir. Çin'de de farklı bir durum söz konusudur; çünkü sizin katledildiklerini iddia ettiğiniz Çinliler, iç savaş sırasında öldürülmüş millyetçi cepheye mensup askerlerdir. Kayıplar iki tarafta da birbirine yakındır. Keşke savaşlar olmasa, kimse kimseyi öldürmese diye düşünebiliriz; fakat bu düşüncemiz salt iyi niyetli bir temenniden başka bir şey değildir. Zira tarihsel gerçeklik bize tam tersini göstermekte, kayıt altına alınmaya başlandığı dönemden bu yana tarihin en çok savaşlara değinmek zorunda kaldığını belirtmektedir.

    Ayrıca, adı geçen bölgelerde yaşandığı iddia edilen vahşet, sosyalizmin bir gereği olarak değil, sürdürülen ulusal kurtuluş mücadelelerinin bir gereği olarak yaşanmıştır. Anadolu'da da saltanat ordusu ile bağımsızlıkçı Kuvva-i Milliye birlikleri arasında çatışmalar yaşanmış olduğu gerçeği, bir kıyım yaşanabilmesi için sosyalist unsurların varolması gerektiği tezini çürütmektedir. Zira, bilindiği gibi Kuvva-i Milliye hareketinin özde sosyalizan bir yanı yoktur. Fakat nazariyede, sadece dönemin Sovyetler Birliği yönetiminden yardım alabilmek amacıyla sözde bir ülkü birliğinden bahsedilmiş, lakin İstiklal Savaşı'nın hemen ardından bu bağlar koparılmış ve "muasır medeniyetler seviyesine" ulaşabilmek amacıyla Batı'nın kapitalist devletleri ile işbirliğine gidilmiştir.

    Size yeniden aynı örneği hatırlatmak isterim: farklı örnekleri olduğu halde pratikte gaflete düşmüş zalim bir yöneticiyi, tüm sosyalist dünya ile bir tutmak; zalim Muaviye ile tüm İslam alemini bir tutmak gibidir. Aynı şekilde çeşitli olumsuzlukları sosyalist düşüncenin katliamı emrettiği iddiasıyla açıklamaya çalışmak; Muaviye'nin zalimliklerinin temelinin İslam öğretilerine dayandığını iddia etmek kadar abesle iştigaldir. Yanlış anlaşılmak istemem, burada semavî bir dinin öğretileri ile dünyevî bir öğretiyi bir tutmuyorum; benim kastettiğim teori-pratik çelişkisi gerçeğidir. Ama tabii, sizin için bunun da bir önemi yok; zira siz bir şeyleri açıklamaya ya da açıklamaları incelemeye vakit harcamak yerine, vaktinizi ibadete ayırmak istiyorsunuz. Bunda sonuna kadar haklısınız, zira ramazan ayındayız. Velakin sormak isterim, onca şey yazarken aklınızdan hiç ibadet geçmedi de iş bu konuları derinlemesine incelemeye gelince mi ibadet etmek isteği duydunuz? Bir yandan emek düşmanlığına gözlerinizi kapatıyor ve süregelen düşmanlığı çeşitli uydurma sebeplerle meşru göstermeye çalışıyor, diğer yandan da yapılan her işçi hareketini vahşi olmakla suçluyorsunuz. Peki sorarım size, 19. yüzyıldan bu yana işçi sınıfına yapılan neydi? Tüm bir hareketi Yahudi kaynaklı olduğu yönünde eleştirip hiçe saymak sağlıklı ve fanatizmden uzak bir aklın ürünü olabilir mi? Size 20. yüzyıl boyunca İsrail'e karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş olan özgürlük savaşçılarının çoğunluğu oluşturan bölümünün Marksizm/Leninizm'i düstur edindiğinden ve sadece bu sebeple, anti-emperyalist içeriğinden dolayı sosyalizmin Yahudi oyunu olamayacağından bahsetmiştim. Okudunuz mu o cümlelerimi?

    Tüm bir sosyalist topluluğu Yahudi planının bir ürünü olmakla itham eden siz, mensubu olduğunuz muhafazakar çizginin aslen -ekseriye Yahudi burjuvazisince finanse edilen- ABD'nin çıkarları doğrultusunda oluşturulmuş bir proje olduğunu ve Türkiye tarihi boyunca "Komünizmle Mücadele Dernekleri" çatısı altında örgütlenmiş bu anti-sosyalizan/milletçi/muhafazakar zümrenin "Yeşil Kuşak Projesi" kapsamında, emek sömürüsüne dayanan bir politikadan asla şaşmadığını ve sosyalistlere karşı haklı gördüğünüz mevcut hükümet başbakanının geçmişinin de bu anti-sosyalizan kuşağa dayandığını biliyor muydunuz? Birilerine çamur atarken kendi elinizin kirini görmezden gelmeyiniz. Zira bilinir ki, özellikle Türkiye'de, anti-sosyalizan/milliyetçi/muhafazakar çizgiye mensup zümreler, her daim sermaye sınıfının uşaklığını yapmış, yeri geldiğinde ise üstlendiği tetikçilik görevini işçi liderlerini ve önemli sosyalist şahsiyetleri ortadan kaldırarak başarıyla tamamlamıştır. Bu eylemleri halkın kafasında meşru kılmak içinse sosyalizmin İslam dinine uygunsuzluğundan dem vurmuş, bu tezini açıklamak içinse Karl Marx'ın Yahudi kökenli bir aileye mensup olduğu gerçeğini kullanmıştır. Halbuki size de okumanızı önerdiğim sayın İhsan Eliaçık, katıldığı bir münazarada "İslam'ın sosyalizmden farkının ne olduğu değil, aslında kapitalizmden farkının ne olduğu önemlidir" diyerek ve bu konuda çeşitli örnekler vererek meseleyi açıklığa kavuşturmuştur. Yani, sizin iddialarınızın aksine, 20. yüzyıl boyunca Yahudi sermayesi sosyalistleri değil, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederek anti-sosyalistleri desteklemiştir.

    Tüm bunlar, sizin, neyi, nasıl görmek istediğinizi, neyi görmek istemediğinizi açıkça ortaya koyuyor. O kadar acizsiniz ki, yanıbaşınızdaki örneği görmezden gelip inanmak istediğiniz iddiaları, kanıtlanmışçasına gündeme getiriyorsunuz. Yazık...




  • Savaşın gereğinin şiddet olduğunu ve her sıcak çatışmanın yolunun şiddetten geçtiğini belirtmiştim. Doğu Anadolu vilayetlerinde de, işgalci Rus kuvvetleriyle işbirliği yaptığı kanıtlanan Ermeni çeteleri, Türk köylerini basıyor ve katliamlara girişiyorlardı. Buna karşılık, saldırıya dayalı bir savunma psikolojisinin verdiği düşünce ile silahlanmış Türk ahalisi de Ermeni köylerini basmaya başladı. Yani, ortada tam bir iç savaş söz konusuydu, tıpkı Osmanlı'nın Balkanlar'daki son yıllarında bölge halklarının birbirine yaptığı gibi, Doğu Anadolu vilayetlerinde de bölge halkları, Müslüman-Hristiyan, Türk-Ermeni karşıtlığından ileri gelen çatışmalarda katliamlara karışıyorlardı. Harput Ermenilerinin ve Süryanilerinin de aralarından bulunduğu, çeşitli doğu vilayetlerinin nüfuslarına kayıtlı insanlar, süregelen iç çatışma sırasında zarar görmemesi için Osmanlı'nın Ortadoğu topraklarına tehcir edildiler. Yani, bildiğimiz sebep bu. Aslında, eğer gerçekten bu düşünüldüyse, mantıklı bir gerekçe, zira iş savaş ortamı içerisinde yaşamaya çalışan bölge halkları, aynı topraklarda yaşamaya devam ettikçe silahlı çeteler için her zaman hedef konumunda olacaklardır. Bu her coğrafyada böyledir. Fakat, elbette bu gereklilik sürgünler sırasında meydana gelecek ölümleri meşrulaştıramaz. Bunu Sovyetler de yapsa, Osmanlı da yapsa!

    Eğer, gerçekten bahsettiğiniz gibi tehciri değil, soykırımı reddediyorsanız, şunu da kabul etmelisiniz ki, Nazilerle işbirliği yapmış ve savaşın ardından silahlı faaliyetlerde bulunmaya devam etmiş olan Çeçenler, Çarlık dönemine göre daha geniş haklarına sahip olmalarına rağmen bağımsızlık mücadelesine girişmişlerdir. Burada elbette hor görülecek bir nokta yok. Fakat ilk bağımsızlık mücadeleleri haricindeki tüm diğer bağımsızlık hareketleri, hep Çarlık Rusya ve yeni kurulan Sovyetler Birliği üzerinde çıkar peşine düşmüş yabancı sermayedârlarca ve ABD gibi emperyalizm odaklarınca finanse edilmiş ve desteklenmiştir. Zira bir ülkeyi zayıf tutmak istiyorsanız yanıbaşında bir terör örgütü finanse edersiniz. Hoş, Çeçenler'in ve saydığım halkların işbirliği yaptığına inanacağınızı sanmıyorum; çünkü işi bölge Türklerinin "Türkiye savaşa girdi" yalanıyla kandırılarak Nazilerle işbirliğine zorlandığı uydurmasına kadar çektiniz. Buna ancak kör mantıkla hareket edenler inanır. Ayrıca, yapılanlar soykırım değil, sürgündür. Sizin katliam olarak ele aldığınız olaylar da isyan eden bölge halklarına karşı yürütülen mücadele kapsamında gerçekleşmiştir. Tehcirler elbette kabul edilemez, fakat Sovyetler'in tam anlamıyla bir "kapitalist kuşatma" altında bulunduğu bir dönemde, ülke içi ayrışmaları engellemenin tek yolu enternasyonalizmi, anti-kapitalizmi ve yurtseverliği yaymayı ülkü edinmekti. Dönemi bu şekilde analiz etmeli ve bir olayı mevcudiyeti sırasında söz konusu olan tüm durumlar çerçevesinde değerlendirmeliyiz. Yani, katliam, sürgün, tehcir kavramları elbette insanlık onuruna yakışmayacak eylemlerdir, bunu daha önce de belirttim. Fakat, tarihi doğru yorumlayabilmemiz için her olayı kendi döneminin koşullarına göre değerlendirmek zorundayız.

    Ermeni tehcirine gelince... Bu konuyu hâlâ uzatıyor olmanız, yazdıklarımı hiç okumamış ya da yazılanları anlamamış olduğunuzun bir kanıtıdır.

    Son bir kez daha sosyalizme değineceğim... Tekrar ediyorum, Orta Avrupa Yakın Çağ'ın felsefe ve bilim merkezlerinden birisi, materyalizm de dahil bir çok felsefi akımın evsahibidir. Ve yine Orta Avrupa, dünya üzerinde Yahudi popülasyonunun en çok yoğunlaştığı bölgelerden biridir. Meseleyi bu şekilde idrak etmek yerine kişiyi doğuştan sahip olduğu ve bu gerçeği değiştirmesi mümkün olmayan özellikleriyle yargılamak, sağlıklı bir aklın ürünü olamaz!




  • Ayrıca yazdıklarımı inceleyenler için zarurî bir açıklama; dünya tarihinde yeralan ve müsebbiblerince sosyalizm adına yapıldığı iddia edilen sivil kırımlarının kabul edilemez bir vahşet olduğunu kabul ediyorum. Lakin kapitalizmin insan yaşamına verdiği zararın ve tarihin neden-sonuç kuralının da gözardı edilmemesi taraftarıyım; zira sağlıklı bir tarih tartışmasının neden-sonuç ilişkisine dayanan incelemeler gerektirdiğini düşünüyorum. Lütfen, yazdıklarımı bu cümlelerimi göz önüne alarak değerlendirin.
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.